Yerel de Gazeteci olmak

Yerel de Gazeteci  olmak

Yerelde Gazeteci olmak hakikaten bir ayrıcalıktır. Sebebine gelince  çevrenizdeki insanların size ulaşması kolay olduğundan ikili ilişkiler çok sıcak kanlılıkla geçer. Bir yerde Yangın,Kaza vs olduğu zaman size hemen birileri olayı ihbar eder.  Sizde Haber yaparsınız ve bu haberi varsa Ajansınıza  paslarsınız veya internet sitenizden yayınlayarak vatandaşı bilgilendirirsiniz.

 

Yerelde Gazeteci olmak çok güzeldir, bazı gençler sizi örnek alır, onlara bir şeyler öğretmek istersiniz, fakat işin içine girildiğinde Yerelde Gazetecilik aslında çok basit bir iş gibi gelir amma, iş öyle değildir. Mesela bir haber yaparsınız, haberi Ajansınıza gönderir veya sitenizde yayınlarsınız, bu haber sizin için aslında  öyle normal bir haberdir   , fakat  dışarıdan sizi takip eden diğer Gazeteci arkadaşlarınıza göre   çok farklı bir haber olabilir, bu haber Fotoğrafa bakılarak takla attırılabilir ve Yerel gazetede Manşet’ten bile girilebilir. Ama bu haberi biraz fazla takla attıran diğer meslektaşınız yüzünden   habere konu olan kişi anında kapınızda biter ve yazıklar olsun biz baba dostuyuz diyebilir. Aslında burada sizin hiç bir kabahatiniz olmasa da fotoğraf size ait olduğu için kişi sizi suçlayacaktır.

 

Yerel de gazetecilik yapmak çok güzeldir, ilçe dışına gittiğinizde veya herhangi bir yerde  insanlar sizin yazılarınızdan ve simanızdan alışkın olduklarından size güler yüzle ooooo  gazeteci gelmiş  der ve dertlerini veya sorunlarını açarlar ve sohbet  ortamı sürekli açıktır.

 

 

 

 

Geçenlerde başımdan geçen bir olay beni çok şaşırttı ve halende düşünüyorum.  Sene 1994 te Bolu da Hamza CANBAŞ  ve Oğuz UÇAR Ağabeylerimin  çıkardığı BOLU HEDEF Gazetesi ile başlayan serüvenimizden bu yana yaklaşık 20 yıldır Mudurnu ve çevresinde Yerel gazeteleri Günlük ve Haftalık ücretsiz olarak kahvehanelere ve İş yerlerine dağıtırız. Geçtiğimiz Hafta Göynük ilçemizde bir işimiz icabı giderken yanımda   Bolu Yerel gazetelerinden BOL DETAY ve BOLU GÜNDEM gazetesi götürdüm. Göynük ilçesinde  Çarşı Esnafına Gazeteleri  Kolay gelsin diyerek dağıtıyorum ve bir Esnaf abiye Gazete verdim bana bir tane daha alabilirmiyim dedi. Bende abi bu yerel Gazete ben bu gazeteleri  Göynükteki  hemşerilerimizde faydalansın, Bolu ilinden haberleri olsun diye getirdim, siz aynı gazeteden  iki tanesini ne yapacaksınız diye sorduğumda, Haaaa Yerel gazetemi cevabını alınca şaşırdım. Demek ki GÖYNÜK ilçesine hiç Yerel Gazete gitmediği için vatandaşın özlemi var diye bir yandan düşünürken  diğer yandan da  dükkanda bunlardan iyi paket yapılır düşüncesi de aklıma gelmedi değil hani,,,

 

Yerelde Gazetecilik yapmak güzeldir,  herhangi bir Kamu kurum ve kuruluşu hakkında  haber yaptığınızda  hemen mutlaka bir cevap gelir, Tabiî ki  eksi yönde bir haber yaptığınızda tepki alırsınız.  Hemen onu artı yönüne çevirmek için  sizi telefonda arayan ses sizin haberi yanlış yaptığınıza veya taraflı davrandığınıza ikna etmeye çalışır. Aslında o sesde biliyordur bazı şeylerin yanlış olduğunu fakat kurumun zarar görmemesi ve yukarılardan fırça yenmemesi için bu şarttır. Bunu da en güzel öğrenmenin yolu  ise  telefondaki sesin belirli bir süre sonra Emekliye ayrılması veya kurum değiştirmesi ile ortaya çıkar.

 

Bundan yıllar önce Ömer DURAN Mudurnu Kaymakamlığı görevini yaptığı esnada, Mudurnu Pancar Şirketi depolarında Mudurnu Kızılayına ait 1999 depreminden kalma  Çadır vs gibi eşyaların  gelişi güzel  bir ortamda  içinde Farelerin cirit attığı bir merkez haline geldiğini gözlerimle görmüş ve haber yapmıştım.  Haberimiz üzerine  Kaymakam bey  orada sizin yazdığınız gibi değil diye bize bir sürü baskı yapmasına rağmen bizim elimizdeki video görüntüleri her şeyi ispatlar niteliğinde idi.  EVET, burada Çadır ve benzeri eşyalar  gelişi güzel  Tarım alet ve edavatları hatta Gübre çuvalları ile birlikte duruyordu. Ve   haberimiz üzerine orada yıllardır atıl bir şekilde  duran Çadır ve benzeri ürünler   Kızılay Bölge

deposuna temizlenerek teslim edildi, buda bir gazeteci olarak  vesile olduğumuz için insanın gönlünü hoş ediyor.

