Arap Turizm Profesyonelleri SAROT ta

Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA), İl Kültür ve Turizm Müdürlükleriyle işbirliği halinde METEX Orta Doğu Turizm Fuarı ardından yaptığı Fam Trip Bilgilendirme ve İşbirliği Zirvesiyle gezisiyle, 23 Ortadoğu ve körfez ülkesinden profesyonel katılımcıların ve Türkiye’den 200 civarında seyahat acentesinin katılımı ile Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova illerinden oluşan Doğu Marmara bölgemizin güzelliklerini ve turizm potansiyellerini yerinde ve daha yakından tanıtıyor ve yeni bağlantılar için ortam hazırlıyor..

Ortadoğu ülkelerinden yaklaşık 120 turizm profesyoneline bölgemizin doğal, tarihi ve turistik güzellikleri aktarıldı. Geçtiğimiz yıl bölgede faaliyete geçen SAROT TERMAL tesislerinde ağırlanan Arap turizm Profesyonelleri doğa güzelliklerine hayran kaldı.

www.mudurnuhaber.com

 

BOLU’DA 4 İLÇENİN ADLİYESİ DAHA KAPATILDI

2012 yılı adli yargı yaz kararnamesi 13.06.2012 tarihinde yayınlandı. Bolu’nun Mengen, Seben, Göynük ve Kıbrısçık Adliyeleri kapatılıyor. Bolu Merkez, Gerede ve Mudurnu Adliyeleri faaliyette olacak.

BOLU’DA 4 İLÇENİN ADLİYESİ DAHA KAPATILDI

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 13.06.2012 tarihinde yayımlanan 2012 yılı adli yargı yaz kararnamesi ile komşu ilçeye yakınlık, iş yoğunluğunun yetersiz olması ve ülkemizdeki hâkim savcı açığının çok olması sebebiyle Türkiye’de birçok küçük adliye kapatıldı. Kapatılan adliyeler arasında Bolu’nun Mengen, Seben, Göynük ve Kıbrısçık adliyeleri de yer aldı.

2004 yılında Yeniçağa ve Dörtdivan adliyeleri de kapatılmıştı. Bu son kararname ile Bolu genelinde şu anda sadece Bolu (merkez), Gerede ve Mudurnu adliyeleri faaliyette olacak.

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu Offroad büyüledi

Mudurnu Offroad Derneğinin düzenlediği 2. Tek Kurşun atış ve Offroad yarışması renkli görüntüler ile akıllara kazındı.

  TÜRKİYE DE BİR İLK

Mudurnu Offroad Derneği Başkanı Mudurnu ilçesinde 2. yapılan bu etkinliğin Türkiye de başka bir örneğinin olmadığını belirtti.

 Başkan Murat YAVUZ Mudurnu Offroad derneği olarak  yarışma günü öncesinde  Yarışmanın yapılacağı alanda  katılımcıların kamp kurduğunu ve Sponsorların desteği ile çeşitli etkinlikler yapıldığını belirtti.

Yavuz, Mudurnu ilçesinde 2. yapılan programın Türkiye de ilk olmasının  anlamının ise  aynı anda Kamp, Atış Yarışması ve Offroad gösterilerinin olmasından dolayı olduğını ifade etti.

   MUDURNU OFFROAD İL VE İLÇE  SINIRLARI AŞTI

Mudurnu Offroad Başkanı Murat YAVUZ  Mudurnu da yapılan  ve bu yıl 2. sinin düzenlendiği yarışmaların ilçe ve il sınırlarını aşarak İstanbul-Ankara-Sakarya ve komşu il ve ilçelerden katılımın kendilerini sevindirdiğini belirtti.

Yavuz,  Mudurnu da yapılan etkinlikler ile ilçenin adı Spor faaliyetleri ile daha geniş kitlelere duyurulacak, belki ilerleyen yıllarda Mudurnu ilçesinde MUDURNU OFFROAD festivali düzenlenerek  binlerce sporsever burada buluşacak dedi.

  MUDURNU VE ÇEVRESİNDE PARKUR SIKINTISI YOK

Mudurnu Offroad Başkanı Murat YAVUZ Mudurnu ve çevresinde Parkur sıkıntısının olmadığını ifade ederek doğal parkurlar yarışmacılarımızı büyülüyor. İlerleyen yıllarda Offroad yarışlarına ilgi daha çok artacak dedi.

www.mudurnuhaber.com

 

Sizinle Daha iyiye

Mudurnu Haber Sitesi Başta olmak üzere MUDURNU siteleri 28 Mayıs 2012 günü gün boyunca bakım ve iyileştirme çalışmaları nedeni ile yayınına ara verdi.

HER ŞEY DAHA GÜZELİ İÇİN

1999 Yılında başladığımız MUDURNU tanıtım yolculuğumuzun 13 cü yılında  değişik faaliyetler ile MUDURNU isminin duyulması için elimizden gelen gayret ve çabayı bizlere destekçi olan çok değerli hemşehrilerimiz ile sürdürüyoruz.

  1999 YILINDA MUDURNU.COM  2012 YILINDA MUDURNUMARKET.COM

1999 yılında  www.mudurnu.com sitemiz ile başlayan yolculuğumuzda 2001-2002 yılında www.mudurnuhaber.com  2010 yılında www.mudurnuorganik.com 2011 yılında www.mudurnuagroturizm.com 2012 yılında ise www.mudurnumarket.com ve www.mudurnushoping.com adresleri  ve bunlara  bağlı çalışan 15 civarındaki internet sitemiz ile MUDURNU siteleri ile ilçemizin ismini duyururken 2012 yılında yeni bir karar aldık.

MUDURNUHABER ARTIK BÖLGENİN SESİ OLACAK

Mudurnu Haber Sitesi olarak yaklaşık 11 yıllık bir yayın hayatından sonra şimdide 2012 Temmuz ayından itibaren Bölgenin sesi olmak için kollarımızı sıvadık.

  

  İPEKYOLU DERGİSİ YAYIN HAYATINA BAŞLIYOR

2012  yılının Temmuz ayı itibari ile MUDURNU sitelerine kardeş olarak İPEKYOLU siteleride yayın hayatına başlıyor. İPEKYOLU Dergisi 2012 Temmuz ayında ilk sayısı ile okurları ile buluşacak. 2 ayda bir yayımlanacak olan İPEKYOLU dergisi Sakarya nın SAPANCA ilçesinden başlıyarak Geyve-Taraklı–Göynük-Taşkesti-Mudurnu-Kıbrıscık-Seben-Nallıhan-Sarıyar-Karaşar-Kırbaşı-Uruş-Beypazarı ve Ayaş  İPEKYOLU güzergahında yayın hayatına başlayacak.

www.ipekyolupostasi.com ve www.dergiipekyolu.com sitelerimiz ise Temmuz 2012 itibari ile aktif hale gelecek olup İPEKYOLU bölgesinden güncel haberler ile Bölgenin sesi olacak.

Bu güzel ve Turizm çalışmalarını destekleyici yolculuğumuzda Maddi ve Manevi yanımızda olan ve olacak olan  tüm dostlarımıza teşekkürü bir borç biliriz.

 Aydın ÖZPELİT

Reklam ve Tanıtım Desteği  için görüşmek isteyenler Tel: 0 535 735 91 64 nolu telefonu arayabilirler.

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

Akşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri başlıyor

2012

Mikrobiyolojinin Babası Anılıyor…

“Akşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri” başlıyor…

Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan:
“Akşemseddin Hazretlerini dünya tanımalı”
“Tüm Türk halkını 26-27 Mayıs’ta düzenlenecek olan “Akşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri ”ne davet ediyoruz”

“AkşemseddinHazretleri Anma Etkinlikleri”26-27 Mayıs’ta “Diyar-ı Akşemseddin’’ Göynük’te gerçekleştirilecek. Bu yıl 25.’cisi düzenlenecek etkinliğe Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Metin’in katılması bekleniyor.

Göynük Belediyesi tarafından gerçekleştirilen etkinlik ile dünya ve ahiret âlimi olan AkşemseddinHazretleri’nin manevi ve ilim yolundaki değer ve görüşleri ulusal ve uluslararası boyutlara taşınması hedefleniyor.

Bu yıl etkinliğe yurt içi ve yurt dışından büyük katılımın olması bekleniyor. Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan, “Akşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri”nin,Akşemseddin Hazretleri’nin ve onun yaşadığı yer olan Göynük’ün tanıtımı için önemli bir nitelik taşıdığını belirterek, bu yıl etkinliğin daha coşkulu geçeceğine inandıklarını kaydetti.

İslam âlimi olmasının yanı sıra devrinin en iyi hekimlerinden biri olarak da görülen AkşemseddinHazretleri,tarihte mikroorganizmalardan ilk bahseden kişi olarak “Mikrobiyolojinin Babası” sayılıyor. İstanbul’un fethinden sonra Göynük’e dönen Akşemseddin Hazretleri 1459 yılında vefat etmiş ve türbesi Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında Göynük’te yaptırılmış.Akşemseddin Hazretlerinin Türbesi’ni her yıl 50 binin üzerinde insan ziyaret ediyor.

Bolu AK Parti Milletvekillleri Ali Ercoşkun ve Fehmi Küpçü’nünde katılacağıAkşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri” 26 Mayıs Cumartesi Günü saat 19.30’da Mehteran Korteji yürüyüşü ile başlayacak. Cumartesi programında, açılış konuşmaları, ilahi konseri, sema gösterileri, havai fişek gösterilerive yatsı namazının ardından okunacakmevlid-i şerif yer alacak.

Ömer Sekkini Hazretleri ve Akşemseddin Hazretlerinin türbe ziyaretleriyle başlayacak27 Mayıs Pazar Günü programında Gazi Süleyman Paşa Hamamı etrafında oluşturulan kültür sokağı gezisi, Belediye Meydanı’nda yapılacak olan mehteran konseri yer alacak. Tasavvuf Musikisi konseri ve protokol misafirlerine hediye takdiminden sonra Gazi Süleyman Paşa Camii’nde Mevlid-i Şerif okutulacak. Etkinlik, Hamam Önü Meydanı’nda, etli pilav ve ayran ikram edilmesiyle son bulacak.

Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan’ın konu ile ilgili açıklaması şöyle:

 “Belediyemiz tarafından her yıl düzenlenen “Akşemseddin Hazretleri Anma Etkinlikleri”nin sadece Göynük için değil tüm Türkiye için önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Akşemseddin Hazretleri,  Anadolu’nun aydınlanma sürecinde büyük rol oynamasının yanı sıra çok yönlü kişiliğiyle de dikkat çeken bir din alimi. Fatih Sultan Mehmet’in çok değer verdiği hocası ve İstanbul Fethinin görünmez mimarı olan Akşemseddin Hazretleri’ni anarakona minnetlerimizi sunuyoruz. Böyle değerli bir kişinin ilçemizde yaşamış olması ve türbesinin de Göynük’te bulunması bizleri çok gururlandırıyor.

Akşemseddin Hazretleri manevi ağırlığı, Osmanlı sarayı üzerindeki etkisi ve halkın içinde yaşaması sebebiyle Anadolu aydınlanmasının en etkili ismidir.Biz Akşemseddin Hazretlerinin çok yönlü kişiğininuluslararası arenada da tanınmasını hedefliyoruz. Vakfımızla birlikte bu konuda büyük bir çalışma yürütüyoruz. Dünya Akşemseddin Hazretlerini tanımalı.

Bu etkinliğe katılanlar, Akşemseddin Hazretlerinin güzel ilçemiz Göynük’e kattığı manevi havanın yanında; tarihi konaklarıyla, Zafer Kulesiyle, yöresel yemekleriyle ve gölleriylede unutulmaz bir hafta sonu yaşayacaklar.Göynük’e ve Akşemseddin Hazretlerine ait tüm değerleri hissedecekler. Tüm Türk halkını,Akşemseddin Hazretleri’ne hak ettiği değeri sunmak için Göynük’e davet ediyoruz.” 

25. AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ’Nİ ANMA ETKİNLİKLERİ PROGRAMI

                26 MAYIS 2012 CUMARTESİ

19.30 -20.00       Mehteran Kortejinin etkinlik alanına gelişi ile gecenin açılışı

20.00-20.30        Açılış Konuşmaları

20.30-21.30        İlahi – Ezgiler Konseri – Sema Gösterisi

21.45-22.00        Havai Fişek Gösterisi ve Lazer Gösterisi

22:10.23.30         Cami Programı  (Yatsı Namazı ve mevlid-i şerif)

               27 MAYIS 2012 PAZAR

11.00 -13.30       Ömer Sekkini Hz. Ziyareti  (Mehteran eşliğinde)

                               Akşemseddin Hz. Ziyareti

                Gazi Süleyman Paşa Hamamı etrafında oluşturulan kültür sokağında kurulan yöresel el sanatları dokuma atölyesi, Resim galerisi, Göynük hanımlarının eserlerini sergilendiği alanın ziyareti.

                               Mehter Konseri Belediye Meydanı

                               Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı

                               Protokol Konuşmaları

                               Tasavvuf Musikisi konseri                         

                        Protokol Misafirlerine Hediye takdimi

                         Gazi Süleyman Paşa Camiinde Mevlid-i Şerif

 13.30-15.00        Halka Açık Yemek ‘’Hamam Önü Meydanı ‘’(Etli Pilav-Ayran İkramı)

                     GÖYNÜK AŞEVİ ERPİLİÇ TEN

Göynük Akşemsettin H.z Anma günü hazırlanacak  Pilav ikramı için, Göynük ilçe merkezine  Branda dan AŞEVİ kuruldu.

Portatif olarak kurulan AŞEVİ , ERPİLİÇ Firması tarafından Göynük Belediyesi  nin kullanımı için Vinçler yardımı ile kuruluyor.

www.mudurnuhaber.com

 

VALİ ÖZÇİMEN’DEN MUDURNU ZİYARETİ

Bolu Valisi İbrahim ÖZÇİMEN  Kaplıca Birliği toplantısına katılmak için geldiği Mudurnuda bir dizi ziyaret gerçekleştirdi.

Toplantı bitiminde Vali, Vali yrd. İl Genel ve Belediye Meclis üyeleri birlikte esnaf duasına katıldılar.Çarşıda vatandaşlarlada sohbet etme imkanı bulan Özçimen daha sonra MARKA ve KOSGEB destekleri ile açılan işyerlereini ziyaret etti.

 

Yolda Armutçuoğlu Organik Yumurta İşletme sahibi Ömer ARMUTÇU ile de bir süre sohbet eden Vali ve beraberindekiler Keyvanlar Konağındaki öğre yemeğine geçtiler.

 

 

Yıldırım Bayezid Camisinde  Cuma namazı ve cenaze namazınada katılan Vali buradan Kanuni Camii ve bahçesindeki Halveti tarikatına mensup zatların türbelerinide ziyaret etti.

 

Vali ÖZÇİMEN ve beraberindekiler bir dizi görüşmenin ardından ilçeden ayrıldılar.

 

Haber & Foto Ö.KOCABAY

 

 

 

UMRECİLERİ UĞURLADIK

 

 

 

 

 

 

 

 İlçemizden 5 kişilik umre kafilesi daha dualarla uğurlandı. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 mudurnuhaber site yöneticisi Aydın ÖZPELİT ve beraberindekiler 18 Nisan Çarşamba günü evlerinin önünden Ağaçlarbaşı Camii imamhatibi Ali KURNAZ ın konuşması ve duaları ile uğurlandılar. 

Kafilenin 8 Mayıs ta ilçemize dönecekleri bildirildi.

Haber & Foto Ö.KOCABAY

 

Küçük Sanayi Sitesinde Yeni bir iş yeri açıldı

Mudurnu ilçesi Küçük Sanayisitesinde Cuma duası ile bir iş yerinin daha açılışı yapıldı.

Açılış ve Esnaf Duasının ardından  Pilav ve Ayran ikramedildi. Açılış sonrasında Duaya katılanlar iş yeri sahipleri  Hakkı ve Fatih KILIÇ a hayırlı olsun dileklerinde bulundular.

Küçük sanayi esnafları yeni iş yeri sahiplerinde çeşitli mesleki öğütlerde bulundular.

Mudurnu Küçük Sanayi sitesinde yeni açılan iş yerinde Balya  Makinaları ve Zirai aletlerin Bakım onarımları gerçekleştirilecek.

www.mudurnuhaber.com

 

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

 ERKAN KONURALP    www.ciftlikdergisi.com.tr

 Son zamanlarda tüm televizyon kanalları ve yazılı basında yaptığı gıda maddeleri eleştirileri ile gündeme gelen Doç.Dr.Yavuz Dizdar, son olarak Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı’ya verdiği demeç tüm halkımızın dikkatini üzerine çekmeyi bildi.Tabii Doç.Dizdar ile birlikte eleştirileri araştırıp,soruşturmadan yayınlayan gazeteci ve televizyoncuların da bu işte büyük veballeri vardı.

Bilindiği gibi Doç.Dr.Yavuz Dizdar önce süt ve yoğrut hakkında verdiği demeçlerle dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.Bu eleştirilerin sonu gelmeden bu kez aynı şahıs tavukçuluk sektörünü hedef alarak aşağıda okuyacağınız bilimsel verilerden uzak demeçlerle halkımızın tedirgin olmasını sağladı.

Önce biz Yavuz Dizdar Hakkında bilgi verelim.Önce Dizdar çok iyi bir i çki ve rakı uzmanıdır.Bunu göz önüne alınca bu açıklamaları ayık kafayla verdiği konusunda da şüpheliyiz.

Şimdi Yavuz Dizdar’ın önce rakı uzmanlığı ile ilgili şahsi sitesinde yazdığı yazı ile kendisini tanıyalım:

Biz neden rakı içeriz?

Yazan; Yavuz DİZDAR /  

Rakının nasıl içilmesi gerektiği üzerine çok yazıldı. Ne kıvamda nasıl soğutulup ya da belki soğutulmadan bardağa konulan iki parça buz üzerine yavaş yavaş sızdırılarak zehrinin alınmasından tutun, “illa ki sek” diyenlere varana kadar ben bunlardan en az iki düzine okumuş ya da dinlemişimdir. Rakının içilme adabı kendini rakı müdavimi addedip de ayda yılda bir kadehi zor görenlerin sohbet konusudur daha çok; oysa benim bu konuda bildiğim tek kaide açılan şişenin bitirilmesi gerektiğidir, zira yarım kalmış bir şişe yeni başlanacak bir sofranın dünden yarım kalmış mezelerini, üstü geçiştirilmiş sohbetlerini çağrıştırır da, rakı içmeye durmanın tazeliğini yorarmış gibi gelir, “nimetin” ziyan edilmemesinden ziyade.

“Nimet” yakıştırmasını abartılı bulup, hatta hoşlanmayanlar lütfen alınmasın. Dünyadaki her şey gibi rakı da nimettir. Onu nasıl değerlendireceğiniz, keyif ve hikmetinden mi yararlanacağınız, yoksa mihnet ve illete mi dönüştüreceğiniz tamamen kendi elinizdedir. Lakin rakı alkollü diğer içeceklerden ciddi olarak farklıdır. Üstelik birkaç satır ilerde size kendi yorumumla sıralayacağım bu farklar, aslan sütü nitelendirmesiyle kendimize yakıştırmamız, hatta daha ileri götürüp milli içkimiz olarak tanımlamamızdan da kaynaklanmamaktadır. Herkese kendi yavrusu aslan görünür, ama nedendir bilinmez, alkolle arası kötü olmayanlar belki hak vereceklerdir, rakı için söylenecek çok daha fazlası var.

Bütün içkiler yudumlanarak içilmeye başlanır, ancak rakı önce kokusuyla içilir. Şarap merakı olanlar, hatta degüstatörler istedikleri kadar koklayıp, rengine baksınlar, taze, kekremsi, gövdeli ve hatta yaramaz, şakacı diye adlandırsınlar şaraplarını, kokusuyla içilmeye başlanan hiçbir içecek yoktur. Kokuyla içmek sandığınız gibi bir kelime oyunu, şereflendirme değildir. Tat duyusu koku algısıyla birlikte çalışır (nezle olduğunuzda bu nedenle koku alamazsınız desem daha iyi anlaşılacaktır), lakin kokunun başka bir özelliği vardır. Koku en derin hafızamızı taşır. Büyüdüğünüz evin kiler kokusu, aşık olduğunuz kadının ten kokusu, siz her şeyi unutsanız bile duygularınızla öyle iç içe geçmiştir ki, kimi zaman olayları bile hatırlayamaz, ama o duyguları aynı sıcaklığıyla hissedersiniz kokuyu duyduğunuzda. Rakının kapağı açılıp da ortaya yayılan bu kokusunun içilmesinin esprisi de budur. O koku en içten paylaşılan anların öncesindeki katıksız birliktelik, aşık olmuşlukların heyecanıdır. O koku hafızanın kendisidir. Bence biz işte en çok bundan rakıyı severiz ve severek içeriz.

Rakının ikinci önemli hafızası ise boğazınızdan yuvarlanıp gidiverirken bıraktığı o yanma hissidir. Acı olduğunu bile bile içersiniz, ama hiçbir zaman bir ilaç niyetine değil. Arkasından atıştıracağını mezenin tadını daha iyi alacağınızın bilincidir bu, o tat ahenginin uzatılmasıdır. Aceleye getirilip, “mırk mırk” yutuluvermez, belki de bundandır rakı öyle üstünkörü sofraların içeceği de olamaz, hani iki paket cips biraz çerezle düzülüvermez o sofralar, az olur ama lezzetli olur, keseye göre, bunun tek istisnası beyaz leblebidir ki, o zamanın yokluklarına inattır da, bu zamanın şükran borcunun hatırlanmasıdır.

Lakin rakı arka bahçelerin kendine dönüp sessiz sakin düşünme seanslarının içkisi değildir, rakı birlikteliklerin içkisidir. Üstelik öyle üstünkörü dostlukların yeni bitivermiş birlikteliklerin sığlığına da sığmaz. Velakin böyle birliktelikler bira tadında, şarap kıvamında yaşanıverir de rakı bardaklarının sığlığında yarıya kadar doldursanız bile boğuluverir. Bundandır belki de rakıyı sadece kendi kendinizle paylaşacaksanız, sohbeti müzikle yapmak zorunda kalırsınız, aslında türkülere de pek sığmaz, ille de sanat müziğiyle ister, hatta bana göre mümkünse Zeki Müren, “kader kime şikayet deyim seni” derken,  “bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın” oluverir, yalnızlığın en güzel bedelidir, ağlarım.

Şaraba sigara yakışmaz, viski puroyla gider, lakin rakı ne olsa kabul eder duman niyetine. Kim bilir belki dumanı içindedir de, suyu yavaş karıştırırsanız görürsünüz. Şampanya büyük mutlulukların, viski ince hesapların içkisi oladursun, rakı büyük buluşmaların ve büyük düşlerin içeceğidir. Soğuklar votkayla, kanyakla sıvanıp, sıcaklar birayla serinletilebilir; şarapla aşklar tutuşturulup, cinle geçiştirilebilir. Lakin rakıyla gerçekten ülkeler kurtarılıp, devletler tesis edilebilir. Sakın unutmayın.

Ben bütün bu satırları kısa bir süre sonra Efe’ye kardeş olarak beğeninize sunulacak olan “yeni yetişme” Çilingir adlı rakının kokusu hürmetine yazdım. İçimi biraz daha sert, tadı yerinde derler, oradaydım ama henüz tatmadım. Alkolden haz etmeyenler sakın bu sözlerimden alınmasınlar; herkesin hayattan aldığı tatları, pekiştirdiği alışkanlıkları, üzüntülerini söndürdüğü bardakları ve yalnızlığını paylaştığı kaçamakları vardır. Rakı benim için hep dost ve kardeş sofralarının içeceği oldu, sizinle paylaşmaya da bundandır meylim.

(Kaynak:http://www.yavuzdizdar.com/index.php/biz-neden-raki-iceriz/)

 TAVUKLARA GÜNDE 3 YUMURTA YUMURTLATAN UZMAN GEÇİNEN  BİLGİ YOKSULU,

TÜRK BASININ GÖZBEBEĞİ..

Yazıya arkadaşımız Veteriner Hekim Hakan Boyar’ın bir açıklaması ile başlamak istiyorum.Boyar şöyle söylüyor”Bilim insanı olmak ciddiyet ister, büyük sorumluluk gerektirir.Bilim dogmalardan uzak kalındığı kadarı ile bilimdir.Birey olarak Hocayı Bilim Etiğine uygun davranmaya davet ediyorum.”

Bu yazı Vatan Gazetesi’nde 04.Nisan.2012 tarihinde Mine Şenocaklı’nın köşesinde yayınlandı:

“SAĞLIKLI DİYE YEDİĞİNİZ TAVUKLAR TAVUK DEĞİL”

 MİNE ŞENOCAKLI VATAN GAZETESİ)

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: “Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım. Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye… Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar… Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor… Bu inanılmaz bir vicdansızlık… Sonra, görüyoruz her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük olasılıkla daha sağlıklı diye sık sık tavuk yiyorlardır…”

“TARIM İLACINI TAVSİYE EDEN ZİRAAT MÜHENDİSLERİ TARIM İLACI SATIYOR”

 – Biz ne korkunç insanlar olduk böyle?

Maalesef biz korkunç bir ırkız. Bakın, tarım ilacını sonuçta kim tavsiye ediyor? Ziraat mühendisi… Bakıyorsunuz ziraat mühendislerinin büyük kısmı, aynı zamanda tarım ilacı bayiliği yapıyor. Duydum ve inanamadım, tarım ilacı satarken çiftçiye, “Kendin için mi kullanacaksın, yoksa satacağın ürün için mi?” diye soruyorlarmış. Böyle insafsızca bir durum var. Aynı anda bayii olan birisi tarım ilacı satışını kontrol edebiliyorsa eğer, tüketimini nasıl denetler? Adam kendi satışını mı baltalayacak? Oradan bir sıkıntı çıkıyor. İkincisi, tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı var. Bu tavuklarda büyütme amaçlı kullanılan antibiyotik gibi bir durum. Böyle bir şeyi bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlıyorlar. Bizim üreticimiz inşallah bu konuda bir düzenleme yapacak, umutluyum. BESD-BİR, “Elimizden geleni yapacağız” dedi. Fakat antibiyotiğin bu şekilde kullanımı kim tarafından akıl edildiyse, bunu Amerikan Akademileri bile anlamış değil…?Siz civcive antibiyotiği verirseniz, civcivin bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor çünkü. Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Siz bu civcivi güneşe de çıkartmazsanız, kemikleri de sağlıksız gelişeceği için sadece et yapıyor…

 “TAVUKLAR O KADAR ETLİ Kİ KEMİKLERİ KIRILIYOR”

– Hiç anlayamadım hocam…

Aksi takdirde güneşe çıkartırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. O zaman oradan da tasarrufa gidiyorsunuz, hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi hiçbir şekilde kaçamayan, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor. Bunu kesimde çalışan bir arkadaşımız anlattı, “Zavallı hayvancağızı yerden alırken kemiklerinin elinizin altında kırıldığını hissediyorsunuz. Kaçamıyor zaten. Bıraksanız da hareket edemiyor” diyor. Çünkü hiçbir şekilde enerji harcamayacak ve et yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde ediyorlar. Böyle bir dönüşüm var mı dünyada?

– Tavukların nasıl bir eziyetle yetiştirildiğini biliyordum, bu yüzden de asla yemem, ama bu kadarını bilmiyordum. Para kazanacağız diye nasıl bu kadar vicdansız olabiliyoruz?

Haklısınız, son derece vicdansızlık bu. Bir yandan da baktığımızda bunu yapanlar inançlı insanlar…

 “ARKADAŞIM KIZINA YUMURTA YEDİRMEYİ KESTİ, ÇOCUK SAĞLIĞINA KAVUŞTU”

– Vallahi yüreğim daha fazla kaldırmayacak. Yazmak da lazım ama…

İnsanların canlarının sıkılması gerekiyor, yürekleri kabaracaksa kabaracak biraz, ama gerçekleri öğrenmeleri lazım. Geçen haftalarda bir arkadaşım anlattı. Çok hazin bir örnek. 10 yaşındaki kızının bacaklarında tüylenme sorunu başlamış. Doktor doktor dolaştırıp bir sonuç alamayınca, “Ya biz bu çocuğa ne yediriyoruz ki böyle oluyor” demişler. Ve geldikleri nokta yumurta olmuş. “Her gün bir yumurta veriyorduk, kestik ve tüylenme geçti. Ondan sonra organik yumurtaya döndük, bir sorun kalmadı” diyor.

– Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız. Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.

– O yüzden kız çocukları erken adet görmeye başladı, erkek çocukların göğüsleri büyüyor…

Evet. Korkunç bir gidiş var. Bu memleketin beslenmesinin düzelmesi gerekiyor. Büyük hastaneler açarak kanser vakalarını önleyemeyiz. Erken tanı yöntemlerini geliştirerek önlenebilecek bir şey değil kanser. Beslenmemizin düzelmesi gerekiyor. Yediğimiz yumurtadan hormon alıyoruz, süt zaten süt değil, yoğurt desen öyle… Bir yandan tarım ilacını bol miktarda alıyoruz. Bu şekilde beslenen vücut bir kere böyle beslense bunu karşılar, iki kere beslense yine karşılar, ama tek seçenek bu olduğu zaman hastalık kaçınılmazdır. Kanserler patladı. Batman’dan çiftçi telefon ediyor, altıncı düşüğü yapmış eşi… Kars’tan genç bir köylü telefon ediyor, kanser… Marketten alıyormuş tavuğu, çünkü Kars’ta kuş gribi hikâyesinden sonra 2.5 milyon köy tavuğu yakılınca ellerinde tavuk kalmadı…

“GİDİŞ İYİ DEĞİL”

– Nasıl öyle bir şey yapabildik? Tavukları canlı canlı toprağa gömdük, yaktık. Bunun günahı bile bize yeter?

İnanılmaz bir hezeyandı o… Bütün tavukları yaktık. Birkaç yıl sonra aynı hezeyan bu kez domuz gribi olarak geri geldi. Ne zaman bu hezeyan bitti? Başbakanımız, “Ben domuz gribi aşısı olmuyorum!” dediği zaman. Sağlık Bakanı’nı kandırıyorlar. Ne oluyormuş? Aşıda Avrupa’ya örnek oluyormuşuz! Hadi canım! Şu anda millette çok ciddi böbrek hasarı var. Çünkü diyaliz merkezlerinin artmasından bunu görebiliyoruz. Bunun en önemli nedeni; doğru beslenmiyor oluşumuz. Yok işte, çok sigara içti de, ortam kötü de… Bunlarla açıklayamazsınız. Çünkü bu tarım ilaçlarının böbrek toksisitesi yaptığı biliniyor. Kesinlikle Başbakan’ın bizzat tarım ve gıda işine de el atması lazım! Yoksa bu gidiş hiç iyi bir gidiş değil!

Mine Şenocaklı / Vatan

YORUMLAR:

 M.HAKAN BOYAR

VETERİNER HEKİM / İZMİR

 Saçmalıklara bir örnek:

 ”HAYVANLAR DEMİR EKSİKLİĞİ YÜZÜNDEN AHIRIN PASLANMIŞ METAL AKSAMLARINI YALIYOR”

Hayır efendim, Sekunder / ikincil fosfor yetmezliğine bağlı olarak Pika görülür.

Paslanmış ya da paslanmamış metal aksamları fosfor eksikliği nedeni ile yalarlar.

————————————————————————————————————————-” Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız.

 Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.”

 Günde iki-üç kez yumurtlayan tavuğu henüz Japonlar icat etmedi…

Söyleşi veren Hocanın kamuyu doğru bilgilendirme, gazetecinin ise yazdığını okuma gerekirse düzeltme sorumluluğu, zorunluluğu vardır.

Bunların ışığında 30 yıla yakın zamandır sektörün içinde biri olarak bazı noktaları cevapmama izin verin:

1.Ne uzmanı olduğu tartışılan Dizdar kuluçkadan çıkan civcivlere antibiyotik verilmesini eleştiriyor.

Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde yapılan bir işlemdir.e  kuluçka devresinde olabilecek enfeksiyonlara karşı  antibiyotik uygulanır.Büyüme devresinden kesime gelmeden 10 gün öncede yemlerle verilen antibiyotik kesilir ve bu süre zarfında hayvanın vücudundan atılır.Yani insana geçmesi imkansızdır.

2 .Dar kafeslerde yetiştirilmesine gelince tüm dünya literatüründeki kafes sistemi ile yetiştirilir.Kapalı yerde enfeksiyon kapmasın diye.Şimdi yeni uygulanacak AB uyum yasalarına göre daha serbest olacaklar.Çalışmalar sürüyor.

3.Gelelim günde 2/3 yumurta yapan tavuk eleştirisine.

Bugün ilkokul mezunu bir insan bile bilir tavuğun günde iki veya üç yumurta yapmayacağını.Çünkü bir yumurta oluşumu için 27 saat gereklidir.4. Bir öğrenci kızın yumurtayı yemesi kesilince tüylenmesi de bitmiş.Buna kargaların bile güldüğünü farkederiz.

Tüm dünya ülkelerinin uyguladığı sistem ve teknoloji ile üretim yapan bir sektöre ve en ucuz protein tüketen tüketiciye saygılı olmamız gerekiyor.

Yoksa, sayın Dizdar bu beyanatları verirken uzman olduğu rakının tesiri ile mi hareket etti acaba?

Allah O’nun hastalarını korusun…!

Bırakın şu garip suçlamalarla gündem yaratmayı da fakir fukara ucuz ve bol proteinli tavuk ve yumurta tüketsin.

Kaynak: www.ciftlikdergisi.com.tr

 

Hipertansiyonunuzu Süt İçerek Dengeleyin!

Süt, kalp hastalıklarından korunmada da etkili… 

Hipertansiyonunuzu Süt İçerek Dengeleyin!

 Uzmanlar, yüzlerce yararı bulunan sütün kalp sağlığını yakından ilgilendiren hipertansiyonu önlediğini vurguluyor.

Sayısız yararı bulunan sütün kalp hastalıklarının önlenmesinde etkili olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, kalp sağlığını yakından ilgilendiren hipertansiyonu önlemek için süt içilmesini önerirken yapılan araştırmalardan sütün hipertansiyonu dengelediği ifade ediliyor. Bu nedeniyle her gün 2 bardak tüketilen sağlıklı süt ve türevleri sayesinde hipertansiyondan ve koroner kalp hastalıklarından da korunabileceği vurgulanıyor.

Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, süt tüketiminin kalp sağlığını doğrudan etkilediğini söyledi. İnanç, “Süt ve süt türevlerinin içeriğinde kan yağları ve kan basıncının düşürülmesinde etkili olan protein, kalsiyum, fosfor gibi besin öğelerinin olması nedeniyle, her gün yeterli miktarda tüketimi koroner kalp hastalıklarından korunmada büyük önem taşıyor. Her gün düzenli içilen 2 bardak sağlıklı süt sayesinde hipertansiyon da dengeleniyor” dedi.

Kan basıncının kanın vücut atardamarlarına yaptığı basınç olduğunu belirten İnanç şunları söyledi: “Bu basınç, kanın vücutta dolaşımı, gereken yerlere oksijen ve gıda vermesi, atıkları toplayarak böbrek ve karaciğere götürmesi için gereklidir. Sistolik kan basıncı yüksek olarak ve kalbin her kan pompalayışında ölçülen basınçtır. Diastolik kan basıncı ise kalp dinlenme halindeyken kaydedilen ve daha düşük ölçülen basınçtır. Hipertansiyon kan basıncındaki artıştır. Hipertansiyon kalbin iş yükünü artırır ve atar damarlara zarar verir. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşur. Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca belirti vermeden, tamamen sessiz, sinsi, ilerleyebilir. Ancak bu hastalara zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon inme, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin önemli kilit nedenlerinden biridir.”

