Sahurda Doğal Yumurta tüketin

Sağlıklı Bir Ramazan İçin Sahurda Yumurta Tüketin

Oruç tutarken sağlığınızı riske atmayın.

Bir Ramazan ayına daha kavuştuk. Bu da bir ay boyunca beslenme alışkanlıklarının ve gün içindeki hareket halinin değişmesi demek oluyor. Vücut bu koşullara alışmaya çalışırken, sahurda ve iftarda yanlış besin tercihleri yapmak ise bu ayı olduğundan daha zor bir süreç haline getirebilir.

Oruç tutarken zorlanmamak adına sahurda sizi daha tok tutacak besinlere yönelebilirsiniz. Yoğurt, tam buğday/tam tahıllı ekmek, muz gibi besinler bunlara örnek olarak verilebilir. Ancak sizi en uzun süre tok tutacak besin, yumurtadır. Bu nedenle mümkünse sahurda doğal gezen Tavuk yumurtası yemeyi ihmal etmeyin.

Sahurda 1 Adet Yumurta Tüketin

Ramazanda gün içinde tükettiğiniz öğün sayısının azalmasıyla, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu besin ögelerini karşılamak biraz zorlaşabilir.  Sahurda yiyeceğiniz 1 adet yumurta, bu besin ögelerinin bir kısmının karşılanmasına yardımcı olacaktır.

Yumurta, en kaliteli protein kaynağı olan besindir. Ramazan süresince sahurda tüketeceğiniz yumurta, hem ihtiyacınız olan proteinin bir kısmını kaliteli proteinden almayı sağlar, hem de tok tuttuğu için oruç sürecini daha rahat tamamlamanıza yardımcı olur.

Ayrıca diğer protein kaynaklarına oranla, yumurta proteinlerinin bağırsaktaki emilimi daha yüksektir. Yumurta kaliteli bir protein deposu olmasının yanı sıra, doymamışlar yağlar, A,D,E vitaminleri, tiamin, niacin, riboflavin, demir, çinko, folik asit ve fosfor açısından da önemli bir kaynaktır.

Yumurta Ramazanda Nasıl Tüketilmeli?

Ramazanda yumurtanın nasıl tüketildiği de aynı oranda önemlidir. Örneğin sucuk, sosis, pastırma gibi tuz içeriği yüksek besinlerle birlikte hazırlanan yumurta, oruç sırasında susuzluğun daha da artmasına neden olabilir. Yağda yumurtayı da sindirimi zorlaştırabileceği için ve fazladan yağ almamak için tercih etmemelisiniz.

Sahurda yumurtanızı haşlanmış olarak, mümkünse kayısı kıvamında tüketebilirsiniz.

Kayısı kıvamındaki tam katılaşmamış yumurta, daha kısa süre haşlanmaya maruz kaldığı için daha az besin ögesi kaybına uğrar.

 

Örnek Sahur Yemekleri

2 dilim beyaz peynir

1 adet haşlanmış yumurta

3-4 adet kuru kayısı

3-4 adet ceviz 3-4 dilim tam buğday ekmeği

Domates ve salatalık

Uyumadan Hemen Önce

1 su bardağı yarım yağlı yoğurt

1 Bardak Su

Kaynak : Diyetkolik

 

www.mudurnuhaber.com

 

GSS borcu olanlar dikkat

GSS borcu olanlar dikkat

Geçmişte genel sağlık sigortası prim borcu olanlara borçlarını yapılandırmaları ve gelir testi yaptırmaları için tanınan bir yıllık süre, 2 Nisan’da doluyor.

ÖDEME TARİHİ 30 NİSAN

Borç yapılandırmasından bazı kişiler yararlandı ancak bazıları da halen borçlarını yapılandırmadı. Yeri gelmişken belirteyim, yapılandırmadan yararlananların borçlarını son ödeme tarihi de 30 Nisan’da doluyor. Bu tarihte borcunu ödemeyenlere ise gecikme cezası ve zammı uygulanacak. Borcunu yapılandırmayanlar içinse süre 2 Nisan’da doluyor. Halen bu imkandan yararlanılmazsa, geçmişteki borçlar gecikme zammı ve cezası ile birlikte ödenmek zorunda. Borçtan kaçış yok.

KİMLER GELİR TESTİ YAPTIRACAK?

2017’nin 1 Nisan’ında uygulamaya giren yeni düzenleme ile genel sağlık sigortasında gelir testi zorunluluğu da kalktı. Genel sağlık sigortasına borcu olanlar ‘benim prim borcunu ödeyecek gücüm yok’ diyorsa, 2 Nisan 2018 tarihine kadar gelir testine girmek zorunda. Gelir testi ile aynı hanede yaşayanların toplam aylık gelirinin brüt asgari ücretin üçte birinden az olduğunun tespit edilmesi durumunda genel sağlık sigortası prim borçları silinecek. Aynı şekilde bugün, genel sağlık sigortasına aylık 60.88 lira ödeyecek gücü olmayanlar da gelir testine girip, aylık gelirlerinin 676,5 liradan (2018 yılı brüt asgari ücretin üçte biri) az olduğunu ispat etmeleri halinde sağlık sigortası primlerini devlet karşılayacak, bu kişiler para ödemeden sağlık hizmetinden yararlanabilecek

Sosyal Güvenlik Kurumundan duyurulur.

Bilindiği üzere herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızın Genel Sağlık Sigortası 01.01.2012 tarihinde zorunlu hale getirilmiştir.

Kendilerine gelir testi başvurusu tebliği edildiği halde gelir testine hiç başvurmamış Genel Sağlık Sigortalılarımızın 02.04.2018 tarihine kadar gelir testine müracaat etmeleri ve gelirlerinin asgari ücretin üçte birinden az olduğunun tespit edilmesi durumunda genel sağlık sigortası prim borçları silinecektir.

Yapılan gelir testi sonucunda aile içi kişi başı gelir asgari ücretin üçte birinden fazla olanların 01.04.2017 tarihinden öncesine ait gecikme zammı ve cezası silinmiştir. Silinen bu borçlar, aylık sadece 53,33 TL üzerinden yeniden hesaplanmış ve son ödeme tarihi 30.04.2018 olarak belirlenmiştir.

Genel Sağlık Sigortalımızın sağlık yönünden mağduriyet yaşamaması açısından gerekli tedbirleri almaları büyük önem arz etmektedir.
Halkımıza saygı ile duyurulur.

Mudurnu Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

 

 

 

 

BOŞANMA KADINLARDA KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR

BOŞANMA KADINLARDA KALP KRİZİNİ TETİKLİYOR

Günümüzde stresin birçok sağlık problemine yol açtığı biliniyor. Bu problemlerden en önemlisi de kalp sağlığı ile ilgili olurken, stres seviyesinin artması kalp krizi geçirme riskini yükseltiyor. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman Akdemir, boşanma stresinin de kalbi etkilediğini belirterek; kadın ve erkekler üzerinde yapılan bir araştırmanın boşanan kadınların evli olan kadınlara göre kalp krizi geçirme riskinin yüzde 24 arttığını ortaya koyduğunu, erkeklerde ise bu artışa rastlanmadığını söyledi.

Stresle dolu bir yaşantıda ülser, yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve hatta kanserlere daha çok rastlandığı bilimsel çalışmalar ile destekleniyor. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman Akdemir, uzun süren ya da tekrarlayan, işle, aileyle ilgili olan veya bir hastanın, bir yaşlının bakımını üstlenmenin getirdiği yoğun stresleri mümkün mertebe yenebilmenin yollarının aramamız gerektiğini belirterek, bu tarz streslerin çeşitli sağlık sorunlarının tetikleyicisi olarak gördüklerini kaydetti. Akdemir, farklı türdeki streslerle kalp sağlığı arasındaki ilişkiyi keşfetmeye dönük araştırmaların sürdüğünü anlatarak, boşanma stresi ve kalp krizi geçirme olasılığı arasındaki bağlantı ile ilgili şu bilgileri paylaştı;

BOŞANMA KADINLARI DAHA FAZLA ETKİLİYOR

Yaşamdaki sosyal ve ekonomik durum, evlilik, iş ve diğer streslerin sağlıklı bir kişide kalp hastalığına neden olup olmadığı ya da bir kalp hastasının sorununu kötüleştirip kötüleştirmeyeceği her zaman konuşulan bir konu. Boşanma stresi duygusal, fiziksel ve ekonomik sonuçlar doğurabilen stres türlerinden biri. Duke Üniversitesi’nden akademisyenler tarafından yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar, boşanma stresine maruz kalanlarda kalp krizi riskinin artıp artmadığına dair bulgular paylaştı. Evlilik deneyimi olan 45 yaşın üzerinde 16 bine yakın erişkinin 18 yıllık takibinin sonuçları erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterdi. Araştırmaya göre; evliliği süren kadınlarla karşılaştırıldığında kalp krizi riski bir kez boşananlarda %24, birden fazla boşanma yaşayanlarda %77 artıyordu. Erkeklerde ise bir kez boşananlarda bu risk artmıyordu. Birden fazla boşanma yaşayanlarda ise kalp krizi riskinde %30 artış görülmekteydi. Buna ek olarak tekrar evlenen kadınlarda risk boşanan kadınlardan farklı değildi. Buna karşın tekrar evlenen erkeklerde kalp krizi riskinde bir artış gözlenmiyordu.

BİRDEN FAZLA BOŞANMA SİGARA KADAR ETKİLİ

Bu sonuçlar, evliliğin sonlanmasının kadınların ekonomik ve duygusal durumlarına erkeklere göre daha ağır bir yük getirdiğini ve fiziksel sağlıklarını daha kötü etkilediğini göstermiş olan daha önceki bazı araştırmalarla uyumluydu. Bu durum her ne kadar sigara, alkol kullanımı, gelir durumundaki değişim, depresyon bulguları gibi faktörlerle açıklanmaya çalışılmış olsa da bu çalışmanın istatistikleri bunları desteklemiyordu. Bizzat boşanma travmasının getirdiği kısa ve uzun dönem stres, kalp ve damar sağlığı üzerine belirgin bir biçimde olumsuz etki gösteriyor. Özellikle birden fazla kez boşanmış kadınlarda bu risk neredeyse sigara ya da yüksek kolesterol kadar etkili olabiliyor. Bu grubun kalp krizi risk faktörleri yönünden büyüteç altına alınması gerekiyor.

SAĞLIKLI YAŞAMIN FORMÜLÜ MUTLU EVLİLİK

Boşanma stresinin kalp krizi riski ve diğer bakımlardan insan sağlığını neden olumsuz etkilediğine dair detaylar gelecekteki araştırmaların konusu olmaya aday. Sonuç olarak, istikrarlı, mutlu bir evliliğin eşlerin birbirlerini, bilhassa kadınların erkekleri sağlıklı beslenme, daha az alkol, daha az sigara tüketme ya da hiç kullanmama, hastalıkları zamanında teşhis etme, verilen ilaçları düzenli kullanma, düzenli uyku gibi olumlu davranış biçimlerine yönlendirdiği sağlıklı bir ortam olduğu tartışılmaz.

 

YILDA 100 BİN KİŞİ KALBİNE YENİK DÜŞÜYOR

Türkiye’de her yıl ortalama 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Kalp krizi geçirenlerin 3’te 1’i yani yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybediyor. Hayatta kalan hastaların ise yaklaşık 120 bini aynı yıl içerisinde tekrar kalp krizi geçiriyor.

Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, Türkiye’nin kalp sağlığıyla ilgili bir inceleme gerçekleştirdi. Ajans Press’in Türk Kardiyoloji Derneği verilerinde elde ettiği bilgilere göre, ülkemizde yaşanan ölümlerin yüzde 40’ı kroner kalp rahatsızlıklarından kaynaklanıyor. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde kalp hastalığı ve buna bağlı ölümlerin insan sağlığı için birincil dereceden tehdit oluşturan en önemli faktör olacağı belirtiliyor. Türkiye’de ani kalp krizi ve AKUT kroner sendroma bağlı ölüm oranları tüm Avrupa ülkelerinden yüksek durumda yer alıyor; bunların başlıca nedenleri arasında ise sigara, alkol, obezite, stres, hareketsizlik ve sağlıksız beslenme başı çekiyor. ITS Medya’nıngerçekleştirdiği medya incelemesinde kalp krizi konulu 24 bin 512 haber yapıldığı tespit edilirken bu rakamın son beş yıl içerisinde en çok kalp krizi haberinin yapıldığı yıl anlamına geldiği belirlendi.

Sağlığı tehdit eden en yaygın rahatsızlıkların başında gelen kalp ve damar hastalıkları özellikle kadınları daha çok etkiliyor. Erkekler de sigara en önemli risk faktörü olurken, sigaranın yanı sıra diyabet, hiper tansiyon, yüksek kolestrol ve stres kalbin en büyük düşmanları arasında yer alıyor.Medyada bu başlıklar arasında en çok stres haber olurken, stres başlığını sırasıyla diyabet, obezite, sigara hipertansiyon ve kolestrol başlıkları takip etti.

 

www.mudurnuhaber.com

 

Kilo Almada Yardımcı Karbonhidrat Tozları

Kilo Almada Yardımcı Karbonhidrat Tozları

Spor yaparken fazla kiloları olan kişilerin kilolarından kurtulması kadar kilo eksiği olan kişilerin kilo alması da gerekli oluyor. Her iki durumda da kişiler eski döneme göre çok daha iyi bir fiziğe kavuşuyorlar. Birçok uzman kişi spor yaparken kilo eksiği olan kişilerin spor almasının çok daha zor olduğunu düşünüyor. Kilo vermek zorunda olan kişilerin bir yandan spor yaparak kalorilerini yakması bir yandan da yemek alışkanlıklarının düzeltilmesi ile birlikte kilo vermeleri daha rahat oluyor. Ancak spor yaparken kişiler yağlarını yakıp kalori kaybederken kilo alabilmek için destek ürünlerine ihtiyaç duyuyor. Bilinçsiz bir biçimde fazla yemek yemeye başlayarak kilo alan kişiler genel olarak bu kilolarını göbek bölgesine alıyor ve sonrasında yakması oldukça zor oluyor.