 

Gazetecilik Yerelde  güzeldir, açılışlar,seminerler, toplantılar için sizleri davet ederler, sizde gider haber yaparsınız, ama bu davetlerden çıkardığınız haberler bazen Ulusal  gazetelerde bile yayınlanır ve ilçenizin tanıtımına katkıda bulunmuş olursunuz. Fakat biraz önceki  verdiğim örneklerdeki gibi sizi  hiç bir Kamu Kurum ve kuruluşundan bir Allahın kulu arayıp ta  ilçemize verdiğiniz destek için teşekkür ederiz demez. Çünkü orada kendilerinden bir şey yoktur, buda bu işin eksilerinden biridir.

 

Yerelde gazetecilik güzeldir, birisi ilçede faaliyet gösteren  bilmemne Fabrikasından, felan şirket ten , filan  yerden şikayetçidir. Gazeteci olarak derler ki,  şu şirket te böyle bu  fabrika da şöyle  veya ben şundan  şikayetçiyim, ben bundan şikayetçiyim, sizde gazeteci olarak  varmı kanıt , varmı delil dediğinizde  fotoğraf çek yayınla denilir. Peki Fotoğraf karesinde sen bi el uzatsan da şikayetini dile getirsen, yoook benim  orayla şu bağlantım var benim burayla şu bağlantım var. Eeeee biz ne yapacağız şimdi, sen foto çek haberi yap. Bizde derizki çok güzel suya sabuna dokunmadan haber yaptır , ondan sonra da birisi sana da sorduğunda birde bizi kalayladın mı ne ala, ne ala…. Bir deyim ile   saman altından suyu salım üstüne çıkıp oynamak misali…

 

Son yıllarda gelişen internet Medyası ile bir anda binlerce insana ulaşabilir, binlerce takipçi edinebilirsiniz.Ama, yerel İnternet Haber sitesi   sürekli güncel tutulması gerektiği için zor biş iş olup kazanç olarak ta sizleri destekleyen esnaf ve Ticaret erbabı bulmak zordur.

 

Mudurnu ilçemiz yerel medya olarak Bolu ilinin en şanslı ilçelerinden biri diye dışarıdan görünmektedir. Bunun sebebi ise  tatlı bir rekabetten dolayıdır ki, bence gençlerden bazıları daha bu işe sahip çıkmalı  MUDURNU Medya üzerine Bolu da örnek bir ilçe olmalıdır. Bu konu hakkında  her zaman yardımcı olmaya hazırım.

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

aydinozpelit@mudurnu.com

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU YUKARI HAMAM

MUDURNU YUKARI HAMAM

Çocukluğumuzda yıkılan Cumhuriyet İlkokulu bahçesinde top oynarken, topa hızlı
vurup Aşağı Hamam önüne kaçırdığımızda “Haydi yukarı hamam hastane” şeklinde
bağırırdık. O zamanlar faaldi Yukarı Hamam. 1950 li yılların başında Sirkelerin Mustafa amca
çalıştırırdı hamamı. Aşağı Hamamın (Yıldırım Beyazıt Hamamı) kadınlar kısmını teyzem,
erkekler kısmını da eşi Mustafa Kırkık çalıştırırdı. O yıllar evde, ibrikle yüklüklerde yıkanılırdı
ve hamama gitmek başlı başına bir olaydı.

Mudurnu’da küçük yaşlardaki erkek çocukları da kadın hamamlarına alınırdı.
Annelerimizle ya da ninelerimizle giderdik. Göbek taşında keş li cevizli ev makarnası ile turşu
yenirdi. Erik Pestil’ i olmazsa, olmazıydı sofranın.

Rahmetli anneannemin beni bacaklarının arasına sıkıştırıp, sabun kaçan gözlerimin yanmasıyla bastığım nara ya aldırmadan yıkadığı günler ne güzelmiş meğer. Sonraki yıllarda bir gün bir kadının “Kocaman adam olmuş bu, bari babasını da getirseydiniz.”sözleri üzerine büyüdüğümü anlamıştım. Artık terfi etmiş, babamla birlikte erkekler hamamına gitmeye başlamıştım. Allah biliyor ya bu daha zevkli ve daha tantanalıydı. Artık bir tellak tarafından yıkanıyordum. Özel odada soyunup, peştamallarımızı kuşanarak hamama giriyor, göbek taşı üzerinde terleyip, tellak tarafından keseleniyor, daha sonrada kocaman bir tas içinde köpürmüş sabunlu liflerle yıkanıyordum. Şimdi ne annem ne babam nede eski hamamcılar, hiçbiri hayatta değil. Nur içinde yatsınlar.

Geçenlerde İlhami Çetin kardeşimin “Mudurnu Haber “internet sitesine girdiğimde
27.11.2011 tarihli “Mudurnu ilçesindeki Frikyalılar dönemine ait 1800 yıllık tarihi yukarı
Hamam göz göre göre yok ediliyor” başlıklı haberi okumuştum. O zaman bu hamam ve tarihi
ile ilgili bende ki mevcut bilgileri sizinle paylaşmak istedim.

İlçemiz Havlu Mahallesindeki bu hamam, halkımız arasında“Yukarı Hamam” adıyla
bilinir. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. İlhami Çetin kardeşimin, hamamın
Frikyalılar dönemine ait oluşu ile ilgili bilgiyi nerden aldığını ve doğruluk derecesini
bilmiyorum. Ancak ben 23 Nisan 1953 tarihli Bolu gazetesindeki Hayrettin Arıkana ait bir
yazıdan hamamın Selçuklu dönemine ait olduğu şeklinde kaynak gösterilmeyen bir yazısını
okumuştum. Daha sonra hamamın vakıflar idaresinden sonraki ilk sahibi merhum Mustafa
Eryılmaz’ın kızı Melahat Demirel hanımefendi ile konuşup bilgi almıştım. Öğrendiklerim
yapılış dönemi dışında, gazete haberini doğrular nitelikteydi.

