Ambulans ve Öğrencilere Alnernatif olacak

Ambulans ve Öğrencilere Alnernatif olacak

Mudurnu ilçesi Musalla mahallesinde  Mudurnu Devlet Hastanesi arkasında  geçtiğimiz yıllarda sadece vatandaşların kullanabildiği büyüklükte olan Köprü yıkılarak yerine  Beton Köprü yapımına başlandı.

 ALTERNATİF OLACAK

Yapılacak Köprü ile  Mudurnu Devlet Hastanesi Acil çıkış kapısından  Alternatif Ambulans yolu olarak kullanılabileceği gibi  Mudurnu Dumlupınar Okulu öğrencileri ve yayalar içinde Alternatif bir güzergah olmuş olacak.

Foto: Özgür KOCABAY

www.mudurnuhaber.com

OMUZ SIKIŞMASI YAŞAMINIZI KISITLAMASIN

OMUZ SIKIŞMASI YAŞAMINIZI KISITLAMASIN

Ağrı ve hareket kısıtlılığı sebebiyle günlük yaşamı olumsuz etkileyen omuz ağrıları, “omuz sıkışması sendromu”na işaret edebiliyor. Genellikle kadın hastaların bluz giyerken ya da mutfak rafından tabak alırken, erkeklerin ise sıklıkla cüzdanın arka cepten çıkarılması veya kolun yükseğe kaldırılması sırasında ağrı ile tanımladığı bu sendrom, modern tanı ve tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Seçkin Sarı, omuz sıkışması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Bel ağrılarından sonra ikinci sırada

Bel ağrısından sonra toplumda ikinci sıklıkta görülen omuz ağrılarının en önemli nedeni omuz sıkışması sendromudur. Bu rahatsızlık omzun üzerine yatıldığında, kollar baş üstü seviyesinden yukarı kaldırıldığında ya da arkaya atıldığında ağrı ile kendisini gösterir. Ağrı arttıkça omzun hareket kabiliyeti kişinin de o bölgeyi oynatmama isteğine bağlı olarak kısıtlanmaktadır. Bu durum günlük hayatı zorlaştırmaktadır.

Ev hanımları ve bazı sporcular da risk altında

Omuz hareket ederken doğal bir açıklığa ihtiyaç duyar. Omuz eklemini oluşturan öncelikle kol kemiği ve kürek kemiğinden, omuzun çatısına uzanan “akromion” adı verilen bir kemik vardır. Bu kemiğinin altında omzun hareketi sırasında içeri doğru omuzu oluşturan tendonların kayacağı bir boşluğa ihtiyaç duyulur. Bu boşlukta omuz 90 derecenin üzerine kalktığında bir miktar sıkışır. Ancak arada “bursa” dediğimiz bu sıkışma sırasında o böyleyi rahatlatan bir kesecik bulunmaktadır. Herhangi bir sebepten dolayı burası daraldığında omzun üst tarafını saran tendon yapısı sıkışır ve ödem oluşur. Omuz sıkışması en çok, fazla ev işi yapan kadınlarda, gülle, cirit gibi fırlatma hareketine dayanan sporlarla uğraşan kişilerde, elleri sürekli yukarıda çalışmak zorunda olan boya, tamirat ve cam silme işi ile uğraşanlarda görülür.

Omuz sıkışması birçok nedene bağlı olabilir

Omuz sıkışması sıklıkla, yapısal sebeplerden ve yaşlanma sürecinde oluşmuş osteofit denilen kemik çıkıntının omuz bölgesinde darlığa neden olmasından kaynaklanmaktadır. Sıkışma sonucu oluşan ödem ve şişen kese mevcut boşluğun daralmasına neden olur. Yaşlanma veya fazla kullanıma bağlı olarak da tendonların kırılgan hale gelmesi ile yırtıklar ve şiddetli ağrılar oluşabilir.

Erken dönemde ilaç, enjeksiyon ve egzersizler yararlıdır

Omuz ağrısı şikayetleri geçmediği takdirde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Ödem ya da o bölgedeki ağrısı baskılayıcı ilaç tedavisi, bölgenin rahatlatılmasına yönelik çeşitli fizyoterapi uygulamaları ve omzun hareket açıklığını korumaya yönelik egzersizlerin planlaması yapılabilir. Ya da bu bölgeye bazı enjeksiyon uygulamaları ile rahatlama sağlanır. Omuz sıkışmalarında ağrı hafif başladığı için hastalar bu sorunun üzerine gitmeyip ağrılar uykudan uyandıracak kadar dayanılmaz hale geldiğinde doktora başvurmayı tercih etmektedir. Bu seviyeye gelene kadar bölgede ciddi anlamda daralma görülür. Bu durum da hastanın ilaç ya da fizik tedavi şansı kalmadan ameliyat olmasını gerektirebilir. Özellikle kolu baş üstüne kaldırma ya da arkaya doğru götürmede sıkıntı yaşamaya başlanıldığı anda hastaların doktora başvurması, ağrı şikayetlerini önleyecek ve zorlu tedavilerden kişiyi koruyacaktır.

Kapalı cerrahiler ile şikayetler ortadan kaldırılıyor

İlk basamak tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi yönteme başvurulur. Cerrahi tedavide artroskopi yöntemiyle küçük kesilerden bölgede dokuların temizliği ve varsa kas yırtıklarının onarımı yapılır. Eğer kemikte bir yapısal gagalaşma veya “osteofit” adı verilen bir çıkıntı söz konusuysa tıraşlama işlemi gerçekleştirilir.

