ABANT’TA Mudurnu çalıştayı gözlemleri 2

ABANT’TA Mudurnu çalıştayı gözlemleri 2

 

Geçtiğimiz Hafta ABANT Büyük Otel de gerçekleştirilen Çalıştay ile ilgili gözlemlerimin öğleden sonraki bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Öğle yemekleri Maşaallah çok okkalıydı, Büyük Oteldeki bizim Şeherlile, bizleri geldi diye dört başı Mamur bi sofra hazırlamışla,  bizlede açık Menüyü görünce bem köylülerin yaş Çam ağacına döndükleri gibi döndük. Ne etlisi galdı, ne sütlüsü galdı, sağolsun Komşumuz Köfteci Ruhi abinin hıra oğlu da İbrahim TUTAR, yemeklerin üstüne birde Bol Köpüklü Türk Kahvesini söyleyince oturduk galdık.

Öğleden sonra, çalıştaya bizim şeherden katılanların bazılarının Çalıştaydan usulcacık ayrıldıklarını fark ettim.  Aslında hiç fark edilecek gibi değildi, emme insan işte uğraşınca ve çalışınca her bi şeyleri görüyor.  Muhasebeci Saadet KARS ablam ile bir iki dakika ayaküstü sohbet ettik, nasıl buldun dedim, valla bi şey anlayamadım dedi.

Neyse,  4 odaya ayrıldı katılımcılar, Moderatörler eşliğinde 1 saati aşkın bir süre odalarda gruplara göre Mudurnu tartışıldı. Zaman, zaman odalarda hararetin yükseldiğini ve konuların karıştığını gördüm,  odalardan birinde bizim Turizmci, Osman KARACA Enişte, olaya farklı bir açıdan yaklaşmış, adeta odadakilerin hepsinin konuştuklarına reset atmıştı, yani sıfırlamıştı.  Baktım ki bu oda biraz karışık hemen diğer bir odaya geçtim,  bu odada diğer odadan hiç eser yoktu, Çünkü Odada Osman KARACA Eniştemiz gibi başka bir Enişte olmadığı için burada havalar gayet normal.

Katılımcıların çalışma yaptığı 4 odadaki gözlemlerim aynıydı, odadakiler yani, Mudurnulu ve Mudurnu’da yaşayanlar artık biz buradaki sorunları konuşmaktan bıktık, bir an önce ne yapacaksak yapalım, bizim üzerimize ne düşüyorsa yapalım derken, Mudurnu’yu yeni keşfedenler ise, Mudurnu’da şu yok, Mudurnu’da bu yok diye ilçedeki problemleri aktarmaya çalıştıklarını gördüm.

 

Uzun lafın kısası…..

 

Evet, Mudurnu ‘da sorunları biliyoruz, aslında çözümüde gayet basit…

 

Fitne, Fesatlık ve dedikodu….

 

Bunları bitirdik mi direkt olarak Mudurnu’da ister Turizm’e gireriz.

 

Yani, Mudurnu’da Birlik ve Beraberlik olursa olur, olmazsa Çalıştay ve benzeri şeyler Mudurnu’da maalesef başarıya ulaşamaz.  Sorun bizim sorunumuz, çözümünüde bizim çözmemiz lazım.

 

AYDIN ÖZPELİT

 

MUDURNU HABER

İletişim: 0 535 735 91 64

e-mail: mudurnuhaber @gmail.com

YETER

YETER

Gündüz güneş olmasa
Gözünün kor’u yeter
Geceme ay doğmasa
Yüzünün nuru yeter.

İnandın ona buna
Ayrıldık yana yana
Aşkımın hatırına
Maziyi koru yeter.

Ayrılık geldi başa
Bak gözümdeki yaşa
Gerek yok artık kışa
Saçımın karı yeter.

Şimdi gönlüm eyvahta
Lanet okur bu bahta
Aşka edilen ahda
Sözünün eri yeter.

Sensizlikle duramam
Hüzünleri saramam
Cenneti de aramam
Dönüver geri yeter…

Belki karlı kış günü
Belki de bir güz günü
Duyunca öldüğümü
Dönüver geri yeter.

Abdullah Atay

www.mudurnuhaber.com

MUDURNULU BİLİNCİ STRATEJİSİYLE MUDURNULU VİZYONU

MUDURNULU BİLİNCİ STRATEJİSİYLE MUDURNULU VİZYONU

 

Mutlu sağlıklı geleceğimizi kültürel yaşamımızı,  ekonomimizi ilgilendiren Mudurnu Kültürel Miras Alanı Yönetim Planı vizyon ve strateji belirleme toplantısının Mudurnu Kaymakamlığı, Mudurnu belediyesi, Kent konseyi başkanlığı, Muktuder derneği, İstanbul’daki Mudurnulular platformu, Marka ajansı turizmle ilgili paydaşlarla 29 Nisan Salı günü büyük Abant otelinde gerçekleştirildiğini yerel haber sitelerimiz ve Facebook sitelerimizden gözlemledik.

 

Tertip komisyonu ve Katılımcıların sonuç bildirgesine katkı olması kültürel miraslarımızı korumak kendimize özgü kimliğimizi ortaya çıkarılması için stratejimizin Mudurnulu bilincimiz üzerine uygulanmasını öneriyorum.

Mudurnulu bilincinin temeli hazır olan Ahilik kültürel yaşam bilinci prensiplerinin tüm hizmet sektöründe uygulanması ilçemize bu güne kadar olduğu gibi farklı değerler katacak kültürel mirasımız da kendiliğinden korunacaktır.

Mudurnululuk bilincini hatırlatacak kuralları halkın görüşüne ve eğitimine sunarak belediye, kaymakamlık sivil kamu derneklerin gözetimleriyle Mudurnululuk kimliğimizi ortaya çıkaran çalışmalar yapmalıyız.

Sürdürülebilir hizmet üretimlerin başarısının sırrıda Mudurnululuk bilinci kültürümüzdedir.

 

Ekonomisi güçlü kişilere, dış turistlere hizmet edecek geceliği kişi başı  200 Euro dan başlayan butik otelciliğe önem verilmeside hedefimiz olmalıdır.Yatırım maliyetleri aynıdır.

Mevcut yapılarımızı Kültürümüzü doğamızı bozmayacak eğlenceli otel içi ve sokak içi tasarımlar yapmalıyız

Ekonomik fayda sağlamak için termal devre mülk yatırımcılarımız gibi köylerimizde doğru yerlerde en çılgın küçük butik otellere önce Mudurnulu girişimciler başlamalıdır.

Mudurnulu değer intibasını hak eden önce Mudurnuluların yatırımı olan işletmeler desteklenmeli Abant büyük otelde yapılan toplantı sonucu kararda VİZYON önce Mudurnulu olmalıdır. Aksi takdirde kültürel mirasımızda zamanla kaybolacaktır.

 

Doğal güzelliklerimiz yer altı yer üstü kaynaklarımız, Mudurnuluk bilinci kültürü Mudurnu yu turizm pazarı haline getirecektir gelmiştir. Bacasız sanayi turizmimiz tavukçuluk ve diğer üretim sektörlerini de yaşatacak kurtaracaktır çare turizmdir.

 

Çalıştay guruplarının netleştireceği vizyon ve stratejilerin uygulanması ihtiyaç önem sırasına göre netleşmeli yapılan toplantılar bir konu bir gündemle sekretaryalı profosyonelce sonuçlandırılmalı konular dağıtılmamalı katılımcılarda gündem dışı önerilerle kafa karıştırmamalıdır. Her kurum sosyal sorumluluklarını hizmetlerini daha çok halkla paylaşılmalı, iletişimler sağlamalı,  zaman kaybetmeden hedefe ulaşılmalı, kaynak kaybına yol açılmamalıdır.

 

 UĞUR TÜRESİN 

www.mudurnuhaber.com

ABANT’TA Mudurnu çalıştayı gözlemleri

ABANT’TA Mudurnu çalıştayı gözlemleri

Yine mi havanda su dövdük?

