Nallıhan da Örnek davranış

Ankara nın Nallıhan ilçesinde  19-24Haziran 2012 tarihlerinde kutlanacak olan  III .Uluslararası  Nallıhan Tapduk EMRE ‘yi Anma ve İpek Oyaları Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde 19 Haziran 2012 tarihinde  Yusuf GÜNEY ve Gülay ın Konserinin yapılacağı duyurulmuştu.

 

19 Haziran 2012 sabahı  Hakkarı Dağlıca dan gelen  ve 8 Erimizin Şehit edildiği  haberi üzerine Nallıhan ilçesinde Program iptal edildi.

Nallıhan ilçesinde Yatsı Namazından sonra Merkez Camiinde Şehitler için Mevlid Programı düzenlendi.

Etkinlikler 20 Haziran 2012 tarihinde saat 19.00 da Yusuf GÜNEY in  Konseri ile devam edeceği açıklandı.

www.mudurnuhaber.com

 

Darıca dan DAVET var

Kocaeli’nin Darıca Belediyesi tarafından geleneksel bir hale gelen Şehirler ve Kültürler Kaynaşması  start aldı. ilk gece ile start alan şenlik bir ay boyunca devam edecek.

12 Haziran 2012 Salı Akşamı   Darıca Bolulular Derneği nin etkinlikleri  yeralacak.

Dernek Başkanı Ahmet YILMAZ gecede Bolu il ve ilçelerinin Darıca da tanıtılacağını ifade ederek, geceye tüm Hemşehrilerimizi davet ediyoruz, bizleri yalnız bırakmayıp onurlandırırsanız seviniriz dedi.

12 Haziran 2012 salı günü saat 19.30 da başlayacak olan etkinlikler gece  saat 23.00 e kadar devam edecek.

www.mudurnuhaber.com

 NOT: Program için Mudurnu dan araç kaldırılacaktır. Gitmek isteyenler Aydın ÖZPELİİT 0 535 735 91 64 nolu telefondan kayıt yaptırabilir.

EKİNÖREN KÖYÜ CAMİ İNŞAATI

EKİNÖREN KÖYÜ CAMİ İNŞAATI

Mudurnu ilçesi Ekinören Köyünde Köy Muhtarı İbrahim KURUOĞLU önderliğinde Cami Yaptırma ve yaşatma derneği kurularak, Köyde yetersiz gelen eski Caminin yerine yeni Camii inşaatına başlandı.

Ekinören Köylüleri birlikte hareket ederek Cami inşaatında gücü yetenler yardımda bulunurken beden gücü ile imkanı olmayanlar ise  maddi olarak destek veriyor.

Köy Muhtarı İbrahim KURUOĞLU günün şartlarına uygun olarak cami inşaatına başladıklarını ifade ederek, kendilerine köy içinde ve dışında yaşayan Ekinören Köyü sakinlerinin yanı sıra çeşitli hayırseverlerden yardım geldiğini ve yapılacak olan bu camide bir Tuğla da benim katkım olsun isteyen hayırseverlerin kendilerine 0 374 438 10 20 nolu  veya 0 535 987 84 85 nolu telefonlardan ulaşılabileceğini belirtti.

www.mudurnuhaber.com

Göynük ve Mudurnu notları

Göynük ve Mudurnu notları

 Geçtiğimiz Pazar günü Göynük ilçemizdeki Akşemsettin Hazretleri anma gününden ve Mudurnu ilçemizdeki durumlardan bu hafta notlar aktarmak istiyorum.

 Ben Akşemsettin Hz. Anma gününe daha önceki yıllarda hiç katılma fırsatım olmamıştı. Bu yıl oradaki kalabalığı gördüğümde çok sevindiğimi ifade etmeden geçemeyeceğim. Bazı kişiler diyor ki, daha bu sene az insan geldi, yağmur yağacak vs sebeplerden biraz azdı diyorlar.

 Göynük merkezindeki Mehteran Yürüyüşü sırasında İstanbul dan gelen arkadaşım Mesut IŞIKAY bize ev sahipliği yapıyor ve yanımızdaki Değerli Bolu Basınının kalemlerinden akrabamız, Mustafa COP ağabeyimizle birlikte Göynük  Ziraat Bankası karşısında  yeni açılan LALEZAR Kafe ye giriyor 5 dakika Çay molası veriyoruz.

 Molanın ardından Belediye meydanından gelen Mehter Seslerinin olduğu alana gidiyor ve programı takip ediyoruz. Mehter Anında meydanda biriken vatandaşlar Protokol konuşmaları başlayıp biraz ilerleyince meydanı boşaltmaya başlıyor.         

                                   ANMA GÜNÜNDE SİYASET YAPILMAMALI

Akşemsettin Hz. Anma gününde Belediye Başkanı Kemal KAZAN Göynük ü ve yapılanları kısa anlatmasının ardından, Kaymakam Bey in anlamlı konuşmasının ardından yapılan konuşmaların Göynük vatandaşlarını sıktığına şahit oldum.

Göynüklüler yapılan her şeyin farkında olduklarını öğle sıcağında siyasetçiler tarafından Göynük e yapılan işlerin anlatılmasından sıkılarak alandan ayrıldıklarını gördüm.  Bunun yerine kısa ve öz olarak Akşemsettin Hz. İle ilgili sözlerden bahsedilse idi daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Anma gününde Göynük-Mudurnu yolunun yapılmasını anlatmak belki bir siyasetçi için fırsat olabilir, amma velâkin vatandaş eski vatandaş değil. 2000 yılından bu yana artık benim köylüm, Benim Çiftçim, Benim Esnafım, Benim memurum işini bilir diye kimse diyemiyor. Çünkü her kes yapılan işleri takip ediyor ve bunun için oy oranları yükselerek iktidar partisi yönetime devam ediyor.