Kastamonu salnameleri incelendiğinde Mudurnu’da 1869 ile 1889 yılları arasındaki
hamam sayısı iki olarak görülüyor ve 1893 tarihinden sonraki salnamelerde sayı üçe çıkıyor.
Kanaatime göre sayımda Yıldırım Beyazıt hamamının erkek ve kadın bölümleri iki ayrı hamam
gibi gösterilmiştir. Bundan da Yukarı Hamamın 1893 tarihinden sonra faaliyete geçtiği
anlaşılıyor.

Yukarı Hamamın yapılış tarihini gösteren bir kitabesi yoktur. Hamam girişindeki
mevcut kitabe tamir kitabesi olup hamamın 1897 tarihinde Çüce oğlu Ali isimli birisi
tarafından tamir edildiğini göstermektedir. Bu kitabe yazısının bir bölümü okunamamış olup,

okunan bölümü şu şekildedir;

“Gel imdi sen ……….li Veli.”

“Tamir eyledi cüce oğlu Ali”1

Sene :1315 (1897)

Rivayete göre, eski devirlerde Mudurnu büyük bir sel felaketine uğramış ve dere
kenarında bulunan bazı yerleşim alanları toprak altında kalmıştır. Yukarı hamamda bunlardan
birisidir. Yıllarca toprak altında kalan Hamam 1890 lı yıllarda Bugünkü Haytalar konağı
bahçesinde oyun oynayan üç genç kız tarafından kubbesi bulunarak tespit edilmiştir.
Bilahare de etraf kazılarak hamamın tamamı gün yüzüne çıkarılmıştır. Hamamın kızlar
tarafından bulunmuş olması sebebiyle hamam çalıştığı sürece genç kızlardan ücret
alınmamıştır. Bu adet 1949 lu yıllara kadar da devam ettirilmiştir.

Tamir kitabesinden anlaşıldığına göre, gerçek olan şu ki, Hamam 1897 tarihinden çok
önce yapılmış olup, yukarıdaki rivayet doğruysa, bu tarihlerde toprak altından çıkarılıp tamir
edilmiş olmalıdır.

Hamam soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile oldukça küçüktür. Soyunmalık
kare planlı, ahşap tavanlıdır. Ortasında fıskiyeli on köşeli bir havuz vardır. Soyunmalığın
güneyindeki dar bir kapıdan uzun bir koridora geçilmekte olup, batısında tuvaletler bulunur.
Güneyindeki bir başka kapıdan da beşik tonozlu dikdörtgen biçimli soğukluğa geçilmektedir.
Sıcaklık hamamın doğusunda bulunmaktadır. Kare planlı olan sıcaklığın üzeri, pandantifli bir
kubbe ile örtülüdür. Sıcaklığın yanında yine kubbeli iki halvet hücresi bulunmaktadır.

Uzun yıllar Vakıflar İdaresi tarafından işletilen Hamam 1949 yılında özelleştirilerek
Mustafa Eryılmaz’a2 (Sirkeler Ailesi) 4000 TL karşılığında satılmıştır. Aynı yıl yeni sahibi
tarafından Bolu’dan getirilen İhsan Taşdelen3 isimli bir ustaya esaslı bir şekilde tamir
ettirilerek faaliyete geçmiştir. Bu tamiratla ilgili kitabesi hamam içinde olup şöyledir.

Cüce oğlu Mehmet Ali 1315 (1899) yılında Bolu İdadisi resim öğretmeni olup Bolu Karaçayır Mahallesindendir.
Babasının taş ustası olması sebebiyle aile lakapları Mimarzade dir. Cüce oğlu Mehmet Ali iyi bir ressam ve hattattı. Bolu Yıldırım Beyazıt camii ile İmaret camiinin hadisi şerifleri onun eseridir. Ayrıca İstanbul Fatih Camisinin müezzin mahfelinde bulunan eşsiz tablo da ona aittir. İstanbul’da “Efkaf İslamiyye Müzesi” Müdürlüğü yapmıştır. Sevr anlaşmasına onay veren son Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi’nin damadıdır. Kayınpederinin Milli Mücadeleye ve Atatürk’e karşı çıkması sebebiyle onunla birlikte yurt dışına kaçmış, Mısır’da geçirdiği bir tramvay kazasında ölmüştür .

(Z.Konropa, Bolu Tarihi,S:583) Mudurnu Yukarı Hamamın kitabesindeki Cüce oğlu Ali’nin bu aile fertlerinden biri olması ihtimal dahilindedir.
2 Merhum Mustafa Eryılmaz Mudurnu Sirkeler ailesindendir. İsmet hanım ile evliliğinden Sebahat, Melahat ve Mehmet isimlerinde üç çocuğu olmuştur.
3 İhsan Taşdelen’e ait kitabenin yazılması ile ilgili olarak Melahat Demirel Hanımefendiden alınan küçük bir Anekdot: İhsan Taşdelen kendisine ait tamir kitabesini yeni harflerle yazması sırasında, tesadüfen bulunan merhum öğretmen Mehmet Vardallı’nın, başlangıçta “hergelen”olarak yazılan kelimenin “Hergele olarak okunabileceğini söyleyerek “her giren” şeklinde düzeltilmesini sağlamıştır.

1

“Şifa bulsun bu hamama her giren”

“Tamir etti Bolulu İhsan Taşdelen.”

