Doğru söze ne hacet ?

Doğru söze ne hacet ?

MHP lideri Devlet Bahçeli, son dönemde göçmenlerle ilgili tartışmalara neden olan görüntülere ilişkin, “Asayişi bozan gözünün yaşına bakmadan sınır dışı edilmeli” dedi. Bahçeli, “Bayram günü ülkelerine giden Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine de hiç gerek yoktur” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında gündemde yer alan sığınmacı tartışmalarından bahseden Bahçeli

, “Ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz güvenli şekilde geldikleri gibi uğurlamak da bizim asli görevimizdir” dedi.

www.mudurnuhaber.com

MUDURNU ÜNİVERSİTE ŞEHRİ OLACAK…

 MUDURNU  ÜNİVERSİTE ŞEHRİ OLACAK…

 

A.İ.B.Ü. MUDURNU  M.Y.O. ilk olarak Hızırfakı Mahallesi eski  Hastane binalarında kurulmuştu.İlk açıldığında Tavukçuluk Programı vardı.O zamanlar bu okulun bu kadar büyüyeceğini çok kişi düşünmemiştir.Yıllar geçti okul mezunlarını vermeye devam ederken yeni okul yaptırma düşünceleri ortaya atıldı.İlçemiz her ne kadar sanayi turizm ve tarımda ilerlemeye devam etse de,bir öğrenci kenti olması da fena bir fikir gibi gözükmüyordu ve o zamanki siyasiler tarafından da devamlı dillendiriliyordu.Hayırsever İş adamımız Sayın Süreyya ASTARCI tarafından yeni okul binaları yaptırılacaktı.Ancak yeni ve büyük bir arsaya ihtiyaç vardı.Mudurnu M.Y.O. Yaptırma Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği  kuruldu.Bu yer  şimdiki okulumuzun olduğu Gençlik Spor  Genel Müdürlüğü ne ait Belediye tarafından kullanılan hayvan pazarı idi.O zamanki yetkililer, Süreyya amcamız  tarafından gerekli görüşmeler yapıldı.Dernek Bşk . Aydın ÖZPELİT e Gençlik ve Spor dan sorumlu Devlet Bakanı M.Ali ŞAHİN imzalı , bu yerin üniversite yapımı için devredildiğini içeren bir faks geldi ve okul inşaatları Süreyya ASTARCI tarafından yaptırılmaya başlandı.1.bina,2.bina,3.bina derken koca bir kampüs haline geldi. A.İ.B.Ü. Senatosu tarafından Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek Okulu ismi verildi.

Yüksekokul şu anda derslikleri,laboratuvarları,idari binası,uygulama kümesi,depoları,yemekhane ve kantin gibi sosyal tesisleri ile tüm ihtiyaçları karşılayacak vaziyettedir.Okul yaklaşık 30 akademik,10 idari,4 yardımcı,4 güvenlik personeli ile 7 ön lisans programındaki 400 öğrenciye öğretim hizmeti vermektedir.

Mudurnu şehir merkezi nüfusunun 5000 olduğu düşünüldüğünde üniversite öğrenci sayısının 500 lere yaklaşması % 10 luk bir ticari potansiyel demektir.Yerel seçimlerde tüm adayların seçim broşürlerinde yer alan ‘’ öğrenci kenti olacağız’’ gibi projelerin bu dönemlerde hayata geçirilmesi ve uygulanması bekleniyor.

Kaymakamlık,Belediye,A.İ.B.Ü., YURTKUR, Kızılay,Esnaf odaları  gibi diğer  S.T.Kuruluşlarının acilen bir toplantı yapıp ; ilçemizde yetersiz olan yurt kapasitesi ve barınma ihtiyacının karşılanması için çalışma yapmaları gerekmektedir.Kayıt için gelen aileler çocuklarına yurt vekiralık ev bulamazlarsa kayıtlarını sildirmek zorunda kalabilirler.Buda ilçemiz ve okulumuzun  imajı için hiçde iyi olmayacağı  görüşündeyim.

Yüksekokulumuzdaki  programlar  hiçde önemsenmeyecek bölümler değildir; aksine Mudurnu gibi tavukçuluğun Türkiye deki ismi olan bir ilçede Kümes Hayvanları Yetiştiriciliği,turizm faaliyetlerine yeni başlamış bir ilçede Turizm ve Otel işletmeciliği,tescilli tarihi ev ve kültürel varlıkları olan bir ilçede Mimari Restorasyon,tarım potansiyeli çok iyi hayvancılık sektörü gelişmiş 81 muhtarlığı olan bir ilçede Organik Tarım,Yurdumuzun en kalteli ve en büyük ormanlarına sahip bir ilçede Ormancılık ve Orman Ürünleri,orman göl yayla ve dağlarında kekik,adaçayı,kuşburnu,ıhlamur ve daha sayamadığım bir çok endemik ve şifalı bitkilere sahip bir ilçede Tıbbi ve Aromatik Bitkiler,ve ayrıca  İşletme Yönetimi  gibi önlisans programları açılmıştır.Açıldığı günden bu yana yurdun değişik bölgelerinden bir çok öğrenci mezun etmiş bir okula daha çok sahip çıkılması,desteklenmesi gerekmektedir.

Her zaman örnek verdiğimiz Safranbolu ve Beypazarı gibi ilçelerimizde bu tür şehirle ilgili bölümler açılmış bu öğrencilerde kentin geleceği için daha fazla gayret sarfetmektedirler.Yerel yönetimlerin bu konuda uyanık olup buralarda  okuyan öğrencilere tarihi evlerle ilgili çizim ve proje yaptırılabilir.Öğrencilere daha iyi imkan sağlanıp stajlarını ilçemizin konaklarında,orman ağaç ile ilgili kurum vefabrikalarda,otellerde ve tavuk çiftliklerinde yapmaları sağlanabilir.Bu sayede hem kalite artacak,hemde ilçemizin nüfusu tatil dönemlerinde bile aktif kalacaktır.

Hayırsever  İşadamımız Süreyya  ASTARCI tarafından yaptırılan,mülkiyeti  Belediye mize  ait olan ve Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) tarafından işletilen yurt kalite ve hizmet olarak Türkiye nin sayılı yurtları arasındadır.Ancak  öğrenci kapasitesinin artması ,ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı nın yeni hizmet politikasında yurtlarda 5 yıldızlı otel konforu sunulacağı ,ranzasız tekli baza şeklinde yeni bir düzenleme haberlerini okumaktayız.Bu sistem uygulanırsa yurt kapasitesi yarı yarıya düşecektir.Böylece yeni barınma sorunlarının ortaya çıkması aşikardır.

Bunun için yetkililerden ,işadamlarımızdan, ilçemizin ileri gelenlerinden ve yeni girişimci müstecir arkadaşlarımızdan bu konuyla ilgili çalışma yapmalarını tavsiye ediyorum.Her yıl 150 ye yakın öğrenci mezun olmaktadır.Bu öğrencilerin  bizim için  yurdumuzun değişik bölgelerindeki  fahri turizm elçilerimiz oldukları unutulmamalı ve onlara daha özenli davranmalıyız.İlçemizde kaldıkları 2 yıl içerisinde   esnafımıza bıraktıkları ekonomik katkıyıda unutmamalıyız. SAYGILAR…

 

Özgür KOCABAY

M.U.K.T.U.D.E.R. Yön.Kur.Üyesi

Mudurnu Haber  Foto-Muhabir

www.mudurnuhaber.com

İşte Düzce ile Mudurnu arasındaki FARK

İşte Düzce ile Mudurnu arasındaki FARK

Ankara Düzceliler Derneği Başkanı Semih Kıbrıs, hızlı trenin Düzce’den geçmesi değil istasyonun Düzce’de olmasının önemli olduğunu söyledi.


Kıbrıs, “Hızlı treni gündeme taşıdığımızda ilk önce güzergahta Düzce yoktu bizler Sakarya’dan Düzce’ye hızlı tren hattı döşenmesini Düzce’nin istasyona sahip olmasını gerekçeleriyle anlatmıştık.

