ARINÇ: “BİRİLERİNİN AYAĞININ NASIRINA BASTIK”

BURASI BOLU OSADA OLU, OMASADA OLU DEDİLE.


ARINÇ: “BİRİLERİNİN AYAĞININ NASIRINA BASTIK”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bolu mitinginde yaptığı konuşmada dinlemelere sert çıkarak, “Çok fazla kaldık galiba iktidarda? Birilerinin ayağının nasırına mı bastık yoksa? Birilerinin çıkarlarına engel mi olduk yoksa?” dedi.
 akpartibolu
ak-parti-bolu

BOLU (İHA) – Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bolu mitinginde yaptığı konuşmada dinlemelere sert çıkarak, “Çok fazla kaldık galiba iktidarda? Birilerinin ayağının nasırına mı bastık yoksa? Birilerinin çıkarlarına engel mi olduk yoksa?” dedi.

akpartibolu1

Yerel seçimler öncesi miting yapmak üzere Bolu’ya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cuma namazının ardından Kent Meydanı’nda Bolululara seslendi. Binlerce kişinin katıldığı mitingde kalabalığa dikkat çeken Arınç, şöyle konuştu: “Zor günleri bilirim. Muhalefette kaldık yıllarca. İktidarı da bilirim. Yaptıklarımızla iftihar ederim. Ama bu son yapılan mitingler var ya akıl şaşıyor. Bu nasıl olabilir. Bu nasıl böyle heyecanlı bir topluluk, bu kadar toplanabilir ve mitinglerimize destek verebilir. Her gün hakaret edilen bu hükümet değil mi? Her gün yıpratılmak istenen bu başbakan değil mi? Her gün hakkında iftiralar yapılan insan bu değil mi? Nasıl oluyor da Malatya en son mitinginin üç misli kalabalık toplayabiliyor. Nasıl oluyor Elazığ geçmişteki mitinglerin üç dört mislini toplayabiliyor. Dik duruyoruz, dikleşmiyoruz. Cesuruz, kararlıyız, ilkeli siyaset yapıyoruz. Millete hizmetten başka bir derdimiz yok.”

akparti-mudurnu

Ak Parti olarak bundan sonraki seçimlerde yüzde 60’lara talip olduklarını açıklayan Bülent Arınç, sözlerine şöyle devam etti: “Herkes Ak Parti’den memnun olduğunu söylüyor. Memnun olmasalar yüzde 50 oy verirler miydi? Yüzde 50 oy ne demek biliyor musunuz? İki kişiden biri demek, dört kişiden ikisi demek, altı kişiden üçü demek. Sandığa gidiyorsunuz. Çıkan her iki kişiden birinin size oy verdiğini gösteriyor. ‘O 2011’deydi canım. Şimdi tablo değişti mi?’ diyorsunuz. Yarın genel seçim olsa yüzde 52’leri, 53’leri gösteriyoruz. Allah’ın izniyle 60’lara talibiz 60’lara. Milletin yalanlara inanacak hali yok.”

akpartibolu-mudurnu

Son zamanlardaki kaset ve dinleme iddialarına da sert yanıt veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üç partili koalisyon dönemini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim devraldığımız üç partili koalisyonda 38 bakan vardı. Biz tek başımıza iktidara geldik. 38’i 24’e indirdik. Peki, bunlar niye 38’di. Çünkü onlar koalisyon yaparken bakanlık pazarlığı yapıyorlardı. ‘Bana 8 tane vereceksin ha, ben 9 alacağım. Benim sayım üç fazla, bana 15 vereceksin.’ Haydi bakanlıkları dağıttık diyelim. Her parti bayındırlık bakanlığını almak ister. Çalışmayı almak ister. Sağlık Bakanlığını almak ister. Niye? İhalesi çoktur. Çalışanı çoktur. Kendi aile efradını, kendi dostlarını, arkadaşlarını yerleştirmek için. Herkes bir kırmızı plaka hesabı yapardı. Ee deli misiniz? Onların 38 kişi yaptığını siz niye 24’e indirdiniz. Hayır, akıllıyız da onun için. O 20 tane devlet bakanının her birisi sadece bir bankadan sorumluydu.

bolu-mudurnu-akparti
O bankalardan kendi işletmelerine kredi çekecek, sonrada adı başka yolsuzluklara karışacaktı. Siz bunları 11 seneden beri görüyor musunuz? Şimdi bize laf atmaya çalışanlar, bizim aile dostlarımızla yaptığımız konuşmaları bile alçakça, ahlaksızca tespit edip bunları her akşam yayınlamaya kalkanlar, bugünleri görmediler mi?” Meyveli ağaca taş atıldığını anlatan Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: “Çok fazla mı olduk yoksa? Çok fazla mı kaldık iktidarda? Birilerinin ayağının nasırına mı bastık yoksa? Birilerinin çıkarlarına engel mi olduk yoksa? Neden yıkılmasını istiyorlar bu hükümetin? Arkadaşlar Allah’a söz vermiştik. Bu millet darbeler gördü. Bu millet muhtıralar gördü. Bu millet demokrasiyi kesintiye uğratan çok kötü şeyler gördü. Neden, güçsüz siyasetçiler vardı. Korkak siyasetçiler vardı. Dik duramayan insanlar vardı.”Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir saat süren mitingin ardından belediye başkan adayları ve milletvekilleriyle vatandaşları selamladıktan sonra Düzce’ye gitti.
www.mudurnuhaber.com
BOLU MİTİNG FOTOĞRAF ALBÜMÜ FACEBOOK SİTEMİZDE :   https://www.facebook.com/aydin.ozpelit/media_set?set=a.10152218987405340.1073741830.765370339&type=1
toki otopark SULAR EKMEK

Bolu Yolunda çalışmalar hızlandı

Bolu Yolunda çalışmalar hızlandı

Mudurnu- Bolu Kara yolundaki çalışmalar hızlandı.

Mudurnu- Bolu kara yolunun hürriyet hanı Çiftliği ile Tepekarakolu  mevkiindeki yol çalışması nedeni ile  çevredeki vatandaşlar zor günler geçiriyordu. Yolda çalışma yapan Firma  yolda çalışmaları çoğaltarak  yolun Asfaltlanması için gerekli çalışmaya hız verdi.

www.mudurnuhaber.com

 

 

BAĞCIYI DÖVDÜNÜZ, GÖRENİ DE ÜZDÜNÜZ

BAĞCIYI DÖVDÜNÜZ, GÖRENİ DE  ÜZDÜNÜZ

 

Geçtiğimiz gün Mudurnu Keyvanlar Konağı  bahçesinde yapılan  Mudurnu Şeyh ÜL İmran Vakfı  toplantısına davet üzerine katıldım.

 

Orada toplantı anında  Mudurnulu Esnaf Büyüğümüz  Reşat ÜNSAL amcamız, bundan bir kaç ay önce  bizim yaptığımız  bir haber hakkında  Vakıf Üyelerine soru sordu ve  sorunun cevabı olarak tarafım gösterildi. Daha sonrada kendiside  bana konu hakkında bilgi vermemi istedi. Bilgiyi verdikten sonra  benim verdiğim bilgi çok tatmin edici olduğundan dolayı  fazla tartışmaya girilmedi. Ama ne yazikki aradan 2 gün geçtikten sonra  Facebook sitesinde  Mudurnulular Birlik oluyoruz  adındaki hesaptan video yayınlanarak benim bu işlerle ne alakam olduğu ve  orada neden konuştuğum Reşat ÜNSAL amca tarafından sorulmuş. Birincisi , orada  cevap hakkını  bana siz verdiniz, videoyu izlerseniz  anlarsınız, ikincisi ise kim oluyor demişsiniz, Ben Allah kuluyum.