1949

Hamam 1957 yılında el değiştirerek Cemal Akman (Çatacıklılar)’a satılmıştır.
Yeni sahipleri tarafından kısa bir süre daha çalıştırılan hamam 1960 lı yılların ortalarında
kapanmış, yüklüklerin banyoya dönüştürülmesi ile de unutulmuştur.

Şimdi giriş bölümü üstü otel şekline dönüştürülerek sahibi tarafından korunmaya
çalışılan hamam, idare veya belediyenin elinde olsaydı, askerlik şubesi veya Cumhuriyet
İlkokulu gibi çoktan tarihe karışmış olurdu şeklinde düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Hamam sahibi Yıldırım Akman’ın, kendisiyle röportaj yapan İlhami Çetin’e
söylediği ; “Tarih isteyenlere işte tarih. Gelip görsünler. Buranın çürüyüp yok olmasına göz
yummasınlar.” sözleri çok şey ifade ediyor aslında.

Anlayanlara…!

Güray ÖNAL

www.mudurnuhaber.com

 

Evet, ADAYIM

Evet, ADAYIM

Bundan kısa bir süre önce “ Bende Aday olabilirim “ başlıklı bir köşe yazmış ve çevremdeki arkadaşlar ve sevenlerimden birçok e-mail ve telefon aldım. Tabiî ki, Mudurnu’da aday olabilirim deyince akıllara hemen Belediye seçimleri geldi, bazılarının sanamı kaldı dediğini duydum, bazı dostlar ise duyar duymaz gelerek, hayırlı olsun maddi ve manevi desteciniziz dedi, bazı dostlar da telefon edip çok doğru bir karar almışsın, Mudurnu’da değiliz ama seçimlerde gelir gece gündüz yanında canla başla çalışırız dedi.

Yerel seçimlere daha neredeyse 1 yıldan fazla zaman var, sağ olun beni o makamlara layık gören veya görmeyen Tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Şimdi ise size nereye aday olduğumu artık açıklama vaktinin geldiğini buradan duyurarak bana maddi ve manevi destek vererek Mudurnu’nun kazanmasında sizlerinde rol almasını ve daha iyi çalışmaların Mudurnu’nun hak ettiğini düşündüğünüzü bildiğimi hatırlatmak isterim.

Bilindiği gibi, hepimiz Topraktan geldik toprağa gideceğiz, hiç kimse ölümsüz değildir, insanlar yaptıkları icraatlar, yenilikler, çalışmaları ve iyilikleri ile öldükten sonra veya görev süresi dolduktan sonra vatandaşlar tarafından anılırlar. İnsanın kendisini iyi veya kötü andırması için bazı çalışmalar yapması gereklidir, bunun içinde ekip çalışması başarı getirir.

 Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına Adayım.

Evet, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına aday olduğumu ve 17 Şubat 2013 tarihinde yapılacak olan Kongre için açık, açık çalışma yaparak üye ağabeylerim, kardeşlerim ve arkadaşlarım ile karşılıklı konuşarak bilgi alışverişinde bulunuyorum. Amacımız, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığını en iyi şekilde temsil etmek ve örnek çalışmalar yaparak ilçemize ve Bölgemize örnek olmayı hedefliyoruz. Mudurnu ilçesinde Kızılay Üyesi olan değerli arkadaşlarım, birlikte bu çatı altında Mudurnu için gerekli tüm çalışmaları hedefliyoruz.

Kızılay kurumunun sadece Kan bağışı toplamak ile görevli olmadığını birçok sosyal faaliyetlerde yapabileceğini vereceğiniz destek üzerine inşallah birlikte göreceğiz. Allah nasip ederde başarı sağlandığı takdirde, daha önce Belediye Başkanlığı içinde ismimi telaffuz eden büyüklerim, küçüklerim ve arkadaşlarıma da Allah gönlümüze göre versin diye dua etmenizi istiyorum.

Kızılay Başkanlığı konusunda çevremdeki ve Mudurnu da yaşayan kişiler ile sohbet anlarında sorup, üye olup olmadıklarını eğer üye iseler benim ayın 17 sindeki Kongrede aday olduğumu ve destek vermelerini istiyorum.

Asla hedefim ortalığı karıştırmak ve 7 delikten 7 ayrı görünmek değildir, aday olduğumu her kesin bilmesini istememden dolayı bu köşeyi yazarak destek almak istedim. Belki ulaşamadığım ağabeylerim olabilir, kimse bana söylemedi diye kırılmasın, gelin birlikte konuşalım, sonuçta hepimiz Mudurnu menfaatleri için çalışan bireyleriz. Benim amacım daha güzel hizmetler olsun, Mudurnu nun adı değişik yerlerde duyulduğu gibi KIZILAY kurumunda da farklı olarak görünsün istiyorum. Şimdiden hepinize teşekkür eder, selam ve saygılar sunarım.

Aydın ÖZPELİT  www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu’dan İstanbul’a Organik Yumurta satıyor

Mudurnu’dan İstanbul’a Organik Yumurta satıyor
Mudurnu ilçesinde Kuyumculuk yapan Ömer BÜYÜKARMUTÇU , yıllardan beni Tavukçuluk işi yaptığını ifade ederek, son 3 yıl içersinde Organik Yumurta ve Piliç işine girdiklerini ifade etti.

 fuar3

Büyükarmutçu, İstanbul da 4. sü düzenlenen Doğal ve Organik ürünler Fuarına katılarak daha geniş çevreye hitap etmek, pazarda tanınmışlığı artırmak ve yeni pazarlar bulmak için görüşme ortamları yakalamak olduğunu belirtti.