Avan Proje denilen ön etüt projede yeni güzergahın, Ankara, Sincan, Çayırhan, Ayaş, Beypazarı, Nallıhan, Mudurnu, Düzce, Gölyaka Saçmalıpınar, Sakarya, Kocaeli ve İstanbul olduğunu açıkladık.

Bize hayalcisiniz denirken Saçmalıpınar köyümüzden bu hızlı tren hattının geçiyor olması bizleri çok mutlu etti. İşte asıl ilgilendiğimiz gündeme taşımaya çalıştığımız Düzce’den trenin geçmesi değil istasyonun Düzce’de olmasıdır.

Ciddi ve Düzce’miz için çok önemli olan bu konuda isteğimiz açıkça, net bir dille söylemek gerekirse Saçmalıpınar’dan hızlı tren hattı geçiyorsa, bu ister üstten, ister tünelden, isterse yerin altından dahi geçse bile, Ankara’da, İstanbul’da ve yurt dışında çok sayıda örneklerini gördüğümüz yer altı metro istasyonları tarzında yapılabilir diyoruz.

Asıl önemli olan hükümet politikasının da üzerinde devlet politikası olan bu prestij, vip projeler bırakın Düzce’yi, Türkiye’yi çok daha ileri Dünya gözüyle önemli ses getiren Dünyanın dikkatini çeken projelerdir.

Türkiye’mize ilgiyi artıran çok önemli projelerdir. Cumhuriyetin başkenti Ankara’yla, Osmanlı’nın başkenti İstanbul arası 350 km/saat hızla 1 saat 20 dakikada alınacak, insan odaklı, ülke menfaatli bu projede halk, STK’lar, vekillerimiz, belediye başkanlarımız, Düzceli olmayan ama Düzce’ye gönül vermişler el ele olup tasarlanan tek istasyonun Sakarya’da değil Düzce’mizde olmasını sağlamaya çalışmalıyız, buna destek vermeliyiz.

Saçmalıpınar’a değil 1 saatte, 2 saatte gitsek ne olur amaç bizim gitmemiz, Düzce’den istasyona gidecek Düzceli sayısının az olması değil, Ankara’dan ve İstanbul’dan insanların Düzce’ye gelmesini sağlamak, dışarıdan şu anda ekonomimize katkısı olanlara karayoluna alternatif tren yolunu da hizmete sunarak Düzce’mizin fizıbıl olduğunu ispatlamak, yeni gelmeyi düşünenlerin kararlarını etkileyecek önemli bir faktördür” dedi.

Kaynak: İHA

www.mudurnuhaber.com

 

Not: Bu haber İHA kaynaklı bir haber olup , haberde sadece başlık değiştirilmiştir. Haberin diğer kısımlarını  değerli Mudurnu Severlerin ve Okurlarımızın doldurması amacıyla herhangi bir ekleme çıkarma yapmadık. Bilginize. www.mudurnuhaber.com 

FREN YERİNE GAZA BASTI

FREN YERİNE GAZA BASTI

Bolu nun Mudurnu ilçesinde  aracını park etmek isteyen Mudurnu Uğurlualan Köyü Muhtarı Bilal TORAMAN (73) kendine ait 14 AH 045  Otomobilini Park etmek isterken yanlışlıkla Fren yerine gaza basınca yaklaşık 2 metre  yüksekten araç ile birlikte aşağıya düştü.

Toraman’ ı gören çevredeki vatandaşlar hemen  Muhtarın yardımına   koştu. Araçtan çıkartılan Muhtarı 112 Acil ekipleri Mudurnu Devlet Hastanesine kaldırark Müdahalede bulundu. Toraman  bu talihsiz kazayı ufak tefek sıyrıklarla atlattı.

KAZA  İHLALİ HATIRLATTI

Bu gün yaşanan talihsiz kaza sonucunda Can kaybı olmaması sevindirirken, Kaza nın meydana geldiği Parkta araçları engelleyebilecek yeterli  bir Tratuvarın olmayışı  gözlerden kaçmadı.

www.mudurnuhaber.com

 

 

Mudurnu’nun Stratejik Derinliği…

Mudurnu’nun Stratejik Derinliği…

 “Stratejik Planlama” sözü Türkiye’nin her yerinde, herkesin dilinde. Bir stratejik planlamadır, tutturmuşuz gidiyoruz. “Stratejik Planlama” ticaret yaşamından, siyasi yaşama kadar, her birimizin değişmez sözcükleri arasında yer alıyor. Devlet yetkililerinin, belediye başkanlarının, sivil toplum örgütlerinin, işadamlarının, hatta lise öğrencilerinin bile dilinden düşmüyor.

Ne demek bu stratejik planlama, ne anlama geliyor, ne işe yarar?

Stratejik Planlama, yaygın olarak “Bir organizasyonun veya topluluğun, ne olduğunu neyi ve niçin yaptığını ortaya koyan temel eylem ve kararlarının üretildiği, amaçlı ve disipline edilmiş bir yaklaşımdır.” şeklinde tanımlanıyor.

Strateji, kelimesi strategos kökünden gelmekte olup, eski Yunancada “Generalin Sanatı” anlamına gelir. Yani askeri bir terim aslında. Strateji “Bir milletin veya milletlerin savunmasında askeri, siyasi, ekonomik ve manevi güçleri bir arada kullanma ve düzenleme sanatı.” olarak tanımlanmış. 1831’de Clawewitc, “Harbi kazanmak için muharebeleri kullanma sanatıdır.” Şeklinde tarif ederken, Moltke, “Bir çare bulma, en zor şartlar altında icraatta bulunma sanatıdır.” tanımlamasını yapmış. Baufre ise, “Anlaşmazlıkların halli için, kuvvete başvuran iki hasmın, diyalektiğidir.” demiş.

Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “STRATEJİK DERİNLİK” adlı kitabından bir bölümüne özellikle dikkat çekmek istiyorum; Uluslar arası ilişkiler alanını da bünyesinde barındıran sosyal nitelikli çalışmalar temelde beş boyutludur: Tasvir (betimleme), açıklama, anlama, anlamlandırma ve yönlendirme. Aslında bütün bu süreci bir bütün içinde görmek gerekmektedir. Derinliğe sahip stratejik bir analiz yapabilmek için, aldatıcı görüntülerin tesiri altında kalınmaması gerekir. Analiz edilen stratejik parçalar sistematik bir bütün içinde yorumlanmalı ve bu bütünden tekrar anlamlı parçalara dönülebilmelidir.”

Stratejik Derinlik’ten bir paragraf daha; “Dinamik bir değişim süreci geçiren toplumların önünde temelde üç farklı psikolojiye dayanan üç alternatif vardır: Birincisi; statik bir tavrı benimseyerek uluslar arası yapının dinamizminin geçmesini beklemek ve bütün tanımlama ihtiyaçlarını uluslar arası sistemin istikrara kavuşmasına kadar ertelemektir. İkincisi; uluslar arası dinamizminin akışına kendini kaptırmaktır. Üçüncüsü; kendi dinamizmini uluslar arası dinamizmin potasında bir güç parametresi haline dönüştürebilme çabası içine girmektir.”

Burada yapılan değerlendirmelerden yola çıkarak Mudurnu Turizmi Stratejik Planlamasını düşünebiliriz. Bodrum turizm yapısını yatırımcılar ve Bodrumlular açısından analiz edebilecek düzeyde bilgi ve yaşanmışlığım var. Gazetecilik mesleğinin gereği sektörün her alanından bilgi alışverişim oluyor. Bodrum Turizmi büyük bir sıkıntı içinde. Nedeni yabancı yatırımcıların, vahşi kar beklentileri. Bu nedenle Bodrumlular ve Bodrum kültürü hiçe sayılarak yapılan yatırımlar, gün geçtikçe daha da vahşileşiyor. Yabancı yatırımcılara kucak açalım derken, yerel kültür yok olmaya doğru gidiyor. Bu durum Mudurnu ve Mudurnu turizm stratejik planlamasında her zaman örnek olarak başucunda durmalıdır.

Son 10 yılda bile Mudurnu’daki değişimin farkında mısınız?

Mudurnu’nun ve Mudurnu İş Dünyasının stratejik planlaması düşündüğümüzden çok daha derindir.

 

Saygılarımla,

Fatih Bozoğlu BODRUM  www.bodrumgundem.com

www.mudurnuhaber.com

                            www.tuanaevleri.com

İsmail ÇETİN Vefat etti

Mudurnu ilçesi Munduşlar Köyü Muhtarı Remzi ÇETİN in Babası dün akşam saatlerinde aniden rahatsızlandı. 112 acil ekipleri Munduşlar köyünden  İsmail ÇETİN i alarak Mudurnu Devlet hastanesine nakil yaptı. 

Tüm müdahalelere  rağmen hayata döndürülemeyen İsmail ÇETİN  21 Ocak 2013 Pazartesi günü bu gün Munduşlar köyünde  kılınacak öğle ve Cenaze namazına müteakip Köy mezarlığında toprağa verilecek.

Merhuma Allah tan Rahmet Ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.

www.mudurnuhaber.com

 

Baş sağlığı mesajları için Muhtar Remzi ÇETİN:  0 537 465 36 03

SATILIK EV VE ARSASI

SATILIK EV VE ARSASI

Mudurnu ilçesi Hızırfakı mahallesinde toplam 1052 metrekare üzerinde Tek tapulu 3 Katlı ev satılıktır.

 Toplam 5 oda 2 salon ve 2 WC den oluşan evin Bahçesinde çeşitli meyve ağaçları ve Ceviz ağaçları bulunmaktadır.

 Ev Mudurnu Babas Kaplıca güzergâhı üzerinde olup Mudurnu Devlet Hastanesine sadece 150 metre uzaklıktadır.

 Almak isteyenler 0533 262 86 50  veya 0544 635 10 74 nolu telefondan Fuat KARAGÖZ ile görüşebilirler. Ev için düşünülen fiyat 120 bin TL olup bu fiyat üzerinden pazarlığa açıktır.

www.mudurnuhaber.com

Evin Fotoları en kısa sürede eklenecektir.

 

 

Osmanlı Tarihinde Nallıhan

Osmanlı Tarihinde Nallıhan

Nallıhan hakkında Osmanlı dönemi tarihini araştırmak için arşivlerde; tahrir defterleri, vakıf kayıtları, şeriye sicilleri ve Ankara Vilayeti Salnameleri gibi belgeler bulunmaktadır.

Nallıhan’la ilgili Osmanlı arşivinden günümüze ulaşan en eski yazılı belgeler tahrir defterleridir. Bu defterlerin 1487, 1521 ve 1530 yılına ait olanları Hüdavendigar (*) Tahrir Defteri adıyla Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğündedir. Tahrir defterlerinin sonuncusu olan 1572 tarihli 68 no’lu Bursa Mufassal Tahrir Defteri ise Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-i Kadime (Esi Kayıtlar) Arşivindedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde ise 1613 tarihli 585 no’lu defterde Nasuhpaşa Vakfiyesi kaydı vardır. Bu belgeler incelendiğinde görülecektir ki;

Nallıhan, Nasuh Paşa Kocahan’ı yaptırmadan öncede var ama bugünkü yerinde değil de, büyük olasılıkla Kayapınar Çiftliği yakınındaki şehir kalıntılarının olduğu yerdedir. Bu olasılığa Ankara Vilayeti Salnameleri ve ansiklopediler de yer veriyor. Kocahan’ın yapımıyla bugünkü yerine bir göç olduğuna kesin gözüyle bakılabilir. (Nallıhan’ın Tarihçesi’ne bakınız.)

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşivinde NALLIHAN

1487 yılına ait Bursa Sancağı Tahrir Defterinin 290 ve 319 arasındaki sayfalarından anlaşıldığına göre, Nallıhan Kasabasının merkez olduğu Karahisar-ı Nallı nahiyesi, karye (köy) statüsündeki 50 yerleşim yerinden oluşuyor ve nahiyenin tamamında toplam 832 ev ve 221mücerred (bekar) vergi mükellefi bulunuyordu.

1487 tarihli Bursa Tahrir defterinde Karahisar-ı Nallı Nahiyesine bağlı görünen köyler:(1)

1487 de Karahisar-ı Nallı Nahiyesine bağlı köyler

Acısu Kavacık
Akçabayır Kayalar
Aksu Keçilü
Belenalan Kendere
Beydili Kethüda
Çayır Kızılcaviran
Çeği Kızılkuyu
Davudoğlan Kızılöz
Depe Kozca
Ebce Körpeler
Erücek Kuruca
Eymür Miçan
Gazi Mikail
Gölcük Ormenos
Günşah Osman
Harami Oyumağacı
Hisarcık Ozan
İshaklar Sarukaya
İslamözü Sobran
Kafiralanı Sofular
Kara Soku
Karacapınar Sorka
Karadepe Sürümlü
Karakozan Ulu
Karaköy Yemre

1521 yılına ait Bursa Sancağı Tahrir defterinin 171 ve 209 arasındaki sayfalarından anlaşıldığına göre, Nallıhan kasabasının merkez olduğu Karahisar-ı Nallı Nahiyesi, karye (köy) statüsündeki 49 yerleşim yerinden oluşuyor ve nahiyenin tamamında toplam 970 ev ve 627 mücerred (bekar) vergi mükellefi bulunuyordu. Bu rakamlara göre nahiyenin tamamında yaklaşık 5 500 kişi yaşamaktaydı. Önceki sayımla (1487) karşılaştırıldığında Karahisar-ı Nallı Nahiyesi nüfusunun 34 yıl sonra % 25 oranında arttığı görülüyor. Bu deftere göre nahiyenin tamamı Müslüman olarak kayıtlıdır.

1521 tarihli Bursa Tahrir Defterinde Karahisar-ı Nallı Nahiyesine bağlı görünen köyler bir eksiğiyle Sorka adlı köy hariç 1487 yılındakilerle aynı.” (2)

1530 tarihli 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde Hüdavendigar Vilayetine bağlı Karahisar-ı Na’llu Nahiyesine 53 köy ve 5 mezranın bağlı olduğunu görüyoruz. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere köy sayısında ve köy isimlerinde bazı farklılıklar var.(3)

1530 da Karahisar-ı Nallı Nahiyesine bağlı köyler

KÖYLER Kavacık
Acıca Kendere
Acısu Kethüda
Akçabayır Kızılcaviran
Akkaya Kızılkuyu
Aksu Kızılöz
Ayagü Kovacık
Belenalan Kozca
Beydili Körpeler
Çay / Çayır Mikail
Çeği Ormenos
Çive Osman
Dar Oyumağaç
Davudoğlanı Ozan
Depe Saçak
Dutağacı (Eyyübağacı) Sarukaya
Erücek Sobran
Gazi Sofular
Gençlü Soku
Gevanşe Sorka
Gölcük Sürümlü
Günşah Ulu
Harami Yemre
Hisarcık  
İshaklar MEZRALAR
Kabalar Aslıhan
Kafiralanı Kayabükü
Kara Sulucayer
Karadepe Yusuf bin Gündüz
Karahavran
Karaköy

Tapu Kadostro Genel Müdürlüğü Kuyud-i Kadime Arşivinde NALLIHAN

h.981/m.1572 tarihli 68 nolu Mufassal-ı Liva-i Hüdavendigar Tahrir Defterinin başından, 114. sayfaya kadar Nahiye-i Sivrihisar, 185. sayfaya kadar Nahiye-i Beğpazarı, 186. sayfadan kitabın sonuna yani  245. sayfaya kadar da Nahiye-i Karahisar-ı Na’llu yer almaktadır.

Nahiye-i Karahisar-ı Na’llu 3 mahalleden oluşur, zeamet türü vergi öder.