Siz bana orda sordunuz bende cevap verdim. Cevap vermemek için kendimi zor tuttum, ama benim yaptığım haberi okumayıp sadece Fotoğrafa bakıp, ortaya laf attınız.

Kusura bakmayın, buna CEVAP vermek zorundaydım. Bu yaptığınız iş hiç Hayra değil tam tersine şerre hizmet etmektedir.

 

Amca, yatırların sağ sol davasını siz kendiniz çıkardınız, Lütfen, videoyu her kes izlesin. Konuyu Reşat amca kendi başlattı ve suçu benim üzerime atmaya çalışıyor. Eğerki soruyu sorduysanız ben orada bir basın mensubu olarak üzerime düşen görevi yapmak zorundayım.

 

Evet, size yakışmamış, Seyhan amca sizede yakışmamış. Siz benim büyüklerimsiniz, ama sizin şu an yaptığınız iş Yangına MEŞALE ile gitmekten başka bir şey değildir. Değerli Reşat Amcacığım, o kadar ballandıra ballandıra anlatıyorsunuzki, bilen bilmeyende Mudurnu’yu alt üst getirdim zanneder.

 

Ama bu tip yorumları Mudurnu nun yaptığım diğer haberlerinde de yapmanızı isterdim. Ama maalesef, siz bir kere Niyetlenmişsiniz ve mecburen yapmanız gereken bir şey var ve onu yapmak için hareket ediyorsunuz. Bu tip davranışlar ile MEMLEKET VE MUDURNU MUZ kaybeder. Bu davranışlarınızı kınıyorum. Bakınız, sözler çok ağır,böyle davranmakla, Mudurnu da birlik beraberlik olmaz.   Ayrıca Bülent AĞRI Ağabeyimde Maşaallah  Körükçübaşı gibi,  hem Facebook  adını Mudurnulular Birlik oluyoruz diyor ama, tam tersine hareket ediyor.

 

Karşılıklı atışmaları siyasi olarak nitelendiriyorum. Kusura bakmayın, ilerleyen günlerde yine yüz yüze bakılacak. İstediğiniz kişiye internet aracılığı ile veryansın edebilirsiniz, ama yarın öbür gün yine biz beraberiz, Mudurnu dayız, kırın , dökün ,vurun,parçalayın, KOLAY. Fakat toplaması zor. Lütfen değerli büyüklerim eğer bir problem var ise ve memleket meselesi ise bu konuşulup çözülmelidir. Bizim Mudurnu nun bir sesi olduğumuzu unutmayınız. Bizler yerel Basın mensupları Mudurnu ilçesinde birisinin burnu kanasa onunla ilgili haber yapmak zorundayız, Neden mi?

Çünkü bizi Dünya genelinde takip eden binlerce hemşerimiz ve Mudurnu sever bulunmaktadır.

 

Onlar Mudurnu ile ilgili haberleri takip etmekle birlikte Mudurnu daki eş,dost ve akrabaları ile ilgili haberleri bizlerden öğrenmektedir. Onun için bizleri kimse kınamasın, tabiiki her insan gibi bizlerinde mutlaka bir siyasi görüşü olacaktır, aynı sizin gibi… Bu tip şeyler hoşgörü ile karşılanmalı. Ben sol görüşlü bir arkadaşın davranışlarını nasıl hoş görü ile karşılıyorsam, kusura bakmayın sizlerden de aynı yaklaşımı beklemek en doğal hakkım diye düşünüyorum. Mudurnu bu güne kadar beraber hareket etmediği , sürekli dedikodu ve o, onu görmüş, oda göreni görmüş mantığı ile kaybetmiştir. Gelin, oturalım, konuşalım, birbirimizi kırmadan MUDURNU muza sahip çıkalım. Yoksa, biz bu şekilde birbirimiz ile didişirken başkaları gelir Mudurnu da düzen kurar bizde bakarız. Aydın ÖZPELİT Bir Mudurnu Vatandaşı olarak yazdı.

 

Aydın ÖZPELİT MUDURNUHABER

MUDURNU

www.mudurnuhaber.com

 

ÇAKIR, HOCA YA VEDA YEMEĞİ

Mudurnu ilçemizde yıllardır çeşitli görevlerde bulunan Mustafa ÇAKIR , Adapazarı il Müftülüğü Murakıplık görevine başladı.

Yıllardır, Mudurnu da görev yaptığı çeşitli kurumlardaki  mesai arkadaşları Mustafa ÇAKIR için bir veda organizasyonunda buluştu.

 

hocamustfa1

Organizasyonda  Mustafa ÇAKIR hoca ya Mudurnu yu unutmaması için bir Plket takdim edildi.

 

Mudurnu ilçesinde Müftü vekilliği ve Mudurnu Çok Proğramlı Lisesinde Din derslerine girerek öğretmenlik görevlerinde de bulunan Mustafa ÇAKIR, Mudurnu benim ilçem burayı unutmayacağım, zaten aile bağlarımızda devam ediyor dedi.

hocamustfa2

Diyanetsen ilçe temsilcisi Cenan SAYILI, Mustafa ÇAKIR hocam Mudurnu için çok değerli ve bulunması zor bir  kişilikti, hocamızın yeni görevinde başarılar dileriz dedi.

Veda yemeğine Mudurnu Dire Amirleri,  Diyanet Vakıf sen ve Diyanet sen sendikalarının yöneticileri ve üyelerinin yanısıra ÇAKIR ın arkadaşları katıldı.

www.mudurnuhaber.com

 primm

Bolu- Mudurnu ve EMİTT

Bolu -Mudurnu ve EMİTT

Geçtiğimiz Hafta 24 -27 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul da başlayan Doğu Akdeniz Uluslar arası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda gördüğüm kadarı ile Bolu standı diğerlerine bakarak sönük kaldı.

Bu kanıya nereden vardığımı soracak olursanız, o günlerde Tv kanallarını gezerken sürekli Fuar dan haberler görürken ve diğer komşu illerden haberler çıkarken  Cennet Bolu il ve ilçelerinden hiçbir habere veya tanıtıma rastlamadım. Şu an bakıyorum google arama motorunda bile bulmak çok zor. Yerel Kanallarımız Köroğlu ve ABANT tv hariç…

 emitt1

Dünya nın değişik yerlerinden fuara katılanların dikkatlerini çekmek için daha farklı uygulamalar yapılabilirmiydi?  Neden BOLU ili ve ilçeleri bu tip organizasyonlarda Aktif bir rol alamıyor? Daha sorulacak birçok soru akıllara gelebilir.

 emit3

 Bolu muzu tanıtmak için açılan stant, acaba gelen misafirlerin ve ziyaretçilerin ne kadar aklın da kaldı?  Gölleri ile ünlü Bolu ilimizin sınırlarında Bulunan  Yedigöllerin, Zonguldak tarafından benimsendiğini, ABANT gölünün ise Düzce tarafından benimsendiğini ve  en  önemli olan ise Mudurnu Taşkesti beldesi sınırlarındaki SÜLÜKLÜ göl ün Sakarya tarafından sürekli olarak reklamlarının yapılarak broşürlerde ilan edildiğini biliyormuydunuz ?

 

Ziyaretçi akınına uğrayan stantlarda verilen ikramlar, verilen broşürler verilen ilgi ve alaka çok önemlidir. Ben bir gazeteci olarak bu yılki EMİTT fuarında şuna merak ettim. Sayın, Bolu il valimiz Bolu yu bu kadar yakından ilgilendiren bir Fuar da neden yok tu? Hatırlıyorum, Sayın Valimiz Bolu Beyaz et Festivalinde de görünmemişti.