 

Ömer BÜYÜKARMUTÇU, Organik Yumurta ve Tavuk üretimini sertifikalı ve denetim altında yaptıklarını belirterek, Tavuklarımız stressiz ortamlarda gezinti alanlarında rahat bir şekilde hareket ettiklerinden ve özel kendilerinin hayvansal atıklar kullanmadan ürettikleri yemleri kullandığından dolayı, tüketicilerden tebrik aldıklarını ifade etti.

Fuar da Tüketicinin ilgisinden memnunuz
Büyükarmutçu, Fuar ın ilk günü olmasına rağmen ilginin gayet kendilerini memnun ettiğini belirterek, İstanbul Bölgesindeki Zincir Mağazalarda Organik Raflardaki ürünlerimizin sayesinde Tüketici bizi tanımaya başlamış, bu ise bizi çok memnun ediyor dedi.

iSTANBUL A MUDURNU ORGANİK YUMURTA YI SEVDİRECEĞİZ

Başta İstanbul Olmak üzere, Organik üretilen Yumurtaları tüketicinin beğenisine sunduk ve olumlu sonuçlar aldık. İstanbul Mudurnu adını ve kalitesini Yumurta ve Organik Piliç etinde de hissedecek dedi.

Muktuder Başkanı Nejdet AKAY , Çok üzüldüm

Mudurnu ilçesinde gönüllü olarak faaliyet gösteren  Mudurnu Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği MUKTUDER  Başkanı Nejdet AKAY, Programda olmasına rağmen  derneklerine getirilmeyen  Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul GÜNAY için çok üzüldüğünü belirtti.

AKAY, Ben gönüllü olarak Mudurnu için çalışıyorum, Programda olmasına rağmen, Kültür ve Turizm Bakanı  dernek binamıza neden getirilmedi anlayamıyorum dedi.

Kendisinin, Bakan GÜNAY a verilmek üzere, bina  ve Kültür açısından CD ve bir Mektup Hazırladığını ifade ederek, bu olay beni çok üzdü dedi.

AKAY, Mudurnu için bir çok Projemiz var, bu bina hakkında Kültür ve Turizm Bakanımıza anlatacaklarımız vardı.

Bakan beyle bir heyet halinde gidecektik, ve halada gitme kararımızdan vazgeçmedik. Ama , Bakan bey Mudurnu ya gelmişken yerinde yaptıklarımızı görsün istedik.

KURTULUŞ SAVAŞINA KATILMA KARARI YAN ODADA VERİLDİ

Başkan AKAY, Kurtuluş savaşına katılma kararının yan odada verildiğinin altını çizerek, böyle önemli  bir yeri Kültür Bakanı Ziyaret etmeyecekde nereyi ziyaret edecek dedi.

AKAY, bu eksiklik Milletvekillerimizin, Parti Başkanlarımızın, Belediye Başkanımzıın, İl Genel Meclisi Üyelerimizin bir eksikliğidir.

Mudurnulu olupta Bolu lu olupta  herhangi  bir seçilmiş kişinin  Bakanımızı g buraya getirmemesi  kadar ayıp bir şey yoktur, çünkü onlarda burayı bilmiyorlar dedi.

www.mudurnuhaber.com

AKŞAM ŞİİRİ BUNLAR

AKŞAM ŞİİRİ BUNLAR

gelin dostlar gelin
akşam şiiri bunlar…

sıcak sıcak
yürek yürek
buram buram sevgi
aşk hasret kokuyor.
el işi gönül işi
kalem işi bunlar…

sözcükleri nakış nakış işli
mısraları motif motif süslü
hasretlerde dile gelmiş şiirlerim var…

mayası sevgi
suyu gözyaşı
aşk ateşinde pişmiş
gönül potasından taşmış
sevgi deryası bunlar
sevdalılar bunu anlar…

anana babana
bacına balana
eşine dostuna
okula giden yavruna
yavukluna daha nice hediyelerim var.

her derde deva
şiir mani rubailerim var.
geçim derdini unutturur
aşk rüyasında uyutturur
gurbete düşmüş sevgilinin
hasretliğini avutturur.

daha neler var daha
sevgiyi bilenlere bedava! ..

manilere de buyrun;

şapkası var hasırdan
yeni gelmiş mısır’dan
sevgisiz taş kalpli o
kalbindeki nasırdan…

yar peçeni aç da gel
al bohçanı kaç da gel
yoluna güller döktüm
gece saat üçde gel…

tabağımda üzüm yok
el kızında gözüm yok
yarim bana darıldı
barışmaya yüzüm yok…

hadi yanaş abim,ablam
söz söz dize dize dolu tablam…

değirmenin arkı yok
hem arkı hem çarkı yok
şu hercai gönlümün
kelebekten farkı yok…

yarim seni sorarım
esen seher yeline
şu gönlümü bağlarım
saçının her teline…

gergef bezeten güzel
gönlüm azıtan güzel
iğnesinin gözünden
beni gözeten güzel…

gerdanı allı güzel
mor donu güllü güzel
döne döne oynuyor
her yanı zilli güzel…

hicranlı sevdalardır yürek yakan
gönül kasırgasından sizlere
sevgi esintileri getirdim
bahar kokan…

sevgiliye sitem şiirlerim var! ..

ben allı morlu güller döktüm yollarına
sense harlı korlu küller döktün kollarıma…

yakmayın siz ağıtı
dinleyin şu beyiti:

fala bakmaz istersen, iç telveli kahveyi
dile düşmek istersen, seç cilveli kahpeyi..

sevda şiirlerime de bir bakın.

kınan oldum parmağına yakıldım.
güzeller içinde sana takıldım
al gül olup bağlarına dikildim.
sulayıp koklayıp sevmen mi dilber?

