Yerel mi? Genel mi?

Yerel mi? Genel mi?

30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan seçimlerin bazı vatandaşlar tarafından genel seçim olarak algılandığı kanısı uyandığı için bu konuya değinmek istedim.

Bu seçimler ilk başta fazla hareketsiz gibi görünse de seçimler yaklaştıkça bir seçmen gözü ile dozun arttığının farkındayız. Seçim çalışmaları için Partilerin Başkanları il il , ilçe ilçe , dolaşıp  vatandaşları seçimlerde partilerine oy vermeleri için ikna etmeye çalışıyorlar.

 

BAZILARI PROVOKE ETMEYE ÇALIŞIYOR

Yaklaşan Yerel seçimleri bazıları siyasi rantlardan dolayı provoke etmeye çalışıyor gibi görünüyor, Artık insanlar her yerde siyaset konuşmaya başladı, küslükler ve dargınlıklar başladı,  bazılarını görüyorum kaşlarını çatmaya ve homurdular yükselmeye başladı.  Seçimler 30 Martta bitecek ve her şey normale dönecek, bu kadar insanların birbirini kırması sizce iyimi?

 

Mudurnu gibi küçük yerlerde bile bazı  eski siyasetçiler  ortalığın karışması taraftarı gibi görünüyor, peki bu tip davranış sonrası kendilerinin zarar göreceğini bilmiyor mu? Biliyor. Buna kuru inat mı deniyor du? EVET.

Hayırlısı diyelim, inşallah Mudurnu ilçemiz ve Memleketimizin Ülkemizin Beka ası için yerel seçimler Allah ın izni ile Ülke ye zarar verilmeden atlatılır.

Her kişinin kendine göre bir görüşü mutlaka olacaktır, Çünkü her kes aynı şeyi sevse rekabet olmayacağı ve rahatsızlık yaşanacağı bilinmelidir. İnsanlar iyi ve kötü nün farkındadır, bu Ülke de  sıraya girip saatlerce Tüp,Ekmek,Şeker,Un bekleyen büyüklerimiz o günleri unutmamıştır.  Allah Ülkemizi her türlü kötülüklerden ve bölünmeden korusun.

 

AYDIN ÖZPELİT

MUDURNU HABER

aydinozpelit@mudurnu.com

Ramazan Ayı ve Mudurnu

Ramazan  Ayı ve Mudurnu

Mudurnu ilçesi bilindiği gibi Bolunun en eski yerleşim yerlerindendir. İlçede yaşayan vatandaşların çoğu ata dan, dede den  gelen  örf ve adetleri yaşatmaya çalışır.

Sessiz sakin bir  ilçe olan Mudurnu, Ramazan ayı nın gelmesi ile birlikte sessizliğine bir sessizlik daha katar. Bu yıl Havaların sıcak olmasından dolayı vatandaşlar çarşı pazar fazla dolaşmamaya gayret gösteriyor. Mudurnu köylerinde ise, durum biraz farklı, köylerdeki vatandaşlar  bir yandan tarlalarında yetişen meyve ve sebzeleri toplarken diğer yandan bölgede yetişen Buğday , Arpa gibi mahsullerin biçimine hazırlanıyorlar.

 

Nerede o eski zamanlar…

Evet, yaşı 70 i geçerek 80 e doğru yaklaşanlar, gözlüklerin üzerinden olan biteni kolaçan ederek, nerde o eski günler, teknoloji ne ilerledi beeee, diyerek iç geçiriyorlar. Onlar 1930 lu yıllarda Evin ortasında ateş yanacakmış dendiğinde Allah korusun, nasıl olacak o iş diye birbirine sorarlarmış. Ama şimdi bakıyorsunuz, Evin içinde Ateş Soba da yandıktan sonra, evin dışında yanıp evin içini ısıtan Kaloriferi gördüler. Daha sonra ise Güneş enerjisinden ısınan  ve evin her yerinden  24 saat sıcak su akan bir sistemi gördüler. Aylarca Harmanlarda 1-3   1-5 mahsulü  işleyerek buğdayı su değirmenlerinde günler bekledikten sonra Un yaparak Ekmek ürettiler. Şimdi  ise gelinen son teknoloji ile bu saydıklarımızın hepsi neredeyse saatlik işler haline geldi. Yüzlerce dönüm arazi üzerinde bulunan Arpa , Buğday ve benzeri ürünler Döver biçerler vasıtası ile aynı   gün ambarınıza giriyor.  Evet, nerde o eski günler.

 Yıllar öncesi Ramazan lar…

Yıllar öncesi Ramazan aylarında çeşitli etkinlikler yapılırmış. Tabiî ki o zamanlar Tv , internet, Cep telefonu olmamasından dolayı geceler daha bir uzun  bir o kadar gündüzlerde  farklı uğraşlar ile geçermiş. Hele hele , Mudurnu gibi küçük yerleşim yerlerinde Ramazan aylarında insanlarda birlik ve beraberlik en üst katlara çıkar ve insanlar çeşitli şakalar ile bu ayların feyzini yaşarlarmış. Bunlardan bir tanesi, Oruç tutmayan komşuyu  Bayram sabahı  Köy meydanında  Ekmek Teknesinin altına sokarlar veya  su dolu oluğa atarlarmış, bunu yapmalarının sebebi ise başkalarına örnek olması  açısından yapılırmış.