Nahiye-i KARA HİSAR-I NA’LLU(4)

Karye (köy) 144
Mezra 17
Nehir 3
Çiftlik 9
Cemaat 1 (106 neferlik, aydın kişi topluluğu)
Şehir 1
Mahalle 3

3 Mahalle ve nüfus dağılımları:

Mahalle-i Cami-i Şerif  (nüfusu 48)

Nefer(**) (vergiye tabi kişi) 20
Hane (5 nüfuslu aile) 5
Mücerred (bekar) 13
Ehl-i berat (5 nüfuslu devlet görevlisi) 2

Mahalle-i Mescid-i Hüseyinler (nüfusu 49)

Nefer 17
Hane 8
Mücerred 9

Mahalle-i Yakuplar (nüfusu 81)

Nefer 29
Hane 12
Mücerred 16
Ehl-i berat 1

Yetişen ürünler

Buğday 60 kile
Arpa 20 kile
Mahlut (Karışık) 20 kile

Üzüm, Bal , Meyve, Soğan, Pirinç.
2 tane de değirmen vardır.

h.981/m.1572 Tarihli 68 Nolu Mufassal Tahrir Defterindeki Kayıtlara Göre
Hüdavendigar Vilayeti KARAHİSAR-I NEALLU Nahiyesine Bağlı Köy ve Mezralar
(5)

Abdiler Düdükçükaşı Kavacık Şahinoğlu
Acıca Eğri Kayadibi Şumlular
Acısu Emre Kendere / Cendere Tekfurlar / Tekirler
Ağıllıca Enginler Kethüda Timuroğlanları
Ahi Erücek Kızılca Turfalar / Turkallar
Ahmedler Eymür Kızılcaviran Tuzakçı
Akçabayır Eyneler Kızılkuyu Tüysüzler
Aksu Gazi Kızılöz Ulardı
Akyaka Gencelü Mezra Kiçibeğler Ulu
Alan Gölcük Kozcular/ Kovancılar Uzun-belen
Alibeğ Gülüyaka Kozlu Ümmidler
Alpiler Güneyyaka Kozyaka Vakıf
Arapköseler / İzzetkös Günşah Köseler Viranlu
Arkudca Günviran Kulfallar Yakaderecik
Aruklar Hacı Kasım Kuruca Yeganlar
Aslıhanlar Hacı Yakuplar Kuzca Yenice
Aydıncıklar Haliloğlu Kuzyaka Yerme
Aydoğmuş Harami Küçük Oyumağaç
Bağluca Hasbeğiler Küçük Sarılar
Bahşayişler Haydarlar Küçükler
Balcılar Hisarcık Malkoç
Ballıcaklar Hisaryakası Mikail
Bayezidler Hocaoğlu Sekisi Ormenos
Beğdili İbrahim Fakihler Ortaviran
Belenalan İnebeği Osman
Büğrüce İsa Kethüdalar Oyumağaç
Büyük Mikail İsaoğlu Ozan
Cihanşahlar İshaklar Saçak
Cülahlar/Cullahlar İshakşıhlar Sakızcık
Çaldibi İslamözü Sarıyar
Çayır İsrailler Sarukaya
Çeği İsrailler / Asma Seydi Ahmedler
Çıkrıközü Kabalar Sobran
Çora Kafiralanı Sofılar
Dar/Körpeler Kara Sofular
Davutoğlanı Kara Depe Soku
Demürciler Kara Horan Solaklar
Depe Karacalar Sorka
Depe Mezra Karacapınar/ Karacasu Sülüklü
Dinek Sekisi / Dink Se Karaköy Sürmelü
Doğancıoğlu Karalular Şaban Fakih
Doğanoğlu Karyağdı Şadiler

1530 yılına ait Tahrir Defteri ile 1572 yılına ait 68 nolu Mufassal Tahrir Defteri ve h.1311/1893 tarihli salnamedeki köy adlarını bugünkülerle karşılaştırdığımızda kimileri çizelgede de görüleceği gibi bugünkülerle aynen çakışmaktadır. Bazı köy adları sanki Bizans’tan kalma gibi. Bazıları da çeviriden kaynaklanan nedenlerle bugünkülerle benzeşmiyor gibi görünse de, hece veya harf eksiği ya da fazlasıyla benzeyenlerde çok. Bazıları o yüzyıldan günümüze kadar isim değiştirmiş, bazıları ise doğal afetler ve göçler nedeniyle haritadan silinmiş olabilir. 1572 yılında göze çarpan köy ve mezra sayısının çokluğu ise 1530 yılında eksik yazımdan ya da mezraların yazılmayışından kaynaklanabilir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinde NALLIHAN

NASUHPAŞA VAKFI

Nasuh Paşa’nın Halep’ten dönerken Nallıhan’da yaptırdığı yapıları vakfettiğine ilişkin, Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Kayıtlar Arşivinde bulunan h. 1022 / m. 1613  tarihli 585 nolu defterin 42. sayfa 45. sırasında kayıtlı bulunan Nasuhpaşa Vakfına ait vakfiyenin özeti:

“Bursa Sancağı’na bağlı Karahisar Neallu Kazası’nda, Nallı Boğazı’nda Ulaşlar Köyü arazisinden ayrılan arsa üzerinde, yapımı h.1015/m.1595’te biten, han, hamam, cami ve mektebin vakfedilmesi için Nasuh Paşa, h.1022/m.1613’de Anakara Valisi Mustafa Paşayı görevlendirir. O da Tatar Ali Çavuşu mütevelli tayin eder ve binaların vakfedildiğini mahkemede doğrular.” (6)

Yukarıdaki alıntının  Türkçe tercümesi  Vakıf Kayıtlar Arşivinde bulunan 2221 nolu defterin 160 s. 146. sırasındadır.

“Nasuh Paşanın bu hizmetlerine karşı padişah tarafından; Sobran, Hocaoğlu Sekisi, Dinek Sekisi, Karadepe, Kızılcaviran, Düdükçübaşı, Aslıhanlar ve Kiçibeğler köyleriyle bazı çiftliklerin gelirinin, bir kısmı vakfın yaşaması için bir kısmı da kendisine verilmiştir.” (7)

ANKARA VİLAYETİ SALNAMELERİ ‘nde NALLIHAN

Ayrıca, Osmanlı dönemine ait Ankara Vilayeti Salnamelerinde de Nallıhan’daki idari yapılanmayı, Nallıhan’ın tarihini, coğrafyasını ve ekonomisini izleme olanağı buluyoruz. (Bu konularda daha ayrıntılı bilgi edinmek için Mesut Şener’in NALLIHAN kitabına bakabilirsiniz.)
(*) Hüdavendigar Vilayeti: Osmanlı Döneminde Bursa, Bilecik, Kütahya, Balıkesir illerini içine alan ve merkezi Bursa olan vilayet.
(1) Belgelerle Nallıhan s.6, Devlet Arşivleri Gn. Md.lüğü  Hazar Reklam 2010
“Tahrir Defterleri, Osmanlı yönetimi tarafından 15. ve 18. yüzyılları arasında vergilerin sağlıklı toplanabilmesi ve devlete karşı olan yükümlülüklerin takip edilebilmesi için  tutulmuş sayım defterleridir. Osmanlı Devleti, bu defterlere, vergi mükellefi kişileri, gelir getiren  menkul ve gayri menkulleri, vakıf mallarını, vergiden muaf olanları ayrıntılarıyla kaydediyordu. Bu defterler 30-40 yılda bir yenileniyor ve güncelleniyordu. Verdikleri bilgiler açısından Tahrir Defterleri, bir çeşit  nüfus sayımı defteri de kabul edilebilir.” Aynı kitap
(2) Belgelerle Nallıhan s.8, Devlet Arşivleri Gn. Md.lüğü  Hazar Reklam 2010
(3) Devlet Arşivleri Gn. Md.lüğü 166 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri s.89-112
(4)  h.981/1572 Tarihli 68 nolu Mufasal Tahrir Defteri, Tapu Kadostro Gn.Md.lüğü arşivi
Köy isimleri dışındaki çeviriyi, anılan Gn. Md.lük çalışanı Orhan Özdil yapmıştır.
(**) Nüfusa neferler dahil edilmez. Nüfusu hesaplamak için, hane ve ehl-i berat sayıları 5′ le çarpılarak mücerretle   (bekarlarla) toplanır.
(5) Burada Köy ve Mezra isimleri -Ö.L.Barkan’ın -Hüdavendigar Livası Tahrir Defterleri  TTK  Ankara  1988-   kitabından alınmış ve afabetik sıraya konmuştur.
(6)  Vakıflar Gn. Md.lüğü Arşivi h.1022 Tarihli 585 Nolu Defter
(7) Ömer Lütfi Barkan  Hüdavendigar Livası Tahrir Defterleri  s.636 TTK  Ankara 1988

 

KAYNAK:  MESUT ŞENER   www.mesutsener.com.tr

www.mudurnuhaber.com

 

Hasan Cihat ÖRTER Mudurnu ya geliyor

Mudurnu İpek Yolu Kültür ve Turizm Festiavlinin son günü usta sanatçı Hasan Cihat ÖRTER Mudurnu Atatürk meydanında Konser verecek.