 

www.mudurnuhaber.com

 

KOAH her yıl 50 milyon kişiyi hedef alıyor

KOAH her yıl 50 milyon kişiyi hedef alıyor

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; günümüzde 600 milyon KOAH hastası bulunuyor. Her yıl 50 milyon kişi bu hastalığa yakalanırken, bunların 3 milyonu bu rahatsızlık nedeniyle hayatını kaybediyor. Son yıllarda hastalığın daha iyi anlaşılması ve erken tanı sayesinde hastalığın tedavisinde başarı oranı da artırıyor. 19 Kasım Dünya KOAH Günü’nde, Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Esra Sönmez, “Basit bir test ile saptanabilen KOAH, 2030 yılında dünyada üçüncü ölüm nedeni olabilir” diyor. Sönmez KOAH hastalarının özellikle bu mevsimde olmaları gereken aşıları ihmal etmemeleri gerektiğine dikkat çekiyor.

Solunum yollarını tutan KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), nefes darlığı, hırıltılı solunum, nefes verirken ıslığa benzer ses, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtiler gösteriyor. Erken tanı ve uygun tedaviyle hastalığın seyri düzeliyor ve ilerlemesi durdurulabiliyor. KOAH hastalığında basit bir solunum fonksiyon testi ile erken tanının mümkün olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Esra Sönmez, 19 Kasım Dünya KOAH Günü’nde KOAH hastalarının dikkat etmesi gereken önemli noktaları paylaşıyor.

İleri evrede yoğun bakım gerekiyor

Hastalığın belirtileri öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı şeklinde görülüyor. Bu nedenle birçok kişinin belirtileri önemsemediğini ve yanlış algıladığını belirten Dr. Sönmez, hastalığın tedavi edilmediği takdirde yavaş yavaş ilerlediğine dikkat çekiyor. KOAH, orta ve ileri evrede alevlenmelerle kendini gösteriyor. Hastanın doktora gidiş sebebi de çoğu kez bu alevlenmeler oluyor. Hızla kötüleşen çoğu hasta, ya hastaneye yatıyor ya da yoğun bakıma gereksinimi duyuyor. Hastaların ölüm nedeni ise ilerleyen solunum yetmezliği oluyor. Daha sonra ise sağ kalp yetmezliği ve enfeksiyonlardan kaynaklanan kayıplar geliyor.

KOAH’ta kanser riski yüksek

Solunum fonksiyon testleri, akciğer grafisi gibi görüntüleme yöntemleri sayesinde hastalığın şiddeti ve evresini belirlenerek, tedavi ve takip planı yapılıyor. Dr. Sönmez, KOAH için yılda bir kez grip aşısı ve 5 yılda bir zatürre aşısı yaptırmanın hastalar açısından son derece önemli olduğuna dikkat çekiyor. KOAH’ta kanser riskinin olduğunu vurgulayan Dr. Sönmez, “KOAH tanısı alan hastalar sigara içtiği için, akciğer kanseri konusunda da risk altında oluyorlar. Akciğer kanseri olan hastaların çoğunda da bu rahatsızlık görülüyor. Bu nedenle KOAH tanısı alan kişilerin akciğer kanseri açısından da değerlendirilmesi önem taşıyor’’ diyor.

6 madde ile önleminizi alın

Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Sönmez, 6 maddede KOAH hastalarının dikkat etmesi gereken önemli noktalara değiniyor;

  • Sigaradan uzak durun. Gerekirse sigarayı bırakmak için destek alın.
  • İlaçlarınızı doktorun söylediği şekilde kullanın.
  • KOAH şikâyetlerinizde artış olduğunda gecikmeden doktorunuzla paylaşın.
  • Aşılarınızı ihmal etmeyin.
  • Sağlıklı beslenin.
  • Düzenli olarak egzersiz yapın. Solunum egzersizlerini öğrenin.

 

www.mudurnuhaber.com

Bu Ot Kanser düşmanı

Kanseri iki günde bitiriyor!

ABD’deki araştırmada, Anadolu’da yayla muzu olarak da bilinen “ışgın” isimli sebzenin kanser hücrelerinin gelişimini durdurduğu ortaya çıktı.

ABD ‘nin Atlanta Üniversitesi’nde iki aşama hâlinde yapılan deneyler fareler üzerinde gerçekleştirildi. Işgında bulunan parietin isimli kırmızı pigmentler kanser hücrelerine enjekte edildi. Sadece iki gün içinde kanser hücrelerinin yarısının öldüğü görüldü. Pigmentlerin modifiye edilmiş bir çeşidinin de tümörlerin gelişimini azalttığı belirlendi. Araştırmadan çıkan bu bulgu yeni bir kanser ilacının da habercisi. Uzmanlar ışgından yapılmış kanser ilacının birkaç yıl içinde kanser tedavisinde kullanılabileceğini belirtiyor. Ancak her ne kadar deney sonuçları olumlu olsa da ışgının ilaca dönüştürülmesi için birçok yeni araştırma yapılması gerektiği belirtiliyor. Işgın hakkında bulunan keşif bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. İngiliz Daily Express gazetesinde “Işgın hayatınızı kurtarabilir ” başlığıyla yayımlanan haber dünya basınında büyük yankı buldu.

