Süt sektörünün geleceği

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Süt sektörünün geleceği

Süt sektörünü üretici, sanayici ve tüketici kesimiyle birlikte önümüzdeki yıllarda neler bekliyor? Sektörün aydınlık geleceği için neler yapmalıyız?

Tabii ki öncelikle süt üreten hayvancılık işletmelerinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

Zaten bütün konu bunun üzerinde düğümlenmektedir.

Aslında bundan sonra söylenecek olanlar da sürdürülebilir işletmelerin sağlanması ile yakından ilgilidir.

Hayvan sahiplerinin eğitimli, bilgili olmaları şarttır. Şu andaki bilgileri, ne yazık ki, “öyle diyorlar”dan daha fazla değildir. Bilgi sahibi olanlar vardır. Ama çok sayıda değiller.

Bilgisizlik kayıplara yol açmaktadır. Kayıplar ve hastalıklar maliyettir. Çoğunlukla bu maliyetlerin farkına varılamamakta, konu sadece “süt ucuz, yem pahalı” düzeyinde kalmaktadır.

Hayvan sahipleri kendi ellerindeki, kendi kumandalarında olan işlerde daha bilgili, daha dikkatli olmalıdırlar.

Biyogüvenlik, koruyucu hekimlik, sürü yönetimi başta olmak üzere doğru bilgiler hayvan sahiplerine aktarılmalıdır.

Şu anda hayvan sahipleri sürülerini “sokak bilgileri” ile yönetmeye çalışmakta ve kayıplara uğramaktadırlar.

İlk olarak; herkes koruyucu hekimliğin, biyogüvenlik başta olmak üzere, uygun barınak ve konfor, uygun yemleme, uygun boğa sperması seçimi ve uygun aşılama programlarının toplamı olduğunu bilmelidir.

Bir bitkinin nasıl gübreleme, çapalama, ilaçlama gibi yardıma ihtiyacı olduğu biliniyorsa, belli dönemlerde hayvanların da yardıma ihtiyacı olduğu bilinmelidir.

Belli dönemlerde, stres günlerinde, özellikle doğumdan önceki birkaç gün, doğumun olduğu gün, doğumu takip eden birkaç gün ineklerin yardıma gerek duyduklarını aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu yardımlar da koruyucu hekimliktir.

Sütün ihracat potansiyeli arttırılmalıdır. İhracatımız vardır ancak yeterince değildir. Bu duruma etki eden süt kalitesi ve fiyat gibi konular gözden geçirilmelidir.

Ülkemizde süt kalitesi yukarıya çekilmelidir. Ülkemizdeki süt kalite değerleri bu işi iyi yapan ülkelerdeki “alt sınırlar” seviyesindedir.

İyi ürün kaliteli sütten elde edilir. Kalite lezzeti ve dayanıklılığı getirir. Kaliteli sütten yapılan ürünlerin raf ömürleri uzun olur.

İhracat potansiyelimizin, rakiplerle karşılaştırılarak, gözden geçirilmesi şarttır. Kalite ileri götürülse bile, maliyet konusunda uygun fiyatlar verebilmeniz mümkün olacak mıdır?

Ülke olarak bruselloz ve tüberküloz gibi sürü hastalıklarının üzerine gitmeliyiz. Hiç olmazsa “Ari işletme” sayımızı arttırmalıyız.

Suni tohumlama yapılmasının ırk ıslahı kadar “koruyucu hekimlik” hizmeti de olduğunun bilincine varmalıyız.

Konya ile büyüklüğündeki” Hollanda’yı iyice inceleyerek, onların doğru yaptıklarını yapmak büyük fayda sağlar.

Bu konu yıllardan beri dilimize dolanan “Konya ili” benzetmesinden öteye taşınmalıdır.

SETBİR böyle bir çalışma yaptı. Haziran ayında Kamuoyuna ve Tarım Bakanlığına konu ile ilgili izlenimleri içeren bir rapor sunuldu.
Ayrıca “politika belgesi” olarak yayınlandı.

Böylece yapılması gerekenler, yapılmaması gerekenler listelenebilir. Yol haritası çıkarılabilir. Yeter ki haritadaki yoldan ayrılmadan üretim yönlendirilsin.

Süt hayvancılığının şu andaki kronik sorunlarının çözümü için adımlar atılmalıdır.

İleriki yıllarda bu sorunlara yenileri de eklenebilir. Zaten var olan çoban, bakıcı, maliyetler, mera ve hastalıklar gibi dertlere başka dertler de eklenmiştir. Kuraklık, yeraltı sularının çekilmesi gibi sorunlar sektörü tedirgin etmektedir.

Diğer sorunlar da sektörün önüne gelecektir. Bunlardan biri “Karbon Emisyonu” konusudur. Geviş getiren hayvanların “metan gazı” üretmeleri sürekli olarak hayvan üreticilerinin “başına kakılan” bir konu olarak gündeme getirilecektir.

Karbon emisyonunu azaltacak etkin önlemlerin araştırılması için projeler yapılmalı, bu projelere kaynak ayrılmalıdır.

Karbon emisyonunun azaltılması ve sahada uygulanabilmesi için “devlet bütçesi” gerekir. Kişilerin kendi inisiyatifleriyle yapacakları katkılar ile yeterli ilerleme sağlanamaz.

Ak süte kara çalanlar” ile baş edebilmek için idari ve bilimsel çalışmalar yapılmalıdır. Bu konunun önemine inanarak hareket edilmelidir.

A1 ve A2 süt konusu sektörde mutlaka yer alacaktır.

Bu konu üreticisiyle, sanayicisiyle ve tüketicisiyle sektörün ilgisini çekecektir. Hazırlıklı ve bilgili olunmalıdır.

Süt sektöründe ileri kabul edilen ülkelerde sütün “kayıt içinde” olduğunu bilinmektedir. Ülkemizde ise sütün bir kısmının “kayıt dışı” süt olarak adlandırılması ilginçtir. Avrupa’da sanayi tarafından alınan ve işlenen sütler toplamın %95’i kadardır. Bazı Avrupa ülkelerinde bu oran %99’dur. Ülkemizde de süt kayıt altındadır. Fakat halen “kayıt dışı” sütten söz edilmektedir.

Teşvik ve desteklerle süt kayıt altında olmakla birlikte halen kayıt dışı süt varsa kayıt altına alınmalıdır.

Kayıtlı süt, kayıt dışı süt kavramlarıyla süt ekonomisi ve süt sektörü önünü göremez.

Sonuç olarak; listelenen bütün konular devlet işidir. Şimdiden çözüm için harekete geçilerek, yapılması gerekenler “devlet politikası şeklinde” ele alınmalı, duraklama olmaksızın takip edilmelidir.

Özet; süt endüstrisinin geleceğini etkileyecek 4 önemli faktör bilgi, süt kalitesi, su ve enerji olacaktır.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

www.mudurnuhaber.com

Türkiye Gündemi nereye gidiyor

Türkiye Gündemi nereye gidiyor

Türkiye’de son aylarda gündemi takip etmek artık zorlaştı. Hafta başlangıcında bomba bir gündem ile sevinirken, haftanın sonunda birde bakmışsınız gündem tamamen değişmiş ve sizin sevindiğiniz  gündemin yerine başka gündem gelmiş !