Mudurnu da ASAYİŞ Kemal mi?

Gelelim, Göynük notlarından sonra Mudurnu ilçemize…

Konuştuğum ve sohbet ettiğim her kes Mudurnu da son günlerde nelerin olduğunu merak ettiklerini belirtiyor.  Bir gün duyuyorsunuz çarşının orta yerinde Bir eve Hırsız veya Hırsızlar elini kolunu sallayıp eve girip, Hemde Mudurnu Pazarının olduğu Cumartesi günü, vatandaşın evindeki Ziynet eşyalarını alıp gidiyor ve kimse görmüyor.

Mudurnu Demirciler Çarşısı Esnaflarından Değerli büyüğümüz Ahi BABA nın Dükkânından bir miktar parası çalınıyor.

Aradan kısa bir süre sonra yine çarşının orta yerine bir İmam Hatip arkadaşımıza saldırıda bulunuluyor ve bu olayıda  kimse görmüyor.  Geçtiğimiz aylar içersinde Üniversite öğrencilerininde dövüldüğünü duymuş fakat olayın neden kaynaklandığını anlayamamıştık.

Gelelim sonuca, Mudurnu’da neler oluyor,  ilçe ortasında gelişen olaylarda Mudurnu Emniyet Amirliğindeki Monitörler çalışmıyor mu?  Veya çalışıyor da görüntü kalitesindemi noksan var.

Mudurnu Esnaf odasının katkısı ile ilçeye kurulan Kamera sisteminden neden verim alınamıyor? Vatandaşlar bu konuları kendi aralarında soruyor. Bizde buradan konuyu dile getirmeye çalışıyoruz. İnşallah bundan sonraki günlerde ASAYİŞ daha sakin geçer ve kimsenin malına ve kendine bir zarar gelmez. Mudurnu ilçesinde yaşayan bizler çoğumuzun birbirimiz ile Aile bağlarımız vardır. İnşallah güzel bir MUDURNU ilçesinde yaşamak ve faydalı işlere imza atmak, kötü haberlerin yerine mutlu ve bereket dolu haberler yapmak nasip olur. Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT  Mudurnu  Haber

e-mail: aydinozpelit@mudurnu.com

Sizinle Daha iyiye

Mudurnu Haber Sitesi Başta olmak üzere MUDURNU siteleri 28 Mayıs 2012 günü gün boyunca bakım ve iyileştirme çalışmaları nedeni ile yayınına ara verdi.

HER ŞEY DAHA GÜZELİ İÇİN

1999 Yılında başladığımız MUDURNU tanıtım yolculuğumuzun 13 cü yılında  değişik faaliyetler ile MUDURNU isminin duyulması için elimizden gelen gayret ve çabayı bizlere destekçi olan çok değerli hemşehrilerimiz ile sürdürüyoruz.

  1999 YILINDA MUDURNU.COM  2012 YILINDA MUDURNUMARKET.COM

1999 yılında  www.mudurnu.com sitemiz ile başlayan yolculuğumuzda 2001-2002 yılında www.mudurnuhaber.com  2010 yılında www.mudurnuorganik.com 2011 yılında www.mudurnuagroturizm.com 2012 yılında ise www.mudurnumarket.com ve www.mudurnushoping.com adresleri  ve bunlara  bağlı çalışan 15 civarındaki internet sitemiz ile MUDURNU siteleri ile ilçemizin ismini duyururken 2012 yılında yeni bir karar aldık.

MUDURNUHABER ARTIK BÖLGENİN SESİ OLACAK

Mudurnu Haber Sitesi olarak yaklaşık 11 yıllık bir yayın hayatından sonra şimdide 2012 Temmuz ayından itibaren Bölgenin sesi olmak için kollarımızı sıvadık.

  

  İPEKYOLU DERGİSİ YAYIN HAYATINA BAŞLIYOR

2012  yılının Temmuz ayı itibari ile MUDURNU sitelerine kardeş olarak İPEKYOLU siteleride yayın hayatına başlıyor. İPEKYOLU Dergisi 2012 Temmuz ayında ilk sayısı ile okurları ile buluşacak. 2 ayda bir yayımlanacak olan İPEKYOLU dergisi Sakarya nın SAPANCA ilçesinden başlıyarak Geyve-Taraklı–Göynük-Taşkesti-Mudurnu-Kıbrıscık-Seben-Nallıhan-Sarıyar-Karaşar-Kırbaşı-Uruş-Beypazarı ve Ayaş  İPEKYOLU güzergahında yayın hayatına başlayacak.

www.ipekyolupostasi.com ve www.dergiipekyolu.com sitelerimiz ise Temmuz 2012 itibari ile aktif hale gelecek olup İPEKYOLU bölgesinden güncel haberler ile Bölgenin sesi olacak.

Bu güzel ve Turizm çalışmalarını destekleyici yolculuğumuzda Maddi ve Manevi yanımızda olan ve olacak olan  tüm dostlarımıza teşekkürü bir borç biliriz.

 Aydın ÖZPELİT

Reklam ve Tanıtım Desteği  için görüşmek isteyenler Tel: 0 535 735 91 64 nolu telefonu arayabilirler.

