8-14 Mart Tuza Dikkat Haftası

Dünya Sağlık Örgütü günlük kişi başı tuz tüketimini 5 gramın altında önermektedir ve bu miktar bir tepeleme bir çay kaşığına (silme bir tatlı kaşığına) denk gelmektedir. Günlük olarak tüketilmesi önerilen bu miktar;  gün içinde tüm besinlerimizle aldığımız tuzu (sodyumu) da kapsamaktadır. Tuz, besinlerin doğal bileşiminde bulunduğu gibi, deniz tuzu (deniz suyunun buharlaştırılması ile elde edilir) ve kaya tuzu (halite, göl yataklarından veya toprak altından elde edilir, kurutulur) olarak da elde edilir. Genel olarak tuz sodyum ve klorürden oluşur. Sodyum klorür içeriği tüm tuzlarda (kaya, deniz, sofra tuzu) yaklaşık olarak aynıdır. Bu nedenle sağlık etkileri de aynı olmaktadır. 

Diyetimizdeki çok fazla tuzun, kan basıncını arttırarak (hipertansiyona neden olarak)  inme ve kalp hastalığı riskini yükselttiğini biliyoruz. İnme ve kalp hastalıkları da dünya çapında en önemli  ölüm ve sakatlık nedenlerinden ikisi olarak gösterilmektedir.

Sağlık Bakanlığı Türkiye Beslenme Rehberi’ ne göre; aşırı tuz (sodyum) tüketimi; kardiyovasküler hastalıklar, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, inme, osteoporoz ve bazı kanser türlerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Tuz tüketimi 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı)  aşmamalıdır. Tüketilen tuz iyotlu olmalıdır.

Sağlık Bakanlığı’ nın   Türkiye  Beslenme ve Sağlık Araştırması, 2017 çalışmasına göre  günlük kişi başı tuz tüketiminin 10.2  g/gün olduğu saptanmıştır.  Bu değer Dünya Sağlık Örgütü’ nün önerdiği günlük tüketim miktarının iki katıdır.

Aşırı tuz içeren besinler hangileridir?

  • Hazır soslar (soya, ketçap, barbekü, tartar, salsa, hardal, makarna vb. soslar)
  • Atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, patlamış mısır gibi)
  • Tuzlanmış kuru yemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.)
  • Turşu ve salamura besinler (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri
  • Aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan gazlı/gazsız mineralli içecekler
  • Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası vb. besinlerdir.

Aşırı Tuz Tüketimini Azaltmak için Öneriler Nelerdir?

Tuz tüketimi azaltılmalıdır. Bir kişinin günlük olarak kullandığı tuz miktarı 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır.

Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.

Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir.

 Masada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve masadan tuzluk kaldırılmalıdır.

Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır gibi), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), turşu ve salamura (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir.

Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır.

Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir.

Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.

Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir.

Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmelidir.

Tuz yerine doğal lezzet arttırıcılar (soğan

buykamagrausa.com

, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır.

Sağlık Profesyonelleri, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar,  gıda ve içecek sektörü,  lokantalar, restoranlar ve hatta bireysel olarak;  besinlerimizin içerdiği yüksek tuz ve bunun sağlığımıza zararlı etkileri konusunda farkındalığımız yüksek olmalıdır. #DahaAzTuz

www.mudurnuhaber.com

ANTİKOR TESTİNİZİ YAPTIRDINIZ MI?

Covid-19 pandemisinde dünya bir yılı geride bıraktı. Bu süreç ile birlikte antijen, antikor, ELISA, PCR gibi sözcükler de günlük hayatımıza girdi. Bu dönemde en çok merak edilen konular arasında Covid aşısı olan ve Covid-19’u atlatanların ne zaman bağışıklık kazanılabileceği önemli yer tutuyor. Bunu öğrenmek için önemli seçeneklerden biri de kişinin 2 doz aşı olduktan sonra antikor testlerini yaptırması. Peki, antikor testleri nedir, neyi gösteriyor ve bu konuda nelere dikkat edilmesi gerekiyor. Özel Çağsu Hastanesi Dahiliye Uzman Doktoru Halil Uğur Öney, bu konuda önemli bilgiler verdi.

Özel Çağsu Hastanesi Halkla İlişkiler Sorumlusu Neşe Alagöz, sağlık çalışanlarının aşılanması kararının ardından Çin’den getirilen koronavirüs aşısını oldu. Alagöz, aşının 2’nci dozunu olduktan yaklaşık iki hafta sonra antikor testi yaptırdı. Test sonuçlarını alan Alagöz’ün vücudundaki antikor seviyesinin yükseldiği görüldü.

“ANTİKOR DÜZEYİNE İKİNCİ AŞIDAN 20 GÜN SONRA BAKTIRILMALI”

Dahiliye Uzman Doktoru Halil Uğur Öney, 2. doz aşının ardından ne kadar süre sonra antikor testi yapılması gerektiğini belirterek; “Antikor süresine, ikinci yaşı yapıldıktan 20 gün sonra baktırmak en ideali. İkinci aşı yapıldıktan 10 gün sonra antikor artmaya başlıyor ama pik zamanı yaklaşık 20 gün sonradır. Eğer antikor düzeyimizi merak ediyorsak aşıdan 20 gün sonra baktırmakta fayda var” dedi.

“TOPLUMUN %70’İ AŞILANANA KADAR KORUNMAYA DEVAM ETMELİYİZ”

Maske, mesafe ve hijyene dikkat edilmesi yönünde vurgu yapan Öney, toplumun %70’nin aşılanması yapılana kadar korunmasının öneminden bahsederek; “Toplumun %70’i aşılanmadan, bireysel korunma yöntemlerimizi asla bırakmamamız lazım. Yani maske, mesafe ve hijyene mutlaka dikkat etmeliyiz. Toplumda ne kadar çok aşılama yapılırsa, o kadar çok bağışıklık olacağı için bulaşma gücü azalır. Bu manada koronavirüsü etkisiz hale getirebiliriz. Ancak “aşılandım, ben korunmayayım” diye bir şey yok. Toplumun %70’i aşılanana kadar ve koronavirüs mikrobu çok aza inene kadar korunmaya dikkat etmemiz lazım” şeklinde konuştu.

“ANTİKOR DÜZEYİNİZ DÜŞÜKSE BİLE BAĞIŞIKLIK MUTLAKA VARDIR”

Dahiliye Uzman Doktoru Halil Uğur Öney, kişinin vücudundaki antikor düzeyinin düşük ve yüksek olması durumunda bilinmesi gerekenlere işaret ederek; “Bir humoral, bir de hücresel bağışıklık var. Yapılan çalışmalara göre; antikor düzeyi yükselmese bile, hücresel bağışıklığın gelişebildiği söyleniyor. Yani antikor seviyeniz az çıkabilir ancak hücresel bağışıklık mutlaka vardır, onlar bizi koruyabilir.

“AŞI BİZİ 3-6 AY ARASINDA KORUYABİLİR”

Koronavirüs aşısının, muhtemelen 3-6 ay sonra koruyucu dozu bitiyor. Bu konuda, dünya genelinde çok çalışma yapılmadı. Çok bilinen bir şey değil. Korona ile tanışalı yaklaşık iki sene olacak ama daha aşıyla ilgili sonuçlar derlenip toparlanmadı. Sadece bilgimiz; aşı bizi 3-6 ay arasında koruyabilir. O yüzden bütün toplum aşılanana kadar maske, mesafe ve hijyene çok dikkat etmemiz lazım” dedi.