Yıllardır çeşitli toplantılar yapılır ve Mudurnu’da şöyle yapacağız, Mudurnu’da böyle yapalım denir. Evet, bunlardan bir tanesi daha 29 NİSAN 2014 Salı günü MUDURNU / ABANT ta Büyük Abant Otelinde yapıldı.

aydın özpelitBen  12 yıldır her toplantıda olduğum gibi bu toplantı öncesinde de heyecanımı yenemedim,  Mudurnu  Kaymakamlığı Mustafa SOYGÜR arkadaşımın daveti üzerine katıldığım  çalıştay’da ilk gördüğüm şey beni çok üzdü.

Mudurnu ilçemizden sabah saat 08.30 da otobüs kalkacağı söylendi ve Hükümet konağının önüne geldiğimizde 45 kişilik Otobüsü gördüğüm an, bu iş bitmiş bravo bu işi organize eden arkadaşlarıma derken, Otobüse bindiğimde sadece 9 kişinin 45 kişilik araçta olduğu beni çok üzdü.   Sonrasında ise terminale çıkıp 26 kişilik bir araca geçip ben ve özgür KOCABAY arkadaşım da dahil olmak üzere 12 kişi ABANT ın yolunu tuttuk.

Abant’a vardığımızda OTEL de hep bizim şeherin çocukları çalışıyor,  sohbet ve muhabbetin ardından  Çalıştay başladı,  ABANT Büyük Otel Yedigöller Konferans salonundaki  boş Koltukları gördüğümde bir Mudurnulu olarak  dışarıdan gelen misafirlere karşı  utanmamak elde değil, öğrendiğime göre 300 davetiye   basılmış, peki  bu tip Mudurnu’nun geleceği konusunda  yapılan bir toplantı için neden organizeli bir çalışma yapılmadı? diye soruyorum.

Madem, bu kadar çaba var, madem bu kadar emek var,  bu yapılanlar göstermelik mi yapılıyor ? diye sormak gerekiyor.  Hiç kimse hemen karşı atağa geçerek Mudurnu’da insanlar bu tip işlere ilgi göstermiyor demesin.

Nedeni ise, istenildiği takdirde nasıl insanlar bir araya getirilebiliyorsa bu tip Mudurnu’nun geleceğinin masaya yatırıldığı bir toplantıda 5260 Nufuslu Mudurnu’dan sanırım 300 kişiyi bulmak zor olmayacaktır.

 

Not vermek gerekirse Organizasyonun bu kısmında sınıfta kalındı ve ben puan olarak 0 vermek zorundayım.  Mudurnu’ya gelip haber yaptığımda birçok arkadaşım ve Mudurnu sever bizim bu konudan bilgimiz ve Haberimiz yok diye sitem ediyor,  sağ olsunlar İstanbul’dan Mudurnu Platformundan değerli hemşerilerimize bile haber verilip Mudurnu ilçesindeki yaşayan ve hakikaten bu Çalışta ya değer katabilecek kişilerin Davet edilmemesi veya boşluk bırakılması bence emeğe biraz saygısızlık olmuş.

 

MUDURNU Çalıştayı başlıyor  ve sunuculuğu değerli Hocam Kamuran ESEN ablamız yapıyor, Çalıştay da  protokol konuşmalarının ardından   düşünceler, Mudurnu’da neler yapılabilir tartışıldı.  Çalıştay Danışmanı  Dr. Ayşe Ege YILDIRIM  kısa bir konuşmanın ardından  Çalıştay konularına geçti.

Dr. Ayşe Yıldırım’ı Mudurnu ilçemiz için hakikaten bulunmaz bir değer diye düşünüyorum ve daha önce yapılan Mudurnu Çalıştayındaki heyecanını yitirmediğini görmek bir Mudurnulu olarak beni bir kez daha mutlu etti.   Olaya vakıf oluşu ve Mudurnu ilçemizde bize bir çıkış rehberi olabileceğine kanaatim bir hayli yükseldi.

Bu işin iyi tarafıydı, diğer bir tarafına geldiğimizde ise, yıllardır Mudurnu’da yapılan onlarca toplantıda alınan kararlara bir türlü yaşanırlık verilemedi,  gün boyu takip ettim ve gözlemledim, söz almadım ve konuşmadım, çünkü ben bazı görüşler tarafından taraf olarak görüldüğüm için sadece dinledim ve notlarımı aldım. Molalarda  gerek İstanbuldan gelenler ile gerekse  Mudurnu ve Bolu dan gelen Mudurnu sevdalıları ile  sohbet ettiğimde, hep düşüncelerin aynı olduğunu bir kez daha anladım.

 

Çalıştay’ın öğleden sonraki kısmında ise Gruplar halinde odalarda Moderatörler eşliğinde   çalışmaları izledim.

 

İzlenimlerimizin Devamı  gelecek ……

 

Aydın ÖZPELİT

MUDURNU HABER  www.mudurnuhaber.com

 

Yerel mi? Genel mi?

Yerel mi? Genel mi?

30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan seçimlerin bazı vatandaşlar tarafından genel seçim olarak algılandığı kanısı uyandığı için bu konuya değinmek istedim.

Bu seçimler ilk başta fazla hareketsiz gibi görünse de seçimler yaklaştıkça bir seçmen gözü ile dozun arttığının farkındayız. Seçim çalışmaları için Partilerin Başkanları il il , ilçe ilçe , dolaşıp  vatandaşları seçimlerde partilerine oy vermeleri için ikna etmeye çalışıyorlar.

 

BAZILARI PROVOKE ETMEYE ÇALIŞIYOR

Yaklaşan Yerel seçimleri bazıları siyasi rantlardan dolayı provoke etmeye çalışıyor gibi görünüyor, Artık insanlar her yerde siyaset konuşmaya başladı, küslükler ve dargınlıklar başladı,  bazılarını görüyorum kaşlarını çatmaya ve homurdular yükselmeye başladı.  Seçimler 30 Martta bitecek ve her şey normale dönecek, bu kadar insanların birbirini kırması sizce iyimi?

 

Mudurnu gibi küçük yerlerde bile bazı  eski siyasetçiler  ortalığın karışması taraftarı gibi görünüyor, peki bu tip davranış sonrası kendilerinin zarar göreceğini bilmiyor mu? Biliyor. Buna kuru inat mı deniyor du? EVET.

Hayırlısı diyelim, inşallah Mudurnu ilçemiz ve Memleketimizin Ülkemizin Beka ası için yerel seçimler Allah ın izni ile Ülke ye zarar verilmeden atlatılır.

Her kişinin kendine göre bir görüşü mutlaka olacaktır, Çünkü her kes aynı şeyi sevse rekabet olmayacağı ve rahatsızlık yaşanacağı bilinmelidir. İnsanlar iyi ve kötü nün farkındadır, bu Ülke de  sıraya girip saatlerce Tüp,Ekmek,Şeker,Un bekleyen büyüklerimiz o günleri unutmamıştır.  Allah Ülkemizi her türlü kötülüklerden ve bölünmeden korusun.

 

AYDIN ÖZPELİT

MUDURNU HABER

aydinozpelit@mudurnu.com

MUDURNU DOĞAL BİR FOTOĞRAF STÜDYOSU

MUDURNU DOĞAL BİR FOTOĞRAF STÜDYOSU

 

Mudurnu ilçesi Tarihi, Kültürü ve yaşam tarzı ile ender ilçelerden biri olduğunu ilçemizi ziyaret eden kişilerin yorumlarından anlayabiliyoruz.

aydinozpelitcom

Buna göre ilçemizin diğer Tarihi ve Turistlik yerlerden hiçbir eksiği olmadığı gibi fazlasının da olduğu gelen ziyaretçilerin sürekli söylediği sözler arasında yer alıyor.

İlçede yerel yönetimin ve idarecilerinin ve söz sahibi kişilerin yapılan işlerde mutlaka birlikte hareket etmesi gerektiğini yıllardır yazmamıza rağmen bu konuda bir türlü başarılı olamadık.