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

DEMOKRAT PARTİ MUDURNU İLÇE BAŞKANLIĞINDAN

14 Mayıs 1950,de iktidara gelen Milletin Partisi Demokrat Parti,Tekrar gönüllere düşmek için, Demokrasiyle Anadolunun ilk tanışması Milletin Kansız ve Kavgasız bende varım dediği günün yıldönümüdür.

 

14 Mayıs 1950 de İktidara gelen sadece Demokrat Parti değil Bizzat Milletin Kendisidir, Devletin Milletin ayağına gitmesidir. Bu vesile ile 14 Mayıs,ı Demokratların günü olarak Kutluyor saygı değer halkımıza esenlik ve mutluluklar dilerim.

        Demokrat Parti

Mudurnu İlçe Başkanlığı

www.mudurnuhaber.com

 

GÖYNÜKLÜLER KAHVALTIDA BULUŞTU

GÖYNÜKLÜLER KAHVALTIDA BULUŞTU

Her yıl yapılan Göynüklüler geleneksel kahvaltısı bu senede yapıldı.Kahvaltıya Değerli konuklar katılımıyla dahada güzel bir anlam teşkil etti.Eski Devlet Bakan ve Millet vekili Prof.Dr.Nevzat YALÇINTAŞ Bolu Milletvekili ve eski Bakanı Sayın Kazım OKSAY,Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Eğitmenlerinden Hasan LÖK,Sanayici,Rıfat Besceli,Emekli Hakim Ahmet lhan Aydın ,İlahiyatçı Sabri IŞIK ,Diyarı Akşemseddin ve yeşil Göynüklüler Derneği Başkanı Yaşar Yaman,İstanbul Göynüklüler derneği başkanı Cevat ABAY herşeygöynükicin.com Yazarı Ve Eğitmen Gülten KIRICI, Emekli Meteroloji Müdürü Remzi KIRICI, Avukat Ahmet İyioğlu Ve Herşeygöynükiçin.com Editörü Mesut IŞIKAY ve İstanbul ve Diğer Bölgelerden gelen Göynüklülerin KATILIMLARIYLA Kahvaltı İstanbulun Eşsiz Boğaz Manzarası eşliğinde devam etti.Kahvaltıya gelen Göynüklüler birbirleriyle meslekleri ve yaptığı işler konusunda görüştüler.Dernekçiliğin birlik ve beraberlikten geçtiği kahvaltının ana fikri oldu.Bir Sonraki Kahvaltının Göynük’te olabileceği fikri gündeme geldi.Göynük Kaymakamı Haluk Çakmak,Belediye Başkanı Kemal KAZAN’ın Yine KAhvaltıya Katılmaması Gözlerden Kaçmadı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Her Şey Göynük İÇİN internet sitesi www.herseygoynukicin.com

ÖLÜM ORMANDA YAKALADI

                                  ÖLÜM ORMANDA YAKALADI

 Bolu nun Mudurnu ilçesi Dağyolu Köyü Gebem Mahallesinde akrabaları ile dağda bulunan Söğüt ağacını kesmeye giden Mustafa YAPRAKLI ( 67) nın üzerine düşen dal parçası ölümüne sebep oldu.

İha Muhabirinin edindiği bilgiye göre, akrabaları ile Gebem mahallesi Galabaklı dere mevkiindeki kendilerine ait söğüt ağacını budarken yerde oturan Mustafa YAPRAKLI ‘nın üzerine gelen bir dal parçasından dolayı yere düştüğü belirtildi. 

Ağacı budayan Celal Doğan komşulara haber vererek Bolu İzzet baysal üniversitesi tıp Fakültesine sevk edildi.

 Mustafa YAPRAKLI nın burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği belirtildi.

www.mudurnuhaber.com

               

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

 ERKAN KONURALP    www.ciftlikdergisi.com.tr

 Son zamanlarda tüm televizyon kanalları ve yazılı basında yaptığı gıda maddeleri eleştirileri ile gündeme gelen Doç.Dr.Yavuz Dizdar, son olarak Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı’ya verdiği demeç tüm halkımızın dikkatini üzerine çekmeyi bildi.Tabii Doç.Dizdar ile birlikte eleştirileri araştırıp,soruşturmadan yayınlayan gazeteci ve televizyoncuların da bu işte büyük veballeri vardı.

Bilindiği gibi Doç.Dr.Yavuz Dizdar önce süt ve yoğrut hakkında verdiği demeçlerle dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.Bu eleştirilerin sonu gelmeden bu kez aynı şahıs tavukçuluk sektörünü hedef alarak aşağıda okuyacağınız bilimsel verilerden uzak demeçlerle halkımızın tedirgin olmasını sağladı.

Önce biz Yavuz Dizdar Hakkında bilgi verelim.Önce Dizdar çok iyi bir i çki ve rakı uzmanıdır.Bunu göz önüne alınca bu açıklamaları ayık kafayla verdiği konusunda da şüpheliyiz.

Şimdi Yavuz Dizdar’ın önce rakı uzmanlığı ile ilgili şahsi sitesinde yazdığı yazı ile kendisini tanıyalım:

Biz neden rakı içeriz?

