Mazılar kuruyor


Mazılar kuruyor

Mudurnu Belediyesi tarafından   Çarşı içlerine ve ilçenin değişik yerlerine yerleştirilen TOP MAZI fidanları bakımsızlıktan dolayı kurumaya başladı.

Vatandaşlar binlerce tl harcanarak alınan TOP Mazı Fidanlarının  bakımsızlıktan dolayı Kuruduğunu ifade ederek,  ilçeyi yeşillendirmek güzeldir , fakat bunlara bakmak lazım, bu ağaçlarda canlı varlıklar sürekli ilgi alaka ister dediler.

Çarşı içlerinde bulunan TOP MAZI Fidanlarına Çarşı esnafı olarak zaman, zaman bakım yapılıyor.

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNULU ’nun MUDURNU ’nun DEĞERLERİNDE yaşamak ,

MUDURNULU ’nun MUDURNU ’nun DEĞERLERİNDE yaşamak ,

Mudurnu da , Türkiye de dünyada her şey değişim ,gelişim içinde ilerliyor. İnsanoğlunun sosyal ve ekonomik yönden daha iyi yaşamını sağlaması, yaşam kalitesini yükseltme mücadelesi daha fazla tüketmemize yol açarak tükenmemize, insanoğlunun ve diğer canlıların sonunun gelmesine sebep oluyor. Yarış atları koşularını andıran yaşam mücadelemizde Rabbimizin tüm canlılara verdiği kıymetli dünya değerlerini görmeyip , kendimizi, kültürümüzü unutarak ,teknolojik imkanlarla sanal alemde, duygusuzca ve sevgisizce yaşamaya alışıyoruz ve ilerleyen yaşlarda şahsımda olduğu gibi biz ne yaptık nasıl yaşadık diye farkına varıyoruz ve zaman zaman , yaşam mutluluğunu yakalayamıyoruz güzel yaşayamıyoruz.

Mudurnu ve Mudurnulu Osmanlı döneminden 1970 li yıllar tarihimize kadar “Önce insan Önce Mudurnu” diyerek mutlulukla yaşamış, insanını yaşatmıştır. Bu gerçeğin sebebini de düşündüğümüzde Kanaatkar yaşam tarzının ve kültürümüzün zenginliğinin olduğunu görürüyoruz . Bugün çoğunluğun yaşadığı lezzetsiz tadsız tuzsuz yaşamla ilgili yaşanan sorunlarımızın kaynağında ise örf geleneklerimizin kültürümüzün unutulmasından kaynaklandığını biliyoruz. Gelişim ve değişimimiz yaşam sıtandarımız için İlçemizde tüm üretimler fabrikalar desteklenmeli yaşatılmalıdır. Fakat geçmiş ticari ve siyasi hizmetlerimizde yaşadığım tecrübelerden ders alarak çıkan sonuçta vatanımıza insanımıza faydalar sağlamak üzere Mudurnu tavukçuluk tesislerini büyüklerimiz ve bizler o anki şartlarda, şartları gereği ileriyi göremeyerek şehre yakın kurmalarının çevresel zararını gördüm.Gerekli tedbirleri almakta yaşanan ekonomik krizler yüzünden alınamamışdı. Sunta , suntalem ,medefe orman ürünleri ve diğer tüm üretimlerimizin, fabrikalarımızın çevresel zararlarını hep birlikte yaşıyor görüyoruz..Bu sorunların gerekli yatırım ve tedbirlerle takiplerle düzeleceğini hepimiz biliyoruz. Önlem olarak global rekabet ortamında , garantisi olmayan Pazar talepleri karşısında, çevremizin doğamızın kaldıramayacağı üretim artışları olmasın fazla kazanma kazandırma isteğiyle nefsimize aldanmayalım. Seçilmiş seçilecek temsilcilerimiz bu yatırımlarda ve çevre bilinçinde eğitiminde duyarlı etkin olmalıdırlar.

Dostlar; Mudurnu ‘nun Mudurnulunun hakkı olan yaşam kalitesini yükseltecek milyar dolarlık yeni termal projelerle ,milyar dolarlık sıcak su pazarlarıyla karşı karşıyayız .Nufusumuzun artacağına arazi değerlerimizin yükseleceğine olumlu bakarak yatırımcılarımızı desteklerken, termal turizm yatırımlarımızın kültürümüze doğamıza etkileri, projelerin gerçekleşmemesi ihtimalinde doğacak sonuçlar düşünülmelidir, çevreye uyumlu mimari deki konumları, artıklarının değerlendirilmesinin hazırlıkları faktörlerin her biri seçilmiş temsilcilerimiz ve sivil toplum örgütlerimiz ve halkımız bizler tarafından incelenip gerekli tedbirler alınmalı kendini ispat etmiş yatırımcı kuruluşlar desteklenmeli diye düşünüyorum.

Güzel Mudurnu muzun ve insanımızın korumasında, alt yapısı hazır yer altı ve yer üstü Mudurnu zenginliklerinin kullanılmasında ilk akla gelen nakliye,işcilik ustalık gibi tüm hizmet sektörlerinde önce Mudurnuluya ve Boluluya imkanların kullandırılmasının önemli olduğu bilinmelidir.Yatırımcılarımızla anlaşmalarla yeterli sözlerinin alınmasına , yatırımcı girişimcilerimize her şeyin maddiyat olmadığınını rahatsızlık vermeden, bilinçli siyasilerimiz ve yetkilelerimiz tarafında hissettirilmesini istemeliyiz. Kanaatkar aza kanaat eden yatırımcılarıyla, halkıyla Mudurnu nun çevresi doğası, kültürel yaşam felsefesi yaşayacak MUDURNU korunacaktır.

Tüm hemşehrilerimin ,mübarek ramazan bayramını tebrik ederek, yaşam sıtandartı yüksek büyük ilçeler arasında olmayı, sağlıklı mutlu bereketli günleri hep birlikte yaşamayı temenni ediyorum.

Uğur Türesin    Mudurnu Haber     www.mudurnuhaber.com 

MUDURNU DA PİDE KUYRUĞU

MUDURNU DA PİDE  KUYRUĞU

Mudurnu ilçesinde diğer Fırınlarda Pide’ nin yetersiz yapılmasından dolayı vatandaşlar   Demirciler Çarşısındaki  Fırın da PİDE kuyruğuna girdi.

