Nevruz Seben de Böyle kutlandı

Seben NEVRUZ u kutladı

Bolu nun Seben ilçesinde Seben Kaymakamlığı ve Seben Belediye Başkanlığı organizasyonu ile NEVRUZ etkinlikler ile kutlandı.

 

Seben ilçe sınırları içersinde bulunan Alpagut köy meydanındaki etkinlikte Ateş yakıldı ve çeşitli yarışmalar yapıldı. Yaklaşık 1500 kişinin katıldığı program bir bayram havasında geçti.

 YUMURTA YARIŞMASI

Programın en dikkat çekici kısmı Yumurta soyma ve yeme yarışması oldu. Programın sonrasında Seben Folklör ekibi gösterisi dikkat çekti.

www.mudurnuhaber.com

 

ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

 

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

 

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz. HAYIRLI OLSUN

 

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

 

“Nevruz Seben de Böyle kutlandı” için 11 yanıt

  1. -BAHAR BAYRAMI KUTLAMASI DİYE BUNA DENİR-

    çok zamandan beri oyun havaları eşliğinde oynamamıştım,oraya gidip oynayasım geldi.işte gerçek bahar bayramı kutlamaları bu!..bu kutlamaları herkes görmeli,medya şiddeti göstereceğini bunu göstermeli.

    bazı yerlerdeki kutlamalar kutlama değil tezgahlanan oyundan ibarettir.bu tezgaha maalesef kürt kardeşlerimiz alet oluyorlar.sanki zannediyorlar böyle taşkınlıklar yaparak bizler özgür olacağız.şunu unutmamalıdırlar ki buralar düşmandan ne büyük mücadelelerle ederek kurtarıldı,öyle kolay kolay da teslim edilmez,hele hele hiç kimse aklından geçirmesin bu iş o kadar basit değildir.

    işte bu vesile iledir ki komşu ilçelerimiz SEBEN,GÖYNÜK VE BİZ MUDURNULULAR ÇOK UYANIK OLMALIYIZ.BURALARIN KADR-İ KIYMETİNİ BİLMELİYİZ.

    SEBENLİYİM BEN,GÖYNÜKLÜYÜM BEN
    MUDURNULUYUM BEN,ABANTLIYIM BEN
    BUNLAR BOLU’NUN ELİ KOLU AZASI
    BOLU DA AĞZI OLAN KONUŞMASIN BİLMEDEN!..

  2. Organizasyon mutlaka güzel olmuştur, gulunmustur, eglenilmistir, stres atılmıştır, tebrik ederim. Ancak sormadan geçemeyeceğim ki bu bayramın daha onceleri de mesela 25 – 30 sene önce de kutlandigina dair bir fotograf ya da sair bir belge var mıdır? Yoksa bu da modaya uymak mıdır? Turk kültüründe yeri olmayan bir geleneği yaratma çalısmasının bir parçası mıdır?
    Bu konuda aydinlatici ve doğru bilgi verebilecek kimse var mı?

  3. sayın SEDAT bey sizinle karşılaşmak tekrar nasip oldu.sanırım sizinle seçim zamanı bilgi alış-verişinde bulunmuştuk.yalnız sizin bu sorgulama halinizi hayretle okudum ve hafiften tebessüm etmemek için kendimi zor tuttum.

    medyanın milletin efendisinin kültürünü tanıtmak için karış karış gezdiği bugünlerde böyle haber yapması sizi neden bu kadar tedirgin ettiğini bir türlü anlamış değilim.yıllarca MUDURNU ve diğer ilçeler köylerden kopuk yaşadı,şeherli tabir edlilen ilçe halkı köylünün hiçbir etkinliğini görmemek için ellerinden geleni yaptı.medya baktı ki şeherde ki kültür yozlaşıyor bireysel menfeatler öne çıkıyor,senli-benlik başını almış gidiyor şöyle bir köyleri dolaşalım dedi.tam bu esna da sizin bu derin soru sorma taktiğiyle karşıya karşıya geldik.bu etkinlik sizi neden bu kadar tedirgin etti bir türlü anlamış değilim.