Bu doğrultuda yoğun karbonhidrat içeren ancak bunun yanında protein gibi gerekli maddelerin de yapısında bulunduğu özel ürünler kilo düşüklüğü problemi yaşayan kişilerin ilk başvurduğu ürünler oluyor. Hardline progainer 500 gr bu aşamada spor yaparken kilo almaya yardımcı olabilecek en iyi ürünlerden birisi olarak gösteriliyor. Hardline bir Türk markası olduğundan kişilerin ürüne ulaşması çok kolay oluyor ve çok daha uygun fiyatlardan ürünü satın alabiliyorlar. Ürünü kullanmaya başlayan kişiler homojen bir biçimde kilo alırken ciddi düzeyde hacim kazanmaya başlıyor. İçerisinde çok yüksek kalitede hammaddeler kullanıldığından ürünü etkileri çok kısa süre içerisinde görülmeye başlarken bu etkiler kalıcı oluyor. Ayrıca her bir servisinde kişiler %18,9 oranın protein alırken bu protein miktarı kişilerin günlük ihtiyaçlarını da karşılıyor. İçeriğinde vitamin ve minerallere de yer veren bu muhteşem ürün ile birlikte kişiler gün içerisinde sürekli olarak enerjik bir halde oluyor.

Ürünün bir servisi için 200 gram kullanım gerçekleştiriyorlar. Bu kullanım durumunda kişiler 200 gram ürünü 500-600 ml. sıvı ile karıştırıyorlar. Protein tozlarında kişilerin suyun yanında süt ya da meyve suyu kullanması önerilirken bu tarz ürünlerde de bu imkân tanınıyor. Kişiler rahatlıkla damak tatlarına göre kararlarını veriyor ve ürünü hazırlamaya başlıyorlar. Yarım dakika shaker yardımıyla çalkalayarak ürün hazırlanırken bu karışımın içerisinde 155,6 gram karbonhidrat, 37,8 gram protein, 2,5 gram kreatin ve 6,9 gram BCAA bulunuyor. Bu da kişilerin sporlarını yaparken kilo alabilmeleri için gerekli olan tüm maddelerin en iyi şekilde karşılandığı anlamına geliyor.

Karbonhidrat tozu olarak da tanımlanan bu ürünleri kullanırken kişiler spordan yarım saat önce, spordan hemen sonra ve öğün aralarında kullanabiliyor. Eğer kişiler antrenmanlarını çok yoğun bir biçimde yapmaya başlamışlarsa bu dönemde sabah kalktıkları gibi bu ürünü tüketebiliyorlar. Ürünün içerisinde yer alan ölçek 40 gram ürün alıyor. Bu sebeple de karışımda kişiler 5 ölçek ürün kullanarak karışımı hazırlıyorlar. Eğer kişilerin sporları çok ağır düzeylere ulaşmışsa ve artık harcadıkları enerji çok yüksek düzeylerde ise kişiler günde 2 servis karbonhidrat tozu kullanmaya başlıyor. Bu sayede günlük ihtiyaç karşılanmış oluyor.

Bir servisinde 200 gram kullanıldığından kişiler ürünün büyük gramajlarla alıyorlar. Fitbull sitesinde Hardline tarafından üretilen bu muhteşem ürün 5000 gramlık paketinde satılırken bunun için kişilerin 209 TL ödemesi gerekiyor. Eğer kişiler 209 TL ödeme yaparlarsa her bir servisi için 8,36 TL ödenmiş oluyor. Bu fiyat kilo aldırıcı spor besinleri için son derece uygun olurken buna ek olarak kişiler uygun ödeme seçenekleri ve hediyeler ile daha avantajlı bir şekilde alışverişi kapatıyor. Kişiler saklama kabı ya da shaker gibi hediyeleri alarak bu ürünü daha rahat bir biçimde kullanıyor.

www.mudurnuhaber.com

İlandır

Mudurnu Hastanesi geri dönüşü olmayan yola girdi

Mudurnu’da Hastane geri dönüşü olmayan yola girdi

Mudurnu’da Temayül yoklamaları sırasında  bir vatandaşın  Mudurnu’da bu hastane ne zaman yapılacak sorusu üzerine AK Parti Bolu il Başkanı Nurettin DOĞANAY konu hakkında bilgi verdi.

Doğanay,biz Mudurnu’dan daha küçük olan Mengen de  Hastane yaptık mı? Yaptık , Göynük te Hastane yaptık mı? Yaptık   bu sorunun cevabını ben Mudurnululara sormam lazım , niçin ? 7 yıldır Mudurnu’da Hastane yeri arıyoruz, doğrumu, doğru, Belediye Başkanınız verdimi? Bak Belediye Başkanınız diyorum , verdimi vermedi, vermediği için biz ne yaptık, il özel idaresinin bulunduğu alanı sağlık Bakanlığına  il genel meclis üyelerimizin ciddi anlamda katkısı var,  verdik yer tahsisini yaptık, projelerimiz bitti  yakında ihalesi yapılacak, Mudurnu Hastanesi artık geri dönüşü olmayan bir yola girdi yapılacak dedi.

 

www.mudurnuhaber.com

Sarot Palace Temmuz 2017 de hizmete açılacak

Sarot Palace Temmuz 2017 de hizmete açılacak

Mudurnu Taşkesti Beldesinde gençlere  ve çalışanlara Ekmek kapısı haline dönüşen Termal projelerden birisinde daha sona geliniyor.

Sarot termal A.Ş nin  projelerinden biri olan SAROT PALECE projesi kapılarını Temmuz 2017 de  açmaya hazırlanıyor.

Sarot Termal Palace 35 Blok 400 Daire ve 5000 metrekarelik sosyal tesis alanından oluşan bir proje, Sarot Termal Palace, misafirlerinin rahatı ve konforu için birçok alternatifi bir arada sunuyor. Örneğin, kişilerin tatilleri boyunca memnuniyeti için çocuk dünyası ismi verilen kreş merkezinde misafirlerin 0-12 yaş grubundaki çocukları ücretsiz olarak eğitim ve eğlencelere katılabiliyor, kendi yaş grubundaki arkadaşlarıyla vakit geçirebiliyor.

Ebeveynler hamamda, saunada, terapi merkezlerinde, havuzlarda zaman geçirirken çocukları ise çocuk dünyasının yüzme kursları, izcilik aktiviteleri gibi farklı aktivitelerinden yararlanma imkanı buluyor.

 

www.mudurnuhaber.com

Çocuklarınızla TV izlemek yerine, basketbol oynayın, yürüyüşe çıkın

Çocuklarınızla TV izlemek yerine, basketbol oynayın, yürüyüşe çıkın
Obezite; günümüzde hem çocuklar, hem de yetişkinler için endişe verici boyutlara ulaşmış durumda. Şu anda çocuklarımızın %20-25’i obez olarak sınıflandırılıyor. 10 yıl önce diyabet, yüksek tansiyon ve osteoartrit gibi hastalıklar çocuk hastalarda hemen hiç bilinmezken şimdi bunları görüyoruz.

Peki ne yapmalı?

Obezite & Metabolik Cerrah Prof. Dr. Halil Coşkun, çocuklarda obeziteyi önlemek ve tedavi etmek için yapabileceklerimiz hakkında önemli bilgiler verdi.

ÇOCUKLARA DAHA BÜYÜK PORSİYON VERMEYİN

“Son 30 yılda yemek yeme tarzımızdaki önemli değişim çocukların daha büyük porsiyonlar ve atıştırmalık yiyeceklerle şekerli içeceklere daha fazla bağımlı olmasına sebep olmaktadır. Daha sağlıklı ve gerekli besinlerden mahrum ederek daha çok şeker verilen bebeklerde, bu tür gıdalara karşı bir tercih geliştiğini bilmekteyiz.

MEŞRUBATLAR İKRAM OLARAK KALSIN

Oldukça yakın dönemlere kadar nadir birer “ikram” olan meşrubat vs şekerli içecekler, beslenmemizin temel dayanağı haline gelmiştir. Büyük porsiyonlar da ayrı bir problemdir. Daha çok yemek verilen çocuklar, aşırı yemek yemeye eğilim göstermektedir. İyi bir temel kural, porsiyon başına 10 gramdan fazla şeker içeren gıdalardan kaçınmaktır.

TATLI YA DA ATIŞTIRMALIK YERİNE MEYVE VERİN

Beslenme ile ilgili bir diğer müdahale de daha fazla meyve ve sebze yenmesini teşvik etmektir. Meyve kasesinin dolu olduğundan emin olun ve tatlı ya da atıştırma yerine düzenli olarak meyve verin. Buzdolabınızdaki meyve ve sebzelerin hep çocuklarınızın rahat erişebileceği biçimde yer aldığına emin olun.

AİLECEK EGZERSİZ YAPIN

Yaşam tarzımızla ilgili çocukluk obezitesine katkıda bulunan bir başka büyük fark da daha az egzersizdir. Yetişkinler olarak yeterince aktif değiliz. Bir aile olarak egzersiz yapmak ve birlikte oynamak aile bağlarını güçlendirmenin yanında genel aktivite düzeyimizi artırmak için de önemli rol oynamaktadır. Çocuklarınız ile birlikte TV izlemek yerine, birlikte basketbol oynayın, yürüyüşe ya da gezmeye çıkın.

YAŞAM TARZI DEĞİŞMELİ

Çocuğunuz olması gerektiğinden fazla kilolu ise başlamak için en iyi yol, size en yakın çocuk hastanesini arayarak kilolu çocukların tedavisi için mevcut imkanlarını sormaktır. Çocukluk obezitesi problemi yaygın bir hale gelmiş olduğundan, bunu ele alan programlarda da gelişme söz konusudur.

Obeziteyi önlemek ve tedavi etmek için yapabileceğimiz her şeyi yapmak zorundayız. Bu, hepimiz tarafından önemli bir kararlılık ve yaşam tarzı değişiklikleri gerektirmektedir. Ancak çocuklarımız için en iyisi neyse onu isteriz ve bu da bazı seçimler yapmak anlamına gelmektedir. İyi haber, değişimin yalnız çocuklarımız için değil, aynı zamanda bu çocukların yaşamlarında bulunan büyükler için de yarar sağlayacağıdır.”

 

www.mudurnuhaber.com

MHRS ile hastanede hiç sıra beklemeden muayene olabilirsiniz

MHRS ile hastanede hiç sıra beklemeden muayene olabilirsiniz
 
İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Demirkol, “Sağlık Bakanlığı’nın MHRS hizmeti sayesinde vatandaşlarımız hastanede hiç sıra beklemeksizin tedavi hizmeti alabiliyor” dedi ve kullanımı yaygınlaştırılması hedeflenen MHRS hakkında bilgiler verdi.
İzzet Baysal Devlet Hastanesi Başhekimi ve İç Hastalıkları Uz. Dr. Muhammed Emin Demirkol, Sağlık Bakanlığı’nın Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) hakkında bilgiler verdi ve hastalara uygulamadan yararlanmalarını gerekçeli açıklamalarla önerdi.
MHRS uygulamasından yararlanan vatandaşların, hangi hastanede, hangi poliklinikte ve hangi doktordan tedavi hizmeti almak istiyorlarsa, hastaların tarihini kendileri belirledikleri şekilde ya da önerilen tarihler için muayene randevusu alabileceklerini söyledi. Demirkol, MHRS randevu işlemi gerçekleştiren vatandaşların hastaneye randevu saatinden sadece 15 dakika önce gelerek, hiç sıra beklemeksizin tedavi hizmeti aldıklarını bildirdi.
 
EVDEN, İŞYERİNDEN, HER YERDEN HASTANE RANDEVUSU ALMAK ÇOK KOLAY
Demirkol, “Vatandaşlarımız Bolu Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı hastanelerin ilgili polikliniklerine; ALO 182 çağrı merkezi, www.mhrs.gov.tr veya MHRS Mobil uygulaması ile randevu alabilirler. Ya da muayeneye gelen hastalarımız bir sonraki kontrol randevularını hastanemizdeki tıbbi sekreterlerimiz yardımıyla alabilirler” bilgisini verdi.
 
RANDEVULU TEDAVİ HİZMETİ VERİLEN HASTA SAYISI GÜNDE 1500’E ULAŞTI
Açıklamalarının devamında, bir hekime gün içinde 10 dakika arayla randevu verilebildiğini aktaran Demirkol, şöyle konuştu: “Sabah 09:00-12:00, öğleden sonra 13:00-16:00 saatleri arası toplam 6 saatte toplam 36 hastaya randevu veriyoruz. Yakın geçmişe kadar Bolu’da MHRS sistemi ile günde 1000 hastaya tedavi hizmeti verebilirken, şu an bu rakamın yüzde 50 artışla 1500’e ulaşmasını sağladık. Üç günlük periyotta ise, bu rakamın 4500’e ulaştığını görüyoruz. Ocak ayı hedefimiz bu rakamı 5000’e ulaştırmak.”
 
MHRS UYGULAMASI MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNE GEÇİYOR
Uygulamanın hasta açısından getirilerini sıralayan Demirkol, açıklamalarının devamında şöyle konuştu:
“Örneğin yarın hastaneye gitmeye karar veren bir vatandaşımız, o gün muayene olmak istediği doktorun poliklinik hizmeti verip vermediğini bilmiyor. Doktorunun randevusu dolu mu, bunu da bilmiyor. MHRS’den yararlanan vatandaşlarımız işte tüm bu sorulara yanıt alabiliyor ve tedavi hizmeti alması bu uygulama sayesinde bir anlamda garanti altına alınmış oluyor. MHRS uygulaması işte bu noktada mağduriyetlerin önüne geçmesi açısından oldukça önemli bir hizmet.”
 