 ‘Sağlıklı yaşam için süt’

Sağlıklı bir yaşam için beslenmenin önemine değinen İnanç, şöyle konuştu:  “Süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyumun hipetansiyonla ilgili olduğu bildirilmektedir. Kalsiyum alımı azaldıkça arteriyel kan basıncı artarak hipertansiyona neden olmaktadır. Kan basıncının etkin olarak düşürülmesi ile kalp hastalıklarından ölüm oranları önemli ölçüde azalmaktadır. Bu nedenle kalsiyum tüketiminin artırılması gerekmektedir. Kalsiyum ve fosfor açısından en zengin besinler de süt ve türevleridir. Kan basıncının etkin olarak düşürülmesi için düzenli olarak süt ve türevlerinin tüketilmesi gerekmektedir.”

www.mudurnuhaber.com

Ayıp Olur!

sc lottery

Ayıp Olur!

Uzun zaman önce okumuştum. Kızılderili reisi “beyazın” dalaveresiyle ve hileleriyle baş edemeyip çaresiz Topraklarını devrederken beyaza derki Toprağa tüküren kendine tükürür, tabiat sevgisini, doğada insanoğlundan başka yaşayan canlılara olan sevgiyi, saygıyı bundan daha iyi anlatan bir söz yoktur.

Kültürümüz teknolojik imkânlar ölçüsünde hızla gelişemediğinden ya da insanoğlunun doğal yapısı bu kadar hızı kaldıramadığından karmakarışık, sorumsuz, doğaya, çevreye, hayatı paylaştığımız diğer canlılara saygısız, bir hayat yaşıyoruz.

Geçen gün yolda seyir halindeyken karşıdan gelen bir araçtan yolun kenarına büyük bir çöp torbası fırlatıldı. Bunu görünce o an plakasına bakmaya fırsat olmadan gerçi; plakasını alsam nereye bildirecektim ve ne diyecektim? “Türkiye’de böyle bir merci varmıydı ve sonuç alınırımıydı.”Kızılderili reisinin söylediği sözü hatırlayıp çevreye daha dikkatli bakmaya başladığımda gördüğüm manzara şahit olduğumdan farklı değildi aslında yolun kenarları pet şişe, poşet ve diğer atık maddelerle dolu idi. Adı üstünde doğa insanların takındığı maskeyi takmadığı için kar kalkınca kendisini nasıl kirlettiğimizi olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu.

Şimdi nereden başlamalı “temizlik imandan gelir”lafını adım başı kullanıp her yerin çöplük gibi oluşundan mı?

Çoğunluğun koro halinde çoluk çocuk ve onların geleceği için yaşadığını söyleyip; Onlara pislik içinde yaşamaz bir dünya bıraktığımızın farkında olmayışımızdan mı?

Endüstrinin insan yaşamına getirdiği kolaylıklara sevinsek mi hayatımızdan neleri götürdüğüne üzülsek mi?

Bu sorunun çözümünü Anadolu insanı bulmuştu aslında çok değil on beş yirmi yıl önce hiçbir şeyin atığı olmaz her şey doğada yok olacak hale gelinceye kadar kullanılırdı. Karpuz kabuğu doğranıp ineğe, ineğin önünden artan iri saman eşeğe, ekmek yapılmayan kepek köpeğe verilir çöp atık madde bir şey olmazdı.

O zamanlar soba yâda ocak başında komşularla, eş dostla berber yenen kalbur dolusu elma veya muşmulanın tadına doyum olmaz, yapılan sohbetlerde öğrenilen bilgiler, görgüler insani değerler için bu günün arama motorlarından sosyal paylaşım sitelerinin öğretilerinden daha değerli olurdu. Şere gelirken kirlenen ayakkabı oluğun giderinde temizlenir kurdun, kuşun su içmesine önem verilir, yazın karıncalar sıcakta yanmasın diye çimenlere su, kışın kuşlar yiyecek bulamaz diye kar düşmeyen yerlere buğday dökülürdü, Akraba eş dost kim olursa olsun saygıda kusur edilmez israftan davranış biçimlerine kadar her şeye dikkat edilir buna dikkat edilmezse “günahtan” önce ayıp olurdu.

”Ayıp olur”Bütün toplumun sosyal sorumluluğunu, davranış biçimini belirleyen sihirli kelimeydi. Anadolu “Ayıp oluru” unuttukça daha hızlı doğayı kirletmeye ve insani ilişkilerini kaybetmeye başladı.

31.3.2012  Mehmet CANTÜRK MUDURNU HABER

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Mudurnu ve Mudurnu Haber

 Günler, Aylar ve yıllar birbirini hızlı bir şekilde geçerek her geçen gün aleyhimize işliyor. Geçtiğimiz hafta sizlerle Mudurnu ile ilgili görüşlerimi paylaşmış ve bu hafta sizlere hangi konularda yazacağımı bildirmiştim. 

İlk Konumuz Mudurnu Esnafı:

*Mudurnu Esnafı ve Mühürlemeler

Bende dahil Mudurnu ilçesinde zorluklar ile Esnaflık yaparken, Şikayet var gerekçesi ile 13 esnaf arkadaşımıza cezalar kesildiğini Haberlerimizde yazmıştık. Kabuk ile kaşınacak vaktimizin olmadığı şu günlerde Mudurnu Esnafından fazla gelenler aradan çıkartılmak mı isteniyor?

Bunun kime faydası olacak?

Hani Mudurnu daha güzel olacak ve Esnaf desteklenecek ti?

Şikâyet var, ayaklarına inanmıyoruz. Şikâyet eden biri Mudurnu ilçesinde yaklaşık 200 e yakın Esnaftan 13 tanesini neye göre şikâyet etmiş, geride kalan esnafa torpil neden geçmiştir?

Bu şekilde davranılarak Esnafın morali bozularak bir Şikâyet mekanizmasımı oluşturuluyor?

Mudurnu ilçesine yatırım yaparak zor şartlarda Dükkân açmış bir kişiye yardımcı olunacağına Dükkânının Mühürlenmesi hiç hoş bir hareket değildir.

Zaman, geliyor siftah etmeden evine dönen Esnafa haksız yere yerel yönetim tarafından kesilen Cezalar Mudurnu’da Esnaflık yapmayın dercesine anlaşılmaktadır.

*Mudurnu Haber ve Siyaset

Siyaset olarak tarafımız ne kadar belli olsada her kesimden okurumuzun olduğunun farkında lığı ile birlikte yelpaze şeklinde bir yazar kadromuzun olduğunu dikkatizi çekmek isterim. Yazarlarımız, yazdıkları yazılar ile sorumludur.

 *Mudurnu Haber ve Turizm

Bizler Mudurnu Haber olarak Mudurnu turizmi ve tanıtım hizmetleri için çalıştık ve çalışmayada devam ediyoruz.

*Mudurnu Haber ve Hedefimiz

Birliktelik sağlanarak Mudurnu Ekonomisini canlandırmak ilçemizde somurtan yüzlerin yerini  gülen yüzlerin alması için çaba göstermeye devam edeceğiz.

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu nun Bu projeye ihtiyacı var

2009 yılında Mudurnu ilçesi Termal Turizmi için çizilen Proje hayata geçirilmeyi bekliyor.

Mudurnu ilçesinin Turizm yönünden önünü açarak, problemlerin son bulması için hazırlanan bu proje 2009 yılında çizildi.

Mudurnu ilçesinde her  önemli projede olduğu gibi, bu projede hayata bir türlü geçirilemedi.

Proje raflardaki sürünme ömrünü beklerken, Mudurnu nun Termal sularıda  Mudurnu Deresi kanalı ile Sakarya nehrine dökülmeye devam ediyor.

 BU PROJE MUDURNU YA NE KAZANDIRACAK ?

150 dönüm arazi üzerine  binlerce Devre mülk ve Sosyal Aktiviteler yapılarak, bunlar için ise yatırım planı 250 milyon dolar olarak planlanmıştı.

Mudurnu’da uygulanmak üzere yapılan Projede,Toplam 100 Blok bulunmakta olup her bir Blokta 16 adet daire düşünülüyordu. Termal Park Avan Projesinde Dairelerin büyüklükleri ise 80 metrekare olup toplam daire sayısı ise 1600 adet, ayrıca 100 adet Özel Villa, Villaların büyüklüğü ise 200 metrekare olarak belirtilmişti.

Toplam 1700 adet konut, toplam Devremülk sayısı ise  44.200 adet olarak planlanıyordu. Mudurnu ilçesine yıllık gelecek Misafir sayısı ise 220.000 kişi olarak belirtiliyordu.

 

SOSYAL TESİSLERDE YOK YOK

 

Termal Park Avan Projesinde her tür aktivite düşünülmüş olup, Park içersinde gezilebilecek Bir gondol ve bu gondol için yapay bir dere bile düşünülmüş.  Alanda Açık ve Kapalı yüzme havuzları, saunalar, Alışveriş merkezleri, Fizik tedavi merkezi ve 1500 kişi kapasiteli Konferans salonları da unutulmamış.Termal Park Avan Projesinde Mini bir Hayvanat bahçeside projeye dahil edilmiş olup, At binicilik Kulübü, Bisiklet yolları, Tenis Kortları ve daha bir çok aktiviteninde kurulacağı Projede belirtilmişti.

 MUDURNU TURİZMİ ŞAHA KALKAR

Mudurnu Turizmini Şaha kaldıracak bu proje 2009 yılından bu yna raflarda gezinerek ömrünü tamamlamaya çalışırken, Mudurnulu Turizmciler ise alternatif kazanç yolları  ve tanıtım için kendi imkanları dahilinde çaba sarfediyor.

www.mudurnuhaber.com

 

Taşkesti Haber Geri döndü

Mudurnu ilçemiz Taşkesti beldemizdeki  olayları ve gelişmeleri  Kamu oyu ile paylaşan İnternet Haber sitelerimiz kısa bir süre önce yyınlarını durdurmuştu.

TAŞKESTİ HABER GERİ DÖNÜYOR

Mudurnu İlçesi taşkesti Beldemizde  Esnaflık Yapan Ümit ERDOĞAN Taşkesti Haber in çevreden gelen israr ve destekler ile yeiden gündeme getirilerek, Belde den Haberleri kamu oyu ile paylaşacaklarının müjdesini verdi.

Erdoğan www.taskesti.net  adresinde  yayına başladıklarını ve Belde haberleri yanısıra çeşitli katagorilerde haberlerede sitede yer verdiklerini belirtti.

Mudurnu MEDYA ve Mudurnu Haber Aileleri olarak  Kardeş  Beldemiz Taşkestimizin sesini duyurmak için çaba gösteren arkadaşlarımızın sürekli yanlarında olacağımızı bir kez daha hatırlatır, Başarılar dileriz.

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu da Esnaf’a Ceza yağdı

Mudurnu Belediyesi tarafından İlçede Esnaflık yapan 11 işyerine  Ruhsatsız çalıştıkları gerekcesi ile ceza yağdı.

Mudurnu Esnaf

6.02.2012 tarihinde tutanak tutulan 11 iş yeri  Ruhsat  alma ve yenileme için müracaatlarını yapmaları ve verilen  resmi süre içersinde  Ruhsatlarını almalarına rağmen para cezasına çaptırıldı.

Esnaflar, Mudurnu ilçesi küçük bir yer, burada çoğu gün siftah etmeden dükkanlarımızı kapatıyoruz, ilçede   sadece 11 iş yerimi var ruhsatsız çalışan, acaba tarafmı tutuluyor dediler.

Konuyu Esnaf odasına taşıyan Esnaflar Mudurnu’da iş yapılsın, Dükkan açılsın deniliyor, ama sonrasında da Esnafın siftah bile yapmadan gününü geçirmesine rağmen yardımcı olunmuyor ceza kesiliyor, daha ılımlı yaklaşılabilirdi dediler.

www.mudurnuhaber.com