Gelecekte Hatırlanırsa  bu  Naciz sözlerim, Hakk’a kavuştuğumda Bir gün açık gitmez gözlerim…

Bu sözlerle seslenen ünlü sanatçı Mudurnu ilçesindeki Konserinde ilk olarak  farklı bir tarz ile dinleyici ile buluşacak.

24 Ekim 1958  yılında İstanbul’da doğdu. Çok küçük yaşlarda “harika  çocuk olarak” piyano ve keman ile tanışarak müziğe başladı. Daha sonra klasik gitar ile tanıştı ve ilk ciddi  derslerini de 5 yaşından itibaren  Prof. Antonio Doumezitch‘den aldı (1963-68) ve bu derslere 5  yıl devam etti.  Bu arada Jazz gitar ile de ilgilenmeye başladı ve 12 yaşında küçük orkestralarda çalarak profesyonel oldu.

 

Üsküdar Musıki Cemiyeti’nde Emin Ongan’ın Türk Müziği Derslerine katıldı, makam ve nazariyat dersleri aldı (1970-74). Bağlama üstadı Şemsi Yasdıman ile Türk Halk Müziği araştırmasına yönelik çalışmalar yaptı ve bağlama  üzerine sentezler geliştirdi.(1973-76), Kadıköy Ticaret Lisesinden mezun olduktan sonra   Boston Üniversitesi Berklee Müzik Akademisi’nden (Berklee College of Music) özel burs kazanarak Amerika’ya gitti .Buradaki Kompozisyon ve Armoni derslerini  tamamladıktan sonra dört yıllık okulu iki yılda  üstün ”Master of Degree” derece ile bitirdi (1977–79), (Anotolian Folk Song’s Composotions) William G. Leavitt, Barrie Nettles, Oliver Nelson ile çalıştı ve Prof. Gordon Delamond’un öğrencisi olarak O’nun tavsiyesi ile  Belçika Kraliyet Liege (Royal Conservatory of Liege)  Konservatuarı’nda, daha önce aldığı   yüksek kompozisyon  dersleri ile (1979 -80) doktorasını yaptı . (Türk müziği çok sesli denemeler..Müzikle Terapi) Tezleri kitap olarak sunuldu. İstanbul Teknik  Üni. ve Mimar Sinan Üni. Devlet Konservatuarları Rektörlüklerince; TÜRK MÜZİĞİNE HİZMET ETMİŞ ÖNCÜ BÜYÜKLERİMİZ ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLMÜŞTÜR.

 

      Ülkesine vatani vazife dolayısıyla döndü ve daha sonra burada  büyük orkestra çalışmaları  ve stüdyo çalışmalarında bulundu.  (Festival, Eurovision Orkestraları ).  Bu arada  reklam , belgesel ve tiyatro müzikleri yapmaya başladı.  1989 yılında kurulan Kent Orkestrası’na kadrolu sanatçı olarak girdi ve 8 yıllık hizmetten sonra kendi isteği ile ayrıldı (1998). 1994 yılında  Dr. Ahmet Kurtaran’ın ricası üzerine Modern Folk Üçlüsüne girdi , orada gitar çalıp vokal müziği yaptı ve bu grubun aranjörlüğünü üstlendi. 1995 yılında da  Amerika da Uluslararası Houston Jazz Festivali’ne  bu grup ile katıldı. Harbiye Açık Hava  Konseri  ( MFÜ. 1996) Aynı Grup ile 7 Şehirde Konserlere katıldı. Aynı yıl  Uluslararası Akbank Jazz Festivali’nde grubuyla çaldı (1995  Ak sanat Kültür Merkezi ).

 

Kıbrıs 1. Girne Altın Zeytin yarışmasında Beste ve Şarkıcılık dalında  1. oldu. Ve(İlk basımını 1983 yılında yaptığı)  1993 yılında ilk albümü olan 1. Albüm, ANADOLU EZGİLERi KLASİK GİTARA ADAPTASYON (Classical Guitar Recital”Anotlian Folk Music”)  albümünü çıkardı (Kent Plak -EMI). Bu albüm  2.Albüm olarak INSPIRATION serisinden bütün dünyada satılmaya başladı ve Sanatçı  dünyanın en büyük plak firmalarından E.M.I  Klasik kataloğuna girdi ve ALTIN PLAK aldı. Bu kompozisyonları daha sonra araştırmalar ve denemeler halinde kitap olarak çıkardı. (Hayatım Gitarım ve Müziğim 1995 Pan Yayıncılık ). Bu kompozisyonların tamamı 1000’e yakındır. Daha sonra  tüm dünya kadınlarına ve çalışan kadınlara adadığı 3.Albüm, KADIN’IN SENFONİLERİ albümünü yaptı. (Kent  Plak-EMI, 1995). 1996 yılında 4.Albüm,  MODERN FOLK ÜÇLÜSÜ İSTANBUL ŞARKILARI albümünü yaptı. (Yapı Kredi Kültür Hizmetleri) . 14 şehirde konserleri verildi ve bu albüm için  klip çalışması yapıldı   (İstanbul Harbiye Açık hava Tiyatrosu 1996 ) .1997 yılının sonunda 5.Albüm,  RE-FORMATION (TÜRK MÜZİĞİ SAZ ESERLERİ NEW-AGE)  albümünü yaptı. 1997 ‘nin sonunda bu albümün London Southern Cross stüdyolarından re-mixi çıktı .6.Albüm, ( INSPIRATION RE-MIX ). Sony Music European Catalogue’a girdi. USA  Billboard dergisi Hasan Cihat Örter’ i albümleri 30  ülkede satılan ilk Türk Sanatçısı ilan etti. Türk Jazzında birinci  sıraya koydu (1998). 1999’da 7. Albüm, MEKTUP FİLMİ SAUND TRACK  (1998 RAKS). 8.Albüm, RE-FORMATION 2  (ANADOLU ESİNTİLERİ NEW-AGE/ Sony Music)

 