Fırında PİDE yapımını sabırla bekleyen vatandaşların zaman, zaman sabrı taştı.

www.mudurnuhaber.com

 

Önemli duyuru

                                                                Önemli duyuru

Çok kıymetli Mudurnu Haber sitesi okurları ve takipçilerimiz. Sitemizde zaman, zaman  iletişim amaçlı verdiğimiz Cep ve iletişim Telefonları üzerinden bazı hemşehrilerimize ben Mudurnulu yum, şunlar danım  diyerek çeşitli miktarlarda yardım talebinde bulunulduğu tarafımıza ulaştı.

 KESİNLİKLE İNANMAYINIZ!

Son yıllarda çeşitli dolandırıcılık yöntemi ile vatandaşlarımızı mağdur eden kişi veya kişiler sizleri aradığında  karşı tarafın sözlerine inanmayınız. Eğer Mudurnulu bir hemşehrimiz Yurdun veya Dünya nın herhangi bir yerinde mağdur ise Ailesi aracılığı ile hep birlikte yardımcı ve destekçi olalım, ama telefonla ben yolda kaldım, hastayım,çocuğuma mama alacak param yok gibi değişik yalanlar ile artık insanlar kandırılmamalıdır.

 

Kamu oyuna saygı ile duyurulur.

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU DOĞAL GÜZELLİĞİ İLE DİKKAT ÇEKİYOR

MUDURNU  DOĞAL GÜZELLİĞİ İLE DİKKAT ÇEKİYOR

Mudurnu ilçesinde  kişilerden kaynaklanan bazı sorunlar olmasına rağmen, ilçedeki Doğal güzellikler ilçe dışından gelenleri kendine hayran bırakıyor.

İlçe genelinde dışı sıvasız duran Ahşap evler kimi zaman Bir Gelin Damadın Ömründe unutamayacağı pir Pozda zamanda dururken, kimi zamanda Konak Bahçesindeki Kına Gecesi Gelin Adayının unutulmazları içersine giriveriyor.

İŞTE BURASI MUDURNU

Mudurnu ilçesi aslında  Tarihi, Kültürü ve Gelenekleri ile   çok güzel ve şirin bir ilçe, ulaşım problemi olmayan Bolu’nun nadir İlçelerinden biri olan Mudurnu yıllardır bu değerlerini tanıtamamış.

Dünya’ca bilinen ABANT aslında Mudurnu ilçesine Bolu’dan daha yakın olmasına rağmen Mudurnu bu önemli değere sahip çıkamamış. Şimdilerde yaşanan siyasi ve Rant çekişmeleri   Mudurnu’da bundan 70 yıl önce de yaşanmış ve bu çekişmeler Dede den Toruna Miras  gibi kalıvermiş.

Tabiî ki bunları yazanlar ve bu işlere öncülük edenlerde bazı kesimler tarafından sevilmemiş ve zaman, zaman dışlanmışlar. Haklı iken haksız çıkarılıp susturulmuşlar veya susturulmaya çalışmışlar.

Her şeye rağmen, Mudurnu ilçesinde geride ayakta kalan bazı binalar ve Tarihi eserler yerlerine yenileri yapılmak, tadil edilmek için yıkılmış ve destek göremedikleri için şu an harabe şeklinde bekliyor.

İlçeye  dışarıdan gelen  Fotoğraf aşıkları MUDURNU ilçesinde  dijital Fotoğraf makinelerinin  hafızalarını doldurmuşlar. Buraya gelirken  acaba gidince ne ile karşılaşacağız diye içlerinde değişik düşünceleri olan Fotoğraf severler ve Doğa tutkunları MUDURNU ilçesinde her ikisini bir bulmanın  heyecanı ile ileriki bir zamanda tekrar gelerek incelemeye kaldıkları yerden devam etmek için Takvimlerdeki gelecek günlerini şimdiden işaretlemişler bile…

Tabiî ki ilçemiz Doğal güzellikleri ile çok zengin bir ilçe olmasına rağmen bu güne kadar ismini Tavukçuluk sektörü ile duyurduğundan  ve şu anda bizim Turizme geçiş yapmamızdan kaynaklanan bazı problemler  var. Bunların başında Mudurnu’ya her gelen  misafirin aklında kalan  kötü bir Koku, Turizm de bu tip olaylar hoş olmayan olaylardır. Bu kokunun sahibi bizleriz, eğer bu koku ve benzeri çevre olaylarının, mesela Çöp ü buraya Bolu dan getirip atmıyorlar. Gerek, ÇÖP olsun gerekse Koku olsun, çözülmeyecek sorunlar değil. Tek önemli olan bunların varlığına inanmak ve birlikte hareket ederek  kalıcı çözümler üretmektir.

Eğer burada yaşamak istiyorsak.

 

www.mudurnuhaber.com

 

TAŞKESTİ TOKİ HIZLA YÜKSELİYOR

TAŞKESTİ TOKİ HIZLA YÜKSELİYOR

Mudurnu ilçesi Taşkesti Beldesindeki TOKİ inşaatları hızla yükseliyor. Taşkesti Beldesinde Orman işletmesine ait Orman deposu olarak kullanılan alanda başlanılan TOKİ konutlarında inşaat tüm hızı ile devam ediyor.

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı  tarafından  müteahhit firmaya ihale edilen Taşkesti Beldesi Toki konutlarında temeller atılıp  gerekli  çalışmalar yapılıyor.

 

Taşkesti beldesi 1. Toki Konutlarında 112 adet Konut  ve 1 Adet Ticaret  merkezinin  yanı sıra  1 Adet Orman İşletme Binası inşaatı yer alıyor.

TAŞKESTİ Lİ  TOKİ EVLERİNE NE ZAMAN OTURACAK

Mudurnu ilçesi Taşkesti Beldesindeki TOKİ konutlarının yer teslimi  Müteahhit firmaya  22.08.2012 tarihinde teslim edildi. Firma 112 adet Konut ve beraberindeki yapılar ve çevre düzenlemesi için  TOKİ tarafından 570 günlük bir çalışma takvimi aldı. Firma  bu tarihten itibaren 570 gün sonra Mudurnu taşkesti beldesindeki Konutları sahiplerine teslim edecek.  Müteahhit firmanın  TOKİ ile imzaladığı protokole göre Taşkesti Beldesindeki TOKİ konutları 2014 ün Nisan ayında sahiplerine teslim edilecek.