 

Mesela, Mudurnu’da Turizm yapılacak ise bazı planlar yapılmalı, ama o planlar sadece kâğıt üzerinde kalmamalı, sohbet ettik biz bunları konuştuk deyip geçiştirilmemelidir.  Mudurnu ilçemizde yıllardır Turizm konusunda toplantılar yapılır ve her toplantıda eleştiri üzerine eleştiri yapılır, ilçenin ileri gelenleri havanda su dövüyoruz buradan bir şey olmaz denir ve toplantı böylelikle sona erer, hakikaten de dedikleri gibi olur, orada konuşulur ve biter.

 

Gelelim, Mudurnu ilçemizin bir doğal Fotoğraf stüdyosu olma meselesine, mesleğimiz icabı Fotoğraf çekmesini ve paylaşmasını çok seven biriyim, üzerimde sürekli olarak en az 2 adet görüntü kaydedici taşırım, Türkiye nin değişik yerlerine veya Yurt dışı gezilerine gittiğimde mutlaka oralardan fotoğraf kareleri alır ve internet üzerinden çeşitli kanallardan paylaşırım.  Mudurnu’da yaşadığımız için buradaki bazı Nostaljik kareleri maalesef göremediğimi itiraf ediyorum.  Bazı kareleri ben göremez iken ilçeyi turistlik amaçlı gelip sadece 3 veya 5 saat kalarak süper kareler çeken ve paylaşınca, Allah Allah Mudurnu’da ben bu kareyi neden atladım diye üzüldüğüm zamanlar olur.

Ama bazı karelerde vardır ki  onlarıda  çekmek istersiniz,  fakat  sizin istediğiniz   kare  birilerinin Mudurnu’ya   bir şeyler yapalım, ama ne olursa olsun yapalım düşüncesi ile hareket edenlerin  hatasından dolayı çekilemez.

 

Mudurnu ilçemize hafta sonlarında gelen Turlar ilçenin etrafında genellikle Dere kenarlarındaki Nostaljik görüntüye çok önem verirler. Her tur ile gelen misafirler ellerindeki fotoğraf makineleri ile   Tur  Operatörünün eşliğinde ilçeyi gezerler, fakat şu son günlerde dere kenarına  uygulanan ve Tarihi dokuyu ve  Mudurnu Evlerinin puanını bir hayli düşüren Çitler  hemende oldu bittiye getirilerek  montajlanıp geçildi.  Evet, dere kenarına Çit yapılabilir, ama bu çitler Tarihi dokuya uygun olmalıdır, ben yaptım oldu demek yanlış olur. Tekrar söylüyorum, Mudurnu  Doğal bir Fotoğraf stüdyosudur ve  bu Stüdyo yu bozmak  ilçeye ve Mudurnu turizmine zarar verir.

Benden söylemesi…

Sağlıcakla kalın…

 

Aydın ÖZPELİT

e-mail: aydinozpelit@mudurnu.com

 

teşekkür

ADIN KALACAK

ADIN KALACAK

 

Bu video klibin hazırlamasında emeği geçen sevgili şair arkadaşım Melis ÖNEŞ ve deneyimli besteci ve söz yazarı üstadım Cemal Orhan UZUNER e çok teşekkür ederim. Bu eser şimdilik ev ortamında hazırlanmıştır. Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) a kayıtlı olarak görücüye çıkmıştır.

Fani alemde bırakınca bir eser
Baki alemde rahmetin yelleri eser.

ADIN KALACAK

Yaptığın yanına kâr kalır sanma
Elbet bu dünyada eden bulacak
Güzellik gençliğe sakın aldanma
Gün gelip senin de vaden dolacak.

Mala mülke kürke olma sakın kul
Eşine dostuna sıkıca sokul
Bilirsin sonunda üç arşınlık çul
Ebedi giydiğin kefen olacak.

Başaklar olgunsa başını eğer
Tatlı dil tebessüm gönülü eğler
Selâma hatır’a verirsen değer
Dostların dilinde adın kalacak.

Alemi yaradan Rabbin emriyle
Gönülden dökülen dua seliyle
Geriye dönmeyen sessiz gemiyle
Adressiz meçhule giden kalacak.

Korkutma daldaki minik serçeyi
Bir yudum sevgidir yaşam çiçeği
Başına gelince ecel gerçeği
Ruhundan ayrılan beden solacak.

Mazlumun dünyasın başına yıksa
Yetime yoksula hayırı yoksa
Ettiği zulümden günahı çoksa
Zalimler sevmeyi nerden bilecek.

Abdullah Atay

MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

SEVDA


 

Değerli sanatçımız Zerrin Özer*in seslendirdiği *Aşktan Yana Şansım Yok* *Bir Kuru Yaprak* şarkılarının beste ve güftecisi sevgili üstad Cemal Orhan Uzuner dostum benim de üç şiirimi bestelemiştir.. Bu üç şiirim MESAM da kayıtlıdır.

Bu şiirlerden biri de SEVDA dır.

SEVDA

Sevdiğin güzele nazın geçince
Damarda sel olup akıyor sevda
Gurbetin elinde hüzün basınca
Yarinin yoluna bakıyor sevda.

Hicran olur gizli aşkın sevdası
Çıkmıyor gönlümün sesi sedası
Hakiki sevgiler Hakkın nidası
Yüreğe düşünce yakıyor sevda.

Sevgisiz geçen gün ömürden kayıp
Bir selam hatırı gönülden sayıp
Vicdanın sesini ruhunda duyup
Sevene umutlar ekiyor sevda.

O yarin bakışı aklımı çeler
İşveli gülüşü bağrımı deler
Biçare sevenler gün olur güler.
Sabrın kilimini dokuyor sevda.

Şu garip gönlümü bir söz yaralar
Beyazlar yerine giydim karalar
Sinemde kanıyor göz göz yaralar
Ateşten gömleği dikiyor sevda.

Ferhat şirin için dağları deldi
Leylâ’sız Mecnun’un mekânı çöldü
Ne yazık sevgimiz nazara geldi
Kadere lanetler okuyor sevda.

Sevmeyi bilene bu canım feda
Ömrümde görmedim böyle bir veda
Giderken son sözü bir tek elveda
Ayrılık acısı çekiyor sevda.

Alına ayrılık yazan olunca
Baharda gönüle hazan dolunca
Üç günlük dünyada zaman gelince
Açmadan çiçeğin döküyor sevda..

Bir selâm bir hatır yaşamın demi
Ruhuma çöküyor akşamın gamı
Adressiz meçhule kalkarken gemi
Son yolculuğuna çıkıyor sevda.

Ansızın kaderin düştüm ağına
Acımaz sevdiğim gençlik çağıma
Bülbüller konmuyor viran bağıma
Zamansız kabire sokuyor sevda..

Abdullah Atay

www.mudurnuhaber.com

YENİ YILDA YEPYENİ BİR HAYAT

YENİ YILDA YEPYENİ BİR HAYAT

Fakirliğin kader olmadığı, hangi seviyede olursa olsun insanların kişisel hırsları uğruna başkalarını sömürmediği, dini inançları nedeni ile karşısındakine saygısızlık yapmadığı, hukuk ve adalet sistemimizin adil olduğu kadar hızlı işlediği, yerel yönetimlere kadar tüm kurum ve kuruluşlarda yasa dışılığın, saygısızlığın yaşanmadığı, insanların sokakta, evde ve iş yerlerinde her zaman mutlu ve güler yüzlü olduğu, ekonomide, siyasal, sosyal ve özel yaşamda hiçbir toplum veya ulusa özen gösteremeyeceğimiz bir Türkiye’ye ve her insanın yaşamına yeni bir anlam kazandırmak ve Allah rızasına kavuşmak üzere , ruhunu bedenini kalbini nefsini manen terbiye etmemiz dileklerim ile mutlu ve umutlu nice yıllar dilerim.

Uğur TÜRESİN

 

www.mudurnuhaber.com

 

YENİ YIL

YENİ YILSevdiklerinizle birlikte umudu,geleceği,mutluluğu,kardeşliği,sevinci ve de yaşamı bir dilim ekmek gibi dostca bölüşümlere.
Gönüllerde kardeşliğin eyleştiği, sevgilerin devleştiği nice yıllara daha. İki bin on dört yılının tüm İslâm ve insanlık alemine sağlık,mutluluk getirmesi dileklerimle.
Gönül bağlarınızdaki güller,ömür çağlarınızdaki i günler hiç solmasın.

nice mutlu yıllara
konsun gönül güllere
canlar kurban oluyor
şeker kaymak dillere…

yeni yıl mutlu olsun
seven umutlu olsun
sevip seviliniz hep
yeter ki huzur olsun…

yeni yılda gülünüz
susmasın hiç diliniz
gönül bahçelerinde
solmasın tek gülünüz…

yeni yılı kutlarım
tükenmez umutlarım
yar yanımda olmazsa
kaçar hep uykularım…

yeni yıla ermişiz
nice yıllar vermişiz
gönül dostlarına biz
gonca güller dermişiz…

AYLAR (Çocuk Şiiri)

Ayların başı ocak
Hep beyaz köşe bucak
Odun kömürü bol at
Sönmesin sakın ocak.

Cüce şubatta geldi
Her taraf karla doldu
Kardan adam yapalım
Okullar tatil oldu.

Mart baharı müjdeler
Tohum toprağı deler
Bahçelere kırlara
Renk renk çiçekler dolar.

Nisanda bayram olur
Gönüller neşe bulur
Tüm dünya çocukları
Ata’ma hayran kalır.

Kurt kuş mayısı bekler
Uçuşur kelebekler
Dersine çalışırsan
Boşa gitmez emekler.

Kiraz ayı haziran
Sınavlara hazırlan
Karıncadan örnek al
En değerli şey zaman.

Pazara geldi karpuz
Ne de sıcak şu temmuz
Evde kırda bayırda
Bol bol kitap okuruz.

Ağustosa geçelim
Ekinleri biçelim
Meyvelerden bol yiyip
Buzlu ayran içelim.

Eylülde yaprak sarı
Kovana girer arı
Dağlar ovalar bağlar
Karşılar sonbaharı.

Bak geldi şimdi ekim
Yaşasın Cumhuriyetim
Atam böyle demiştir
Hakimiyet milletin(dir) .

Kasımda hüzündeyiz
Atamın izindeyiz
Ebediyete kadar hep
Gazimin sözündeyiz.

Geldi çattı aralık
Zor olacak ayrılık
Kış baharı yazıyla
Koca yıl geçti artık.

Şu dünyadaki gerçek
İlim solmayan çiçek
Tembel tembel gezenin
Ömrü boşa geçecek.

Abdullah Atay

MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

Öğretmenim Canım Benim

Öğretmenim Canım Benim

‘Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.’
Mustafa Kemâl Atatürk

Yarınlar yeni kuşağın, yeni kuşak ise öğretmenlerin eseridir.
Ulusların medeniyet seviyesi, öğretmene verilen kıymetle ölçülür.
Çağdaşlığa ve barışa gönül verip,Atatürk’ün izinde yürüyen eğitim ordusunun vefakâr neferlerinin öğretmenler gününü kutlar; görevi başında şehit olan öğretmenlerimize Allah’tan rahmet dilerim…

Öğretmen

İlmin ışığıyla ruha süzülüp
Yaraları saran koldur öğretmen…

Uygarlık yolunda en büyük rehber
Deryaları yaran saldır öğretmen…

Güzelim goncası Atatürk kokan
Dört mevsim solmayan güldür öğretmen…

Eşine dostuna hasretle yanan
Gurbette mektuba puldur öğretmen…

Nur saçan kalemi hakkın yolunda
Vicdanın sesine dildir öğretmen…

Barışın yolunda tüm insanlara
Sevgiyle uzanan eldir öğretmen…

Barışta güvercin savaşta şahin
Geçit vermez dağda yoldur öğretmen…

Gazimin diktiği ulu çınarda
Yaprağa çiçeğe daldır öğretmen…

Yunus Veysel gibi çalıp söyleyen
Aşığın sazına teldir öğretmen…

Şehit kanı akmış bu toprakların
Değerin bilene kuldur öğretmen…

Atatürk izinde atar adımı
Kadrini bilmezsen çöldür öğretmen
Kıymetin bilmezsen çöldür öğretmen…

·

· Atatürk düşünen,Atatürk söyleyen, kaleminden ilmin ışığı dökülen tüm öğretmenlerime;

Öğretmenim

‘Kuş uçmaz kervan geçmez’
Köylerde hep sen varsın
Atatürk bakışınla
Karanlığı boğarsın…

Sevgin ile yükselen
Yıkılmaz bir kaleyiz
Bize harf öğretene
Ömür boyu köleyiz…

Hem baba hem anasın
Hep dostluktan yanasın
Daha çok yaşayasın
Sevgili öğretmenim…

Zorlukları aşarsın
Uygarlığa koşarsın
Cahilliğe şaşarsın
Sevgili öğretmenim…

Elindeki kalemle
Dilindeki kelâmla
Verdiğin bu ilimle
Yücesin öğretmenim…

Sevgiyi paylaşmayı
Dostlarla söyleşmeyi
Gönülde eğleşmeyi
Öğrettin öğretmenim…

Sen bu cennet vatanı
Altındaki yatanı
Kahraman Türk Ata’mı
Öğrettin öğretmenim…

Çarpma ile bölmeyi
Yurdu şeref bilmeyi
Gerekirse ölmeyi
Öğrettin öğretmenim…

Kuşla börtü böceği
Sevgi denen çiçeği
Yalan ile gerçeği
Öğrettin öğretmenim…

Sevgin ile beslersin
Bilgin ile süslersin
Çalışmayı seversin
Sevgili öğretmenim…

Kalem kitap defterim
Onları çok severim
Yolumdaki rehberim
Sevgili öğretmenim…

Gönülden akan dilsin
Değerin dünya bilsin
Her daim yüzün gülsün
Sevgili öğretmenim…

Bilgilerle örünce
Gerçeği öğretince
Seni mutlu görünce
Büyürüz öğretmenim…

Emeğin bizde onca
Sen dalsın bizde gonca
Sende ayrı olunca
Solarız öğretmenim
Ölürüz öğretmenim…

Abdullah Atay,

MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

Cantürk,ün Ankara konuşması

Sevgili okurlar,

 

Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Ankara Şubesi organizasyonu ile 20 Kasım 2013 tarihinde Mudurnu tanıtım toplantısı yapıldı. Kent Konseyi Başkanı olarak bende toplantıya davet edildim. Toplantıda yaptığım konuşma metni aşağıdadır.

a)     Yazıda ifadesini bulan eleştiriler, düşünceler sadece bu döneme ait değildir.

b)     Buraya yazmasam olmaz özellikle bu dönem kamu ve yerel yönetim başında olan yetkililer kaymakamız Sn. Kerem Süleyman Yüksel ve Belediye Başkanımız Mehmet İnegöl ayrı ayırı tebrik etmişlerdir.

    b-1)Amacımız kimseyi kırmak, dökmek değil ilçemizde şimdiye kadar yapılan yanlışları dile getirmektir. Eleştiri olmasa kurumlar ve kişiler her şeyi doğru yaptığını düşünür.

   b-2)Bu güne kadar mevcut durumu korunsaydı arayış, eleştiri, icatlar olmasaydı bu gün işimize eşekle, haberleşmeyi de dumanla yapıyor olurduk.

   c)Bir insanın hayatını anlatmak sayfalara sığmazken,Mudurnu gibi bir deryayı birkaç sayfaya sığdırmak imkansız..

   d)Konuşmamda zaman sorunu nedeniyle söyleyemediklerim, Kurumlar kalıcı, yöneticiler değişkendir, kurumlarımızda tabiî ki bir kurumsallık var ama her yönetici değiştiğinde her proje yöneticinin iradesine bağlı başlıyor ya da bitiyor. Kurumlarımızın çok köklü geçmişi var peki 1923 ten önceki kökümüz bilgileri nerede 1307–1324 Bursa yönetimi 1324–1811 Bolu ya bağlı Voyvodalık 1811–1865 Bolu ya bağlı Ayanlık 1865–1923 Bolu mutasarrıflığı dönemi kayıtlarını araştırıp kayıt altına almak için hiçbir dönemde tarihimizi güncelleyerek kayıt altına alma çalışması yapılmadı. Türbelerimizle ilgili elimizde gerçeğe yakın ne kadar bilgi var. Üniversitelerimize ciddi anlamda böyle bir talepte bulunulmadı. Mudurnu da bu araştırmaları yapabilecek çok değerli insanlar varken hiç birine destekleyici olunmadı. Mudurnu da 1970 li yıllarda çekilen siyah beyaz filmlerden bu güne kadar Tv.ler için çekilen belgesel,tanıtım programı basılan kitapçık, broşür,vb. hiç birinden kurumlarımızda demirbaş kaydı,düzenli bir arşiv yoktur.1920’li yıllardan itibaren Ahmet İzzet Bengiboz  büyüğümüzün bize miras bıraktığı  Mudurnu  mirası olan 1500 ad. Cam film tabletleri kimler ne yaptı. Pertev Naili Boratav hocamızın Mudurnu da 1927 lerde başlayan derlemeleri arşivleyip 1960 li yıllarda Paris ten gönderdiği Mudurnu belleği olan makara filmler nerede? Bunları koruyamayanları bu güne kadar böyle çalışma yapmayanları uyarmasak hesap sormazsak bundan sonra yok olup gideceklere seyirci kalırız.

e)Yukarıda sıralamaya çalıştığım konularla ilgili elinde yetki ve etki olan kurumlar bir an önce çalışmaya başlamalıdır. Şu an elimizde olan belge bilgi ve varsa kamuda, yerel yönetimde kayıt altına alınmalı, zimmetlenmeli, kurum idarecileri değişken olduğu için mutlaka sivil toplumda bir kopyası bulunmalı ve sivil toplumun bir güç olması desteklenmelidir.

e-1)Sivil gönüllüler kendi imkanlarıyla sözlü kültürü kayıt altına almaya belge,bilgi,obje toplamaya çalışıyor, destek verilmezse Mudurnu’nun merkez ve  73 köyü var..hangi birine ulaşabiliriz.Merkez ve köyler tek tek taranmalı obje,sözlü kültür kayıt altına alınmalıdır.

f)Hepimizin atası dedesi bir büyük bedeller ödediği için bu günleri yaşıyoruz. Büyük dedem 37 yaşında Sarıkamış ta soğukta donarak öldüğü için dedem on yaşına kadar giyecek don bulmadı ama vefatına kadar “şu memleket bi kurtulsun derdi” Bu gün kurumlarda kravatı takıp bir masa başına oturan idarecisinden çalışanına bunları unutmadan çalışması lazım.

g)Konuşma sonunda katılımcılardan kutlayanlara, telefonla tebriklerini bildirenlere Mudurnu ya dair elimizdeki bilgi ve belgeleri paylaşmaya hazırız diyenlere teşekkür ediyorum.

“Konuşma metni”

Saygıdeğer katılımcılar,

 

Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum..

 

Benden önceki konuşmacılar Mudurnu’nun tarihi, kültürü ve doğası hakkında düşüncelerini aktardılar.

 

Ben de tarihten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu’nun kültür mirasını, ortak hafızasını, günümüze taşıyan ve gelecek kuşaklara bu hafızayı taşıyacak olan Mudurnu’muzun turizm potansiyelini, eksileri ve artıları ile değerlendirerek katkıda bulunmak istiyorum.

 

Değerli katılımcılar,

Tarihte saray sofralarını süsleyen Mudurnu tavuğu 1960’ lı yıllardan 2000’li yıllara kadar entegre tesis haline gelip adını dünyaya duyurmuştur.

Yöre halkının ekonomik girdisini büyük oranda tavukçuluk sektörü karşıladığından bu tarihlerde dünyada ve ülkemizin belli bölgelerinde planlanmaya başlayan altenatif tatil ihtiyacının farkına varamadık. Tavukçuluk sektörünün 2000’ li yıllarda ekonomik krize girmesiyle biraz da zorunluluktan arayışlarımız başladı.

 

Mudurnu yüzlerce yıllık  doğal miraslarımız olan % 66 sı ormanlarımız, göllerimiz, yaban hayatımız, flora ve fauna çeşitliliğimiz, yaylalarımız, termal kaynaklarımız, taşınmaz kültür varlıklarımız, somut olan ve olmayan kültürümüz, ahilik, birikme, orta oyunları, köy seyirlik oyunları, el sanatlarımız, manilerimiz, türkülerimiz, oyamız, nakışımız, bayramlarımız, düğünlerimiz, efsanelerimiz, yemeklerimiz, Bizans’tan devraldığımız kalemiz, arkeolojik eserlerimiz, Sosyal hayat ifadesi olan saat kulemiz, anıt ağaçlarımız.. Anadolu’nun hiçbir yerinde olmayan Osmanlı erken dönem mimarisine ait üç kültüre ait en yenisi 150–200 yıllık ahşap ve taş evlerimizle günümüzde ihtiyaç duyulan doğa yürüyüşünden, bisiklet parkurlarına, hava sporlarına, inanç turizmi de dâhil her türlü talebe cevap verebilecek potansiyele sahibiz.

Kısaca sıralamaya çalıştığım bu zenginliklere sahipken maalesef yeterli mesafeyi kat edemedik. Termal kaynaklarımızı zamanında aktif hale getiremedik. Ulaşımda yollarımız yeterli seviyeye getirilemedi. Alt yapıda trafikten, kablo, tabela kirliliği ve daha birçok örnek gösterebiliriz.1995 li yıllarda tümü sit alanı ilan edilmiş kasabamızda tarihi binalarımızı bakımsızlıktan, yıkılmaktan, ek müştemilatlardan teneke çatılardan, yıkık bacalardan kurtaramadık.

Radikal kararlar alıp geleceği iyi planlayamadık. Yeri geldi tarihi dokunun ortasına camdan bina yaptık yeri geldi hatır için üzeri brandalı garajlara izin verdik. Yirmi yıl önce sit alanı ilan edilen Mudurnu da belediye bünyesinde işinin ehli bir mimar istihdam edemedik. Zar zor restorasyonuna yardım aldığımız konutların doğal özellikleri koruyarak tamir edemedik. Rant kapısı olmaktan kurtaramadık. Tarihi korumayı becerebilen ülkeler ağaçtaki çürüyen budağı onarmaya çalışırken biz atalarımızın yaptığı o güzel camları, kapıları söküp, plastikle ve estetikten uzak şekli ile sözde yeniledik. O objelerin yaşanmışlığına saygı duymadan yaktık, kırdık…

Dünyada ve ülkemizde yapılaşma ve binalar orada yaşayan toplumun hafızası ve belleğidir. Maalesef bu bellek günden güne kaybolurken hükümet ve il yöneticilerinden yeterli desteği alamadık. Örneğin bu güne kadar il bünyesinde tarihi binaları korumak ve onarmak için alınan emlak katkı paylarından yararlandırılmadık. Kamu yönetiminde son sekiz yılda neredeyse on yönetici değişti. Bu durumda eğitimden sağlığa geleceği planlayamamız  da önemli etken oldu. Bu güne kadar geçmişte ekonomimizin can damarını oluşturun el sanatlarımız günden güne yok olmakta ve unutulmaktadır. Bunların hiç birine patent alamadık. Bu ürünlerin örneğini bize yaptıran birçok yer, el sanatlarımızı takı tasarım haline getirerek ve güncelleyerek marka tescili yaptırdılar.

Bize mal olmuş el sanatlarımızı sosyal fonlarla, projelerle destekleyerek yeniden gelecek kuşaklarla buluşturmamız gerekmektedir.

Mudurnu’nun coğrafi sınırlarında bulunan dünya markası doğa harikası Abant Mudurnu’ ya 16 km mesafededir. Bu durumu Mudurnu’ yu tanıtmak için kullanmadığımız gibi, ilimiz yerel yönetimleri tarafından Ali Cengiz oyunlarıyla elimizden alınmaya çalışılmaktadır.

Anadolu’da ”delikli taş yerde kalmaz” diye bir tabir vardır. Biz malımıza sahip çıkamazsak sahip çıkan birileri bulunur. Türkiye’de ender şifalı sulardan biri olan Babas suyuna 25 yıldır çözüm bulamazken kimseye kızmaya hakkımız yok diye düşünüyorum. Bu ve benzeri hatalarımızla geçmişten günümüze yüzleşmemiz sen, ben kavgası yapmadan yeni hedefleri planlamalıyız.

 

Saygıdeğer konuklar,

Değerlerimizi sıraladıktan sonra, bazı olumsuzlukları da aktarmaya çalıştım. Bu güne kadar yaptığımız hatalar, yanlışlar düzeltilemez değildir. Önce kendimize sonra birbirimize güvenirsek her sorunun altından kalkabiliriz. Bin yıllık tarihi ipek ve baharat yolunun kültürel birikimi, ahilik ve imece kültürü, Anadolu’da eskiden var olan ve sosyal yaşamı düzenleyen “ayıp olur ” kültürünü, iletişim çağının imkânlarıyla harmanlayabilirsek başarabiliriz.

 

Değerli konuklar,

Konuşmada ki amacım sadece sızlanmak şikâyet etmek değildir. Bu güne kadar yaptığımız hatalardan ders almazsak, Birinci dünya savaşında, kurtuluş savaşında dedelerimizi cepheye gönderen tarihi askerlik şubesinin yok oluşuna, babalarımızın okuduğu Cumhuriyet İlkokulunun yok oluşuna seyirci kaldığımız gibi bundan sonra da yok olacaklara sesimizi çıkaramayız. Bu nadide eserler sapasağlamken neden yıkıldı gitti?

 

Değerli katılımcılar,

 

Çağımız iletişim, ortak akıl ve bilgi çağı. Kamu yönetimi bürokrasiden ve sık değişkenlikten kurtulmalı, yerel yönetim Tokiye muhasebecilik yapmaktan daha çok tarihi eserlerin kurtarılması ile ilgilenmeli, siyaset benim adamım senin adamın kirliliğinden kurtulup,  sivil toplum da güç olabilirse geleceğimizi iyi planlar,  gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.

 

Bizim birlikte yapamadığımızı özel girişimciler yatırımlarla yaptı, yapmaya çalışıyor,  peki yönetimler ve bizler ne yaptık?  Bu yatırımlarla ilçemizde oluşacak nüfus yoğunluğuna, ulaşımda, sağlıkta, eğitimde, endüstriyel kirliliğin çevresel faktörleri konusunda, ilimiz sınırlarında yapılacak termik santrallerin etkileri konusunda, coğrafi sınırlarımızdan geçecek olan hızlı tren projesi ve istasyon hattı konusunda yeterli kamuoyu yaratabildik mi?

 

Şu an halkın en temel ihtiyacı olan sağlık ocağı ile on kişiye hizmet vermekte zorlanırken,  oluşacak nüfus yoğunluğuna karşı ödeneği çıkmış hastaneyi yaptırmayanların utançları ve veballerini hatırlatmak isterim.

 

Saygıdeğer katılımcılar,

Ana metropollerde yaşanan endüstriyel yaşam biçimi insanlarımızı; demir, beton, cam plaza binalarda artı bir konutlarla Avm. Kültürü ile bireyselleştirip, bencilleştirmekte,  insanı insan yapan değerleri unutturarak birbirine güvensiz stres dolu bir hayata mahkûm etmektedir.

İnsan sadece tüketerek değil özüne dönerek mutlu olur. Bazı olumsuzlukları dile getirsek de bu öz bizde korunmaktadır.

Mudurnu’da

Çocuklarımızın güvenle oynayabildiği sokaklar, samimiyetle birbirine selam veren insanlar, bahçesinden meyve alabileceğiniz ağaçlar, kapısı kilitlenmemiş evler, sokaklarda su içebileceğiniz çeşmeler, bayramlaşmayı facebook’la,twitir ve sms yerine  ziyaretlerle hal hatır sorarak yapanlar vardır.

İnsan genetiğini bozan hormonlu gıdalar yerine yerel tohumları ve temel gıda maddelerini bulabileceğiniz yerel pazarlar vardır.

 

Saygıdeğer katılımcılar,

Mudurnu biz istesek de istemesek de tarihi, kültürü, doğası, termal kaynakları ile cazibe merkezi olacak. Bugün ve ileride oluşacak talebe göre hareket edip halkı bilinçlendirmeli, çevre duyarlılığı artırılmalı, endüstriyel kirlilik minimuma indirilmelidir.

Taşınmaz kültür varlıkları için devlet daha fazla bütçe ayırmalı, sahipsiz bırakılan evler için miras hukuku düzenlenip yeni yaptırımlar getirilmeli. Somut olan ve olmayan sözlü kültür miraslarımız kayıt altına alınmalıdır.

Son olarak iş yaşamı nedeniyle Mudurnu’ dan ayrılmış olan hemşerilerime seslenmek istiyorum : Biz hemşerilerimizi sadece , cenazelerde, bayramlarda değil  her zaman aramızda görmek istiyoruz.  Yatırım için toki tabutluklarına duydukları ilgiyi yıkılmakta olan dedelerinin, ninelerinin evlerine de duymalarını isterim.

 

Saygıdeğer katılımcılar,

Başta kentler ve binalar o toplumun belleği ve hafıza kartıdır demiştim… Gelin hep beraber bu belleğin kaybolmasına izin vermeyelim ve bu hafızayı gelecek kuşaklara taşımanın onurunu yaşayalım.

Bu gün kullandığımız sinema, televizyon, bilgisayar, internet hepsi yazılı kültür altyapısına sahip insanlığın icatları… Dipte, kökte, mayada olanları çocuklarımızla buluşturmazsak kültürünü geleceğe aktaranların kölesi oluruz.

Saygılarımla..

20.11.2013

Mehmet CANTÜRK MUDURNU

www.mudurnuhaber.com

 

BİZİM TREN MESELESİ

BİZİM TREN MESELESİ

Bir yıla yaklaştı , Hızlı Tren meselesi ile ilgili yetkililer güzergah üzerinde toplantılar yaptı. Bu toplantılardan biride Mudurnu merkezinde Belediye düğün salonunda yapıldı, Bolu dan bir kaç gazeteci arkadaşım ve az Miktarda da Mudurnulu vardı. Aradan epey bir zaman geçti ve seçim sesleri yükseldiğinde siyasetin devreye girmesi ile Mudurnu’da nasıl gündem yaratırızı merak ederken  Hızlı Tren akıllara geldi. Bu Treni kaçırmamak adına Mudurnu Belediyesi  çeşitli yerlere Mektup yazdığını ve destek beklediklerini belirttiler.

 

Aynı zamanda bende aylardır  takip ettiğim ve çeşitli  yerler ile görüşmeler yaptığım  Hızlı Tren Projesinin  Mudurnu’da   Mektup yazmak ile bir sonuç getirmeyeceğini bu İstasyon işinin  AK Partili Mudurnu Belediyesine nasip olacağını, bu konu ile ilgili kardeşlik ve birlik ve beraberlik ile başarı sağlanacağını dile getirdim. Biliyorsunuz bende gazeteci bir kardeşiniz olarak Mudurnu ilçemden Belediye Başkan Aday Adaylığı için yola çıktım ve ilçemdeki,bölgemdeki sorunları bildiğim için örnek bir Belediye Başkanı nasıl oluru gösterme niyetindeyim.