Gelelim şimdilere, maalesef artık toplum o şekilde bozulmaya yön tutmuş ki, artık  Ramazan ayı nın geldiği neredeyse anlaşılmayacak derecelere gelmek üzere, sokaklarda açık  Lokanta ve kahvehaneler, sokaklarda rahatlıkla sigara içebilen insanlara, toplum herhangi bir tepki vermez olmuş.  Bununda adını çağdaşlık koymuşlar.

Hayırlı ramazanlar. Allah ibadetlerimi Kabul ve Makbul eylesin.

Aydın ÖZPELİT

MUDURNU

e-mail:aydinozpelit@mudurnu.com

www.mudurnuhaber.com

Başkanım Doğru söylemiş

 Mudurnu ilçesi Bolu nun Piliç markası ile adını duyurmuş bir ilçesidir. İlçede Tavukçuluk 1960 lı yıllarda başlamış ve 1990 lı yıllarda iyice hızlanarak adeta Dünya Markalarının arasına girmeyi başarmıştır.

İlçede 2001 yılı Ülke genelinde yaşanan Kriz ile birlikte Firma İflas etmiş ve birkaç el değiştirmiştir. İlçe genelinde toplamda irili ufaklı 1500 civarında resmi verilere göre Kümes bulunduğu ifade ediliyor. Mudurnu İlçesinde Köylerde Firmaların verdiği Civciv ve Yem ile Fason üretim yapan üreticiler bulunmaktadır.
Gelelim bizim konumuza, Mudurnu Ziraat Odası Başkanımız Hilmi AYAZ Hocam, bundan birkaç yıl önce “ MUDURNU TAVUK CEHENNEMİ “ olacak demiş ve biz bunu haberimize taşımış ve bu haberden sonra Firmalar ve bazı insanlar Hilmi AYAZ hocama sizin ne dediğinizden haberiniz varmı diye tepki göstermişti.
Aradan yıllar geçti ve Mudurnu ilçesi aynı bir İstanbul nasıl insan göçü alıyor ise Mudurnu ilçeside aynı şekilde Kümes yapımı göçü alıyor, ekilebilir araziler ve Mudurnu-Bolu karayolu  Mudurnu –Sakarya Karayolu Mudurnu-Ankara Karayolu üzerine yurdun değişik bölgelerinden yatırımcılar gelerek 100 binlerce kapasiteli Tavuk Kümesleri inşaatlarını kısa sürede bitirerek Mudurnu’nun temiz havasını kirletmeye hız desteği sağlamış oluyorlar.
Evet, yatırımcı Mudurnu’ya gelsin, ama kusura bakmayında taaa  gelipte ilçenin dibinede 100 binlerce adetlik Kümesler, Kuluçkalar vs yapılmasın. Daha önceleri yazıları birkaç kez daha yazdım ve bazıları yazılarıma kızarak, Mudurnu’da işmi var çalışacak bularlıda kapattırıpta hırsızlıkmı yaptıracaksınız diye tepki gösterdiler. Ama aynı kişiler bir dönemde kümese koydukları 20 bin civcivden 10 binini 15 binini bir akşamda veya bir haftada öldüğünü görünce heeeeeee, Mudurnu’nun havası kirlenmiş birileri bi zamanlar söylediydi, yazdıydı diye akıllarına inşallah geliyordur.
Yalancı Veba adı altında ilçe sınırlarında bir türlü bitmek bilmeyen ve bir sürü üreticinin canını yakan bu hastalığın adı aslında bilinçsiz çığ gibi Mudurnu ve çevresinde büyüyen Tavuk kümesleri olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü doğa bizi bu şekilde maddi olarak zarar vererek kınıyor.
Sanki Bolu nun başka yeri kalmamış gibi Mudurnu nun yol güzergahları Kümesler ile dolup taştı.Ekilebilir arazi neredeyse kalmadı denecek kadar azaldı, ama bunun yerine şehre daha uzak yerlere ve ormanlık bölgesi daha fazla olan yerlere bu yatırımların yapılması daha mantıklı olacaktı, ama gelgelelim insanımız bu devirde Tuvalete bile araba ile gidecek konuma geldiği için , yatırımcılarında neden yol kenarlarını seçtiği belli oluyor.
MUDURNU İLÇESİNDE KÜMES YAPIMI HIZLA İLERLİYOR
Bolu da yeni Kümes yapımı konusunda yasak gelmesi ile birlikte yatırımcılar gözü Mudurnu’ya dikti. Fakat şöyle bir problem var, 2013 yılında Mudurnu ilçe genelinde  bazı Ankara ve İstanbul dan  yatırımcıların bu bölgede büyük Tavuk Kümesi yapmak için araziler aradığı ve bazılarınında arazileri satın aldığı konusunda  dedikodular kulaklarımıza geliyor. Hatta ve hatta Mudurnu’ya Kümes yapmak için İstanbul da bir Üniversitenin Dekanının bile ilçeye gelerek satılık arazi baktığı konuşuluyor. Mudurnu ilçesinde 2013 yılı içersinde üç milyon adetlik daha Broiler kümesinin yapılacağı konuşularak resmi olmamak ile birlikte eğer bu haber doğruysa ilçeyi çok yakında büyük bir tehlike beklemektedir. Mudurnu Hem Termal Turizm konusunda çeşitli girişimler yapılan bir ilçe konumuna getirilmek istenirken, gelişen bu olaylar karşısında idarecilerin konu hakkında nasıl bir çalışma yaptıklarını bilmiyorum.  Bende bunun üzerine Bolu İl Özel İdaresi Ruhsat Şube Müdürlüğüne telefon ettim. Oradaki arkadaşa bir konu hakkında bilgi almak istediğimi söylediğimde çok iyi niyetli bir ses tonu ile buyurun dedi. Ama ardından gelen sorudan sonra kusura bakmayın, bu soruyu bilgi edinme kanunu gereği yazılı dilekçe ile istemeniz gerekiyor dedi.
MUDURNU ‘DA 2013 YILINDA KAÇ ADET VE KAÇ BİN TOPLAM KAPASİTE BROİLER KÜMESİ RUHSAT ÇALIŞMASI VAR?
Evet, ben bir dilekçe ile Başbakanlık Bimer Kanalı ile sorumu sordum.  Bilgi edinme kanunu sistemi o kadar hızlı işliyorki, internetten 2 gün sonra baktığımda dilekçemin çeşitli yerlerden sonra Bolu Valiliğine ve buradan da Bolu İl Özel İdare Müdürlüğüne gönderildiğini gördüm. Ve bundan sonra gelecek cevabı beklemeye başladım, aradan 10 gün geçti yok 13-15 derken, ilk yazdığım dilekçe tarihi ve nosu ile geri bildirimde bulundum. Aradan 2 gün geçti yine Bolu İl özel İdaresine şikâyetimin ulaştığı bilgisini gördüm. Ve bir gün sonra telefonum çaldı ve Bolu İl Özel İdaresinden Dilekçe konusu ile ilgili aradıklarını duyunca sevindim.
Telefondaki Bayan, Aydın bey size cevabı daha önce verdik ama siz tekrar yazmışsınız, bende şu an tekrar cevabı yazıyorum dedi. Bende hanımefendi acaba bana cevabı okuyabilirmisiniz dedim. Oda cevabı okudu. Sayın, Aydın ÖZPELİT istemiş Olduğunuz bilgi Bilgi edinme kanununun bilmem kaçıncı maddesi gereğince verilememektedir.
Bu Cevabı acaba yanlışmı duydum diye tekrar sordum ve şok oldum. Benim 2 aydan beri beklediğim cevabı alamadım ve Telefondaki arkadaşa teşekkürler ben bunu bir şekilde öğrenirim diyerek Teşekkür edip kapattım telefonu….
Eeeeeeee  şimdi ne yapacağız, valla ben bana düşen görevi yerine getirdim, eğer bilgi edinmeden Mudurnu ilçesine  2013 yılında şu kadar bin Broiler Kümes yapılacak diye bir resmi ibilgi alabilseydim paylaşacaktım, vermedikleri için artık 2013 yılı  inşaat sezonunda Mudurnu ve çevresine ne kadar Kümes ve kaç binlik yapıldıklarını sayıp öğreneceğiz, sizlerde ona göre Kümesler yapılınca tepkinizi gösterirsiniz.
Sözün özü, Demek ki Ziraat Odası Başkanım Hilmi AYAZ Hocam  “MUDURNU TAVUK CEHENNE Mİ OLACAK “ diye doğru söylemiş.
Kalın sağlıcakla
Aydın ÖZPELİT MUDURNU
www.mudurnuhaber.com