    dünyamız o kadar hızla değişti ki o eski zamanlarda ki tek düşünce ve bakış penceresi yerini çoklu düşünce ve değişik pencerelerden bakmaya yönlendirdi.galiba sizin bundan haberiniz yok herhalde.ben milletin efendisinin bir çocuğu olarak benim küçüklüğüm de yapılandan bir tane örnekleme yapayım.bahar geldiği vakit çiğdemleri toplar onların kökleri fındık tanesi gibi olduğu için onları ninem bulgurla pişirir ve o pilavın yanına da pestil ezerdi.mahallenin çocukları toplanır bi güzel afiyetle yerdik.o pilavı tekrar yiyebilmek için ertesi seneyi de iple çekerdik.bana sakın ha çiğdem nedir diye sormazsınız umarım.

    BOLUMUZUN ilçelerin de kültür zenginlikleri fazlasıyla var.kaldı ki bu etkinlik orta asyadan günümüze gelmiş geleneklerden biridir.bu arada benim köyümün ismini taşıyan (mudurnu-alpağut) SEBEN -ALPAĞUT ta yapılması benim soyumun yani alpağut boyunun,yani soydaşalarımın yaptığı bu etkinlik bizlerde belki olmayan olmayan diğer soydaşlarım da olanları bana öğretti.bu böyle biline SEDAT bey.

    şimdi ben de size soruyorum.SELÇUKLU VE OSMANLI dan günümüze kadar gelen HACET BAYRAMLARINDAN haberiniz var mı?bundan da haberim yok demeyesiniz.ayrıca hasat mevsimi sonu köylerde çiftler sürülmeden önce yapılan türbe(horoz) bayramını biliyor musunuz?bu bayramın sadece tek bir yanı var bu bayramı her köy kendi içinde yapar.benim bilip de hatırlayabildiklerimden bazılarıdır bunlar.okuyuculardan ricam bir yanlışım varsa lütfen düzeltiniz.

    bu bayramlar insanlar birbirine yakınlaştırır,kaybolmaya yüz tutan akrabalık bağlarını güçlendirir,birbirlerini uzun zamandan beridir görmeyenleri bir araya getirerek hasret gidermeleri
    için bir vesiledir.

    medyanın bizleri yozlaştırmaya çalıştığı,sözde çağdaş avrupa lı yapmaya çalıştığı bu zaman da bazen onların istediklerinin tersi de olabiliyor.bu etkinlik de bunun en büyük örneklerinden bir tanesidir.

    DÜNYA ÜZERİN DE TÜRKLER YAŞADIĞI SÜRECE bundan sonra daha çok kültür zenginlikleri göreceğiz.en azından bu faaliyetlere tahammül gösterelim saygınlığımızı kaybetmeyelim!..

  4. Sayın TANRIKULU;
    Ne okuyup da anlamadığınız yukarıdaki yazımı yazarken ne de hayatımın başka bir döneminde saçma sapan sorgulamalar yapma ihtiyacı duymadım, duymam da. Ne söylemek istersem onu söylerim, ima da etmem. Çok gülmeniz geldiyse istirham ederim tebessümle yetinmeyin, kahkahalarla gülün.
    Bana “köylü milletin efendisidir” “ben köylüyüm, ezildim” ya da ne bileyim “şehirde yaşayanlar öz kültürlerinden uzaklaşmış, yanlızlaşmış kişilerdir” edebiyatı yapmaya kalkmayın, bende tutmaz, zira köyü de köylülüğü de -en az sizin kadar- bilirim. Nevruz hariç saydığınız tüm bayramları da bilirim, zamanını denk getirebildiğim sürece de katılmaya çalışırım.
    Şimdi dönelim ana meseleye; gerekli gereksiz bir sürü bilgi sıralamışsınız arka arkaya, sağolun. Ancak gayet de nazik bir şeklide sorduğum soruya bir cevap bulamadım. Bu nevruz nereden çıktı da siz dahil tüm memleket bu işi üzerlerine vazife olarak algıladı? Tekrar ediyorum; bana bu bayramın -çok değil- 20-25 sene evvel de kutlandığını, belgeli ispatlı gösterebilir misiniz? Yanlış anlamaya çok meyilli olduğunuz için bir kez daha ifade edeyim ki “kutlanmasın” demiyorum. “Nereden çıktı?” diyorum. Ama ben size bunun bir PERS bayramı, İRAN kökenli bir gelenek olduğunu, PKK elebaşısı, eli kanlı bebek katili tarafından “kutlansın” talimatı verildiği bir “bahar başlangıç bayramı” olduğunu belgesiyle ispatıyla gösterebilirim. İslam Dini’nde de bu tür bir uygulama yoktur!
    Önmli Not : BAHADIR isimli kullanıcıya yaptığınız gibi anlamadan dinlemeden benim de anneme babama sabır dilemeye kalkarsanız size olan saygımı kaybederim.
    Selam ve saygılarımla…

    1. sayın GÜÇ BEY;
      ben ezildim demedim.sadece ULU ÖNDER ATATÜRK’ÜN KÖYLÜ İÇİN KULLANDIĞI kelimeyi cümle içine koyarak yani milletin efendisi olarak yazdım.ben kesinlikle edebiyat yapmıyor aynen senin tarif ettiğin gibi içimden ne geçerse onu yazarım işte seninle ortak yanımız bu olsa gerek.

      gerekli gereksiz bilgi sıralamışsın diye ;yazmışsın.bence gerekli gereksiz bilgi değil yaşadığım kültür faaliyetlerinden birkaçı.bunu yerinde yaşayan anlayabilir.saygı duymanız yeter.saygı en büyük erdemlerden biridir.

      eğer farkındaysanız yaptığım yorumlarda kesinlikle nevruz kelimesi kullanmadım,bu kelimenin kürtçe olduğunu bildiğim için.kullanmamak için elimden gelen gayreti sarfettim.peki nevruz kelimesinin nereden geldiğini bildiğiniz halde neden nevruz diye kelime kullandınız?ben hiç kullanmadım BAHAR BAYRAMI diye kullandım.

      ben her ne kadar köylü olsam bile 15 yaşımdan beri şehir de hatta metropol kentimizin yanındaki KOCAELİN DE yaşamaktayım.eğer müsaade ederseniz kültür yozlaşmasının olduğunu,farkettiğimi belirtmeme saygı göstermeni isterim.

      BAHADIR BEYE yazdığım yazıya neden bu kadar kafayı taktığınızı bir türlü anlamış değilim.onun yazdığını okudunuz mu?bana cevap yazmış ona cevap vermedim.ben de onun kadar olaylara laiklik penceresinden bakarım ama ATATÜRK’ÜN ilkelerinin hepsinden bakarım.en çok üzerinde durduğum ilke ise MİLLİYETÇİLİK YANİ TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİdir.arkadaş bana döktürmüş ama din ve vicdan hürriyeti sınırını farkında olmadan aşmış,aştığı gibi de bana nasihat vermeye kalkmış.yine tekrar söylüyorum gelen misafir hocamızı dinlemek isteyenlere karşı farkında olmadan saygı sınırını zorlamıştır.

      ben oradaki BENİM GİBİ ALPAĞUTLU olan soydaşlarımla birebir konuşma imkanım oldu.bu bayram bu seneye mahsus değil her yıl kutlandığını hatta başlangıcını hatırlayan bile olmadığını,oradaki soydaşlarımın yerleşmelerinden itibaren yapıldığını bile söyleyenler oldu.bu kültür kürtlere ait değil.sadece onlar nevruzu özgürlükle karıştırıp karışıklık çıkarıyorlar.olay yapanların çoğunun da techir zamanında kaçan ermeni olduklarından haberiniz vardır umarım.o ermeniler kendilerini kürt diye göstererek içlerindeki büyük ermenistan hayaliyle yıllardır yaşamaktadırlar.

      BAHAR BAYRAMI;Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.21 mart diğer bir tabirle eskiden TÜRKLERİ YILBAŞISI olarak kabul edilmiştir.bunu da sizin gibi araştırarak aktarma ihtiyacını duydum.

      beni nevruz hakkında aydınlattığınız için çok müteşekkirim.benim her zaman dikkat ettiğim kural etik sınırları içinde demokratik bir ortamda fikirlere saygı göstererek tartışabilmek,tartıştığımız gibi de saygı sınırını aşmamaktır.bizler böyle tartışarak ülkemizin mozaiği olduğumuzu ne kadar güzel tartıştığımızı göstermemiz en büyük dileğimdir.

      sizin gibi kültürlü birisiyle yazışmamız benim için bir şans olsa gerek.iyi ki varsınız.benim istediğim de bu!..konuşan tartışan MUDURNU insanının sayılarının daha çok olmasıdır.bana gösterdiğiniz tepkilerin fazlasını MUDURNU nun menfeatleleri için göstermeniz dileğiyle.

      HOŞÇAKALINIZ SAYIN SEDAT BEY;size saygı ve selamlarımı iletirim.!..

  5. Türk Dünyası ve Toplulukları Haftası (21 Mart Nevruz gününü içine alan hafta)
    Türklerin ilk anayurdu Orta Asya’ dır. Türkler, Orta Asya’ dan çeşitli yönlere göç ederek ulaştıkları bölgelere kültürlerini taşımışlardır. Orta Asya’ dan başlamak üzere, özellikle doğuda bir çok Türk devleti mevcuttur. Bu devletler Sovyetler Birliği’ nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuşmuşlardır.
    Nevruz, Türk dünyasının kuzeyinden güneyine, batısından doğusuna kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan toplulukların pek çoğu tarafından yaygın olarak kutlanan bahar bayramıdır. Nevruz, ayrıca Türklerin Ergenekon’ dan çıkış günü olarak da benimsenmiştir. Nevruz günü, Türk dünyasında çeşitli şenlikler düzenlenmekte, bayram havasında kutlanmaktadır. Nevruz ateşi yakılarak ateş üzerinden atlanmakta ve halaylar çekilmektedir.
    Son yıllarda bağımsızlıklarını kazanan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Türk cumhuriyetlerinde veya diğer Türk topluluklarında “Türk Hürriyet ve Diriliş Günü” veya “Ergenekon Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Geniş halk kitleleri tarafından resmî devlet törenleriyle kutlanmakta olan Nevruz’da kutlamalar yediden yetmişe bütün toplumun katılımıyla yapılırken âdeta hayat durmaktadır…

    Türk halk kültüründe bayramlar, kültürel nedenlerin içeriklerine göre; dinî bayramlar, özel dinî günler ve kandiller, millî bayramlar, mahallî bayramlar ve mevsimlik bayramlar gibi adlar alırlar. Nevruz da, Türk halk kültüründe önemli bahar bayramlarının başında gelir. Takvime bağlı olarak 21 Mart’ta kutlanan bu bayram Yılbaşı, Hıdrellez, Saya gibi yöreden yöreye değişen isimler altında ve çoğu kez de birbiriyle örtüşmeyen tarihlerde kutlanır.

    Günle gecenin birbirine eşit olduğu ve kış mevsiminin bitip bahar mevsiminin başladığı 21 Mart, gerek hayvancılıkla ve gerekse çiftçilikle uğraşan topluluklar için hayatın dönüm noktası olan önemli bir gündür. Hayat tarzının veya hayatın idamesinde yeniden dirilişi simgeleyen 21 Mart tarihi, bu sebeplerle, pek çok takvimde ve kültürde “yılbaşı” olarak kabul edilmiştir. Bir başka ifadeyle 21 Mart günü, Güneş etrafında dönen bütün gezegenlerin yörüngelerinde başlangıç noktalarına geldikleri, gece ve gündüzün eşitlendiği, bütün kültürlerde soğuk, kötü ve meşakkatli olarak kabul edilen “kış”ın bitip, sıcak, iyi ve müşfik olarak kabul edilen “yaz”ın başladığı, tabiatın uyandığı ve dolayısıyla üremenin ve üretmenin başlangıcı demektir.

    Türk kültüründe 21 Mart tarihi, coğrafya ve iklimden kaynaklanan yapısal ve işlevsel sebeplerin yanında, Türk mitolojisine yansıyan tarihî sebeplerle de kutsanmış bir gündür. Bu tarih, “Ergenekon Destanı” adıyla bilinir. Bu tarih, Türk mitolojisinde kaybedilen bir savaş sonrası var olma mücadelesi veren birkaç Türk ailesinin sığındıkları “Ergenekon” adlı derin bir vadide 400 yıl boyunca çoğalıp büyüyerek, sığamaz oldukları vadiden dışarı çıkarak kaybedilen vatan topraklarına dönmek ve atalarının 400 yıllık ahlarını almak maksadıyla bir pîr demircinin işaret ettiği Demir Dağı eritip dışarı çıktıkları ve istiklâllerini elde ettikleri gündür. Türkler tarihleri boyunca bugünü belirleyerek 1926 yılına kadar resmî tatil olan bir bayram şeklinde kutlamışlardır. 1926 yılından sonra resmî tatil olmadığı hâlde halk kitleleri Nevruz bayramını kutlamağa devam etmiştir.

    Bunun en büyük sebeplerinden biri Nevruz bayramının Türk kültüründeki pek çok anlamı birden yüklenmiş olarak kutlanmasıdır. Bu zeminde, İslâmiyetin kabulüyle birlikte 21 Mart’ın yukarıda sıralanan coğrafî ve tarihî sebeplerin yanı sıra geniş Türk halk kitlelerince inanılan dinî ve menkıbevî sebeplerle de kutsal olarak kabul edilip bayram olarak kutlandığı görülmektedir. Nevruz’a İslâmî bir hüviyet kazandıran bu rivâyetlere göre 21 Mart tarihi, Allah’ın yeryüzünü gece ve gündüzün eşit olduğunda yarattığı gün, Hz. Âdem’in çamurunun yoğrulduğu gün, Cennet’ten sürgün edilen ve yaptıklarına pişman olan Âdem ve Havva’nın Tanrı tarafından affedilip buluşturuldukları gün, Hz. Nuh’un gemisinin Ağrı Dağına konup Hz. Nuh’un karaya ayak bastığı gün, Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan bezirgânlarca kurtarıldığı gün, Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i yardığı gün ve Hz. Ali’nin doğum günüdür. Nevruz Türk halk kültüründe bu sebeplerle de kutsanmış ve bayram olarak binlerce yıldan beri kutlanıla gelmiştir.

    Dünden Bugüne Nevruz

    Yukarıda genel çerçevesi çizilen Nevruz, geçmişte hayatın içinde yer alan bir faaliyet idi. Sanata ve edebiyata yansımaları vardı. Biraz batılılaşma macerası, biraz da tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle birlikte toplumsal değerlerimizden bir çoğu gibi Nevruz da belleklerimizden yavaş yavaş silindi.

    Türkiye’de bunlar olurken, Türk topluluklarında Nevruz son derece canlı bir durumda ve bir hayat faaliyeti olarak yer alıp, işlev görmeye devam etti. Sovyetler içinde biraz içi boşaltılarak veya rejimin özellikleriyle donatılarak olsa da Nevruz kutlandığı toplulukların gündeminden hiç düşmedi.