9.Albüm, AŞK VE HÜZÜN (Ezgi Medya-2002).  10. Albüm, GİTARIN SESSİZ  ÇIĞLIĞI(Genç Müzik 2003 ), Albümlerini yaptı.12.Albüm, İKİ DERVİŞİN AŞK YARASI (Seyhan Müzik 2004 ). 13. Albüm, İSTANBUL’ DA MODERN OYUN HAVALARI (Seyhan Müzik 2004 ),14. Albüm, SYMPHONY OF KABE AND HİCRET(Genç Müzik & Baha Boduroğlu Prd. 2005),15, 16, 17, Albüm H.C.Ö. KLASİKLER, 18.ALBÜM, SENDEN YANAYIM (Artvizyon 2005), 19.ALBÜM, FRETLESS SONG’S (DMC.Osman İşmen projesi 2005),  BUDDHA BAR 3 KATOLOĞUNA GİRMİŞTİR. …22.Albüm, WORLD CLASSICAL GUITAR PIECES (Genç Müzik 2007),,23. Albüm, PERDESİZ GİTAR İLE GİZ (Genç Müzik 2007), 24.Albüm, KLASİK GİTAR İLE  HAZ (Genç Müzik 2007), 25. Albüm , MUSTAFA KEMAL VE VATAN SENFONİSİ (Atlantis Müzik 2008),,,vb.26.Albüm, SADABAD (Tabur icraatı ile besteler,  Anadolu Müzik, 2008)..27.Albüm:İstanbul’da 7 Gün (Mem Yay Prd. )2009, 28. Albüm, Perdesiz Aşk ( Perdesiz Gitar ile, Mimoza Yapım 2009), 29.Albüm, Perdesiz Gitar Eğitim VCD,  Mimoza Yapım, 2009)Toplam bugün itibarı ile 29 Albüm sahibi  oldu,  (detaylı bilgi web sitesinde mevcuttur.)  “Bizim Sazımız – Bizim Cazımız,  Ne Var ? Ne Yok ?” TRT  programına  orkestrasıyla canlı müzik yaparak katıldı. Sürgündeki Devlet, Menderes, Kızıl Güneş, Sultan Galiyev, DÜNDEN BUGÜNE (TGRT), KIBRIS BELGESELİ (SHOW TV.), KIBRIS BELGESELİ SOUND-TRACK    CLIP”, CUMHURİYET BELGESELİ, OSMANLI’NIN DOĞUŞU (TRT 2), FATİH VE FETİH (TRT 1),DOĞDUĞUM TOPRAKLAR (TRT) ,SON TANIKLAR (TRT), ATATÜRK BELGESELİ TRT 1 ( Yapımcı Abdülhamit Avşar) SUMMER UNIVERSITY 2003- İSTANBUL TANITIM MÜZİKLERİ (42 ÜLKE – 72 ŞEHİR ),  gibi 300 e yakın belgesele özgün ve jenerik müzikleri yaptı. Cemal Reşit Rey Gençlik Festivali , Uluslararası Gitar Festivali ( C.R.R. Ocak 2001),(2002), (2003),(2004),(2005), İstanbul Müzik Şenliği , 1995  Akbank Jazz Festivali gibi birçok uluslararası festival de çaldı.

 

     TRT 2 ‘de MÜZİK VE BİZ  adlı programı hazırlayıp sundu ( Cumartesi akşamları 20:20 ).  Program 4 yıl sürdü.(1995-1999) Aynı zamanda STV. De 3 yıl canlı olarak benzeri daha önce yapılmamış “GECEYİ ÖRTEN MÜZİK” programı yaptı (1996-1999) ve ülkemiz de ve tüm dünyada bu program çok sevildi, takdir gördü. Amcası Rembetiko uzmanı  Erol ÖRTER (Buzuki Erol) ile  BUZUKİ EROL – EROL ÖRTER  adı altında piyasaya sunulan  kitabın hazırlanmasına katkıda bulundu ve rebet şarkılarını aranje etti, notasyonladı.  Özel radyo ve televizyon  kanallarında programları yayınlanmaktadır ve bu programlar çok ilgi görmektedir. Sanatçı yapmış olduğu sanatsal çalışmalarla  3000 e yakın  ödül almıştır .

 

İKİ SATIRLIK ŞİİRLER (Birun Yayınevi-2000, ) ESERLERİ-SANATÇI (Bemol Müzik 2002), SAZ ESERLERİ (Bemol Müzik 2003), MÜZİKLE TEDAVİ VE ARAŞTIRMALAR (Nefisto ve Genç Müzik CD.lil Müzik 2005) Hasan Cihat Örter ‘ in  şimdiye kadar yazdığı 8 kitabı vardır. Ayrıca sanatçının TCDD. DEVLET DEMİR YOLLARI BESTESİ,TRAFİK CANAVARI İLE MÜCADELE DERNEĞİ BESTESİ, POLİS KOLEJİ MARŞI, ELAZIĞ 8. KOLORDU MARŞI, BEŞİKTAŞ SPOR KLUBÜ MARŞI, ÜSKÜDAR BESTESİ, ÜMRANİYE BESTESİ, BANDIRMA, SARI PAŞA SENFONİSİ, ORDU GİTAR FESTİVALİ BESTESİ, ÖZTÜRKLER MARŞI, BURHAN FELEK LİSESİ MARŞI, TC.80.YILMARŞI (TÜRKİYE)……………………gibi  birçok marş besteleri de vardır.

 

     SANATÇININ ADI SALACAKTAKİ İSKELE ARKASI SOKAK ADI DEĞİŞTİRİLEREK, BESTEKAR HASAN CİHAT ÖRTER SOKAĞI İSMİ VERİLMİŞTİR. (Üsküdar Belediye Meclisinin 4. Seçim Dönemi 5. Seçim Yılı 1. Olağan Toplantılarının 25.06.2003 günü 7. Birleşimince okunarak komisyondan geldiği şekli İle kabulüne oybirliği ile karar verilmiştir.)(İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin, 4. Seçim Dönemi, 5. Toplantı Yılı, Temmuz Olağan Toplantılarının 01 Ağustos 2003 tarihli 9. birleşiminde okunarak; Raporun aynen ve Oybirliği ile kabulü kararlaştırılmıştır.                      Ali Müfit GÜRTUNA, Büyükşehir Belediye Başkanı. ) Ordu Barosunca Türkiye de ilk olarak FAHRİ AVUKATLIK Ünvanı verilmiştir.(27.10.2005) Eski Ordu Baro Bşk.Kenan Çebi ve Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu tarafından. EYÜP SULTAN FAHRİ HEMŞEHRİLİK BERATI (99), BANDIRMA FAHRİ HEMŞEHRİ BERATI (’05), ORDU FAHRİ HEMŞEHRİLİK BERATI(’07) VE ESKİŞEHİR BESTEKAR HASAN CİHAT ÖRTER PARKI(’08) (Orhangazi Mah. Aslıhan Sok. Bld. Bşk. Burhan Sakallı ’08 tarafından..)  

 

     Elazığ Fırat Üniversitesi tarafından Müzik Alanında “Devlet Sanatçısı” FAHRİ DOKTORA verilmiştir.Takdim töreninde Sanatçı tarafından bestelenen “Alaeddin Yavaşça Senfonisi” Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuarı orkestrası tarafından icra edilmiştir” . 08.04.2010.  

 

     Sanatçı: A.B.D., Rusya,Hollanda, Belçika,İngiltere,Fransa, Yugoslavya, İspanya, İtalya,Almanya, Hindistan, Azerbaycan, Afganistan (Nato-ISAF) ve Kıbrıs…. gibi 70 ülkede konserler ve resitaller vermiştir. Büyük Önder  Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN dediği gibi; Türk müziğinin çok sesli müziğe uyarlamasındaki  çalışmalarını güçlendirmek için yurtiçi ve yurtdışı konserlerine devam edip, basında ve seminerlerde yaptığı aydın ve de ufuk açan  konuşmaları ile insanları çok etkilemektedir. Yapmış olduğu çağdaş müzik ile enstrümanlardaki virtüözitesinden dolayı, özellikle gençler tarafından  daima aranılan ve sevilen bir sanatçı olmuştur.   

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

 

www.mudurnuhaber.com

MUDURNU DA CAMİİ İMAMINI DARP ETTİLER

  MUDURNU DA CAMİİ İMAMINI DARP ETTİLER

Bolu nun Mudurnu ilçesinde dün gece yatsı namazı çıkışında Mudurnu Merkezde bulunan bir Büfeden alışveriş sonrasında kimliği belirsiz kişiler tarafından dövülerek darp edildi.

Mudurnu ilçesi Büyükcami Mahallesi Havlu Sokak Sinan Paşa Camii imam Hatibi idris CEBECİOĞLU Büfeden alışveriş sonrasında orada bulunan bir kişiyi tanıdık zannederek baktığını ve ardından kendisine saldırıda bulunarak dövüldüğünü ifade etti.

İmam idris CEBECİOĞLU nu tesadüfen Mudurnu Yıldırım Beyazıt Camii İmam Hatibi Abdullah BAŞTÜRK ün görmesi ve yerden kaldırmasının ardından Mudurnu Devlet Hastanesine sevki yapıldı. Yüzünden darbe alan İmam 10 gün rapor alarak kendisine yapılan bu saldırı ile ilgili şikâyetçi olduğunu belirtti.