 

Bolu Turizmi iç içe yaşanan bir il, o kadar çok zenginliği varki harca harca bitmiyor. Ama nedense Turizm konusunda hala adını Türkiye de bilmeyen belki milyonlarca kişi vardır. İyiki Merhum, İzzet Baysal Amca Bolu ya bir üniversite yaptırmış, iyiki Bolu Dağı ve Tüneli var, eğerki bunlarda olmasa vay halimize…

 

Bizim MUDURNU ise Tavukçuluk olmasa idi, Bolu nun bir ilçesi olduğumuzu kimse bilmezdi. Geçen İzmir den bir vatandaş telefon ile arıyor, ben Mudurnu diyorum, o hala orası batmadımı diye cevap veriyor.

 

Göynük ilçemiz her yıl ki gibi sanırım bu yılda Ahşap Kaşık ile meşhur olmayı planladı.

 

Mudurnu nun bu yıl EMİTT fuarına sadece 15 gün kala hazırlandığını biliyorum. Ziyaretçi akınına uğrayan Fuar, Mudurnu gibi kendini Turizme bağlamış bir ilçe için çok önemli ve kaçırılmayacak bir fırsattır. Mudurnu dan Turizm amaçlı yurt dışına düzenlenen gezi gibi, Mudurnu dan da  Kaymakamlık ve Belediye tarafından Turizimciler, Konak sahipleri, Esnaflar ve Gençler  Fuara taşınabilir, hiç olmazsa fikir edinerek Mudurnu da uygulanabilirdi.

 

Çok okuyan mı bilir, Çok gezen mi ? Atasözü nü Atalarımız boşuna söylememiş. Hadi hayırlısı, inşallah Bolu il ve ilçeleri şimdiden 2014 yılındaki EMİTT fuarına nasıl hazırlanırız? Neler sunarız diye beyin cim lastiği yaparak  daha güzel hazırlanırlar.

 

Aydın ÖZPELİT

 www.mudurnuhaber.com

  SAKARYA SÜLÜKLÜ GÖL İLE İLGİLİ BAZI SİTELER

http://www.sakaryarehberim.com/others/sehir_yasam_rehberi_detay.php?id=1181

http://www.sakarya.bel.tr/haber.php?id=3323&uk=16&ak=44

http://www.forumalev.net/sehir-ve-ilcelerimiz/78482-sakarya-suluklu-gol.html

 DÜZCE ABANT İLE İLGİLİ SİTELER

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.duzcekulturturizm.gov.tr/haber.asp?id=108

 

Mudurnu’dan Kocaeli ve İstanbul Gezisi

Geçtiğimiz Cumartesi saat 15.45 te Mudurnu Müftülüğü önünden hareket eden 32 Kişilik Mudurnu Ekibi, Kocaeli ve İstanbul’da çeşitli ziyaretlerde bulunduk.

IMG_7106

 

Mudurnu ilçemize yeni görevlendirilen BOSİAD Bolu Sanayici ve İşadamları Derneği Mudurnu Temsilcisi Ahmet Selim GEZİCİ nin organize ettiği gezide çok güzel anlar yaşadık.

 IMG_7103

 

 Mudurnu  ilçemizden hareket ile ilk durak yerimiz olan Kocaeli ye vardık. Akşam yemeğinde Kocaeli Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği nin hizmet binasında Akşam yemeğinde MAKLÜBE ikramı ve Osmanlı tatlısının ardından Dernek yönetimi , Dernek hakkında bilgilendirmede bulundu.

Kasiad yönetimi ile bir süre sohbet eden gurubumuz, birlik ve Beraberlik ile neler yapılabileceğini bir kez daha gözleri ile görmüş oldu. Tabiî ki birlik ve Beraberlik olurken, düşüncelerin samimi ve içten olması gerektiği akıllardan çıkarılmamalı, orada bizlere Öğütler veren çok değerli büyüğümüz Atilla abi yaklaşık olarak 1 saatten fazla değerli vaktini ayırıp bizimle sohbet etti ve bizler ile tanıştı. Ben şahsen anlattıkları karşısında hayran kaldım.  Kocaeli nin durumu bizim Mudurnu nun kinden daha zor iken şu an orada neler başarıldığı yapılan hizmetlerden belli idi.

 

Bizler Mudurnu’dan giden 32 kişilik bir ekip, Atilla ağabeyin anlattıkları karşısında hakikaten şaşırmadık desem yalan söylemiş olurum.  Tabiî ki yapılan işlerde, gerek siyasi, gerek ise Ticari olsun, bir ekip halinde yola çıkar iken nelere dikkat edilmesini Atilla ağabeyin sözlerinden kapmış olduk. Benim bazı yazılarımda bir şifre görevi olarak yazdığım bir yazı vardır, o nu bu günü anısına bir kez daha sizinle paylaşmak istiyorum.

 

( Yola Çıktıklarını, Yolda buldukların ile değişirsen, hem yolunu hemde izini kaybedersin.)  Bir kez daha anladım ve paylaşıyorum, ister Ticari, isterse siyasi olsun, insanlar yol arkadaşlarını çok iyi seçmeliler, içtenlik ve samimiyet sadece iki dudak arasından değil Kalpte , yoksa bir ömür boyu akıllarda kalacak hataların onarımının olmadığını görüyoruz.

Gece’yi Kocaeli’nde geçiren ekibimiz sabah saat 4.45 te İstanbul Şehzade Paşa Camiinde Sabah Programına katılmak için yola çıktı.

IMG_7117

 

IMG_7125

Sabah Ezanları Okunurken İstanbul Büyükşehir Belediyesi yanında bulunan Şehzade Paşa Camiine vardık. İstanbullular Camiye akın, akın gelirken bizler gibi değişik bölgelerden gelen Cemaatlerinde olduğunu gördüm. Sabah namazı öncesi bir program sunuldu. Namaz başlangıcında Caminin doldu ve dışarıda da Cemaat taştı. Bu insanlar sabahın bu erken saatinde ne işi vardı. Esas işin farklı bir yönü ise, namaz sonrasında Hoca efendinin 1 saatten fazla süren programında Camiden  Cemaatin ayrılmaması ve program sonuna kadar bekleyerek programı dinlemesi çok dikkat çekiciydi.

 IMG_7124

 Namaz, sonrasında ise Caminin üst katına köşeye çekilerek Cami ile ilgili ve etraf ile ilgili bilgileri, Rehberimiz Ahmet Selim GEZİCİ  etrafına toplaşan Mudurnululara anlattı.

IMG_7146 IMG_7162

 Sonrasında Eyüp Sultan Camii ziyaretinde bulunduk. Ve daha sonra  Sadr-ı Azam Sokullu Mehmet Paşa  Türbesini ziyaret ettik.

IMG_7185

 

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU VE AHİLİK

MUDURNU VE AHİLİK

Türkiye de Ahilik Haftası çeşitli etkinlikler ile kutlanıyor. Bolu ili Mudurnu ilçemizde de son dakika da kararlaştırılan ve geçen yıl es geçilen AHİLİK Haftası kutlama töreni yapıldı.

Ahilik hakkında, çeşitli konuşmaların yapıldığı Mudurnu ATATÜRK anıtı önünde öğrenci kardeşlerimizde olmasa ( Her zamanki gibi) programdaki söylenenleri sadece protokol dinleyecekti.

 Esnaf Odasının Duyuru ve Davetiye dağıttığı Benim Güzel ilçemizin, Güzel esnafları aşırı müşterisi olduğu için mi etkinliklere katılma dı? Yoksa başka nedenlermi var dı?  

Yapılan program sadece biz bize yapılmış bir program oldu, iyiki Cuma Duasını Meydanda yapalım fikri oluştu da bahane ile kalabalık göründük.  Ne söylesek az,  bu gibi  programlara katılımın daha fazla olması ve gerçekten hedefine ulaşması için Mudurnu’daki bizlerin AHİ olması gerekli….