Artık neye sevinip, neye üzüleceğimizi bilemez olduk. Türkiye nereye gidiyor, geçtiğimiz günlerde bir Cio çıkıp açıklama yapıyor ve bomba  etkisi yaratıyor ve ortalık birden allak bullak olup, vatandaşlar olabildiğince sosyal medya ortamından saldırıya geçip, yok boykot edelim,yok şöyle yapalım,yok böyle yapalım derken bir bakmışsınız 3 gün sonra birden bire  6 yaşındaki çocuğa istismar  gündeme geliyor ve 3 harfli marketler vatandaşın gündeminden anında düşüveriyor.

Eeeeee ne olacak şimdi, birde bi gündem daha varki onunda ısıtıp ısıtıp sürülmesine rağmen artık tadı kaçmış durumda . EYT  Evet emeklilikte yaşa takılanlar, başlıktan’da anlaşılacağı üzere   takılanları kurtarmak için hazırlanacak bir sistem beklerken birde bakıyorsunuz, takılanlar takıldığı yerde devam edeceğe benziyor.

İnternet’te ve sosyal medyada o kadar bu konu ile ilgili karışık bilgiler varki,  artık bu işi takip edenler yasayı neredeyse kendileri düzenleyebilecek kadar profesyonelleşti. Sokakta dolaşırken kulak misafiri olduğunuz kahve ve köşebaşı sohbetlerinde sanki EYT çıkmışta  yürürlüğe girmiş herkes biran önce müracaat etsin , aman bu fırsat kaçmasın der gibi profesörler türedi.  Bu konuda  çok fazla ses çıkarmayan yetkililer ise  Aralık ayında netleşecek diye beklerken, EYT  yoğun gündemden dolayı sanırım 2023 e kaldı. Ayrıca Eylül-Ekim aylarında çeşitli hesaplar yapan  hazır EYT liler ile birlikte belki banada bir şey çıkar umudu ile yüz binlerce kişi Askerlik borçlanması için  SGK ya müracaat etti.

 

Nerde kalmıştık, evet  Türkiye de Gündemi yakalamak bir hayli zor, mesela size sorsamki Kasım ayının ilk haftasındaki gündem neydi veya son bir aydır gündemde aklınızda kalan ne var desem, çoğu 6 yaşındaki kız çocuğu der, ama sadece  bu haftanın sonuna kadar; Niyemi ?  şu an gündem değiştide ondan, bunuda unutursunuz.

 

Dün haberlere yine bomba etkisi  olan bir haber düştü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU için hapis ve siyasi yasak getirilmesi konuşuluyor. Allah, Allah  şimdi buda nerden çıktı dedi vatandaş, hımmmm Ekrem Başkan  birilerini korkutmuş ki tedbir alınıyor, diyor vatandaş. Başkan İmamoğlu için Cumhurbaşkanlığı adaylığı için artık ben yokum , ben işime gücüme bakacağım , İstanbul  yeter bana dediği anda yanan bu ışığıda  kim ellemiş olabilir sizce ?

 

Altılı masadaki bazı çatlaklar ve Kemal beyin ABD den getirdiği danışman sonrasında böyle bir gündem ile yeniden  hit olan Ekrem Başkan acaba buradan yürüyüp hedefe ulaşabilecekmi ? hep birlikte  Allah ömür verirse göreceğiz.

Rabbim neylerse güzel eyler, selam ve dua ile…

AYDIN ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

15.12.2022

Deprem ve yaşananlar

Deprem ve yaşananlar

23 Kasım Pazartesi sabaha karşı saat 04.08 sularında Düzce Gölyaka’da meydana gelen Deprem  tüm Ülkeyi tedirgin etti.

Deprem bölge halkını çok tedirgin etti, birde gecenin uykunun tam tatlı yerinde iken, Yıllardır unuttuğumuz   ( Zelzele- Allahemri) Deprem bizi derin uykudan uyardı. Allah’a şükürler olsun ki  99 Depremlerinde yaşanan can kayıpları yaşanmamış olduğu haberlerini almak oldu.

Uzun bir aradan sonra kendini  insanoğluna hatırlatan Deprem gerçeği  çok yakınımızda  meydana geldi ve taaaaa sesimizi yüzlerce kilometre ötelere duyurdu.   Art arda gelen artçılar ise acaba  devamı gelecekmi diye tedirgin sabahı zor ettik, acaba bu  Deprem yakın bölgedeki diğer fayları harekete geçirirmiydi ?

Gerek sanal basında gerekse tv lerde yaşanan depremin  başka bir depremi tetiklemeyeceğinin garantisini veriyordu Deprem uzmanları,,,

Bölgemiz fay hatlarının çok olduğu bir bölge olup,  her yerde çıkan sıcak sular ve Termal kaplıcalarımız şifa dağıtıyor.

 

Gece saat 04.08 sularında meydana gelen  Gölyaka – Sarıdere mevkiinde vuku bulan Deprem hadisesi sonrasında saat 05.20 gibi o bölgede  geçmiş yıllarda yaşamamdan dolayı bazı dostlarımı aradım, hem geçmiş olsun temennisi hemde son durumu öğrenmek istedim.

 

Gölyaka merkezde ikamet eden değerli büyüğüm Kazım DUROĞLU hocam ile görüştüm ve kendisine bölge halkının yaşamış olduğu Deprem nedeniyle geçmiş olsun dileklerimi ilettim.

Kendisi bana 99 depremini en ağır şekilde yaşamış ve kayıplar vermiş bir kişi olarak, şu an için herhangi bir kaybımız yok dedi.  Kendilerinin  yaşadığı bu depremin 99 Depreminden  çok faklı olduğunu ifade ederek, Deprem öncesi kuvvetli bir patlama sesi ile ürperdik ve ardından sallanmaya başladık dedi.  Sarıdere bölgesinin sıcak su kaynağı ve Kaplıca bölgesi olduğunu ifade ederek inşaallah can kaybı yoktur temennisinde bulundu.

 

UYUYAN FAYLAR UYANIRMI?

1967 Yılında  Mudurnu Taşkesti beldesinde harekete geçen  Fay hattından dolayı  Deprem meydana gelmiş ve tarihe büyük depremler listesine girmişti. Şimdi ise  Gölyaka da meydana gelen Deprem ‘in  komşu Taşkestide ki fay hattını hareketlendirirmi şüphesini akıllara getiriyor.  Yaşanan Depremin etkisi acaba kaç kilometre ötedeki  faylara etkili olur?  Sakarya üniversitesinden  bir öğretim görevlisi  yaşanan Depremin 10 km koptuğunu ve bunun 2 ile çarpılıp etkisinin 20 km olduğunu o gece TRT Haber ekranında işittikten sonra tedirgin oldum.

Alınacak tedbirler sayesinde en az zarar ile Depremlerin atlatılması temennisi ile …

AYDIN ÖZPELİT

 

Sıklıkla karşılaştığımız buzağı hastalıkları

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

Buzağı ishalleri:¶

Yeni doğan buzağıların ishalleri sık görülen, çoğunlukla çaresiz ve ölümcül bir problemdir. Gerekli önlem alınmamış sürülerde buzağılar belirti göstermeksizin, aniden ölürler veya ishal belirtisi görüldükten sonra buzağıyı kaybederiz.

Gerekli önlemler:

1) Doğuma 1 ay kala gebe inek veya düvenin aşılanması

2) Buzağıya ağız sütünün yeterince içirilmesi

3) Doğumu takiben en kısa sürede antiserum uygulaması

Önlem almak tedaviden daha ucuz ve garantilidir.

