Bahar göz kırparken fidanlık serası da renkleniyor

Bahar göz kırparken fidanlık serası da renkleniyor

Bolu Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü, kentteki çiftçilere her türlü meyve, sebze ve kesme çiçeklerin yetiştirilebilir olduğunun gösterilmesi ve tanıtılması amacıyla başlattığı seracılık faaliyetleri ile kesme çiçek üretimi, termal kaynak kullanılarak ısıtılan, yılın 365 günü bitkisel üretim gerçekleştirilen serada başarılı bir şekilde devam ediyor.

Dayanıklılığını uzun süre koruyan çiçekler yetiştiriliyor

Park ve Bahçeler Müdürlüğü bünyesindeki fidanlık sahasında kesme çiçek yetiştiriciliğinde dayanıklılığını uzun süre koruyan; gerbera, gül, karanfil başta olmak üzere, krizantem, cipso, şebboy, hüsnüyusuf gibi çiçekler üretiliyor.

Çiftçiler için gelir kaynağı

Park ve Bahçeler Müdürü Aylin Aydın, “İklimsel özelliğin uygunluğu, ucuz işçilik, ve teknolojik gelişmeler bir araya geldiğinde yüksek gelir kaynağı olan bu bitkiler, toprak asitliği 6,5-7,5 arasında, organik maddece zengin mikro ve makro elementleri dengeli, drenajı yüksek topraklarda çok kolay yetiştirilebiliyor.” dedi.

www.mudurnuhaber.com 

Yerel de Gazeteci olmak

Yerel de Gazeteci  olmak

Yerelde Gazeteci olmak hakikaten bir ayrıcalıktır. Sebebine gelince  çevrenizdeki insanların size ulaşması kolay olduğundan ikili ilişkiler çok sıcak kanlılıkla geçer. Bir yerde Yangın,Kaza vs olduğu zaman size hemen birileri olayı ihbar eder.  Sizde Haber yaparsınız ve bu haberi varsa Ajansınıza  paslarsınız veya internet sitenizden yayınlayarak vatandaşı bilgilendirirsiniz.

 

Yerelde Gazeteci olmak çok güzeldir, bazı gençler sizi örnek alır, onlara bir şeyler öğretmek istersiniz, fakat işin içine girildiğinde Yerelde Gazetecilik aslında çok basit bir iş gibi gelir amma, iş öyle değildir. Mesela bir haber yaparsınız, haberi Ajansınıza gönderir veya sitenizde yayınlarsınız, bu haber sizin için aslında  öyle normal bir haberdir   , fakat  dışarıdan sizi takip eden diğer Gazeteci arkadaşlarınıza göre   çok farklı bir haber olabilir, bu haber Fotoğrafa bakılarak takla attırılabilir ve Yerel gazetede Manşet’ten bile girilebilir. Ama bu haberi biraz fazla takla attıran diğer meslektaşınız yüzünden   habere konu olan kişi anında kapınızda biter ve yazıklar olsun biz baba dostuyuz diyebilir. Aslında burada sizin hiç bir kabahatiniz olmasa da fotoğraf size ait olduğu için kişi sizi suçlayacaktır.

 

Yerel de gazetecilik yapmak çok güzeldir, ilçe dışına gittiğinizde veya herhangi bir yerde  insanlar sizin yazılarınızdan ve simanızdan alışkın olduklarından size güler yüzle ooooo  gazeteci gelmiş  der ve dertlerini veya sorunlarını açarlar ve sohbet  ortamı sürekli açıktır.

 

 

 

 

Geçenlerde başımdan geçen bir olay beni çok şaşırttı ve halende düşünüyorum.  Sene 1994 te Bolu da Hamza CANBAŞ  ve Oğuz UÇAR Ağabeylerimin  çıkardığı BOLU HEDEF Gazetesi ile başlayan serüvenimizden bu yana yaklaşık 20 yıldır Mudurnu ve çevresinde Yerel gazeteleri Günlük ve Haftalık ücretsiz olarak kahvehanelere ve İş yerlerine dağıtırız. Geçtiğimiz Hafta Göynük ilçemizde bir işimiz icabı giderken yanımda   Bolu Yerel gazetelerinden BOL DETAY ve BOLU GÜNDEM gazetesi götürdüm. Göynük ilçesinde  Çarşı Esnafına Gazeteleri  Kolay gelsin diyerek dağıtıyorum ve bir Esnaf abiye Gazete verdim bana bir tane daha alabilirmiyim dedi. Bende abi bu yerel Gazete ben bu gazeteleri  Göynükteki  hemşerilerimizde faydalansın, Bolu ilinden haberleri olsun diye getirdim, siz aynı gazeteden  iki tanesini ne yapacaksınız diye sorduğumda, Haaaa Yerel gazetemi cevabını alınca şaşırdım. Demek ki GÖYNÜK ilçesine hiç Yerel Gazete gitmediği için vatandaşın özlemi var diye bir yandan düşünürken  diğer yandan da  dükkanda bunlardan iyi paket yapılır düşüncesi de aklıma gelmedi değil hani,,,

 

Yerelde Gazetecilik yapmak güzeldir,  herhangi bir Kamu kurum ve kuruluşu hakkında  haber yaptığınızda  hemen mutlaka bir cevap gelir, Tabiî ki  eksi yönde bir haber yaptığınızda tepki alırsınız.  Hemen onu artı yönüne çevirmek için  sizi telefonda arayan ses sizin haberi yanlış yaptığınıza veya taraflı davrandığınıza ikna etmeye çalışır. Aslında o sesde biliyordur bazı şeylerin yanlış olduğunu fakat kurumun zarar görmemesi ve yukarılardan fırça yenmemesi için bu şarttır. Bunu da en güzel öğrenmenin yolu  ise  telefondaki sesin belirli bir süre sonra Emekliye ayrılması veya kurum değiştirmesi ile ortaya çıkar.

 

Bundan yıllar önce Ömer DURAN Mudurnu Kaymakamlığı görevini yaptığı esnada, Mudurnu Pancar Şirketi depolarında Mudurnu Kızılayına ait 1999 depreminden kalma  Çadır vs gibi eşyaların  gelişi güzel  bir ortamda  içinde Farelerin cirit attığı bir merkez haline geldiğini gözlerimle görmüş ve haber yapmıştım.  Haberimiz üzerine  Kaymakam bey  orada sizin yazdığınız gibi değil diye bize bir sürü baskı yapmasına rağmen bizim elimizdeki video görüntüleri her şeyi ispatlar niteliğinde idi.  EVET, burada Çadır ve benzeri eşyalar  gelişi güzel  Tarım alet ve edavatları hatta Gübre çuvalları ile birlikte duruyordu. Ve   haberimiz üzerine orada yıllardır atıl bir şekilde  duran Çadır ve benzeri ürünler   Kızılay Bölge

deposuna temizlenerek teslim edildi, buda bir gazeteci olarak  vesile olduğumuz için insanın gönlünü hoş ediyor.

 

Gazetecilik Yerelde  güzeldir, açılışlar,seminerler, toplantılar için sizleri davet ederler, sizde gider haber yaparsınız, ama bu davetlerden çıkardığınız haberler bazen Ulusal  gazetelerde bile yayınlanır ve ilçenizin tanıtımına katkıda bulunmuş olursunuz. Fakat biraz önceki  verdiğim örneklerdeki gibi sizi  hiç bir Kamu Kurum ve kuruluşundan bir Allahın kulu arayıp ta  ilçemize verdiğiniz destek için teşekkür ederiz demez. Çünkü orada kendilerinden bir şey yoktur, buda bu işin eksilerinden biridir.