  İMAM I ARKADAŞLARI VE SENDİKALAR YALNIZ BIRAKMADI 

Olayın duyulması ile birlikte Mudurnu Merkezde Öğle namazı çıkışında Mudurnu ve Çevresinde görev yapan İmam ve Din görevlileri Mudurnu Emniyet Müdürlüğünden izin alarak, Mudurnu Atatürk anıtı önünde bir Basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasını Bolu Türk Diyanet Vakıfsen İl Başkanı Metin SALTAN ve Diyanetsen Mudurnu ilçe yönetimi ve üyeleri beraberindeki Diyanet çalışanları ile birlikte bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada, dün gece imam-hatip olarak görev yapan idris CEBECİOĞLU isimli personelimiz arabasından inerken ortada hiçbir sebep yokken ilçe merkezinin içinde saat 23.00 civarında kimliği belirsiz 6-7 kişilik bir grup tarafından dövülerek darp edilmiştir. Birlik ve beraberliği tavsiye eden, cemaatin her derdiyle dertlenen sevinciyle sevinen, doğumundan ölümüne kadar cemaatinin yanında olan imam Hatiplerin böyle bir olaya maruz kalması gerçekten bizleri derinden üzmüştür. Faillerin bir an önce bulunarak adalet önüne çıkarılmasını yetkililerden talep ediyoruz dedi.

www.mudurnuhaber.com

 

GÖYNÜKLÜLER KAHVALTIDA BULUŞTU

GÖYNÜKLÜLER KAHVALTIDA BULUŞTU

Her yıl yapılan Göynüklüler geleneksel kahvaltısı bu senede yapıldı.Kahvaltıya Değerli konuklar katılımıyla dahada güzel bir anlam teşkil etti.Eski Devlet Bakan ve Millet vekili Prof.Dr.Nevzat YALÇINTAŞ Bolu Milletvekili ve eski Bakanı Sayın Kazım OKSAY,Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Eğitmenlerinden Hasan LÖK,Sanayici,Rıfat Besceli,Emekli Hakim Ahmet lhan Aydın ,İlahiyatçı Sabri IŞIK ,Diyarı Akşemseddin ve yeşil Göynüklüler Derneği Başkanı Yaşar Yaman,İstanbul Göynüklüler derneği başkanı Cevat ABAY herşeygöynükicin.com Yazarı Ve Eğitmen Gülten KIRICI, Emekli Meteroloji Müdürü Remzi KIRICI, Avukat Ahmet İyioğlu Ve Herşeygöynükiçin.com Editörü Mesut IŞIKAY ve İstanbul ve Diğer Bölgelerden gelen Göynüklülerin KATILIMLARIYLA Kahvaltı İstanbulun Eşsiz Boğaz Manzarası eşliğinde devam etti.Kahvaltıya gelen Göynüklüler birbirleriyle meslekleri ve yaptığı işler konusunda görüştüler.Dernekçiliğin birlik ve beraberlikten geçtiği kahvaltının ana fikri oldu.Bir Sonraki Kahvaltının Göynük’te olabileceği fikri gündeme geldi.Göynük Kaymakamı Haluk Çakmak,Belediye Başkanı Kemal KAZAN’ın Yine KAhvaltıya Katılmaması Gözlerden Kaçmadı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Her Şey Göynük İÇİN internet sitesi www.herseygoynukicin.com

Hızlı Tren hayalimiz Başka Baharamı kaldı ?

Geçtiğimiz Yıl Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesinin Nallıhan -Mudurnu-Göynük üzerinden geçeceği ile ilgili haberler çıkmıştı.

Devlet Demiryolları, Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren projesinde değişikliğe gidiyor. 2013 sonuna yetiştirilmesi hedeflenen projedeki değişiklikle, Ankara-İstanbul arası seyahat süresi 10 dakika kısalarak 3 saate, hattın uzunluğu da 533 kilometreden 523’e inecek.

Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesinin ikinci etabında zorunlu bir değişikliğe gidiliyor. Mevcut projede, Eskişehir ve Pamukova’dan sonra 33,5 kilometrelik ‘Geyve-Doğancay-Arifiye-Sapanca’ güzergâhının takip edildiği hatta Arifiye by-pass ediliyor. Böylece hat, 10,5 km daha kısalırken Geyve’den sonra 22 bin 900 metrelik tünel ve viyadükler takip edilerek Sapanca’ya çıkılıyor. Değişikliğin altında; YHT’nin ‘Geyve-Doğancay-Arifiye-Sapanca’ güzergâhında hızını 80 km’ye kadar düşürecek olması yatıyor. Devlet Demiryolları (TCDD) da hızlı trenin bu mevkide 80 km hıza kadar düşmesini istemiyor. Sorunu, tünel ve viyadük yaparak aşmak istiyor. Değişiklikle Ankara-İstanbul arası seyahat süresi 10 dakika kısalarak 3 saate, hattın uzunluğu da 533 km’den 523 km’ye düşecek.

TCDD yetkilileri, ‘Doğançay Ripajı’ olarak anılan 22,9 kilometrelik tünel ve viyadük inşaatı için 21 Şubat’ta ihaleye çıktı. İhaleye, Türk ve yabancı ortaklığından oluşan 3 konsorsiyum teklif verdi. Kazanan firma 21 ayda inşaatı teslim edecek. TCDD, Ankara-İstanbul hızlı tren seferlerini 2013’ün sonuna yetiştirmeye çalışıyor. 2 bin 62 kişi hattı anılan tarihe yetiştirebilmek için 3 vardiya 24 saat çalışıyor. ‘İnönü-Vezirhan’, ‘Vezirhan-Köseköy’ olmak üzere iki kesimden oluşan Eskişehir-İstanbul etabının altyapı çalışmaları, İnönü-Vezirhan kesiminde yüzde 65, Vezirhan-Köseköy kesiminde ise yüzde 70 oranında gerçekleşti. Üstyapı ve elektromekanik işlerine başlandı ve 14 kilometrelik ilk raylar döşendi.

Mahkeme, ikinci etabı 3 yıl geciktirdi

Hızlı tren projesinin iki kesimden oluşan ‘Ankara-Eskişehir’ ve ‘Eskişehir-İstanbul’ etabının inşaat çalışmasına eşzamanlı olarak başlayıp tamamlanması amaçlanırken evdeki hesap çarşıya uymadı. İhaleyi kaybeden firma yargıya başvurdu ve 3 yıl sonra mahkemede TCDD haklı bulundu. Projenin ikinci etabı olan Eskişehir-İstanbul iki kesim olarak 8 Ağustos 2005’te ihale edildi. İhaleyi, Çinli CRCC-CMC-Cengiz İnşaat-İbrahim Çeçen ortak girişim grubu, 1,27 milyar dolar teklif vererek kazandı. Ancak Yapı Merkezi, ihalede mali tekliflerin değerlendirilmesinde baz alınan ‘indirgeme’ yöntemine itiraz ederek Kamu İhale Kurumu’na (KİK) başvurdu. KİK’in başvuruyu kabul etmesiyle mahkeme süreci başladı. Yapı Merkezi’ni haklı bulan KİK, ihaleyi iptal etti ve düzeltici işlem yapılmasına karar verdi. İhaleyi kazanan ortak girişim grubu ise KİK’in kararının yürütmesinin durdurulması ve iptal istemiyle idare mahkemesine başvurdu. 2. etabın İnönü-Vezirhan bölümünün ihalesini inceleyen 3. İdare Mahkemesi, TCDD’nin ihaleye ilişkin kararını haklı buldu ve yürütmeyi durdurdu. İhaleyi inceleyen 9. İdare Mahkemesi, TCDD’nin kararını haksız buldu ve yürütmeyi durdurma talebini reddetti. Konsorsiyum, iki mahkemeden çıkan farklı kararı, bölge idare mahkemesine taşıdı. Mahkeme, yaptığı inceleme sonrasında TCDD’nin ihaleye ilişkin kararını yerinde buldu ve KİK’in kararının yürütmesini durdurdu. TCDD ortak girişim grubu ile 2006’da sözleşme imzaladı. Bu arada 3. ve 9. İdare Mahkemeleri davayı esastan görüşmeye başladı. Mahkemeler, önceki kararlarında ısrarcı oldu. Bu sürede ortak girişim grubu ile KİK, davanın Danıştay’da görülmesi için başvurdu. Danıştay, 18 Şubat 2009’da son noktayı koydu ve TCDD’yi haklı buldu.

www.mudurnuhaber.com

TAŞKESTİ Köykent Projesi Fabrika Satılığa Çıktı

Bülent Ecevit’in ‘Köykent Projesi’ kapsamında Bolu’nun Mudurnu İlçesi’ne bağlı Taşkesti Beldesi’nde devlet desteğiyle yapılan kereste fabrikası, 28 yıl sonra borçların altından kalkılamayınca satışa çıkarıldı.