ANADOLU’DA SEVİLİYOR 

Kuzukulağıgiller familyasından olan ışgının Latince ismi Rheum ribes. Işgın Anadolu’da ışkın, aşgın, aşkın, eşkin, eşgin, ıçgın, ıçkın, uçgun, uçkun, uşgun ve uşkun isimleriyle de biliniyor. Doğu Anadolu bölgesinde ise yayla muzu ve dağ muzu olarak da bilinen bu sebzeye yetiştiği yöreye göre Van muzu ve Hakkâri muzu gibi isimler de veriliyor. Işgın, Güneybatı Asya’nın ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişiyor. Tozlaşması rüzgârlarla olan ve kendi cinsinin diğer türleriyle melezlenebilen ışgın tıbbi bitkiler sınıfına girdiğinden farmakolojik araştırmalarda çok sık kullanılıyor. Çiğ olarak yenen, zeytinyağlı, yumurtalı yemeği ve reçeli de yapılan ışkın oldukça farklı tariflerde kullanılıyor. Ancak Türk botanik bilimciler bilinçsiz ve uygun olmayan yöntemlerle toplanan ışgının Anadolu’da yok olma tehlikesi altında olduğu uyarısını yapıyor.

Mudurnu’da Termal Turizm kütleyecek

Mudurnu’da Termal Turizm kütleyecek

Mudurnu ilçesinde başlayan termal projeleri her geçen gün ilçeye  ilgiyi dahada çok artırıyor.

 TURİZMCİLER İLÇEYE YATIRIMA DEVAM EDİYOR

Mudurnu ilçesinde yatırımlarına devam eden  Taşkesti Sarot Termal Tesisleri  Taşkesti Beldesindeki  Projalerine devam ederken Mudurnu ilçesinde de  Arap Projesi olan BURJ AL BABAS projesi ile ilçeye Arap Turistleri getirmek için gece gündüz  inşaatlara devam ediyor.

 

 SONDAJLAR DEVAM

Sarot Termal tesislerinin Mudurnu ilçe genelinde aldığı Sondaj izinleri sonrasında şimdiye kadar 3 yerde sondaj çalışması yapıldı. Şimdi ise Mudurnu Toki konutları yanında şehir merkezinde sıcak su arama çalışmaları  başladı.

      MUDURNU MERKEZ DE SICAK SU ARAMA ÇALIŞMASI

Mudurnu  Musalla mahallesinde  başlatılan sıcak su arama sonrasında sıcak suyun bulunması ile birlikte ilçedeki Termal  Turizm’in rengi değişecek.  İlçede Halk eğitim  Müdürlüğü tarafından  düzenlenecek olan kurslar sonrasında Ev pansiyonculuğu sertifikası verilecek.

 

AMAÇ, TERMAL EV PANSİYONCULUĞU

Edinilen bilgilere göre  ilerleyen yıllarda Mudurnu merkezde  bulunan  ve atıl durumda olan evlerin Kültür Turizm Bakanlığı tarafından hibe yolu ile tadilatlarının yapılarak   ilçede  TERMAL VE TARİHİ Turizm canlandırılacak. Mudurnu  Tarihi evleri  Sıcak Termal sular ile can bulacak.

 

 MUDURNU HABER : ÖZEL HABER AYDIN ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

Her Derde Deva: Ölümsüzlük Mantarı

Her Derde Deva: Ölümsüzlük Mantarı

Çin tıbbında kullanılan ve ölümsüzlük mantarı olarak bilinen “Reishi Mantarı”nın kanser hastalıklarına ve ebola virüsüne karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu bildirildi.

Doctor Reishi firması kurucularından Kadir Uysal, yaptığı açıklamada, firma olarak “Kahve keyfinize  sağlık  ekledik” sloganıyla yola çıkarak, alternatif tıpta “Ölümsüzlük Mantarı” olarak da bilinen “Reishi Mantarı” katkılı Türk Kahvesi’nin üretimini dünyada ilk defa yaptıklarını söyledi.
Ürünlerinin dünya tıp literatüründe de onaylanmış, kişilerin bağışıklık sistemini güçlendirerek sağlıklarını tehdit eden kanser hastalığı ve ebola virüsüne karşı koruyucu özelliği olan bir ürün olduğunu vurguladı. Uysal, “Kahvemizin tadı, piyasalarda kişilerin içimlerine sunulan diğer Türk kahvelerinden farklı değildir. Fakat içerisindeki saf Reishi mantar tozu sayesinde sağlıklarına vereceği fayda diğer Türk kahvelerinden kat be kat fazladır” dedi.

Reishi Mantarının yıllardır  Çin  tıbbında kullanılan ve ölümsüzlük mantarı olarak bilinen bir kırmızı mantar türü olduğunu belirten, Uysal şöyle devam etti:
“Özellikle kanser hastalarında iyileştirici özellik gösteren bu mantar insan fizyolojisinde oluşan aksaklıkların giderilmesinde de önem arz etmektedir. Bunlardan başlıcaları Yüksek kötü kolestrol, şeker hastalığı ve mide rahatsızlıkları gibi hastalıklardır. Reishi Mantarı beyine giden oksijen miktarını arttırdığından dolayı kullanan kişilerin daha zinde ve enerjik bir gün geçirmesine yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda güçlü bir antioksidan oluşundan dolayı yaşlanma karşıtı özellik göstermektedir. Reishi Mantarı, bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesinde ve organların düzenli çalışmasında önemli bir rol oynamaktadır.”
Ürünlerinin üretim aşamasında tanıştıkları bir göğüs kanseri hastasının, hastalığının tedavisi sürecinde ürünü kullanarak etkin faydasını gördüğünü belirten Kadir Uysal hastalığı yendiğini ve kendilerini seri üretim konusunda cesaretlendirdiğini sözlerine ekledi.

www.mudurnuhaber.com

 

Otizmin Farkında mıyız..?