GENÇLEŞİYOR MUYUM ? SEBEBİ NE ?

EVET, gençleştiğimi hisseder gibiyim. Şair diyor yaaa, yaş 35 yolun yarısı diye, çok değerli bir hocam ise, be Mübarek Hâşâ Allah ile aranda senetmi yaptın 70 yaşına kadar yaşamak için nerden biliyorsun 35 yaşında yolun yarısında olduğunu diye vaazlarında şaire çatıyor.

Günlerden 13 Mart 2013 bir Ankara ziyareti dönüşüne geçtiğim anda Cep telefonumda tanımadığım bir ses, efendim biz sizi Mudurnu Yarışkaşı Konağı Nevzat ANLITAN bey in vasıtası ile arıyoruz, sizin ile bir konu hakkında görüşmek istiyoruz dedi. Bende ben Ankara dayım Bolu’ya geliyorum, orada görüşsek olurmu? dedim.  Tamam, gelince görüşelim dediler. Konuyu bilmediğim için hemen Nevzat abiyi aradım, bana dediki birisi size bir şey tanıtacağız, çok faydalı dedi bende benim bu işlere ayıracak vaktim yok, bunu yapsa yapsa Mudurnu’nun kâhyası bizim Aydın var onu arayın dedim dedi. Bende iyi o zaman abi  ben gidip bir bakayım bakalım neymiş dedim.