 

Yerelde gazetecilik güzeldir, birisi ilçede faaliyet gösteren  bilmemne Fabrikasından, felan şirket ten , filan  yerden şikayetçidir. Gazeteci olarak derler ki,  şu şirket te böyle bu  fabrika da şöyle  veya ben şundan  şikayetçiyim, ben bundan şikayetçiyim, sizde gazeteci olarak  varmı kanıt , varmı delil dediğinizde  fotoğraf çek yayınla denilir. Peki Fotoğraf karesinde sen bi el uzatsan da şikayetini dile getirsen, yoook benim  orayla şu bağlantım var benim burayla şu bağlantım var. Eeeee biz ne yapacağız şimdi, sen foto çek haberi yap. Bizde derizki çok güzel suya sabuna dokunmadan haber yaptır , ondan sonra da birisi sana da sorduğunda birde bizi kalayladın mı ne ala, ne ala…. Bir deyim ile   saman altından suyu salım üstüne çıkıp oynamak misali…

 

Son yıllarda gelişen internet Medyası ile bir anda binlerce insana ulaşabilir, binlerce takipçi edinebilirsiniz.Ama, yerel İnternet Haber sitesi   sürekli güncel tutulması gerektiği için zor biş iş olup kazanç olarak ta sizleri destekleyen esnaf ve Ticaret erbabı bulmak zordur.

 

Mudurnu ilçemiz yerel medya olarak Bolu ilinin en şanslı ilçelerinden biri diye dışarıdan görünmektedir. Bunun sebebi ise  tatlı bir rekabetten dolayıdır ki, bence gençlerden bazıları daha bu işe sahip çıkmalı  MUDURNU Medya üzerine Bolu da örnek bir ilçe olmalıdır. Bu konu hakkında  her zaman yardımcı olmaya hazırım.

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

aydinozpelit@mudurnu.com

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu da UMUT ışığı

15 yıldır talihsizlik yakasını bırakmayan ve işletmeci sıkıntısı yüzünden de bir türlü verim alınamayan Mudurnu Babas Kaplıcaları bu defa şeytanın bacağını kırıyor. 3 yıldızlı bir otel ve toplam 36 bin devre mülkten oluşan büyük proje, Babas Kaplıca Birlik tarafından 27 Eylül’de ihaleye çıkıyor. Başarılı Sarot uygulamasından ilham alınan Babas Projesini Bolu Valisi İbrahim Özçimen Bolu Ekspres’e açıkladı.

Yıllardır işletmeciler tarafından düzgün işletilemediği için atıl durumda kalan ve son 3 yıldır da Mudurnu Belediyesi’ne işletilmek üzere verilen Babas Kaplıcası için yeni bir umut doğdu. Kaplıca Birliği tarafından Mudurnu Belediyesine verilen ve Belediyeye gelir elde edilmeye çalışılan Babas Kaplıcası, 27 Eylül 2013 tarihinde ihaleye çıkarılacak. İhale ile Babas’a yepyeni tesisler inşa edilerek, Sarot gibi devasa bir proje ortaya çıkarılacak.

Mudurnu Belediyesi’nin 3 yıldır ücretsiz olarak işlettiği ve Ocak ayından itibaren de kira ödemesine karar verilen Babas Kaplıcası talihsiz bir süreç yaşadı. 1998 yılında inşaatına başlanan kaplıcada çökme yaşandı. Yeni kalıplar çakılarak inşası devam eden Babas, 1999 yılında da depremi yaşadı. Depremden sonra onarıma alınan Babas’ın sürekli olarak işletmecisi değişti. Son olarak 3 yıl önce Mudurnu Belediyesine işletim hakkı ücretsiz verilen Babas Kaplıcası için alınan son Birlik kararı ortalığı karıştırdı. Birlik ortakları olan Bolu İl Özel İdaresi ve Mudurnu Belediyesinin 2013 yılı bütçesinde olan katılım paylarını ödenmesi ve 2010 yılında yapılan protokol gereği Mudurnu Belediyesinin kaplıcaları ücretsiz çalıştırma hakkının iptali ve yeni ihaleye çıkılana kadar Birliğe aylık 2 bin lira kira ödemesine karar verilmiş, eğer kirayı kabul etmiyorsa kaplıcaların başka bir müesseseye kiralanması kararlaştırılmıştı.

Bu karara Mudurnu Belediyesi tepki göstermiş ve kaplıca tam randımanlı olarak çalıştırılamamıştı. Babas Kaplıca Birliği tarafından 27 Eylül 2013 günü saat 10.00’da Mudurnu Kaymakamlığı’nda yapılacak olan ihale, sadece Babas için değil Mudurnu turizminin gelişimi için de adeta bir umut taşıyor. Sarot Projesinin başarılı olması Babas için de başarı şansını yükseltirken Bolu Valisi İbrahim Özçimen Babas Kaplıcası için hazırlana projenin toplam 10 yılda tamamlanacak devasa bir proje olduğunu söyledi.

3 YILDIZLI BİR OTEL VE 36 BİN DEVRE MÜLK

Babas Termal Tesislerinin 10 yılda kademeli olarak tamamlanacağını belirten Vali İbrahim Özçimen, “Babas Kaplıca Birliği Vali, Belediye Başkanı, İl Genel Meclisi Üyeleri ve Mudurnu Belediye Meclis Üyeleri tarafından oluşturulan yönetim kurulu ile idare ediliyor. Yıllardır bekleyen sürümcemede kalan bir işti. İnşallah be sefer başarmak istiyoruz. Sarot’taki başarılı uygulamadan sonra Mudurnulular çok arzulular” dedi.

 

Tesisler hakkında da bilgi veren Vali Özçimen, “Günübirlik tesisler 3 yıldızlı otel ve en az 1500 bağımsız bölümden oluşacak. Bu da 36 bin devremülk demek. Günübirlik tesisler 1 buçuk yılda, otel ise 2 buçuk yılda hizmete girecek. Bunlar birliğe ait olacak. Kalan diğer bölümler ise peyder pey 10 yılda tamamlanacak” diye konuştu.

Haber: Ebru EYVAZOĞLU Bolu Ekspres

www.mudurnuhaber.com

 

EV TELEFONLARINIZI  AVANTAJLI TARİFEDEN  YARARLANARAK İLK 6 AY 14.90 TL YE  TÜRKİYE NİN TÜM İLLERİNDEN ORİS TELEKOM A   TAŞIMAK İÇİN MUDURNU FOTOĞRAFÇILIK’A MÜRACAAT EDEBİLİRSİNİZ.

ADRES: Seyrancık mah. Demirciler cad. No:17 MUDURNU Tel.0 374 421 28 83 Gsm: 0535 735 91 64

ANNE

ANNE

Anneler çilekeşi ömrümüzün… Kahır çekeni, eziyet ve cefa adına yüreği ev
sahibi olanı dünyamızın. Anne bir kutsal sözcük, bir aziz mana, bir umman
yürek…

Cennet annelerin ayakları altındadır ama bizler o ayakları bir gün dahi baş
tacı yapıp taşıyamıyoruz bugün. Belki sadece tabuta girdiğinde kollarımızın
üzerinde taşıyacağız annemizin nazik bedenini. O zaman da çok geç
olacak. Çok geç olacak sarılmamız için, af dilememiz için. Onların 24 saat
dahi hizmetkârı olsak ömrümüzün sonuna değin yine de haklarını vermiş
sayılmayız. Onların kul kölesi olsak dahi ve her an yanlarında dursak dahi
yine de haklarını tam olarak karşılamış sayılmayız. Borçlu gideceğiz hep,
onlara borçlu kalacağız hep.

Dokuz ay on gün bizlere ev sahipliği yapan bedeninde ve ondan sonra
ömrünün ahirine değin yüreğinde bizlere en görkemli koltuğu veren
kadın. Düştüğümüzde bacağı kanayan, ağladığımızda gözleri yaşaran,
güldüğümüzde kahkaha atan, acıktığımızda acıkan kadın. Onun şiirini
kimse yazamaz, onun destanını kimse anlatamaz. Onu kimse ifade
edemez.

Anne sihirli bir kelimedir, bizi bizden alır sıcak ve mesut bir iklime
sürükler. İçimiz ısınır birden, duygularımız yeşerir, renk gelir tenimize.
Daha bir soluklanırız, daha bir canlanırız daha bir havalanırız. Memlekete
bahar gelmiş gibidir annenin yanında durmak. Onun nefesi bir okşayıştır
ruhlarımızı baştanbaşa. Sözleri sihirli bir melodidir kulağımızın içinde
akseden. Dokunuşu ipek bir kumaşa dokunmaktır içinizi titretircesine.

Ömrümüzün moral kaynağı, güç deposu yüreğimizin, trafosu her
şeyimizin. Karanlıkta kalır ama sizi karanlıkta komaz. Aç kalır
ama aç komaz sizi, susuz kalır ama susuz komaz sizi. Üşür ama
üşütmez, ölür ama öldürtmez sizi. Öylesine fedakâr, öylesine cefakâr,
öylesine hürmetkârdır evladına. Başınız ağrıdığında aspirin olur size,
öksürdüğünüzde şurup olur, sinirlendiğinizde sakinleştirici olur; Annesilin
diye bir ilaçtır O! Her derdinize devadır; yaranıza merhem, ateşinize ıslak
mendil, soğuk algınlığınıza sıcak bir çorba.

Yırtık elbisenize yama, kabuk bağlamış yaranıza ipek bir el, kirli saçınıza
yumuşacık bir şampuan, perişan duygunuza sokulacak bir liman… Daha
nen olsun bu hayatta anne? Azrail geldiğinde dahi ömrünü sizin uğrunuza
verecek kadar fedakâr. Bundan ötesi var mıdır? Sevgiliniz mi ömrünü
verecek size? Arkadaşınız mı? Başkaları mı?

Bir anne hikâyesi, anne yüreğidir her ne de olsa!
Gecenin ilerleyen bir saatinde bir anne telefon açar yavrusuna. Gecenin
üçünde. Ve yavrusu hırsla telefonu kaldırır, gecenin üçünde telefon mu
olur diye! Bakar annesidir

“Hayırdır anne!”
“Yok, oğlum yok bir şey, sesini duyayım diye aradım.” der.
“Bu saatte ses mi duyulur, telefon mu olur anne?” der oğlu ve ağzına
geleni sayıp döker annesine. Bir anne düşünün ki yavrusu tarafından
azarlansın.
“Bu saatte arayarak rahatsız mı ettim evladım? Yavrum rahatsız
mı oldun?” der kadın usulca. “Evet!” der çocuk “rahatsız oldum.”
Anne sesini içten gelen bir duygu ritmiyle şöyle tamama erdirir: “Oğlum
sende bundan 25 sene evvel bu saatlerde beni rahatsız etmiştin.
Doğum günün kutlu olsun.”

Bu yazı bir anne hikâyesi yazısıdır. Lütfen yanınızdaysa sarılın hemen
uzağınızda ise koşun yanına. Mesafeler ne olursa olsun aranızda. Bir
dakikalığına da olsa yok sayın yaşadığınız dünyayı. Varsayın ki anneniz
tek dünyanızdır yaşadığınız. Tek ormanınız, tek okyanusunuz, tek
gökyüzünüz.

Yok sayın hastalığınızı, hüznünüzü, yalnızlığınızı. Koşun annenize hemen;
nerede olursa olsun. Uzakta, çok uzakta, hatta atta da dahi olsa…
Can YÜCEL’İN şiiri ile bitireyim bu yazıyı, buyurun lütfen:
“ Nahide Hanım söyledi yine
Neden babama yazmışım da
Anama şiir döktürmemişim
Kaç kere yazdım cebimden uçup gittiler
Ben on yedi yaşında beni yıkayan
Anneme şiir yazacak kadar şair değilim”

Anneleri anlatacak yazı da yazılamaz, yok öyle bir yazar!

Gürhan Gürses
STDM Aktivisti

www.mudurnuhaber.com

 

Sürdürülebilir Turizm Projelerinizi getirin, destek olalım!

Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na Başvuru Süresi Yoğun Talep Nedeniyle 22 Nisan’a Kadar Uzatıldı

 

Sürdürülebilir Turizm Projelerinizi getirin, destek olalım!

 

Anadolu Efes, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), sürdürülebilir turizmle yerel ekonomiye ve kalkınmaya destek vermek üzere, Gelecek Turizmde Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu Projesini hayata geçirdi.

 Gelecek Turizmde Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu başvurularına gelen yoğun talep üzerine son başvuru tarihi 22 Nisan 2013’e kadar uzatıldı.

 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes, 2007 yılından bu yana yürütmekte oldukları ‘Gelecek Turizmde’  sosyal sorumluluk projesini yeni bir vizyon ve bakış açısıyla devam ettiriyor. Bu doğrultuda, sürdürülebilir turizmle yerel ekonomiye ve kalkınmaya destek vermek amacıyla geliştirilen Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na, 25 Şubat tarihinden bu yana çok sayıda başvuru  geldi. Yoğun ilgi ve talepten dolayı başvuru süresi 22 Nisan 2013 tarihine kadar uzatıldı.

turizm

Yerel ürün geliştirilmesinden, sürdürülebilir yaşam alanları oluşturulmasına, gelir getirici araçlar ve yeni işgücü yaratılmasından yerel alanda kapasite geliştirilmesine kadar geniş bir perspektifteki projelere Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu kapsamında sadece fon desteği değil,  danışmanlık, iletişim ve eğitim desteği de sağlanacak.

“Gelen talepler doğrultusunda başvuru süresini uzatma kararı aldık”

Efes Türkiye Kurumsal İşler Direktörü M. Can Karakaş, projeye gösterilen yoğun ilgiden memnun olduklarını belirtirken “25 Şubat’tan itibaren Türkiye’nin her bölgesinden birçok proje başvurusu aldık. www.gelecekturizmde.com sitemize, proje başvuru süresinin uzatılması konusunda talepler geldi. Bu yoğun ilgi sebebiyle süreyi uzatarak başvurusunu henüz tamamlayamamış adaylara son bir fırsat vermek istedik “ dedi.

 http://www.gelecekturizmde.com/basvuru-formu-hakkinda/

Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na nasıl başvurabilirsiniz?

25 Şubat’tan itibaren başvuruları kabul etmeye başlayan Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’yla, özel ve kamu kurumlarının işbirliği içinde kalkınma odaklı turizme yönelik uygulamalarının oluşması ve sürdürülebilir turizm proje örneklerinin artması hedefleniyor. Destek fonundan yararlanmak isteyen proje sahiplerinin, detaylı bilgi ve başvuru için www.gelecekturizmde.com adresini ziyaret etmeleri gerekiyor.

Bilgi için: Atıl Berk,Ünite İletişim  (212) 272 93 13
atil.berk@unite.com.tr ; www.unite.com.tr

www.mudurnuhaber.com

sarottermalsatis1

KÜMES Mİ ? TURİZM Mİ?

KÜMES Mİ ? TURİZM Mİ?

Mudurnulular hop oturup , Hop kalkıyorlar, köşeyi yakında döneceğiz diye. Bir taraftan Arap lar, bir taraftan Termal Turizm, Bir Taraftan Hızlı Tren,  bir taraftan HES projesi ve diğer Taraftan üzerine yüz binlerce Broiler Pilicin yetiştirildiği Tavuk Kümeslerinin yapıldığı tarlalar.

Mudurnu’da bu gidişe hiçbir problem kalmayacağa benziyor. Gelir seviyesi 3-5 yıla varmaz tavan yaparsa şaşmayın.  Dönümü 2-3 lira bile yapmayan tarlaların dönümüne 10 lira verip alan vatandaşlar  tarlaları Kümeslerle doldurmaya devam ediyor. Daha önceleri Bolu ve çevresinden yatırım amaçlı Kümes yapmaya gelenlere her geçen gün yurdun değişik bölgelerinden, Avukat’ı, Hakim’i, Doktor’u, Mühendis’i ekleniyor.