dağları delerdim tek bir sözünle
yaşamdan bezdirdin bin bir nazınla.
yalanın,riyanla,sahte yüzünle
hicran ateşini sen yakıyorsun.

sevdiğim bakınca sevda gözüyle
dalımda açıyor gülüm yaprağım
dilinden dökülen veda sözüyle
serpilir üstüme ölüm toprağım…

gönül deryasından sevgiler damla damla
dolmasın gönlünüz hicranla gamla…

gelinlere de söylenecek sözlerım var:

gergef işleyen gelin
yari düşleyen gelin
şu garip yüreğime
sevda düşüren gelin…

pınara geldi gelin
el ettim güldü gelin
yari beklediğimi
nasıl da bildi gelin….

badeleri iç gelin
gerdanını aç gelin
bağımdaki gülümsün
kokuları saç gelin…

sevdaya düştü gelin
dağları aştı gelin
ne karaymış yazısı
kötüye düştü gelin…

bağıma geldi gelin
gül verdim aldı gelin
meramı gül değilmiş
benimle kaldı gelin…

delikanlılar var sırada
bu arada:

sevdiğine kul oğlan
çiçeğine dal oğlan
dağlar geçit vermiyor
gece bizde kal oğlan…

bahçası gülsüz oğlan
parasız pulsuz oğlan
yarini alamamış
üst başı çulsuz oğlan…

dağlarda seken oğlan
hasretlik çeken oğlan
gördüğü kurda kuşa
derdini döken oğlan…

saçın uzatan oğlan
bıyık kazıtan oğlan
saçına boncuk dizip
işi azıtan oğlan…

uzaktan bakma teyzecim,amcacığım…
yaşınız ne olursa olsun sizin içinde dörtlüklerim var:

yar saçını taratmış
mevlam neler yaratmış
gönül ferman dinlemez
yaşın olsa da altmış…

yare bal kaymak gitmiş
o da yarime yetmiş
gönüller kocamıyor
yaşlar olsa da yetmiş…

yıllar çabuk geçerken
gül yaprağın dökerken
hayat yine güzeldir
yaşın olsa da seksen…

gönül gözüyle baksan
kalpten kalbe aksan
kış kapıya gelirmiş
yaşlar olunca doksan…

aşığız biz gül yüze
bal damlayan her söze
‘sessiz gemi’ kalkacak
yaşlar gelince yüze…

askere gidecek kınalı yiğitlerimi hiç unutmadım.
alın da astınızı,üstünüzü dostunuzu sevindirin:

davulla zurnayla göreve gider
ana baba eş dost bayramın eder
kışlaya varınca dağılır keder
askerlik andını içer Mehmetçik.

vatan için silah alır eline
yiğitlik türküsü dolar gönlüne
yurduna göz diken hain zalime
namludan kurşunu saçar Mehmetçik.

kimi topçu tankçı kimi piyade
vatanın sevdası yardan ziyade
en ileri safı tutar cephede
çiğneyip düşmanı geçer Mehmetçik.

dinleyin beni
bakın şu dörtlüklerime bir de
her mısrası dermandır derde.:

gurbet elde olunca
zulüme ne gerek var
yardan ayrı kalınca
ölüme ne gerek var…

can kuşun nefesiyle
dirildi bu bedenler
şimdi selâ sesiyle
dönmüyor bu gidenler…

kişi darda kalınca
yakınları el olur
aşkı yarda bulunca
dikenleri gül olur…

eğleşir tanrı kulu
‘iki kapılı handa’
insanlığın yolu
barıştır bu cihanda…

kefesi sevgi dolu
gönüller bir terazi
her insan tanrı kulu
tartma kinle garezi…

gönül denilen kantar
nice sevgiler tartar
cömert ol sen sevgide
sevgi verdikçe artar…

bu gök bu deniz bu yer
yaşamda bir sahneymiş
kürkler kostümler meğer
bu dünyada sahteymiş…

öğretmen ve öğrenci için söylemlerim var:

barışta güvercin savaşta şahin
geçit vermez dağda yoldur öğretmen…

gazimin diktiği ulu çınarda
yaprağa çiçeğe daldır öğretmen…

yunus Veysel gibi çalıp söyleyen
aşığın sazına teldir öğretmen…

kardeşliğe yürüyün
sevgi ile büyüyün
bu günümüzü veren
atamızla öğünün…

senin asil kanın var
şöhretin var şanın var
dünyada hiç olmayan
tek çocuk bayramın var…

büyük kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemâl Atatürk için ne dense azdır:

sayesinde yükseldi minareden ezanlar
laikliği bilenler Ata’mı iyi anlar…

mavi gözü dalgalı derin okyanus gibi…
O barışa sevdalı Mevlâna Yunus gibi

namerde aman vermez Ata’mı sen de tanı
dişiyle tırnağıyla kurtardı bu vatanı…

bu vatanın uğruna döküldü nice kanlar
ata’mın değerini yurdunu seven anlar…

şehit kanıyla dolu her karışı bu yurdun
düşmana geçit vermez destanlar yazan ordum.

verdiği ilimlerle karanlığı boğarız
Ata’mızın izinde bir ölür, bin doğarız…

daha bitmedi gönlü sevgi dolu
yolu Atatürk yolu
dostlarım daha bitmedi
yarin yine beklerim..

abdullah atay diyor ki;

kalbimde yeriniz var
dostluğunuz bana kar
yarın yine beklerim
bu günlük de bu kadar…

açma herkese derdini
sırrını kendine sakla
dostlar kalın sağlıcakla…

Not:Bir simitçi çocuktan esinlenerek yazmağa çalıştığım duygularımdı.
 Abdullah ATAY  MUDURNU HABER MUDURNU www.mudurnuhaber.com

İSTANBUL’DAKİ BİR MUDURNU’LUDAN MEKTUP VAR

Değerli hemşehrilerim öncelikle bu yazımı zahmeti ve sabrını göstereceğinizden şimdiden teşekkürlerimi bir borç olarak bilir sonsuz,saygı selamlarımı iletirim.