    .

    Unutmayalım ki Türk toplumunda bayramlar yapısı gereği “birleştirici, canlandırıcı, eğitici ve mutluluk verici” işlevlere sahiptir.

  6. Değerli kullanıcıların verdikleri bilgilere müteşekkirim. Ancak en basit haliyle tekrar soruyorum; bu seneden önce herhangi bir 21 Mart’ta köyleri de dahil Mudurnu’nun herhangi bir yerinde “yumurta soyma ve yeme yarışması” yapılmış mıdır? Onu da geçtim Bolu genelinde daha önce bu tür bir yarışma yapılmış mıdır? Bu gidişle PASKALYA da bir Türk bayramı olacak ondan korkarım…
    Selam ve saygılarımla…

  7. sayın SEDAT BEY yapılan etkinliğe saygı göstermemekte özenle gayret sarfediyorsunuz.konuyu saptırmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.bu bahar bayramının bu seneki tek farkı medya tarafından fark edilip okuyucularına aktarılmasından ibarettir.her sene kutlanan bir bayramdır.neden bu etkinliğe takıntı yaptığınızı bir türlü anlamış değilim.

    insanları buluşturan,kaynaştıran,bir araya gelmelerini sağlıyan böyle faaliyetlerin her zaman yanındayım sonuna kadar savunucusuyum.yıllarca milletimizi gruplara böldüler.ülkesini hiçbir karşılık beklemeden seven milliyetçi abilerime faşist diye dışladılar.bunun yanında hakkını arayan sol görüşlü abilerimi kominist diye adlandırdılar.bu iki gruptaki abilerimi karşı karşıya getirerek birbirlerine kırdırdılar.bu misyonu tamamladıklarını anladıklarında 1980 darbesini zorunlu hale getirme zeminini hazırlayarak tamamladılar.

    bunu yanında bu gruplandırmayı
    1-alevi sünni,
    2-kürt TÜRK diye ayırarak iki koldan harekete geçtiler.
    bu da yetmedi yanına
    3-üçüncü grubu oluşturarak namaz kılanları ve kur’an okuyanları fişleyerek adını da irticacı koydular.ardından 28 şubat kararlarını aldırdılar,bu da yetmedi 28 nisan e-muhtırasını internetten bizlere okutturdular.

    ne büyük ülkeymişiz ki tek saldırı akabinde yapılan üçlü saldırıya karşı ülkemiz halen daha dimdik ayaktadır.hiçbir ülke bu kadar saldırıya dayanamaz çoktan yerinde yeller eser başka ülkelerin himayesi altına girerdi.

    ama bu sıralarda ise şimdi farklı misyonla harekete geçerek esas hedefin bizlerin olduğunu hatırlatmak için etrafımızdaki çenberi giderek daraltmaktadırlar.nasıl mı?ırakı parçaladılar.suriyenin hali ortada şimdiler de ise iranla savaş hazırlıkları yapma senaryolarını oluşturarak zeminini hazırlamaktadırlar.en son halka ise hedef biz olduğumuzu hatırlatmak isterim.

    evet SEDAT BEY bizim tartıştığımız konu öyle veya böyle kaynaşmamızı sağlayan kültürel etkinlikten ibarettir.benim tahminime göre siz benim ve benim gibi düşünenlerin açığını kollayıp eleştiri bombardımanı için pür dikkatle bekliyorsunuz.ben kendi adıma size tekrar tekrar müteşekkirim.
    neden mi?
    bana sabrı ve tahammül etmeyi öğrettiniz.bunun yanında şu an yazımızı okuyan toplum içinde okuyuculara karşı saygınlığımı kaybetmemeyi,toplum önünde saygı ve etik kuralları içinde demokratik tartışmayı ve her ne kadar böyle bir etkinliği kabullenemeseniz de sizi kendi fikrinizle baş başa bırakmakla beraber sizin fikrinize saygı duymayı öğrettiniz.yazılarımı etik-saygı çerçevesin de yazmayı,size saygınlığımı kaybetmeme gayretini bana kazandırdınız..iyi ki varsınız.sizin bu eleştirisel yaklaşımınız olmasa bu yazdıklarımın hiçbirisini aktarma fırsatını belki hiç mi hiç bulamayacaktım.