“RANDEVULARINA GELEMEYECEK VATANDAŞLARIMIZ MHRS’DEN İPTAL İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİRMELİ”
Demirkol, açıklamalarının son bölümünde önemli bir ayrıntıya dikkat çekerek, vatandaşlara çağrıda bulundu. Demirkol, “Lütfen vatandaşlarımız gelmeleri mümkün olan tarihler için MHRS’den randevu alsınlar. Aldıkları randevuya gelemeyecek olan vatandaşlarımız da, randevu alırken ki gibi aynı yöntemle, mutlaka randevularını iptal etmeliler.
Hastanemizde 1800 randevulu hastadan 400’ünün muayeneye gelmediklerini tespit ettik. Yine bir başka tespit çalışmamızda, 600 randevunun 124’üne başvuru sahipleri gelmemiş. Randevu alan vatandaşlarımız şayet muayeneye gelemeyecekler ise, muhakkak randevularını iptal etmeli. Bir doktorumuz için sistem maksimum 36 randevu verebiliyor ve doktorlarımız bu randevu sayısına göre günlük çalışma planlamalarını yapıyor. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, hem doktorlarımızın, hem de sistemin dolması nedeniyle daha önce randevu alamamış vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi açısından vatandaşlarımızın bu konuya önem vermelerini rica ediyorum” diye konuştu.
Demirkol, başhekimliğini yaptığı İzzet Baysal Devlet Hastanesi’nde MHRS etkinliğini artırmak ve vatandaşları bu konuda bilgilendirmek üzere çalışmaları sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
www.mudurnuhaber.com

KIŞ’IN VAZGEÇİLMEZİ BOZA

KIŞ’IN VAZGEÇİLMEZİ BOZA

Kış aylarının vazgeçilmez tatlarından biri olan Boza, darı irmiği, şeker ve sudan üretilmekle birlikte mayalı bir içecektir. Orta Asya ve Osmanlı İmparatorluğu zamanından günümüze kadar popülerliğini koruyan boza çok besleyici bir içecek türüdür.

Mayalı içerecek olan boza, demir, fosfor, niasin, sodyum, A, B1, B2 ve E vitaminleri yönünden oldukça zengindir.

Bozanın Sağlığa Faydaları

İçerisinde ki vitaminler nedeni ile daha çok sporcular tarafından tercih edilen boza enerji veren bir içecek türüdür. Anne sütünü arttırıcı özelliği ile bilinen boza Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıkların ardından vücudun kendisini toparlamasına yardımcı olur ve vücut direncini arttırır. İçerisinde ki maya sayesinde midede ki yanmaları giderir, hazmı kolaylaştırır. İçerdiği B vitamini zihinsel aktiviteleri destekler, zihni açar ve zihnin yorgunluğunu giderir. Soğuk havaların neden olduğu boğaz enfeksiyonları ile öksürüğün tedavi edilmesinde yardımcıdır. Son yıllarda yarılan araştırmalar neticesinde kalp ve damar hastalıkları ile kanserojen maddelerin vücutta oluşumunu engelleme üzerinde de olumlu etkileri olduğu görülmüştür. İçerisinde yağ oranı neredeyse sıfıra yakındır.

Bozanın Öksürüğe Faydaları: Boza dünya’da çok fazla bilinen bir içecek değildir, daha çok ülkemizde ve çok eski bir geçmişe ait içeceklerin başındadır. Bu yüzden tedavi amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Özellikle çocuklarda meydana gelen öksürük problemlerini ortadan kaldırmak için tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Özellikle büyük şehirde yetişen çocuklar gelişme döneminde kirli havadan etkilenmektedirler, kış aylarında havanın daha fazla kirlenmesi ve soğuk algınlığı ile birlikte alerjik hastalıkların etkisinde kalan çocuklar solunum yolu sorunları yaşarlar ve bunun en açık belirtisi olan öksürük ortaya çıkar. Bronşların tahrip olmasıyla birlikte başlayan öksürükler tedavi edilmediğinde uzun süre devam edebilir.

Özellikle kış aylarında öksürük sorunu yaşayan çocukların kan tahlili yapılıp bir alerjik problemi olup olmadığı belirlenir, daha sonra akciğer röntgeni ile solunum yollarında problem olup olmadığı belirlenmelidir.

Özellikle teşhisi konulmuş alerjik bronşit kış aylarında çocukları çok fazla etkilemektedir. Bu yüzden sonu gelmez öksürük nöbetlerine maruz kalırlar.

Doktorların önerdiği tedaviler dışında bu soruna Boza önemli ölçüde fayda sağlamaktadır. Boza çocuklarda görülen öksürük problemlerini içerisinde bulundurduğu bol miktardaki A, B, C ve E vitaminleri ile yardımcı olur. Bunun yanında Boza mayalarının içerdiği farklı asitler  de faydalı olmaktadır.

Kış aylarında çocukların düzenli olarak Boza tüketmeleri bronşların rahatlamasına, balgam çıkarmanın kolaylaşmasına neden olur, böylece solunum yollarının temizlenip, daha rahat nefes alınmasını sağlar. Bunun dışında 2-3 gün düzenli bir şekilde boza alımına devam edilirse çok şiddetli öksürükleri bile kesme özelliği vardır.

Boza Anne Sütü İçin Faydalıdır:Bozanın en bilinen faydaları arasında anne sütünü arttırdığı yer almaktadır. Bununla birlikte içerisinde ki zengin vitamin ve minerallerin anne sütü ile birlikte bebeğe geçtiği de göz ardı edilemez. Grip ve bunun gibi enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi ya da nekahet dönemlerinin hızlı atlatılmasını sağlaması bozanın faydaları arasındadır.  Ayrıca çocuğun sağlıklı bir kemik yapısının oluşması için gerekli vitamin ve mineralleri içermektedir. Annenin kemik sağlığının korunmasına da yardımcı olur.

Boza Kemik Sağlığını Korur: Gelişmekte olan çocuklarınkemik yapılarını kuvvetlendiren vitamin ve vitaminler açısından zengindir. Yaşılığa bağlı olarak meydana çıkabilecek kemik hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Boza Kanserle Mücadele Eder: Bozanın içerdiği vitamin ve mineraller genel anlamda bünyenin savunma sistemi için faydalıdır. Bunun yanında kanserle mücadele için savunma sisteminin gerek duyduğu besinler sağlar.  Vücudun drencini arttırdığı için kansere neden olan unsurların ortadan kalmasına yardımcı olur.

Boza Sindirim Sistemine Faydalıdır: Boza genel anlamda sinidirm sitemi için faydalıdır. Hazmı kolaylaştırrarak midenin aşırı yorumlasını engeller, bunun yanında içerdiği asitler sayesinde midedeki asit seviyesinisağlıklı bir seviyede tutar. Aynı şekilde içerdiği asitler yradımıyla bağırsakların temizlenmesine yardımcı olmaktadır.

Soğuk Algınlığına Boza: Özellikle kış aylarında soğuk algınlıklarından dolayı meydana gelen nezle ve grip gibi hastalıklarla mücadelede ciddi anlamda katkı sağlamaktaıdır. Bu tür hastalıklara yakalanma riskini azaltır ve aynı zamanda hastalıklardan daha hızlı kurtulmak için yardımcı olur, hastalıkların şiddetini zaltır.

Enerji Vercidir: Bozanın en önemli özelliğinden bir taneside enerji verici olmasıdır. Zengin miktarda B vitamini içerdiği için sprocular tarafından düzenli olarak tüketilmektedir. Bunun yanında hamile kadınların doğum öncesi ve doğum sonrası güç kaybının yerine gelmesini sağlayabilir.

