Kaymakamın Verdiği Siftah Parasını 40 Yıldır Saklıyor

Kaymakamın Verdiği Siftah Parasını 40 Yıldır Saklıyor

Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Restaurant işletmeciliği yapan Haydar Pekel (84), dönemin kaymakamı tarafından verilen siftah parasını 40 yıldır saklıyor.

Bolu’nun Mudurnu ilçesinde restaurant işletmeciliği yapan Haydar Pekel (84), dönemin kaymakamı tarafından verilen siftah parasını 40 yıldır saklıyor.

Mudurnu ilçesinde 1973 yılında restaurant işletmeciliği yapmaya başlayan Haydar Pekel, dönemin Kaymakamı Cemal Barutçu’nun kendisine siftah için verdiği 100 TL’yi saklıyor. 40 yıldır kaymakamın verdiği parayı duvarından indirmeyen Pekel, “İlk dükkanı açtığımızda kaymakam bey gelmişti. Eşi Ayten hanım ile birlikte iş yerimize gelerek birer köfte yedi. 5 kuruş yapan köfteler için 100 Türk Lirası siftah parası attı. O günden beri Kaymakam Cemal Barutçu’yu hiç unutmuyorum. Çok güler yüzlü ve değerli bir şahsiyetti. İlçemize çok şeyler kattı” dedi.

84 yaşındaki Haydar Pekel, kaymakam Barutçu’nun kendisine siftah olarak verdiği 100 TL için 2012 yılında kendisine 500 TL teklif edildiğini ifade ederek, “Bu paranın bende kaybolmaz bir değeri ve hatırası var. Satılık değildir” ifadelerini kullandı.

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNULU DAHA DUYARLI OLMALIDIR

MUDURNULU DAHA DUYARLI OLMALIDIR

İmkanları nisbetinde yurt içinde ve yurt dışında gezip görenler, yaşanılan mekanlerın insana nasıl huzur verdiğini ve o mekanların o bölgenin doğasının kültürünün tanıtımında nasıl faydalar sağladığını  güzel izler bıraktığını bilirler. Bu anlamda Mudurnu belediyemiz son 15 yıldaki turizm esaslı hizmetlerde her geçen gün etkin olduğunu gösteriyor.

Mudurnuda hizmet eden internet Basın haber sitelerimiz, sanal sayfalarımız ellerinden geldiğince duyarlı bir şekilde daha da ileri hizmetler için tanıtım görevlerini yapmaktadırlar.
” Yanlışa yanlış Doğruya doğru demeli”
mesajıyla Mudurnu haber bizlere tarihi dokumuz konusunda fikirsel paylaşımlarda bulunmamızı sağlıyor.Haberleriylede ilçemiz çalışmalarında dahada dikkatli hizmetler verilmesine sebep oluyorlarlar.
Düşünüyorum ;
İlçemizde köylerimizde yaşayanlar, Mudurnunun suyunu içen,havasını koklayan,ekmeğini yiyen bizler,kent konseyimiz,derneklerimiz ve oda teşkilatlarımız daha güzel Mudurnu için Mudurnululuk görevlemizi yeteri kadar yapabiliyormuyuz yapılacak işleri birlikte planlayabiliyormuyuz belediye projelerine katılım sağlayabiliyormuyuz?
Yoksa şuan mutluyum ne gereği var belediyemiz hizmetleri için çalışanların  canını sıkmayalımmı diyoruz..
Sonra önce kendime soruyorum acaba bende hatamı yapıyorum! Örnek olmak için hizmet edenlerimizide takdir ederek sadece yorumumla faydalı olmaya çalışabileceğimi hissediyorum ve yazıyorum..
Mudurnu belediyemiz çalışmalarında başarılıdır ve her geçen gün güzel hizmetler yapmaktadır. Bugüne kadar emek veren tüm belediye teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum.
Habercilerimiz ise halkdan gelen düşüncelere göre haber konusu yapıyorlar. Tarihi evlerimizin görselliğini bozacak şekilde araçların üstlerinin kapatılmasının uygun olmadığını belirtiyorlar.

Önerim tarihi araçların  çay bahçemiz giriş kapısı karşısındaki,Atamızın heykelinin altına yıllarca boş duran depoya alınması yönündedir. Mudurnunun eski tarım aletlerininde otomobillerle bulunacağı bu boş depoda tarihi eserlerinde korunması daha güzel olacaktır.                    

         Gelen turist konuklarımızdan azda olsa 1 tl gibi giriş ücreti alarak TARIM ALETLERİ ,OTOMOBİL müzemiz  faydalı olacaktır . Daha öncede başkanımızla konuyu paylaştığımı görüşümü bildirdiğimi hatırlıyorum.
Tarihi kentimizde ne kadar çok müze aktivitesi olursa turistimiz daha fazla konaklayacağını sokak müzesi olarakta evlerimizin parklarımızın , seyir tepelerimizin yeteceğini düşünüyorum.
Mudurnu belediyemiz özellikle kent konseyimizin ve halkın fikirlerine katılmalıdır,danışmalıdır.
Biz vatandaşlara Mudurnu severlere, kendimizi ifade edebilmek memleketimize fayda sağlamak üzere iyi niyetimizle Mudurnumuz için yorum yazma alışkanlığını kazanmalıyız diyorum. Tekrar teri soğumadan Mudurnumuz için çalışan herkese seçilmiş temsilcilerimize teşekkür ediyorum.
Tüm hemşehrilerimize ,birlik beraberlik içinde HUZURLU SAĞLIKLI VARLIKLI iyi günler temennisiyle saygı sevgi dolu selamlarımı sunuyorum.                    

Uğur Türesin.    MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

 

BAĞCIYI DÖVDÜNÜZ, GÖRENİ DE ÜZDÜNÜZ

BAĞCIYI DÖVDÜNÜZ, GÖRENİ DE  ÜZDÜNÜZ

 

Geçtiğimiz gün Mudurnu Keyvanlar Konağı  bahçesinde yapılan  Mudurnu Şeyh ÜL İmran Vakfı  toplantısına davet üzerine katıldım.

 

Orada toplantı anında  Mudurnulu Esnaf Büyüğümüz  Reşat ÜNSAL amcamız, bundan bir kaç ay önce  bizim yaptığımız  bir haber hakkında  Vakıf Üyelerine soru sordu ve  sorunun cevabı olarak tarafım gösterildi. Daha sonrada kendiside  bana konu hakkında bilgi vermemi istedi. Bilgiyi verdikten sonra  benim verdiğim bilgi çok tatmin edici olduğundan dolayı  fazla tartışmaya girilmedi. Ama ne yazikki aradan 2 gün geçtikten sonra  Facebook sitesinde  Mudurnulular Birlik oluyoruz  adındaki hesaptan video yayınlanarak benim bu işlerle ne alakam olduğu ve  orada neden konuştuğum Reşat ÜNSAL amca tarafından sorulmuş. Birincisi , orada  cevap hakkını  bana siz verdiniz, videoyu izlerseniz  anlarsınız, ikincisi ise kim oluyor demişsiniz, Ben Allah kuluyum.