 

KİMİ  45 GÜNDE 105 BİN TL KAZANIYOR, KİMİNİNDE 10 BİN PİLİÇ TEN 1000 PİLİÇ İ KALIYOR

Ben küçükken sene 1970 li yılların sonunda  Tavukçuluk Mudurnu’da daha yeni yeni  adını duyuruyor, Köylerde vatandaşlar 1000 lik 2000 lik 3000 lik Kümesler yapıyor. ORKÖY destek veriyor, köylü Kümes yapsın diye, ve yavaş yavaş geri ödüyorsunuz.

O zamanlar bir büyüğüm biz çok büyük Kumar oynuyoruz deyince ev halkı , Allah Allah o kadar işin gücün arasında birde Kumarmı oynuyorsunuz diye o büyüğüme kızıyorlar.  Sonra olayı kendisi anlatıyor, bu Tavuk işi KUMAR hemde çok büyük Kumar diyor du. Şimdi ne demek istediğini iyice anlıyorum. Vatandaşın birine bakıyorum, 45 günde 105 bin tl kazanmış, diğerinin ise 10 bin Piliç ten 9000 i ölmüş. Vatandaşlar bir birine soruyor, nasıl oluyor bu iş diye, firma diyormuş sen bakamamışsın, tavukların hastalanmış, aynı kişi ya be adam  benim 2 kümesim var biri hasta olur da diğeri neden olmaz, bu işte bir bit yeniği var, yemlerden şüpheleniyorum diyor, ama dinleyen kim…

 

Bolu’da Kümes yapımı durduruldu, ama gel gelelim orada hırslananlar soluğu Mudurnu’da alıyor. Ne olacak Mudurnu’nun hali…

 

Son iki yılda Mudurnu’da neredeyse son 10 yılda yapılan kümeslerin kapasitesinden daha yüksek kapasitede Kümeslerin yapıldığı gözle görülüyor. Mudurnu Bolu karayolunun sağında , solunda her yer Kümes doldu. Diğer yandan Taşkesti yolu ve Ankara güzergahıda onlardan aşağı kalır yanı yok.   İş istihdamı önemli, önemli olmasına da yarın tedbir için geç kalınmış olacak. Geçtiğimiz günlerde resmi bir veride Mudurnu ve genelinde 45 günlük dönemde 2012 verilerine göre 11 milyon Piliç yetiştirildiğini ve bu piliçlerin 45 günlük süreçte her birinin 175 gr dışkı ürettiği ve bu dışkıların gelişi güzel atılması ile birlikte yer altı sularının yakında kullanılamaz hale geleceği ve tehlike yaratacağı belirtiliyor.

MUDURNU’DA TURİZM

Eğer böyle devam ederse Mudurnu’da Turizm olması çok zor, Tarihi ve Termal Turizm ile adını duyurmayı planlayan Mudurnu ilçesi yanlış yaptığı hamle ile her an cehenneme dönmek için bir adım daha yaklaşıyor. Bunun için yetkililerin ve idarecilere buradan ihbar niteliğinde olan bu duyuruyu yaparak Mudurnu ilçesine  sahip çıkılmasını ve artık Mudurnu’da da yapılan büyük çaplı ve yol kenarlarına , Kümes yapımının durdurulması gerektiğinin bilinmesini istiyorum. 

www.mudurnuhaber.com

 

Sıra Mudurnu’ya Geldi

Sıra Mudurnu’ya Geldi

Yıllardır Mudurnu Tek Banka şubesi olması sebebiyle sürekli vatandaşların şikayetlerini sonunda nihayet yerine getirildi.

 MUDURNU ZİRAAT BANKASI NA SIRAMATİK GELDİ

Yıllardır vatandaşlar sürekli,  dakikalarca sırada bekledikleri , bunun için  sürekli Sıramatik takılması için vatandaşlardan istek vardı.

Mudurnu  ziraat Bankası şubesi de artık Sıramatik cihazına kavuştu.

mudurnu-ziraat1

www.mudurnuhaber.com

 

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?

Çiğ patatesi rendeleyin suyunu için: Miğde rahatsızlıklarına iyi gelir.

Evet, ADAYIM

Evet, ADAYIM

Bundan kısa bir süre önce “ Bende Aday olabilirim “ başlıklı bir köşe yazmış ve çevremdeki arkadaşlar ve sevenlerimden birçok e-mail ve telefon aldım. Tabiî ki, Mudurnu’da aday olabilirim deyince akıllara hemen Belediye seçimleri geldi, bazılarının sanamı kaldı dediğini duydum, bazı dostlar ise duyar duymaz gelerek, hayırlı olsun maddi ve manevi desteciniziz dedi, bazı dostlar da telefon edip çok doğru bir karar almışsın, Mudurnu’da değiliz ama seçimlerde gelir gece gündüz yanında canla başla çalışırız dedi.

Yerel seçimlere daha neredeyse 1 yıldan fazla zaman var, sağ olun beni o makamlara layık gören veya görmeyen Tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Şimdi ise size nereye aday olduğumu artık açıklama vaktinin geldiğini buradan duyurarak bana maddi ve manevi destek vererek Mudurnu’nun kazanmasında sizlerinde rol almasını ve daha iyi çalışmaların Mudurnu’nun hak ettiğini düşündüğünüzü bildiğimi hatırlatmak isterim.

Bilindiği gibi, hepimiz Topraktan geldik toprağa gideceğiz, hiç kimse ölümsüz değildir, insanlar yaptıkları icraatlar, yenilikler, çalışmaları ve iyilikleri ile öldükten sonra veya görev süresi dolduktan sonra vatandaşlar tarafından anılırlar. İnsanın kendisini iyi veya kötü andırması için bazı çalışmalar yapması gereklidir, bunun içinde ekip çalışması başarı getirir.

 Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına Adayım.

Evet, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına aday olduğumu ve 17 Şubat 2013 tarihinde yapılacak olan Kongre için açık, açık çalışma yaparak üye ağabeylerim, kardeşlerim ve arkadaşlarım ile karşılıklı konuşarak bilgi alışverişinde bulunuyorum. Amacımız, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığını en iyi şekilde temsil etmek ve örnek çalışmalar yaparak ilçemize ve Bölgemize örnek olmayı hedefliyoruz. Mudurnu ilçesinde Kızılay Üyesi olan değerli arkadaşlarım, birlikte bu çatı altında Mudurnu için gerekli tüm çalışmaları hedefliyoruz.

Kızılay kurumunun sadece Kan bağışı toplamak ile görevli olmadığını birçok sosyal faaliyetlerde yapabileceğini vereceğiniz destek üzerine inşallah birlikte göreceğiz. Allah nasip ederde başarı sağlandığı takdirde, daha önce Belediye Başkanlığı içinde ismimi telaffuz eden büyüklerim, küçüklerim ve arkadaşlarıma da Allah gönlümüze göre versin diye dua etmenizi istiyorum.

Kızılay Başkanlığı konusunda çevremdeki ve Mudurnu da yaşayan kişiler ile sohbet anlarında sorup, üye olup olmadıklarını eğer üye iseler benim ayın 17 sindeki Kongrede aday olduğumu ve destek vermelerini istiyorum.

Asla hedefim ortalığı karıştırmak ve 7 delikten 7 ayrı görünmek değildir, aday olduğumu her kesin bilmesini istememden dolayı bu köşeyi yazarak destek almak istedim. Belki ulaşamadığım ağabeylerim olabilir, kimse bana söylemedi diye kırılmasın, gelin birlikte konuşalım, sonuçta hepimiz Mudurnu menfaatleri için çalışan bireyleriz. Benim amacım daha güzel hizmetler olsun, Mudurnu nun adı değişik yerlerde duyulduğu gibi KIZILAY kurumunda da farklı olarak görünsün istiyorum. Şimdiden hepinize teşekkür eder, selam ve saygılar sunarım.