Haber: Aydın ÖZPELİT Mudurnu Haber

www.mudurnuhaber.com

 

 

 

ANNE

ANNE

Anneler çilekeşi ömrümüzün… Kahır çekeni, eziyet ve cefa adına yüreği ev
sahibi olanı dünyamızın. Anne bir kutsal sözcük, bir aziz mana, bir umman
yürek…

Cennet annelerin ayakları altındadır ama bizler o ayakları bir gün dahi baş
tacı yapıp taşıyamıyoruz bugün. Belki sadece tabuta girdiğinde kollarımızın
üzerinde taşıyacağız annemizin nazik bedenini. O zaman da çok geç
olacak. Çok geç olacak sarılmamız için, af dilememiz için. Onların 24 saat
dahi hizmetkârı olsak ömrümüzün sonuna değin yine de haklarını vermiş
sayılmayız. Onların kul kölesi olsak dahi ve her an yanlarında dursak dahi
yine de haklarını tam olarak karşılamış sayılmayız. Borçlu gideceğiz hep,
onlara borçlu kalacağız hep.

Dokuz ay on gün bizlere ev sahipliği yapan bedeninde ve ondan sonra
ömrünün ahirine değin yüreğinde bizlere en görkemli koltuğu veren
kadın. Düştüğümüzde bacağı kanayan, ağladığımızda gözleri yaşaran,
güldüğümüzde kahkaha atan, acıktığımızda acıkan kadın. Onun şiirini
kimse yazamaz, onun destanını kimse anlatamaz. Onu kimse ifade
edemez.

Anne sihirli bir kelimedir, bizi bizden alır sıcak ve mesut bir iklime
sürükler. İçimiz ısınır birden, duygularımız yeşerir, renk gelir tenimize.
Daha bir soluklanırız, daha bir canlanırız daha bir havalanırız. Memlekete
bahar gelmiş gibidir annenin yanında durmak. Onun nefesi bir okşayıştır
ruhlarımızı baştanbaşa. Sözleri sihirli bir melodidir kulağımızın içinde
akseden. Dokunuşu ipek bir kumaşa dokunmaktır içinizi titretircesine.

Ömrümüzün moral kaynağı, güç deposu yüreğimizin, trafosu her
şeyimizin. Karanlıkta kalır ama sizi karanlıkta komaz. Aç kalır
ama aç komaz sizi, susuz kalır ama susuz komaz sizi. Üşür ama
üşütmez, ölür ama öldürtmez sizi. Öylesine fedakâr, öylesine cefakâr,
öylesine hürmetkârdır evladına. Başınız ağrıdığında aspirin olur size,
öksürdüğünüzde şurup olur, sinirlendiğinizde sakinleştirici olur; Annesilin
diye bir ilaçtır O! Her derdinize devadır; yaranıza merhem, ateşinize ıslak
mendil, soğuk algınlığınıza sıcak bir çorba.

Yırtık elbisenize yama, kabuk bağlamış yaranıza ipek bir el, kirli saçınıza
yumuşacık bir şampuan, perişan duygunuza sokulacak bir liman… Daha
nen olsun bu hayatta anne? Azrail geldiğinde dahi ömrünü sizin uğrunuza
verecek kadar fedakâr. Bundan ötesi var mıdır? Sevgiliniz mi ömrünü
verecek size? Arkadaşınız mı? Başkaları mı?

Bir anne hikâyesi, anne yüreğidir her ne de olsa!
Gecenin ilerleyen bir saatinde bir anne telefon açar yavrusuna. Gecenin
üçünde. Ve yavrusu hırsla telefonu kaldırır, gecenin üçünde telefon mu
olur diye! Bakar annesidir

“Hayırdır anne!”
“Yok, oğlum yok bir şey, sesini duyayım diye aradım.” der.
“Bu saatte ses mi duyulur, telefon mu olur anne?” der oğlu ve ağzına
geleni sayıp döker annesine. Bir anne düşünün ki yavrusu tarafından
azarlansın.
“Bu saatte arayarak rahatsız mı ettim evladım? Yavrum rahatsız
mı oldun?” der kadın usulca. “Evet!” der çocuk “rahatsız oldum.”
Anne sesini içten gelen bir duygu ritmiyle şöyle tamama erdirir: “Oğlum
sende bundan 25 sene evvel bu saatlerde beni rahatsız etmiştin.
Doğum günün kutlu olsun.”

Bu yazı bir anne hikâyesi yazısıdır. Lütfen yanınızdaysa sarılın hemen
uzağınızda ise koşun yanına. Mesafeler ne olursa olsun aranızda. Bir
dakikalığına da olsa yok sayın yaşadığınız dünyayı. Varsayın ki anneniz
tek dünyanızdır yaşadığınız. Tek ormanınız, tek okyanusunuz, tek
gökyüzünüz.

Yok sayın hastalığınızı, hüznünüzü, yalnızlığınızı. Koşun annenize hemen;
nerede olursa olsun. Uzakta, çok uzakta, hatta atta da dahi olsa…
Can YÜCEL’İN şiiri ile bitireyim bu yazıyı, buyurun lütfen:
“ Nahide Hanım söyledi yine
Neden babama yazmışım da
Anama şiir döktürmemişim
Kaç kere yazdım cebimden uçup gittiler
Ben on yedi yaşında beni yıkayan
Anneme şiir yazacak kadar şair değilim”

Anneleri anlatacak yazı da yazılamaz, yok öyle bir yazar!

Gürhan Gürses
STDM Aktivisti

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU YUKARI HAMAM

MUDURNU YUKARI HAMAM

Çocukluğumuzda yıkılan Cumhuriyet İlkokulu bahçesinde top oynarken, topa hızlı
vurup Aşağı Hamam önüne kaçırdığımızda “Haydi yukarı hamam hastane” şeklinde
bağırırdık. O zamanlar faaldi Yukarı Hamam. 1950 li yılların başında Sirkelerin Mustafa amca
çalıştırırdı hamamı. Aşağı Hamamın (Yıldırım Beyazıt Hamamı) kadınlar kısmını teyzem,
erkekler kısmını da eşi Mustafa Kırkık çalıştırırdı. O yıllar evde, ibrikle yüklüklerde yıkanılırdı
ve hamama gitmek başlı başına bir olaydı.

Mudurnu’da küçük yaşlardaki erkek çocukları da kadın hamamlarına alınırdı.
Annelerimizle ya da ninelerimizle giderdik. Göbek taşında keş li cevizli ev makarnası ile turşu
yenirdi. Erik Pestil’ i olmazsa, olmazıydı sofranın.