Yazan; Yavuz DİZDAR /  

Rakının nasıl içilmesi gerektiği üzerine çok yazıldı. Ne kıvamda nasıl soğutulup ya da belki soğutulmadan bardağa konulan iki parça buz üzerine yavaş yavaş sızdırılarak zehrinin alınmasından tutun, “illa ki sek” diyenlere varana kadar ben bunlardan en az iki düzine okumuş ya da dinlemişimdir. Rakının içilme adabı kendini rakı müdavimi addedip de ayda yılda bir kadehi zor görenlerin sohbet konusudur daha çok; oysa benim bu konuda bildiğim tek kaide açılan şişenin bitirilmesi gerektiğidir, zira yarım kalmış bir şişe yeni başlanacak bir sofranın dünden yarım kalmış mezelerini, üstü geçiştirilmiş sohbetlerini çağrıştırır da, rakı içmeye durmanın tazeliğini yorarmış gibi gelir, “nimetin” ziyan edilmemesinden ziyade.

“Nimet” yakıştırmasını abartılı bulup, hatta hoşlanmayanlar lütfen alınmasın. Dünyadaki her şey gibi rakı da nimettir. Onu nasıl değerlendireceğiniz, keyif ve hikmetinden mi yararlanacağınız, yoksa mihnet ve illete mi dönüştüreceğiniz tamamen kendi elinizdedir. Lakin rakı alkollü diğer içeceklerden ciddi olarak farklıdır. Üstelik birkaç satır ilerde size kendi yorumumla sıralayacağım bu farklar, aslan sütü nitelendirmesiyle kendimize yakıştırmamız, hatta daha ileri götürüp milli içkimiz olarak tanımlamamızdan da kaynaklanmamaktadır. Herkese kendi yavrusu aslan görünür, ama nedendir bilinmez, alkolle arası kötü olmayanlar belki hak vereceklerdir, rakı için söylenecek çok daha fazlası var.

Bütün içkiler yudumlanarak içilmeye başlanır, ancak rakı önce kokusuyla içilir. Şarap merakı olanlar, hatta degüstatörler istedikleri kadar koklayıp, rengine baksınlar, taze, kekremsi, gövdeli ve hatta yaramaz, şakacı diye adlandırsınlar şaraplarını, kokusuyla içilmeye başlanan hiçbir içecek yoktur. Kokuyla içmek sandığınız gibi bir kelime oyunu, şereflendirme değildir. Tat duyusu koku algısıyla birlikte çalışır (nezle olduğunuzda bu nedenle koku alamazsınız desem daha iyi anlaşılacaktır), lakin kokunun başka bir özelliği vardır. Koku en derin hafızamızı taşır. Büyüdüğünüz evin kiler kokusu, aşık olduğunuz kadının ten kokusu, siz her şeyi unutsanız bile duygularınızla öyle iç içe geçmiştir ki, kimi zaman olayları bile hatırlayamaz, ama o duyguları aynı sıcaklığıyla hissedersiniz kokuyu duyduğunuzda. Rakının kapağı açılıp da ortaya yayılan bu kokusunun içilmesinin esprisi de budur. O koku en içten paylaşılan anların öncesindeki katıksız birliktelik, aşık olmuşlukların heyecanıdır. O koku hafızanın kendisidir. Bence biz işte en çok bundan rakıyı severiz ve severek içeriz.

Rakının ikinci önemli hafızası ise boğazınızdan yuvarlanıp gidiverirken bıraktığı o yanma hissidir. Acı olduğunu bile bile içersiniz, ama hiçbir zaman bir ilaç niyetine değil. Arkasından atıştıracağını mezenin tadını daha iyi alacağınızın bilincidir bu, o tat ahenginin uzatılmasıdır. Aceleye getirilip, “mırk mırk” yutuluvermez, belki de bundandır rakı öyle üstünkörü sofraların içeceği de olamaz, hani iki paket cips biraz çerezle düzülüvermez o sofralar, az olur ama lezzetli olur, keseye göre, bunun tek istisnası beyaz leblebidir ki, o zamanın yokluklarına inattır da, bu zamanın şükran borcunun hatırlanmasıdır.

Lakin rakı arka bahçelerin kendine dönüp sessiz sakin düşünme seanslarının içkisi değildir, rakı birlikteliklerin içkisidir. Üstelik öyle üstünkörü dostlukların yeni bitivermiş birlikteliklerin sığlığına da sığmaz. Velakin böyle birliktelikler bira tadında, şarap kıvamında yaşanıverir de rakı bardaklarının sığlığında yarıya kadar doldursanız bile boğuluverir. Bundandır belki de rakıyı sadece kendi kendinizle paylaşacaksanız, sohbeti müzikle yapmak zorunda kalırsınız, aslında türkülere de pek sığmaz, ille de sanat müziğiyle ister, hatta bana göre mümkünse Zeki Müren, “kader kime şikayet deyim seni” derken,  “bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın” oluverir, yalnızlığın en güzel bedelidir, ağlarım.

Şaraba sigara yakışmaz, viski puroyla gider, lakin rakı ne olsa kabul eder duman niyetine. Kim bilir belki dumanı içindedir de, suyu yavaş karıştırırsanız görürsünüz. Şampanya büyük mutlulukların, viski ince hesapların içkisi oladursun, rakı büyük buluşmaların ve büyük düşlerin içeceğidir. Soğuklar votkayla, kanyakla sıvanıp, sıcaklar birayla serinletilebilir; şarapla aşklar tutuşturulup, cinle geçiştirilebilir. Lakin rakıyla gerçekten ülkeler kurtarılıp, devletler tesis edilebilir. Sakın unutmayın.

Ben bütün bu satırları kısa bir süre sonra Efe’ye kardeş olarak beğeninize sunulacak olan “yeni yetişme” Çilingir adlı rakının kokusu hürmetine yazdım. İçimi biraz daha sert, tadı yerinde derler, oradaydım ama henüz tatmadım. Alkolden haz etmeyenler sakın bu sözlerimden alınmasınlar; herkesin hayattan aldığı tatları, pekiştirdiği alışkanlıkları, üzüntülerini söndürdüğü bardakları ve yalnızlığını paylaştığı kaçamakları vardır. Rakı benim için hep dost ve kardeş sofralarının içeceği oldu, sizinle paylaşmaya da bundandır meylim.

(Kaynak:http://www.yavuzdizdar.com/index.php/biz-neden-raki-iceriz/)

 TAVUKLARA GÜNDE 3 YUMURTA YUMURTLATAN UZMAN GEÇİNEN  BİLGİ YOKSULU,

TÜRK BASININ GÖZBEBEĞİ..

Yazıya arkadaşımız Veteriner Hekim Hakan Boyar’ın bir açıklaması ile başlamak istiyorum.Boyar şöyle söylüyor”Bilim insanı olmak ciddiyet ister, büyük sorumluluk gerektirir.Bilim dogmalardan uzak kalındığı kadarı ile bilimdir.Birey olarak Hocayı Bilim Etiğine uygun davranmaya davet ediyorum.”

Bu yazı Vatan Gazetesi’nde 04.Nisan.2012 tarihinde Mine Şenocaklı’nın köşesinde yayınlandı:

“SAĞLIKLI DİYE YEDİĞİNİZ TAVUKLAR TAVUK DEĞİL”

 MİNE ŞENOCAKLI VATAN GAZETESİ)

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: “Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım. Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye… Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar… Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor… Bu inanılmaz bir vicdansızlık… Sonra, görüyoruz her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük olasılıkla daha sağlıklı diye sık sık tavuk yiyorlardır…”

“TARIM İLACINI TAVSİYE EDEN ZİRAAT MÜHENDİSLERİ TARIM İLACI SATIYOR”

 – Biz ne korkunç insanlar olduk böyle?

Maalesef biz korkunç bir ırkız. Bakın, tarım ilacını sonuçta kim tavsiye ediyor? Ziraat mühendisi… Bakıyorsunuz ziraat mühendislerinin büyük kısmı, aynı zamanda tarım ilacı bayiliği yapıyor. Duydum ve inanamadım, tarım ilacı satarken çiftçiye, “Kendin için mi kullanacaksın, yoksa satacağın ürün için mi?” diye soruyorlarmış. Böyle insafsızca bir durum var. Aynı anda bayii olan birisi tarım ilacı satışını kontrol edebiliyorsa eğer, tüketimini nasıl denetler? Adam kendi satışını mı baltalayacak? Oradan bir sıkıntı çıkıyor. İkincisi, tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı var. Bu tavuklarda büyütme amaçlı kullanılan antibiyotik gibi bir durum. Böyle bir şeyi bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlıyorlar. Bizim üreticimiz inşallah bu konuda bir düzenleme yapacak, umutluyum. BESD-BİR, “Elimizden geleni yapacağız” dedi. Fakat antibiyotiğin bu şekilde kullanımı kim tarafından akıl edildiyse, bunu Amerikan Akademileri bile anlamış değil…?Siz civcive antibiyotiği verirseniz, civcivin bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor çünkü. Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Siz bu civcivi güneşe de çıkartmazsanız, kemikleri de sağlıksız gelişeceği için sadece et yapıyor…

 “TAVUKLAR O KADAR ETLİ Kİ KEMİKLERİ KIRILIYOR”

– Hiç anlayamadım hocam…

Aksi takdirde güneşe çıkartırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. O zaman oradan da tasarrufa gidiyorsunuz, hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi hiçbir şekilde kaçamayan, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor. Bunu kesimde çalışan bir arkadaşımız anlattı, “Zavallı hayvancağızı yerden alırken kemiklerinin elinizin altında kırıldığını hissediyorsunuz. Kaçamıyor zaten. Bıraksanız da hareket edemiyor” diyor. Çünkü hiçbir şekilde enerji harcamayacak ve et yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde ediyorlar. Böyle bir dönüşüm var mı dünyada?

– Tavukların nasıl bir eziyetle yetiştirildiğini biliyordum, bu yüzden de asla yemem, ama bu kadarını bilmiyordum. Para kazanacağız diye nasıl bu kadar vicdansız olabiliyoruz?

Haklısınız, son derece vicdansızlık bu. Bir yandan da baktığımızda bunu yapanlar inançlı insanlar…

 “ARKADAŞIM KIZINA YUMURTA YEDİRMEYİ KESTİ, ÇOCUK SAĞLIĞINA KAVUŞTU”

– Vallahi yüreğim daha fazla kaldırmayacak. Yazmak da lazım ama…

İnsanların canlarının sıkılması gerekiyor, yürekleri kabaracaksa kabaracak biraz, ama gerçekleri öğrenmeleri lazım. Geçen haftalarda bir arkadaşım anlattı. Çok hazin bir örnek. 10 yaşındaki kızının bacaklarında tüylenme sorunu başlamış. Doktor doktor dolaştırıp bir sonuç alamayınca, “Ya biz bu çocuğa ne yediriyoruz ki böyle oluyor” demişler. Ve geldikleri nokta yumurta olmuş. “Her gün bir yumurta veriyorduk, kestik ve tüylenme geçti. Ondan sonra organik yumurtaya döndük, bir sorun kalmadı” diyor.

– Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız. Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.