Aydın ÖZPELİT  www.mudurnuhaber.com

 

KIZIN ADI (AB Ve ABD Açılımı)

KIZIN ADI    (AB Ve ABD Açılımı)
 

Kızın adı Teri’dir
Bakışları eritir
Boy huy güzelliğine
Ne söylense yeridir.Kızın adı Barbi’dir
Her bir sözü harbidir
Bir kez sevdimi seni
Ömür boyu yar bilir.

Oy Oksana Oksana
Biraz bana baksana
Şu gönül ocağımı
Tutuşturup yaksana.

Kızın adı Sahara
Gönlü benzer bahara
Tutulunca ona sen
Bakmazsın başka yar’a.

Zengin kızı Edra’dır
Hep bindiği kotradır
Kaşı gözü boyalı
Eli yüzü pudradır.

Kızın adı Ellene
Onu fazla elleme
Bir giderse zor gelir
Anasına yollama.

Kızın adı Sabrini
Erken kazar kabrini
Dırdırı zır zırıyla
Taşırır hep sabrını.

Kızın adı Birdine
Düştüm onun derdine
Öyle bir milletiz ki
Saygılıyız her dine.

Kızın adı Olga’dır
Nede hırçın dalgadır
Onu sıkı sararsan
Hep peşinde gölgedir.

Bakın bir de Fara’ya
Gönlü benzer saraya
Ruhunla kaynaşarak
Merhem olur yaraya.

Severseniz Eden’i
Ateş sarar bedeni
Gönülleri hoş tutmak
Yaşamanın nedeni.

Vaz geçemem Kevin’den
Farkı yok ki Nevin’den
Ölümüne bağlıdır
Hiç ayrılmaz evinden.

Görünce Ben Hazel’i
Oymuş dünya güzeli
Gonca gülüm dururken
Ne yapayım gazeli.

Zengin kızı Melissa
Azıcık boyu kısa
Bir kusuru daha var
Her şeyi eder tasa.

Kızın adı Tarin’dir
Bakışları derindir
Hiç de zora gelemez
Çıtkırıldım narindir.

Kızın adı Eva’dır
O gönlüme revadır.
Yokluğundaki yaşam
İnanın ki havadır.

Kızın adı Belinda
Bülbül şakır dilinde
Onla olduğun zaman
Her şey gider yolunda.

Unutamam Piper’i
O gönlümün dilberi
Kaş göz güzelliğiyle
O gerçekten bir peri.

Alırsanız Feme’yi
Akşam yakar yemeği
Hayırsıza düşenin
Heba olur emeği.

Kızın adı Gala’dır
Fethedilmez kaledir
Gönlünü kazanırsan
O sana kul köledir.

Kızın adı Desire
Sana olur esire
Dört avrat helâl derler
Razı olamam bire(!)

 
Abdullah Atay  www.mudurnuhaber.com  
 
 

KIZIN ADI  (TÜRK AÇILIMI) 

Gider isen yaylaya
Selâm söyle Ayla’ya
Mahallede bayılır
Dedikodu yaymayaAlırsanız Ayça’yı
Demletir size çayı
Yemek vakti gelince
Sallatır hep kalçayı

Unutmadım Emel’i
O’dur gönlün temeli
Sevgi bilmez kalpsize
Bilmem ki ne demeli.

Oy Alkız’ım Alkız’ım
Gönül kapım çalkızım
Yüreğim derya deniz
Hiç bekleme dalkızım.

Kızın adı Makbule
Kendi benzer ak güle
Bir kötüye düşerse
Çeker daha çok çile.

Oy Haskız’ım Haskız’ım
Dedi(ği) m yere bas kızım
Anan bizi görmesin
Şu lâmbayı kıs kızım.

Bakın bir de Havva’ya
Girivermiş havaya
Çok peşinde koşarsan
Emek gider havaya.

Kızın adı İlâyda
Yok ondan bize fayda
Hep günleri geçiyor
Discotek cafe barda.

Alırsanız Pelin’i
Olur evin gelini
Yalnız bir kusuru var
Tutamıyor dilini.

Kızın adı Olgun’dur
Eti budu dolgundur
Peşinde koşanların
Beti benzi solgundur.

Haber saldım Kiraz’a
Gelecekmiş bu yaza
Bu yazda gelmez ise
İşim kaldı niyaza.

Alırsanız dört avrat
Hepsinden ayrı surat
Omuza binen yükten
Geçilir mi şu sırat.

Sarışınlar koşturur
Esmerlerse coşturur
Çok bilmiş güzellerde
İş yapmadan boş durur.

 

Abdullah Atay www.mudurnuhaber.com

Gönlünüzdeki güzellikler daim olsun…

Ayıptır, Günahtır, Zulümdür, Yazıktır…

Ayıptır, Günahtır, Zulümdür, Yazıktır…

Ayet “Zulme sesiz kalan dilsiz şeytandır”der.
Mudurnu haberde yayınlanan http://www.mudurnuhaber.com/mudurnu-da-ne-yapilmak
isteniyor başlıklı haber içeriğinde T.C.Mudurnu ilçesi Babas Kaplıca Birliği 22.11.2012
2012 /04 sayılı Encümen Kararında Mudurnulu iki il genel meclisi üyesi ve iki Belediye
Meclisi üyesinin imzası var.

Başkan Vali beyle toplam üye sayısı yedi biri üye katılmamış
yâda “Mudurnulu olmadığı” için yapılan haksızlığa dayanamayıp imzalamamış veya
muhalefet şerhi koymuş. Toplantıya katılan yâda imzalayan altı üyenin dördü icra makamında
olan Mudurnulular. Mudurnunun ali menfaati içinde 2000 tl lik kirayı uygundur buyurmuşlar!
Mudurnu Belediyesi 2006 yılından bu yana Yıldırım Beyazıt hamamı’nı sorumluluk
projesi kapsamında işletiyor. Yaz dönemi hariç kaplıcada aynı konumda.Hamama günde
kaç kişi gidiyor ..kaplıcanın bina alt yapısı ve hizmet standardı bu durumda iken kaç kişi
gelecek…diyelim para kazandı Belediye gelir elde edince para Mudurnu yerine başka ilçeye
mi gidecek.
Benim işim bu şunu dedi o bunu dedi değil olayları kendi okuduğumdan, gördüğümden
ibarettir. Başka işleri bilmem ama dünyanın en özel termal sularından birine sahip olan
Mudurnu’muzun sahibi yok.
Tahminen bir buçuk yıl önce kaplıcanın durumunu görüp vatandaş sorumluğu
içinde basın açıklaması yapmıştım.Memlekette sivil toplumu anlayacak yerel ve genel
idari kültür birikimi ve geleneği olmadığı için bir yerden olumlu yâda olumsuz tepki
gelmemişti.Açıklamayı merak edenler http://www.youtube.com/watch?v=dBLG6jZGf-w
izleyebilirler.
Bu açıklamadan sonra geçmişten geleceğe kimlerin bu işte sorumluluğu varsa kim
yanlış yaptı ise kendisi ile yüzleşsin. Ayıca şu anda icra makamlarında olanlara önerim
Mudurnu’nun termal suyuna çözüm bulamayan bir anlayış memleketin hangi sorununa çözüm
bulacak merak ediyorum.
Ayrıca bir öneri daha kendi vicdanında bu işin sorumluğunu taşıyanlaradır. Yıllardır
çözüm bulamadıkları Babas kaplıcası suyu vicdanları da temizleyecek kadar saf, temiz ve
şifalı olduğunu biliyorum, burayı arada bir ziyaret edebilirler.
Bu açıklamaya son alınan karar sadece vesile olmuştur. Yok değildir diyen olursa bir
buçuk sene önce yaptığım açıklamayı izleyebilir.
Yıllarca Mudurnu halkına yapılan bu zulüm devam eder ve bir an evvel çözüm
bulunmaz ise konuyu Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına, ilgili Bakanlıklara ve ulusal basına
ileteceğim.
Mehmet Cantürk
Mudurnu Kent Konseyi Başkanı
05.01.2013

www.mudurnuhaber.com
http://f1301.hizliresim.com/15/5/hp49w.jpg

 