Eğer buzağıları koruyamazsak;

Buzağının ölümü, ilaç ve tedavi masrafları, artan bakım giderleri gibi ekonomik kayıplar ortaya çıkacaktır. İshalden kurtulan buzağılar ise her bakımdan geri kalacaklardır.

Ağız sütünün önemi:

Buzağılara doğumu takiben en kısa sürede, en az 2 litre ağız sütü içirilmeli, içtiğinden emin olunmalıdır. Ağız sütü içirmeye devam edilmeli, buzağının ilk 12 saat içinde en az 6 litre ağız sütü alması sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde buzağı annesinden koruyucu maddeleri ve besin maddelerini yeterince almış olur. Ağız sütünün daha sonraki günlerde de içirilmesi sürdürülmelidir.

Ağız sütlerinin fazlası ziyan edilmemeli, dondurularak saklanmalı, gerekli hallerde kullanılmalıdır.

 

Buzağıların göbek problemleri

Bu hastalıklar göbek yangıları, göbek fıtıkları ve göbek apseleri olarak karşımıza çıkarlar. Ayrı ayrı olabileceği gibi, üç problem bir arada veya 2 problem bir arada olabilir. Göbek fıtıklarının en önemli nedeni “kısa kopmuş göbek kordonu”dur. Doğum esnasında, özellikle zorla çekip çıkarma uygulanan doğumlarda bazen göbek kordonu kısa kopar. Bu durum göbek fıtığı riskini oluşturur. Doğum olur olmaz göbek kordonunun, deliğin ve çevresinin antiseptik bir solüsyonla, özellikle iyotlu bir solüsyonla temizlenmesi, kordonun iyotlu solüsyona daldırılması göbek yangıları için alınacak başlıca önlemdir. Buzağıların bulunduğu yerin temiz ve kuru olmasına dikkat edilmelidir.

Buzağıların eklem yangıları:

Genellikle buzağıların ölümüyle sonuçlanan septisemi hastalığı, buzağının ölmediği hallerde eklem yangıları ile ortaya çıkar. Şiddetli topallık, eklemlerin şişmesi, bazen eklemlerden irin akması söz konusudur. Göbek kordonunun yangısıyla birlikte veya takip eden şekilde de kendini gösterebilir. Bir veya birden fazla ekleme yayılmış olabilir. Çoğunlukla öldürücüdür. Yapılması gereken; doğuma 1 ay kala annenin (gebe ineğin) aşılanması, doğumu takiben en kısa sürede hazır antiserum uygulanmasıdır. Buzağıların eklem yangılarının ağız sütünü alamamış veya eksik almış buzağılarda görüldüğü bilinmektedir. Dolayısıyla en önemli işin ağız sütünün buzağılara yeterince içirilmesi olduğu unutulmamalıdır.

Buzağıların solunum sistemi hastalıkları

Buzağıların ishalden sonra en önemli kayıp nedeni pnömoni (zatürre

, öksürük) yani solunum sistemi enfeksiyonlarıdır. Genellikle doğumu takip eden ilk aylar ile sütten kesme dönemi pnömoni için hassas günlerdir.

Buzağıların zatürresi (pnömoni) kötü havalandırma koşullarında, kapalı, kalabalık barınaklarda bakterilerle virüsler tarafından oluşturulan, ekonomik kayıplar ve buzağı ölümleriyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Sebepleri çok olduğundan tedavi genellikle başarısız olur.

Ekonomik kayıpların başında buzağının ölümü gelir. Ancak; tedavi masrafları, nükseden hastalığın tekrar tedavi edilmeye çalışılması ve verim düşüklükleri de büyük ekonomik kayıplara yol açarlar.

Zatürrenin tedavi edilmesi mümkün olsa bile, hastalık geçirmiş buzağı hiçbir zaman hastalık geçirmemiş olanlarla aynı seviyede verim veremez. Her bakımdan geri kalır.

Çözüm, aşılamadır.

Aşılama programına kuru dönemdeki inekten (anneden) başlamak gerekir.

Buzağılar doğar doğmaz hazır antiserum uygulanarak korunurlar ve üç aylık olunca aşılanırlar.

Koruma, ucuz, kolay ve garantilidir.

Tedavi, çoğunlukla başarısız, pahalı ve zordur.

Buzağının tedavi sonucunda ölümden kurtulması ekonomik olarak kayıpların önlenmesi anlamına gelmez. Çünkü o buzağı artık istenen verimi veremez. Zaten tedavi girişiminde bulunmak yeterince koruyucu önlemin alınmadığını gösterir. Buzağıların bulunduğu yerlerin koşullarını düzeltmek ve aşılama yapmak en akılcı yoldur.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

İneklerde sinirsel bozukluklar

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

İneklerde beyin ve omuriliği etkileyen bazı hastalıklar sinirsel belirtilerle kendini gösterir. İneklerin sinirsel belirti göstermesine sebep olan çok sayıda hastalık söz konusudur.

İneklerde beyin ve omuriliği etkileyen bazı hastalıklar sinirsel belirtilerle kendini gösterir. İneklerin sinirsel belirti göstermesine sebep olan çok sayıda hastalık söz konusudur.


Tüm dünyada sinirsel belirtilerle ortaya çıkan en önemli hastalık kuduzdur. İngiltere ve bazı ülkelerde de sinirsel belirtiler ilk önce deli inek (BSE) hastalığını akla getirir. Ancak; karşımıza sinirsel belirtilerle çıkan hastalıklar, ne yazık ki, bu iki hastalık ile sınırlı değil.


Öncelikle sinirsel belirtilerin neler olduğuna bir göz atalım; kas seğirmeleri, titreme, boynun geriye doğru kasılması

, diş gıcırdatma, koordinasyon bozukluğu, koma hali, felç, yatar pozisyon, ışığa ve dokunmaya karşı aşırı duyarlılık, hırçın davranışlar, çene kilitlenmesi, arka ayakların tutmaması, körlük, şaşılık, kasılmalar, yutma güçlüğü, aşırı salya. Bu belirtiler hastalığa göre değişebilir ve hastalığın diğer belirtileriyle birlikte görülebilir.

Beyin, beyin zarı ve omuriliği etkileyen sinirsel belirtilerle ortaya çıkan hastalıkların sebepleri çok değişiktir. Sebepler arasında bakteri, virüs, mantar, protozoa, riketsiya, parazit gibi etkenlerle birlikte kimyasal etkenler de sayılabilir. Besleme ile ilgili etkenleri de unutmamak gerekir.


Akla gelen 3 önemli hastalık; TEME, Listeriosis ve PEM (CCN)’dir. TEME (Thromboembolic meningoencephalitis) Haemophilus (Histophilus) somnus tarafından oluşturulur. Listeriosis beyne yerleşen bakteri olup, çoğunlukla bozuk silaj verilen hayvanlarda ortaya çıkar.


PEM (Polioencephalomalacia, CCN= Cerebrocortical necrosis) iki önemli sebepten dolayı meydana gelen bir hastalıktır. Birinci sebep thiaminase enzimi içeren ve thiamini (B1 vitamini) yıkımlayan bitkiler yenmesidir. Süpürge çiçeği, at kuyruğu otu, eğrelti otu ve Japon süpürgesi gibi bitkiler thiaminase enzimi içeren bitkilerdir.


İkinci sebep kükürt (sülfür) fazlalığıdır. Hayvanların yedikleriyle içtiklerinin toplamında yüksek kükürt içeriği söz konusu ise beyinde hasarlar ve dolayısıyla PEM şekillenebilir.
Bira fabrikası artıkları, melas, mısır gluteni gibi artıklar fazla verilirse veya hayvanların içtikleri suda bulunan sülfürün miktarı yüksek olup bilinmiyorsa böyle vakalarla karşılaşılabilir.


Çeşitli sebeplerden beyne ulaşan mikroplar sinirsel belirtilerle ortaya çıkan meningoencephalitis veya irinli meningoencephalitise sebep olurlar. Bu bakteriler arasında Trueperella pyogenes, Proteus mirabilis, E. coli sayılabilir. Fırsatçı bakteriler de devreye girebilir.

Baş bölgesindeki yaralar, boynuz kesmeden sonraki komplikasyonlar, kulak yangısı, diş kırılması, sinüzit daha sonra beyin ve beyin zarı yangısına (meningoencephalitis) yol açabilir. Klostridyum enfeksiyonlarından dolayı tetanoz ve botulismus hastalıkları da sinirsel belirtilerle seyrederler.
Parazitik protozoa etkenlerinden toxoplasma, Neospora da sinirsel belirtilere yol açarlar. Hipoderma da (nokra etkeni) larva göçü esnasında beyin ve omurilikte hasar yapar. Kan parazitlerinden babesianın sebep olduğu Babesiosis’te sinirsel belirtiler görülebilir.


Üre zehirlenmelerinde, böbrek fonksiyonu bozukluklarında sinirsel belirtiler söz konusudur. Karaciğer hastalıkları, karaciğer fonksiyonlarını bozan bitkilerle zehirlenme ‘’hepatik encephalomalacia‘’ adı verilen beyin bozukluğuna yol açar. Viral etkenlerden meydana gelen beyin hasarları arasında sığırların öldürücü nezlesi (Koriza, BMCF = Bovine Malignant Catarrhal Fever) hastalığını ve Bovine Herpesvirus 5 tarafından oluşturulan Encephalitis’i sayabiliriz. BHV5 (BoHV5) virüsü sığırlarda solunum ve üreme sisteminde IBR hastalığına sebep olan Bovine Herpesvirus 1 BHV1 (BoHV1) ile akrabadır.


Metabolik hastalıklar da sinirsel belirtilerle birlikte görülürler. Örneğin; Ketosis, doğum felci (süt humması), çayır tetanisi (hipomagnesemi).
Akut laktik asidoz, hızlı sindirilen yüksek proteinli yemler sinirsel sorunlar yaratabilir. Kurşun zehirlenmesi sinirsel sorunlar yaratan hastalıklardan biridir.


Ergotizm (çavdar mahmuzu zehirlenmesi) kimi otlara veya tahıllara yerleşen mantarların yol açtığı, yavru atma ve başka belirtilerle ortaya çıkan bir hastalık olup, sinirsel belirtilere de yol açar.
SBE (sporadik bovine encephalitis) Chlamidia pecorum enfeksiyonudur. Çoğunlukla buzağılarda görülmekle birlikte, akılda tutulması gereken bir sorundur.


Görüldüğü gibi ineklerde sinirsel bozukluklar söz konusu olduğunda birçok hastalık akla gelebilir. Diğer belirtilerle birlikte değerlendirmek doğru teşhis için şarttır. Sadece sinirsel belirtilerle karar vermemek, diğer belirtileri de göz önüne almak gerekir.

Laboratuvar tetkiklerinden yararlanarak doğru teşhis konulursa tedavi şansı artar. O sebeple sinirsel bozukluklara geniş çerçeveden bakmak başlıca koşuldur.
Su tahlili yapılması, hatta işletme kurulurken bu konunun ihmal edilmemesi koruyucu hekimlik için çok önemlidir.


Aşıların ihmal edilmeden eksiksiz yapılması, bozuk silajdan uzak durulması akla gelen doğru koruyucu hekimlik uygulamalarıdır.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

www.mudurnuhaber.com

İneklerin memelerinde yara

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

İneklerin memelerinde yara ile karşımıza çıkan hastalıkların başında Şap hastalığı gelmektedir. Ancak; ineklerin ağız ve ayaklarında da yara yapan bu hastalık zaten hayvan sahipleri tarafından gayet iyi tanınmaktadır.

İneklerin memelerinde yara ile karşımıza çıkan hastalıkların başında Şap hastalığı gelmektedir. Ancak; ineklerin ağız ve ayaklarında da yara yapan bu hastalık zaten hayvan sahipleri tarafından gayet iyi tanınmaktadır. Çiçek ve yalancı çiçek hastalıkları da memede yara ile birlikte görünürler.
Adı geçen virüs etkenli hastalıklardan biri de Mamillitis’tir.

Meme başı derisinin yangısı anlamına gelen bu hastalık çoğunlukla meme başı derisinde, bazen meme derisinde yaralara sebep olur.

Etkeni herpesvirus ailesinden olduğu için Bovine Herpes Mamillitis (BHM), ülserlerle ortaya çıktığı için Bovine Ulceratif Mamillitis olarak adlandırılır.
Mamillitis etkeni virüs BHV2 virüsü olup, IBR etkeni (BHV1) ve insanların uçuk virüsü ile akraba olan bir ailedendir.


Mamillitis çoğunlukla ilk doğumunu yapmış olan düvelerde, doğumu takiben 2-10 gün içerisinde ortaya çıkar. İlk önce küçük, düzensiz kabarcıklar görünür. Sonra kabarcıklar patlar, meme başı derisinde ülserler ve koyu renkli kabuklaşmalar göze çarpar. Ağrılı ve ülserli yaralar dolayısıyla inek kendini sağdırmak istemez. Sağımdaki güçlükler ve yangı sebebiyle süt verimi düşer. İkincil olarak meme yangısı (mastitis) şekillenebilir. Bu arada annelerini emen buzağıların dudaklarında da yaralar görülebilir.


Hastalığın teşhisi patlamış veya patlamamış kabarcıklarla birlikte kabuklanmış yaraların görülmesi ve hayvan sahibinin verdiği ifadeye (anamnez) göre konulur. Kesin teşhis laboratuvar tetkikleriyle olur.
Mamillitis hayvandan hayvana bulaşır. Sinekler de bulaşmada rol oynar. Mamillitisin aşısı yoktur. Özel bir tedavisi de yoktur. İyodoforlu meme daldırma solüsyonları

kamagra oral jelly usa

, iyotlu kremler tedavide kullanılır.


Bazı yazarlar bunlara ek olarak antienflamatuar (yangı giderici), antihistaminik ve antibiyotik kullanılmasını da önermektedirler. Hastalıkta bir komplikasyon gelişmezse, Mamillitis bir ay zarfında iyileşir. Komplikasyonlarla iyileşme süresi uzar.


Mamillitis (BHM) süt azalması ve mastitise yol açma sebebiyle ekonomik kayıplara sebep olan bir hastalıktır. Hastaları sağlamlardan ayırmak, sağımda bir ineğe bir havlu kullanmak, eldiven takmak, iyodoforlu daldırma solüsyonlarını ihmal etmemek, sinek mücadelesi yapmak, stresi önlemek koruyucu hekimlik için akla gelen önlemlerdir.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE ADAY ADAYI OLMIYACAĞIMI ÜZÜNTÜMLE DUYURUYORUM 2004 YILINDAN BU GUN İTİBARİ İLE AKPARTİMDE AKTİF ÜYELİĞİM DEVAM EDECEKTİR.

BUGUNE KADAR TANIDIGIM PARTİMDE AK GÖNÜLDAŞ ASİL ÜYELERLE DEĞERLİ KARDEŞLERİM ARKADAŞLARIMA TEŞEKKÜR EDERİM .

BENİM İÇİN ŞEVK HEYECAN KALMADIĞINDAN ADAY ADAYLIĞI YOLUNDA OLMAMIN ANLAMI KALMAMIŞTIR . BUNUN İÇİN KIMSEYE KIRGIN KUSKUN DEGILIM HİÇBİR MENFAAT BEKLEMEDEN SEVDAMIZ MUDURNUMUZ İÇİN ŞAHSIMIN FAYDALI BAŞARILI OLAMAYACAĞIMI GÖRÜYORUM.

 

“Siyaset İyi İnsan Olma Sanatıdır.” Siyaset hakka halka menfaatsiz hizmet yoludur. Siyastcininde siyasi ömrü vardır koltuklar kalıcı değildir bu duruma kimse önem vermemekte birbirine zarar verdikleri gibi Akpartimizede zarar vermektedirler.

Adaylığım ilçe teşkilat toplantılarında gündeme geldinde Uğur Türesin partiye kayıtlı değil istifa etti sözlerini üzüntü ile öğrenmiş bulunuyorum ve bu gerçeği yönetimdeki iki arkadaşım söylemiştir aday adayı olmadan Mudurnuya zarar verenler entirikaya başlamışlardır.

 

Herbirimizin duyduğu gördüğü gibi liderimiz cumhurumuzun sözlerine toplum tarafından bilinen branşında faydalı hayırlı işler yapmış liyakat saibi kişilerle zafer kazanılır genel başkanımız ERDOĞANIN partiyi hiç birkonuda basamak yapmayın sözlerine karşı gelenler Liderimizin gölgesinde Akparti rüzgarıyla nasıl olsa seçiliriz deyip 2 kez kaybeddirenler Akpartide siyaseti ticari meslek edinenler Akpartiyi basamak olarak kullanıp memursa üst göreve geçiş pılanı emekli ise ek gelir esnafsa ticari maddi imkanlarını çoğaltmak için ayrıca bayramdan bayrama İlçemize köyüne gelmeyenler Mudurnuda hayırına tavuk bile sulamayanlar birbiri ile yarış edecek şekilde aday adaylıklarını ilan etmektedirler.

 

Sözlerim tertemiz kalpleri ile aday adayı olanlara deildir. Yetkileri oldu halde Bolu yolunu hastanemizi yaptıramayanlaradır Birçoğu mesleki tecrübeleri ile Aday adaylığa belediye başkanlığına yakışan kapasitededirler.Her Mudurnuluda demokratik hakkını kullanabilir bu sevda için aday olanları tebrik ediyorum .

Üzüldüğüm konu geçmişte şahsıma vatanım insanımız adına ızdırap eziyet çekecek şekilde yaşadığım acı gerçek olaylardır. İlerde yine aday belirleme zamanı ise basit kasaba politikaları dedikodularla gizliden gizliye aday adaylarına Ak partimize zarar vereceklerdir.

Bu durum Mudurnuya herzamanki gibi zarar verecek oluşundan Boluda Ankarada Mudurnu lu siyasetcilerin sözü yine geçmicek ilçemiz yatırımlardan hizmetlerden payını yine alamayacağımız geçmiş yıllarda olduğu gibi görünmektedir Mudurnulunun Mudurnu tavukculuğun Krizine devlet desteği çare için 2004 de AKPARTİMDEN Aday Adayı olmuş İdim.Mudurnuya her zaman zarar verenlerce Akpartiden aday adayı iken elendim. 2011 de 2014 de tüm tecrübem maddi manevi gücüm çevremle Mudurnu kültürünü ekonomisini güçlendirmek Mudurnu isminin eski günlere dönmesi unutulmaması için Akpartimden aday adayı oldum yine siyaseti ticari menfaat için yapanlar tarafından aday yapılıp halkın karşısına çıkarılmadım.

2019 yerel seçimlerdede Mudurnu ilçemizde aday adayı olmamın mümkün olmadığını aynı engellemeleri yaşayacağımı gördüm için aday adayı olmayacağımı canım Mudurnuya Hemşehrelerime saygım sevgim ile duyuruyorum.

Uğur Türesin 10 Kasım 2018

Mudurnu Bir Değerini daha kaybetti

Mudurnu Bir Değerini daha kaybetti

Değerli dostlar, Mudurnu adının duyurulmasında en büyük etken olan MUDURNU TAVUKÇULUK firmasının kurucularından değerli büyüğümüz Tevfik TÜRESİN amcamız  bir süredir tedavi görüyordu.

 

Dün  Vefat haberini  Tevfik amcanın Kayın biraderi Muzaffer RESNE Ağabeyimden öğrendim, Allah Rahmet eylesin.

Bir zamanlar Mudurnu adını Dünya ya Süreyya ASTARCI Amcamız ile birlikte duyurdular, yıllarca Mudurnu adı ilçemizin Ekonomik geçim kaynağı oldu, burada çalışan binlerce Aile evlerine Ekmek götürdü, yuvalar kuruldu, taaa ki 2000 krizine kadar.

 

Her kişinin bildiği ve konuştuğu bir konu vardı Mudurnu’da  Mudurnu Tavukçuluk Devlet gibidir, 7/24 yemek çıkar  Mudurnu köylerinden ilçeye okumaya gelen Öğrenciler  Mudurnu Merkezden işçi servisi ile öğle saatlerinde şirkete gelir yemeklerini yerdi, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen hammadde araçlarının  şoförleri  yemeklerini yerdi, Köylerdeki cami  ve köy konağı yapımlarında Muhtar ve azaların isteği ile ihtiyaç olan kum,çakıl,çimento temin edilirdi.

 

Mudurnu Tavukçuluk Mudurnu için  bir değerdi.

Mudurnu Tavukçuluk sayesinde yıllarca insanımız evine aş götürdü ve yıllar sonra meyvelerini hala yemeğe devam ediyor, ilçede yaşayan veya ilçe dışına giden binlerce kişinin SSK başlangıcı Mudurnu Tavukçuluk a ait şirketlerden bir tanesindendir. Buranın kurulmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Rahmetli Televizyoncu Selahattin Amcam ile arasıra sohbet ederken  Mudurnu Tavukçuluk ile ilgili anlatırdı anılarını, onunda mekanı Cennet olsun.

 

Hiç unutmam her ay Mudurnu Tavukçuluk olarak  Aslan abinin Büfesinin önünde Tırlar ile çalışanlarına  Tavuk, Yumurta, Sucuk,Salam,Sosis ve Yıl sonlarında  Meşhur Mudurnu Tavukçuluk Takvimi dağıtılırdı.

 

Binlerce kişinin Ekmek teknesi maalesef 2000 krizine yenik düştü ve halen canlanamadı. İnşaallah Rabbim hayırlara vesile kılar.

 

Mudurnu için yıllarca ilçeye hizmet vermiş ve ilçenin her karış toprağında bir şekilde katkısı bulunan Mudurnu Tavukçuluk un kurucularından Tevfik TÜRESİN amcamıza Allah tan Rahmet diler Ailesine ve geride kalanlara Baş sağlığı dileriz.

MUDURNU HABER AİLESİ

www.mudurnuhaber.com

 

 

Bas mührünü Millet ittifakı’na!

Süleyman ÖZIŞIK

Bas mührünü Millet ittifakı’na!

Türkiye 100 yıl önce olduğu gibi bir kez daha işgal edilmiş olsaydı, işgalci düşman kuvvetler ne yapardı sizce?

Yapacakları şeyleri tek tek sıralayayım:

– Olağan Üstü Hal kaldırılacak

– Selahattin Demirtaş hapisten çıkarılacak

– PKK ve HDP’nin istediği gibi yerel yönetimlere özerklik verilecek
– Afrin ve El Bab’dan çıkılacak

– TİKA kapatılacak.

– TRT satılacak

– Cumhurbaşkanlığı Külliye’si satılacak 

– Nükleer santral durdurulacak

– Kanal İstanbul projesi durdurulacak

– Yerli otomobil projesi durdurulacak
– Hızlı Tren projesi durdurulacak.

– Devletin envanterinde bulunan uçaklar satılacak
– Üçüncü Havaalanı Projesi durdurulacak

– Rusya ile yapılan S -400 anlaşması iptal edilecek

– Hapishaneler boşaltılacak. Yani Fetö teröristleri salınacak.

– IMF ile yeniden masaya oturulacak
-Cumhurbaşkanı ve ona destek veren herkes yargılanacak.

Kahredici olan ne biliyor musunuz? 

Kahredici olan şu ki bunları bir Amerikan valisi veya bir Yunan generali değil, kendine “Millet İttifakı” diyen muhalif partilerin lider adayları söylüyor.

Daha kahredici olan ise bu vaatlerin, meydanları dolduran on binler tarafından onaylanıyor, alkışlanıyor olması…

Erdoğan şeker fabrikalarını özelleştirince “Ülke satılıyor” diye vesvese üretenler, açık açık, “Gelirsem bu kurumları elden çıkaracak, adeta ülkeyi satacağım” diyenleri ölümüne destekliyor.

Erdoğan nefreti bir insanı daha ne kadar körleştirebilir?

Meral Akşener gözümüzün içine baka baka, “Darbecilere direnen TRT’den öç alacağım” diyor. TRT çalışanlarının tamamını kapının önüne koyacağını, onları açlığa, sefalete mahkûm edeceğini söylüyor.

Muharrem İnce gözümüzün içine baka baka, “Bu ülkeyi ayakta tutan hangi direk varsa ilk önce onu yıkacağım” diyor. Dünyanın karşı olduğu havaalanlarına, otomobil projelerine kendisinin de karşı olduğunu söylüyor.

Temel Karamollaoğlu, “Hızlı treni hemen tedavülden kaldıracağım. Kanal İstanbul Projesi’ni durduracağım” diyerek başka bir yıkımın, başka bir yağmanın haberini veriyor.

Biri yargıyı, diğeri polis teşkilatını darmadağın edeceğini ve oradaki insanları sokağa atacağını söylüyor.

Bir başkası, darbe gecesi Fetö’cülere canı pahasına direnen Hulusi Akar Paşa’yla, Afrin Kahramanı Metin Temel Paşa’nın apoletlerini sökeceğini söylüyor.

Ve…

Ve hepsi ağız birliği etmişçesine Erdoğan’ı ve onu destekleyenleri yargılayacağını söylüyor.

Ve bunları yapacağını vadedenler…

“Yıkacağız, satacağız, kapatacağız, yargılayacağız” diyenler, dönüp bize ne diyor? “Türkiye bizimle huzura kavuşacak” diyor!

“Artık sağcı solcu kalmadı. Bir vatan kaldı elimizde, bir de vatan haini” diyen ne de güzel söylemiş.

Sanki…

Sanki bugünler için söylemiş!

“Kahredici”“daha kahredici” dedik ama en kahredici olan ne biliyor musunuz?

Bu ülkede hala, “Ben AK Parti’nin listelerini beğenmedim. Onun için bu kez gidip oyumu başka partiye vereceğim” diyenlerin bu olup biteni görmemesi var ya!

İşte en kahredici olan bu!..

Öyle ya!..

AK Parti listelerinde yer alanlar, “YPG terör örgütü değildir” diyenlerden daha kötü ya! Ondan dolayı oy vermeyecekler herhalde!

AK Parti listelerindeki isimler, terörist cenazesine gidip ağlayanlardan,  çok daha adi ya!

AK Parti listelerinde yer alanlar, “Hiç bir şeyden tiksinmedim şehitler ölmez, vatan bölünmez sözünden tiksindiğim kadar” diyenlerden daha alçak ya!

AK Parti listelerinde yer alanlar, devletine “Katil” diyen, Mehmetçik’e, “İşgalci” diyen namertlerden daha namert ya!

AK parti listelerinde yer alanlar sırtını PKK’ya, YPG’ye yaslayan terör yardakçılarından daha hain ya!

AK Parti listelerinde yer alan isimler, katil Selahattin Demirtaş’tan çok daha kötü ya!

AK Parti listelerinde yer alanlar, darbe gecesi sela okunan camileri basanlardan daha fazla ülke düşmanı ya!

AK Parti listelerinde yer alanlar kendilerine “Koyun”, “Göbeğini kaşıyan adam”, “makarnacı, kömürcü, cahil, eğitimsiz, g.t kılı” diye hakaretler etti ya!

AK Parti listesindekiler, “Seçimi kazanınca sizi denize dökeceğiz” dedi ya!

Onun için oy vermeyecekler herhalde!

Verme tabi can kardeş, sakın ha AK Parti listelerine oy verme!

Meral Akşener’i Cumhurbaşkanlığı’na, Muharrem İnce ve Temel Karamollaoğlu’nu yardımcılıklarına getir.

Selahattin Demirtaş’ı, Pervin Buldan’ı, Sezgin Tanrıkulu’nu ve bilimum diğer teröristleri de kabineye soktun mu…

Gerisi kolay!

Dolar kendiliğinden düşecek, ekonomi hemencecik düzelecek ve ülkeye huzur, mutluluk gelecek!

Hepimiz kardeş olacağız!

Hadi!

Bas mührü Millet ittifakı’na!

 

Kaynak: İnternet haber

www.mudurnuhaber.com

Sakin şehir dediksede Her şeyi Bedavaya veriyoruz demedik

Sakin şehir dedikse de Her şeyi Bedavaya veriyoruz demedik !

İlçemiz geçtiğimiz aylarda sakin Şehir ünvanını aldı. Gerek yerelde gerekse  Türkiye medyasında  bazı  Gazetelerin Hafta sonu eklerinde bu konu işlendi.

Metropol şehirde yaşayan lar ve haberleri gerek  Gazetelerden okuyanlar gerekse inetrnet  Medyasını okuyanlar gidip bakalım şu Mudurnu ya fazla kalabalıklaşmadan yatırım yapalım kalabalıklaşıncada  2 misliye satarız düşüncesi ile düştüler yollara…

 

Mudurnu da  satılık Evler ve konaklar 25 bin 30 bin tl arası  

Çay 50 kuruş

Ekmek 50 Kuruş

Su Bedava

Çorba 1 Tl

Tas Kebabı 2.50 tl

Fasulye 1.50 tl 

Helva ikram

Çay İkram

Salata ikram :) 

 

Ooooo ne kadar ucuzmuş burası diyenler  birde Menünün dibine baktıklarında meğer bu fiyatlar Askeriye  Garnizon fiyatıymış :)

Yahu sakin şehir dediysek gelin bizi öldürün demedik !

Her hizmetin bir bedeli olmalı evet ama birde hizmet edenlerin maaliyetlerine bakıp eleştiri yapmakta fayda görüyorum.

 

Hizmet sektörü zor bir sektör haftanın sadece 2 günü çalışacaksın ondada gelen müşteriler neredeyse  size geldik deyip üzerine para isteyecekler.

Tabiiki bunun yanında ilçemize gelip hem hizmetlerden hemde insanımızın güleryüzlü ve cana yakınlığından çok memnun kalmış  misafirlerimizde  var elbet.  Burayı çok sevdik tekrar gelecegiz , fiyatlar gayet uygun diyorlar.

Hizmet sektöründeki arkadaşlarımız Mudurnu adına yapabilecekleri her fedakarlığı zaten yapıyorlar, Turizm adına  başka ne gibi artılar geliştirebilirizi ise   Mudurnu Kent Meclisi araştırma yapıp yönetime sunumlar hazırlamalıdır.

 

Mudurnu Turizm de mutlaka ABANT ı kullanmalı ve gelen Turistlere ilçede farklı ve alternatif  vakit geçirebilecekleri ne gibi sunumlar yapılmalı bunlar planlanmalıdır.

 

Kalın sağlıcakla

Aydın ÖZPELİT 

 

1 MAYIS 2018

www.mudurnuhaber.com

 

Sakin Şehir Mudurnu ve Turizm

Sakin Şehir Mudurnu ve Turizm

Mudurnu ilçemizin 2001 krizinde yaşadığı Ekonomik problemler nedeni ile kendine yeni bir yol çizerek  neler yapılabilir ? Genç Göç akını nasıl durdurulur ? Turizm  mi yoksa Tarım mı ? Yoksa Tekstil mi yapılsın tartışmaları defalarca toplantılarda  tartışıldı.

 

Her toplantıda bir Buğday tanesi kadar yol alınmadığı katılımcılar tarafından defalarca söylendi. Söylendikçede  denildiği gibi hiç bir şey olmadı , yapılamadı. Sadece günü gün ettik ve bazı etkinlikleri sadece kendimiz yapıp , sadece kendimiz eğlendik.

 

PEKİ ŞİMDİ NEREDEYİZ ?

Şimdi Mudurnu olarak artık dibe doğrumu gidiyoruz yokuş yukarımı çıkıyoruz belli değil ?  Her kes bir yerinden tutuyor işin inşaallah böyle gidişat ile  iyice kopmalar yaşanmaz. Aslında benimde köşe yazılarımda geçmiş yıllarda anlattığım gibi  ilçenin tek kurtuluşu siyasi kimliklerden sıyrılıp bir köşeye atılıp hep birlikte Mudurnu için neler yapılabiliri planlayıp harekete geçmektir. Aslında bunlarda denendi diyebilirsiniz ve haklısınızda  !

 

Sene 2001 Mudurnu Platformu adı altında  rengarenk  bir oluşum  vardı, heyecanda vardı ama  heyecanın  maalesef devamı bir türlü getirilemedi, kimileri siyasi düşündü kimileride Ticari düşündü ve yürümedi. Aynı Mudurnu Platformu İstanbul da yaşayan Mudurnulular tarafından yeniden canlandırılmak istendi, onlarda çok heyecanlıydılar çünkü Mudurnu dışında yaşıyorlar ve gezen gören ve yaşayan kişilerden oluşan yönetim bir heyecan ile  Mudurnu’ya neler katabilir diye kolları sıvadı. Her zamanki hezeyana yine uğradık. Şu anda  onlarında heyecanının bittiğini üzülerek görüyorum, sebebini ise bilmiyorum. İnşaallah yine  ve yeniden toparlanıp Mudurnu için Projelerini sunarlar.

 

NE YAPMALIYIZ?

Yapılacak şey aslında çok basit ama bir türlü başarılamıyor, bunu herkes  biliyor ve konuşuyor ama iş icraata geldimi maalesef başarıya ulaşılamıyor. Yapılması gerek  her kesimden kişiler elini taşın altına koyup Mudurnu için neler yapabilirizi konuşmayıp daha önce keşif edilen konuları  ele alarak  görev dağılımı yapıp bir an önce harekete geçmelidir.

Vakit çok çabuk akıp geçiyor, Mudurnu çok şeyler kaybetti ve kaybetmeyede devam ediyor, sebebi ise kısır çekişmeler artık bunlara son verilmeli ve ileriye bakılmalıdır.

Mudurnu yeni bir heyecanı yakalamalıdır, ama bu heyecanı sadece tek bir kurum kendi başına yakalayamaz , içinde yaşayan bireylerinde çorbada tuzu bulunması için birlikte hareket etmek en akıllı çözümdür.

 

Hayırlısı diyelim.

 

Mudurnu’dan selam ve saygılarımla

 17 Nisan 2018 Salı 21.30 Mudurnu /Bolu

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

DARBE

DARBE !

15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye tarihinin  unutamayacağı gecelerden biri olarak akıllara kazındı.

O gece İstanbul ve Ankara da yaşayanlar olaylara en yakın olanlardı. Kimse gece geç saatlere kadar ne olup bittiğini anlayamadı. İstanbul da   Tanklar  Köprüde ulaşımı durdurdu.

 

DIŞARIDAN SALDIRI VAR  ZANNETTİK , MEĞER PROBLEM İÇİMİZDEYMİŞ

Geçtiğimiz aylarda İstanbul da  Canlı bomba  ile saldırılar yapıldığı için, her vatandaşın aklına yine İstanbul da  bir problem var diye geldi. Bazıları  Köprünün kapatılmasında  değişik senaryolar yazarken esas gerçek ilerleyen saatlerde Köprü üzerindeki Tanklar ve Askerlerin  masum halkın üzerine ateş açması ile anlaşıldı.  DARBE  GİRİŞİMİ

 

TÜRKİYE İÇİN KARA BİR GÜN

15 Temmuz  2016 gecesi yaşananlar Türkiye tarihine kara bir gün olarak geçti,  Askeriye DARBE girişiminde bulunarak Ülke yönetimini ele geçirmeye  çalıştı. Tüm bu olan biteni vatandaşlar ilk saatlerde Televizyonlar dan Amerikan filmi seyreder gibi izledi. Devlet Televizyonu TRT yi ele geçiren teröristler  zorla spikere  DARBE metnini okuttu.

 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN HALKI SOKAĞA DAVET ETTİ

Hain planda ilk hedef Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN dı,  Erdoğan ı öldürmek için  harekete geçen Tim  vatandaşın verdiği  Vergiler ile alınan Helikopter ve mühimmat ile   Cumhurbaşkanımızın kaldığı yere saldırı düzenledir. Nasıl bir akıldır ki bu kadar organizeli bir şekilde Ülke nin  yönetimini ele geçirmeye çalışıyorlar?

 

VATANDAŞ SOKAĞA ÇIKARAK DESTEK VERDİ

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip ERDOĞAN  ın Cep telefonu ile Tv ye bağlanarak halkı sokağa davet etmesi büyük bir destek buldu. Eline Türk bayraklarını alanlar  sokaklara hareket etti, Türkiye nin Tüm illerinde sokaklar doldu taştı, Ezanlar okundu destek Selaları verildi. Verilen bu Sela ve Ezanlar birlik ve beraberlik çağrısıydı, çoğu kişi Bayraklarını alıp çoluk, çocuk meydanlara koşarken Ezan ve Sela dan rahatsız olup gece yarısı nedir bu gürültü yatın uyuyun diyenlerde vardı.  Bazı kişiler, sosyal medya üzerinden algı operasyonu yapıp oturun evinizde , dışarı çıkıpta ne yapacaksınız, zaten ortalık karışık diye arkadaşlarını ve çevrelerini engellemeye çalıştılar.