Çoğumuzun pek yakınında olup da  fark edemediği konuyu gündeme getirmek istiyorum.

KONU:ABANT’IN BOLU’YA DAHİL EDİLİP YERELLEŞMESİ.Şimdi gelelim bu konunun ne anlama geldiği;ben acizhane MUDURNU  büyüklerimin önüne geçerek bunu belirtmemem gerekir ama,her nedense onlardan fazla tepki göremediğim için dayanamadım,içimdeki ABANT SEVDASI ağır bastı,çocukluğum orada geçtiği için vicdanımın sesi beni sizlerin önüne geçmeye sevketti.

Bence  ABANT’IN yerelleşmesi demek doğa katliamı demektir.Son zamanlarda okuduğum haberlere göre BOLU BELEDİYESİNİN  ABANTI BOLU HUDUTLARI İÇİNE ALMA SENARYOLARININ ÇİZMESİ.BEN DERİM Kİ BOLU BELEDİYESİ İLK ÖNCE GÖLCÜKÜ Bİ ALSIN,DÜNYA HARİKALARINDAN OLAN YEDİ GÖLLERLE İLGİLENSİN DERİM!.günümüz şartlarında kararı taslak olarak sunmadan önce geçimini ABANTTAN SAĞLAYAN TEYZEM,AMCAM,YENGEM,DAYIM ne yapacak bi düşündünüz mü?acaba buradan kimler rant sağlama peşinde?

ABANT MUDURNU sınırları içindedir.Nasıl mı dersiniz?ABANT ın etrafını çevreleyen MUDURNU KÖYLÜSÜNÜN YAYALALARINA ne diyeceksiniz veya ne kılıf uyduracaksınız doğrusu merak ediyorum.BOLU BELEDİYESİNİN yaptığı işgal altına alınmış filistin örneğine benzetiyorum.Buralar 2B arazisi olarak acaba kimlere peşkef çekilmek isteniyor?

Bu o kadar ucuza olacak bir şey değil,bedelini ağır ödersiniz,tarih sizleri lanetle anar.BOLU BELEDİYESİ ABANTI ALIP SONRA ZENGİNLERE SATIP BORÇLARINI MI ÖDEYECEK DİYE SORMADAN DA EDEMİYORUM.Sınırları tamamen MUDURNU içinde olan,etrafı yaylalarla çevrili olan bir yeri dahil etmek işgal değil de nedir?Bu durumu başkalarına nasıl anlatabilirsiniz?BOLUYU kayıtsız şartsız seven memleketi sorulduğunda ilk önce BOLULUYUM diyen MUDURNUNUN desteğini kaybeden BOLUYU hayal bile edemiyorum.Bizlerin ağırlığı ile şu an GEREDE kalktığı gibi tekrar geri oturdu haberiniz ola!..MUDURNUYU kaybeden BOLU diğer ilçeleri de elinde tutamaz tamamen güvenirliğini kaybeder.

Ben ABANT’SIZ MUDURNU DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM.EĞER BU GÜNE KADAR MUDURNU BU KADAR TANINDIYSA ABANT SAYESİNDE,MİLLETİN EFENDİSİ KULLANDIĞI YAYLALARI SAYESİNDEDİR.

Benim acizhane sizlerden isteklerim olacak;

-İLK ÖNCELİKLE MUDURNU BELEDİYE BAŞKANINI BU KONUYLA İLGİLENMESİ İÇİN GÖREVE DAVET EDİYORUM

-AKLIMA GELEN MUDURNU SEVDALISI REŞAT ÜNSAL AMCAYI OSMAN AMCAYI MEHMET CANTÜRK ABİYİ VE PARTİ GÖZETMEKSİZİN İLÇE MECLİS ÜYERİNİ GÖREVE DAVET EDİYORUM.GURBETTE OLDUĞUM İÇİN AKLIMA GELMEYEN DİĞER BÜYÜKLERİM DE DUYARLI OLUP BİR MUTABAKATA VARIP GEREKLİ GİRİŞİMLERİ BAŞLATMANIZ GEREKMEKTEDİR.

-BU ARADA MUDURNULU OLUP DA BOLU DA SİYASETTE AKTİF OLAN AKP 2.BAŞKAN YARDIMICIMIZI,CHP İL BAŞKANIMIZI,MUDURNULULAR DERNEK BAŞKANINI,DAHA DOĞRUSU MUDURNULUYUZ DİYEN HERKESİ GÖREVE DAVET EDİYORUM.TABİ BUNU YAPARKEN DE TEK DİLEĞİM KANUN SINIRLARI İÇİNDE OLMASIDIR.Şu an BOLU DA siyasette  aktif olan MUDURNULU abilerimin ahd-e vefa borçlarının olduğunu hatırlatmak isterim.Çünkü sizler MUDURNU sayesinde tanındınız ve bugünlere geldiniz.

-SAYIN BELEDİYE BAŞKANIM,İLÇEMİZDEKİ HALKIMIZ,GENÇLER VE İDARECİLERİMİZ 1 KM ÖTESİNİ HATTA 15 KM ÖTESİNİ BİR GÖRELİM DERİM.ETRAFIMIZDAKİ ÇENBER DARALIYOR,İŞLERİ TIKIRINDA OLAN BÜYÜKLERİM;BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN DİYENLER BU DÜŞÜNCELERİNDEN BİR AN ÖNCE VAZGEÇMELİLER(çünkü yılan büyüdü sizin mıntıkanızda dolaşıyor,her an sizi de sokabilir.)