BAYRAM OLA

BAYRAM OLA

Bu gün Kurban Bayramı. Dün sabah namazından itibaren başlayıp, bayramın dördüncü günü ikindi vaktine kadar farz namazlardan sonra kadın-erkek herkese vacip olan ‘Teşrik Tekbirleri’nin inananların dudaklarından döküldüğü, duaların ve özellikle hacıların dillerine pelesenk ettikleri ‘Lebbeyk nidalarının ufuk ufuk kainatı kapladığı, gönülleri fethettiği, mukaddes mekanları gergef gibi işlediği, buram buram müstesna zamanları mübarekleştirdiği, nakış nakış atmosferimizi güzelleştirdiği Bayram günleri… Nemlenen gözlerden yanaklara süzülen damlaların hüzün mecrasında, buruk dillerin titrek dudaklarından dökülen ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber, Bismillahi Allahu Ekber’ tekbiriyle kesilen kurbanlıkların maddesi değil, yalnız niyetlerin, ihlasların, duaların ve takvaların helezon bir aşkla arzdan arşa ulaştığı Bayram günleri…

Kurban: sözlükte, yaklaşmak, kişiyi Alah’a yakın olmasına vesile kılan  şey anlamlarına gelir. Dini terim olarak kurban: ibadet maksadıyla belirli vakitte belli nitelikleri taşıyan hayvanı usulüne uygun kesmektir. Buna Arapçada udhiyye denir. 

Kur’an’da geçen İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramı, çok daha genel bir adanmışlığı, Allah için bireyin her şeyini feda edebilecek olmasını, Allah’a teslimiyeti ve ona karşı şükür içinde olmayı ifade etmektedir.

Günümüzde herkes bir şekilde kendini sevdiğine kurban ediyor. Kimi kara sevdasına kimi bir başka şeye kurban oluyor. En kıymetli sermaye olan ömür, hep süfli şeylere kurban ediliyor. İşte İbrahim ve İsmail, insanın adi şeyler uğruna harcanmaması için en yüce değer uğruna adamanın ve adanmanın yolunu gösterdi. Kurbanın sembolize ettiği derin hakikat budur. Bu hakikati anlamayan için kurban bir “hayvan”, kurban bayramı da “et festivali”dir.

Kurban ilk insandan itibaren âdemoğluna Yüce Rabbimizin emrettiği çok önemli bir ibadettir. Malum Hazreti Adem’in oğulları Habil ile Kabil Allah’a Kurban sunmuşlar ve Yüce Mevla tam bir teslimiyet ve Allah’a saygı içinde sunulan Habil’in kurbanını kabul edip diğerinin kurbanını kabul etmemiştir. O günden bu güne kadar bütün inananlara Cenabı Hak şükür ve yakınlaşma aracı olarak kurban kesmeyi emretmiş ve bu günü de mü’minler için bir bayram günü ilan etmiştir.

Allah’a yaklaşma vesilesi olduğu gibi aynı zamanda insanların gönüllerinin birbirlerine yaklaşmasına da vesiledir kurban. Dünya üzerinde her gün milyonlarca hayvan boğazlanmakta fakat cebinde parası olan sadece bu etlerden alabilmektedir. Kesilen Kurban ve dağıtılan etlerle kişi bir anlamda diğergamlığını ve aynı zamanda Müslüman kardeşine karşı isar görevini yerine getirmektedir.

Kurban Bayramı, insani duyguların ön plana çıktığı fakir fukaranın farkına varıldığı, paylaşım duygusunun verildiği manevi hissiyatın yaşandığı mübarek bir bayramdır. Yüce Rabbimizin bizim kestiğimiz kurbanlara ihtiyacı yoktur. Rabbimiz biz insanlara bu vesile ile bir kez daha birlikteliğin, paylaşımın fakirin, yoksulu kardeşçe kucaklamamız gerektiğini hatırlattığı kutsal bir Bayram.

Kültürümüzde bayramlar kaynaşma vesilesidir. Bu özel günlerde büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür. Hastalar ziyaret edilerek hâl hatırları sorulur. Eş-dost ve akrabalarla hediyeleşerek gönülleri alınır. Böylece bayramların gerçek gayesi olan sıla-i rahim ve yakınlaşma gerçekleştirilir. Fakat günümüzde ne yazık ki bu saydıklarımızın çoğu yapılmıyor. Bu çağ birçok şeyi yozlaştırdı. Bayramlarımız da bu yozlaşmadan nasibini aldı. Bayram deyince işten kaytarma ve tatil akla geliyor. Bayramlar tatillere vesile kılınıyor. Turizm şirketlerinin organizasyonları ile aileler soluğu bir tatil beldesinde alıyor. Büyüklerin bayramları ancak telefon aracılığıyla kutlanıyor. Bu durum, dedeyle torunun kaynaşmasını engelliyor. Zamanla sevgi bağları da çözülüyor.

Kurban biz Müslümanlar için bir şiardır, semboldür. Müslümanlarının teker teker şiarlarını kaybettiği günümüzde bir şiarı yaşatmanın ne derece zor ve de sevaba mazhar olacağı kuşkusuzdur. Şiarımızı koruyamazsak her şeyimizi kaybederiz.

            Bu duygu ve düşüncelerle dünyanın dört bir tarafında bir şekilde zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere bütün sıkıntı içerisinde olan kardeşlerimizin bu bayram vesilesiyle sıkıntılarını aşmalarını Yüce Mevladan niyaz ediyorum. Kadirşinas milletimizin de bayramını en kalbi duygularla kutlar tüm insanlığa barış huzur ve emniyet getirmesi dilerim.

 

        Adnan BALTACI

 Mudurnu Müftü Vekili

Kültür Bakanını Sirtaki ile Karşılamak!

               Kültür Bakanını Sirtaki ile Karşılamak!

               Halk arasında gerçek ama “gülmece” gibi bir olay olduğunda tam Aziz Nesinlik deriz. Mudurnu’da yapılan bazı olaylar ve yapılan işler üst üste gelince bunları yazmaya karar verdim. Bu yazıda yapılmak istenen şunu bunu hedef almak değil, bir zihniyetin eleştirisidir. Ayrıca bu yazı biraz sizlerin öneri ve yorumlarınızla şekillenecektir.

            Yıllar önce Kemal Sunal’ın oynadığı ve bir bölümü ilçemizde çekilen ‘Deli deli küpeli’ filmi vardı. Kaymakam olmayan bir ilçeye tımarhaneden kaçan iki “deli”den biri karlar kalkmadan “kaymakam” olur. Yani önümüz kış bize de böyle biri gelir diye korkuyorum. Yorum yazan olur belki, yazan olmadan ben yazayım; aslında bize böyle biri gelse daha iyi olur, hiç değilse kar da geç kalkarsa kaymakamsız kalmamış oluruz. İşin şakası bir yana bir ilçede beş senede sekiz kaymakam ve onun da yarısı ya stajyer ya da vekil. Bir haftalık, üç haftalık, iki aylık beş aylık seç beğen al… Bazı ilçelerdeki adliyeler kaldırılıyor bu arada bizi de ilçe olmaktan çıkarsınlar madem devlet atayacak kaymakam bulamadı böylece bu sorunda ortadan kalkmış olur! 