Ankara dan Bolu ya gelene kadar, acaba şu mu acaba bumu, acaba yeni bir termal proje varda bana bir şeymi teklif edecekler diye gelene kadar çatladım. Nihayet Bolu’ya geldim ve buluştuk. Orada Alp ve Hüseyin Bey diye iki arkadaş ile tanıştım. Dedim arkadaşlar buyrun konu nedir bir anlatın, teklifinizi bekliyorum. Arkadaşlar dediler ki bizim işimiz sağlıklı beslenme ile ilgili, ben hemen daha önceki bilgilerime dayanarak hay Allah keşke gelmeseydim, bunlar bana bir şeyler satacaklar. Biraz arkadaşları dinledim, ban çeşitli slâytlar ve görüntüler seyrettirdiler ve kendileri ile ilgili daha önce çekilmiş ve şimdiki hallerini gösterdiler.

Tabiî ki ben arkadaşları daha önceden tanımadığım için, işin açıkçası güvenemedim. Efendim biri 95 kğ den 65 kğ ye düşmüş, biri 130kğ den 80kğ ye düşmüş ve çok sağlıklı görünüyorlar. Dediğim gibi arkadaşları tanımadığım için, pazarlama taktiği olduğunu düşündüm. Bana dediler ki Yılmaz GÜNEY i tanıyorsunuz değil mi? Tanımam mı?  Evet bu sinema sanatçısı bizim programımız sayesinde bu kadar genç görünüme sahip.  Kendi kendime,  bu işler boş işler dedim. Arkadaşlar size bir analiz yapalım, ücret felan istemiyoruz, sadece bilgilerinizi size söyleyelim. Şunu da hatırlatayım, buraya gelmeden 3-4 gün önce başlayan bir problemden dolayı sürekli başım dönüyor ve çok huzursuz olduğumdan dolayı çareyi ÇEK -UP yaptırarak rahatlamakta bulmuştum. Orada da doktorlar Karaciğerinizde yağlanma var,  biraz gıdalara dikkat edin diye uyarmışlardı.

Neyse biz teraziye çıkıp tartılarak bilgilerimizi verdik, kilo 95, yağ problemi ve normalde 42 olan Metobolizma yaşımın dengesiz beslenmenin ve her gün çeşitli gofret ve Çikolata beslenmem ile beraber 57 olduğunu öğrendim.

Kilomdan rahatsız olduğum için ayaklarımda ve diz kapaklarında zaman, zaman problemler yaşıyordum. Alp ve Hüseyin Bey, isterseniz bir deneme programı yapalım dediler. Anlatılanlardan sonra kaybedeceğim hiç bir şeyin olmadığını düşünerek deneme programına başlamayı kabul ettim.

Sonuç, önce Nevzat abi den sonra Alp ve Hüseyin Bey den beni ikna ettikleri için teşekkür ederim. Aradan 16 gün geçmiş ve ben 95 kğ den 92 kğ ye inmişim, zaten kendimde de hissedebiliyorum.  Ayrıca programa girdikten sonra gözle görülür farklılıkları kendimde görmeye ve hissetmeye başladım. Mesleğimiz ve birazda Siyaset ile uğraşmamızdan dolayı çok çabuk sinirleniyor ve çok fazla yüksek sesle konuşuyordum. Artık bazı alışkanlıkları otomatikman bıraktım. Eskiden bir oturuşta bir çorba ile bir büyük ekmeği neredeyse bitirirken, şimdi ise sadece bir dilim Ekmek yeme hissi içimden zor geliyor.

CAN BOĞAZ DAN GELİP, BOĞAZDAN ÇIKIYOR

Atasözü, Can boğaz dan gelir, EVET, Boğaz dan geliyor ama maalesef Kalp krizi, Damar Tıkanıklıkları, Alçak ve Yüksek tansiyon ve benzeri şeylerin ana kaynağıda  Boğazdan kaynaklanıyor, Boğazımıza sahip çıkamadığımız için, dengesiz beslenerek  hayatımızı hastane köşelerinde, o doktor senin bu Doktor benim  koşturarak geçiriyoruz. Benden size tavsiye, kendiniz için vakit ayırın ve sağlığınıza özen gösterin. Yol yakinken…

 

Saygılarımla

Evet, ADAYIM

Evet, ADAYIM

Bundan kısa bir süre önce “ Bende Aday olabilirim “ başlıklı bir köşe yazmış ve çevremdeki arkadaşlar ve sevenlerimden birçok e-mail ve telefon aldım. Tabiî ki, Mudurnu’da aday olabilirim deyince akıllara hemen Belediye seçimleri geldi, bazılarının sanamı kaldı dediğini duydum, bazı dostlar ise duyar duymaz gelerek, hayırlı olsun maddi ve manevi desteciniziz dedi, bazı dostlar da telefon edip çok doğru bir karar almışsın, Mudurnu’da değiliz ama seçimlerde gelir gece gündüz yanında canla başla çalışırız dedi.

Yerel seçimlere daha neredeyse 1 yıldan fazla zaman var, sağ olun beni o makamlara layık gören veya görmeyen Tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Şimdi ise size nereye aday olduğumu artık açıklama vaktinin geldiğini buradan duyurarak bana maddi ve manevi destek vererek Mudurnu’nun kazanmasında sizlerinde rol almasını ve daha iyi çalışmaların Mudurnu’nun hak ettiğini düşündüğünüzü bildiğimi hatırlatmak isterim.

Bilindiği gibi, hepimiz Topraktan geldik toprağa gideceğiz, hiç kimse ölümsüz değildir, insanlar yaptıkları icraatlar, yenilikler, çalışmaları ve iyilikleri ile öldükten sonra veya görev süresi dolduktan sonra vatandaşlar tarafından anılırlar. İnsanın kendisini iyi veya kötü andırması için bazı çalışmalar yapması gereklidir, bunun içinde ekip çalışması başarı getirir.

 Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına Adayım.

Evet, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına aday olduğumu ve 17 Şubat 2013 tarihinde yapılacak olan Kongre için açık, açık çalışma yaparak üye ağabeylerim, kardeşlerim ve arkadaşlarım ile karşılıklı konuşarak bilgi alışverişinde bulunuyorum. Amacımız, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığını en iyi şekilde temsil etmek ve örnek çalışmalar yaparak ilçemize ve Bölgemize örnek olmayı hedefliyoruz. Mudurnu ilçesinde Kızılay Üyesi olan değerli arkadaşlarım, birlikte bu çatı altında Mudurnu için gerekli tüm çalışmaları hedefliyoruz.

Kızılay kurumunun sadece Kan bağışı toplamak ile görevli olmadığını birçok sosyal faaliyetlerde yapabileceğini vereceğiniz destek üzerine inşallah birlikte göreceğiz. Allah nasip ederde başarı sağlandığı takdirde, daha önce Belediye Başkanlığı içinde ismimi telaffuz eden büyüklerim, küçüklerim ve arkadaşlarıma da Allah gönlümüze göre versin diye dua etmenizi istiyorum.

Kızılay Başkanlığı konusunda çevremdeki ve Mudurnu da yaşayan kişiler ile sohbet anlarında sorup, üye olup olmadıklarını eğer üye iseler benim ayın 17 sindeki Kongrede aday olduğumu ve destek vermelerini istiyorum.

Asla hedefim ortalığı karıştırmak ve 7 delikten 7 ayrı görünmek değildir, aday olduğumu her kesin bilmesini istememden dolayı bu köşeyi yazarak destek almak istedim. Belki ulaşamadığım ağabeylerim olabilir, kimse bana söylemedi diye kırılmasın, gelin birlikte konuşalım, sonuçta hepimiz Mudurnu menfaatleri için çalışan bireyleriz. Benim amacım daha güzel hizmetler olsun, Mudurnu nun adı değişik yerlerde duyulduğu gibi KIZILAY kurumunda da farklı olarak görünsün istiyorum. Şimdiden hepinize teşekkür eder, selam ve saygılar sunarım.

Aydın ÖZPELİT  www.mudurnuhaber.com

 

İSTANBUL’DAKİ BİR MUDURNU’LUDAN MEKTUP VAR-2

İSTANBUL’DAKİ BİR MUDURNU’LUDAN MEKTUP VAR-2

 

Saygı değer hemşerilerim bu yazıyı yazmadan önce yazayım mı yazmayayım mı günlerce düşündüm sonunda yazmaya karar verdim.Bu yazdıklarım belki bazılarını kızdıracak belki de bazılarının hislerine tercüman olacak.

 

  Geçenler de bir zat-ı muhteremin anlattıkları beni derin düşünceler içinde bıraktığı gibi ben onun anlattıklarının hangi tarafında olduğumu düşünmeden edemedim.

 

   Aklımda kaldığı kadarıyla sizlere aktarmaya çalışayım;

Osmanlıların son zamanlarında Avrupalı araştırmacı yazarlardan birisi İstanbul’a geliyor.Mısır çarsısını ve diğer yerlerini gezdikten sonra şu sonucu çıkarmış:

-Müslüman’la alış veriş yapıyorsan hiçbir belgeye gerek yok.Ağzından çıkan SÖZ SENET gibidir.

-Hiristiyanla alışveriş yapıyorsan senet vb. belge imzalatın.

-Yahudiyle alış veriş yapıyorsan hem senet hem de çek imzalatın yoksa elinizde hiçbir şey kalmaz,ortada kalırsınız diye yorumda bulunmuş.

 

Evet ben hem kendime hem de sizlere soruyorum

-Bizler ne kadar müslamanız?

-Durun! Durun!hemen kaşlarınızı çatıp bana kızmayın!

Müslümanlık ve dinden bahsedince mangalda kül bırakmadığımız gibi burnumuzdan kıl aldırmayız.İş icraata geldiğinde ise ne kadar yaparız bir kendimize soralım derim.

 

  Bizi biz eden bizleri bir arada tutan manevi değerlerden maalesef uzaklaşıyoruz.yıllardır süre gelen birlikteliğimiz avuçlarımız içinden sabun gibi kayıp gitmektedir.bizlerin önüne sihirli kutu diye özendirdikleri televizyonu koyuverdiler. bu sihirli kutu toplumun çekirdeği ailemizi zedeledi.televizyona alıştıktan sonra dizi bağımlılığını aşıladılar.sanki o diziler bizlerin aile yapısıymış gibi aldatan aldatana dizi konuları sıraya girdi.bu yetmezmiş gibi teknoloji harikası cep telefonları ve internet komşuların evimize misafir olması gerekirken bu dediklerim misafir oldu hatta ve hatta evimizin değişmez bir parçası oldular.yanlış anlamayın teknolojiye karşı değilim,içeriğine karşıyım.dizileri seyrederken arkalarında simülasyonları beynimize kazıdılar.o simülasyonlardan bazıları haç işareti çıplak heykel vb…

 