 “KORTİZON KULLANAN HASTALARDA AŞI YAPTIRMAK RİSK GELİŞTİREBİLİR”

Kronik rahatsızlığı olup ilaç kullanan kişilerin aşı yaptırmadan mutlaka doktorlarına başvurmaları gerektiği önerisinde bulunan Öney; “Bağışıklığı direkt etkileyen ilaçlar var, kortizon gibi. Kanser tedavisinde kullandığımız ilaçlar var. Hepsinin ayrı ayrı sonuçları oluyor. O yüzden kronik rahatsızlığı olan her hastanın doktoruna başvurması ve aşı ile ilgili bilgi almasında fayda vardır. Ona karar verecek merci doktorudur. Mesela kortizon kullanan hastalarda aşı yaptırmak risk geliştirebilir. Hastanın yumurta alerjisi varsa, bu da gelişebilir. Kalp yetmezliği olanlar, kan sulandırıcı kullananların mutlaka kendi hekimlerine danışmalarında fayda var. Çünkü bazı hastalarda koronavirüs aşısı yaptırırken çok çekiniyoruz. İmmünosüpresif ilaçlar kullanıyor hasta, bu hastalara aşı yapılırken çok dikkatli olmak lazım” ifadelerini kullandı.

“ANTİKOR TESTİ SONUCUM 28,42 ÇIKTI”

Koronavirüs aşısı olduktan sonra yaptırdığı testte antikor seviyesi yüksek çıktığını belirten Neşe Alagöz; “Yaklaşık bir buçuk ay önce ilk doz aşımızı olduk. 28 gün sonra ikinci doz aşımızı yaptırdık. 15 gün sonrada antikor düzeyimizi öğrenmek için hastanemizde antikor testi yaptırdım.  Antikor testi sonucum 28,42 çıktı. Bu da demek oluyor ki bağışıklığım artıyor ve antikor oluşuyor. Tabi sevindirici bir durum” diye konuştu.

“COVİD-19 OLDUM, ATLATTIM AŞI YAPTIRDIM DİYENLER KENDİNE GÜVENMESİN ”

Neşe Alagöz Maske mesafe ve hijyen kurallarına uyarak aşının etkisiyle korona virüsten kurtulma temennisinde bulunarak; “Covid-19 geçirmiş ve atlatmış kişiler antikor testi yaptırabilirler. Antikor düzeylerini öğrenebilirler. Biz aşı ile bu antikoru kazandık.  İkinci doz aşımın üzerinden 15 gün geçti ve antikor düzeyim oldukça iyi çıktı. Bir 15 gün sonra tekrar yaptırmayı planlıyorum. O zaman antikor düzeyinin daha da arttığının göreceğimiz söyledi doktorum. Bu durum bütün aşı olanlar için sevindirici. Aşının ardından oluşan antikor düzeyinin de oluşması da bir gerçek. Fakat

buy cheap kamagra oral jelly

, Covid-19 oldum, atlattım aşı yaptırdım diyerek maske, mesafe, hijyene dikkat etmeyelim gibi bir durum söz konusu olmasın” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIKLI BEDENLERİN COVİD-19’U DAHA RAHAT ATLATTIĞINI GÖRDÜK”     

Bağışıklık düzeyini yüksek tutmak için yaptıklarını aktaran Alagöz; “Maske, mesafe kuralı ile birlikte uyku düzenine çok dikkat ediyorum. Doktorlarımızın kesin önerileri doğrultusunda sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz, yürüyüş yapıyoruz. Bu süreçte sağlıklı bedenlerin Covid-19’u daha rahat atlattığını gördük. Sigara içen, sağlıklı beslenen ve uyku düzenine dikkat etmeyen kişilerin covid sürecini daha ağır seyrettiğini hastanede şahit olduk. Kendimize dikkat etmeliyiz” şeklinde konuştu.

Kaynak: Bolu Takip

www.mudurnuhaber.com

Pandemi Doğal Ürünlere ilgiyi artırdı

Tüm Dünyayı etkisi altına alan Korona Virüs sebebiyle insanların Doğal üretilen ürünlere ilgisi arttı.

Bolu da KOZABANT markası ile üretilen Doğal ürünler Türkiye’nin çeşitli merkezlerindeki mağazalardaki raflarda aranır markalar içerisinde yerini aldı.

Doğal ürünleri titizlikle ürettiklerini belirten Firma sahibi İsmail ŞENTÜRK KOZABANT Markası ile ürünlerimize gösterilen ilgiden memnunuz dedi.

Şentürk, ürettiğimiz doğal ürünlerden ÇAM KOZALAĞI,DAĞ KEKİĞİ,ISIRGAN OTU,ÇÖREK OTU Reçellerine son günlerde rağbetin artığını ifade etti.

Doğal yollar ile üretilen ürünler arasında Sirke çeşitlerininde olduğunu ifade eden ŞENTÜRK, Elma,Alıç,Hurma ve Ceviz sirkesi tüketicilerden tam not alıyor dedi.

DOĞAL ABANT KÖY ÜRÜNLERİNİ TEMİN ETMEK VE BULUNDUĞUNUZ BÖLGEDEKİ SATIŞ NOKTASINI ÖĞRENMEK İÇİN İSMAİL ŞENTÜRK: 0541 547 0014

www.abantdogalkoyurunleri.com

www.mudurnuhaber.com

GSS Borcu olanlar dikkat

Vergi ve prim borçlarına ilişkin yapılandırmalarda başvuru süresi sona erdi ancak genel sağlık sigortası (GSS) prim borcundan kurtulma fırsatı devam ediyor.

Mart sonuna kadar gelir testine girerek ödeme gücü olmadığını belgeleyenlerin borcu tümüyle silinecek. Ödeme gücü olanlar ise anaparayı nisan sonuna kadar ödediklerinde gecikme faizi ve cezalarından kurtulacaklar. 

GSS PRİM BORCUNDA BAŞVURU ŞARTI YOK, DOĞRUDAN ÖDEME YAPILABİLİR

Vergi ve prim borçlarında yapılandırma süresi sona ererken genel sağlık sigortası (GSS) prim borçlarından kurtulma fırsatı hala devam ediyor.

GSS prim borçları için başvuru şartı bulunmuyor. Borcu bulunan vatandaşlar 30 Nisan 2021 tarihine kadar prim borcunun anaparasını peşin veya parça parça ödedikleri takdirde borca ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammının tamamı silinecek. Ödemenin parça parça yapılması halinde tüm anaparanın 30 Nisan’a kadar ödenmesi gerekiyor.

Hazine Maliye Bakanlığı’nın interaktif vergi dairesine e-Devlet şifresi ile girildiğinde kişilerin GSS prim borçları görünüyor. Ödemeler doğrudan bu sistem üzerinden gerçekleştirilebilir .

ÖDEME GÜCÜ OLMAYANA GELİR TESTİ FIRSATI

Ödeme gücü olmayanlar gelir testine girerek GSS primi ödeme yükümlülüğünden kurtuluyorlar. Gelir testinde hane içinde kişi başına gelir asgari ücretin 3’te 1’inden az çıkarsa prim ödenmiyor. Ödeme gücü olmayanların primi bütçeden karşılanıyor. Bu yıl gelir testine girenlerin prim ödemekten kurtulabilmesi için hane içinde fert başına gelirin 1.192.50 TL’den az olması gerekir.

Gelir testinin normalde

Buy Amoxil UK

, yükümlülüğün başladığı tarihten itibaren bir ay içinde yapılması gerekir. Bir aylık süreyi kaçırmış ve bugüne kadar hiç gelir testine girmemiş olanlar için yapılandırma kanununda bir hak tanındı. Bu kişiler mart sonuna kadar gelir testi yaptırıp ödeme güçleri olmadığını belgeledikleri takdirde, haklarında çıkartılmış tüm GSS prim borçları ve gecikme cezaları silinecek.

30 AĞUSTOS SONRASI PRİMLERİNE DİKKAT

Yapılandırma kanunu, 31 Ağustos 2020 tarihine kadar olan GSS prim borçlarını kapsıyor. Vatandaşların tekrar borçlu durumuna düşmemesi için eylül ve sonraki aylara ait GSS primlerini düzenli olarak ödemeleri gerekiyor.

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANACAKLAR

GSS prim borcu bulunanlar normalde SGK üzerinden sağlık hizmeti alamazlar. Ancak, vatandaş mağdur olmasın diye bir süredir geçici düzenlemeler ile prim borcu olanlara da sağlık hizmetinden yararlanma hakkı tanınıyor.

Nitekim yapılandırma kanununda prim borcunu ödemeyenlerin 30 Nisan’dan sonra sağlık hizmeti alamayacakları düzenlenmiş iken, yayımlanan kararname uyarınca bu süre yılsonuna kadar uzatıldı. GSS prim borcu bulunanlar yılsonuna kadar devlete ait hastaneler ile devlet üniversitelerine ait hastanelerden sağlık hizmeti alabilecekler. Özel hastanelerden sağlık hizmeti alamayacaklar.

Ancak, sağlık hizmetinden yararlanmaları prim borcundan kurtulacakları anlamına gelmiyor.

GSS PRİMİ AYLIK 107.32 TL

Genel sağlık sigortası primi asgari ücretin yüzde 3’ü üzerinden hesaplanıyor. 2021 yılında aylık GSS primi 107.32 TL’ye yükseldi.

www.mudurnuhaber.com

Malul sayılmadaki püf noktaları!

SGK tarafından malul sayılanlar, en kolay ve en erken emeklilik hakkına sahip olmaktadır. Keza normal emeklilikte yaş şartı ve belirli bir süre prim ile sigortalılık şartları varken malulen emeklilikte bu şartlar son derece daha basit ve azdır. Yaş şartı da yoktur. 

KİM NASIL MALUL SAYILMAKTADIR?

 SGK uygulamasında sigortalının veya işverenin talebi üzerine SGK tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu;

  • 4/1-a (SSK) ve 4/1-b (Bağ-Kur) kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını,
  •  4/1-c (Emekli Sandığı) kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği SGK sağlık kurulunca tespit edilen sigortalılar Malul sayılmaktadır.

4/1-c SİGORTALILARINA İLİŞKİN ÖZEL HÂLLER 

4/1-c kapsamındaki sigortalılardan malul olduklarına karar verilenler, yazılı talepte bulunmaları hâlinde, haklarında belirtilen yasal malullük hükümleri uygulanmaksızın malullüklerinin mâni olmadığı başka vazife veya sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere istifa etmiş sayılacaklardır. Bunların, istifa etmiş sayıldıktan sonra dahi, kanun hükümlerinin uygulanmasını isteme hakları mahfuz bulunmaktadır. Ancak, kurumlarında başka vazife ve sınıflara nakli mümkün olanlardan özel kanunlarına göre yükümlülük süresine tabi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin yeni vazifelerine de mâni olduğuna dair usulüne uygun yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamayacaklardır.4/1-c kapsamındaki sigortalılardan, vazifelerini yapamayacak derecede hastalığa uğrayanlar, hastalıkları kanunlarında tayin edilen sürelerden (genel olarak Devlet Memurları Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yer alan süreler) fazla devam etmesi hâlinde, yine hastalıklarının mahiyetlerine ve doğuş sebeplerine göre malul veya vazife malulü sayılacaktır.Tedavisinin imkânsız olduğu sağlık kurulu raporuyla belirlenen hastalıklara uğrayanlar, sıhhi izin müddetlerinin bitmesi beklenilmeksizin SGK sağlık kurulunca “malul” veya “vazife malulü” sayılırlar. Sıhhi izin süresini dolduranların başka sınıf ve vazifelere nakledilerek göreve devam etme imkânları bulunmamaktadır. 

KANSERDE MEMURA 18 AY İZİN

 Devlet Memurları Kanunu uyarınca memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine;

  • Kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde 18,
  • Diğer hastalık hallerinde ise 12 aya kadar izin verilmektedir.

Belirtilen hâllerde, gerektiğinde bu süreler bir katına kadar uzatılabilecektir. Memurların hastalıkları sebebiyle yataklı tedavi kurumlarında yatarak gördükleri tedavi süreleri hastalık izinlerine ait sürelerin hesabında dikkate alınacaktır. Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılacaktır. SUBAY VE ASTSUBAYLARIN HASTALIKLARI Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu uyarınca subay ve astsubaylar, barışta ve savaşta hizmet yapamayacak şekilde hastalanan subaylar ve astsubaylar, hastalıkları geçici veya geçici olup sekel bırakan hastalıklardan ise, ay ve gün hesabı ile her bir hastalığı için toplam olarak ve fiilen 2 yılı geçmemek üzere, nekahet tedavisi, istirahat ve hava değişimi işlemine tabi tutulacaktır. Ayrıca;

  • Kanser, her türlü kötü huylu tümör, verem, kronik böbrek yetmezliği ile akıl ve ruh hastalıkları gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığa yakalananlar, toplam olarak ve fiilen 3 yılı geçmemek şartı ile tedavi, istirahat veya hava değişimine tabi tutulabilecektir.
  • Barışta ve savaşta görev esnasında veya görev dışında, görevlerinden dolayı bir saldırıya veya kazaya uğrayan veya bir meslek hastalığına yakalanan subay ve astsubaylar yukarıda belirtilen sürelere bağlı olmaksızın iyileşinceye kadar izinli sayılacaktır.

Hastalıkları sebebiyle hastanelerde geçen teşhis ve tedavi süreleri hastalık izinlerine ait sürelerin hesabında dikkate alınmayacaktır. Sıhhi izin süresinin hesabında; ilk hastalık izninin alındığı tarihten itibaren bir yıldan fazla ara vermeden aynı hastalık nedeniyle alınan rapor süreleri toplanacaktır. Ayrı ayrı hastalıklar sebebiyle alınan rapor süreleri birleştirilmeyerek ayrı değerlendirilecek ve aynı hastalık sebebiyle son istirahat raporunun bitiminden 1 yıl geçtikten sonra alınan raporlar da toplama dâhil edilmeyecektir.Son olarak belirtelim kadın sigortalılara verilen doğum öncesi ve sonrası izinler, sıhhi izin süresi kapsamında değerlendirilmemektedir.

www.mudurnuhaber.com

Kaynak: Türkiye Gazetesi

Kış aylarında koronavirüsten korunma rehberi

İngiltere’de açık mekanlarda maske zorunlu değil ancak İtalya’nın geneli ve Fransa’nın bazı yerlerinde, dışarıda maske de artık zorunlu. Uzmanlar maskelerin nemlendiği takdirde, dışarıdaki bakterileri durdurmayacağı, giyenin de hava damlacıkları yayma ihtimali büyüdüğü için işe yaramayacağı uyarısında bulunuyor. Dolayısıyla yanınızda yedek bir maske taşımak iyi fikir.

www.mudurnuhaber.com

HAYAT TEDBİRLE NORMALE DÖNÜYOR

HAYAT TEDBİRLE NORMALE DÖNÜYOR

Kamuoyunda “Yeni Normal” olarak tanımlanan döneme adım adım girdiğimiz şu günlerde, birçok kişinin en çok merak ettiği konulardan biri de, hastanelere gitmenin güvenli olup olmadığı.

Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, muayene olmak ya da kontrollerini yaptırmak isteyen hastaların, artık güvenle hastaneye gidebileceğini söyledi. “Burada önemli olan ‘Yeni Normal’ anlayışı doğrultusunda maske, eldiven, hijyen koşullarına uygun hareket etmektir. Gerekli tüm önlemleri, nereye gidersek gidelim, sokağa her çıktığımızda almalıyız” dedi.

Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, özellikle, kalp, mide, bağırsak problemleri gibi ciddi rahatsızlıklar ve kronik hastalıklarla ilgili sorunlarda geç kalmadan hekime başvurulması gerektiğini söyledi.

HAYAT YENİDEN CANLANIYOR AMA TEDBİRİ DE ELDEN BIRAKMAMALI

Farklı sağlık sorunları olan kişiler için hastanelerde özel alanlar açıldı. Bu noktada akla “Açılan bu alanlar temiz mi?” sorusu geliyor. Hastanelerde girişlerin ilk günden itibaren kontrol altına alındığına işaret eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Her ince detayda dahi, o kadar ayrıntılı önlemler alınıyor ki; kimi zaman hastalar ya da yakınları bunların hepsini fark edemeyebilir” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Hastaneye hangi amaçla gelinirse gelinsin, herkes kontrolden geçiriliyor, şikayetleri sorgulanıyor ve triyajı gerçekleştiriliyor. Hastaların girdikleri kapılar, bölümler ayrıştırılmış durumda. Sağlıklı hasta ile Koronavirüs şüphesi olan hasta çok net ayırabiliyor. Bununla birlikte hijyen ve temizlik kuralları çok önemli. Hastanelerde düzenli olarak tıbbi hijyen kurallarına uygun temizlik yapılıyor” diye konuştu.

HASTANELERDE ÇOK SIKI ÖNLEMLER ALTINDA ÇALIŞILIYOR

COVID-19 salgını nedeniyle alınan önlemlerin başında, seçici sağlık işlemlerinin ertelenmesi olmuştu. Öte yandan, izolasyon ve enfeksiyon kontrol önlemlerine dikkat ederek, kronik hastalığı olan hastalara hizmet sunmaya devam edildi. Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu “Mart ayından itibaren hastanelerde alanlar sınırlandırıldı. COVID-19 hastalarının bakıldığı yerler ve diğer sağlık sorunlarına sahip olan hastaların tedavi edildiği alanlar birbirinden ayrıştırıldı. Hastaneler, hem hastaya tanı koymak, hem de hastanelere gelenleri korumak adına iyi yapılandı. COVID-19 hastalarının bir bölümü evde tedavi edildi. Bilim kurulunun önerdiği ulusal rehberler bize yol gösterdi. Aldığımız önlemler, ABD ve Avrupa ülkelerinden çok daha iyi noktalarda olmamızı sağladı” dedi.

DÜNYA, ESKİ DÜNYA OLMAYACAK

“COVID-19 hastaları farklı klinik tablolarla gelmeye devam edecek. O yüzden kapı triyajı ve her çalışanın maske kullanımı, tüm hastanelerde devam edecek. Tam olarak eski düzen olmayacak ama, tedbirlerle hayat normale dönmeye başlayacak” diyen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlık Bakanlığına bağlı kamu hastaneleri de dahil olmak üzere artık tüm hastaneler online işlemlere başlıyor. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde birçok değişime hazırlıklı olmalıyız.”

www.mudurnuhaber.com

Kenevir Tohumu yağının Faydaları

Bu makalenin amacı birçok insanın hakkında fazla bilgi sahibi olmadığı kenevir tohumu yağının sağlık açısından faydalarını özetlemektir. Kenevir yağı kenevir tohumlarından elde edilir. Kenevir tohumu yağı, kenevir bitkisinin tohumlarının tercihen soğuk sıkım ile yüksek ısıya maruz kalmadan sıkılarak elde edilen yağdır. Pişirme ve gıdaların hazırlanmasında kullanılmaktadır. Kenevir bitkisinin tohumları, sapı ve yaprakları kullanılabilir. Hastalıklara karşı kullanılmasının yanında cilt ve saç için kozmetik sektöründe de öne çıkan bir bitkidir. Birçok losyon ve sabun yapımında tercih edilir. Esrardan farklı olarak kenevirden elde edilen ve ilaç olmayan bir besindir. Sağlık için zararlı olan doymuş yağları az içermesi ve birçok besinsel faktörü taşıması nedeni ile besin değeri yüksektir. 

https://mudurnuavm.medirevo.com.tr


Kenevir tohumu yağı içerisindeki maddeler, etkilerini kanabinoid reseptörleri CB1 ve CB2 ile etkileşime sokarak uygularlar. Tip 1 reseptörleri (CB1) çoğunlukla merkezi sinir sisteminde, yağ dokusunda ve çoğu hormonla ilgili organ da dahil olmak üzere birçok iç organda yerleşmiştir. Tip 2 kannabinoid reseptörleri (CB2) periferik sinir sisteminde (periferik sinir uçları) ve bağışıklık sistemi hücrelerinin yüzeyinde bulunur. Son zamanlarda araştırmacılar, endojen ligandların bu reseptörler için oynadığı rolün yanı sıra reseptörlerin kendi rollerine de gittikçe daha fazla ilgi göstermektedir. Şimdiye kadar, endojen kannabinoidlerin vücudun gıda alımını ve enerji homeostazını düzenlemeye katıldığı ve hipofiz bezinin, adrenal korteksin, tiroid bezinin, pankreasın ve pankreasın aktivitesi de dahil olmak üzere endokrin sistem üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu doğrulanmıştır. Endokannabinoid sistem ile endokrin sistemin aktivitesi arasındaki ilişkiler, kısırlık, obezite, diyabet ve hatta kardiyovasküler sistemle ilişkili hastalıkların önlenmesinde etkili olabileceği düşünülmekte ve araştırılmaktadır.
Bir çorba kaşığı kenevir tohumu yağında 14 gram yağ bulunurken bunun sadece 1 gramı doymuş yağdır. Düşük olan doymuş yağ içeriği ile doymuş yağ oranı yüksek domuz yağı ve tereyağı gibi hayvansal yağların yerine kullanılarak sağlıklı yağ tüketimi yapılabilir. Toplam kalori alımının %7’sinden azının doymuş yağlardan sağlanması yüksek kolesterol ve kalp hastalığı riskini azaltmanın en önemli yoludur. Kenevir tohumu yağı kalp hastalığı riskini azaltmaya yardımcı olan yağ asitleri içerir.
Kenevir tohumu yağında esansiyel amino asitlerin %80’inden fazlası bulunur ve diğer bitkisel yağlardan daha yüksektir. Esansiyel aminoasitler vücuttaki proteinlerin idamesini sağlayarak kas kitlesinde kaybı önleyebilir, ayrıca bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasını destekler. Bu durum özellikle AİDS, kalp yetmezliği ve kanserde sık olarak görülmektedir. Kenevir tohumu yağında az miktarda da olsa kalsiyum, potasyum, magnezyum, bakır, folik asit, B6 vitamini ve E vitamini olmak üzere vitamin ve mineraller bulunur. Son yıllarda faydası sıkça araştırılmaya başlanan kenevir tohumu yağının faydaları;
-Vücut hücrelerinin yenilenmesini uyarır. Özellikle içeriğindeki linoleik asit sayesinde yaşlanmayı geciktirir ve erken yaşlanma belirtilerinin önüne geçer. Serbest radikallere karşı vücudun direncini korunmaya yardımcı olur ve enerji verir.
-Güzel, sağlıklı ve sağlıklı bir cilde kavuşmak için cildi nemlendirir ve canlandırır, sivilceli ciltlerde cildi nemlendirir, saç ve tırnakları besler ve egzamalı cilde iyi gelir. Dermatite bağlı cilt kuruluğu ve kaşıntısında 20 haftalık uygulama sonucunda fayda gösterir (kenevir yağı içerdiği omega-6 yağ asidi olan gama linoleik asit cilt sağlığı için önemlidir).
-İçeriğindeki omega yağ asitleri vücutta denge sağlar. Özellikle et yemeyen vejetaryenler için oldukça besleyicidir.
-Saç için kullanıldığında saç derisini besleyerek ve nemlendirerek saçın parlaklık, doygunluk ve kolayca şekil almasını sağlar. 
– İçerdiği omega-3 ve omega-6 bileşleri sayesinde kalp-damar sağlığını korur ve tansiyon yüksekliğine yararlı etkileri vardır. Varis oluşumunu engeller. İçerdiği sitosterol bileşiği sayesinde kötü kolesterolü düşürür, iyi kolesterolü yükseltir.
-Kalsiyum içerir, bu nedenle kemik sağlığının korunmasına yardım eder. Osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltır.
-Potasyum içerir, bu nedenle diyabet (şeker hastalığı) riskini azaltır. Kan şekerini dengeler.
-İştah kapatma özelliği vardır. Kenevir yağı şeker isteğini bastırır ve daha uzun süre tok kalmanızı sağlar, bu sayede zayıflamanıza destek olur.
-Balık yağlarına göre kokusuz olduğu için tüketimi daha kolay olur ve sindirim sorunları oluşturmaz.
– İçerdiği tokoferol bileşiği sayesinde damar kireçlenmesi (ateroskleroz) ve Alzheimer hastalığına karşı koruyucu etki gösterir.
-Antioksidan bakımından zengindir. Bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur. Bu nedenle kanser hastalarına faydalıdır. Beyin kanseri, akciğer kanseri ve meme kanserine karşı iyi gelir. Özellikle akciğer kanserinde kanserin büyümesini yavaşlatır.
-Hormonların dengelenmesi sağlar. Özellikle menopoz dönemindeki kadınlara fayda sağlayarak menopoz dönemi sağlığını destekler.
-Romatoid artrit ve çeşitli eklem ağrılarına fayda sağlar. Yapılan araştırmalarda artrit gibi birçok eklem ağrısı türüne yarar sağladığı belirtilmiştir.
-İçeriğindeki çözünür lif sayesinde sindirim sistemi rahatlar. Bağırsaklardaki probiyotik bakterileri besler ve bağışıklık sistemini güçlendirerek kabızlığı giderir.
-Yüksek oranda E vitamini içerir.
-Sinir sistemini korur.
-Ruh halini iyileştirir. Depresyon ve kaygıyı azaltır.
-Vejeteryanlar için harika bir besin kaynağıdır. İçeriğindeki omega yağ asitleri vücutta denge sağlar. Bu nedenle et yemeyen kişiler için oldukça besleyicidir.

İncir çekirdeği yağı alırken mutlaka dikkat etmeniz gereken yağın soğuk sıkım olmasıdır. Cam şişede satılanı almalı ve kullanmalısınız.
İncir Çekirdeği yağında; %40 oranında Omega 3, %30 oranındaOmega6 ve %15oranındaOmega9bulunmaktadır.
İncir çekirdeği yağını kullanmanın herhangi bir yan etkisi ve zararı yoktur.İlk defa kullanıyorsanız cildinizin küçük bir bölümüne uygulayıp herhangi bir kaşıntı, kızarıklık oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.Küçük çocuklarda kullanmak isterseniz, öncelikle hekiminize danışıp onay almalısınız.

KAYNAKLAR
Borowska M, Czarnywojtek A, Sawicka-Gutaj N, Woliński K, Płazińska MT, Mikołajczak P, Ruchała M. The effects of cannabinoids on the endocrine system. Endokrynol Pol. 2018; 69(6):705-719. 
NaPier Z, Kanim LEA, Arabi Y, Salehi K, Sears B, Perry M, Kim S, Sheyn D, Bae HW, Glaeser JD. Omega-3 Fatty Acid Supplementation Reduces Intervertebral Disc Degeneration. MedSciMonit. 2019 Dec 14;25:9531-9537.
Häberling I, Berger G, Schmeck K, Held U, Walitza S.Omega-3 FattyAcids as a Treatment for Pediatric Depression. A Phase III, 36 Weeks, Multi-Center, Double-Blind, Placebo-Controlled Randomized Superiority Study. Front Psychiatry. 2019 Nov 27;10:863.
Natto ZS, Yaghmoor W, Alshaeri HK, Van Dyke TE.Omega-3 FattyAcids Effects on Inflammatory Biomarkers and Lipid Profiles among Diabetic and Cardiovascular Disease Patients: A Systematic Review and Meta-Analysis. Sci Rep. 2019 Dec 11;9(1):18867. 
Goto PL, Cinato M, Merachli F, Vons B, Jimenez T, Marsal D, Todua N, Loy H, Santin Y, Cassel S, Blanzat M, Tronchere H, Dejugnat C, Kunduzova O, Boal F.Invitro and in vivo cardioprotective and metabolic efficacy of vitamin E TPGS/Apelin.J Mol Cell Cardiol. 2019 Dec 10. pii: S0022-2828(19) 30388-8.
Aghajani MMR, MahdinezhadGorji N, Mirabi P, Mojab F. Effect of Ceratoniasiliqua (Carob) syrup and vitamin E on sperm parameters, oxidative stres index and sex hormones in infertile men: Protocol for a randomized controlled trial. Caspian J Intern Med. 2019 Fall;10(4):452-457.
Czarnywojtek A, Borowska M, Sawicka-Gutaj N, Woliński K, Teresa Płazińska M, Florek E, Ruchała M. The impact of cannabinoids on the endocrine system. Przegl Lek. 2016;73(10):781-6.
Afrin F, Chi M, Eamens AL, Duchatel RJ, Douglas AM, Schneider J, Gedye C, Woldu AS, Dun MD. Can Hemp Help? Low-THC Cannabis and Non-THC Cannabinoids for the Treatment of Cancer. Cancers (Basel). 2020 Apr 23;12(4). 

https://mudurnuavm.medirevo.com.tr

www.mudurnuhaber.com

Mide ve bağırsak kanserinden koruyan mucize besin iğdenin faydaları

Mide ve bağırsak kanserinden koruyan mucize besin iğdenin faydaları…

İğde pek bilinmese de iğdenin faydaları hastalıklarda bitkisel iyileşme gösteren özelliğini yeni yeni farkına varıyoruz. iğde ağacı meyvesinin Türkiye’de hemen hemen her bölgesinde yetişebilen bir ağaç türüdür. İğdenin sağlığa olan faydası günümüzde daha çok ilgiyle araştırılmaya başlandı. Küçük, çekirdekli bir meyve olan iğne pek çok sağlık sorununa derman oluyor ve pek çok hastalığa karşı koruma ile direnç sağlıyor. Ülkemizde de yaygın olan iğde ağacının meyvesinin faydalarını biliyor musunuz? Mide ve bağırsak kanserine karşı koruma görevi gören iğdenin faydalarına çok şaşıracaksınız. İşte mide bağırsak kanserinden koruyan mucize besin  iğdenin faydaları…
BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİR
Yabani iğdenin olgun meyve ve çekirdekleri; flavonoidler, likopen, karotenoidler, fitosteroller ve A, B1, B12, C, E, K, P vitaminlerinden zengindir. Yani kısaca iyi bir antioksidandır ve bu özelliği sayesinde kardiyovasküler sistemi ve bağışıklığı güçlendirir. Yaşlanmaya, iltihaba, mide bağırsak ülserlerine, kansere ve radyasyonun etkilerine karşı koruyucudur.

KAN DOLAŞIMINA OLUMLU ETKİSİ VARDIR
İğdenin diğer bir önemli özelliği omega 7 yani palmitoleik asit kaynağı olmasıdır. Çok sık duymadığımız omega 7, Tibetliler ve Moğollar tarafından geleneksel ilaç olarak kullanılan bir besin  ögesidir. Özellikle akciğerler, mide, dalak, kan dolaşımı üzerine farmakolojik etkilerinin olduğu yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır. İlk kez 1977 yılında, Çin  Sağlık Bakanlığı tarafından resmi olarak kaynaklara geçmiştir.

CİLDE VE GÖZE FAYDALIDIR
Omega 7 ayrıca derinin doğal bir bileşenidir, bu yüzden cildi nemlendirici ve onarıcı etkisiyle bilinmektedir. Bu özelliği ile yanık ve iyileşmeyen yaraların tedavisinde ve egzama gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Vajinal kuruluk ve göz kuruluğu gibi hastalıkların tedavisinde de etkilidir. Son yapılan çalışmalarda,Omega 7’nin saç ve tırnak üzerindeki olumlu etkileri de saptanmıştır.

KİLO KONTROLÜNE YARDIMCI OLUR
Omega 7 yağ asidinin diğer bir özelliği ise insülin seviyesinin düzenlenmesine yardımcı olarak yağ metabolizmasını düzenlemesi ve dolayısıyla kilo kontrolüne yardımcı olmasıdır. Bu mucizevi madde aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak vücudun insülin hassasiyetini artırır. Böylece vücut glikozu yağ olarak depolamak yerine enerjiye dönüştürür ve kilo kontrolü kolaylaşır.

BAĞIRSAKLARI DÜZENLER
İğdenin diğer önemli özelliği bağırsak düzenini sağlamasıdır. Özellikle ishal tedavisinde iğde sık kullanılan besinlerden birisidir. İğde meyveleri balla macun yapılıp tüketildiğinde sporcuların performansında artış sağlar. İdrar tutamama problemi yaşayanlar için tedavi amaçlı kullanılır. Mide bulantısı ve kusmanın tedavisinde etkilidir.


İĞDE ÜRÜNÜMÜZÜ MAĞAZAMIZDAN TEMİN EDEBİLİRSİNİZ. ÜCRETSİZ KARGO
https://urun.n11.com/kuru-yemis/igde-yeni-mahsul-mudurnudan-1kg-ucretsiz-kargo-P389480884

www.mudurnuhaber.com

Kalp hastaları spor yapabilir mi?

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emre Özpelit, “Kalp hastasının kardiyoloji uzmanı ile görüştükten sonra kendisine uygun olan egzersizin seçilmesi önemlidir. Kalp hastalığının türüne göre önerilen egzersiz tipi ve süresi farklılık gösterebilir” dedi.

Düzenli spor yapmanın kalp hastaları için faydalı olduğunu belirten Özpelit, “Kalp hastalarının düzenli egzersiz yapması yüksek tansiyonlarının ve kolesterollerinin düşmesine, kalp kaslarının güçlenmesine, kilo kontrolünün sağlanmasına, uyku kalitelerinin artmasına ve stres düzeylerinin azalmasına katkı sağlar” diye konuştu.

Az sayıda bazı kalp hastaları için sporun tehlikeli olabileceğini kaydeden Özpelit, şu bilgileri verdi: “Bunlar ciddi ritm bozukluğu, ciddi kalp kapak darlığı, alevli dönemde kalp yetersizliği ve ciddi akciğer tansiyonu olan hastalardır.

Kalp krizi geçiren, by-pass ya da stent uygulanan hastalar için de erken dönemde spor sakıncalı olabilir. Bu hastalar spora başlama zamanını mutlaka doktorları ile görüşmelidirler. Ancak birçoğu 2-3 hafta içinde yürüyüşlere başlayabilirler. By-pass ameliyatı sonrasında ise 6’ıncı haftadan sonra egzersize başlamak güvenli kabul edilir.”

Bu sorular çok önemli

Kalp hastaları spora başlamadan hekimlerine bir takım sorular sormaları gerektiğini söyleyen Özpelit, “Günde ne kadar egzersiz yapmalıyım? Haftada ne sıklıkta egzersiz yapmalıyım? Hangi egzersizi daha çok yapıp hangisinden kaçınmalıyım? Egzersiz sırasında ne gibi yakınmalarım olursa endişe etmeliyim? Egzersiz sırasında nabız ve tansiyonumu takip etmeli miyim? Kalp hastaları bu soruların cevaplarını doktorlarından öğrenmeleri önem arz etmektedir” dedi.

Kalp hastaları için en uygun spor türünün aerobik egzersiz olduğunu belirten Doç. Dr. Özpelit, şöyle konuştu: “Bu egzersiz değişik şekillerde yapılabilmekle birlikte en kolay ve ulaşılır olanı düzenli yürüyüştür.

Bisiklet, yüzme, ip atlama ve hafif tempolu koşu da öncelikle seçilebilecek sporlardandır. Genel durumu ve kas gücü iyi olan hastalar için önerilen egzersiz süresi haftada 150 dakikadır. Bunu hastalarımıza haftanın 5 günü, günde 30 dakika olarak öneriyoruz. Ancak kalp hastaları spora yeni başlayacaklarsa günde 5-10 dakika ile başlayıp yavaş yavaş arttırabilirler. Kardiyolog onayı alınmak koşulu ile genel durumu iyi olan bazı hastalar haftada 75 dakika olarak yoğun içerikli egzersiz yapabilirler. Direnç egzersizleri de uygun hastalarda el ağırlığı şeklinde düşük ağırlıklar seçilerek ve tekrar sayıları fazla tutularak uygulanabilir.”

‘Aşırı sıvı kaybı kalbin yükünü artırır’

Kalp hastalarının çok soğuk, sıcak ve nemli havalarda spor yapmaları uygun olmadığını vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Emre Özpelit, “Aşırı sıvı kaybı sıcak havalarda kalbin yükünü artırır ve çabuk yorulma, nefes darlığı, çarpıntı, bayılma ile sonuçlanabilir. Bu nedenle yaz aylarında bol sıvı almak çok önemlidir.

Yine çok soğuk havalarda göğüs bölgesine alınan rüzgâr kalp spazmı ve krizini tetikleyebilir. Ancak istatistikler göstermiştir ki kalp hastalarında spor yaparken kalp krizi geçirme ihtimali çok düşüktür. Hastalarımız hekim önerisi ile uygun sporları güvenle yapabilirler. Spor sırasında göğüs ağrısı, aşırı çarpıntı, göz kararması, bayılır gibi olma, aşırı nefes darlığı gibi yakınmalar başlarsa egzersiz hemen durdurulmalı ve erken dönemde doktora bilgi verilmelidir” dedi.

Kaynak:Yeni Mesaj

www.mudurnuhaber.com

Dünyada Eşi Benzeri Olmayan Sağlık uygulaması


Başkan Bağlı, “Aylık 76 Liralık GSS Primiyle Vatandaşlarımız Dünyada Eşi Benzeri Olmayan Sağlık İmkânlarından Yararlanabiliyor”
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Selim Bağlı, 81 SGK il müdürüyle video konferans yöntemiyle toplantı yaptı. 
İl Müdürleriyle Kurumun gündemindeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Bağlı, İl Müdürlüklerindeki iyi uygulama örneklerinin daha çok paylaşılması gerektiğine dikkat çekti. 
Türkiye’de aylık 76 liralık GSS primiyle insanların dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan sağlık imkânlarından yararlanabildiğini belirten Başkan Bağlı, bu kadar geniş kapsamlı bir içeriğe sahip olan GSS sistemi hakkında bilgi sahibi olmayan vatandaşın kalmaması için İl Müdürlüklerince daha çok çalışma yapılması gerektiğini vurguladı. 
Başkan Bağlı, kayıt dışılığın azaltılması için önümüzdeki günlerde öncelikle rehberlik faaliyetlerinin daha etkin yürütülmesi gerektiğini ifade ederek, “Bilgilendirme ile birlikte denetim çalışmalarına da hız vereceğiz.” dedi. 

www.mudurnuhaber.com

ABANT’TA ULUSLARARASI FARKINDALIK FESTİVALİ

ULUSLARARASI FARKINDALIK FESTİVALİ
Değişim Coşkusunu Yaşa!