-KÖYLÜLERİMİZ DE ESKİ ALIŞKANLIKLARINDAN VAZGEÇMELİLER.YAYLALARINIZA SAHİP ÇIKINIZ.

GERÇEK MUDURNU VE ABANT SEVDALILARI yüz yılllardır o güzel coğrafyaya sahip çıkan ve Türkiye’nin güzelliğini koruyan Mudurnu halkıdır. Abant sayesinde ekmek yiyen Abant dibi köylerine ve tüm mudurnululara soruyorum Yarın Abant Gölü Bolu yerel yönetime Belediyeye geçtiği zaman orada Faytonunu çalıştırabilecek mi,At Eşek den gezi parası kazanabilecekmi yayla evinde rahat oturabilecekmi hayvanlarını otlatabilecek mi o bölge Bolumuzdaki ard niyetli siyasi güçlere geçtiği an ABANT elden gidecek doğa bozulacak orayı kendi yandaşlarına mevcut Bolu belediyesi otellerle donatacak güzelim Abant bitecek.

-MUDURNU’NUN TANITIMI İÇİN HİZMET EDEN,KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZİ KİTAP HALİNE GETİREN BENİM DE İLKOKUL ÖĞRETMENİM OLAN KAMURAN HOCAMI DA GÖREVE DAVET EDİYORUM.

-KÖY MUHTARLARINI,ABANT’SIZ MUDURNU OLMAZ BİLİNCİNİ TAŞIYAN TÜM MUDURNULULARI GÖREVE DAVET EDİYORUM.-

-ÇÜNKÜ ALINMASI GEREKEN FAKAT ERTELENEN HER TEDBİR,FELAKETE GÖNDERİLEN DAVETİYE GİBİDİR!..

-DEĞERLİ HEMŞEHRİLERİM HİÇBİR İŞİ İMKANSIZ DİYEREK BIRAKMAYALIM,YOKSA ERTESİ GÜN BAŞKALARININ O İŞİ BAŞARIRKEN ÇIKARTTIĞI GÜRÜLTÜYLE UYANIRSINIZ HABERİNİZ OLA DİYEREKTEN TEKRAR SAYGI VE SELAMLARINI İLETİRİM.

         

-BENİM TEK İSTEĞİM DIŞARIYA KARŞI SÖZÜ BİR ÖZÜ BİR MUDURNU’DUR,ÖRNEK MUDURNU HALKIDIR.ABANT’SIZ MUDURNU GÖRMEK İSTEMEDİĞİM GÜNLERİN BİZLERİN OLMASI DİLEĞİYLE HOŞÇAKALINIZ.BU YAZIMI OKUMA SABRINI GÖSTERİP VAKTİNİZİ ALDIĞIM İÇİN HAKKINIZI HELAL EDİNİZ!..

Yusuf TANRIKULU  İstanbul MUDURNU HABER  www.mudurnuhaber.com

 

 

POLİSTE FETHULLAHCI ÖRGÜTLENME LAFI DİKKATİMİ ÇEKTİ


POLİSTE FETHULLAHCI ÖRGÜTLENME LAFI DİKKATİMİ ÇEKTİ

 Her Taşın Altında “ THE CEMAAT “ mı var ? Kitabının tanıtımı için Bolu ilinde bir  Kitap Evinin konuğu olan  Gazeteci Yazar, Nazlı ILICAK  gündeme dair konular ile ilgili konuştu.

Mudurnu

 Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Bordo Salonunda yaklaşık 1300 kişiye hitaben konuşan ılıcak, Poliste Fethullahcı Örgütlenme Lafı benim çok dikkatimi çekti dedi.

Nazlı ILICAK MUDURNU HABER

ILICAK, Nedir bu Poliste Fethullahcı Örgütlenme  Lafı, inmisin ? Cinmisin ?  hiç birinin izi bulunmuyor, ama bir örgütlenme lafıdır ortalıkta dolaşıyor dedi.

 Nazlı ILICAK MUDURNU HABER

Ilıcak, Meseleye eğilince ve mercek altına alınca, gördük ki 1990 lardan itibaren Fethullah GÜLEN Cemaati Kamuda örgütleniyor, Özellikle Polis içinde örgütleniyor lafları var, aynı laflar 90 lardan bu güne geldik, hep aynı laflar, kitabımda da belirttim 1992 yılında Rafet YILMAZ isimli bir genç Polis Akademisinden atılıyor, Akademiden atılınca, diyorki burada bir Cemaat yapılanması var, ben onlara iştirak etmediğim için  beni istemediler sözleri üzerine yargı mercii devreye giriyor dedi.

 POLİS BAŞBAKANLIĞA BAĞLI

 Ilıcak, konuşmasında KCK davasında operasyonların devam etmesini Başbakanın istediğini vurgulayarak,  Savcı Hakan FİDAN ı ifadeye çağırdı diye Polis Müdürlerinin suçu ne burada?  Şöyle bir tez var, Polis Müdürleri yazıyorlar, yönlendiriyorlar Savcıyı, Savcı çağırıyor dedi.

 Salonu dolduran  vatandaşlar Gazeteci yazar ın yaklaşık 1 saat süren konuşmasını pür dikkat dinledi, Salon çıkışında Nazlı ILICAK   Her Taşın Altında “ THE CEMAAT “ mı var ? Kitabını imzaladı.

www.mudurnuhaber.com

 BERA OTEL

MUDURNU REYON
www.mudurnureyon.com