 

 ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN

15 Temmuz gecesi yaşananların ardından Ülkemizde  çoğu şeyler değişti,  aslında  Türkiye neyi nasıl üretirimi düşünmesi gerekirken içine düştüğü bu felaketten  halkımızın duaları ile inşaallah en kısa zamanda kurtulacaktır. Allah yar ve yardımcımız olsun.

 

       Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

 

Bir Ramazan’a daha MERHABA

Bir Ramazan’a daha MERHABA

ON bir Ayın sultanı Ramazan ayı bir kez daha bereketiyle birlikte geldi.

Ramazan ayının değerli ibadeti TERAVİH namazları için vatandaşlar Camilere akın etti. İnşaallah  Ramazan ayından sonrada ibadetlerin devamı gelir diye dua ediyoruz.

İlk günden İftar sofraları kuruldu ve insanlar paylaşım için hep birlikte iftar sofralarına oturdu, ne mutlu bizlere.

Ramazan berekettir, Ramazan huzurdur,

 

Tabiiki bazı kanı bozuk ve islam ve Türk düşmanı mihraplar Ramazan ayında da boş durmadı, Ramazan ayının 2. günü ülkemizde  İstanbul da yaşanan Terör olayları sonucunda Polis kardeşlerimiz Şehit oldu, masum insanlar hakka yürüdü, hepsine Allah tan rahmet diliyor Ramazan ayının feyzi ile kabirlerinin aydınlanması için dua ediyoruz.

 

Ramazan ayı bizim Mudurnu gibi yerlerde daha bir rahat geçiyor, sebebi ise havalar ılıman gidiyor, Trafik  büyük şehirlerdeki gibi değil, gürültü yok,patırtı yok daha ne isteyelim Yüce Mevla’dan. Fırınlarda çıkan  sıcak Ramazan Pide  kuyrukları ne kadar hoş.

 

Ramazan Ayı yüzü suyu hürmetine eller semaya kalkıp dualar ediyoruz, Ülkemizdeki terör olayları bitip güzel Ülkemizde hep birlikte kardeşçe yaşamak nasip etsin rabbimiz.

 

Ramazan ayında iyilik yapmaya devam ederken, ziyaret edilecek büyükler unutulmamalı, küçüklerinde gönülleri alınmalıdır.

 

Rabbim inşaallah nice hayırlı Ramazan ve Bayramları  birlikte görmek nasip eder.

 

Hayırlı Ramazanlar

 

www.mudurnuhaber.com

Trafik haftasında Trafik problemi

Trafik haftasında Trafik problemi

Trafik haftası münasebeti ile Mudurnu ilçemizde ilk kez Jandarma ve Emniyet in birlikte organize ettiği  tanıtım programı Mudurnu  Atatürk meydanında yapıldı.

Mudurnu Pazarının kurulduğu  Perşembe gününde yapılan etkinlik  Trafik sıkışıklığı olmasına rağmen vatandaşlar maalesef ilgi göstermiyor.

Okullarda Trafik haftası dolayısı ile eğitimlerin verildiğini ifade eden Emniyet mensubu arkadaşlarımız, halkı davet etmelerine karşı gerekli ilginin olmamasından dolayı mutlaka üzülüyorlardır.

Mudurnu ilçesinde Trafik problemi Pazarın Perşembe gününe alınması ile birlikte hala devam ederken köklü bir çalışmanın kısa süre içerisinde yapılması artık şart oldu gibi görünüyor.

İlçe dar bir vadi de kurulduğu için ve  Yıldırım Beyazıt camii ve  Astarcılar market önüne kadar olan kısımada uygulanan Dubalardan dolayı Trafik zaman, zaman durma ve yığılma noktasına ulaşabiliyor, zaman, zaman da Dubaların kazaya sebep olduğuda aşikardır, ayrıca bu gün Kaymakam  makam aracının geçtiği  sırada  bir aracın  tam Trafik çadırının olduğu yerin karşısında park etmesinden dolayı oluşan yığılma vatandaşın dikkatinden kaçmadı.

 

Evet, Mudurnu’da ciddi manada Trafik problemi var ve yaşanmaktadır, bunun çözümü ise konuşup bir organize ile  sonuca bağlanmalıdır.

Trafik yoğunluksuz, kazasız ve sıkıntısız bir şehir temennisi ile ….

Saygılarımla

 

Aydın ÖZPELİT

mudurnuhaber@gmail.com

www.mudurnuhaber.com

TAVUK, TERÖRÜ DURDURURMU!

TAVUK, TERÖRÜ DURDURURMU!

Teröre Çare Tavuk 

MUDURNUNUN OSMANLI DÖNEMİNDEN BERI TAVUKCUBAŞI KAZASI OLDUĞUNU BİLIYORMUYDUNUZ?

Mudurnu” Matbah-ı amire (Saray Mutfagı) Osmanlı Sarayınin tavuk ihtiyacini karsilayan vergisini Osmanli devletine yilda 7700 tavuk , 2500 piliç tavuk üreterek ödeyen MUDURNU nun Tavukcubaşı kazası olduğunu 1994 yılında Ankara gazi üniversitesi n de bir araştirmaya destek olan Tevfik Türesin bey olup TBMM osmanlı arşivlerinden belgelenmiştir.

Cumhuriyet döneminde de 1964 de Tevfik Türesin tarafından tekrar tarih tekerrür ederek üretime başlamıştır. 2000 yıllarına kadar tavukçuluğun başkenti MUDURNU ünvanını alarak dünya çapında milli bir marka olmuştu. Ülkede yaşanan ekonomik kırizlerde bu gün Mudurnu muzda tavuk üretiminde sorunlar yaşatmıştir.

 

Inaniyorumki istenilirse önümüzdeki on yıl içinde tekrar Mudurnu da saraylara layik gerçek tavuk üretilecek sağlıklı şekilde tüm dünyaya hizmet ederek efsane tavuk geri dönecektir. Günümüzün siyasetçileri nedeni bilinmeyen bir şekilde bereketimiz tavuğa sahip çıkmamaktadır.

Temsilcilerimiz Mudurnu Belediyesi şehir logosunda tavuğa yer verilmemektedir. Oysaki Bolu da ilçelerde Mudurnu’da sosyo ekonomik gelişmeyi köyden kente göçü durduran bölgemize 40 yıldır is aş sağlayan tavuktur. Günümüzde savaşlar terör üretimlerle engellenmelidir diye düşünüyorum.

Her bir yurttaşımızı derinden üzen yasadığımız teröre çare Güney Doğuda halka gelir getirecek devletimizle halkı güven anlamında DOĞULU VATANDASIN dağa çıkmasını önleyecek milleti birleştirecek yaşanan terörü bitirecek örnek Mudurnu modelidir tavuk üretimidir .Tavuk üretimleriyle Arap ülkelerine yakin illerimiz köylerimizde devlet ve özel sektör tevsik ve yatırım lar yapmalıdır.Tavukçuluk memleketimize hem ihracatla döviz kazandıracak halkı yoksulluktan kurtaracak dağa çıkmayı önleyecek terörü sonlandıracak barış sağlayacak tek üretim modeli tavukçuluk ve örnek model Mudurnu dur diyerek selam saygımla devlet yetkililerimize siyasilerimize okuyuculara duyuruyor bilgilendiriyorum..

 

9 NiSAN 2016

Uğur Türesin

MUDURNU HABER

 

www.mudurnuhaber.com