27-28 NİSAN 2019, BOLU- ABANT (TAKSİM INTERNATIONAL ABANT PALACE OTEL)
Özlemle beklediğimiz taptaze bahar günleri geliyor!!! Doğa coşku içinde
rengarenk canlanıyor. Güneş ışıkları coşku içinde dans ediyor. Peki siz de baharla
gelen bu değişim coşkusunu yaşamak ister misiniz? Bu kez tüm varlığınızla,
bedensel, zihinsel, enerjisel, duygusal tam bir yenilenme, tam bir değişime var
mısınız?
Dünya Değişim Akademisi nisan ayında herkesi farkındalıkla değişmeye davet
ediyor. Uluslararası Farkındalık Festivalini “Değişimin Coşkusunu Yaşa”
temasıyla düzenliyor. Tepeden tırnağa coşkuyla dolacağınız organizasyonda
hayallerinizi gerçekleştirecek enerji ve kararlılığı bulacaksınız. Doğanın kalbinde
harika bir yenilenme, eşsiz bir değişim yolculuğu, kaçırmayın!!!
Festival Abant gölü kıyısında, oksijen dolu çam ormanlarının kokusunu içinize
bolca çekebileceğiniz konforlu bir otelde gerçekleşecek. Dokuz farklı çalışmanın
yapılacağı etkinlikte tatil, doğa, spor ve sağlıklı yemeklerle değişimin tadını
çıkarabilirsiniz.

FESTİVALDE NELER VAR?
Enerji Merkezi Çalışmaları:
 Özgüven, Yaratıcılık, İçsel Güç ve Saf Sevginin geliştirilmesine yönelik 4
özel çalışma! Sağlığa, bütünsel hayata ve evrenselliğe ulaşmak için.
Fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak dengeye ulaşacak,
farkındalığınızı yükselteceksiniz!

Değişim Programları
 Öfkeyi Dönüştürme Sanatı: Öfkeyi fark etme, kaynağını anlama ve
sevecenliğe dönüştürme!
 Korkuyu Aşma Sanatı: Felç edici korku duygusunu aşma ve yaşamı
doyasıya yaşama sevinci!
 Stres Yönetimi: Strese neden olan olaylara ve durumlara verilen tepkileri
doğallıkla yönetme becerisi!
 Depresyondan Özgürleşme Sanatı: Yaşama sevinci tükendiğinde karanlığa
gömülmek yerine, yaşama daha fazla tutunma gücü!
İnteraktif Söyleşi
 Eğlence dolu dans gösterilerinin ardından festivalin zirvesi söyleşide
bilgelik akışı içinde tüm sorulara cevaplar var!
Kişisel gelişime, değişime yönelik çok sayıda kitap..
Değişmek ve gelişmek isteyenlerin güvenilir adresi Dünya Değişim Akademisi,
her ay Türkiye’nin eşsiz doğal mekanlarında düzenlediği Farkındalık Festivallerini
artan ilgiyle uluslararası boyuta taşımış durumda. Yüksek enerji, pozitif bakış açısı,
sağlıklı gıdalarla, bedeninize ve tüm varlığınıza göstereceğiniz özenle hayatta her
şeyi farkındalıkla gerçekleştireceğinizi göreceğiniz harika bir etkinlik.
( www.dunyadegisimakademisi.com )

**********

Program Detayı:
27 Nisan Cumartesi
11:00 Kök Enerji Merkezi Çalışması – Özgüvenin Geliştirilmesi
12:30 Kahvaltı
13:30 Anatomi Sunumu
14:00 Sağlıklı Yaşam Vakfı Semineri
14:30 Korkuyu Aşma Sanatı
15:30 Stres Yönetimi
17:00 Pelvis Enerji Merkezi Çalışması – Yaratıcılığın Geliştirilmesi
18:45 Akşam Yemeği
19:45 Dans Gösterileri

20:00 İnteraktif Söyleşi – Tüm Sorulara Cevaplar
28 Nisan Pazar
08:00 Karın Enerji Merkezi Çalışması – İçsel Gücün Geliştirilmesi
09:30 Kahvaltı
12:30 Öfkeyi Dönüştürme Sanatı
13:30 Depresyondan Özgürleşme Sanatı
15:00 Göğüs Enerji Merkezi Çalışması – Saf Sevginin Geliştirilmesi
Festivale aileniz, iş arkadaşlarınız, dostlarınız, sevdikleriniz ile ya da bireysel olarak
rahatlıkla katılabilirsiniz. Etkinlik Abant Gölü kenarında ve 5 yıldızlı konforlu bir otelde
gerçekleşiyor.
Kayıt ve detaylı bilgi için =
T. 0 533 251 75 83 – 0 507 601 62 99 – 0535 695 00 26
info@festivalbudur.org
www.festivalbudur.org
facebook / festivalbudur.org
instagram / festival_budur
twitter /festival_budur

 

www.mudurnuhaber.com

 

https://urun.n11.com/helva-tahin-pekmez/mudurnu-saray-helvasi-sade-420-gr-1-adet-P332539105

SİZDE ÜCRETSİZ CHECK-UP UYGULAMASI YAPTIRABİLİRSİNİZ

SİZDE ÜCRETSİZ CHECK-UP UYGULAMASI YAPTIRABİLİRSİNİZ
Bolu Valisi Aydın Baruş, Sağlık Bakanlığının ülke genelinde başlatmış olduğu ücretsiz check-up uygulamasına dikkat çekmek için Beşkavaklar Aile Sağlığı merkezine giderek sağlık taramasından geçti.
Beşkavaklar Aile Sağlığı Merkezine giden Bolu Valisi Aydın Baruş’u İl Sağlık Müdürü Muhammed Emin Demirkol ile Şube Müdürleri, aile hekimleri ve sağlık çalışanları karşıladı.
Ziyarette Vali Baruş ilk olarak Aile Sağlığı Merkezi’ni gezdi. Yapılan çalışmalarla ilgili sorular soran Vali Baruş, merkezin tüm birimleri ve aile hekimlerini ziyaret ederek kolaylıklar diledi.
Diğer taraftan ise Sağlık Bakanlığının ülke genelinde başlatmış olduğu “Risk Tarama Programı” kapsamında Bolu merkez ve ilçelerindeki Aile Sağlığı ücretsiz check-up uygulamasına dikkat çekmek için Bolu Valisi Aydın Baruş sağlık taramasından geçti.
Aile hekimleri tarafından yapılan tarama hakkında Vali Baruş, Sağlık İl Müdürü Demirkol’dan bilgiler alırken, Bolu’da şu ana kadar ücretsiz check-up uygulamasından yaklaşık 4 bin vatandaşın yararlandığını ve bu yıl sonuna kadar hedeflerinin yaklaşık olarak 37 bin kişinin taramadan geçirilmesi olduğunu kaydetti.
Vali Baruş ziyaretin sonunda ise Dünya Kalp Sağlığı günü kapsamında yapılan çalışmalar hakkında da bilgiler aldı.
ÜCRETSİZ CHECK-UP UYGULAMASI İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Bu uygulama ile vatandaşların sağlık durumlarının kontrolü ve muhtemel hastalıklarının ortaya çıkmadan önlenmesi hedefleniyor. Bu tarama programı sayesinde vatandaşlar yaş, cinsiyet ve risk gruplarına göre check-up programlarından yararlanabilecek. Sigara kullanımı sorgulanması, ağırlık, boy, bel çevresi ve kan basıncı ölçümü ile açlık plazma glukozu, trigliserid, HDL, LDL, total kolesterol, kreatinin, TSH, ALT, tam kan, TİT, EKG ve kanser tarama programlarına göre gerekli muayene ve tetkikler yapılacak. İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Aile Sağlığı Merkezlerinde başlatılan check-up uygulaması, ücretsiz olarak yapılacak.
Bu hizmetten faydalanmak isteyen vatandaşlar internetten veya 182 numaralı Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden aile hekimlerinden randevu alarak, check-up uygulamasından yararlanabilecek.
www.mudurnuhaber.com

FARKINDALIK FESTİVALİ Değişimin Ritmine Katıl!