– O yüzden kız çocukları erken adet görmeye başladı, erkek çocukların göğüsleri büyüyor…

Evet. Korkunç bir gidiş var. Bu memleketin beslenmesinin düzelmesi gerekiyor. Büyük hastaneler açarak kanser vakalarını önleyemeyiz. Erken tanı yöntemlerini geliştirerek önlenebilecek bir şey değil kanser. Beslenmemizin düzelmesi gerekiyor. Yediğimiz yumurtadan hormon alıyoruz, süt zaten süt değil, yoğurt desen öyle… Bir yandan tarım ilacını bol miktarda alıyoruz. Bu şekilde beslenen vücut bir kere böyle beslense bunu karşılar, iki kere beslense yine karşılar, ama tek seçenek bu olduğu zaman hastalık kaçınılmazdır. Kanserler patladı. Batman’dan çiftçi telefon ediyor, altıncı düşüğü yapmış eşi… Kars’tan genç bir köylü telefon ediyor, kanser… Marketten alıyormuş tavuğu, çünkü Kars’ta kuş gribi hikâyesinden sonra 2.5 milyon köy tavuğu yakılınca ellerinde tavuk kalmadı…

“GİDİŞ İYİ DEĞİL”

– Nasıl öyle bir şey yapabildik? Tavukları canlı canlı toprağa gömdük, yaktık. Bunun günahı bile bize yeter?

İnanılmaz bir hezeyandı o… Bütün tavukları yaktık. Birkaç yıl sonra aynı hezeyan bu kez domuz gribi olarak geri geldi. Ne zaman bu hezeyan bitti? Başbakanımız, “Ben domuz gribi aşısı olmuyorum!” dediği zaman. Sağlık Bakanı’nı kandırıyorlar. Ne oluyormuş? Aşıda Avrupa’ya örnek oluyormuşuz! Hadi canım! Şu anda millette çok ciddi böbrek hasarı var. Çünkü diyaliz merkezlerinin artmasından bunu görebiliyoruz. Bunun en önemli nedeni; doğru beslenmiyor oluşumuz. Yok işte, çok sigara içti de, ortam kötü de… Bunlarla açıklayamazsınız. Çünkü bu tarım ilaçlarının böbrek toksisitesi yaptığı biliniyor. Kesinlikle Başbakan’ın bizzat tarım ve gıda işine de el atması lazım! Yoksa bu gidiş hiç iyi bir gidiş değil!

Mine Şenocaklı / Vatan

YORUMLAR:

 M.HAKAN BOYAR

VETERİNER HEKİM / İZMİR

 Saçmalıklara bir örnek:

 ”HAYVANLAR DEMİR EKSİKLİĞİ YÜZÜNDEN AHIRIN PASLANMIŞ METAL AKSAMLARINI YALIYOR”

Hayır efendim, Sekunder / ikincil fosfor yetmezliğine bağlı olarak Pika görülür.

Paslanmış ya da paslanmamış metal aksamları fosfor eksikliği nedeni ile yalarlar.

————————————————————————————————————————-” Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız.

 Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.”

 Günde iki-üç kez yumurtlayan tavuğu henüz Japonlar icat etmedi…

Söyleşi veren Hocanın kamuyu doğru bilgilendirme, gazetecinin ise yazdığını okuma gerekirse düzeltme sorumluluğu, zorunluluğu vardır.

Bunların ışığında 30 yıla yakın zamandır sektörün içinde biri olarak bazı noktaları cevapmama izin verin:

1.Ne uzmanı olduğu tartışılan Dizdar kuluçkadan çıkan civcivlere antibiyotik verilmesini eleştiriyor.

Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde yapılan bir işlemdir.e  kuluçka devresinde olabilecek enfeksiyonlara karşı  antibiyotik uygulanır.Büyüme devresinden kesime gelmeden 10 gün öncede yemlerle verilen antibiyotik kesilir ve bu süre zarfında hayvanın vücudundan atılır.Yani insana geçmesi imkansızdır.

2 .Dar kafeslerde yetiştirilmesine gelince tüm dünya literatüründeki kafes sistemi ile yetiştirilir.Kapalı yerde enfeksiyon kapmasın diye.Şimdi yeni uygulanacak AB uyum yasalarına göre daha serbest olacaklar.Çalışmalar sürüyor.

3.Gelelim günde 2/3 yumurta yapan tavuk eleştirisine.

Bugün ilkokul mezunu bir insan bile bilir tavuğun günde iki veya üç yumurta yapmayacağını.Çünkü bir yumurta oluşumu için 27 saat gereklidir.4. Bir öğrenci kızın yumurtayı yemesi kesilince tüylenmesi de bitmiş.Buna kargaların bile güldüğünü farkederiz.

Tüm dünya ülkelerinin uyguladığı sistem ve teknoloji ile üretim yapan bir sektöre ve en ucuz protein tüketen tüketiciye saygılı olmamız gerekiyor.

Yoksa, sayın Dizdar bu beyanatları verirken uzman olduğu rakının tesiri ile mi hareket etti acaba?

Allah O’nun hastalarını korusun…!

Bırakın şu garip suçlamalarla gündem yaratmayı da fakir fukara ucuz ve bol proteinli tavuk ve yumurta tüketsin.

Kaynak: www.ciftlikdergisi.com.tr

 

Yangın ihbarı Korkuttu

california lottery

Mudurnu ilçesi Büyükcami mahallesinde İtfaiyeye gelen ihbar korkuttu.

İtfaiye ekipleri olay yerine geldiğinde  herhangi bir yangın olayı ile karşılaşmadı. Görğü tanıkları  Evin  Balkonunda bir parça nın yandığını ifade ederek, itfaiyeyi aradıktan sonra ev sahibinin yanan parçanın üzerine su dökerek söndürdüğü belirtildi.

www.mudurnuhaber.com

 

Göynük te Çekilen Sinema Filmi “EL YAZISI “Vizyon a girdi

 Göynük ilçesinde çekimleri tamamlanan ve  Yönetmenliğini Ali Vatansever in yaptığı ” ALIN YAZISI ” Vizyon a girdi.

Cansu Dere, Sarp Akkaya, Baran Akbulut, Wilma Elles,Sercan Badur,Kenan Bal ,Bahtiyar Engin,Ayşe Selen,Salih Kalyon ve Ezgi Gör ün  oynadığı Sinema filmi izleyici ile buluştu.

El Yazısı tam bir imece filmi

‘El Yazısı’, yönetmen Ali Vatansever’in ilk filmi. Cansu Dere’den Wilma Elles’e birçok ünlü oyuncunun yer aldığı film, Antalya Film Festivali’nde Senaryo Geliştirme Ödülü de almış. Filmi ilginç kılan, sinemaseverlerin 25 dolardan 5 bin dolara kadar katkılarıyla imece usulüyle çekilmiş olması.

23 Mart 2012 tarihinde Vizyona giren Uzun Metrajlı Film toplam 95 dakika sürüyor.

Filmin konusu ise özet olarak şöyle,Eczacılık yapan Zeynep, Celal ile nişanlıdır. Aynı kasabada yaşayan 8 yaşındaki Ragıp ise Zeynep’e sırılsıklam aşıktır. Ragıp’ın dedesi Ferit, okul müdürünün oğlu Ahmet ile kasabaya tesadüfen gelen maceraperest turist Julia yolları kesişecektir. Film mütevazi bir Anadolu kasabasında yaşayan sıradan insanların mutluluğu arama öyküsünü anlatıyor…


Ali Vatansever’in yazıp yönettiği film 45. Altın Portakal Film Festivali’nde Ortak Yapım Senaryo Geliştirme Ödülü’ne layık görülmüştü…

  GÖYNÜK BU SİNEMA FİLMİ İLE TURİZM DE PATLAMA YAŞAYACAK

Bolu nun Göynük ilçesinde çekilen ve 95 dakikalık bir süre  gösterimde kalan “EL YAZISI” adlı Sinema filmi ile Göynük ilçesi  Turizm de aradığı fırsatı değerlendirecek.

Film boyunca, Göynük ilçesinin değişik yerlerinden Beyaz kareye yansıyacak olan görüntüler İzleyicinin merakının canlanmasına ve  Filmin geçtiği mekanların araştırılması için Seyirciyi  harekete geçirecek. www.mudurnuhaber.com

 

ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz.

HAYIRLI OLSUN

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red=

 

İsmail ATLI Pilav Döktürdü

Mudurnu Demirciler çarşısı Esnaflarından İsmail ATLI Geleneksel Cuma Duasında Pilav döktürdü.

Mudurnu ilçesinde gelenek haline gelen Pilav dağıtımında bu hafta sırayı  Mudurnu Demirci Esnaflarından İsmail ATLI aldı.

 EMEKLİ OLDU, PİLAV DÖKTÜRDÜ

İsmail ATLI Yıllardır çalışıyorum, Emeklilik işlemlerim bitti ve Emekli oldum, onun için eşim ve dostum ile bu mutluluğumu paylaşmak için Pilav döktürdüm, katılanlara teşekkür ederim dedi.

www.mudurnuhaber.com

…………………………………………………………………………………………………………

     REKLAM…REKLAM… REKLAM… REKLAM… REKLAM…

 ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

 

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz.

HAYIRLI OLSUN

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

 

Mudurnu’da Trafik Sorunu!

Kamuoyuna;

Mudurnu’da Trafik Sorunu!

Anadolu’da Tarihi geçmişi ve Kültür hazinesi açısından birçok yere nasip olmayan maddi manevi zenginliklerle dolu olan güzel ilçemizde yaşadığımız yüzyıldaki imkânlarla çok kolay çözüm bulmamız gereken konuları ne yazı ki çözemiyoruz.

Bu konuların başında turizmin anayasası, olmazsa, olmazı yeme, içme, konaklama, gezi için gelen misafirlerimizin güvenli şekilde aracını park etme sorunudur. Konuya girmeden büyük satış mağazalarının ürün stantlarından daha fazla park alanı yaratması boşuna değildir.

17 Mart 2012 Cumartesi günü işyerimde beklerken üç araç geldi, Öndeki araçlardan birinden inen Bayan Mudurnu’ya gezmeye ve yemek yemeye geldiklerini ama yarım saattir araçlarını çekecek yer bulamadıklarını söyledi. Çözüm üretmeye çalışırken konağa davet edip bir çay ikram edeyim derken bayanın eşi ve diğer araçlarda olanlar camlardan fırlarcasına bağırarak çabuk gel gidelim rezil olduğumuz yeter deyip Ankara yolunu sorup son sürat ayrıldılar.

llardır çözüm bulmak için konuşup duruyoruz sonuç odaklı bir çözüm bu kadarmı zor. Çözüm bulalım derken hemen Cumartesi pazarını kaldırmak akla gelmesin. Trafik karmaşasında Cumartesi Pazar olmasının yüzde oranı çok az. Ayrıca konu kasaba içinde araç çekecek yerlerin kısıtlı oluşuda değil PLANLAMA olmayışı. Örneğin zabıta arkadaşlara sordum Cumartesi günü Pazara malzeme satmak için kaç araç geliyor diye 45 ile 52 araç arasında ve çoğu kasalı peki bu araçlar Pazar malzemesini indirince araçlarını nerelere çekiyor…