İşte o zaman bu Meydan dolar taşar, ama şu an için içinde ben de dahil, maalesef Mudurnu’da AHİ görmek çok zor.  ATATÜRK Meydanında konuşmacılar anlatıyor, Ahi Şöyle olur, Ahi Böyle olur, olur da yetiştirirseniz olur. Her kes ipin bi ucundan tutar, birileri birbirinin ekmeğinde gözü olur, birbirine gol atmaya çalışırsa kusura bakmayın, Mudurnu da Kahvehanelerde konuşulanlar gibi Mudurnu’da hiçbir şey olmaz.

Mudurnu’da yıllardır süre gelen Esnaf duasında örnek bir ilçeyiz, ama sadece örneğiz, görüntü var ses yok. Dua  yı yaparız, yapacağımızı yaparız, mantığı ile Mudurnu’da Ahi olmak çok zor. Bunun aksini iddia edenler çıkabilir, bu arkadaşlarında tuzu kuru olduğundan iddia edeceklerdir.

Ahi, olmak yanındaki komşusunun alışverişinde gözü olmamaktır, Ahi olmak, yardıma ihtiyacı olan kişilere karşılıksız yardım elini uzatmaktır. Ahi olmak, zora düşen birine, hah sanamı kalmış, öyle her şeye burnun sokarsan, kezerin kalkar deyeceğine, elinden gelen bir şey varsa yardımcı olmak, elinden gelen bir şey yoksa bile, yardımcı olmak için organizeye katkı sağlamaktır.

Dik kuyrukluluk hiç kimseye fayda sağlamaz,  “Her nefis ölümü tadacaktır”  Elmalılı Hamdi Yazır Kuranı Kerim de Enbiya /35 Ayeti Meali şöyledir.  Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

Bizler, Mudurnu’da Ahi olabilmek için hep birlikte ortaklaşa çalışmalı ve bunun için altyapı çalışması yapılmalıdır. Yoksa bu programlar ve Dualar sadece  Şow amaçlı kalır, bunun da hiç kimseye faydası olmaz.

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU TERMAL KENTİ OLACAK

Mudurnu ilçe sınırlarımızda bulunan Babas  Termal Suyu, sıcaklık bakımından Bölgede eşine zor rastlanan sulardandır.

Bu nedenle yıllardır  gözardı edilen bölgede çeşitli Firmalar  faaliyetlerini sürdürüyor.

Mudurnu haber olarak  Bölgede yatırım yapan Firmaları sizler için araştırmaya devam ediyoruz. Yatırımcılar her ne kadar kendini saklamaya çalışsada biz bir şekilde gün yüzüne çıkmış Projeleri sizler ile paylaşıyoruz.

MUDURNU TERMAL OTEL VE DEVREMÜLKLERİ PROJESİ  ( BABAS )

DEVREMÜKLER (9.946 m2)

Toplam 150 daire bulunmaktadır.
86 adet 1+1
28 adet 2+1
32 adet dubleks 2+1
4 adet dubleks 3+1

Genel özellikleri ; Her daire manzaradan yararlanmaktadır. Sosyal yaşantıya yüzünü dönmüş şekilde tasarlanmış olup tesisin genel peyzajina hakim bir biçimde konumlanmıştır. Sosyal tesis ve kaplica ile havalandırılmış ve aydınlatılmış tüneller vasitasiyla bağlanmaktadır. Böylelikle olumsuz hava koşullarında kullanıcılar faydalanacaktır. her daire kendine özel balkon ve teraslara hakimdir. Giriş katları bahçeli dairelerden oluşmaktadır.
Sahiplenilmiş bahçeler fikri tesisimizde egemen olup kullanıcıların tesis ile sürekli etkileşim içerisinde olması istenmiştir. Çatı katları cihannuma ‘ li dir. Yörenin hakim konut tipolojisine uygun , saygılı bir tasarım ortaya konulmuş, Osmanli mimarisindeki sokak zenginliği ön plana çıkarılmıştır. Tasarımda yeni bir dil oluşturulmuş , taklit yapı olma durumu ortadan tamamen kaldırılmış tır.
Geçmişin ve geleneğin omurgasında ,çağımızın ihtiyaçlarına uygun modern malzeme ve teknik ekipmanların kullanılmasıyla biçimlenmiştir. Yeni bir dil oluşturulmuş , 4 mevsim gece ve gündüz yaşayacak bir tesis tasarlanmıştır.
 

KAPLICA ve SOSYAL TESİS (5.000 m2)
3050 m2 lik taban alanına sahiptir . Toplam kapalı alanı 5.000 m2 dir. Kot farkından yararlanılarak zemine oturtulmuştur. Arka kısmında bulunan apart daire bloklarının manzara ile görsel temasını kesmemesi için inşaat m2 ‘sinin %60 ını kullanarak zemine yerleşmiş ve eğimlenerek yapay bir topoğrafya oluşturup yükselmiştir. Böylelikle Apart daire bloklarının cevre ile etkileşimi bozulmamış, her daire manzaralanmıştır. Bununla birlikte eğimli yeşil çatısıyla tesisteki sosyal hayatı olumlu yönde etkileyecek farklı görsel zenginlikler yaratacaktır.Kullanıcıların yapının üzerinde dinlenme ,eğlenme, dolaşma ,seyir teraslarına ve üzerindeki kafeterya ve restorana direk ulaşmasını sağlayacaktır. Tesis te bir YAPI dan cok bir peyzaj öğesi olarak düşünülmüştür. Cevresindeki yaya yolları , yaya yollarını birbirine bağlayan köprüler ve yapay gölet ile bütünleşerek özellikle çocuklar için eğlenceli bir organizasyonun en önemli bileşeni olmuştur. Kullanıcıların deneyimleriyle birlikte tesisin kendine has bir ‘HAYAT’ ı olacaktır. Ve bu hayat tarihi mudurnu evlerinden esinlenilerek modernize edilip tasarlanan apart daire bloklarının varlığı ile birleşip MUDURNU da olmak ve yaşamak vurgusunu kullanıcılara derinden hissettirecek, farklı yerlerden gelen kullanıcıların doğal çevreye aidiyet duygusunu arttıracaktır.

Kaplıca ve Sosyal Tesis bünyesinde bulunacak işlevler şu şekildedir,

1) Balneoterapi bölümü

Banyo uygulama birimleri;
a) Termal tedavi havuzları,
Tedavi havuzu; soyunma-giyinme dolapları, duş ve dinlenme mekanlarından oluşmaktadır.. Havuz zemin alanı kişi başına en az üç metrekare olacak şekilde düzenlenmiştir. Havuzun derinliği 150 santimetredir.
Bay Havuz = (175-200) m2
Bayan Havuz = (175-200) m2
Ortak Havuz (kapalı)= (200-250) m2
Çocuk ve eğlence havuzu = 50 m2
b) Sıra banyoları (küvetler) = 75 m2
5 m2 lik birimlerden oluşup 15 adet düşünülemektedir.
c) Lokal banyo aygıtları = toplam 50 m2
d) Tedavi duşları = toplam 30 m2
e) Egzersiz havuzları genel havuzların içerisinde çözülecektir.
g) Açık havuz 150 m2

2) Fizik Tedavi ve/veya Rehabilitasyon Birimleri

a) Egzersiz birimi; 50 metrekarelik bir alanda yer alıp , toplu egzersizler ve aletli egzersizler için düzenlenmiştir.
b) Masaj birimleri
c) Fizik tedavi birimi
d) Hidroterapi birimi

Not= Havuzlar 150 santimetre derinlik boyutlarındadır.. Havuzlarda kullanılan su her hastadan sonra değiştirilir, usulüne uygun havuz temizliliğinin yapılmasının ardından bir sonraki hastanın kullanımına sunulumaktadır. Rehabilitasyon havuzlarında karbondioksitli ve kükürtlü sular kullanılmamaktadır.