 Bu bahsettiklerime paralel bizi içten içe kemiren ve görünmeyen bir kelimeden bahsetmeden geçemeyeceğim.belki bu kelimeyi bilenleriniz vardır veya hiç duymayan ve okumayanlarınız da vardır.bu kelimenin anlamını tekrar tekrar okumanızı tavsiye ediyorum

 

İLLUMİNATİ:Rönesans döneminde 1 mayıs 1776 yılında kurulmuş bir cemiyetti.amacı zihin kontrolü uygulayarak ,hükümet ve kuruluşları ele geçirerek Yeni Dünya Düzenini sağlamak amacıyla hareket ettiği iddia edilen,monarşiyi yıkmayı,dini inançları ok etmeyi,ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak sosyal düzelini alt üst etmeyi planladığı öne sürülen varlığı kanıtlanmamış gizli bir örgüttür.

 

 Şimdi biraz oturup düşünelim.bu düşüncelerin artık gizliliği kalmadığı gibi açık açık faaliyetler son surat hızla devam etmektedir. Biz bu örgütün faaliyetleriyle 1950 li yıllarda tanıştık.biraz ileri gidince kafamıza 1960 yılında vurdular.biraz sersemliğimiz gidip kendimize gelmeye başladığımız da1971 de bir kez daha vurdular.bu süreci biraz daha hızlandırıp kardeşi kardeşe kırdırıp 1980 de kafamıza bir kez daha vurdular.ülkemiz biraz düzelip ekonomimiz kendine geldiğinde ise sahte dincileri ileri sürüp 28 şubatı önümüze sürdüler.

 

  Bunlar hiç durmadan,yorulmadan,usanmadan hep çalıştılar.baktılar iş askerle olmuyor bu sefer askerin karşısına geçip hükümetin iyi yaptıklarını da kötü yaptıklarını da alkışlayarak hedef şaşırtıp başkalarının hep istediği bize uygun olmayan eyalet sistemini aşılama gayreti içine girdiler.biz de zaten bu sistem vardı Osmanlı bu sistemden dolayı yıkılmadı mı?yanlışa dönmenin ne anlamı var?dedelerimiz düşmanla bu sistem geri gelsin diye mi savaştılar?

 

Yıllarca bizleri kamplara böldüler

Namaz kılanı irticacı,

Vatanını karşılıksız seveni faşist,

Emeğinin hakkını arayanlara devrimci deyip birbirimize düşürdüler.

 

  Son zamanlar da beynimize kazınan bir kelimeden bahsetmeden de geçemeyeceğim.farkında mısınız bilmem ama maalesef bu kelime çok mu çok tehlikeli.bizler hiçbir etnik grubu ayırt etmeden TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞIYIZ.bizleri bu VATANDAŞLIK kelimesinden uzaklaştırmak için sık sık kullanılan YURTTAŞLIK kelimesi benim yorumuma göre bu kelime BÖLGESELLİĞİ işaret ediyor.bu kelimeyi kim kullanıyor?pkk nın uzantısı bdp değil mi?peki ana muhalefet partisi neden kullanıyor bu kelimeyi diye düşünmeden edemiyorum.bu kelimenin kullanıldığı yerleri,platformları düşünürseniz baştan bana kızdığınız gibi sonradan düşününce birazcık olsun hak vereceğinize inanıyorum.bu kelime bir yerlere gönderilen şifreden ibarettir diye düşünüyorum.

 

YÜCE MEVLAM!YÜCE TÜRK MİLLETİNİ TEZGAHLANAN OYUNLARDAN KORUSUN!ONLARIN TEZGAHLADIKLARI BU OYUNLARI KENDİ BAŞLARINA DOLAŞTIRSIN.!

 DOĞUSUYLA BATISIYLA HEPİMİZ MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİYİZ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞIYIZ.ETLE TIRNAK GİBİYİZ,NE YAPARLARSA YAPSIN ALLAH’IN İZNİYLE BİZLERİ HİÇBİR KUVVET AYIRAMAZ!…

Yusuf TANRIKULU MUDURNU HABER İstanbul

www.mudurnuhaber.com

Böyle Bir KAYMAKAM görmedim

Böyle Bir KAYMAKAM görmedim.

Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü Mudurnu Kaymakamlığına atanan Nurullah ERTAŞ Mudurnu lular tarafından ziyaretçi akınına uğruyor.

 

Kaymakamımız Van EDREMİT ilçesinde Kaymakamlık görevini yürüttükten sonra Mudurnu ya atanmış. Kaymakamımızı Mudurnulular o kadar çok özlemişki, aylardır hep vekil Kaymakamla idare edilen bir ilçeye sonunda Asil ve kalıcı bir Kaymakamın gelmesi ile birlikte ziyaretlerin ardı arkası kesilmiyor. Kimileri bi tanışalım, Memleketi neresidir belki tanıdık bir yanımız vardır umudu ile Kaymakam bey ziyaretleri epey bi yoğunluk var.

Mudurnu Kaymakamımızı Makamında bizde MUDURNU HABER olarak ziyaret ettik ve hayırlı olsun temennisinde bulunduk.

Mudurnu Kaymakamlık sekreterliğinde 15 dakikalık bir molanın ardından Kaymakam bey’in makamına girip tanışma faslına başladık.