FARKINDALIK FESTİVALİ  

Değişimin Ritmine Katıl!

29-30 Eylül  – Abant Palace Otel, Bolu

Dünya değişiyor, doğa değişiyor, bizler değişiyoruz. Varoluşta değişmeyen tek şeyin  değişim olduğunu biliyoruz. Peki istediğimiz gibi değişiyor muyuz?

Dünya Değişim Akademisi Eylül ayında herkesi farkındalıkla değişmeye davet ediyor.  Uluslararası Farkındalık Festivali’nde umutlarınızı ve hayallerinizi hayata geçirecek enerjiyi  ve kararlılığı bulacağınız,

kaçırılmayacak bir organizasyon hazırlıyor. Siz de bu değişimin  ritmine katılabilir, doğanın kalbinde, kendinize doğru harika keşiflerle dolu bir değişim  yolculuğuna çıkabilirsiniz.

Festival Abant gölü kıyısında,  oksijen dolu çam ormanlarının kokusunu içinize bol bol  çekeceğiniz konforlu bir otelde gerçekleşecek. Sekiz farklı çalışmanın yapılacağı  etkinlikte tatil, doğa, spor ve sağlıklı yemeklerle değişimin tadını çıkarabilirsiniz.

Değişim programında; Özgüven, Yaratıcılık, İçsel Güç ve Saf Sevginin geliştirilmesine yönelik 4 özel çalışma var. Ayrıca Stres Yönetimi, Öfkeyi Dönüştürme, Korkuyu Yenme, Depresyondan Özgürleşme üzerine etkili çalışmalar ve İnteraktif Söyleşi – Tüm Sorulara Cevaplarla değişim, dönüşüm ve gelişim hedeflerinize ulaşacaksınız. Eğlenceli dans gösterileri de programda yer almakta.

Türkiye’nin doğa harikalarından Abant Gölü kıyısında, stres ve gerilimden uzaklaşarak rahatlamak, değişim hayallerinizi gerçekleştirmek ve yaşama yepyeni gözlerle bakmak için kaçırmayın!

 

DÜNYA DEĞİŞİM AKADEMİSİ                                

www.dunyadegisimakademisi.com   –   info@dunyadegisimakademisi.com 

Festival programı:

29-30 Eylül, 1 gece 2 gün.

29 Eylül Cumartesi:                        

11.00 – Kök enerji merkezi çalışması – Özgüvenin geliştirilmesi

12.30 – Kahvaltı

14.30 – Korkuyu Yenme Sanatı

15.30 – Stres Yönetimi

17.00 – Pelvis enerji merkezi çalışması

18.45 – Akşam Yemeği

19.45 – Dans Gösterisi

20.00- Tüm Sorulara Cevaplar – İnteraktif Söyleşi

30 Eylül Pazar:                    

08.00 – Karın enerji merkezi çalışması

09.40 – Kahvaltı

12.30 – Öfkeyi Dönüştürme Sanatı

13.30 – Depresyondan Özgürleşme Sanatı

15.00 – Göğüs enerji merkezi çalışması

Kayıt ve detaylı bilgi için : 0 212 243 96 42 – 0 533 251 75 83

 

Bakan Sarıeroğlu’ndan emeklilik yaşı açıklaması

Bakan Sarıeroğlu’ndan emeklilik yaşı açıklaması

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, emeklilik yaşı konusunda açıklamalarda bulundu. Sarıeroğku, “Emekli yaşıyla alakalı son dönemlerde vatandaşlarımızın kafalarını karıştırmaya yönelik çok yalan bilgiler paylaşılıyor” dedi.

Adana Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü tarafından bir restoranda ‘SGK’da Yılın Enleri’ törenine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu katıldı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından okunan ezanla oruçlar açıldı. Oruçlar açıldıktan sonra konuşma yapan Bakan Sarıeroğlu emeklilik yaşıyla ilgili vatandaşları bilgilendirdi.

Son dönemlerde emeklilik yaşıyla alakalı yalan bilgiler paylaşıldığını ifade eden Bakan Sarıeroğlu, “Emekli yaşıyla alakalı son dönemlerde çok korkunç, malesef ki sahalarda yansıyan, vatandaşlarımızın yine kafalarını karıştırmaya yönelik çok yalan bilgiler paylaşılıyor. Artık nezaketi de bir yere kadar muhafaza edebiliyoruz. Siyasette genel bu tarz söylem içerisinde olan birisi değilim. Ama bu kurumu yapılan bu tarz bilgi eksiliği ile ortaya konulan iddia kurumumuzun, kurumsal olarak itibarına yapılan saldırı olarak değerlendiriyoruz. Dediğimiz gibi 81 milyonun emanetini korumak zorundayız. Şu an Türkiye’de 65 yaşında emeklilik yok. Sahalarda deniyor ki emeklilik yaşı 65, böyle bir uygulamaya henüz geçmiş değiliz. 2002 sonrasında sigortalı olanlarda, kadınlarda 58 yaşında, erkeklerde 60 yaşında emekli oluyorlar” dedi

Bakan Sarıeroğlu şöyle devam etti;

“65 yaş uygulamasını 2036 yılı sonrasında başlatıyoruz ve ilk emeklilerde 2048 yılında itibaren olmaya başlayacak. Bu anlamda Türkiye’de emeklilik yaşı 65 değil bunun altını çizmek istiyorum. Ülkemizde 2002 öncesi sisteme giren vatandaşlarımızın ortalama emekli yaşı 52 ile 54 arasında bunun altını özellikle çizmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“Kurumumuzun şanssızlığı ana muhalefet partisinin genel başkanının bu kurumda geçmişi olması”

Bir kamu kurumu olduklarını dile getiren Bakan Sarıeroğlu, “Sosyal güvenlik kurumuyla ilgili söz söyleyenlerin normalde sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. Maalesef ki bizim kurumumuzun şanssızlığı ana muhalefet partisinin genel başkanının da bu kurumda bir geçmişi bulunması. Geçmişte fazla veren bir kurumken, açık veren kurum haline getirilmiş. Hastanelerin hali ortada, ilaç kuyruklarının hali ortada, emekli maaşı almak için yaşanan çileler. Maaş çekmek isterken kuyrukta vefat edenlerin görüntüleri hala hafızalarda. Bugün geldiğimiz aşamada evlere kadar emekli maaşlarının götürüldüğü, vatandaşlarımızın ayağına hizmet sunulduğu, geçmişte sadece SSK hastanelerinden ya da hastane içerisinden eczanelerden hizmet alınırken, bugün 2 bin 400 hastanede vatandaşlarımız arasında şemsiyesi altında bulunduğu sosyal güvenlik sistemine yönelik ayrımcılığın olmadığı herkesin eşit şekilde, SSK’lısının, Bağkur’lusunun, Emekli Sandığı’na mensup kişilerin aynı hizmeti alabildiği, 25 bin eczaneye, 20 bin 500 medikal eczaneye, 6 bin optisyenlik müessesesi, bin işitme cihazı satış merkeziyle yani 40 bine yakın bir yol arkadaşlığıyla hizmet sunan bir kurum haline gelmiş durumdayız. Bundan birileri rahatsızlık duyuyor, onlar rahatsızlık duymaya devam etsinler” dedi.

Bakan Sarıeroğlu konuşmasının ardından ‘SGK’da Yılın Enleri’ ödülünü kazanan kişilere ödüllerini takdim etti.

Kaynak: Kamudan Haber

www.mudurnuhaber.com