Otizmin Farkında mıyız..?

Bugün otizm farkındalık günü. Birleşmiş milletler tarafından tüm dünyada 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü olarak ilan edildi. Ülkemizde ve dünyada 2 Nisan’da otizm hakkında insanlığın bilinçlendirilmesine ışık tutacak nitelikte çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu etkinlikler, otizmin insanlar tarafından tanınması ve fark edilmesi açısından önemli rol oynamaktadır. Toplumdaki bireylerin, otizmli çocukların özelliklerini bilmeleri ve otizmin bulaşıcı bir hastalık olmadığının farkına varmaları gerekmektedir.

 

Sakarya’da bugün bu farkındalığı yaratmak için Sakarya Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü öğrencileri ve Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından  bir dizi farkındalık çalışmaları yürütmektedirler. Ayrıca buna ek olarak Sakarya  Otistik Çocuklar Eğitim Merkezinin düzenlediği farkındalık yürüyüşü otizmin tanınmasında rol alan başlıca etkinlikler arasında yer almaktadır. Otizmin ne olduğunun bilinmesi, çeşitli önyargıları önlemek adına önem arz etmektedir. Uzun yıllardır kullanılan “otizm” terimi, son yıllarda yerini, “Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)” terimine bırakmıştır. Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Yaygın görülen bazı belirtilerin bilinmesi, otizmi fark etmede önem arz etmektedir.

 

Bunlar arasında; ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğunun yanında sosyal davranış, dil, algısal fonksiyonlarda sınırlılık, göz kontağı kurmada sınırlılık, başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik , akranlarıyla etkileşimde isteksizlik ve yetersizlik , kendi kendine olma eğilimi fiziksel dokunma, jest, mimik, gülümseme gibi sözel olmayan iletişim biçimlerini kullanmada sınırlılık,hayali oyunlar oynamada sınırlılıklar, dil becerilerinin gelişiminde yetersizlik, vücut dili kullanımında sınırlılık, zamirlerin özellikle “ben” zamirinin doğru ve yerinde kullanımında sınırlılık, takıntılı ve Sıra dışı davranış örüntüleri, hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek, ilgi duyduğu
konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak, sıradışı el hareketleri, belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık, kendine ve başkalarına zarar verici davranışlar göstermek, görsel, dokunsal ya da işitsel uyaranlara karşı aşırı hassasiyet göstermek vb. tekrarlayan davranışlar ve ilgilerle kendini gösteren, yaşam boyu süren bir bozukluktur.

 

Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmaktadır. ABD’de otizm spektrum bozukluğunun her 68 çocuktan birini etkilediği belirtilmiştir. Otizm bir hastalık değildir. Bu nedenle tedavi yoktur. Otizmin günümüzde bilinen tek çaresi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitimdir. Otizmde erken tanı ve erken müdahale, çocuğun her alandaki gelişimi için çok önemlidir. Fakat mevcut olan tarama ve tanı ölçeklerini uygulama konusunda eğitimi ve sertifikası olan yeterli sayıda uzman bulunmamaktadır. Dolayısıyla farkına varma, değerlendirme ve tanılama sürecinde ailelere önemli görevler düşmektedir. Ailenin çocuğundaki farklılıkları erken fark etmesi , erken tanı için önemli ilk adımdır. Ülkemizde tanı alan otizmli çocukların eğitimleri, kaynaştırma sınıflarında, özel eğitim sınıflarında, otistik çocuklar eğitim merkezlerinde ve rehabilitasyon merkezlerinde sürdürülmektedir. Ayrıca bazı otizmli çocukların eğitimleri de gezici özel eğitim öğretmenlerinin sunduğu evde özel eğitim desteği kapsamında kendi evlerinde de sürdürülebilmektedir.

 

Otizmli bireyler,  onlara özel hazırlanan bireyselleştirilmiş eğitim programları ile onlara özel düzenlenen öğretim ortamlarında eğitimlerini sürdürmektedirler. Otizmli bireylerin eğitimlerinde bilimsel dayanaklı uygulamaların olumlu etkisi, çeşitli araştırmalarla desteklenmektedir. Bu nedenle ülkemizde özel eğitim öğretmeni yetiştiren eğitim fakültelerinde bilimsel dayanaklı uygulamalar kapsamına giren yöntemler , öğretmen adaylarına kazandırılmaktadır. Otizmli bireylere sürekli ve yoğun özel eğitim desteği sunulduğunda onların da eğitim alabildikleri, istihdamda yer alabildikleri ve hayatlarını bağımsız idame ettirebildikleri görülmektedir. Dolayısıyla otizmli bireylerin bağımsız yaşamlarını idame ettirebilmeleri için; toplumdaki tüm bireylerin önyargılarından arınarak otizmi doğru tanıması, otizmli çocuklar ile aynı sınıfı paylaşması, onların öğretmeni olarak uygun desteği sunabilmesi, onlarla aynı iş yerinde çalışabilmesi kısacası ortak yaşam standartlarına ulaşılabilmesi büyük önem taşımaktadır.