PROJE NE ZAMAN GÜN YÜZÜNE ÇIKACAK ?

Konu hakkında  bilgi aldığımız Proje  yöneticisi Ayhan ATASOY,  Babas Termal devre Mülkleri ile ilgili çalışmaların hızla devam ettiğini, detayların  15 gün gibi kısa bir süre içersinde  paylaşılacağını ifade etti. Projenin Şu anki Babas Kaplıcalarına yakın olduğu ifade edildi.

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

Proje Çok , Ekip Yok

Proje Çok , Ekip Yok

Mudurnu küçük sanayi sitesi genç Esnaflarından Murat DURSUN Mudurnu ilçesinde Projenin çok olduğunu fakat birlikte çalışabilecek Ekibin kurulmasının zor olduğunu belirtti.

 Çağa ayak uydurmak lazım

Dursun, çağa ayak uydurarak hangi işin gidebileceği yönünde araştırma yaptıktan sonra o işe girmek lazım, eğer sermayeniz o işe yeterli değilse mutlaka güvendiğiniz bir arkadaşınız ile ortaklık yapmanızı tavsiye ederim dedi.

   HEDEFİMİZ ZİRAİ ALETLERDE BİR NUMARA OLMAK

Mudurnu Sanayi sitesinde ve Mudurnu Merkezde dükkânlarının bulunduğunu belirten, Murat DURSUN, hedeflerinin Mudurnu ilçesinde Zirai Aletler de her türlü malzemeyi tüketiciye temin etmek olduğunu vurgulayarak, bu konuda her gün kendimizi geliştiriyoruz dedi.

HİDROLİK HORTUM PRESLEME İLE BÖLGE DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK

Dursun, Mudurnu Bölgesinde bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade ederek,  yatırım yaparak Hidrolik Hortum sıkma presinin Mudurnu ya kazandırıldığını, artık Düzce ve Adapazarı’na vatandaşımız bağımlı değil, Hidrolik Hortum presleme üzerinde eğitimimizi tamamlayarak müşterilerimize hizmete başladık dedi.

 

Her çeşit Hidrolik hortum presi için Mudurnu Küçük sanayi sitesinde yatırım yaptıklarını hatırlatan Dursun, bizim işimiz müşterimizi memnun etmektir,  Mudurnu’da ihtiyaç olan her teknolojik gelişmeyi sermayemiz yettiği miktarda kazandırmak isteriz. Teknoloji konusunda diğer arkadaşlarımızla da yatırımlara açığız dedi.

Murat DURSUN, Çevremize hem faydalı işler yaparak, hemde  kazanç sağlama açısından  ileri dönük yatırımların mutlaka yapılması gerektiğini, aksi takdirde geçmiş yıllarda atalarımızın başına gelen işlerin bizimde başımıza gelebileceğini, Mudurnu insanının mutlaka üreterek, adını çevrede eskisi gibi duyurarak örnek olması gerektiğini belirtti.

 BİR TEKNOLOJİK ÜRÜN DAHA

 Saç Plazma kesme cihazı sayesinde Oksijen olayını bitirdiklerini belirten Dursun, bu nimetleri kullanıyor ve faydalı işlere imzalar atarak vatandaşımızın işini daha kısa sürede daha sağlıklı bir şekilde tamamlıyoruz dedi.

 Dursun, son olarak Teknolojik imkanları kullanarak Dağda, bayırda her şartlarda çalışma yaptıklarını, bu seviyeye gelmesinde kendisine sürekli yardımcı olan Babası İbrahim DURSUN için, Allah bana böyle bir Ata nasip ettiği için ne kadar dua etsem  azdır, çok şükür kimsenin ekmeğinde gözümüz yok, alın terimiz ile çalışıp kazanıyoruz dedi.

www.mudurnuhaber.com

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

 ERKAN KONURALP    www.ciftlikdergisi.com.tr

 Son zamanlarda tüm televizyon kanalları ve yazılı basında yaptığı gıda maddeleri eleştirileri ile gündeme gelen Doç.Dr.Yavuz Dizdar, son olarak Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı’ya verdiği demeç tüm halkımızın dikkatini üzerine çekmeyi bildi.Tabii Doç.Dizdar ile birlikte eleştirileri araştırıp,soruşturmadan yayınlayan gazeteci ve televizyoncuların da bu işte büyük veballeri vardı.

Bilindiği gibi Doç.Dr.Yavuz Dizdar önce süt ve yoğrut hakkında verdiği demeçlerle dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.Bu eleştirilerin sonu gelmeden bu kez aynı şahıs tavukçuluk sektörünü hedef alarak aşağıda okuyacağınız bilimsel verilerden uzak demeçlerle halkımızın tedirgin olmasını sağladı.

Önce biz Yavuz Dizdar Hakkında bilgi verelim.Önce Dizdar çok iyi bir i çki ve rakı uzmanıdır.Bunu göz önüne alınca bu açıklamaları ayık kafayla verdiği konusunda da şüpheliyiz.

Şimdi Yavuz Dizdar’ın önce rakı uzmanlığı ile ilgili şahsi sitesinde yazdığı yazı ile kendisini tanıyalım:

Biz neden rakı içeriz?

Yazan; Yavuz DİZDAR /  

Rakının nasıl içilmesi gerektiği üzerine çok yazıldı. Ne kıvamda nasıl soğutulup ya da belki soğutulmadan bardağa konulan iki parça buz üzerine yavaş yavaş sızdırılarak zehrinin alınmasından tutun, “illa ki sek” diyenlere varana kadar ben bunlardan en az iki düzine okumuş ya da dinlemişimdir. Rakının içilme adabı kendini rakı müdavimi addedip de ayda yılda bir kadehi zor görenlerin sohbet konusudur daha çok; oysa benim bu konuda bildiğim tek kaide açılan şişenin bitirilmesi gerektiğidir, zira yarım kalmış bir şişe yeni başlanacak bir sofranın dünden yarım kalmış mezelerini, üstü geçiştirilmiş sohbetlerini çağrıştırır da, rakı içmeye durmanın tazeliğini yorarmış gibi gelir, “nimetin” ziyan edilmemesinden ziyade.

“Nimet” yakıştırmasını abartılı bulup, hatta hoşlanmayanlar lütfen alınmasın. Dünyadaki her şey gibi rakı da nimettir. Onu nasıl değerlendireceğiniz, keyif ve hikmetinden mi yararlanacağınız, yoksa mihnet ve illete mi dönüştüreceğiniz tamamen kendi elinizdedir. Lakin rakı alkollü diğer içeceklerden ciddi olarak farklıdır. Üstelik birkaç satır ilerde size kendi yorumumla sıralayacağım bu farklar, aslan sütü nitelendirmesiyle kendimize yakıştırmamız, hatta daha ileri götürüp milli içkimiz olarak tanımlamamızdan da kaynaklanmamaktadır. Herkese kendi yavrusu aslan görünür, ama nedendir bilinmez, alkolle arası kötü olmayanlar belki hak vereceklerdir, rakı için söylenecek çok daha fazlası var.

Bütün içkiler yudumlanarak içilmeye başlanır, ancak rakı önce kokusuyla içilir. Şarap merakı olanlar, hatta degüstatörler istedikleri kadar koklayıp, rengine baksınlar, taze, kekremsi, gövdeli ve hatta yaramaz, şakacı diye adlandırsınlar şaraplarını, kokusuyla içilmeye başlanan hiçbir içecek yoktur. Kokuyla içmek sandığınız gibi bir kelime oyunu, şereflendirme değildir. Tat duyusu koku algısıyla birlikte çalışır (nezle olduğunuzda bu nedenle koku alamazsınız desem daha iyi anlaşılacaktır), lakin kokunun başka bir özelliği vardır. Koku en derin hafızamızı taşır. Büyüdüğünüz evin kiler kokusu, aşık olduğunuz kadının ten kokusu, siz her şeyi unutsanız bile duygularınızla öyle iç içe geçmiştir ki, kimi zaman olayları bile hatırlayamaz, ama o duyguları aynı sıcaklığıyla hissedersiniz kokuyu duyduğunuzda. Rakının kapağı açılıp da ortaya yayılan bu kokusunun içilmesinin esprisi de budur. O koku en içten paylaşılan anların öncesindeki katıksız birliktelik, aşık olmuşlukların heyecanıdır. O koku hafızanın kendisidir. Bence biz işte en çok bundan rakıyı severiz ve severek içeriz.