 
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit ‘in ‘Köykent Projesi’ kapsamında Bolu’nun Mudurnu İlçesi’ne bağlı Taşkesti Beldesi’nde devlet desteğiyle yapılan kereste fabrikası, 28 yıl sonra borçların altından kalkılamayınca satışa çıkarıldı. Köylerden göçün önlenmesi, Köykent’lerde iş olanakları sağlamak amacıyla yapılan kereste fabrikası şimdi yeni sahibini bekliyor.İşsiz nüfusun köykentlerde iş olanaklarına kavuşması, göçün önlenerek sağlıklı kentleşmenin sağlanması, birbirine yakın köylerin bilgileri ve ekonomik olanaklarını birleştirmesi ve ortaklaşa tarım ve sanayi işletmeleri kurabilmesi, sağlık ocağı, okul ve diğer hizmetlerin birleştirilmesini amaçlayan Köykent Projesi hazırlandı. Proje ilk olarak Taşkesti’de uygulandı. 1978 yılında 11 orman köyü bir araya getirilerek ‘Taşkesti ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi’ kuruldu. Aynı yıl dönemin Başkanı Bülent Ecevit’in katılımıyla kereste fabrikasının temeli atıldı. Devlet desteğiyle, 1984 yılında 42 dönüm arazi üzerinde 4 bin 500 metrekare kapalı alana sahip kereste, laminant fabrikası kuruldu.

VERGİ VE SGK BORÇLARINI ÖDEMEKTE ZORLANINCA ŞALTER İNDİRDİ

Toplam 1100 üyeli kooperatifin çalıştırdığı, 25 personeli bulunan yılda 110 bin metreküp kereste üreten fabrika geçen yıllarda vergi ve SGK borçları nedeniyle üyelerine ödemelerini yapmakta zorlandı. Kooperatife üye 11 köyden 5’i ayrılınca kesim karşılığında Orman İşletmesi’nden alınan pay düştü. Zamanla teknolojiye de ayak uyduramayan fabrikada, şalter indirildi. 2 milyon 150 bin lira vergi ve SGK borcu olan fabrika borçlarını yapılandırdı. Ancak borçların ödenmesinde zorlanılması, üyelerin yeniden fabrikanın hayata geçmesi için gerekli destekte bulunmaması üzerine fabrika satılığa çıkarıldı.

İLK KÖYKENT PROJESİ

Taşkesti ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi Başkanı Sefa Özveren fabrikanın ilk Köykent Projesi olduğunu belirterek, şöyle dedi:

“1978 yılında 11 köyün birleşimi ile kuruldu, 1984 yılında da faaliyete geçti. Bu ilk Köykent projesi. O zaman 1100 üyesi bir araya gelerek bu tesisi kurdu. 1984 yılında çalışmaya başlayan bu fabrika bugüne kadar geldi. 1999 yılından itibaren vergi borcu yatırılmayınca borçlar birikti ve borç ödenemedi. O zamandan bu zamana gelinceye kadar borçlar faiziyle birlikte katladı.”

FABRİKANIN SATILMASI KARARI ALINDI

Yapılandırdıkları borçları ödemekte zorlandıklarını söyleyen Sefa Özveren, şöyle devam etti:

“Göreve geldiğimizde 1 milyon 950 bin TL borç vardı. Borçları görünce duruma el koymaya çalıştık ama zor bir süreçti. Bu borcu ödeyebileceğimize inandık ve bazı makinelerin bakımlarını yaparak çalışmaya başladık. Çeklerimiz yok, taahhüt mektubumuz yok. Burayı yürütme konusunda sıkıntılarımız oldu. Sonrasında borçlarımızı yapılandırdık. Ancak bu parayı da ödememiz zor oluyor. Üyelere gidip ‘Sermaye artırımına gidelim, kooperatiften ayrılıp ayrı bir şirket kuralım veya mal varlığını satalım’ önerisinde bulunduk. Her köyde, her muhtarlıkta toplantılar yaptık. Vatandaşın bu tesise karşı güveni kalmamış, herkes bu tesisten kurtulmak istiyor. Genel kurul yaptık ve borçtan kurtulmak için tesisin satılmasına karar verildi.”

Fabrikanın ormanın içinde, orman üretiminin en çok yapıldığı sahada olduğunu vurgulayan Özveren, “42 dönüm arazi üzerinde kurulu. 4 bin 500 metrekare kapalı alana sahip. Ormanın ortasında. Orman üretiminin yüzde 70’i burada yapılıyor. Piyasadan birilerinin fabrikaya talip olmasını istiyoruz. Borçlarımızı ödeyebileceğimiz oran karşılığında fabrikayı satacağız” diye konuştu.

 

Mudurnu’da Trafik Kazası

Edinilen bilgiye göre bu akşam saatlerinde Yeniköy boğazında bir Trafik kazası meydana geldiği bildirildi.

Kaza sonrasında yaralıların Mudurnu Devlet Hastanesine getirilip, ilk müdahale sonrasında Bolu’ya sevk edildikleri bildirildi.
www.mudurnuhaber.com

Yeşil Kartlılar Gelir Tebiti yaptıracak

5510 sayılı kanunun geçici 12 nci maddesine göre; yeşil kart sahipleri ile herhangi bir sosyal güvencesi olmayanlar, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren genel sağlık sigortası kapsamına alındı.

           Mudurnu Yeşil Kart www.mudurnuhaber.com

1 Ocak 2012 tarihinden sonra yeşil kartlı olmayanlar ile herhangi bir sosyal güvencesi olmayanların genel sağlık sigortası tescilinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılacak.  Yeşil kartlı veya sosyal güvencesi olmayanların 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren bir ay içinde gelir tespiti için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurmaları gerekiyor.

        HAKİKİ İHTİYAÇLILARIN  PRİMLERİNİ DEVLET ÖDEYECEK

Yapılan gelir tespiti sonucunda; ailede kişi başına düşen gelir miktarının aylık tutarının asgari ücretin üçte birinden az olması halinde bu kişilerin primlerinin devlet tarafından karşılanacak.

Yapılan gelir testi sonucunda; aile içindeki kişi başına düsen aylık gelir miktarı asgari ücretin üçte birinden fazla ise bu kişiler, Kanunun 60 inci maddesinin (g) bendine göre tescil edilecek. Tescil edilen kişilerden ailede kişi başı gelir miktarının aylık tutarı; asgari ücretin üçte birinden asgari ücrete kadar olduğu tespit edilenler asgari ücretin üçte biri, Asgari ücretten asgari ücretin iki katına kadar olanlardan asgari ücret, Asgari ücretin iki katından fazla olanlardan ise asgari ücretin iki katı, üzerinden yüzde 12 oranında genel sağlık sigortası primi alınacak.” 

   GELİR TESBİTİ YAPTIRMAYANLARA NE OLACAK ?
1 Ocak 2012 tariyle yeşil kart vizesi dolanların bir ay içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat ederek gelir tespiti talebinde bulunmaları gerektiği ifade edildi. Gelir tespiti için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına ya da Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmayanlardan ise asgari ücretin iki katı tutarı üzerinden hesaplanan genel sağlık sigortası primi alınacağı kaydedildi.

www.mudurnuhaber.com