Boza Stresle Mücadele’de Yardımcı Olur: Bozanın hoş tadı ve kokusu yanında içerdiği maddeler sinir sitemi üzerinde de olumlu etkiler yapmaktadır. Farklı nedenlerden dolayı yıpranmış ve yorulmuş sinir sistemini sakinleştirici özelliği vardır.  B vitamini açısından zengin olduğu için zihinser yorgunlukları gidermektedir.

Boza Cilt ve Saç Sağlığını Korur: Bozanın içerdiği B12 vitamini ve diğer mineraller cilt sağlığı ve saç sağlığı için faydalıdır. Özelikle kuru ciltlerin dolaylı olarak nemlenmesini sağlar ve cildi yumuşatıcı özelliği vardır. Kuru ciltlerde meydana gelen dökülmeleri engelleyebilir. Cilde sağlıklı bir görünüş katar.


Bozanın Zararları: Şimdiye kadar bozanın her hangi bir zararı veya yan etkisinin olduğuna dair bir olayla karşılaşılmadı. Bunun bir sebebi belki de üzerinde çok fazla bilimsel labaratuvar çalışmalarının olmamasıdır. Boza ile alakalı sadece TÜBİTAK’ın yaptığı sınırlı çalışmalar var ve genel anlamda güvenle tüketilebilir. Fakat aşırı tüketimi sorunuc bazı yan etkileri olabilir. Günlük olarak 2-3 bardak tüketilmesinin bir sağlık sorununa neden olmayacağını düşünüyoruz.

  • Aşırı tüketilmesi durumunda şişkinlik ve gaz sorunları yaşatabilir.
  • Aşırı tüketime yağlı olarak ishale neden olabilir, içerdiği asitler sindirim sistemi için faydalıdır, fazla tüetildiği için bu asit seviyesi dengesi bozabildiği için ishal sorununa neden olabilmektedir.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu’da Trafik sorununa Bisikletli çözüm

Mudurnu’da Trafik sorununa  Bisikletli çözüm

Sağlık Bakanlığı tarafından fiziksel aktivitelerin arttırılması amacıyla çocukları, gençleri ve belediyeleri kapsayan proje çerçevesinde, bir proje hazırlanıyor.

 

 

Sağlık Bakanlığının bisiklet yolu yapan belediyelere desteği devam ederken Mudurnu ilçesinde de bu yönde bir çalışmanın başladığı bilgisine ulaştık. Mudurnu Belediyesi yapacağı Bisiklet yolları sayesinde ilçedeki Trafik problemini bir nebzede olsun  hafifletmeyi amaçlıyor.

 AVRUPA DA BİR ÇOK ŞEHİRDE ÖRNEKLERİ VAR

Değişik Ülkelerde örnekleri bulunan Proje onaylanması halinde Mudurnu ilçesinde  ilçenin değişik yerlerine kurulacak Terminaller sayesinde vatandaşlar  şehir içinde  rahatlıkla bisikletler ile ulaşım sağlayabilecekler.

Yetkililer , Bisiklet kullanımının  son   derece önemli  olduğunu, hem ülke ekonomisi açısından, hem de halkımızın sağlığı açısından faydalı olduğunun altını çizdiler.

EN FAZLA ÖĞRENCİLER SEVİNECEK

Sağlık Bakanlığının bu projesinde gerekli çalışmaların bitirilmesi ile birlikte kurulacak  Terminallerden en fazla öğrencilerin faydalanması bekleniyor, bu kapsamda şu anda 500 den fazla öğrencisi bulunan Mudurnu Meslek Yüksek Okulu civarınada  bir terminal projede yer alması için gerekli çalışmanın yapıldığı belirtildi.   Projenin 2017 yılı ortalarına doğru hayata geçirilmesi planlanıyor.,

 

www.mudurnuhaber.com

Barbaros AKBULAK, Müjdeli haberi paylaştı

Barbaros  AKBULAK , Müjdeli haberi paylaştı

Mudurnu Kaymakamı Barbaros AKBULAK yıllardır Mudurnuluların merakla beklediği  Müjdeli haberi basın mensupları ile paylaştı.

Akbulak,  yaptığı basın açıklamasında  Mudurnu ilçesinde yıllardır bir numaralı gündem maddesi olan ve vatandaşın sürekli soru olarak sorduğu Mudurnu ilçesine yeni Devlet Hastanesi yapımı ile ilgili bilgilendirme toplantısı yaptı.

MUDURNU DEVLET HASTANESİ SENEYİ BU ZAMANLARA İNŞAALLAH  FAALİYETE GEÇECEKTİR.

Mudurnu Kaymakamı Barbaros AKBULAK Mudurnu Devlet Hastanesinin   Projesinin çizildiğini ve  Ağustos ayı  sonu veya Eylül ayı başında ihaleye çıkacağını ifade ederek,  ihaleyi alacak olan firma  hemen inşaata başlayacak ve bir yıl içerisinde inşaallah Mudurnu ilçemize Hastanemizi  kavuşturacağız dedi.

AKBULAK, uzun zamandır Hastane konusu Mudurnu nun bir numaralı sorunu haline gelirken  başlayan sürecin hızlanması için çalışma yaptıklarını ifade ederek, Hastanemizin Projesi  20 yataklı olarak onaylandı dedi.

EN UFAK BİR VAKKA DA BOLU BAĞIMLILIĞIMIZ KALKACAK

AKBULAK,  Mudurnu ilçesinde meydana gelen en ufak bir vakka da bile Bolu ya hasta nakil edildiğini   belirterek , Hastanemizin  faaliyete geçmesi ile birlikte  kurulacak  Uzman kadro ile bir çok problemin  Mudurnu’da çözüleceğinin altını çizdi.

 

SIRADA MUDURNU-BOLU KARAYOLU VAR

AKBULAK, yaptığı açıklamada Mudurnu ilçesinin ikinci büyük sorununun ise Mudurnu-Bolu karayolu olduğunu ifade ederek bu yolunda  ilimize ve    ilçemize  yakışır bir şekilde  yapılması için çalışmalarımız var  Ulaştırma Bakan yardımcımız ile   konu hakkında görüşmeler yapıyoruz dedi.

 

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

BAHAR ALERJİSİ GÖZÜNÜZÜ VURMASIN!

BAHAR ALERJİSİ GÖZÜNÜZÜ VURMASIN!

Baharın kendini hissettirmeye başladığı bugünlerde alerjik hastalıklar kâbusunuz olmasın. İlkbaharda uçuşmaya başlayan polenlerin ve çiçek tozlarının alerjik göz nezlesini tetikleyebileceğini söyleyen Dünyagöz Sakarya’dan Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Gözde kızarıklık, çapaklanma, yanma, batma, kaşıntı ve sulanma gibi şikayetler alerjik göz nezlesinin habercisi olabilir” dedi. Alerjen maddenin tespit edilmesinin ve göz nezlesine yönelik önlem alınmasının önemine dikkat çeken Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  , alerjik göz nezlesinin erken teşhis edilmediğinde görme kaybına kadar uzanan ciddi sorunları ortaya çıkarabileceğinin altını çiziyor.