Cadde ara sokak nereyi bulursa oraya buna birde en fazla beş yüz metre yolu yürümekten imtina eden esnaf ve çalışanlar araçlarını bulduğu yere park edince Cumartesi ya da haftanın başka günleri güzel ilçemizi gezmeye ekonomik anlamda katkı vermeye gelen konuklarımız araçlarını nereye çekecek? Sorunun aciliyetini test etmek isteyen etkililere ve yetkililere önerim, resmi araçlarıda olabilir Cumartesi günü herhangi bir saatte Müftülüğün önünden orta hamamın önüne kadar araçları park edecek yer bulabileceklermi bakalım. İlçemizdeki trafik sorununun acilen masaya yatırılıp kalıcı çözüm bulunması hususunu kamuoyuna saygıyla arz ederim.

17.03.2012

Mehmet Cantürk

Mudurnu Kent Konseyi Başkanı

www.mudurnuhaber.com

ABANT DOSYASI

ABANT DOSYASI

Abant sınırlarının 1958 tarihli, hiç uygulanmamış ve kimsenin bilmediği bir kararname ile Bolu da olduğunun “gol yemişiz” ifadesi ile geçiştirilmemesi gerekir. Ahmet beyin İlçe başkanı olarak çaba sarf ettiğini ve edeceğini herkes biliyor.

Abant gölü ve çevre yaylalarının yönetimi senelerdir Mudurnu Kaymakamlığının uhdesinde yapılmaktadır. Abant’taki Turban Otelinin vergi beyannameleri ve vergileri , özelleşmeden önce Mudurnu Malmüdürlüğüne bağlı idi. Abant Gölü kenarında Mudurnu evi adlı binayı Mudurnu halkı yapmıştı. Abant ve çevresi Mudurnu köylerinin yaylasıdır. Mudurnu’da ve de Bolu’da kime sorarsanız sorun Abant’ın Mudurnu sınırları içinde olduğunu söyler.

Abant yaylaları ile ilgili senelerdir devam aden mahkemeler Mudurnu Adliyesinde görülür. Abant’taki Orman Kartal Yuvası binası , Abant Milli park oluncaya kadar Mudurnu Orman işletmesine bağlı idi. Aklınıza her gelen yönetim Mudurnu tarafından yapılmıştır ve halen bu uygulama devam ediyor. Her şeyden önce Mudurnu Halkı kendi mülkü bildiği atalarından kalan bu evde oturuyor. Şimdi meğer bu ev bizim değilmiş deyip topu 1958 lere atmak yanlış olur. Kenara çekilmemeliyiz.

Aşağıda eklediğim ; Bolu Valiliği resmi Web sayfasına hemen giriniz , Harita genel müdürlüğü Türkiye Siyasi haritası sitesine hemen giriniz . Bu resmi sitelerde Abant’ın Mudurnu Mülki sınırları içinde olduğunu görürsünüz.

İlçe Başkanımız Ahmet Uzun, Uğur Türesin ve Mustafa Öztürk ile Bolu’da yaptığımız değerlendirmede, tarihte kalmış ve uygulanmamış 1958 tarihli bu kararnamenin artık kadük olması gerektiği ve uygulanmama sebebinin beklide aksi bir kararnameden kaynaklandığı, bunun Başbakanlık Kanunlar ve Tetkikler Daire Başkanlığından sorulması gerektiği görüşü ile bu üç arkadaşımız Ankara’ya gittiler. Kendilerine şifahi olarak aksi bir kararnamenin olmadığı ifade edilmiş.

Mülki sınırlar ile ilgili uygulama üçlü kararname denilen, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı nın 3 lü imzası ile gerçekleşiyor. Önceki yıllarda buna benzer küçük sınır ihtilafları yaşandı. Üçlü kararname ile mülki sınırlar bir günde değişir. Tamamen siyasi bir irade.

Şimdi ne yapılmalı. Yeni seçilen İlçe Başkanımızın kucağına düşen bu konu ya her kesimin yardımcı ve destek olması, eski , yeni kimseyi suçlamadan, Mudurnu’ya yakışır itidal ile hareket edilmesi lazım. Öncelikle kimse tarafından bilinmeyen bu kararnamenin neden uygulanmadığını, Resmi gazetelerde aksine bir kararın olup olmadığını tespit etmeliyiz.

Netice alınmaz ise ; Siyasi ayrım gözetmeden her kesim den toplu bir imza kampanyası ile Başbakanlığa konu iletilmeli. Bu imza kampanyasına Bolu’daki hemşerilerimiz, Diğer vilayetlerdeki hemşerilerimiz den de destek alınır. Sayısı 5000 leri geçen bir kampanya.

Mudurnu Meslek Yüksek okulunun arsasının Beden terbiyesinden alınıp üniversiteye bir gecede verilmesi Aydın Özpelit’in başlattığı imza kampanyası ile geçekleştiğini, bu tür kampanyaların birçok kere sonuç verdiğini unutmayalım.

İmza kampanyasından sonra iş siyasilerimize düşüyor.

Bolu Valiliği resmi sitesinden bugün alınan Mudurnu haritası aşağıda.

 

Nevzat Anlıtan MUDURNU

 

Nevzat Anlıtan MUDURNU www.mudurnuhaber.com