Rahmetli anneannemin beni bacaklarının arasına sıkıştırıp, sabun kaçan gözlerimin yanmasıyla bastığım nara ya aldırmadan yıkadığı günler ne güzelmiş meğer. Sonraki yıllarda bir gün bir kadının “Kocaman adam olmuş bu, bari babasını da getirseydiniz.”sözleri üzerine büyüdüğümü anlamıştım. Artık terfi etmiş, babamla birlikte erkekler hamamına gitmeye başlamıştım. Allah biliyor ya bu daha zevkli ve daha tantanalıydı. Artık bir tellak tarafından yıkanıyordum. Özel odada soyunup, peştamallarımızı kuşanarak hamama giriyor, göbek taşı üzerinde terleyip, tellak tarafından keseleniyor, daha sonrada kocaman bir tas içinde köpürmüş sabunlu liflerle yıkanıyordum. Şimdi ne annem ne babam nede eski hamamcılar, hiçbiri hayatta değil. Nur içinde yatsınlar.

Geçenlerde İlhami Çetin kardeşimin “Mudurnu Haber “internet sitesine girdiğimde
27.11.2011 tarihli “Mudurnu ilçesindeki Frikyalılar dönemine ait 1800 yıllık tarihi yukarı
Hamam göz göre göre yok ediliyor” başlıklı haberi okumuştum. O zaman bu hamam ve tarihi
ile ilgili bende ki mevcut bilgileri sizinle paylaşmak istedim.

İlçemiz Havlu Mahallesindeki bu hamam, halkımız arasında“Yukarı Hamam” adıyla
bilinir. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. İlhami Çetin kardeşimin, hamamın
Frikyalılar dönemine ait oluşu ile ilgili bilgiyi nerden aldığını ve doğruluk derecesini
bilmiyorum. Ancak ben 23 Nisan 1953 tarihli Bolu gazetesindeki Hayrettin Arıkana ait bir
yazıdan hamamın Selçuklu dönemine ait olduğu şeklinde kaynak gösterilmeyen bir yazısını
okumuştum. Daha sonra hamamın vakıflar idaresinden sonraki ilk sahibi merhum Mustafa
Eryılmaz’ın kızı Melahat Demirel hanımefendi ile konuşup bilgi almıştım. Öğrendiklerim
yapılış dönemi dışında, gazete haberini doğrular nitelikteydi.

Kastamonu salnameleri incelendiğinde Mudurnu’da 1869 ile 1889 yılları arasındaki
hamam sayısı iki olarak görülüyor ve 1893 tarihinden sonraki salnamelerde sayı üçe çıkıyor.
Kanaatime göre sayımda Yıldırım Beyazıt hamamının erkek ve kadın bölümleri iki ayrı hamam
gibi gösterilmiştir. Bundan da Yukarı Hamamın 1893 tarihinden sonra faaliyete geçtiği
anlaşılıyor.

Yukarı Hamamın yapılış tarihini gösteren bir kitabesi yoktur. Hamam girişindeki
mevcut kitabe tamir kitabesi olup hamamın 1897 tarihinde Çüce oğlu Ali isimli birisi
tarafından tamir edildiğini göstermektedir. Bu kitabe yazısının bir bölümü okunamamış olup,

okunan bölümü şu şekildedir;

“Gel imdi sen ……….li Veli.”

“Tamir eyledi cüce oğlu Ali”1

Sene :1315 (1897)

Rivayete göre, eski devirlerde Mudurnu büyük bir sel felaketine uğramış ve dere
kenarında bulunan bazı yerleşim alanları toprak altında kalmıştır. Yukarı hamamda bunlardan
birisidir. Yıllarca toprak altında kalan Hamam 1890 lı yıllarda Bugünkü Haytalar konağı
bahçesinde oyun oynayan üç genç kız tarafından kubbesi bulunarak tespit edilmiştir.
Bilahare de etraf kazılarak hamamın tamamı gün yüzüne çıkarılmıştır. Hamamın kızlar
tarafından bulunmuş olması sebebiyle hamam çalıştığı sürece genç kızlardan ücret
alınmamıştır. Bu adet 1949 lu yıllara kadar da devam ettirilmiştir.

Tamir kitabesinden anlaşıldığına göre, gerçek olan şu ki, Hamam 1897 tarihinden çok
önce yapılmış olup, yukarıdaki rivayet doğruysa, bu tarihlerde toprak altından çıkarılıp tamir
edilmiş olmalıdır.

Hamam soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile oldukça küçüktür. Soyunmalık
kare planlı, ahşap tavanlıdır. Ortasında fıskiyeli on köşeli bir havuz vardır. Soyunmalığın
güneyindeki dar bir kapıdan uzun bir koridora geçilmekte olup, batısında tuvaletler bulunur.
Güneyindeki bir başka kapıdan da beşik tonozlu dikdörtgen biçimli soğukluğa geçilmektedir.
Sıcaklık hamamın doğusunda bulunmaktadır. Kare planlı olan sıcaklığın üzeri, pandantifli bir
kubbe ile örtülüdür. Sıcaklığın yanında yine kubbeli iki halvet hücresi bulunmaktadır.

Uzun yıllar Vakıflar İdaresi tarafından işletilen Hamam 1949 yılında özelleştirilerek
Mustafa Eryılmaz’a2 (Sirkeler Ailesi) 4000 TL karşılığında satılmıştır. Aynı yıl yeni sahibi
tarafından Bolu’dan getirilen İhsan Taşdelen3 isimli bir ustaya esaslı bir şekilde tamir
ettirilerek faaliyete geçmiştir. Bu tamiratla ilgili kitabesi hamam içinde olup şöyledir.

Cüce oğlu Mehmet Ali 1315 (1899) yılında Bolu İdadisi resim öğretmeni olup Bolu Karaçayır Mahallesindendir.
Babasının taş ustası olması sebebiyle aile lakapları Mimarzade dir. Cüce oğlu Mehmet Ali iyi bir ressam ve hattattı. Bolu Yıldırım Beyazıt camii ile İmaret camiinin hadisi şerifleri onun eseridir. Ayrıca İstanbul Fatih Camisinin müezzin mahfelinde bulunan eşsiz tablo da ona aittir. İstanbul’da “Efkaf İslamiyye Müzesi” Müdürlüğü yapmıştır. Sevr anlaşmasına onay veren son Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi’nin damadıdır. Kayınpederinin Milli Mücadeleye ve Atatürk’e karşı çıkması sebebiyle onunla birlikte yurt dışına kaçmış, Mısır’da geçirdiği bir tramvay kazasında ölmüştür .

(Z.Konropa, Bolu Tarihi,S:583) Mudurnu Yukarı Hamamın kitabesindeki Cüce oğlu Ali’nin bu aile fertlerinden biri olması ihtimal dahilindedir.
2 Merhum Mustafa Eryılmaz Mudurnu Sirkeler ailesindendir. İsmet hanım ile evliliğinden Sebahat, Melahat ve Mehmet isimlerinde üç çocuğu olmuştur.
3 İhsan Taşdelen’e ait kitabenin yazılması ile ilgili olarak Melahat Demirel Hanımefendiden alınan küçük bir Anekdot: İhsan Taşdelen kendisine ait tamir kitabesini yeni harflerle yazması sırasında, tesadüfen bulunan merhum öğretmen Mehmet Vardallı’nın, başlangıçta “hergelen”olarak yazılan kelimenin “Hergele olarak okunabileceğini söyleyerek “her giren” şeklinde düzeltilmesini sağlamıştır.

1

“Şifa bulsun bu hamama her giren”

“Tamir etti Bolulu İhsan Taşdelen.”

1949

Hamam 1957 yılında el değiştirerek Cemal Akman (Çatacıklılar)’a satılmıştır.
Yeni sahipleri tarafından kısa bir süre daha çalıştırılan hamam 1960 lı yılların ortalarında
kapanmış, yüklüklerin banyoya dönüştürülmesi ile de unutulmuştur.

Şimdi giriş bölümü üstü otel şekline dönüştürülerek sahibi tarafından korunmaya
çalışılan hamam, idare veya belediyenin elinde olsaydı, askerlik şubesi veya Cumhuriyet
İlkokulu gibi çoktan tarihe karışmış olurdu şeklinde düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Hamam sahibi Yıldırım Akman’ın, kendisiyle röportaj yapan İlhami Çetin’e
söylediği ; “Tarih isteyenlere işte tarih. Gelip görsünler. Buranın çürüyüp yok olmasına göz
yummasınlar.” sözleri çok şey ifade ediyor aslında.

Anlayanlara…!

Güray ÖNAL

www.mudurnuhaber.com

 

Mehmet SÖZER Dünya Evine girdi

Mehmet SÖZER Dünya Evine girdi

Mudurnu Esnaflarından Nurettin SÖZER in Oğlu Mehmet SÖZER  yapılan sade bir tören ile Dünya evine girdi.

7 Nisan 2013 Pazar Günü Mudurnu Belediye Düğün Salonun da okutulan Mevlit sonrasında, Gelinalma  sonrasında Mudurnu Belediye Düğün Salonunda Nikah işlemi gerçekleştirildi.

Nikah işleminin ardından Mudurnu Musiki Ekibi 30 dakikalık bir Program ile gönülleri fetetti.

Programda birbirinden güzel ilahiler okundu. Programda okunan ilahilere Salonu dolduran Davetlilerde zaman, zaman eşlik etti,  Salavatlar getirildi, dualar okunarak, takı törenine geçildi.

 

GELİNALMA  ESNASINDA  MEHMET SÖZER İN ARKADAŞLARI ANAHTARLARI SAKLADI

Gelinalma esnasında birbinden ilginç  olaylar yaşandı. Mehmet SÖZER in Komşusu Ali TEPELİOĞLU ve arkadaşaları, Gelin arabasının  anahtarını sakladı.  Mehmet SÖZER  Ali bey o konuyu Babam lahallet cevabı üzerine, Baba Nurettin SÖZER  ile Ali TEPELİOĞLU arasındaki sıkı pazarlığa Mehmet SÖZER müdahale etti.

Mehmet SÖZER in Mudurnu içindeki Gelinalma gezisi esnasında ilginç Metodlar ile Gelin Arabası önü kesilerek bahşişler alındı.

Kimisi, ÇÖP Konteynırını yolun ortasına çekerek Bahşiş alırken, kimileride Motorsikletini yola gererek   damattan bahşiş istedi.

Arkadaşları Takı töreni esnasında  Mehmet SÖZER i yine rahat bırakmayarak Kendisine bir Emzik hediye ettiler.

 

Mehmet SÖZER in bu Mutlu Gününde arkadaşları Annesi Kadriye, Babası Nurettin SOYLU nun Mutlulukları gözlerinden okundu.

Zeynep ve Mehmet SÖZER Çiftine Bir Ömür Boyu Hayırlı Ömürler  geçirmelerini Yüce Mevladan Niyaz ederiz.

MUDURNU HABER AİLESİ

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

SAĞLIKTA HALK GÜNÜ SALI GÜNÜ YAPILACAK.

SAĞLIKTA HALK GÜNÜ SALI GÜNÜ YAPILACAK.

 Bolu Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğince organize edilen Halk Günü toplantısında Vatandaşlar sağlık hizmetleriyle ilgili isteklerini doğrudan Genel Sekreter ve Hastane Yöneticilerine iletebilecekler.

 Bolu Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr.Murat Özmen Sağlık hizmeti alan hastaların sağlık hizmetiyle ilgili  geri dönüşümlerini çok önemsediklerini ve   İzzet Baysal Devlet Hastanesi  Köroğlu Ünitesi Toplantı Salonunda 2 Nisan Salı günü Saat 13. 30 da başlayacak toplantıya tüm Boluluların katılımlarını beklediklerini, Ayrıca  vatandaşlarımızın herhangi bir problemle karşılaştıklarında her zaman 7 gün 24 saat 0 538 846 03 70 nolu cep telefon numarasını arayabileceklerini  ifade etti.

 

Halk Günü toplantısına Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliğine bağlı  Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Diş Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi Hastane Yöneticileri ile Başhekimleri vatandaşların isteklerini ve şikayetlerini dinlemek üzere hazır bulunacaklar.

Genel Sekreter Dr.Murat Özmen’’ Sağlık hizmetinin kalitesi çok büyük önem arzediyor. Bizde bunu değerlendirme adına bazı faaliyetlerde bulunduk. Bunlardan birincisi, bizden hizmet alan hastalar örnekleme suretiyle seçilen hastalar telefonla aranarak aldığı hizmetlerden memnun olup olmadığı anket şeklinde sorularla değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeler sonucunda da biz eksik olduğumuz, hatalı olduğumuz veya iyi olduğumuz yönlerimizi tespit edip buna göre tedbirlerimizi alıyoruz.