 

Bahar mevsiminde havada uçuşan polen ve tozlarla birlikte alerjik hastalıklar da artış gösteriyor. Bahar alerjisinin göz sağlığını yakından etkilediğine dikkat çeken Dünyagöz Sakarya’dan Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Sulanma, kızarıklık, kaşıntı, ışık ve güneşe karşı aşırı hassasiyet  gibi belirtilerle ortaya çıkan alerjik göz nezlesi, geç teşhis edildiğinde; göz kapaklarında düşme ve kısılmaya, korneada hasara ve kalıcı göz bozukluklarına neden olabiliyor. Bu nedenle alerjik göz nezlesinde alerjinin kendi kendine geçmesi beklenmemeli, mutlaka alerjen madde tespit edilmeli ve uzman bir göz hekimine başvurarak korunma ve tedavi konusunda destek alınmalıdır” diyor.

Şapkasız ve gözlüksüz çıkmayın!

 

Alerjik göz nezlesini büyük oranda rüzgâr ile birlikte uçuşan polen ve tozların tetiklediğini söyleyen Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Alerjik göz nezlesi genellikle atipik bünyeli diye adlandırdığımız çocuklarda çocukluk yaşlarında ortaya çıkıp yıllarca aynı mevsimlerde kendini gösterebiliyor. Her sene yinelenen bu alerjilerde korunma ve tedaviye yönelik yapılması gereken en önemli şey alerjen madde tespit edilebiliyorsa mümkün olduğu sürece ondan kaçınmaktır” diyor. Göz sağlığını alerjilerin getireceği risklerden korumak adına önerilerde bulunan Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Tozlu ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulmalı, açık havaya çıkıldığında şapka ve gözlük kullanımı tercih edilmeli, özellikle alerjinin alevlendiği dönemlerde havalandırma yerine filtreli olduğu için klima kullanılmalı” diyor. Ev tekstilinde ve özellikle yatak odasında toz çekmeyen kumaşlardan yapılmış, sık yıkamaya müsait yatak örtüleri ve nevresimler kullanmayı öneren Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Evinizi de mutlaka günde bir kez süpürün ve toz alırken mutlaka ıslak bez kullanın. Tabi bunun yanı sıra ellerinizi ve yüzünüzü sık sık bol su ile yıkamayı da ihmal etmeyin” diyor.

Gözünüzü eliniz ile buluşturmayın!

 

Alerjinin en rahatsız eden ve göze zarar veren yanının gözde meydana getirdiği kaşınma hissi olduğunu vurgulayan Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar  “Göze el temasından mümkün olduğunca uzak durmak göz sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Çünkü gözü kaşımak ve ovuşturmak, gözün ön kısmında bulunan ve saydam tabakası olan korneanın yapısında bozulmalara sebep olabileceği gibi ciddi görme kayıplarına neden olabilecek “keratokonus” hastalığına da zemin hazırlayabilir” diyor. Gözdeki her kızarma, sulanma ve çapaklanmanın sadece alerjik temelli olmayabileceğini söyleyen Doç.Dr.Yıldırım Bayezıt Şakalar   viral ya da bakteriyel sebeplerle ortaya çıkan göz nezlesinin bulaşıcı olduğunun unutulmaması gerektiğinin de altını çiziyor.

www.mudurnuhaber.com

fetihh

Erken Doğumla Birlikte Gelen Körlük Tehlikesi!

Erken Doğumla Birlikte Gelen Körlük   Tehlikesi!

Düzensiz beslenme ve stres gibi çevresel faktörler nedeniyle son yıllarda artış gösteren

erken doğum vakaları, bebekler için ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.

Özellikle erken doğan bebeklerin gözlerinde kalıcı hasar bırakan prematüre retinopati

(ROP) hastalığına dikkat çeken Dünyagöz Sakarya’dan Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “

Erken doğan bir bebekte aileleri en çok telaşlandıran nokta bebeklerinin kalp ve beyin gibi

organlarının sağlığıdır. Oysa erken doğan, düşük tartılı bebeklerde dikkat edilmesi gereken

hastalıkların başında ciddi ve kalıcı görme kaybına neden olan prematüre retinopati de

gelmektedir” diyor.

 

 

Dünya göz

 

 

Genellikle çevresel faktörlere bağlı olarak gelişen erken doğum vakalarının 2015’te yüzde 8

oranında artış gösterdiğini belirten uzmanlar, erken doğumun beraberinde getirdiği risklere

karşı aileleri uyarıyor. Özellikle erken doğan, düşük tartılı bebeklerde sıkça karşılaşılan

prematüre retinopati hastalığının göz sağlığı açısından tehdit oluşturduğunu belirten

Dünyagöz Sakarya’dan Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “Erken doğan bebeklerde göz

damarlarının gelişmemesinden kaynaklanan prematüre retinopati, bebeklerde kalıcı görme

kayıplarına ve körlüğe neden olabilen bir hastalıktır. Çok hızlı ilerleyen bu hastalıkta erken

teşhis, tedavinin başarısı açısından çok önemlidir” diyor.

Dünya Göz

Kuvözdeki yoğun oksijen göz damarlarını etkiliyor!

Bebeklerin doğana kadar göz damarlarının geliştiğini söyleyen Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt

Şakalar “Erken doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanamadığı için doğduktan sonrada

devam eder. Ancak prematüre bebekleri yaşatmak için verilen yüksek konsantrasyonlardaki

oksijen, gözdeki bu damarların anormal bir şekilde gelişmesine neden olur” diyor. Bebeklerin

göz damarlarında meydana gelen bu oluşumların prematüre retinopatiye zemin hazırladığına

dikkat çeken Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “Ciddi göz problemlerini de beraberinde

getiren bu yeni damar oluşumları, özellikle retina bölgesinde neden olduğu bozulmalar ve

göz içi kanamaları nedeniyle bebekte körlük gelişmesine sebep olabilir” diyor. Bilhassa 1500

gramın altında doğan bebeklerde prematüre retinopati riskinin çok daha yüksek olduğunu

belirten Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “ Bunun nedeni ise bin 500 gramın altındaki

bebeklerde daha yoğun oksijen takviyesi ve daha uzun kuvözde kalma gerekliliğidir” diyor.

Çocuk doktorları ile oftalmologların birlikte çalışması önemli

32. haftadan önce doğmuş tüm bebeklere mutlaka ROP muayenesi yapılması gerektiğini

vurgulayan Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “Erken doğan bebeklerde rastlanan akciğer

sorunları, kalp-damar rahatsızlıkları, ağır enfeksiyonlar ve beyinde yaşanabilecek problemler

de ROP riskini artırmaktadır. Bu nedenle erken doğan bebeklerde ROP’un erken tanısı ve

tedavisinin uzmanlaşmış çocuk doktorları ve oftalmologlar tarafından yapılarak, ailenin doğru

yönlendirilmesi son derece önemlidir” diyor.

 

Tedavide başarıyı hastalığın evresi belirliyor!

Hastalığın hafiften ağıra doğru 5 farklı evresinin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Yıldırım

Beyazıt Şakalar tedavide başarıyı etkileyen en önemli faktörün teşhis ve tedaviye başlandığı

evre olduğunun altını çiziyor. Hastalığın ilk iki evresinde takibin yeterli olduğunu söyleyen

Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar “Üçüncü evreden itibaren gerekli enjeksiyon ve lazer

tedavisine başlanması gerekiyor. Çünkü bu hastalık tedaviye en iyi sonucu üçüncü evrede

veriyor. Ancak bu başarı oranı dördüncü ve beşinci evrelerde maalesef düşüş gösteriyor”

diyor. Doç. Dr. Yıldırım Beyazıt Şakalar sadece ROP açısından değil, tüm yeni doğan

bebeklerin 6. ayda göz muayenesinin yapılmasının şaşılık, göz tansiyonu ve göz tembelliği gibi

birçok göz hastalığının teşhis ve tedavisinde büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.

www.mudurnuhaber.com

Domuz Gribini Tanımak Önemli

“Domuz Gribini Tanımak Önemli”

Abdi İbrahim, kış aylarında artan influenza virüsünün neden olduğu grip hastalığına karşı uyarılarda bulundu. Grip tehlikeli salgınlar yapabilen bir hastalık. Grip virüsü kendini değiştirerek daha dayanıklı hale gelen ve yaygın ismiyle domuz gribi olarak bilinen şekliyle ortaya çıkabiliyor. Her grip domuz gribi değil fakat domuz gribini tanımak ve ondan korunmak hayati önem taşıyor.

Grip özellikle kış mevsiminde ortaya çıkan, soğuk algınlığı kadar sık olmasa da görüldüğünde tehlikeli salgınlar yapabilen bir hastalık. Hem grip etkeni virüsünün dış koşullara dayanıklı olması hem de damlacık yoluyla bulaşması kolayca insanlar arasında yayılmasına neden olabiliyor. Tabi grip türlerinin içinde en korkulanı domuz gribi olarak adlandırılan H1N1 virüsü.

Nasıl tanı konuyor?

Grip belirtileri ile bir sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda gribin türünü belirlemek için kan testleri yapılıyor. Testin influenza A pozitif sonuç vermesi ise domuz gribi anlamına gelmiyor. Hastanın durumu çok ciddiyse ve domuz gribini düşündürüyorsa hekim hastadan isteyeceği özel ve ileri testlerin sonuçlarına göre gribin tanısını koyuyor. Burada asıl amaç; domuz gribi varsa hastayı izole etmek, tedavi altına almak ve toplum sağlığını korumak.

Nasıl tedavi ediliyor?

Domuz gribi aslında H1N1 (Influenza A) adlı mevsimsel grip virüsünün kendini değiştirerek daha dayanıklı hale gelmiş haliyle oluşturduğu grip demek. Dolayısıyla insanlar daha az sıklıkla domuz gribi virüsü ile karşılaşıyor fakat daha ağır hastalık geçiriyorlar. Mevsimsel grip ile domuz gribi arasındaki farklara baktığımızda hastalık belirtilerinin daha ağır ve ciddi olduğunu görüyoruz. Domuz gribinde ateş daha yüksek, hapşırık ve burun akıntısı daha az, solunum güçlüğü ve zatürre sık görülüyor. Yine domuz gribinde kas ağrıları ve halsizlik mevsimsel gripten daha fazla. Hal böyle olunca domuz gribi olan hemen her hasta hastaneye yatarak tedavi olmak durumunda kalıyor.

Nasıl korunuruz?

Ne yazık ki mevsimsel grip ve domuz gribinde kesin tedavi yöntemleri bulunmamaktadır. Bol sıvı almak, ateş düşürücü ilaçlar kullanmak ve dinlenmek ana tedavi şekli. Ana bulaşma kaynağı salgılar olduğundan ellerimizi sık sık yıkamak, öpüşüp sarılmamak, salgın şüphesinde koruyucu maskeler takarak kendimizi korumak çok önemli.

Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar hem mevsimsel gripten hem de domuz gribinden ciddi olarak etkileniyor. Daha fazla risk altında olanlar aşılanma ile grip virüslerinden korunabiliyor. Sonuç olarak her grip domuz gribi değil fakat domuz gribini tanımak ve ondan korunmak hayati önem taşıyor.

 

www.mudurnuhaber.com

NAR ÇİÇEĞİNİN FAYDALARI NELERDİR NASIL KULLANILIR

Nar meyvesinin çok faydalı olduğunu biliyordum. Fakat nar çiçeğinin faydalarını ve bu kadar muhteşem bir çayı olduğunu bilmiyordum. Yaz tatili için gittiğim Alanya’da gezerken alışveriş için girdiğim bir hediyelik eşya dükkanında pembe bir çay ikram ettiler. Ne olduğunu sorduğumda nar çiçeği çayı lütfen bir tadın dediler. Önce terettüd etsemde çayı denemeyi kabul ettim. Soğuk bir çaydı, hafif buruk mis gibi kokusu olan harika bir çaydı. Orada nar çiçeği çayının faydalarından bahsettiler ve kurutulmuş nar çiçeği aldım. Hem sıcak hemde soğuk içilebilen nar çiçeği çayını araştırdığımda gerçekten çok faydalı olduğunu öğrendim. Mekke gülü yada Medine gülü gbi isimlerlede bilinen nar çiçeğinin faydalarını ve kullanımı açıklayalım.

Nar Çiçeği Çayının Faydaları:

* Nar meyvesi gibi nar çiçeği de C vitamini deposudur. Vücut direncini artırır ve grip, soğuk algınlığı için çok yararlıdır.
* Kanı temizleme özelliği vardır.
* Öksürük için nefes açıcı ve rahatlatıcı özelliğe sahiptir.
* Kan şekerini düzenler. Kan şekeri düşüklüğüne iyi gelir.
* Ölü hücreleri yenileme özelliği ile vücuda direnç verir ve güzelliğiniz içinde çok faydalıdır.
* Yüksek tansiyona iyi gelir.
* Böbrek hastalıklarına ve böbrek iltihabına yararlıdır.
* Vücutta oluşan kireçleme için fayda sağlar.
* Sindirim sistemi ve bağırsak hastalıkları için iyidir. Bağırsaklardaki kurtları ve solucanları düşürmede etkilidir.

Nar Çiçeği Nasıl Kullanılır Nar Çiçeği Çayı Nasıl Yapılır:

Nar çiçeğinin kurusu aktarlarda satılmaktadır. Bir bardak soğuk yada sıcak suya bir tutam nar çiçeği kurusu atılıp 3 dakika kadar demlenerek içiliyor. Kırmızıya yakın pembe renkli bir çay oluyor. Hem soğuk hemde sıcak içilebilen çayı isterseniz biraz tatlandırabilirsiniz. Hafif ekşimsi ve mis gibi kokan harika bir çay oluyor. Grip, soğuk algınlığı ve öksürük gibi rahatsızlıklara sıcak içildiğinde çok iyi geliyor. Denemenizi tavsiye ederim gerçekten rahatlatıcı faydalı bir bitki çayı, sağlıklı günler dilerim.

Kaynak: kadınlarız biz

 

www.mudurnuhaber.com