 

             Yapamadığımız işlerden birisi hatta en önemlisi ilçemize yapacağımız işlerin yapımında ortak karar alamayışımız ve yapılacak işlerde kontrol sürecinde herkesin kendi bildiğini söylemesi. Bu durum böyle giderse maddi ve  manevi çok bedel öderiz. Birincisi herkes aklını başına alsın Mudurnu’da siyaset yapmak mı önemli, geleceğe dönük yaşadığımız çağa dair sorumluluklarımızı yerine getirmek mi? Başbakan geldiği zaman ‘Abant yolu yapılsın’ dedi,  bir bölümü yapılacak oldu eğimi daha da fazlalaştı ve yol yapımından sonra daha çok kaza olmaya başladı. Oysa bilenler bilir, kurt kapanı mevkiinden, Abant’ın tepeye kadar bir eşek yürütüp gittiği yeri işaretleselerdi yolun eğimi daha düzgün olurdu. Bolu yolunda çalışma var umarım kışa sonuçlanır, Nallıhan yolumuz her halde bir kış geçsin diye bekleniyor. Sivil toplumu iş yapım ve kontrol süreçlerinde karar mekanizmasına dahil edemezsek bu sıkıntıları hep yaşarız. Lider ve sözcü bir kişi olur ama kararlar ortak alınamazsa birimiz yapar birimiz bozar dururuz.

              Kaplıca sorununu ve hastane yerini kim çözecek? Kışın “Deli Kaymakam”gelsin çözsün diye mi bekliyoruz.

              Yine yapamadığımız işlerden biri yapılan bir etkinlik sonrası oturup olumlu olumsuz değerlendirmesini yapmıyoruz. Kendi adıma yakın zamanda yaptığımız festivale en kısa sürede katılanlardanım. Festival programı toplantılarından birine ‘Kent Konseyi Başkanı’ olarak davet edildim ve zaman ölçüsünde görüşlerimi söyledim. Festival konusu uzun bir konu ama kısaca bir iki şey yazayım… Birinci görüşüm festivallerde biz kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. Altı yıldır konakçılık da ”ev sahipliği” yapıyorum, festival zamanı bir Allah’ın kulu arayıp da ‘Siz de kültür festivali varmış geleyim mi?’ demedi. Bu konu araştırmalarıma göre ilçemizde ki konaklama yerleri için de aynı. Ulusal anlamda tanıtım yapamıyoruz çünkü festival çalışması devamlı bir kültür birimi tarafından bir yıl boyunca değil festivale iki ay kala başlanıyor!

               Kültür festivalleri bir ilçenin kültürel ve folklorik zenginliğini göstermek, tanıtmak ve yaşatmak için yapılır. Festivalde ilçemizde geçmişte yapılan el sanatlarından kaçını gösterebildik?  Ya da böyle bir çabamız oldu mu? Kendi kendimize erişte,yufka,dolmamı satıp duracağız?

                Kültür bakanı davet edildi, geldi. Liseli kızlarımız da olmasa bakanı “yeşil ördek” yerine ‘sirtaki’ ile karşılayacaktık. Nerde bizim çiftetelli, melek hanım, meşeli, Mudurnu zeybeğimiz? Bütün ulusların folkloru güzel ve ortak zenginliğimizdir. Buna itizarım yok ama festivale katılan yabancı folklor guruplarına da bizim seyirlik oyunlarını, birikmeleri, ahilik törenini, çiftetellimizi, melek hanımı, meşeliyi, zeybeği izletseydik onlar da bizi davet eder kültürel zenginliğimizi bu vesile ile duyurmuş olurduk.Kendi folklorumuzun tanıtım ve organizasyonunu yapamazsak yurt içi ve yurt dışından getirdiğimiz guruplarla nereye gideceğiz.Yönetimlerin görevi güncel işleri yapmanın yanında kendi kültürünü gelecek kuşaklarla da buluşturmak olmalı.

                Ayrıca gelen protokol konuk olduğu sürece bize tabi olmalı, bunu yapabilmeliyiz. Bunu yapabilirsek kültürel değerlerimizi daha iyi tanıtmış, zenginliklerimizi daha fazla göstermiş oluruz.

           Kısa sürede durduğum festival alanında protokol oturma biçiminde de sıkıntı vardı. İlçenin seçilmiş belediye başkanı nezaketen konuk gelen milletvekiline bakanın yanındaki yerini veriyorsa, bakanın yanında oturması gereken belediye başkanına da kim yer vermesi gerekiyorsa verecek.

               Sivil toplumu esnafı ilçe halkını karar süreçlerine katabilmeliyiz. Yapılan bazı işlerle ilgili kısaca düşüncelerimi yazmaya çalışayım.

                Çarşıda, pazarda, sokakta kaldırımcı dedemin ve daha eskilerinin emeği olan ne kadar taş varsa hepsini ortaya çıkarırdım. Esas zenginliğimiz bunlar! Asfalt, kilit parke ya da andezit taşı değil. Mudurnu’ya gelen andezit taşı, asfalt, kilit parke görmeye gelmez doğal olanı görmeye gelir.

                Çift yol başlangıcından itibaren direklerde ki ışıkları yeşil değil direkteki lamba ışığı tonunda ve amblemin çam değil eski çatı ve baca motiflerini çağrıştırmasını isterdim.

                Kırmızı-beyaz boyanan bordür taşlarının kahverengi-beyaz olması tarihi dokumuza daha uygun olurdu. Zira gelen konuklara girişten itibaren tarihi bir kasabaya geldiklerini hissettirmek çok önemli.

                Ana yurdu demir ağlarla öremedik ama Mudurnu’nun her yerini tellerle ördük. Mezarlıklar vb. çok güzel olan yerler var ancak kasaba girişi ve terminali ferforje ile yapılması daha uygun olurdu.  

               Geçtiğimiz aylarda Dokuder Derneği aracılığı ile kardeş belediye olma ve Eko yaşam alanları, müzeleri ile ilgili kültürel amaçlı ilçemize gelen ve İstanbul platformundaki Mudurnulu gönüllü arkadaşların da desteği ile ağırlanan İtalyan heyeti iadei ziyaret anlamında ilçemiz belediye ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerini davet ettiler.  Bu davete sivil toplumun da katılması, kardeş belediye ve kültürel devamlılık sağlanması amacıyla, kent konseyi, Dokuder,  Muktuder adına birer temsilcinin de katılması ve ödenek ayrılması için meclise önerge verdim. Bu ve diğer yapılacak işlerle ilgili görüşmelerde, meclisin sivil topluma, kültürel olaylara ve ilçe için yapılması gereken ve yapılan işlerde daha donanımlı olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa sivil kuruluşlar işin takipçisi olmazsa seçilmişler tekrar seçilemeyince yapılan kültür alışverişi de biter.

             ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı)geçtiğimiz hafta Çekül vakfı başkanı ve beraberindeki delegasyon davetlisi olarak ilçemize ziyarette bulundu. Çekül vakfının web sayfalarındaki tanıtım yazıları şöyle idi; 

              “Belge bırakarak, üretilen değerleri yaygınlaştırarak, üretirken öğrenerek ve öğreterek, somut ve somut olmayan doğal, tarihsel, kültürel varlıkların kalıcılığını ve sürekliliğini dikkate alarak, ülkeyi dünyanın gündemine taşımayı, dün olduğu gibi bugün de ana hedeflerden biri olarak görüyoruz.”  Prof. Dr. Metin Sözen

Kurulduğu günden bugüne ÇEKÜL Vakfı yaptığı çalışmaları ve bağlı kaldığı ilkeleri kamuoyu ile paylaşmak amacıyla çeşitli yayınlar yapıyor ve etkinlikler düzenliyor. Çalışmalardan edinilen deneyim ve birikimi belgeye dönüştürerek geleceğe kalmasını sağlamak için çaba gösteriyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalarda, Anadolu kentleriyle ilgili yapılan belgelemeler, belgesel filmler, kentsel ve kırsal yörelerde yapılan fotoğraf ve kamera çekimleri de arşivlerde yer alıyor. Yayın ve tanıtım etkinlikleri kamuoyunu bilinçlendirmenin yanı sıra, koruma politikalarının oluşmasında ve uygulanmasında etkin rol üstlenen kamu kurumları ile yerel yönetimlerin de yararlanacağı kaynaklar olarak önem taşıyor. Web sayfasına ana ilke olarak bunları yazan Çekül heyetine ilçemize yapmış oldukları gezide Mudurnu’da ve diğer tarihi kasabalarda, taşınmaz kültür varlıklarının nasıl restore edilmesi gerektiğine örnek olan, 1840 lı yıllarda ki yaşanmışlığı günümüze taşıyan “işletmeci” mantığı ile değil ev sahipliği ile Mudurnumuzun geleneksel kültür taşımacılığı ile kültür paylaşımını amaçlayan Hacı Şakirler Konağını gösterebilseydik Çekül’ün ana amaçlarında yazdıkları koruma politikalarının oluşmasına katkı vermiş olurduk.

          Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir konu daha var; ilçemizde restorasyon adı altında bir sürü yanlışlık yapılıyor. Tamir edeceğiz diye o güzelim işleme dolap kapılarını, konak kapılarını, balkon işlemelerini yok edip yeni ağaçları boyayıp sıvayarak eski yaşanmışlığı yok ediyoruz. Bu işi acil rant işi olmaktan çıkarıp planlanması ve işi bilen uzmanlarca kontrolünün yapılması lazım. Henüz turizm bürosunda görevli bir eleman bulamadık umarım daha fazla bozulma olmadan mimari anlamda geleceğimizi planlayan bir mimar buluruz.

Mehmet Cantürk

17.07.2012

www.mudurnuhaber.com

Gelenekler unutulmamalı

Gelenek ve görenekler son yıllarda  teknolojiye yenik düşsede, Mudurnu ilçesinde yinede yaşatılmaya çalışılıyor.

Bu geleneklerden bir taneside Regaip Kandili  günü öğle namazı öncesindeki Lokma ikramıdır.

Öğle namazı öncesinde Demirciler çarşısı esnafında tatlı bir heyecan başlar. Her yıl olduğu gibi bu yılda  eş dost ve çevredekiler, evlerinde hazırlanan lokmalar ve yanında kimin gönlünden ne koptu ise alır gelir.

Mudurnu Demirciler çarşısı  İrfan ve İsmail ATLI nın ve Ahi Baba nın dükkanının önüne  bir masa  kurulur.

Evlerden getirilen Lokma ve ikramlar sofraya konulduktan sonra buyur edilir. Bu gelenekte kimse, kimseyi davet etmez. Yıllardan beri gelen bir gelenek olduğundan bu gün ve bu saatte burada bu programın yapılacağı bellidir.

Lokma ve tatlılar kurulan sofrada birlik ve beraberlik içersinde hoş sohbet içersinde tüketilir ve çevreden geçen misafirlerde davet edilir.

Lokma lar yendikten sonra bir dua ile program son bulur.

Afiyet olsun.

www.mudurnuhaber.com

Ayıp Olur!

sc lottery

Ayıp Olur!

Uzun zaman önce okumuştum. Kızılderili reisi “beyazın” dalaveresiyle ve hileleriyle baş edemeyip çaresiz Topraklarını devrederken beyaza derki Toprağa tüküren kendine tükürür, tabiat sevgisini, doğada insanoğlundan başka yaşayan canlılara olan sevgiyi, saygıyı bundan daha iyi anlatan bir söz yoktur.

Kültürümüz teknolojik imkânlar ölçüsünde hızla gelişemediğinden ya da insanoğlunun doğal yapısı bu kadar hızı kaldıramadığından karmakarışık, sorumsuz, doğaya, çevreye, hayatı paylaştığımız diğer canlılara saygısız, bir hayat yaşıyoruz.

Geçen gün yolda seyir halindeyken karşıdan gelen bir araçtan yolun kenarına büyük bir çöp torbası fırlatıldı. Bunu görünce o an plakasına bakmaya fırsat olmadan gerçi; plakasını alsam nereye bildirecektim ve ne diyecektim? “Türkiye’de böyle bir merci varmıydı ve sonuç alınırımıydı.”Kızılderili reisinin söylediği sözü hatırlayıp çevreye daha dikkatli bakmaya başladığımda gördüğüm manzara şahit olduğumdan farklı değildi aslında yolun kenarları pet şişe, poşet ve diğer atık maddelerle dolu idi. Adı üstünde doğa insanların takındığı maskeyi takmadığı için kar kalkınca kendisini nasıl kirlettiğimizi olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu.

Şimdi nereden başlamalı “temizlik imandan gelir”lafını adım başı kullanıp her yerin çöplük gibi oluşundan mı?

Çoğunluğun koro halinde çoluk çocuk ve onların geleceği için yaşadığını söyleyip; Onlara pislik içinde yaşamaz bir dünya bıraktığımızın farkında olmayışımızdan mı?

Endüstrinin insan yaşamına getirdiği kolaylıklara sevinsek mi hayatımızdan neleri götürdüğüne üzülsek mi?

Bu sorunun çözümünü Anadolu insanı bulmuştu aslında çok değil on beş yirmi yıl önce hiçbir şeyin atığı olmaz her şey doğada yok olacak hale gelinceye kadar kullanılırdı. Karpuz kabuğu doğranıp ineğe, ineğin önünden artan iri saman eşeğe, ekmek yapılmayan kepek köpeğe verilir çöp atık madde bir şey olmazdı.

O zamanlar soba yâda ocak başında komşularla, eş dostla berber yenen kalbur dolusu elma veya muşmulanın tadına doyum olmaz, yapılan sohbetlerde öğrenilen bilgiler, görgüler insani değerler için bu günün arama motorlarından sosyal paylaşım sitelerinin öğretilerinden daha değerli olurdu. Şere gelirken kirlenen ayakkabı oluğun giderinde temizlenir kurdun, kuşun su içmesine önem verilir, yazın karıncalar sıcakta yanmasın diye çimenlere su, kışın kuşlar yiyecek bulamaz diye kar düşmeyen yerlere buğday dökülürdü, Akraba eş dost kim olursa olsun saygıda kusur edilmez israftan davranış biçimlerine kadar her şeye dikkat edilir buna dikkat edilmezse “günahtan” önce ayıp olurdu.

”Ayıp olur”Bütün toplumun sosyal sorumluluğunu, davranış biçimini belirleyen sihirli kelimeydi. Anadolu “Ayıp oluru” unuttukça daha hızlı doğayı kirletmeye ve insani ilişkilerini kaybetmeye başladı.

31.3.2012  Mehmet CANTÜRK MUDURNU HABER

Mudurnu Süt Üreticileri Birliği Kongresi Mart ayında

Bolu İli Mudurnu Süt Üreticileri Birliği’nin 2012 yılı Olağan Genel Kurul  Toplantısı gündem maddelerini görüşmek üzere 13.03.2012 çarşamba günü Mudurnu Belediyesi Düğün Salonunda saat 11:00’da yapılacak.

Birliğe Kayıtlı  bütün ortaklar aynı gün ve saatte hazır bulunarak Birlik Kongresi yapılacak.

Birlik Kongresinde ilk olarak , 2011 yılı Denetim Kurulu Raporunun okunması,müzakeresi ve oylanması.

Ardından, 2011 yılı Yönetim Kurulu faliyet raporunun okunması ,müzakeresi ve oylanması. 2011 yılı Bilanço ve Gelir Tablosunun okunması,müzakeresi ve oylanması.

Son olarakta ,2012 Yılında yapılacak işlerin görüşülmesi ve dilek temenniler yeralacak.

 www.mudurnuhaber.com