İkinci yöntem her ayın ilk haftası Salı günü saat 13.30 da İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Toplantı Salonunda halkımıza ve basınımıza halk günü toplantısı düzenliyoruz. Burada halkımızın sağlık hizmetleriyle ilgili bize geri dönüşümlerini çok önemsiyoruz.  Bu geri dönüşümler neticesinde de  kendimize yeni  planlamalar ve rotalar çizip halkımızın istediği arzu ettiği sağlık hizmetini daha kaliteli şekilde  sunmayı hedefliyoruz.

 Üçüncü olarakta Genel Sekreterliğimiz bünyesindeki hastanelerden hizmet alan  vatandaşlarımızın herhangi bir problemle karşılaştıklarında her zaman 7- 24 arayabilecekleri bir  0 538 846 03 70 nolu cep telefon numarası  oluşturduk. Bu numarayı aradıklarında görevli arkadaşımız sıkıntıyı derhal çözmekle ilgili girişimlerde bulunup,  şayet onun çözüm bulamadığı noktalarda da bana veya ilgili Hastane Yöneticisine ulaşıp sıkıntının anında ve yerinde çözülmesini  sağlayacaktır’’ dedi.

www.mudurnuhaber.com

mudurnu1-reklamver

GENÇLEŞİYOR MUYUM ? SEBEBİ NE ?

EVET, gençleştiğimi hisseder gibiyim. Şair diyor yaaa, yaş 35 yolun yarısı diye, çok değerli bir hocam ise, be Mübarek Hâşâ Allah ile aranda senetmi yaptın 70 yaşına kadar yaşamak için nerden biliyorsun 35 yaşında yolun yarısında olduğunu diye vaazlarında şaire çatıyor.

Günlerden 13 Mart 2013 bir Ankara ziyareti dönüşüne geçtiğim anda Cep telefonumda tanımadığım bir ses, efendim biz sizi Mudurnu Yarışkaşı Konağı Nevzat ANLITAN bey in vasıtası ile arıyoruz, sizin ile bir konu hakkında görüşmek istiyoruz dedi. Bende ben Ankara dayım Bolu’ya geliyorum, orada görüşsek olurmu? dedim.  Tamam, gelince görüşelim dediler. Konuyu bilmediğim için hemen Nevzat abiyi aradım, bana dediki birisi size bir şey tanıtacağız, çok faydalı dedi bende benim bu işlere ayıracak vaktim yok, bunu yapsa yapsa Mudurnu’nun kâhyası bizim Aydın var onu arayın dedim dedi. Bende iyi o zaman abi  ben gidip bir bakayım bakalım neymiş dedim.

Ankara dan Bolu ya gelene kadar, acaba şu mu acaba bumu, acaba yeni bir termal proje varda bana bir şeymi teklif edecekler diye gelene kadar çatladım. Nihayet Bolu’ya geldim ve buluştuk. Orada Alp ve Hüseyin Bey diye iki arkadaş ile tanıştım. Dedim arkadaşlar buyrun konu nedir bir anlatın, teklifinizi bekliyorum. Arkadaşlar dediler ki bizim işimiz sağlıklı beslenme ile ilgili, ben hemen daha önceki bilgilerime dayanarak hay Allah keşke gelmeseydim, bunlar bana bir şeyler satacaklar. Biraz arkadaşları dinledim, ban çeşitli slâytlar ve görüntüler seyrettirdiler ve kendileri ile ilgili daha önce çekilmiş ve şimdiki hallerini gösterdiler.

Tabiî ki ben arkadaşları daha önceden tanımadığım için, işin açıkçası güvenemedim. Efendim biri 95 kğ den 65 kğ ye düşmüş, biri 130kğ den 80kğ ye düşmüş ve çok sağlıklı görünüyorlar. Dediğim gibi arkadaşları tanımadığım için, pazarlama taktiği olduğunu düşündüm. Bana dediler ki Yılmaz GÜNEY i tanıyorsunuz değil mi? Tanımam mı?  Evet bu sinema sanatçısı bizim programımız sayesinde bu kadar genç görünüme sahip.  Kendi kendime,  bu işler boş işler dedim. Arkadaşlar size bir analiz yapalım, ücret felan istemiyoruz, sadece bilgilerinizi size söyleyelim. Şunu da hatırlatayım, buraya gelmeden 3-4 gün önce başlayan bir problemden dolayı sürekli başım dönüyor ve çok huzursuz olduğumdan dolayı çareyi ÇEK -UP yaptırarak rahatlamakta bulmuştum. Orada da doktorlar Karaciğerinizde yağlanma var,  biraz gıdalara dikkat edin diye uyarmışlardı.

Neyse biz teraziye çıkıp tartılarak bilgilerimizi verdik, kilo 95, yağ problemi ve normalde 42 olan Metobolizma yaşımın dengesiz beslenmenin ve her gün çeşitli gofret ve Çikolata beslenmem ile beraber 57 olduğunu öğrendim.

Kilomdan rahatsız olduğum için ayaklarımda ve diz kapaklarında zaman, zaman problemler yaşıyordum. Alp ve Hüseyin Bey, isterseniz bir deneme programı yapalım dediler. Anlatılanlardan sonra kaybedeceğim hiç bir şeyin olmadığını düşünerek deneme programına başlamayı kabul ettim.

Sonuç, önce Nevzat abi den sonra Alp ve Hüseyin Bey den beni ikna ettikleri için teşekkür ederim. Aradan 16 gün geçmiş ve ben 95 kğ den 92 kğ ye inmişim, zaten kendimde de hissedebiliyorum.  Ayrıca programa girdikten sonra gözle görülür farklılıkları kendimde görmeye ve hissetmeye başladım. Mesleğimiz ve birazda Siyaset ile uğraşmamızdan dolayı çok çabuk sinirleniyor ve çok fazla yüksek sesle konuşuyordum. Artık bazı alışkanlıkları otomatikman bıraktım. Eskiden bir oturuşta bir çorba ile bir büyük ekmeği neredeyse bitirirken, şimdi ise sadece bir dilim Ekmek yeme hissi içimden zor geliyor.