 

ÖNCE BİRLİK VE BERABERLİK

Mudurnu’da Tren istasyonunun  hele , hele Yüksek Hızlı Tren istasyonun kurulması için bizler kendimiz hiç bir şey elde edemeyiz, bu işler Mektup yazmakla ve atmakla olmaz, öncelikle Bölgedeki Nallıhan,Seben,Mudurnu,Bolu,Göynük,Taşkesti deki Siyasiler,Muhtarlar ve idareciler ile birlikte birliktelik sağlanmalı ve birebir görüşülmelidir, bu mühim bir meseledir, bu mesele ne bir Aydın ÖZPELİT meselesi, nede başka birinin meselesi değildir, bu Mudurnu ve bölgenin  100 yıllık ve hatta daha  ileriye dönük olmassa olmazlarındandır.

 

MUDURNU  ARTIK KABUĞUNU KIRIYOR

Mudurnu kabuğunu artık kıran bir ilçedir, ilçede son aylarda tüm engel ve Takoz işlemlerine rağmen yatırımcılar Termal ile ilgili gerekli yatırımları yapmaya ve temelleri atmaya başlamışlardır. Bu Mudurnu’nun gelişatı için çok önem arz etmektedir. Mudurnu ilçesi 2017-2018 yıllarında  farklı bir ilçe olarak ekranlara gelecek, artık Tavuk markası değil termal turizm şehri olarak  hafızalara kazınacaktır.

Bu nedenle   Mudurnu’ya Hızlı Tren istasyonunu ne yapacaksınız, zaten orada  kaç kişisiniz de size istasyon yapılacak, bunlar sadece hayaldir sizin gücünüz yetmez diyenleride  not alıyorum, aynı bundan 5 yıl Önce Taşkesti beldemizde yaşananları not aldığım gibi,   buradan bir şey olmaz, bu adamlar sizleri dolandıracaklar, zaten burada sıcak suda yok, olsa bile yeterli değil, Sarotculara kadar  kimler geldi burada  bu işi yapacak oldu, zaten paralarıda yokmuş, gibi dedikodular ile bölge halkını kandıran  Provakötörler şimdi utanmadan gidip Havuzlarda yüzebiliyorlar.

Aynı şekilde hem Mudurnu’da yaşayıp, buranın tüm nimetlerinden faydalanarak  yapılacak işler ile ilgilide yardımcı oluyormuş, çok gayret sarf ediyormuş görüntüsü vererek , arkadan da  dalavere çevirenleride görüyor ve notlarımı alıyorum,  Mudurnu’da Tren  İstasyonu hayal değen ve dalga geçen bu zevatlar inşallah  bu günleri hep birlikte görürüzde bende onların bu Trene binerek utanmadan Ankara ve İstanbul’a yolculuk ettiklerini Rabbim bana göstersin.

2017-2018 de  tamamlanacak olan Mudurnu ve bölgesindeki termal Turizm tesisleri ile birlikte, o yıllarda Hızlı tren  Projesininde  bitmesi planlanıyor, bu anlamda İstanbul ve Ankara’ya sadece  Mudurnu’dan ve çevreden insanlar gezmek için gitmeyip, İstanbul ve Ankara ‘dan Mudurnu ‘ya Hızlı Tren ile  Termal tesislere  insanlar gelecektir. Şu anda Mudurnu ve çevresindeki  hali hazırdaki projelerin tamamlanması ile birlikte Mudurnu’ya  her 15 günde  Türkiye’nin ve Dünyanın değişik yerlerinden yaklaşık olarak 50 bin kişiden fazla Termal Turizm için misafirin gelmesi tahmin ediliyor.

 

Bu kadar yazı ve çiziden sonra, hala kafasından fesatlık geçirenler olacağına adım gibi Aydınım, ama dediğim gibi bu tip düşünenler için yapacak bir şeyde olmadığını, sadece icraatların yapıldıktan sonra, heeee biz biliyoruz zaten bu iş olacaktı, biz bu işin şurasındaydık, biz bu işin burasındaydık diyenleri duyar gibiyim. Her Şey MUDURNU için, diyor  Mudurnu ilçesinden selam ve saygılarımı sunuyorum.

Aydın ÖZPELİT

aydinozpelit@mudurnu.com

MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

ATATÜRK

ATATÜRK

Doğudan doğan güneş şimdi batıdan doğdu
Mavi gözlü Mustafa’m alemi nura boğdu…

Babası Ali Rıza, annesiyse Zübeyde
Kargalar kovaladı dayısının köyünde…

Mustafa Kemâl koydu öğretmeni adını
Çocukluğundan beri severdi vatanını…

Askeri okulları başarıyla bitirdi
Yaptığı savaşlarda madalyalar getirdi…

Zevke gaflete daldı ne yazık padişahlar
Memleketten yükseldi feryat ile bin ahlar…

Samsun’a vuruverdi Karadeniz dalgası
Gönlümüzde tükenmez özgürlüğün sevdası…

Bin dokuz yüz yirmide açtı meclisimizi
Haykırarak dünyaya duyurdu sesimizi…

Çirkin emelleriyle girdi yurduma düşman
Girmiş gireceğine ordumuz etti pişman…

Kimisi atlı yiğit kimisi de yayandı
Geçit vermez Sakarya al kanlara boyandı…

Gözü dönmüş düşmanlar aç kurt gibi saldırdı
Bir avuç ordu ile hadlerini bildirdi…

Vatan için savaşan şehitler solmaz güldür
Ebedi mekânları olan cennet ödüldür…

‘Ordular İlk hedefiniz Akdeniz(dir) ileri! ..
Bu sözleri getirdi ordumuza zaferi…

Çağdaşlık barıştır hep Türklerin ana yolu
Atatürk sayesinde kurtuldu Anadolu.

Bin bir zorluklarla kurdu bu cumhuriyeti
Yaptığı devrimlerle yüceltti milletini…

Çağdaşlık yolunda yenilikler getirdi
Yurduma zarar veren saltanatı bitirdi…

Sayesinde yükseldi minareden ezanlar
Laikliği bilenler Ata’mı iyi anlar…

Mavi gözü dalgalı derin okyanus gibi…
O barışa sevdalı Mevlâna Yunus gibi

Namerde aman vermez Ata’mı sen de tanı
Dişiyle tırnağıyla kurtardı bu vatanı…

Bu vatanın uğruna döküldü nice kanlar
Ata’mın değerini yurdunu seven anlar…

Şehit kanıyla dolu her karışı bu yurdun
Düşmana geçit vermez destanlar yazan ordum.

Verdiği ilimlerle karanlığı boğarız
Atamızın izinde bir ölür, bin doğarız…

‘Yurtta Sulh! Dünyada Sulh! ‘ değişmeyen ilkemiz
Dostluğu paylaşırsak cennet olur ülkemiz…

Bir on kasım sabahı gökten bir yıldız kaydı
Tüm dünya milletleri O’nu gıptayla andı.

Kurduğu Cumhuriyet karanlıkları boğar
Yeryüzünde ki her Türk Mustafa Kemâl doğar…

Muhammed*in yolunda kur*andır tek rehberi
Şanla şerefle dolu kahramanlık defteri…

Abdullah Atay

Ne Mutlu Türküm Diyene! ..

Bayrağım dalga dalga
Gökte uçan kuş olur.
Vatan denilen sevda
Gönüllerde hoş durur…

Bayrağımı sevenim
Ona gönül verenim.
Şehit mertebesinde
Olsun benim kefenim…

Kalemiz burcu burcu
Yiğitlik gönlün harcı.
Seve seve gideriz
Askerlik vatan borcu…

Ovalıyız,dağlıyız
Ata’mıza bağlıyız.
Şerefli bir ulusun
Yiğit evlatlarıyız…

Karanlığı boğarız
Işık ışık yağarız
Vatana şehit verip
Bir ölür, bin doğarız…

Cennettir bizim ülke
Saygı duy her bir Türk’e
Yaptığı hizmetlerle
Bağlıyız Atatürk’e…

Türkiye’m memleketim
Eşsiz güzel cennetim
Ondan ayrı kalırsam
Hem öksüzüm,hem yetim…

Türkler mert bir millettir
Namertlikse illettir
Geri kalmış toplumun
Geleceği zillettir…

Şereflidir ırkımız
Namertten yok korkumuz
Dillerden düşmeyecek
Kahramanlık türkümüz

Ayrım yok sen-ben diye
Kardeşiz kavga niye? ..
Şanınla,şerefinle
En büyüksün TÜRKİYE! ..

Abdullah Atay

 

Şehremini….

Şehremini….

Önümüzdeki yıl yapılacak yerel yönetimler seçiminde Belediye başkan adayları ve il

genel meclisi adaylıkları konusunda kasabamızla ilgili düşüncelerimi yazmayı planlarken

geçmişte kim neler yazmış diye araştırma yaparken geçen dönem Çiğli Belediye başkanlığına

aday adayı olmuş Sn.Ali Talak Belediye başkanı nasıl olmalıdır diye görüşlerini kısaca

özetlemiş… Ülkemizde söylemlerle eylemler genelde birbirini tutmasada tarihe not düşmek

adına yazıyı okuyucularla paylaşmak istedim.

“Belediye başkanlığı görevini yürütecek kişinin pek çok özelliklere sahip olması gerekiyor”.

“Çağdaş toplumların en önemli nitelikleri kentleşmeyle doğru orantılıdır. İyi bir kentleşme, iyi bir

yönetimden geçer. Bu da kısaca belediye başkanı ve ekibi demektir. Belediye başkanı bir kentin bel kemiğidir.

Hizmet ettiği kentin ve yaşayan halkın geleceği, ortaya koyacağı vizyon ile belirlenecektir.

Belediye başkanlığı görevini yürütecek kişinin pek çok özelliklere sahip olması gerekiyor. Bu nedenledir

ki; belediye başkanının vizyonu ve bunu gerçekleştirmek için gerekli prensip ve kuralları olmalıdır. Hizmetine

talip olduğu kentin, sosyal ve kültürel özelliklerini çok iyi bilmeli, takip edilen amaçlar hiçbir zaman kişisel

olmamalıdır. Belediye başkanı seçilmek için vaat ettiği tüm talepleri, seçildikten sonra, koltuğa oturduğunda

da unutmamalı, yerine getirmelidir. Makamının kapısı vatandaşa her zaman açık olmalı, ulaşılamayan değil,

vatandaşla iç içe olan biri olmalıdır.

 

Kentin ve yaşayanların sorunlarını yerinde dinleyen ve zamanında

çözüm getiren biri olmalı, temsil ettiği kentteki insanlarla birlikte yaşadığını unutmamalı, onların dertlerini

ve sevinçlerini paylaşarak hissetmeli ve onlardan biri olmalıdır. Halkın çıkarları her zaman ilk hedefi olmalı,

çalışmalarını en üst düzeyde yılmadan yapmalıdır. Adil, halktan yana, şeffaf ve güvenilir olmalı, verdiği

sözleri tutmalı, kararlı ve dürüst olmalı, ekip çalışmasına yatkın, önerilere ve fikirlere açık olmalı, teknolojiyi,

dünyadaki gelişmeleri, kentleşme ile ilgili yenilikleri yakından takip etmeli, kendini sürekli yenilemelidir.

Yeniliklerde ve hizmetlerde öncü olmalı, olayları objektif değerlendirerek, doğru analiz etmeli ve analitik bir

zekâya sahip olmalıdır. Mücadeleci bir ruha sahip olmalı ve hiçbir zorluktan yılmamalı, hızlı düşünme, karar

verme ve karar alma yeteneğine sahip olmalıdır. Devrimci, modern, aydın, ileri görüşlü olmalı, sivil toplum

örgütlerinin önemini benimsemeli ve çalışmalarına destek vermelidir. Kibar, anlayışlı ve uzlaşmacı bir tavır

sergilemeli, cesur olup, kararlarının arkasında durmalıdır.

 

Partiler üstü hizmet vermeli, din, dil, ırk ayrımı gözetmemelidir. Onurlu ve gururlu olmalı, tek başına değil, vatandaşıyla birlikte hareket etmelidir.”

Ülkemizde olduğu gibi kasabamız açısından da çok önem taşıyan yerel seçimlerde

aday adayı olan arkadaşlarda adaylarda yukarıda belirtilen niteliklere sahip olmalı, eğilip,

bükülmeyen, duruma göre renk değiştirmeyen, her havaya oynamayan, günü kurtarmak

yerine geleceği planlayan olmalı… Her aday seçilsin yâda seçilmesin. Küsmemeli, rakiplerini

düşman değil paydaş olarak görmeli. Her zaman olduğu gibi bu günlerde ortak iş yapmaya

ihtiyacımız bu günden planlanması gereken çok işimiz var. Mudurnu’nun çevresel faktörleri,

Trafik planlaması, Alternatif yol, Korumaya alınmış ilçemizin teneke cumhuriyeti olmaktan,

ekten. Kökten kurtarılması… Yok, olan el sanatlarının sosyal projelerle yeninden var edilmesi,

yok olmaya başlayan somut olan ve olmayan kültürel mirasımızın bir an evvel kayıt altına

alınması. Termal turizm faktörlerinin ileriye yönelik planlanması… Yeraltında ve yer üstünde

bulunan kültürel miraslarımızın kaleden başlayarak ortaya çıkarmak..eğitimden sağlığa

yapacak yazmakla bitmeyecek çok işimiz var.

 

Bunlar ve benzer projeleri olanları geleceği iyi planlayabilenleri tarih şu dönemde

belediye başkanı diye duvarda asılı çerçeveden çıkarıp halkının gönlüne ve vicdanına yazar.

 

“Gündem”

Türkiye gündem değilken birden ortaya çıkarılan “meşgul” eden konulardan birini

T.B.M.M genel kurula Ak partili dört kadın milletvekilinin oturuma katılması ve meclisteki

diğer partilerin muhalif olanlar olsada genelde kabul görmesi ile atlattık.

Bu güne kadar meclise katilin, hırsızın, dolandırıcının, hortumcunun girmesiyle

yıkılmayan Cumhuriyetin başları örtülü vekiller nedeniyle “yıkılamayacağı”da tescillenmiş

oldu.Yıllar önce bir tv.programında izlemiştim..başının zorla açtırıldığından şikayetçi olan

kadın öğrenci “sizin açınızdan”benin başımın kapalı yada açıkmı,yoksa içinin boş mu dolumu

olduğu önemli diyordu.

 

İki yüz yıllık kurumsal geçmişi olan ABD, Hintlisi, Yeni Zelandalısı, Çinlisi, İngilizi,

kısaca kozmopolit ahalisiyle “ülke” bütünlüğü ve bağlılığını yaratan sistemini kurabilirken

Altı yüzyıllık Osmanlı imparatorluğunda ve doksan yıllık Cumhuriyet kendi yurttaşını

yaratamadı…. insanlarını başının açık ya da kapalı olması değil… Düzgün, adil bir yöntemle

din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet farkı gözetmeden herkese eşit vatandaşlık temelinde bakabilen

bir rejim yaratırsanız kısa donluda, cübbelide, kapalıda, açık da o sisteme saygı duyar yaşatır

ve sahiplenir…..

 

Bu güne kadar mağdur olduğundan şikâyetçi olanların inanç ve itikatlarına saygı

duyarak… inaç ve itikatları kadar da vicdan ve duygudaşlık yapmalarını temenni ederim.

Mevlanın bir sözüyle konuyu kapatalım.

Ahlak örtüsü olmayanı, Başörtüsü dindar yapmaz.

Mehmet Cantürk

02 Kasım 2013

www.mudurnuhaber.com