Siz bana orda sordunuz bende cevap verdim. Cevap vermemek için kendimi zor tuttum, ama benim yaptığım haberi okumayıp sadece Fotoğrafa bakıp, ortaya laf attınız.

Kusura bakmayın, buna CEVAP vermek zorundaydım. Bu yaptığınız iş hiç Hayra değil tam tersine şerre hizmet etmektedir.

 

Amca, yatırların sağ sol davasını siz kendiniz çıkardınız, Lütfen, videoyu her kes izlesin. Konuyu Reşat amca kendi başlattı ve suçu benim üzerime atmaya çalışıyor. Eğerki soruyu sorduysanız ben orada bir basın mensubu olarak üzerime düşen görevi yapmak zorundayım.

 

Evet, size yakışmamış, Seyhan amca sizede yakışmamış. Siz benim büyüklerimsiniz, ama sizin şu an yaptığınız iş Yangına MEŞALE ile gitmekten başka bir şey değildir. Değerli Reşat Amcacığım, o kadar ballandıra ballandıra anlatıyorsunuzki, bilen bilmeyende Mudurnu’yu alt üst getirdim zanneder.

 

Ama bu tip yorumları Mudurnu nun yaptığım diğer haberlerinde de yapmanızı isterdim. Ama maalesef, siz bir kere Niyetlenmişsiniz ve mecburen yapmanız gereken bir şey var ve onu yapmak için hareket ediyorsunuz. Bu tip davranışlar ile MEMLEKET VE MUDURNU MUZ kaybeder. Bu davranışlarınızı kınıyorum. Bakınız, sözler çok ağır,böyle davranmakla, Mudurnu da birlik beraberlik olmaz.   Ayrıca Bülent AĞRI Ağabeyimde Maşaallah  Körükçübaşı gibi,  hem Facebook  adını Mudurnulular Birlik oluyoruz diyor ama, tam tersine hareket ediyor.

 

Karşılıklı atışmaları siyasi olarak nitelendiriyorum. Kusura bakmayın, ilerleyen günlerde yine yüz yüze bakılacak. İstediğiniz kişiye internet aracılığı ile veryansın edebilirsiniz, ama yarın öbür gün yine biz beraberiz, Mudurnu dayız, kırın , dökün ,vurun,parçalayın, KOLAY. Fakat toplaması zor. Lütfen değerli büyüklerim eğer bir problem var ise ve memleket meselesi ise bu konuşulup çözülmelidir. Bizim Mudurnu nun bir sesi olduğumuzu unutmayınız. Bizler yerel Basın mensupları Mudurnu ilçesinde birisinin burnu kanasa onunla ilgili haber yapmak zorundayız, Neden mi?

Çünkü bizi Dünya genelinde takip eden binlerce hemşerimiz ve Mudurnu sever bulunmaktadır.

 

Onlar Mudurnu ile ilgili haberleri takip etmekle birlikte Mudurnu daki eş,dost ve akrabaları ile ilgili haberleri bizlerden öğrenmektedir. Onun için bizleri kimse kınamasın, tabiiki her insan gibi bizlerinde mutlaka bir siyasi görüşü olacaktır, aynı sizin gibi… Bu tip şeyler hoşgörü ile karşılanmalı. Ben sol görüşlü bir arkadaşın davranışlarını nasıl hoş görü ile karşılıyorsam, kusura bakmayın sizlerden de aynı yaklaşımı beklemek en doğal hakkım diye düşünüyorum. Mudurnu bu güne kadar beraber hareket etmediği , sürekli dedikodu ve o, onu görmüş, oda göreni görmüş mantığı ile kaybetmiştir. Gelin, oturalım, konuşalım, birbirimizi kırmadan MUDURNU muza sahip çıkalım. Yoksa, biz bu şekilde birbirimiz ile didişirken başkaları gelir Mudurnu da düzen kurar bizde bakarız. Aydın ÖZPELİT Bir Mudurnu Vatandaşı olarak yazdı.

 

Aydın ÖZPELİT MUDURNUHABER

MUDURNU

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU YUKARI HAMAM

MUDURNU YUKARI HAMAM

Çocukluğumuzda yıkılan Cumhuriyet İlkokulu bahçesinde top oynarken, topa hızlı
vurup Aşağı Hamam önüne kaçırdığımızda “Haydi yukarı hamam hastane” şeklinde
bağırırdık. O zamanlar faaldi Yukarı Hamam. 1950 li yılların başında Sirkelerin Mustafa amca
çalıştırırdı hamamı. Aşağı Hamamın (Yıldırım Beyazıt Hamamı) kadınlar kısmını teyzem,
erkekler kısmını da eşi Mustafa Kırkık çalıştırırdı. O yıllar evde, ibrikle yüklüklerde yıkanılırdı
ve hamama gitmek başlı başına bir olaydı.

Mudurnu’da küçük yaşlardaki erkek çocukları da kadın hamamlarına alınırdı.
Annelerimizle ya da ninelerimizle giderdik. Göbek taşında keş li cevizli ev makarnası ile turşu
yenirdi. Erik Pestil’ i olmazsa, olmazıydı sofranın.

Rahmetli anneannemin beni bacaklarının arasına sıkıştırıp, sabun kaçan gözlerimin yanmasıyla bastığım nara ya aldırmadan yıkadığı günler ne güzelmiş meğer. Sonraki yıllarda bir gün bir kadının “Kocaman adam olmuş bu, bari babasını da getirseydiniz.”sözleri üzerine büyüdüğümü anlamıştım. Artık terfi etmiş, babamla birlikte erkekler hamamına gitmeye başlamıştım. Allah biliyor ya bu daha zevkli ve daha tantanalıydı. Artık bir tellak tarafından yıkanıyordum. Özel odada soyunup, peştamallarımızı kuşanarak hamama giriyor, göbek taşı üzerinde terleyip, tellak tarafından keseleniyor, daha sonrada kocaman bir tas içinde köpürmüş sabunlu liflerle yıkanıyordum. Şimdi ne annem ne babam nede eski hamamcılar, hiçbiri hayatta değil. Nur içinde yatsınlar.

Geçenlerde İlhami Çetin kardeşimin “Mudurnu Haber “internet sitesine girdiğimde
27.11.2011 tarihli “Mudurnu ilçesindeki Frikyalılar dönemine ait 1800 yıllık tarihi yukarı
Hamam göz göre göre yok ediliyor” başlıklı haberi okumuştum. O zaman bu hamam ve tarihi
ile ilgili bende ki mevcut bilgileri sizinle paylaşmak istedim.

İlçemiz Havlu Mahallesindeki bu hamam, halkımız arasında“Yukarı Hamam” adıyla
bilinir. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. İlhami Çetin kardeşimin, hamamın
Frikyalılar dönemine ait oluşu ile ilgili bilgiyi nerden aldığını ve doğruluk derecesini
bilmiyorum. Ancak ben 23 Nisan 1953 tarihli Bolu gazetesindeki Hayrettin Arıkana ait bir
yazıdan hamamın Selçuklu dönemine ait olduğu şeklinde kaynak gösterilmeyen bir yazısını
okumuştum. Daha sonra hamamın vakıflar idaresinden sonraki ilk sahibi merhum Mustafa
Eryılmaz’ın kızı Melahat Demirel hanımefendi ile konuşup bilgi almıştım. Öğrendiklerim
yapılış dönemi dışında, gazete haberini doğrular nitelikteydi.

Kastamonu salnameleri incelendiğinde Mudurnu’da 1869 ile 1889 yılları arasındaki
hamam sayısı iki olarak görülüyor ve 1893 tarihinden sonraki salnamelerde sayı üçe çıkıyor.
Kanaatime göre sayımda Yıldırım Beyazıt hamamının erkek ve kadın bölümleri iki ayrı hamam
gibi gösterilmiştir. Bundan da Yukarı Hamamın 1893 tarihinden sonra faaliyete geçtiği
anlaşılıyor.

Yukarı Hamamın yapılış tarihini gösteren bir kitabesi yoktur. Hamam girişindeki
mevcut kitabe tamir kitabesi olup hamamın 1897 tarihinde Çüce oğlu Ali isimli birisi
tarafından tamir edildiğini göstermektedir. Bu kitabe yazısının bir bölümü okunamamış olup,

okunan bölümü şu şekildedir;

“Gel imdi sen ……….li Veli.”

“Tamir eyledi cüce oğlu Ali”1

Sene :1315 (1897)

Rivayete göre, eski devirlerde Mudurnu büyük bir sel felaketine uğramış ve dere
kenarında bulunan bazı yerleşim alanları toprak altında kalmıştır. Yukarı hamamda bunlardan
birisidir. Yıllarca toprak altında kalan Hamam 1890 lı yıllarda Bugünkü Haytalar konağı
bahçesinde oyun oynayan üç genç kız tarafından kubbesi bulunarak tespit edilmiştir.
Bilahare de etraf kazılarak hamamın tamamı gün yüzüne çıkarılmıştır. Hamamın kızlar
tarafından bulunmuş olması sebebiyle hamam çalıştığı sürece genç kızlardan ücret
alınmamıştır. Bu adet 1949 lu yıllara kadar da devam ettirilmiştir.

Tamir kitabesinden anlaşıldığına göre, gerçek olan şu ki, Hamam 1897 tarihinden çok
önce yapılmış olup, yukarıdaki rivayet doğruysa, bu tarihlerde toprak altından çıkarılıp tamir
edilmiş olmalıdır.

Hamam soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile oldukça küçüktür. Soyunmalık
kare planlı, ahşap tavanlıdır. Ortasında fıskiyeli on köşeli bir havuz vardır. Soyunmalığın
güneyindeki dar bir kapıdan uzun bir koridora geçilmekte olup, batısında tuvaletler bulunur.
Güneyindeki bir başka kapıdan da beşik tonozlu dikdörtgen biçimli soğukluğa geçilmektedir.
Sıcaklık hamamın doğusunda bulunmaktadır. Kare planlı olan sıcaklığın üzeri, pandantifli bir
kubbe ile örtülüdür. Sıcaklığın yanında yine kubbeli iki halvet hücresi bulunmaktadır.

Uzun yıllar Vakıflar İdaresi tarafından işletilen Hamam 1949 yılında özelleştirilerek
Mustafa Eryılmaz’a2 (Sirkeler Ailesi) 4000 TL karşılığında satılmıştır. Aynı yıl yeni sahibi
tarafından Bolu’dan getirilen İhsan Taşdelen3 isimli bir ustaya esaslı bir şekilde tamir
ettirilerek faaliyete geçmiştir. Bu tamiratla ilgili kitabesi hamam içinde olup şöyledir.

Cüce oğlu Mehmet Ali 1315 (1899) yılında Bolu İdadisi resim öğretmeni olup Bolu Karaçayır Mahallesindendir.
Babasının taş ustası olması sebebiyle aile lakapları Mimarzade dir. Cüce oğlu Mehmet Ali iyi bir ressam ve hattattı. Bolu Yıldırım Beyazıt camii ile İmaret camiinin hadisi şerifleri onun eseridir. Ayrıca İstanbul Fatih Camisinin müezzin mahfelinde bulunan eşsiz tablo da ona aittir. İstanbul’da “Efkaf İslamiyye Müzesi” Müdürlüğü yapmıştır. Sevr anlaşmasına onay veren son Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi’nin damadıdır. Kayınpederinin Milli Mücadeleye ve Atatürk’e karşı çıkması sebebiyle onunla birlikte yurt dışına kaçmış, Mısır’da geçirdiği bir tramvay kazasında ölmüştür .

(Z.Konropa, Bolu Tarihi,S:583) Mudurnu Yukarı Hamamın kitabesindeki Cüce oğlu Ali’nin bu aile fertlerinden biri olması ihtimal dahilindedir.
2 Merhum Mustafa Eryılmaz Mudurnu Sirkeler ailesindendir. İsmet hanım ile evliliğinden Sebahat, Melahat ve Mehmet isimlerinde üç çocuğu olmuştur.
3 İhsan Taşdelen’e ait kitabenin yazılması ile ilgili olarak Melahat Demirel Hanımefendiden alınan küçük bir Anekdot: İhsan Taşdelen kendisine ait tamir kitabesini yeni harflerle yazması sırasında, tesadüfen bulunan merhum öğretmen Mehmet Vardallı’nın, başlangıçta “hergelen”olarak yazılan kelimenin “Hergele olarak okunabileceğini söyleyerek “her giren” şeklinde düzeltilmesini sağlamıştır.

1

“Şifa bulsun bu hamama her giren”

“Tamir etti Bolulu İhsan Taşdelen.”

1949

Hamam 1957 yılında el değiştirerek Cemal Akman (Çatacıklılar)’a satılmıştır.
Yeni sahipleri tarafından kısa bir süre daha çalıştırılan hamam 1960 lı yılların ortalarında
kapanmış, yüklüklerin banyoya dönüştürülmesi ile de unutulmuştur.

Şimdi giriş bölümü üstü otel şekline dönüştürülerek sahibi tarafından korunmaya
çalışılan hamam, idare veya belediyenin elinde olsaydı, askerlik şubesi veya Cumhuriyet
İlkokulu gibi çoktan tarihe karışmış olurdu şeklinde düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Hamam sahibi Yıldırım Akman’ın, kendisiyle röportaj yapan İlhami Çetin’e
söylediği ; “Tarih isteyenlere işte tarih. Gelip görsünler. Buranın çürüyüp yok olmasına göz
yummasınlar.” sözleri çok şey ifade ediyor aslında.

Anlayanlara…!

Güray ÖNAL

www.mudurnuhaber.com

 

GENÇLEŞİYOR MUYUM ? SEBEBİ NE ?

EVET, gençleştiğimi hisseder gibiyim. Şair diyor yaaa, yaş 35 yolun yarısı diye, çok değerli bir hocam ise, be Mübarek Hâşâ Allah ile aranda senetmi yaptın 70 yaşına kadar yaşamak için nerden biliyorsun 35 yaşında yolun yarısında olduğunu diye vaazlarında şaire çatıyor.

Günlerden 13 Mart 2013 bir Ankara ziyareti dönüşüne geçtiğim anda Cep telefonumda tanımadığım bir ses, efendim biz sizi Mudurnu Yarışkaşı Konağı Nevzat ANLITAN bey in vasıtası ile arıyoruz, sizin ile bir konu hakkında görüşmek istiyoruz dedi. Bende ben Ankara dayım Bolu’ya geliyorum, orada görüşsek olurmu? dedim.  Tamam, gelince görüşelim dediler. Konuyu bilmediğim için hemen Nevzat abiyi aradım, bana dediki birisi size bir şey tanıtacağız, çok faydalı dedi bende benim bu işlere ayıracak vaktim yok, bunu yapsa yapsa Mudurnu’nun kâhyası bizim Aydın var onu arayın dedim dedi. Bende iyi o zaman abi  ben gidip bir bakayım bakalım neymiş dedim.

Ankara dan Bolu ya gelene kadar, acaba şu mu acaba bumu, acaba yeni bir termal proje varda bana bir şeymi teklif edecekler diye gelene kadar çatladım. Nihayet Bolu’ya geldim ve buluştuk. Orada Alp ve Hüseyin Bey diye iki arkadaş ile tanıştım. Dedim arkadaşlar buyrun konu nedir bir anlatın, teklifinizi bekliyorum. Arkadaşlar dediler ki bizim işimiz sağlıklı beslenme ile ilgili, ben hemen daha önceki bilgilerime dayanarak hay Allah keşke gelmeseydim, bunlar bana bir şeyler satacaklar. Biraz arkadaşları dinledim, ban çeşitli slâytlar ve görüntüler seyrettirdiler ve kendileri ile ilgili daha önce çekilmiş ve şimdiki hallerini gösterdiler.

Tabiî ki ben arkadaşları daha önceden tanımadığım için, işin açıkçası güvenemedim. Efendim biri 95 kğ den 65 kğ ye düşmüş, biri 130kğ den 80kğ ye düşmüş ve çok sağlıklı görünüyorlar. Dediğim gibi arkadaşları tanımadığım için, pazarlama taktiği olduğunu düşündüm. Bana dediler ki Yılmaz GÜNEY i tanıyorsunuz değil mi? Tanımam mı?  Evet bu sinema sanatçısı bizim programımız sayesinde bu kadar genç görünüme sahip.  Kendi kendime,  bu işler boş işler dedim. Arkadaşlar size bir analiz yapalım, ücret felan istemiyoruz, sadece bilgilerinizi size söyleyelim. Şunu da hatırlatayım, buraya gelmeden 3-4 gün önce başlayan bir problemden dolayı sürekli başım dönüyor ve çok huzursuz olduğumdan dolayı çareyi ÇEK -UP yaptırarak rahatlamakta bulmuştum. Orada da doktorlar Karaciğerinizde yağlanma var,  biraz gıdalara dikkat edin diye uyarmışlardı.

Neyse biz teraziye çıkıp tartılarak bilgilerimizi verdik, kilo 95, yağ problemi ve normalde 42 olan Metobolizma yaşımın dengesiz beslenmenin ve her gün çeşitli gofret ve Çikolata beslenmem ile beraber 57 olduğunu öğrendim.

Kilomdan rahatsız olduğum için ayaklarımda ve diz kapaklarında zaman, zaman problemler yaşıyordum. Alp ve Hüseyin Bey, isterseniz bir deneme programı yapalım dediler. Anlatılanlardan sonra kaybedeceğim hiç bir şeyin olmadığını düşünerek deneme programına başlamayı kabul ettim.

Sonuç, önce Nevzat abi den sonra Alp ve Hüseyin Bey den beni ikna ettikleri için teşekkür ederim. Aradan 16 gün geçmiş ve ben 95 kğ den 92 kğ ye inmişim, zaten kendimde de hissedebiliyorum.  Ayrıca programa girdikten sonra gözle görülür farklılıkları kendimde görmeye ve hissetmeye başladım. Mesleğimiz ve birazda Siyaset ile uğraşmamızdan dolayı çok çabuk sinirleniyor ve çok fazla yüksek sesle konuşuyordum. Artık bazı alışkanlıkları otomatikman bıraktım. Eskiden bir oturuşta bir çorba ile bir büyük ekmeği neredeyse bitirirken, şimdi ise sadece bir dilim Ekmek yeme hissi içimden zor geliyor.

CAN BOĞAZ DAN GELİP, BOĞAZDAN ÇIKIYOR

Atasözü, Can boğaz dan gelir, EVET, Boğaz dan geliyor ama maalesef Kalp krizi, Damar Tıkanıklıkları, Alçak ve Yüksek tansiyon ve benzeri şeylerin ana kaynağıda  Boğazdan kaynaklanıyor, Boğazımıza sahip çıkamadığımız için, dengesiz beslenerek  hayatımızı hastane köşelerinde, o doktor senin bu Doktor benim  koşturarak geçiriyoruz. Benden size tavsiye, kendiniz için vakit ayırın ve sağlığınıza özen gösterin. Yol yakinken…

 

Saygılarımla

Seben Günlüğü…

Seben Günlüğü…

         Atalarımız tebdili mekânda ferahlık vardır demiş… Yeni yılın ilk günlerinde eşimle birlikte komşu ilçemiz ve sınır komşumuz Seben’e doğru yola çıktık. Geçmişte hısımlık ve ticari bağlarımızın çok güçlü olduğu önemli coğrafi ve tarihi özelliklere sahip Elma diyarındayız. Bu arada Elma diyarı diye bilinen Seben’imiz de Elmacılık can çekişiyor ilgilerle önemle duyurulur!

          Seben’de sevgili dostum Reşat Demirel’ile buluşup Kozyaka köyü Çavuşlar mahallesine harekât ettik köyün girişinden görünen ıssız ve sessiz evlere rağmen köyün eskiden yoğun bir nüfusa ev sahipliği yaptığının ipuçlarını veriyordu.

         Bizi önünde durduğumuz üç katlı ahşap evin kapısında baba dostu Abdullah abi her zamanki güler yüzü ve tevazusu ile karşıladı, daha kapıdan içeri girmeden hoş beşe başlayıp köy ve ev hakkında sorular sormaya başladım.

         Reşat Bey ve Abdullah abiden bilgiler alıp etrafa göz gezdirirken sobası yanan sıcacık odada candan bir hoş geldiniz’le güler yüzlü yengemiz buyurun dedi. Daha yerimize oturmadan kediden çok kuzuya benzeyen “Osman”da bende buradayım diye kendini gösterdi.

         Hal hatır sorma faslında ara verdiğimiz köyün tarihini konuşmaya sofraya gelen nefis yemekleri yerken devam ettik.

 

İsmet İnönü’nün konuk olduğu evde zamana tanıklık etmek…

         Misafir olduğumuz evi yaptıranlar Mudurnuda Boyalı konak diye bilinen(Havlu Mah.İlk kız mektebi) evin sahipleri 1800 lü yıllarda Mudurnu’dan yazları yaylak olarak geldikleri yeri zamanla benimseyip yine Mudurnulu ustalara bu evi yaptırmışlar.

        Kozyaka köyü Kurtuluş savaşında birçok tarihi olaya tanıklık etmiş… İstanbuldan Anadolu’ya geçen İsmet İnönü ve arkadaşları köyden Asim beyin öncülüğünde sağlanan özel müfreze ile Bolu’dan alınıp köyde misafir edildikten sonra ertesi gün Nallıhan’a kadar eşlik edilerek Ankara ya uğurlanmışlar.

         Yemekten sonra çaylarımızı içip tarihi sohbette köyün içinde devam etmek üzere dışarı çıkıyoruz ilk durağımız geçmişte Seben ve çevre ilçelerde Karakahya bıçak ve çakıları ile ün salan Hasan ustanın el emeği göz nurunu katarak çakı ve bıçaklar ürettiği atölyedeyiz. Dünyanın en seri üretim yapan modern bıçak fabrikasına gitseniz geçmişte Hasan ustanın bu mütevazi atölyede sevgisini, ustalığını katarak ürettiği bıçak ve çakıları bulamasınız.

          Atölyeden hemen yanındaki Reşat beyin dede, baba yadigâr evine geçiyoruz. Günümüzde insanların modernleşme adına  “Toki tabutluklarına” yerleşmek için yarış ettiği bir zamanda Reşat dostum dede, baba ocağı yok olmasın diye sahip çıkıp emek ve para harcamış, geçmişten aldığı kültürü geleceğe taşıma sorumluluğunu üstlenmiş.

          Bana göre bu sorumluluk en büyük erdemlerden biri, büyük dedesinin, babasının evini, ailesinin kültür ve geleneklerini, doğasını bilmeyen bireyler, toprağa, ağaca, çiçeğe, böceğe saygıyı nerden bilip; gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakma sorumluluğunu taşıyacak.  

          Köy içinde yapılan gezi ve aslan başlı çeşme ziyaretinden sonra ev sahiplerinin  “tekrar bekleriz” sözleriyle vedalaşıp Seben’de başka bir dostla buluşmak üzere yola çıkıyoruz.

Cuma Camileri…

         Köyden Seben doğru giderken geçmişte insanların sosyal hayatında önemli bir yeri olan ibadetin dışında başka bayramlar, seferberlik ve haberleşme gibi toplanma merkezide olan Cuma camileri burada’da kendi haline terkedilmiş.

          Akşam karanlığında caminin içini gezerken kim bilir insanlar burası yapılırken nasıl çalıştı, ilk ibadete açılırken ne duygular içindeydi burada seferberlik çağrısı yapılan ve gidip dönmemek var diyen insanlar bu meydanda sevenleri ile nasıl vedalaştı.

          Düşündüm! Acaba  “farzı” dışında hac ve umre ziyaretlerini ticarete çevirenler ve gidip, gelme sayısıyla övünenler… Cuma camilerini, akmayan çeşmeleri, köy okullarını, eski köy mezarlığının çitlerini, tamir ettirdim, okuma imkânı olmayan iki çocuğu okuttum, burs verdim diye övünseler, sevap ölçüsünü bilmem ama insanlığa da faydalı oldukları için Allah onları daha çok sever.     

 

Sebenli “Ayarsuzlar şahı”  

 

         Akşam olurken önceden geleceğimizden haberdar olan Turhan(Yılmaz)dostum geldiniz mi diye sormadan telefonda nerdesiniz dedi ve az sonra buluştuk. Haydi, doğru eve gidiyoruz deyince düştük peşine eşinin hazırladığı birbirinden güzel yöresel yemekler eşliğinde başladık sohbete gece boyunca halk bilimi, yöresel şive, yöresel kelimeler, turizm, tanıtım, Kınıkçı kanyonu, Seben’in muhteşem coğrafyası, doğa yürüyüşü, konuştukça konular birbirini izledi.

          Turhan dostum halk bilimi, folklorik değerler yöresel şive, özlü söz, vb. tarih belgeleyicisi, Ülkemizde birçok il ve ilçede müze yokken çevresinde ne var ne yok toplayıp sergilemiş böyle bir kültür ve geleneğin oluşmasını örnek olan ve bıkmadan, usanmadan elde avuçta ne bilgi, belge varsa toplayıp, arşivleyen bir “ayarsuzlar şahı” yol ve gönül dostluğu yapılacak zamane dervişi, sırtınızı güvenle dönebileceğiniz ”herkese lazım” denen türden… İnsanlığına diyecek bir şey yok ama bu kadar yeteneği kıskanmamak elde değil.  

 

VEGKE Ailesinin “VEGKE Solaklar Kütük Evleri”

          Seben’de turizm ve tanıtıma önem veren yöneticiler var… Şimdi değilse bile önümüzdeki yıllarda Seben koca yayla göleti, Solaklar ve Muslar kaya evleri, Çeltik dere Kilisesi, fosil ormanı, kaplıcası, vadi ve kanyonları ile turizmden önemli derecede pay sahibi olmaya aday.

            Bundan önce Seben in muhteşem coğrafyasını görmeye gelenlerin akşam konaklayacakları yer sınırlı idi. VEGKE kütük evleri ile artık bu sorunda ortadan kalkmış oldu. İşletmeci Volkan beyle tesisi gezerken düşüncelerimi söyledim… Bizim memlekette yapılan işe kusur bulanda öneri getiren çok olur tesis karar verilip yapılmış bundan sonra bize düşen Seben’in çevresel turizm potansiyelini görmeye geleceklere akşamları konaklayabilecekleri çok güzel bir mekânları olduğunu söylemek.

Mehmet Cantürk

Mehmet_canturk14@hotmail.com

www.mudurnuhaber.com

 

Her şey Köyümüz için

04.01.2013 tarihinde Bolu da Dolayüz gençleri adı altında bir toplantı yapılmış ve Dolayüz köyüne daha fazla nasıl faydalı oluruzda daha fazla köyümüze hizmet alırız  fikri hasıl olmuştur.

Sayın Valimizin huzurunda yapılan bu toplantı bazı kişilerin yanlış aksettirmesinden dolayı  Muhtar ile Dolayüz köyü gençleri arasında bir ayrılık varmış gibi algılanmıştır.

 

Bizim aramızda yaşlısı ve genciyle hiç bir sorunumuz yoktur, biz hepimiz Kardeşiz, yolumuz, camimiz suyumuz ve mezarlığımız birdir, ne yaparsak Köyümüzün geleceği için yapmaktayız, makamlar gelip geçiçidir, şimdi ben Muhtarım yarın başka bir arkadaşaımız görevi alıp devam eder ve bende ona  bilgilerim ile destek olurum.

İnternette lehime ve aleyhime görüş bildiren herkese teşekkür eder  bu konu ile ilgili bir daha yorum yapılmamasını rica ediyorum. Bu olay burada kapanmıştır. Her şey güzel Köyümüz için.

Dolayüz Köyü Muhtarı

Mehmet ÖZSARI

www.mudurnuhaber.com

 

Müftü den Hoca ya Sarık ve Cübbe Hediye

Müftü den Hoca ya Sarık ve Cübbe Hediye

Bolu nun Mudurnu ilçesinde 5 yıldan bu yana görev yapan ve son olarak Mudurnu Merkez Müftülüğünde görevli iken Erzincan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi araştırma görevlisi olarak atanan Ahmet ŞEN e Mudurnu Müftüsü Arif CEVLEK tarafından Sarık ve Cübbe hediye edildi.

 

 Mesai Arkadaşları tarafından Ahmet ŞEN için düzenlenen Veda yemeğinde konuşan Mudurnu Müftüsü Arif CEVLEK, bizler arazideyiz birde bu işin mutfak kısmı var, şu anda Ahmet Arkadaşımız işin mutfak kısmında görev alacak dedi. İmamlık tan ayrılıp araştırma görevlisi olacak olan arkadaşımız yine bu camiaya hizmet edecek ama, bu sarık ve Cübbe Kafaya bir girdimi sen 100 bin defa kalksan ben Hoca değilim desen yine hocasın, Ölünceye kadar bu çıkmayacak, hiç çıkarmaması dileği ile maddi değeri belki küçük ama manevi değeri çok ağır olan bu Cübbe ve Sarığı hediye ediyoruz ve bundan sonraki görevinde başarılar diliyoruz dedi.

 

Cevlek, Ahmet Hocamın bizi unutmamasını diliyoruz,  Vefa İstanbul da sadece bir semtin adı olmasın, Vefa bizim insani ilişkilerimizde gözettiğimiz en önemli bir kavram olsun, yani bir Bayram vesilesi veya başka bir vesile ile Telefonu çevirip arkadaşlar, hocam nasılsınız demesinden memnun oluruz dedi.

Söz alan Ahmet ŞEN, Mudurnu nun benim hayatımda unutamayacağım kadar fazla anım var, ben burada görev aldım, burada Memur oldum, Burada Evlendim, Çoluk Çocuğum burada oldu, o sebepten burayı unutamam dedi.

Mudurnu ile ilgili söyleyeceklerim saatlerce anlatsam bitmez, fakat sizlerden Hakkınızı Helal etmenizi istiyorum, bende yana tüm haklarım helal olsun dedi.

www.mudurnuhaber.com

MANİLER (22)’Hazana çeyrek kala’

MANİLER (22)’Hazana çeyrek kala’ 

Gönül derin bir göldür
Girmesin bilmek gerek
Ömür şirin bir güldür
Dermesin bilmek gerek….Hazana çeyrek kala
Yari beklerim hala
Ben nazlımı sarmadan
Girmem kara toprağa…

Gençliğim heder oldu
Ayrılık kader oldu
Sılada ki sevdiğim
Gönlümde tüter oldu…

Yar bağında dikenim
Hasretini çekenim
O güzelin uğruna
Göz yaşımı dökenim…

Senin en şirin yanın
Benle olduğun anın
Terkedersen sen beni
Donar damarda kanım…

Şu dağlarda kurt olur
Kurda dağlar yurt olur
Bir yiğide bir gözel
Vallah billah şart olur…

İki iki kaç olur
Bilmeyene güç olur
Bir kötüye düşersen
Gül yüreğin hiç olur…

Sevgidir işin aslı
Yarsız gönüller yaslı
Gerçek aşkı tattırmış
Kerem’e şirin Aslı…

 
Ateş közdür kömüre
Sevgi özdür gönüle
Yarin güzel olunca
Kışlar yazdır ömüre…Bir zalimin yüzünden
Yürek yanar hüzünden
‘Gelcem’ dedin gelmedin
Bıktım artık nazından…

Yari gördüğüm anda
Coşar kanım damarda
Nice güzel gördüm de
Yine gönül o yarda…

Esince seher yelim
Kokuyor bahar gülüm
Sen bende ben olunca
Uzaktan bakar ölüm…

Ben yare gülüm derdim
Gülüme gönlüm verdim
Baharın leylim vakti
Bağında gülün derdim…

Yayla suyu serindir
Aktığı yer derindir
Viran olmuş bu gönlüm
Yar senin eserindir…

 
Kalınca yardan ırak
Şu gönül susuz kurak
Yar yolunu gözlerim
Karalar bağlayarak…
 
Nazlı yarim olmazsa
Gözler uykuyu neyler
Bülbül güle konmazsa
Güller kokuyu neyler…Gonca gülüm solunca
Ruha hüzün doluyor
O yar benim olunca
Solan yüzüm gülüyor…

 
Abdullah Atay www.mudurnuhaber.com

MANİLER (21) Sevgi Gönlün Temeli…

MANİLER (21) Sevgi Gönlün Temeli…
 
Gönül bağımızın gülleri aşkla açar.  Tatlı dil dökülünce beslenir büyür.
Kin,nefret,kibir ateşlerinde de o güller yanar kavrulur.
İhanetin zehirli gözyaşlarıyla da çürür yok olur…

Geldi yine haziran
Festivale hazırlan
Güleç yüz tatlı dille
Önce dostluğu kazan…

Yürekten taşa taşa
Aşk pınarım çağlıyor
Hicran gelince başa
Gönlüm yanıp ağlıyor…Dinle gönül şarkını
Unut sen tasa gamı
Sevmek sevilmektir
Hayatın güzel yanı…

Sevgi gönlün temeli
Sevenler hep gülmeli
Sevmeyi bilmeyene
Bilmem ki ne demeli…

Aşkın yakıp dağlıyor
Sevdan akıp çağlıyor
Yokluğunun resmine
Gönül bakıp ağlıyor…

Bak kışımız yaklaştı
Saçlarımız aklaştı
Sen bende ben olunca
Hüzünler uzaklaştı…

Ömrün kara kışında
Kalbim güzel peşinde
Bu gönül hiç kocamaz
Daha yirmi yaşında…

Seni gördüğüm zaman
Çarpar yüreğim inan
Gözün gözüme değse
Patlar içimde volkan…

Güzümde goncam sensin
Gözümde incim sensin
Yarim benden gideli
Gönlümde sancım sensin…

Bir tatlı söz bir hatır
Ruhumu aydınlatır
Vereceğin bir buse
Beni baştan yaratır…

 

 

Bahar yaz hazan derken
Ömürler girdi kışa
Eller oynar gülerken
Çekmişiz derdi boşa…’Aşkım meleğim’ derken
Ayrılık geldi erken
El elinde bırakma
Beni de al giderken…

Kalbimde sevdan saklı
Başkasına yasaklı
Girsen gönül odama
Allı telli duvaklı…

Sevdan yalnız sözde mi
Yürekte mi gözde mi
Gönül bağım yanıyor
Suç sende mi közde mi…

Bülbüle gülün nazı
Geçti bak ömrün yazı
Beden toprak olsa da
Kapanmaz gönlün gözü…

Sevgide olmaz riya
Seven gönüller derya
Bu alemde sev sevil
Kimseye kalmaz dünya…

Gönle sevgi ekelim
Tatlı diller dökelim
Kin gurur ve riyayı
Taaa kökünden sökelim…

 

Abdullah Atay

Sevginiz hiç solmasın…

www.mudurnuhaber.com

DEMOKRAT PARTİ MUDURNU İLÇE BAŞKANLIĞINDAN

14 Mayıs 1950,de iktidara gelen Milletin Partisi Demokrat Parti,Tekrar gönüllere düşmek için, Demokrasiyle Anadolunun ilk tanışması Milletin Kansız ve Kavgasız bende varım dediği günün yıldönümüdür.

 

14 Mayıs 1950 de İktidara gelen sadece Demokrat Parti değil Bizzat Milletin Kendisidir, Devletin Milletin ayağına gitmesidir. Bu vesile ile 14 Mayıs,ı Demokratların günü olarak Kutluyor saygı değer halkımıza esenlik ve mutluluklar dilerim.

        Demokrat Parti

Mudurnu İlçe Başkanlığı

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Mudurnu ve Mudurnu Haber

 Günler, Aylar ve yıllar birbirini hızlı bir şekilde geçerek her geçen gün aleyhimize işliyor. Geçtiğimiz hafta sizlerle Mudurnu ile ilgili görüşlerimi paylaşmış ve bu hafta sizlere hangi konularda yazacağımı bildirmiştim. 

İlk Konumuz Mudurnu Esnafı:

*Mudurnu Esnafı ve Mühürlemeler

Bende dahil Mudurnu ilçesinde zorluklar ile Esnaflık yaparken, Şikayet var gerekçesi ile 13 esnaf arkadaşımıza cezalar kesildiğini Haberlerimizde yazmıştık. Kabuk ile kaşınacak vaktimizin olmadığı şu günlerde Mudurnu Esnafından fazla gelenler aradan çıkartılmak mı isteniyor?

Bunun kime faydası olacak?

Hani Mudurnu daha güzel olacak ve Esnaf desteklenecek ti?

Şikâyet var, ayaklarına inanmıyoruz. Şikâyet eden biri Mudurnu ilçesinde yaklaşık 200 e yakın Esnaftan 13 tanesini neye göre şikâyet etmiş, geride kalan esnafa torpil neden geçmiştir?

Bu şekilde davranılarak Esnafın morali bozularak bir Şikâyet mekanizmasımı oluşturuluyor?

Mudurnu ilçesine yatırım yaparak zor şartlarda Dükkân açmış bir kişiye yardımcı olunacağına Dükkânının Mühürlenmesi hiç hoş bir hareket değildir.

Zaman, geliyor siftah etmeden evine dönen Esnafa haksız yere yerel yönetim tarafından kesilen Cezalar Mudurnu’da Esnaflık yapmayın dercesine anlaşılmaktadır.

*Mudurnu Haber ve Siyaset

Siyaset olarak tarafımız ne kadar belli olsada her kesimden okurumuzun olduğunun farkında lığı ile birlikte yelpaze şeklinde bir yazar kadromuzun olduğunu dikkatizi çekmek isterim. Yazarlarımız, yazdıkları yazılar ile sorumludur.

 *Mudurnu Haber ve Turizm

Bizler Mudurnu Haber olarak Mudurnu turizmi ve tanıtım hizmetleri için çalıştık ve çalışmayada devam ediyoruz.

*Mudurnu Haber ve Hedefimiz

Birliktelik sağlanarak Mudurnu Ekonomisini canlandırmak ilçemizde somurtan yüzlerin yerini  gülen yüzlerin alması için çaba göstermeye devam edeceğiz.

www.mudurnuhaber.com

 

İnternet ten NACAK siparişi

İnternet ten NACAK siparişi

Bolu nun Mudurnu ilçesinde 12 yaşından bu yana Demircilik ve Nacak imalatı ile uğraşan ve halk arasında Nacakcı İsmail Unvanını alan İsmail KOCABAY ( 55 ) internet üzerinden aldığı ilk siparişini gönderdi.

 

İsmail KOCABAY, internet ile hiç işim olmazdı, ben herkesi internette bilgisayarlarının başında saatlerce otururken gördüğümde kızardım, bu insanlar ne yapıyor diye, ama internette yayımlanan haberim üzerine bir sabah vakti telefonum çaldı. Ardından İstanbul dan bir arkadaş Nacak istediğini belirtti, bende müşterinin adresini aldım  Kargo aracılığı ile gönderdim. Artık internetin ne kadar önemli olduğunu öğrendim ve tanıtım amaçlı   www.nacakciismail.tr.gg isimli internet sitesi açtırdım yakında ise MUDURNU MARKET  www.mudurnumarket.com internet sitesinde ürünlerimizi satışa çıkartacağız  dedi.

www.mudurnuhaber.com

RUHUN NURU MUDURNU

RUHUN NURU MUDURNU
 
   16. EMİT TURİZM FUARI ‘nda tarihi,turistik şirin ilçemizi tanıtan kaymakamlığımıza,Mudurnu Belediyemize,kurum ve kuruluşlarımıza,Kent konseyimize ve de Mudurnu sevdalılarımıza candan teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
 
   Mudurnu’muzun kalkınması için yapılan etkinliklere katılmak Mudurnu yarenlerimizin milli bir görevidir. Bu görevi safsaklamak veya  bu görevi yapmamak adına mazeret göstermek asla kabul edilemez. Hele hele hangi siyasi düşüncelerden olursa olsun bireyler Mudurnu’nun çıkarları olunca tek yüreklilikte olması gerekir. Artık bu görev farzdır  kendini bilen aklı selim  hemşehrilerimiz adına. Birliktelikle yapamayacağız hiç bir iş yoktur geçmişi tarih ve kültürle harmanlanmış bizler için.
Hep derim.İlçemizin başarılı  ticari ve ekonomik formatı yüz yıllar öncesine dayanır. Atalarımız; ahilik düsturunun hakçı ve adil yönüyle çalışarak bizlere karizmatik bir kültür mirası bırakmıştır. Bizlerin tek yapacağı şey çağımızın teknolojisini kullanarak bu mirası çağdaş seviyeye çıkarmaktır . Bu da yediden yetmişe herkesin gönül potasında projeler üretmesiyle yaşama geçer.
  
Kadını erkeğiyle
Hep birlikte elele
Mudurnu yarenleri
İşine olur köle.
 
Kötüdür fitne fesat
Yaparsan işler kesat
Birliktelik olunca
Dört mevsim olur hasat.
 
Ahilik kültüründe
Ölçüde olmaz hile
Fitneye destek veren
Uyma sakın cahile.
 
Mudurnumun esnafı
Can verir her demire
Buraların havası
Ömür katar ömüre.
 
Beyazıt’tan bu yana
Şifalıdır hamamı
Yeşillikle bezenmiş
İlçemizin tamamı.
 
Yaylalarda yoğrulur
Kaşıksapılık keşi
Mudurnu’mun esnafı
Aramaz üçü beşi.
 
Doğruluğun timsali
Hak’kı bilen Ahi’dir
Mudurnu’muz esnafı
Mesleğinde dahidir.

Mudurnum

Havasıyla suyuyla
Cennetsin Anadolum
Dağıyla ovasıyla
Cömertsin sen Mudurnum…
Gönlümde yudum yudum
Tükenmiyen umudum
Ben seni bende buldum
Sevdamsın sen Mudurnum…Ilgıt ılgıt yelinle
Bağlarında gülünle
Şakıyan bülbülünle
Mest olurum Mudurnum…Melek Hanım,meşeli
Nağmeleri neşeli
Aşkına bak düşeli
Yürek yanar Mudurnum…Tereyağlı helvanla
Yare bağlı sevdanla
Güzelliğin, edanla
Dillerdesin Mudurnum…

Petek petek balınla
Çiçek çiçek dalınla
Gelin gibi halinle
Baharımsın Mudurnum…

Bulut bulut dağların
Umutlarım bağlarım
Sende gönül eylerim
Yarınımsın Mudurnum…

Koynunda şirin köyler
Dostu,yareni eyler
Aşıklar seni söyler
Türkülerde Mudurnum…

Dağındaki cerenle
Buz kaynaklı derenle
Cennet gibi yörenle
Her şeyimsin Mudurnum…

Dağın daşın gezerim
Seni söyler yazarım
Üç arşınlık mezarım
Sende olsun Mudurnum…

 

Abdullah Atay MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com

 

 Mudurnuca sevgimle……

Mudurnu’da Yaşam

Mudurnu’da Yaşam

 Mudurnu Bolu ilinin küçük bir kasabasıdır. Genellikle nüfusun büyük bir bölümü bir biri ile Akrabadır. Ama genel olarak baktığımızda Mudurnu ilçemizde Genç Nüfusun kalmadığını görüyoruz.

 Bunun sebeplerinden biri Eğitim, diğeride Ticaret tir. Burada vatandaş arasında sürekli konuşulan bir kelime vardır, Mudurnu’dan giden paça yı düzer diye…

 Mudurnu’muzda onlarca değişik maden olmasına ve Doğal zenginliğimizin olmasına rağmen, bizim işimiz Hala mezarlıkları kazmak olmamalıdır.

 Mudurnu bir Üretim merkezi olmaya aday bir yerdir. Marka olarak MUDURNU denilince müşterilerin güvenli yaklaştığı araştırmalardan bilinmektedir.

 Yazımın başında da dediğim gibi hepimiz bir birimiz ile Akraba olmamızdan kaynaklanan bir hastalık dolayısı ile bir türlü maddi mutluluğu yakalayamıyoruz.

 Bazı kişiler memleketim ile ilgili güzel işler yapayım derken, Memleketin son 100 yılını bilmeden bitiriyor. Mudurnu ilçesine mutlaka herkes hizmet etmek ister, fakat görev başında olanlar mutlaka memleket ile ilgili yapılacak olan işlerde istişare etmelidir.

 Biraz önce yazımda Mudurnu’dan dışarıya sürekli göç verdiğimizi Genç Nüfusun burada kalmak istemediğini belirtmiştim, Genç arkadaşlarım ile sohbetlerimizde sürekli şunu vurguluyorlar. Biz burada bir iş yapacak olsak ilk önce çevremizdekiler engel olur, yıllardır sürekli Projeler yaparız, ama bir türlü faaliyete geçiremiyoruz diye sitem ediyorlar.

 Bende bu söylenenlere katılıyorum, fakat bazı şeyleri aşmak lazım, buda birlikte hareket etmekten gelir. Birbirimizi tutmak ile bazı sorunları çözebiliriz. Ama bana ne şuna ne olursa olsun denirse her kes sapından çıkmış tokmak gibi dolaşır durur, memlekette iş de olmaz icraat da olmaz.

 Gerek Ticari gerek de Siyasi destek mutlak şarttır. Örneği kendi üzerime getirmekte fayda var. Bana bir büyüğüm diyor ki,  gaşım sen Esnaf sın şu siyaset işlerini bırak, Neden? Ben her görüşten insanla alışveriş yaparım, herkesin dükkânına girerim. Beni bağlamaz arkadaşın, sağcı solcu olması, benim için siyaset zamanı vardır, oda seçim zamanlarıdır.

 Gelecek yazımız da  ( Gençlerin Önünü Açın )

 Devam edecek….