CAN BOĞAZ DAN GELİP, BOĞAZDAN ÇIKIYOR

Atasözü, Can boğaz dan gelir, EVET, Boğaz dan geliyor ama maalesef Kalp krizi, Damar Tıkanıklıkları, Alçak ve Yüksek tansiyon ve benzeri şeylerin ana kaynağıda  Boğazdan kaynaklanıyor, Boğazımıza sahip çıkamadığımız için, dengesiz beslenerek  hayatımızı hastane köşelerinde, o doktor senin bu Doktor benim  koşturarak geçiriyoruz. Benden size tavsiye, kendiniz için vakit ayırın ve sağlığınıza özen gösterin. Yol yakinken…

 

Saygılarımla

Çanakkale’yi geçilmez yapan Mudurnu lu kınalı kuzular

            Çanakkale’yi geçilmez yapan Mudurnu lu kınalı kuzular

            Bu gün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98 yıldönümü törenlerle, panallerle, mevlitlerle kutlanıp gelecek yıldönümüne kadar unutulacak.

            Peki, ne yapacağız başta yaptığımız işleri geçmişi unutmadan, geleceği düşünerek “adam gibi yapacağız ”hiçbir ırkı, dili, dini, düşman görmeyeceğiz… Çalışmadan, üretmeden herkes bize düşman gözü ile bakarsak, bilimi, ilimi, teknolojiyi, sevgiyi, saygıyı, vefayı es geçersek “papazı” imam yaparlar farkına varmayız.

            Doksan sekiz yıl önce atalarımız düşmana geçit vermedi ama biz üç tarafı denizlerle çevrili memleketimizde yeterli deniz taşımacılığı yapamadığımız gibi kişi başı balık tüketimi Japonya’ya oranla 50 kat daha az. Japonya’da yılda kişi başına 500 kilonun üzerinde, Norveç’te 445 kilo, Danimarka’da 230 kilo ve Fransa’da ise 21 kilo balık tüketiliyor.

           Atalarımız düşmanı boğaza gömdü biz  “Kazdağlarında” altın arasınlar diye teslim ettik. Siyanürle beynimize, angusla midemize, gdo lu mısır, fasulye, hormonlu tohumlarla

Genlerimize yerleştiler…

           O zaman ne yapalım; cemaate, tarikata bir gönüllü, partimize bir oy, sendikaya bir üye, başını açıp yâda kapatacak birini aramak yerine kendi işimizde olsa devlet işi de olsa bindiğimiz arabada oturduğumuz koltukta bu yurdun hatta dünyanın, insanlığın bu günlere nasıl geldiğini düşünerek hareket edelim. Makam, mevki, unvanımız ile değil, insanlık için ne üretiyoruz ne gibi katkıda bulunuyoruz onunla övünelim. Kişiliğimizi mal, mülk, makamlar değil, hayata kattığımız değerler belirlesin… Yoksa mal, mülk. Makam elden gidince kişiliğimizde gider.  

           Yanımızda “biat” eden boş kalabalıklar olacağına yazı yazdığımız tükenmez kalem “Faber Casteli, Bic” tükenmez kalemi biz neden icat edemiyoruz diye sorgulayan insanlar olursa işte o zaman tekrar Çanakkale yi geçilmez yaparız.

           Bir çift ayakkabıyı iki kişi giyen Mudurnulu Gaziler,

           Mudurnulu kınalı kuzuların hikâyesini yazmadan yukarıda satırları yazmamın nedeni kimseye ders verme değil kendimizle yüzleşme isteği…

           Musalla Mahallesinden Caferoğlu Abdullah ve Karapınar kavağı köyünden Hasan oğlu Hüseyin 1885 doğumludur 2 Ağustos 1914 tarihinde Harbiye Nezaretince genel seferberlik ilan edilir. O dönem Osmanlının Yemen, Hicaz, Asir, Şam, Arap yarımadasında birlikleri vardır.

            Seferberlik ilanında 29,30 yaşlarında olan Mudurnulu gençler hareket planına göre ikinci bölge “Obüs bölgesi”diye bilinen ve 8. Ağır Topçu Alayı, Bağımsız Ağır Numune Topçu Taburu, 1 ışıldak. Görevi: Giriş bölgesinden geçen düşman donanmasının, Merkez Tabyalarının büyük toplarının ateşlerinden etkilenmeden “İntepe”Erenköy Koyunda demirlemesi veya burasını üs yapacak girişimlerde bulunmasını önlemektir.

            Mudurnulu kınalı kuzular ve mehmetcik arkadaşları canları, Hüseyin dede sağ ayağını, Abdullah dede sol ayağını vererek düşmanın boğazı geçmesine izin vermezler. İki ayakla gittikleri memleketlerine gazi olarak birer ayakla dönerler. Soy ismi kanunu çıktığında Cafer oğlu Abdullah’a bir ayağını kaybettiği İntepe soyadı Hasan oğlu Hüseyin’e Çanakkale’de kaybedilen binlerce fidanların anısına Fidan soyadı verilir.

            İki arkadaşın askerden geldikten sonrada dostlukları devam eder… İsraf olmasın diye bir çitf ayakkabı alıp biri sol ayağına biri sağ ayağına giyer.

           Vatan. Millet, Müslümanlık naralarından geçilmeyip günde altı milyon, yılda iki milyar ekmeğin çöpe gittiği güzel yurdumda bize örnek ve önder olmaya devam ediyorlar.

Mehmet Cantürk

18 Mart 2013

www.mudurnuhaber.com    

 

Açıklama; Abdullah İntepe Musalla mah.Mehmet Yozgatlı  (Cek dayının dedesi)fotoğraf Mehmet Yozgatlı arşivinden alınmıştır.