Rakının ikinci önemli hafızası ise boğazınızdan yuvarlanıp gidiverirken bıraktığı o yanma hissidir. Acı olduğunu bile bile içersiniz, ama hiçbir zaman bir ilaç niyetine değil. Arkasından atıştıracağını mezenin tadını daha iyi alacağınızın bilincidir bu, o tat ahenginin uzatılmasıdır. Aceleye getirilip, “mırk mırk” yutuluvermez, belki de bundandır rakı öyle üstünkörü sofraların içeceği de olamaz, hani iki paket cips biraz çerezle düzülüvermez o sofralar, az olur ama lezzetli olur, keseye göre, bunun tek istisnası beyaz leblebidir ki, o zamanın yokluklarına inattır da, bu zamanın şükran borcunun hatırlanmasıdır.

Lakin rakı arka bahçelerin kendine dönüp sessiz sakin düşünme seanslarının içkisi değildir, rakı birlikteliklerin içkisidir. Üstelik öyle üstünkörü dostlukların yeni bitivermiş birlikteliklerin sığlığına da sığmaz. Velakin böyle birliktelikler bira tadında, şarap kıvamında yaşanıverir de rakı bardaklarının sığlığında yarıya kadar doldursanız bile boğuluverir. Bundandır belki de rakıyı sadece kendi kendinizle paylaşacaksanız, sohbeti müzikle yapmak zorunda kalırsınız, aslında türkülere de pek sığmaz, ille de sanat müziğiyle ister, hatta bana göre mümkünse Zeki Müren, “kader kime şikayet deyim seni” derken,  “bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın” oluverir, yalnızlığın en güzel bedelidir, ağlarım.

Şaraba sigara yakışmaz, viski puroyla gider, lakin rakı ne olsa kabul eder duman niyetine. Kim bilir belki dumanı içindedir de, suyu yavaş karıştırırsanız görürsünüz. Şampanya büyük mutlulukların, viski ince hesapların içkisi oladursun, rakı büyük buluşmaların ve büyük düşlerin içeceğidir. Soğuklar votkayla, kanyakla sıvanıp, sıcaklar birayla serinletilebilir; şarapla aşklar tutuşturulup, cinle geçiştirilebilir. Lakin rakıyla gerçekten ülkeler kurtarılıp, devletler tesis edilebilir. Sakın unutmayın.

Ben bütün bu satırları kısa bir süre sonra Efe’ye kardeş olarak beğeninize sunulacak olan “yeni yetişme” Çilingir adlı rakının kokusu hürmetine yazdım. İçimi biraz daha sert, tadı yerinde derler, oradaydım ama henüz tatmadım. Alkolden haz etmeyenler sakın bu sözlerimden alınmasınlar; herkesin hayattan aldığı tatları, pekiştirdiği alışkanlıkları, üzüntülerini söndürdüğü bardakları ve yalnızlığını paylaştığı kaçamakları vardır. Rakı benim için hep dost ve kardeş sofralarının içeceği oldu, sizinle paylaşmaya da bundandır meylim.

(Kaynak:http://www.yavuzdizdar.com/index.php/biz-neden-raki-iceriz/)

 TAVUKLARA GÜNDE 3 YUMURTA YUMURTLATAN UZMAN GEÇİNEN  BİLGİ YOKSULU,

TÜRK BASININ GÖZBEBEĞİ..

Yazıya arkadaşımız Veteriner Hekim Hakan Boyar’ın bir açıklaması ile başlamak istiyorum.Boyar şöyle söylüyor”Bilim insanı olmak ciddiyet ister, büyük sorumluluk gerektirir.Bilim dogmalardan uzak kalındığı kadarı ile bilimdir.Birey olarak Hocayı Bilim Etiğine uygun davranmaya davet ediyorum.”

Bu yazı Vatan Gazetesi’nde 04.Nisan.2012 tarihinde Mine Şenocaklı’nın köşesinde yayınlandı:

“SAĞLIKLI DİYE YEDİĞİNİZ TAVUKLAR TAVUK DEĞİL”

 MİNE ŞENOCAKLI VATAN GAZETESİ)

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: “Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım. Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye… Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar… Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor… Bu inanılmaz bir vicdansızlık… Sonra, görüyoruz her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük olasılıkla daha sağlıklı diye sık sık tavuk yiyorlardır…”

“TARIM İLACINI TAVSİYE EDEN ZİRAAT MÜHENDİSLERİ TARIM İLACI SATIYOR”

 – Biz ne korkunç insanlar olduk böyle?

Maalesef biz korkunç bir ırkız. Bakın, tarım ilacını sonuçta kim tavsiye ediyor? Ziraat mühendisi… Bakıyorsunuz ziraat mühendislerinin büyük kısmı, aynı zamanda tarım ilacı bayiliği yapıyor. Duydum ve inanamadım, tarım ilacı satarken çiftçiye, “Kendin için mi kullanacaksın, yoksa satacağın ürün için mi?” diye soruyorlarmış. Böyle insafsızca bir durum var. Aynı anda bayii olan birisi tarım ilacı satışını kontrol edebiliyorsa eğer, tüketimini nasıl denetler? Adam kendi satışını mı baltalayacak? Oradan bir sıkıntı çıkıyor. İkincisi, tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı var. Bu tavuklarda büyütme amaçlı kullanılan antibiyotik gibi bir durum. Böyle bir şeyi bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlıyorlar. Bizim üreticimiz inşallah bu konuda bir düzenleme yapacak, umutluyum. BESD-BİR, “Elimizden geleni yapacağız” dedi. Fakat antibiyotiğin bu şekilde kullanımı kim tarafından akıl edildiyse, bunu Amerikan Akademileri bile anlamış değil…?Siz civcive antibiyotiği verirseniz, civcivin bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor çünkü. Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Siz bu civcivi güneşe de çıkartmazsanız, kemikleri de sağlıksız gelişeceği için sadece et yapıyor…

 “TAVUKLAR O KADAR ETLİ Kİ KEMİKLERİ KIRILIYOR”

– Hiç anlayamadım hocam…

Aksi takdirde güneşe çıkartırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. O zaman oradan da tasarrufa gidiyorsunuz, hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi hiçbir şekilde kaçamayan, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor. Bunu kesimde çalışan bir arkadaşımız anlattı, “Zavallı hayvancağızı yerden alırken kemiklerinin elinizin altında kırıldığını hissediyorsunuz. Kaçamıyor zaten. Bıraksanız da hareket edemiyor” diyor. Çünkü hiçbir şekilde enerji harcamayacak ve et yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde ediyorlar. Böyle bir dönüşüm var mı dünyada?

– Tavukların nasıl bir eziyetle yetiştirildiğini biliyordum, bu yüzden de asla yemem, ama bu kadarını bilmiyordum. Para kazanacağız diye nasıl bu kadar vicdansız olabiliyoruz?