Şu son 12 yıldır gördüğüm Mudurnu ya gelen en heyecanlı Kaymakamlardan biri olarak Nurullah ERTAŞ Beyefendi için sohbetimiz esnasında Kendi kendime, Mudurnu sonunda aradığı Kaymakamı buldu dedim.

Van Edremit ilçesinde Kaymakamlık ve bunun yanı sıra Van Vali yardımcılığı görevleri esnasında birçok projede ismi olan bir Kaymakam.

Van daki çalışmalarını anlatırken heyecanla dinledik Kaymakam bey’i, aslında kendi Mudurnu ya gelmeden biz kendisi hakkında ve çalışmaları hakkında bilgiler edindik ve çok mutlu olduk.

Böyle Bir Kaymakam Görmedim

Sıcak ve güler yüzlülüğü ile insanı birden ısıtan bir yaklaşım gördüm kendisinde… Kaymakam dediğin işte böyle olur. Ama bizim toplumumuzda Kaymakamlar, Valiler ve İdari amirlerin yanlarına çıkmak öyle kolay değildir diye bilinir. Derdin var söyleyemesin, söylesende yakınındakiler bir şekilde atlatır dertler ve sorunlar hiçbir zaman en üste ulaşmaz ve sadece sen çabaladığın ile kalırsın.

MUDURNU ARADIĞI KAYMAKAMI BULDU İNŞAALLAH

Evet, sohbetimiz esnasında Mudurnu ilçemizin uzun bir süredir Kaymakam problemi çektiğini hatırlatmamız üzerine, Nurullah ERTAŞ, Evet burası bir talihsizlik yaşamız inşallah bundan sonra ben Mudurnu için elimden geleni yapacağım, birlikte çalışıp Mudurnu adını en iyi şekilde yükselteceğiz diyor.

 MUDURNU ‘DA POTANSİYEL VAR

Mudurnu Kaymakamı Nurullah ERTAŞ Mudurnu adını marka ve Bolu nun ilçesi olarak bildiğini ve daha önce bu bölgeye hiç gelmediğini ifade ediyor ve diyor ki, kendimi evimde Memleketimde hissettim, insanların konuşma tarzı aynı bizim Kütahya gibi…

 Mudurnu’da Potansiyel çok diyen Kaymakam ERTAŞ,  burada yapılacak çok Proje ve çok iş var, çözümü birlikte üreteceğiz, yapıcı olacağız, Mudurnu için çalışacağız diyor.

Kaymakam beyi çıkması gerektiği Randevusuna daha fazla geciktirmemek için Makamından tokalaşarak ayrılıyoruz. Diyor ki, bunu saymam oturup konuşalım, sizi ziyarete de geleceğim diyor. Bu sohbetten çıkardığımız sonuç şu… Mudurnu Kaybetmez ise aradığı Kaymakam’ı buldu. İnşallah Mudurnu adına ilçemizde görev aldığı sürece güzel işlere imza atmak nasip olur.  Mudurnu ilçemize hayırlı olsun.

Aydın ÖZPELİT

MUDURNU HABER  www.mudurnuhaber.com

 

BEYAZ ET FESTİVALİ VE BOLU

BEYAZ ET FESTİVALİ VE BOLU

Aylar öncesinden Bolu nun tanıtımının yapılması için düzenlenmeye çalışılan Bolu Beyaz Et Festivali ni geride bıraktık.

Beyaz Et Festivali bir taraftan çok fazla heyecan ile yapmak isteyenler var iken, her zaman olduğu gibi diğer yandan da şiddetle yapılmaması yönünde çalışanlar yine vardı.

Anlaması çok zor bir durum, neden Bolu nun tanıtılmaması için bu kadar çaba sarf ediliyor ki!  Arkadaşlar, Aynı çabanın daha azını Bolu nun tanıtılması için harcasalar daha faydalı olurlar diye düşünüyorum.

BOLU BEYAZ ET Festivali beklenenin altında bir ziyaretçi ve etkinlik ile bitti. Festival’e ramak kala, Afyon ilimizdeki Patlama ve Şehitlerimizin acı haberleri üzerine hemen insanlar tepkiler vermeye ve birileride hazır bu fırsat deyip siyaset yapmaya başladı. Bu gibi durumlardan faydalanarak siyaset yapmak artık Türkiye de alışıla gelmiş bir politika oldu.

BOLU BEYAZ ET Festivali için bir Festival Komitesi kurulmalıdır. EVET Komite vardır, fakat o kadar paralar harcanmasına ve sanatçılar gelmesine rağmen tam bir organizenin yapılamadığı görünüyor. Festival Komitesi içersinde her kesimden insanların mutlaka olması ve Komite içersinde üst gurubun alt gurupları yönlendirmesi ile birlikte aylar öncesinden hatta ve hatta şimdiden çalışmalar yapılmalıdır.

Festivalin 6. yılında ilçelerden gelen tanıtım reyonlarının yeterince olmadığı ve ANIT park ın içine sıkıştırıldığı gözlendi. Festival etkinliklerinde mutlaka BASIN ve YAYIN kuruluşlarından arkadaşlarımız katkıda bulunmalı ve Organizasyonlarda yer almalıdır.  Böylelikle olaya daha sıkı sarılınmış olur.

Festival Programında Bolu Beyaz Et üreticileri daha profesyonelce hazırlanmalı ve daha zengin sunumlar yapılarak vatandaşların ilgisi çekilerek, yerel ve ulusal Medya ya çıkacak haberler ile daha fazla Bolu tanıtılmalıdır. Bolu dan  kazanım sağlayan her kes, her Esnaf bu Festivalin bir yerlerinden mutlaka tutmalıdır, artık bu Festival Bolu nun ve Boluluların Festivalidir.

7. Beyaz Et Festivalinde buluşmak umudu ile…….

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

11 ayın sultanı Ramazan başladı

Ramazan ayının ilk teravih namazı bu akşam kılınacak. Bu gece sahura kalkılacak ve ilk iftarla oruç açılacak.

Ramazan ayı¸ rahmet¸ mağfiret ve kurtuluş ümidinin tazelendiği¸ ibadet ve nefis muhasebesi ile gönüllerin arındığı¸ yardımlaşma¸ dayanışma¸ birlik ve beraberlik ruhunun canlanarak ayrı bir sosyal bütünleşmenin yaşandığı müstesna bir zaman dilimidir. 

Ramazan-ı şerifi, gecelerini kıyamla, gündüzlerini de oruçla geçirirse, Kadir Gecesi’nde vaad edilen ilâhî lütuflar onun için bahis mezvuu olabilir. Dolayısıyla bütün bir seneyi câmî bir mü’min olarak geçirmiş olur ve böyle bir insanın sakatatı da olmaz. Bu da, o insan için bir salih (doğurgan) dairenin teşekkül etmesi demektir ki, böyle bir durumda her hayır başka bir hayrı doğurur ve derken o insan için bir hayırlar dairesi teşekkül eder.

Evet, bir insan gecesiyle gündüzüyle bir Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle  bütün sene hayırlara açık olabilir ve hep hayır yollarında dolaşabilir. Tabiî böyle potansiyel bir lütf-i ilâhî herkes için söz konusudur. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem):

“İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah’tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah (celle celâluhu) affeder.” buyurur. Demek bu türlü mübarek ibadetlerde insanın niyeti, hulûsu, yakîn mülâhazası çok önemli ki, bunların derinliğine göre Allah (celle celâluhu) bazen bire on, bazen yüz ve bazen de milyon veriyor. Tabiî böyle bir sevap katlaması, o insanın ömrünün senelerini aşar.

Bunu küçük bir misalle anlatmak gerekirse, diyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi’ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen sene yapar. Buna göre, o insan sanki seksen sene yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. 

Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed’in en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar. Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, süm’a yok.. meselâ siz namaz kılar, rükua gidersiniz ama içinizden, “Çevredeki insanlar da gördü ki iyi bir rüku çıkardım.” diye geçirseniz; yine secdeye gider, Cenâb-ı Hakk’ın Efendimiz’in secdesini tarif ederken “Secde edenler arasında kıvrım kıvrım halini Allah görüyor..”[1] ifadesinde olduğu gibi, kıvrım kıvrım bir secde eda edersiniz ama aklınızın köşesinden, “Nasıl secde edilirmiş insanlar bir görsün.” diye geçirseniz, sizin bu düşünceniz o secdeyi de, rükuu da ve onların önündeki şeyleri de alır götürür. Sadece yatıp kalkmanız ve bir de yorgunluğunuz yanınıza kâr kalır. 

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

İşte bu durum, İmam Rabbanî Hazretleri’nin dediği, münhasıran bir Ramazan’ı ihyâ etmeyi, onu değerlendirmeyi ve Ramazan’ın değerlendirilmesiyle çok engin, çok geniş hayırlara açılma işini çok çok aşar. Çünkü bu insanlar, göz doldurucu ve çok çalımlı işler yapıyor ve belki şu anda gerçek değeriyle değerlendiremeyeceğimiz şekilde bir tarih yazıyorlar. Bu açıdan da eğer bir Ramazan ayı ihlâslı bir insana seksen senelik ömür kazandırıyorsa  her hâlde onlarınkini hesap etmek mümkün olmayacaktır

Diğer taraftan Ramazan ayı, sadece bir ay gibi kısa bir müddet olmasına rağmen, onbir aylık alışkanlıklarımıza galebe çalar ve onları unutturuverir. Zamanın en değerli dilimi benim der ve üzerimizde onbir aydan daha fazla tesir icra eder. Zamana bütünüyle hükmeder. Onun bu kadar kıymet ve değeri, sadece bu aydaki oruç ve teravihlerden gelmemektedir. Aynı zamanda o bir Kur’ân ayıdır ve bu itibarla Ramazanda Cenâb-ı Hakk’ın farklı bir buudda bize yakınlığı da söz konusudur.

O, gecenin belli bir vaktinde yeryüzü semasına iner ve ‘Yok mu tevbe eden, tevbesini kabul edeyim! Yok mu bir şey isteyen, istediğini vereyim..’ der der ve her gecesinde bize -tasavvufî ifadesiyle- bir kurbet yaşatır. 

Bütün bu haller bizim vicdanımızı, lâtife-i Rabbaniyemizi, his ve şuurumuzu sarar, onları gerçek müşahedeye Rabb’le mülaki olmaya hazırlar.

 

RAMAZAN AYINIZ MÜBAREK OLSUN

 www.mudurnuhaber.com