                  Hüseyin Fidan Karapınar kavağı köyünden Şenol Fidan’ın dedesi

 Fotoğrafta ortada oturan Mudurnu esnaflarından(merhum) Ahmet İğneci’nin kayınpederi

EMITT turizmde çıtayı yükseltmeye devam ediyor

EMITT turizmde çıtayı yükseltmeye devam ediyor

Türkiye dünya turizm sıralamasında 6. ülke,
EMITT turizm fuarları sıralamasında 5. fuar konumuna ulaştı

2012 yılında Türkiye 30 milyona yakın ziyaretçiyle dünyada en çok turist ağırlayan 6. ülke konumuna ulaşırken, Türkiye’nin tanıtımında önemli bir rol oynayan EMITT Fuarı, 2012 yılında 128 bin ziyaretçiyle dünyanın en büyük 5. büyük turizm fuarı konumunu perçinledi.

emitthand_tango1-510x364

24-27 Ocak 2013 tarihleri arasında TÜYAP’ta 17. kez düzenlenecek olan Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT, Türkiye’nin turizmde emekleme dönemi olarak nitelenen 90′lı yıllarının ikinci yarısında Ekin Fuar tarafından hayata geçirilerek turizm fuarcılığında yeni bir dönemi başlattı. 1997 yılından bu yana turizmde Türkiye’nin nabzını tutan EMITT Fuarı, kısa bir zaman diliminde dünya çapında ses getiren turizm fuarları arasında yerini almayı başardı. Bugün dünyanın 5. büyük turizm fuarı konumuna ulaşan EMITT, Türkiye turizmde geliştikçe büyüdü ve hedef aldığı Akdeniz, Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa ve Asya coğrafyasının sayılı fuarlarından biri olarak gücünü kanıtladı.

Hedef 60 milyon yabancı turist
2000 yılında Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısının 9 milyon 586 bin, elde edilen gelirin
9 milyar 161 milyon dolar olduğunu, 2011 yılı itibariyle turist sayısının 29 milyon 343 bine, gelirin ise 23 milyar dolara ulaştığını ifade eden Ekin Fuar Direktörü Hacer Aydın, 17 yıldan bu yana turizm sektörünün profesyonellerini Türkiye’ye getiren ve ses getiren fuar etkinliklerine imza atan EMITT’in bu başarıda önemli bir rolü olduğuna vurgu yapıyor. İstatistiki veri olarak EMITT’te boy gösteren kentlerin, bölgelerin ve beldelerin ziyaretçi sayılarını yedi sekiz kat artırdıklarını belirten Aydın, turizmde ihtisas fuarlarının çok büyük önem taşıdığını, doğrudan hedef kitleyle buluşmayı sağladıklarını, EMITT’in bu alanda geniş bir deneyime ve birikime sahip olduğuna vurgu yapıyor.

Türkiye’nin dünya turizm sıralamasında 6′ncı konumda olmasının önemli bir başarı olduğunu, ancak gerçek potansiyelinin çok gerisinde kaldığını ifade eden Aydın, doğru tanıtım stratejilerini hayata geçirerek Türkiye’nin zorlu bir hedef gibi gözüken 60 milyon turiste rahatlıkla ulaşabilecek tarihi, kültürel ve doğal zenginliklere sahip olduğunun altını çiziyor.

Turistik merkezler çeşitlendirilmeli
Türkiye’nin dünya çapında en cazip turizm pazarlarından biri olduğuna değinen Aydın, kişi başına turist harcamasında ise oldukça alt pozisyonda bulunduğumuzu, kongre turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi ve diğer alternatif turizm modelleri için son derece elverişli bir ülke olduğumuzu, değerlerimizi doğru tanıtım politikalarıyla buluşturduğumuz takdirde arzu edilen seviyeye ulaşacağımıza inandığını belirtiyor. Bununla birlikte, turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği lokasyonların başında İstanbul, Antalya ve Muğla’nın geldiğini ifade eden Aydın, Türkiye’nin dünyada eşi benzeri olmayan sayısız beldeye sahip olduğunu, bu beldelerin tanıtımda öne çıkarılmasının çeşitlilik açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.

EMITT Fuarı’nın bu anlamda Türkiye’nin en büyük tanıtım platformlarından biri olduğunu belirten Aydın, özellikle turizmde öne çıkmak isteyen beldeler başta olmak üzere turizmle de gelişmek isteyen tüm kesimleri 2013 EMITT Fuarı’nda yer almaya davet ediyor.

70 ülke EMITT’te buluşuyor
Dünyada ve Türkiye’de turizmde öne çıkmak isteyen beldeler, kalkınma ajansları, turizm firmaları ve sektör profesyonelleri her yıl EMITT Fuarı’nda düzenli olarak boy gösteriyor. 2013 yılında çok daha geniş katılımla yeni bir rekora imza atmaya hazırlanan EMITT Fuarı’na 2012 yılında dünyanın 62 ülkesi ve Türkiye’nin 150 şehir ve turizm beldesinden katılım gerçekleşmiş, 60.500 m2 fuar alanını 4.500 uluslararası katılımcı, 57.000 profesyonel ve 71.000 tatilci ziyaret etmişti. 2011 yılına kıyasla toplam ziyaretçi sayısında yüzde 12 oranında artış gerçekleşmişti.

www.mudurnuhaber.com

 

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

2013 YILINDA TÜM MUDURNUMUZA İYİLİKLER BEREKETLER DOLU HİZMETLER GELMESİNİ TEMENNİ EDEREK TÜM MUDURNULU HEMŞEHRİLERİMİZİ MUDURNU GÖNÜL DOSTLARININ YENİ YILINI KUTLUYORUM..
GÜZEL MUDURNUMUZDA BUGÜNE KADAR GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE TÜM ZAMANLARDA SAĞLANAMAYAN TEK SORUN SİYASİ ADALET VE SİYASİ FANATİZİMİN ETYKİSİYLE KİŞİSEL KISKANÇLIKLAR. MEMLEKETİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN DOĞRU ÇALIŞANI DESTEKLEYELİM. ZAMAN ÖNEMLİ GELECEĞİMİZ ÖNEMLİ EL BİRLİĞİYLE ÇALIŞANLARI DESTEKLEYELİM DOĞRULARIMIZ ÜZERİNE SİYASET YAPALIM .

YENİ YILDA ŞAHSIM HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ HAK İÇİN HER ALANDA ÜRETENLERİN İNSANIMIZA FAYDALI OLANLARIN YANINDA OLACAĞIM . SAYGI SEVGİ DOLU İLETİŞİMLERİMİZLE ELBİRLİĞİYLE MUDURNUMUZUN İHTİYACI OLAN SİYASİ ADALETİ SAĞLAMALIYIZ. İŞALLAH İLERKİ YILLARDA MUDURNU SEVGİ DERESİ OLACAK GENÇLERİMİZİN CESARETİ ÇALIŞMALARI YENİ GİRİŞİMLER BU İŞARETİ GÖSTERİYOR..UĞUR TÜRESİN

www.ugurturesin.com

www.mudurnuhaber.com