Haklısınız, son derece vicdansızlık bu. Bir yandan da baktığımızda bunu yapanlar inançlı insanlar…

 “ARKADAŞIM KIZINA YUMURTA YEDİRMEYİ KESTİ, ÇOCUK SAĞLIĞINA KAVUŞTU”

– Vallahi yüreğim daha fazla kaldırmayacak. Yazmak da lazım ama…

İnsanların canlarının sıkılması gerekiyor, yürekleri kabaracaksa kabaracak biraz, ama gerçekleri öğrenmeleri lazım. Geçen haftalarda bir arkadaşım anlattı. Çok hazin bir örnek. 10 yaşındaki kızının bacaklarında tüylenme sorunu başlamış. Doktor doktor dolaştırıp bir sonuç alamayınca, “Ya biz bu çocuğa ne yediriyoruz ki böyle oluyor” demişler. Ve geldikleri nokta yumurta olmuş. “Her gün bir yumurta veriyorduk, kestik ve tüylenme geçti. Ondan sonra organik yumurtaya döndük, bir sorun kalmadı” diyor.

– Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız. Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.

– O yüzden kız çocukları erken adet görmeye başladı, erkek çocukların göğüsleri büyüyor…

Evet. Korkunç bir gidiş var. Bu memleketin beslenmesinin düzelmesi gerekiyor. Büyük hastaneler açarak kanser vakalarını önleyemeyiz. Erken tanı yöntemlerini geliştirerek önlenebilecek bir şey değil kanser. Beslenmemizin düzelmesi gerekiyor. Yediğimiz yumurtadan hormon alıyoruz, süt zaten süt değil, yoğurt desen öyle… Bir yandan tarım ilacını bol miktarda alıyoruz. Bu şekilde beslenen vücut bir kere böyle beslense bunu karşılar, iki kere beslense yine karşılar, ama tek seçenek bu olduğu zaman hastalık kaçınılmazdır. Kanserler patladı. Batman’dan çiftçi telefon ediyor, altıncı düşüğü yapmış eşi… Kars’tan genç bir köylü telefon ediyor, kanser… Marketten alıyormuş tavuğu, çünkü Kars’ta kuş gribi hikâyesinden sonra 2.5 milyon köy tavuğu yakılınca ellerinde tavuk kalmadı…

“GİDİŞ İYİ DEĞİL”

– Nasıl öyle bir şey yapabildik? Tavukları canlı canlı toprağa gömdük, yaktık. Bunun günahı bile bize yeter?

İnanılmaz bir hezeyandı o… Bütün tavukları yaktık. Birkaç yıl sonra aynı hezeyan bu kez domuz gribi olarak geri geldi. Ne zaman bu hezeyan bitti? Başbakanımız, “Ben domuz gribi aşısı olmuyorum!” dediği zaman. Sağlık Bakanı’nı kandırıyorlar. Ne oluyormuş? Aşıda Avrupa’ya örnek oluyormuşuz! Hadi canım! Şu anda millette çok ciddi böbrek hasarı var. Çünkü diyaliz merkezlerinin artmasından bunu görebiliyoruz. Bunun en önemli nedeni; doğru beslenmiyor oluşumuz. Yok işte, çok sigara içti de, ortam kötü de… Bunlarla açıklayamazsınız. Çünkü bu tarım ilaçlarının böbrek toksisitesi yaptığı biliniyor. Kesinlikle Başbakan’ın bizzat tarım ve gıda işine de el atması lazım! Yoksa bu gidiş hiç iyi bir gidiş değil!

Mine Şenocaklı / Vatan

YORUMLAR:

 M.HAKAN BOYAR

VETERİNER HEKİM / İZMİR

 Saçmalıklara bir örnek:

 ”HAYVANLAR DEMİR EKSİKLİĞİ YÜZÜNDEN AHIRIN PASLANMIŞ METAL AKSAMLARINI YALIYOR”

Hayır efendim, Sekunder / ikincil fosfor yetmezliğine bağlı olarak Pika görülür.

Paslanmış ya da paslanmamış metal aksamları fosfor eksikliği nedeni ile yalarlar.

————————————————————————————————————————-” Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız.

 Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.”

 Günde iki-üç kez yumurtlayan tavuğu henüz Japonlar icat etmedi…

Söyleşi veren Hocanın kamuyu doğru bilgilendirme, gazetecinin ise yazdığını okuma gerekirse düzeltme sorumluluğu, zorunluluğu vardır.

Bunların ışığında 30 yıla yakın zamandır sektörün içinde biri olarak bazı noktaları cevapmama izin verin:

1.Ne uzmanı olduğu tartışılan Dizdar kuluçkadan çıkan civcivlere antibiyotik verilmesini eleştiriyor.

Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde yapılan bir işlemdir.e  kuluçka devresinde olabilecek enfeksiyonlara karşı  antibiyotik uygulanır.Büyüme devresinden kesime gelmeden 10 gün öncede yemlerle verilen antibiyotik kesilir ve bu süre zarfında hayvanın vücudundan atılır.Yani insana geçmesi imkansızdır.

2 .Dar kafeslerde yetiştirilmesine gelince tüm dünya literatüründeki kafes sistemi ile yetiştirilir.Kapalı yerde enfeksiyon kapmasın diye.Şimdi yeni uygulanacak AB uyum yasalarına göre daha serbest olacaklar.Çalışmalar sürüyor.

3.Gelelim günde 2/3 yumurta yapan tavuk eleştirisine.

Bugün ilkokul mezunu bir insan bile bilir tavuğun günde iki veya üç yumurta yapmayacağını.Çünkü bir yumurta oluşumu için 27 saat gereklidir.4. Bir öğrenci kızın yumurtayı yemesi kesilince tüylenmesi de bitmiş.Buna kargaların bile güldüğünü farkederiz.

Tüm dünya ülkelerinin uyguladığı sistem ve teknoloji ile üretim yapan bir sektöre ve en ucuz protein tüketen tüketiciye saygılı olmamız gerekiyor.

Yoksa, sayın Dizdar bu beyanatları verirken uzman olduğu rakının tesiri ile mi hareket etti acaba?

Allah O’nun hastalarını korusun…!

Bırakın şu garip suçlamalarla gündem yaratmayı da fakir fukara ucuz ve bol proteinli tavuk ve yumurta tüketsin.

Kaynak: www.ciftlikdergisi.com.tr

 

MUDURNU 112 ACİL 24 Saat görev başında

Mudurnu Devlet Hastanesi 112 Acil Ekibi 24 saat  görevlerinin başında çıkabilecek tüm vakkalar için hazırda bekliyor.

Bolu Merkezin yönlendirmesi ile gece gündüz demeden Mudurnu  ilçemizin 74 köyüne  gerekli Tıbbı techizat ile ulaşıp, zor durumda ve hasta olan vatandaşlarımıza yardımcı oluyor.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu Bolu Karayolunda ulaşım zorlukla sağlanıyor

Mudurnu Bolu Karayolunda, Zaman, zaman  ağır taşıtların yolda kaymasından kaynaklanan sebeplerden dolayı yol ulaşıma kısa süreliğine kapanıyor.

Mudurnu Bolu Karayolunun Tepe Karakolu mevkiinde  Kar yağışı etkisini gösterirken,  Karayolları ekipleri çlışmalarını sürdürüyor.

mudurnu tepe karakolu

Ağır tonajlı araçlar Tepe karakolu civarında zor seyir ediyor.

Güvenlik kuvvetleri yol güzergahında Bolu yönüne giden araçlarda zincir,Takoz ve Çekme halatı kontrolleri yaprak yolculuk esnasında  yaşanabilecek aksaklıkları engelliyor.

Mudurnu Bolu arasında zorunlu  seyahat edecek vatandaşlar özel araçlarını bırakarak  Mudurnu Bolu otobüslerini tercih ediyor. Otobüs seferleri  hava muhalefetinden dolayı saat başlarına alını.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu Bera otel

Mudurnu Reyon

AÇ KALAN YABAN DOMUZLARI KÖYE İNDİ

AÇ KALAN YABAN DOMUZLARI KÖYE İNDİ

 Bolu nun Mudurnu ilçesi Örencik Köyünde Öğle saatlerinde Köye inen Yaban Domuzlarını gören Köylüler şaşkına döndü.

 MUDURNU YABAN

Köy Muhtarı Tevfik TÜRE Avcılar ile birlikte Köye inen Yaban Domuzlarını etkisiz hale getirdi.

MUDURNU YABAN AVI

 Köy sakinleri akşamdan sonra evlerimizden çıkmaya korkar olduk dediler. Geride bunun üzerine bir avcı ekibi oluşturularak köpeklerle beraber domuzlar bulunarak öldürüldü. En büyüğü tahminen400 kgve 20 yaşında olmak üzere toplam 5 tane domuz etkisiz hale getirildi. Evlerin yanındaki ceviz ağaçlarının diplerine gelerek karınlarını doyurmaya çalışan domuzlar köy halkına korkulu rüyası haline geldi. Açıklama yapan avcılar av sırasında domuzların kendilerine saldırdığını biçilmekten zor kurtulduklarını dile getirdiler.

www.mudurnuhaber.com

İLLERE MANİLER(1)

İLLERE MANİLER(1)
 
Pamuk şehri Adana
Şiir yazsam adına
Şalgam suyun meşhurmuş
Bakabilsem tadına.

Dört mevsimde her zaman
Güzeldir Adıyaman
Yarsız yenen lokmanın
İnanın tadı saman.

Başkentimiz Ankara
Giderim ara sıra
Ondan ayrı olanlar
Düşünür kara kara.

Artvin’in Atabarı
Dağıtıyor efkârı
Gönüllerde han kurmak
Yaşamın asıl kârı.

Sakarya’nın Geyve’si
Tatlı olur meyvesi
Öm’rüme ömür katar
Yarin bana deymesi.

Zonguldağın kömürü
Yar uzatır ömürü
Kırma dostun gönlünü
Gerçekten zor tamiri.

İstanbul’a söz yetmez
Sevda kalpten tez gitmez
Ben yarime ne dedim
Artık bana göz etmez.

Odamın sıvası var
Yurdumun Sivas’ı var
Bugün yarimi gördüm
Bozuk bir havası var.

Ev yapalım tuğladan
Kız kapalım Muğla’dan
İşveli bakışındır
Seni bana bağlatan.

Balıkesir Bandırma
Kız sen beni kandırma
El oğluna varıp da
Yüreciğim yandırma.

Para olunca cepte
Dolaşırız Antep’te
Sinemdeki şu yaram
Geçiversin sen öpte.

Türkiyem’in Urfa’sı
Bereketli sofrası
Çirkin olan kızların
Çekilmiyor tafrası.

Kırşehir Hacı Bektaş
Gönülde yakar ataş
Şimdi artık modadır
Pırlanta yüzük tektaş.

Büyülüyor herkesi
Bitlis’in minaresi
Yarimden haber geldi
Gelecek pazartesi.
 
Eskişehir lülesi
Dosttur gönlün kalesi
Şu yalancı dünyanın
Çekilmiyor çilesi.

Ordu’nun fındiği çok
Zenginin sandığı tok
Yar dilimden düşmezken
O bendiği andığı yok.

Dondurma yazın aşı
Unutmadım Maraşı
Bir güzelin uğruna
Harcadım hep maaşı.

Diyarbakır karpuzu
Yaşım geçti otuzu
Yar bize gelir diye
Beklerim kuzu kuzu.

Temel Fadime Dursun
Yeşil dağlı Giresun
Herkes alsın yarini
Sevenler mutlu olsn.

Türkçe zengin dilimiz
Bartın yeni ilimiz
Atatürk olmasaydı
Ne olurdu halimiz.

Dayan dizlerim dayan
Bak göründü Ardahan
Öyle eser bırak ki
Ansın seni tüm cihan..

Cevap verip çağrıya
Gidelim biz Ağrı’ya
Gönlünüzü hoş tutun
Zarar gelmez doğruya.

Isparta gül diyarım
O yar benim ayarım
Yağla balla değil de
Yar sesiyle doyarım.

Denizli’nin kızları
Top top dokur bezleri
Davul zurna halayla
Karşılarlar bizleri.

İzmit’te pişmaniye
Eşe dosta hediye
Dostça yaşamak varken
Dargınlıklar ne diye.

Düşünme eni konu
Gel gör bir de Afyon’u
Gününüzü gün edin
Ölümdür yolun sonu.

Nevşehir’de Göreme
Merhem olur yarama
Gönül ilacın bende
Başkasında arama.

O Bandırma vapuru
Rota aldı Samsun’u
Atatürk ulu lider
Ben bilmem onu bunu.
 
 
Abant’la meşhur Bolu
Bir de Ayvaz Köroğlu
İşlerin hep rast gider
Kalbin olursa doğru.

Bolu dağın inince
Görülür yeşil Düzce
Bu yazdığım dörtlükler
Yeterli midir sizce.

Dağda kurdun ini var
Kütahya’da çini var
Yarim bize geliyor
Elinde de sini var.

Bağlıdırlar İzmir’e
Ödemiş Foça Tire
Dört hatun bulamadım
Razıyım artık bire.

Deriversem ben gülü
Görüversem Bingöl’ü
Terör töre yüzünden
Ortalıklar kan gölü.

Gelirsin sen kendine
Gidiversen Mardin’e
Haset kibirle dolup
Zarar verme bendine.

Basarsan sen parayı
Bulursun Aksaray’ı
Sarışınlar dururken
Ne yapayım karayı.

Cevap verin soruma
Gittiniz mi Çorum’a
Ben sevdim yaban aldı
O gidiyor zoruma.

Hava böyle yaparsa
Gidemeyiz biz Kars’a
Bu gençlik bu güzellik
Yaşam boyu da sürse.

Mesajını at bana
Biz gidelim Batman’a
Anandan izin çıktı
Benle senin yatmana.

Kolayı sokma zora
Niğde’den sen geç Bor’a
Yari bugün görmedim
Yine yüreğim çıra.

Amasya’nın elması
Bir de yaprak dolması
Ahu gözlü dilberin
Mest ediyor gülmesi.

Elâzığ’da Gakkoşlar
Gelin görün ne hoşlar
O ellerin güzeli
Yüreğimi ataşlar.
 
Abdullah Atay MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com

ÜLKE NEREYE GİDİYOR

ÜLKE NEREYE GİDİYOR

 Türkiye Cumhuriyetinde son zamanlarda yaşanan olaylar karşısında şaşırmamak çok zor. Bakıyorsunuz bir gün Muhalefet Partinin Başkanının Kaseti çıkıveriyor piyasaya ve tüm İnternet sitelerinde dolaştıktan sonra Başkan koltuğundan oluyor.

 Bir gün yine bakıyorsunuz Sohbetleri ile Sol ve Sağ görüşlü düşünürleri birbirine bağlayan bir Hoca yı yine Kaset ve Kadın ticareti ile suçlayıp içeri atılıyor.

 Yine bir gece vakti Tv lere baktığınızda Tüm Tv kanalları Canlı yayında Türkiye ye Genel Kurmay Başkanlığı yapmış değerli kişiliğin, en ağır suç olacak “Terör Örğütü Kurmak” suçlaması ile içeri alınıyor.

 Hayırdır?

 Türkiye de neler oluyor?

 Gidişattan rahatsız olanlarmı var?

 Neden bu saydıklarımız görevlerdeki insanlar en son yapabilecekleri, hatta yapmayacakları suçlardan Türkiye gündemine oturtuluyorlar?

 Gerçekler bir gün mutlaka gün yüzüne çıkacaktır, inşallah o gün çok uzakta olmaz  ve güzel Ülkemiz de dış mihrapların oyunları bozulur ve emellerine ulaşamazlar.

www.mudurnuhaber.com