Otizmin herkes tarafından fark edilmesi ve hak ettiği değere ulaşabilmesi dileği ile… 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü Kutlu Olsun…

 

 

Özel Eğitim Bölüm Başkanı

Öğr. Gör. Fidan Özbey

 

www.mudurnuhaber.com

Hükümet’e 112 mi gelecek

Hükümet’e 112 mi gelecek

Mudurnu Hükümet Konağı girişinde daha önce Polisin kullandığı  büro Emniyet Müdürlüğünün yapılması ile boşalmıştı.

 

Mudurnu Emniyet Müdürlüğünün kullandığı alanın bir bölümüne Sosyal Yardımlaşma vakfı taşınırken, diğer bir bölümü ise SGK Mudurnu şubesi için ayrıldı.

Mudurnu Hükümet konağı girişinde Polis in   bürosu ise boş bekliyor.

112 mi gelecek?

Vatandaşlar aylarca boş olan bu  büroya  112 Acil in geleceği konusunda  bazı bilgilerin olduğunu ifade ederek, boş  bulunan mekanın  değerlendirilmesinin   ve atıl görünüşten kurtulmasının Hükümet konağı girişinde iyi olacağını dile getirdiler.

www.mudurnuhaber.com

 

Kaynana dırdırı kansere yol açıyor

Kaynana dırdırı kansere yol açıyor

-Ülkemizde yılda 160 bine yakın kişi kanser hastalığına yakalanırken,

yaşanan ruhsal travmaların hastalığı tetiklediği bildirildi

-HelpA Akademi Kurucusu Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan:

“Ağır depresyon, travmalar, üzüntü ve kayıplar kontrolsüz hücrelere

zemin hazırlayarak kanseri meydana getiriyor”

“Tiroit kanseri, kaynana sorunlarını yutan, kendini ifade edemeyen kadınlarda

daha sık görülüyor”

“Eşinden değer görmeyen kadın rahim kanserine yakalanırken, suçluluk ve pişmanlık duyguları

mide kanserine neden olabiliyor”

-Son yıllarda ismini çok daha sık duyduğumuz “kanser”e yol açan unsurlar da tartışılmaya devam ediyor. Ülkemizde yılda 160 bine yakın kişi kanser hastalığına yakalanırken, yaşanan ruhsal travmaların hastalığı tetiklediği bildirildi.

Ruhsal yapıda meydana gelen sıkıntıların bedeni, bedensel sıkıntıların ise zihin ve ruhu etkileyebildiğini kaydeden HelpA Akademi Kurucusu Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, kanserin de ruhsal yapı bozulmasından kaynaklanan patolojik bir durum olduğunun kanıtlandığını ifade etti.

Özellikle ağır depresyon, travma, üzüntü ve kayıpların kontrolsüz hücrelere zemin hazırlayarak kansere neden olduğunu bildiren Orhan, “Gerek yurt dışında yapılan araştırmalar, gerekse seanslarımızda yaptığımız gözlemler bazı kanser türlerinin altında hep benzer ruhsal problemlerin yattığı sonucunu gösteriyor. Örneğin, ülkemizde en çok kadınlarda ortaya çıkan tiroit kanserinin temelinde kendini ifade edememe, hak tacizlerine karşı sessiz kalma sorunu yatıyor. Türk kadını en çok kaynana sorunlarını yutunca tiroit kanserine yakalanabiliyor. Kaynana vefat edip kişi rahatladığında yani psikolojik taciz bittiğinde ise kanser olduğunu öğreniyor” dedi.

-‘Değersizlik hissi’ hastalık sebebi

Orhan, rahim, yumurtalık ve rahim ağzı kanseri gibi türlerin ise daha çok kendini kadın gibi hissedemeyen, eşlerinden değer görmeyen kadınlarda karşılaşıldığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Yıllar öncesinde hazmedilemeyen olaylar, mide kanserine zemin hazırlıyor. Eş, kaynana travmaları, suçluluk ve pişmanlık duyguları mide kanserinin en önemli sebepleri arasında yer alırken, kolon kanseri dediğimiz ince ve kalın bağırsak kanserlerinin ruhsal sebepleri olarak ise bağımlılık duygularını görüyoruz. Kişinin geçmişte bağımlı hissettiği bir şeyden ayrılması kolon kanserine zemin hazırlamakta. Evlat kaybı, eş kaybı anne baba kaybı bunlar arasında yer alıyor.”

www.yurdumhaberleri.com

24 Mart Dünya Tüberküloz Günü

24 Mart Dünya Tüberküloz Günü

İl Sağlık ve Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mahmut ARIK 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü

nedeniyle basın açıklaması yaptı.

VEREM NEDİR?

Verem Hastalığı, Verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir

hastalıktır.

Verem dünyada ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.

Dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon yeni hasta ortaya çıkmakta, 1,5 milyon insan veremden

ölmektedir.

VEREM HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

-2-3 haftadan uzun süren öksürük

-Ateş

-Gece terlemesi

-İştahsızlık, kilo kaybı

-Yorgunluk, halsizlik

-Balgam çıkarma

-Kan tükürme

-Nefes darlığı

-Göğüs ve sırt ağrısı

Veremden korumak için; öncelikle çocuklarımıza verem aşısı yaptırılması

gerekir.Çevresinde veya ailesinde verem hastası olanlar kontrol altında olmalı, gerekli

tetkikler yapılmalıdır. Düzenli yaşam, sigara, alkol ve madde bağımlılığından uzak durulması,

kişisel temizliğe özen göstermek, yeterli ve dengeli beslenme hastalığın kontrol altına

alınması ya da başlamaması için önemlidir. Verem bütün toplumu tehdit eden bir hastalıktır.

Bu konuda çevremizi bilgilendirmek, verem hastalarına destek olmak ve tedavi olmasına

teşvik etmek hepimizin görevidir.

İKİ- ÜÇ HAFTA VEYA DAHA UZUN SÜRELİ ÖKSÜRÜK ŞİKÂYETİ OLAN HERKES

EN YAKIN SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURMALIDIR.

 

www.mudurnuhaber.com

Tuz deyip geçmeyin

Tuz deyip geçmeyin

Tuz hem yemeklerimizin, damak tadımızın vazgeçilmezlerinden biri hem de her ne kadar miktar olarak çok azı yeterli olsa da su gibi vücudumuzun temel  bir ihtiyacı,

Mudurnulu Aktar  Rahmi GÜNEŞ son günlerde  müşterilerinin sürekli  kendisine sorması ile birlikte    farklı tuz çeşitlerini getirdiğini ifade etti.

Güneş, bunlardan  en önemlisi olan DENİZ TUZU nun  satışına başladıklarını belirtti.

PEKİ DENİZ TUZU NE İŞE YARAR ?

Bu mucize tuz, Metabolizmayı aktive ediyor, damarlarda dolaşımı hızlandırıyor ve  Bağışıklık sistemini ve sinir sistemini güçlendiriyor.

Cilt, saç ve tırnak sağlığını geliştirir. Tabii ki, deniz tuzu bu iyileştirici özellikleri ile sınırlı değil. Onun kozmetik özellikleri hakkında da biraz bilgi verelim. Gençlik ve güzelliği korumaya da yardımcı olur bu doğal madde, Kristal deniz tuzunda sodyum klorür yüzde 90-95 civarında ve buna ek olarak yaklaşık 80 farklı mineral barındırıyor.

Rafine edilmemiş deniz veya kaya tuzunun sakinleştirici etkisi de vardır ve ruhsal durumu genel olarak iyileştirir.

Yazın herkesin denize koşması denizin iyileştirici özelliğiyle de bağlantılı. Tuzlu deniz suyu bedenin adeta sağlık sibobudur. Yaz boyunca çoğu insan sahilde olmayı hayal etse de bunu başaramadı. Ya da kısa süren tatillerle denizden istenilen faydayı elde edemedi. Ama kendi evinizde deniz tuzu kullanarak bedeninize bu iyiliği yapabilirsiniz. Deniz tuzunun sağlığınız üzerinde çok olumlu etkisi olduğu gerçeğinin yanı sıra, düzgün ve güzel bir cilt, güçlü ve ipeksi saçlar elde etmeye yaradığını biliyor muydunuz?

Her sorunda bir iksir gibi

Suya deniz tuzu ilave ederek banyo yapmak cildin esnekliğini geri kazandırır, pürüzsüzleştirir. Daha elastik hale gelir, selülitlerin görünümünü azaltır. Sağlığı geliştirir ve daha genç olmaya yardımcı olur. Akne bakımında da deniz tuzu kullanmak çok iyi. Çünkü antiseptik özelliklere sahip. Cildi temizler ve kurutur. Özetle her sorunda bir iksir gibi!

Saçınızda deneyin

Deniz tuzu saçın durumu geliştirmeye çok yardımcı olur. Islattığınız saç köklerini bu ile tuz ovmak ölü deri hücrelerinin yok olmasını sağlar. Aşırı yağlanmayı önler. Ve hücrelere oksijen erişimini kolaylaştırır. Bir çorba kaşığı deniz tuzu içine zeytin yağı veya hint yağı katarak da ovma işlemini yapabilirsiniz. İşlemden sonra saçınızı bir yemeni ile sarın ve 20 dakika bekleyin. Veya sıcak bir havluyla sarabilirsiniz. Bunu haftada 1-2 kez yapın. Saçınız, güçlü, esnek ve yumuşak olacak. Bir ay içinde farkı hissedeceksiniz.

Selülit için deniz tuzu

Selülitle mücadelede deniz tuzu kullanımında size bir sünger ya da masaj fırçası gerekli. Tuzu bir tasa koyarak, ıslak fırçayı içine daldırın ve selülitli bölgeleri fırçalayın. Aynı işlemi banyo süngeri ile de yapabilirsiniz. Zamanla selülitlerin azaldığını göreceksiniz.

Derideki çatlaklar için

Deride oluşan çatlaklar için de size bir karışım önermek istiyorum: 300 gram deniz tuzu 200 gram kabartma tozunu karıştırın. Çatlak bölgeleri bununla ovun. Önemli ölçüde ciltteki çatlakları azaltmaya yardımcı olur. Aynı zamanda su doldurduğunuz banyoya bu karışımı katarak kullanabilirsiniz.. 15 dakika banyo suyunda kalarak her yerinizi su içinde ovalayın. Banyodan çıkın bir pike ile kendinizi sarın ve 30 dakika yatın. Deniz tuzuna isteğe göre birkaç damla okaliptüs, lavanta gibi yağları damlatıp küvete ya da jakuziye koyarak içinde dinlenebilirsiniz. Deniz tuzu özünde ruhsal olarak rahatlatıcı bir özelliğe sahip. İçine, kattığınız uçucu yağ ilavesi, aynı zamanda dinlendirmede ve ruhunuzu sakinleştirmede ekstra katkı sağlayacaktır.

Yemekleri onunla daha lezzetli

Yemeklere de katabilirsiniz. Dünyadaki bütün ünlü şefler yemeklerinde deniz tuzu kullanır! Deniz tuzunun, sofra tuzundan farkı işlenmemiş, rafine edilmemiş olması. O nedenle, doğal mineral zenginliğini koruyor. Evde bir değişiklik yapın ve bütün yemeklere deniz tuzu katın. Turşulara katılan tuz, deniz tuzudur.

Mudurnulu Aktar  Rahmi GÜNEŞ  son zamanlarda müşterilerin ışıklı Kaya tuzunada rağbet gösterdiğini ifade ederek  ışıklı KAYA tuzu bayiliği aldık, Tuzdan yapılan yüzlerce çeşit ürün var  aydınlatmadan tutunda kolye çeşitlerine kadar Tuzdan ürün var, isteğe göre getiriyoruz dedi.

 

KAYA TUZU LAMBASI FAYDALARI

Kullanım Şekli

Tuzlamba, içerisinde bulunan ampül’ün yanması ile ısınır. Isınan tuz, havaya (-) eksi iyon dağıtır. Eksi iyon, havanın vitaminleri olan moleküllerdir. 2-3 kilogramlık bir tuzlamba, yeterli ısıya ulaştığında 10m² lik bir mekanın havasını %300 oranında daha temiz hale getirir

Faydaları

Tuz lambanın yaydığı negatif (-) iyonlar, havadaki tozları, polenleri ve bakterileri temizler. Bunun yanı sıra alerjik rahatsızlıklara, astım hastalarına, bağışıklık sistemi zayıf olanlara, soğuk algınlığına,  migren sorununa, saman nezlesine, mevsimsel rahatsızlıklara ve horlama problemlerine de bire bir faydaları bulunmaktadır. Havadaki koku ve nemi azaltır, rahat bir uyku ortamı sağlar, sigaranın etkilerini azaltır ve ayrıca yaraların iyileşme sürecini hızlandırır.

 

GÜNEŞ AKTAR

 

RAHMİ GÜNEŞ  0 542 691 88 65 Seyrancık Mah. Ankara CAD. NO:48/A MUDURNU /BOLU

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

 

Şalgam suyu nelere iyi gelir?

Şalgam suyu nelere iyi gelir?

salgam-suyu-nelere-iyi-gelir

Şalgam, Curiciferae familyasından Brassica cinsine ait bir bitkidir. Kökü ve yaprakları için ekilir.
23 Ekim 2014 Perşembe 19:09

 Şalgam suyu nelere iyi gelir?

Şalgam, Curiciferae familyasından Brassica cinsine ait bir bitkidir. Kökü ve yaprakları için ekilir. Bileşiminde kalsiyum ve demir gibi madensel maddeler ile A, C ve B grubu vitaminleri bulunur.Şalgam suyu yapımında maya olarak genellikle ekşi hamur kullanılır.Şalgam suyu kırmızı renkli, bulanık, ekşi lezzetli ve fermantasyon ürünü bir içecektir.
YURDUM HABERLERİ

Şalgam Suyu ve Faydaları

Vitamin ve mineral miktarları yüksek olan bu hammaddelerden yapılan şalgam suyunun insan sağlığı için şüphesiz pek çok faydaları vardır.

Şalgamın faydaları arasında ilk sırada hiç tartışmasız kansere karşı koruyucu bir etkiye sahip olması ye alır. Şalgamın içerisinde bulunan etken maddeler hücrelerin DNA yapılarını korumaya yardımcı olurken kanserli hücreleri baskılayarak kanserin ortaya çıkış sürecini yavaşlatmakta ve kanserli hücrelerle savaşmaktadır.

YURDUM HABERLERİ

Şalgam çok zengin bir potasyum kaynağı olmakla beraber bu özelliği sayesinde yüksek tansiyon hastalarına tavsiye edilmektedir. Çünkü şalgamda bulunan potasyumun tansiyon düşürücü ve dengeleyici özelliği bulunmaktadır. Ancak düşük tansiyon rahatsızlığı bulunan kişilerin şalgamı kontrollü tüketmeleri ve şalgama bağlı olarak tansiyonlarını daha da düşürmemeleri gerekir.

– İştahı açar,
– Laktik asit içerir,sindirimi kolaylaştırır.
– B grubu vitaminleri içerir, sinirleri yatıştırır.
– Mide ve karaciğere faydalıdır,
– Kalsiyum,potasyum ve demir içerir, kemik ve dişleri kuvvetlendirir.
– Afrodizyak özelliği vardır.
– 100 gramında 20 kalori olan şalgam,A-B-C vitamini içerir. Kalp, damar ve göz sağlığı için faydalıdır.
– Vücuttaki toksinleri atmak,kolesterolden uzaklaşmak, stresten kurtulmak için bolca yenip, suyu içilir.
– İdrar söktürücü,romatizma, nikris ağrılarına, mafsal şişliklerine, böbrek kumu ve taşının dümsine, apse, dolama, kan çıbanı, donma,ergenlik sivilceleri, egzama, göğsü yumuşatıcı, akciğer ve bronşları temizler, boğaz iltihabına, pekliğe, şeker hastalarına verilir.
– Toksinleri atmaya yarayan, süt asidi, fosfor, kalsiyum, potasyum, stresiönleyip sinirleri yatıştır.

– Şeker ve vitamin yönünden çok zengin olan şalgam arsenik, kalsiyum ve madeni tuzlar içerir. Kansızlık için ideal bir ilaç olup,yaprakları da kökü gibi kalsiyum demir,bakır ve iyot içerir.

– Vücutta şişliklerin üstüne konduğu gibi,el ve ayağı donanlara haşlanıp lapası sürülür.
– Haşlanan suyu ile saçlar yıkandığında beyazlaşmayı önler.
– Kökünün haşlanıp içilmesi sindirim güçlüğünü giderir. Nikris hastalığına iyi gelir.
– Akciğer ve bronşları temizleyen şalgam,pekliği giderdiği gibi bazı cilt hastalıklarında da merhem gibi kullanılır.

Bilindiği üzere öksürük şuruplarının zararları ile ilgili her geçen gün yeni açıklamalar yapılmakta ve bu zararlardan korunmak isteyen kişiler alternatif tedavi yöntemlerine yönelmektedirler. Bu nedenle balgam ya da öksürük şikayeti olan kişilerin bol bol şalgam tüketmesi tavsiye edilmektedir.

– Yaşlıların ayak üşümelerini gidermek için; kalın, etlice soyulmuş, 2 şalgam kabuğu, 1 çay bardağı ısırgan otu ile 1 litre suda haşlanıp haftada 2 gün ayaklar bu suyla yıkanır.
 


 

www.yurdumhaberleri.com

Kaplıcalar termal hastaneye dönecek

Kaplıcalar termal hastaneye dönecek

Sağlık Bakanlığı kaplıcaları termal sağlık kliniklerine çeviriyor. Böylece sağlık turizmi geliştirilecek.

Termal kaynaklar açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Türkiye, bu potansiyelini kullanmak için sağlık turizmi politikasında değişikliğe gidiyor. Kaplıcalar uzman doktorların ve hemşirelerin hizmet verdiği 5 yıldızlı klinik olacak.

4 HEKİM ŞARTI 
Mevcut kaplıca otellere, termal sağlık turizmi için yataklı klinik termal tesis belgesi alma şartı getiriliyor. Böylece kaplıcalarda 4 uzman hekim, hemşire ve fizik tedavi uzmanlarıyla yataklı hastane hizmeti verilebilecek. 

YABANCI HASTA 
Termal tesisler içine klinik kurup Termal Sağlık Turizmi Belgesi aldıktan sonra yabancı hastaları da ağırlayabilecek. Yataklı tedavi yapılacak termal hastanelerde SGK kapsamında hizmet verilecek.

DEVLET DE İŞLETECEK 
Türkiye’nin en meşhur kaplıcalarının bulunduğu Bolu,Bursa, Yalova, Afyon, Denizli, İzmir, Sivas, Konya, Ankara, Kütahya, Balıkesir, Çanakkale başta olmak üzere termal tesisler özel sektör ve devlet tarafından Klinik Termal Turizm Merkezine çevrilecek. 

5 MİLYAR DOLARLIK HEDEF
Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, Sağlık Turizmi Genel Müdürlüğü kurulacağını açıkladı. Başlangıçta Londra, Berlin, Dubai, Aşkabat’ta temsilcilikler kurulacağını anlatan Tontuş, “2023’te sağlık turizminden 20 milyar dolar gelir hedefliyoruz. Bunun 5 milyar doları termal sağlık turizminden gelecek. 5 yıl içinde Avrupa termal turistinin yüzde 20’sine hakim olacağız” dedi.

Kaynak: SABAH

www.mudurnuhaber.com

 

 

Dakikalarca AMBULANS beklediler

 YOL ORTASINDA YERE YIĞILDI

Bolu nun Mudurnu ilçesinde Pazar alışverişi için pazarda dolaşan genç aniden yere yığıldı.

Mudurnu merkezinde yol ortasında ANİDEN RAHATSIZLANARAK YERE YIĞILAN GENCİ GÖREN VATANDAŞLAR yardıma koştu.

Yerde nöbet geçiren gence vatandaşlar müdahale etti, 112 acili arandı,  112 acil den bölgede   Ambulansların başka vakada olduğu   çevredeki imkanlar ile Hastaneye kaldırın cevabı geldi.

Vatandaşlar yere yığılan genci dakikalarca  su dökerek serinletmeye çalıştı ve genç yerden kaldırılarak  bir araca bindirilip hastaneye gönderildi.

Pazar alışverişine çıkan vatandaşlar  ilçede  Sağlık   konusunda  bu tip olayları görünce her an bir şey olacak korkusu yaşıyoruz, Eğer sara değilde Kalp krizi geçiren bir hasta olsa  ölümü kaçınılmaz olurdu dediler.

 

www.mudurnuhaber.com