    ha bu arada sakın üzerinize alınmayın bizim müslüman milletimizin paskalya denen yunan geleneğini bayram olarak ilan etmez.kaldı ki yunanlılar eskiden çoğu şeyleri osmanlıdan öğrendiler,ne zaman avrupanın uşağı oldular,pışpışlandılar kullanıldılar sonunda yozlaştılar ve battılar.tekrar ayağa kalkmak için bizim her şeyimize sahip çıkmaya çalışıyorlar.sonuna sadece -is- takısı getirerek.

    TÜRK MİLLETİNDEKİ bu kültür zenginliği var oldukça, birbirimize tahammül gösterdikçe ve saygı duydukça ALLAH’IN İZNİYLE bize hiçbir güç boyun eğdiremez.bunun örnekleri tarihimizde fazlasıyla mevcuttur.

    size içtenlikle belirteyim,hiç kimseye şirinlik yapmadan aklımdan ne geçtiyse aynısını yazıya aktardım.zaten öyle bir yeteneğe de sahip değilim.
    tekrar tekrar yazıyorum SEDAT BEY bana çok şey öğrettiniz.iyi ki varsınız,size minnettar ve müteşekkirim.

    sonsuz saygı ve selamlar HOŞ VE ESEN KALINIZ!

  8. Durduk yere millet düşmanı, bölücü, ayristirici ilan edildim, saglık olsun. Sayın TANRİKULU’nun da ne çok söyleyecek şeyi varmış da benim üzerimden beyan etti. Yusuf Bey beni ne sandığınızı anlayamadım ama yazdıklarımı tek okuyan siz değilsiniz sanırım, sizden başka bir kisi çıksın da bir saygısızlığımı göstersin lütfen. Yok sayın TANRİKULU yok öyle yağma. Ben sadece bir soru sordum, yagdirmadiginiz laf, yapistirmadiginiz yafta kalmadı. Şahsım için her ettiginiz lafa madde madde cevap verebilirim ama gerekli olduğunu sanmıyorum. Sizden tek ricam yazdıklarınızı tekrar gözden geçirmeniz. Yapılan etkinliğe saygısızlık etmedim. Hoş saygı
    duymak zorunda da değilim ya neyse. Sadece “daha önce yumurta kırma yarışması yapılmış
    mıdır?” diye sordum. Kaldı ki o sorunun cevabını da olumlu ya da olumsuz alabilmiş değilim.
    Sayın TANRİKULU;
    Çok şükür ki kimsenin bir açığını kollamadım bugüne kadar, kimsenin de arkasından is çevirmedim. Kimseye sırın görünmeye de çalışmadım. Yazdıklarınızın büyük kısmının hem de hiç tanımadığınız birine, bizzat bana açık / imalı hakaret içerdiğinin farkında mısınız? Tüm samimiyetime söylüyorum ki beni niteleyerek kurduğunuz ya da ima ettiginiz tüm olumsuz düşünceleriniz tek kelimeyle iftiradir, Allah’a havale ediyorum. Son olarak sunu belirtmek zorunda hissediyorum ki; hiç kimse karşısındakini alcaltmaya çabalayacak yucelmemistir.
    Daha fazla uzatmayacağım, uzatmanın da anlamı olduğunu sanmıyorum.
    Selam ve saygılarımla…

    1. Lütfen, arkadaşlar Eleştirilerimizi seviyeli tutalım. Kişisel görüşler yüzünden MUDURNU kaybetmesin. Her zaman söylediğimiz ve herkesin konuştuğu bir şey var, Mudurnu için çalışalım. Ama tartışmalardan icraata sıra gelmiyor. Bırakalım bu kısır tartışmaları, gelin birlik olalım. MUDURNU kaybediyor, eğer böyle devam ederse sen şöle dedin ben böle dedim MUDURNU yaşanamayacak bir yer olacak ve MUDURNU lu kalmayacak. Her kes kendi kendine itiraf etsin. Şeytanları üzerimizden uzaklaştıralım ki, her kes kazansın. LÜTFENNNNNN…

      1. sayın AYDIN BEY uyarınız için çok teşekkür ederim.bizler bu zamana kadar telepatik olarak konuştuğumuz için birbirimizi anlamakta zorluk çekiyoruz.bizler üretken olamadık.çünkü üzerimizde ben ”şunu dersem veya şu fikri verirsem başkaları ne der diyerekten” hep geride durduk veya fikrim kabul edilmez endişesini yaşayaraktan bugünlere geldik.ilk karşılaşmamız da birbirimize yan yan baktık.insanların kişiliğine göre değil üstündeki elbisesine göre veya cebindeki parasına saygı gösterdik.

        kişilerin bu davranış şekilleri beni rahatsız etti ve sonun da dedim ki benim bu kişilerden neyim eksik ki!.. öyle veya böyle yazılarıma aktarmaya çalışayım dedim.benim başkalarından tek eksiğim nedir biliyor musunuz?cebinde fazla parası olmayan,çocuklarını hiç kimseye muhtaç etmeden okutmaya çalışan mudurnu insanının bir neferi olmam.benim amacım kimseyi incitmek değil,sadece köy çocuğu olarak konuşabildiğimi,düşündüklerimi ve aklımdan geçirdiklerimi paylaşmak ve aktarabilmektir.

        belki farkında olmadan nefsani davranış sergileyerek yazışma şeklimiz bu duruma geldi.kendi içimizde nasıl olursak olalım ben burada tüm olumsuzluklara rağmen güzel ve ŞİRİN MUDURNUMUZU ,DOĞA HARİKASI ABANTIMIZI karınca misali tanıtmaya çalışıyorum.

        bende ki bu memleket sevdası her zaman kişilerin önündedir.ben burada sizin huzurunuzda SEDAT beye hakaret ve iftira içerikli yazılar yazmadım ama o incinmişe benziyor.sadece ona cevap esnasında geçmişten bugünüme bizler üzerinde oynanan oyun ve entrikalara değindim.SEDAT BEY sizi tanıyıp tanımamamın benim için o kadar önemi yok MUDURNU’LU olmanız yeter de artar..bizler o kadar şanslıyız ki herkes nasip olmayacak konumdayız.çünkü bizler MUDURNU’LUYUZ; parmakla gösterilen tarihi ve doğal güzelliklere sahip kentin bireyleriyiz.

        BİRLİK BERABERLİK İÇİNDE OLALIM,BİRBİRİMİZİN FİKİRLERİNE KATILMASAK BİLE SAYGI DUYALIMI İMA ETMEYE ÇALIŞTIM!.şahsı adına kesinlikle atıfta bulunmadım,kendisini bölücü ve ayrıştırıcı ilan etmedim.karşımdakini alçaltarak yükselmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim.eğer incittim ise kendisinden burada özür dilerim.SEDAT BEY ben yıllardır işçilik yapan birisiyim.bu yazıyı yazan hem köylü hem işçi hem de yıllardan beri şehir hayatının zorluklarını yaşayan,yaşayarak hisseden birisiyim.benim kim olduğumu bilesiniz.

        YUNUS EMRE’NİN SÖZÜNÜ AKTARAYIM;
        ”BEN YARATILANI SEVERİM,YARATANDAN ÖTÜRÜ”

        tekrar size saygı ve selamlarımı iletirim…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir