Ramazan Ayı ve Mudurnu

Ramazan  Ayı ve Mudurnu

Mudurnu ilçesi bilindiği gibi Bolunun en eski yerleşim yerlerindendir. İlçede yaşayan vatandaşların çoğu ata dan, dede den  gelen  örf ve adetleri yaşatmaya çalışır.

Sessiz sakin bir  ilçe olan Mudurnu, Ramazan ayı nın gelmesi ile birlikte sessizliğine bir sessizlik daha katar. Bu yıl Havaların sıcak olmasından dolayı vatandaşlar çarşı pazar fazla dolaşmamaya gayret gösteriyor. Mudurnu köylerinde ise, durum biraz farklı, köylerdeki vatandaşlar  bir yandan tarlalarında yetişen meyve ve sebzeleri toplarken diğer yandan bölgede yetişen Buğday , Arpa gibi mahsullerin biçimine hazırlanıyorlar.

 

Nerede o eski zamanlar…

Evet, yaşı 70 i geçerek 80 e doğru yaklaşanlar, gözlüklerin üzerinden olan biteni kolaçan ederek, nerde o eski günler, teknoloji ne ilerledi beeee, diyerek iç geçiriyorlar. Onlar 1930 lu yıllarda Evin ortasında ateş yanacakmış dendiğinde Allah korusun, nasıl olacak o iş diye birbirine sorarlarmış. Ama şimdi bakıyorsunuz, Evin içinde Ateş Soba da yandıktan sonra, evin dışında yanıp evin içini ısıtan Kaloriferi gördüler. Daha sonra ise Güneş enerjisinden ısınan  ve evin her yerinden  24 saat sıcak su akan bir sistemi gördüler. Aylarca Harmanlarda 1-3   1-5 mahsulü  işleyerek buğdayı su değirmenlerinde günler bekledikten sonra Un yaparak Ekmek ürettiler. Şimdi  ise gelinen son teknoloji ile bu saydıklarımızın hepsi neredeyse saatlik işler haline geldi. Yüzlerce dönüm arazi üzerinde bulunan Arpa , Buğday ve benzeri ürünler Döver biçerler vasıtası ile aynı   gün ambarınıza giriyor.  Evet, nerde o eski günler.

 Yıllar öncesi Ramazan lar…

Yıllar öncesi Ramazan aylarında çeşitli etkinlikler yapılırmış. Tabiî ki o zamanlar Tv , internet, Cep telefonu olmamasından dolayı geceler daha bir uzun  bir o kadar gündüzlerde  farklı uğraşlar ile geçermiş. Hele hele , Mudurnu gibi küçük yerleşim yerlerinde Ramazan aylarında insanlarda birlik ve beraberlik en üst katlara çıkar ve insanlar çeşitli şakalar ile bu ayların feyzini yaşarlarmış. Bunlardan bir tanesi, Oruç tutmayan komşuyu  Bayram sabahı  Köy meydanında  Ekmek Teknesinin altına sokarlar veya  su dolu oluğa atarlarmış, bunu yapmalarının sebebi ise başkalarına örnek olması  açısından yapılırmış.

Gelelim şimdilere, maalesef artık toplum o şekilde bozulmaya yön tutmuş ki, artık  Ramazan ayı nın geldiği neredeyse anlaşılmayacak derecelere gelmek üzere, sokaklarda açık  Lokanta ve kahvehaneler, sokaklarda rahatlıkla sigara içebilen insanlara, toplum herhangi bir tepki vermez olmuş.  Bununda adını çağdaşlık koymuşlar.

Hayırlı ramazanlar. Allah ibadetlerimi Kabul ve Makbul eylesin.

Aydın ÖZPELİT

MUDURNU

e-mail:aydinozpelit@mudurnu.com

www.mudurnuhaber.com

“Ramazan Ayı ve Mudurnu” için 3 yanıt

  1. MAHALLE BASKISI ŞART :
    Kongar’a göre, Mardin’in “Mahalle baskısı”, “Mahalle havası”, “Mahalle İslam’ı” dediği olgu, bireyi biçimlendiren, onun tutum ve davranışlarını belirleyen, sosyal psikolojinin “Grup dinamiği” alanına giren ünlü “grup baskısı” kavramının, tüm ilişkileri de kapsayarak topluma egemen olması, bireyleri ve toplumu belli bir yöne sevk etmesidir (Kongar, 2010). Ahmet İnsel ise Çakır ve Bozan’la yaptıkları bir röportajda mahalle baskısının toplumun aykırı olana göz baskısı, bakma baskısı, ayıplama, sözle kınama, gözle dışlama baskısı olduğunu ifade etmektedir (Çakır ve Bozan, 2009, s. 155). Ancak Mardin’in mahalle baskısı kavramına yüklediği anlam, en kestirme tabiriyle yükselen İslami hareketin bir toplumsal baskıya dönüşmesidir. Şimdi tekrar bu anlayışı irdeleyelim. İki tür mahalle baskısı yaklaşımı söz konusudur.
    1) Birinci yaklaşım, mahalle baskısı diye bir olgunun varlığını kabul eden ve gittikçe muhafazakârlaşma yönünde bir temayül olduğunu düşünenler tarafından ortaya konan bir yaklaşımdır. Buna göre AKP iktidarı ile daha da güçlenen dindarlar laik yaşam süren insanlar üzerinde bir baskı mekanizması oluşturmaktadırlar.
    2) İkinci yaklaşımın en belirgin argümanlarından birisi laiklerin dindarlar üzerinde baskı kurdukları iddiasıdır. Bu iddialar ‘başörtüsü’ üzerinden temellendirilmeye çalışılmaktadır. Onlara göre Türkiye’de baskı gören, bu anlamda mağdur olan kesimler yıllardır başörtülü
    oldukları için okullara ya da başka kamu kurumlarına alınmayan dindar/muhafazakâr kadınlardır. Dolayısıyla dindarların lâikler üzerinde baskı uyguladığı iddiaları mesnetsizdir.
    Şimdi içki yasağınında tediklediğini söyledikleri ‘GEZİ PARKI’ eylemcilerine seslenmek istiyorum. Hani yasakçı baskıcı iktidar dediğiniz AK Parti varya işte ona siz kurban olun.. Eskiden insanlar zorunlu olarak tutamadıkları yada hastalık sebebiyle tutamadıkları oruçları çevresinden gizlerlerdi. En azından ben bundan fazla değil 5-10 sene öncesini hatırlıyorum lokanta ve kahve esnafları camlarını gazeteyle kaplarlardı. Şimdi nerde saygı nerde utanma diyorum. İşte o 2007 den beridir kullanılan Mahalle Baskısı anlayışına şimdi saygıyla eğiliyorum. SAYGILAR….

    1. Bireyi biçimlendirmeğe ne hakkınız var.Bireyler aptalmıdırlar?bizim biçimlenmeye ihtiyacımız yok ALlah akıl vermiş,kullanırsın. Şayet sizin ihtiyacınız varsa biçimlenin mahalle baskısı ile !

  2. değerli arkadaşım o kadar güzel anlatmışsın ki klavyeye dokunan parmaklareına sağlık.sana şu kadarını eklenti yapmak isterim.doğal yaşamla teknolojhik yaşamın keşisme noktasını canlı olarak yaşayan geçmişi ile yaşadığmız hatta geleceğimiz arasında köprü olan dedevrin nesilleriyiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir