Mudurnu da Trafik sorununa yeni çözüm

İlçedeki Trafik sorununa son noktayı Komisyon koydu

Mudurnu ilçesinde yaşanan Trafik problemi için çeşitli alternatifler üretilirken son çare olarak Çarşı Merkezinde Ücretli OTOPARK uygulanmasına karar verildi.

Mudurnu ilçe Trafik Komisyonu ilçedeki Trafik Problemine çareyi İlçe Merkezindeki park alanlarına boya ile sınır çizip ilerleyen günlerde Park yapacak olan araçlardan ücret alınacağı belirtiliyor.

www.mudurnuhaber.com

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

2013 YILINDA TÜM MUDURNUMUZA İYİLİKLER BEREKETLER DOLU HİZMETLER GELMESİNİ TEMENNİ EDEREK TÜM MUDURNULU HEMŞEHRİLERİMİZİ MUDURNU GÖNÜL DOSTLARININ YENİ YILINI KUTLUYORUM..
GÜZEL MUDURNUMUZDA BUGÜNE KADAR GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE TÜM ZAMANLARDA SAĞLANAMAYAN TEK SORUN SİYASİ ADALET VE SİYASİ FANATİZİMİN ETYKİSİYLE KİŞİSEL KISKANÇLIKLAR. MEMLEKETİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN DOĞRU ÇALIŞANI DESTEKLEYELİM. ZAMAN ÖNEMLİ GELECEĞİMİZ ÖNEMLİ EL BİRLİĞİYLE ÇALIŞANLARI DESTEKLEYELİM DOĞRULARIMIZ ÜZERİNE SİYASET YAPALIM .

YENİ YILDA ŞAHSIM HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ HAK İÇİN HER ALANDA ÜRETENLERİN İNSANIMIZA FAYDALI OLANLARIN YANINDA OLACAĞIM . SAYGI SEVGİ DOLU İLETİŞİMLERİMİZLE ELBİRLİĞİYLE MUDURNUMUZUN İHTİYACI OLAN SİYASİ ADALETİ SAĞLAMALIYIZ. İŞALLAH İLERKİ YILLARDA MUDURNU SEVGİ DERESİ OLACAK GENÇLERİMİZİN CESARETİ ÇALIŞMALARI YENİ GİRİŞİMLER BU İŞARETİ GÖSTERİYOR..UĞUR TÜRESİN

www.ugurturesin.com

www.mudurnuhaber.com

 

Gezi Notları (üç)

Gezi Notları (üç)

 

           Avusturya Salzburg’da kar yağışı eşliğinde sokaklarda gezdikten sonra akşam üzeri araçla Almanya Augsburg’a gelmek üzere yola çıktık. Yolculuk boyunca etrafı gözlemeye devam ettim.

            Yoğun şekilde kar yağmaya devam ettiği halde trafik akışında bir sorun yoktu. Ara ara geçen tuz püskürtme kamyonları tuzu kürekle aracın kasasından değil püskürterek yerden atıyordu.  

           Yol kenarlarındaki köyleri incelerken evlerin mimarisinden anlaşıldığı kadarıyla köy şehir farkı yok gibiydi. En küçük yerleşim birimine bile demir yolu asfalt yollarla bağlantı sağlanmıştı.

            Münih yakınlarında otobanda seyrederken birden gözümüze ilk görünüşte insanın içini ısıtan saatlerce bakılsa doyulmayacak bir yer hissi uyandıran Münih Alilaze stadı takılıyor. Yol boyunca stat görünmez oluncaya kadar gözlerimi ışıklandırmasından alamıyorum.

            Bir taraftan düşünüyorum insanoğluna bunu yaptırabilen ne diye kısa sürede yorumlayabildiğim, düşünce; tasarım, iş disiplini ve ahlakı, planlama, uygulama, mühendislik, denetim ve ortaya çıkan üretimdi.

             Almanların belli şehirlerdeki işleyişine, sistemine bakınca belli disiplinleri bir araya getirerek yaptıkları işler insana bu dünya için yapacakları bir şey kalmamış hissi veriyordu.

            

Dachao Toplama kampı

             Dokuz Aralık sabahı Nazi toplama kampı Dachao’ya doğru yola çıktık yaklaşık bir saat bir yolculuktan sonra kampa vardık. Kampa giriş ücretsiz kampın girişi özel araçları ile ve turlarla ziyarete gelenler ile dolu idi.

           Elektronik aletlerle çeviri olarak rehberlik hizmeti veriliyor ancak Türkçe çeviri yoktu. Bu güne kadar yazılı ve görsel basından duyup gördüklerimizle kampı gezmeye başladık.

           Burada Hitlerin nasıl iktidar olduğunu, Nazi toplama kamplarını Hitlerin ırkçılık hastalığını anlatacak değilim. Tarihi merak edenler Birinci dünya paylaşım savaşının sonuçlarına bakarak ikinci dünya savaşının nedenlerini ve İsrail devletinin kuruluşuna giden süreci araştırabilirler.

            Kamp Hitler’in 1933 yılında iktidarı ele geçirdikten sonra ülkedeki muhalifleri toplamak için kurulmuş. Kampa topladıkları muhalifler üzerinde tıbbi deneylerde dâhil her işkence yöntemi denenmiş… Kampın müze olarak ziyarete açılmasını 1960 yılarda kaptan sağ kurtulanların kurduğu komite önermiş ve öneri kabul görüp kamp ziyarete açılmış.

            Kamp detayları hakkında bilgi alabileceğimiz rehber olmasa da kampın gezdiğiniz her köşesinde insana dair utancı yaşayıp o güne “empati” yapıyorsunuz.

            Bu utancın benzerine geçtiğimiz aylarda ziyaret ettiğimiz Altındağ Belediyesi tarafından müze yapılan Ankara Ulucanlar ceza ve tutukevinde de tanıklık etmiştim.

            Coğrafyalar, kültürler, yaşam biçimleri farklı olsa da ne adına olursa olsun insanlığın yüz karası işlere imza atanlar yine insanoğlu tarafından tarihin çöplüğüne atılıyor.

 

Mehmet Cantürk

11.12.2012

Augsburg-Almanya

www.mudurnuhaber.com

Sakın Kimliğinizi Kaybetmeyin Yoksa.

Nüfus cüzdanı kaybedilince ne yapmalı?

Kimliğini kaybedenler dikkat! Kimliğini kaybettikten sonra herhangi bir yasal başvuru yapmayıp ve ilan vermeyip sadece kimliğinin yenisi çıkartanları büyük bir tehlike bekliyor.

Dolandırıcılar kayıp ve çalıntı kimliklerle bankalara başvurup kimlik sahibi adına kredi kartı çıkarıp kredi başvurusunda bulunup büyük meblağlarda dolandırıyor. Gelen icra ile şok olan kayıp kimliğin sahipleri ise mahkemenin yolunu tutuyor.

ORTAK ŞİKAYET BANKALAR

Seneler önce kaybettiğiniz kimliğiniz seneler sonra karşınıza büyük bir borç ve icra kağıdı ile çıkarsa ne yaparsınız. Şikayetvar.com’a gelen şikayetlere göre; kayıp kimlik mağdurları azımsanmayacak kadar fazla. Hepsinin ortak şikayeti ise kaybettikleri kimliklerine bankaların sadece kredi kartı vermekle kalmayıp bir de o kimliklerle büyük meblağlarda kredi vermesi. İşte kayıp kimlikleri nedeni ile mağdur olan vatandaşların şikayetleri şöyle:

KAYIP KİMLİKLE KREDİ KARTI

“2006 yılında kayıp olan kimliğimle bankaya başvuran bir vatandaşa; ‘Sen kimsin’ diye sormadan kredi kartı verip, bu kredi kartını kullanmasına müsaade edip, bu borcunda sorumlusu olarak beni gösterdiler. Yaklaşık 2 sene bu sıkıntılarla uğraştım. Kimi zaman hesaplarımı bloke ettiler. Ticari itibarımı zedelediler. En sonunda borcun bana ait olmadığını kabullendiler ve bununla ilgili yazılı bir evrak gönderdiler. Geçtiğimiz günlerde kredi başvurusunda bulundum. Daha önce kredi kartı ile ilgili bir sorun yaşadığımı (az önce anlattığım mesele) bahane edip reddettiler. Bankadan şikayetçiyim. Umarım başka mağdurlar yoktur.”

13 BANKAYA BAŞVURDU

“Kimliğimi kaybetmiştim. Yenisini çıkarttıktan sonra kayıp kimliğim ile 13 bankaya kredi başvurusu yapıldığını öğrenince şok oldum. Benim gibi birçok tüketicinin olduğunu öğrendim acil önlem alınması gerekiyor.”

BAŞVURUYU İNTERNETTEN YAPIYORLAR

“Çok değerli hukuk insanları benim babamın başına gelmiş ve içinden çıkılması çok zor bir durumla karşı karşıyayız. Babam bundan seneler önce kimliğini kaybetmişti. O zaman için herhangi bir ilan filan vermedik gidip kimliğin yenisini çıkardık sadece. Şimdi değişik bankalardan alınmış kredi kartı borçları geldi ama babam bu bankalardan kart almadı. Bazı borç gelen bankalardan da kredi kartı mevcut ama onlarında ödemesini düzenli olarak yapıyor zaten. Başvuruların tamamı internet üzerinden yapılmış ve ortada bir kimlik fotokopisi filan yok. Biz bu gibi bir durumda ne yapmalıyız acaba?”

NE YAPILMASI GEREKİYOR?

Kayıp kimlik dolandırıcılığı ile ilgili çok fazla şikayet aldıklarına dikkat çeken Şikayetvar Yöneticisi Dr. Ömer Deveci, nüfus cüzdanının kaybolması durumunda neler yapılması gerektiğini şöyle aktardı: “Ortalıkta bir sürü dolandırıcı varken çok dikkatli davranmak ve en kısa zamanda bu kayıptan dolayı tedbir almak gerekiyor. Her nüfus cüzdanının seri numarası farklıdır. Sizler de kaybettiğiniz gün eski cüzdanınızın hükümsüz kılınabilmesi için gerekli yasal başvuruları yapmanız gerekmektedir.

Bununla ilgili bilgi şöyle ki;

1) Nüfus cüzdanlarının kaybedildiğine veya çalındığına dair gazete ilanı vermek. www.mudurnuhaber.com

2) Emniyete ve

3) Vergi Dairesine nüfus cüzdanı kaybını bildirmek gerekiyor.

Emniyet birimlerince düzenlenmiş nüfus cüzdanının çalınmış ya da kaybedilmiş olduğuna ilişkin belgenin aslının vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Nüfus cüzdanını kaybeden veya çaldıran kişilerin emniyetten aldığı tutanak ve birde dilekçe eşliğinde bir vergi dairesine başvurması durumunda kayıp olan nüfusunun bilgisi sicil kayıtlarına alınıyor. Kaybedilen nüfus cüzdanını bulan kötü niyetli 3.kişi herhangi bir dolandırıcılık yapmak isterse sistem uyarı veriyor.”

www.mudurnuhaber.com

 

Darbe!

Darbe!

             Yaşadığımız çağ bilgi çağı ama endüstrinin hızlı yaşam biçimi olayları aklıselim içinde tartışmamızı engelliyor. 1997 Şubatında e-posta darbe ile parlamentoya dayatılan sekiz yıllık eğitim sistemine geçişin gerekçeleri arasında öncelikle “imam hatiplerin” önünü kesmek bu gidişin önüne geçilmese”İslamcılar” 2025 lerde iktidara gelir diye yapılan e-darbe ve fiili darbeler karşı olduğu her şeyin en çetrefillisini terörden, ekonomiye memleketin başına bela etmiştir.

Dönemin muktedirlerince bin yıl devam edeceği söylenen post modern darbe sivil irade tarafından kabul görmemiş olacak ki beş yıl sonra 2002 yılında başbakan adayı bile belli olmayan AKP’yi iktidara taşımıştır.

Bu süreç içerisinde sekiz yıllık kesintisiz eğitimin olumlu yâda olumsuz yönlerini, imam hatipler açısından sorun olmasa da, sanayiye ara ve teknik eleman yetiştiren meslek okullarında sıkıntılar olduğu biliniyor. Geçmişte mağdur oldukları söyleyen bu günün muktedirleri de 28 Şubatın 15.yıldönümünde rövanş alırcasına ana sınıfından lise sona kadar on yedi milyon öğrencimizin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konuda aklıselim ve olgunluk içinde tartışarak geleceğe yön vermek eğitim, sağlık, adalet gibi konularda mümkün olabilen en geniş uzlaşma sağlanarak karar verilmeli, yapılacak olan yeni anayasa içinde toplumun her kesiminin görüşü ve önerileri alınarak çağımıza yakışır toplumumuzun yeni yol haritası çizilmelidir.

1980 yılında topluma giydirilen deli gömleği bir an evvel çıkarılmalı ,”iyi çocuklardan” katil, azmettirenlerin yargılamadan muaf ”tekbir allahüekber” diyerek insan yakanların zaman aşımından kurtulamayacağı hukuksal ve demokratik düzen yaratılmalıdır.  

          A.İ.B.Ü ve Haytalar Konağı, Meslek Yüksek Okulu

          Geçtiğimiz yıl yapılan bir protokolle Haytalar Konağı Abant İzzet Baysal Üniversitesine Uygulama amaçlı kullanması için devir edildi ancak hiçbir tamir bakım yapılmadan A.İ.B.Ü yönetimi tarafından “masraflı olacağı gerekcesiyle”sesis sedasız iade edildiği duyduk.

Kamusal bir sorumluluğu’da bulunan Üniversite yönetimleri tarihi kültürel varlıklara anıtsal eserlere sadece ticari açıdan mı bakmalı? Geçtiğimiz haftalarda basında A.İ.B.Ü ana yerleşkesine yaptığı sosyal tesise iki trilyon para harcandığı yazıldı. Mudurnu’daki önemli anıtsal eserlerden biri olan Haytalar Konağına bu paranın beşte birini ayrılamazıydı!

İlçemizin anıtsal eserleri tarihi evleri açısından çok önemli olan ve 2009 yılında açılıp öğrenci alınmayan Mimari Restorasyon bölümüne önümüzdeki yıl öğrenci alınması ve dört yıllık fakülte açılması konusunda alt yapısı hazırlanıp gündeme getirilmelidir.

Bu arada konu üniversiteden açılmışken Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek okulunun ilçemize sosyal, kültürel ve akademik alanda katkılarını sağlamamız lazım ne yazık ki bu alanda topluma sosyal alanda öncü olması gereken akademik çevre ile ilişkilerimizi geliştiremedik. Olumlu iş birlikteliği kurulamamsında bizde yâda Yüksek okul yönetiminde ne gibi hata ve noksanlıklar var masaya yatırılması gerekir.

          Çevre kirliliği  

          Yoğun kış yaşadık ama bahar geliyor bir taraftan tavuk memleketiyiz diye övünürken planlı belirli alanlar yaratamadan satanla alanın inisiyatifine bıraktığımız ve her yere kondurulan tavuk çiftliklerinin atıklarını sağda solda yol kenarlarına döküp gelen geçene raklamımızımı yapacağız,

          İlçemizin Munduşlar ve Yeniceşıhlar köyleri ovasında son yıllarda pazarlarda aranılan marul ve havucu yetişirken yirmi sene önce suyunu içtiğimiz Mudurnu çayının şimdi mikrop yuvası olan suyunun temiz akmasını nasıl sağlayacağız.

          İlçemizde yapılacak olan hastane yerini inatlaşmayı bırakıp nasıl çözeceğiz…

          Halvet

          Yine geçtiğimiz hafta Mudurnu Kaymakamlığı,Milli eğitim Müdürlüğü ve Şeyhül İmran vakfı organizasyonuyla M.Akif Ersoy’dan anekdotlar,Halvetilik ve Mudurnu bağlantısı konulu söyleşi yapıldı.Söyleşinin çağrıcıları arasında Mudurnu Kaymakamlığının olması ve Valimizin katılımı nedeniyle  daire amirlerinin ve öğrencilerin katılımı ile salon dolu idi..ancak mimari olarak ses akustiği düzgün salonlar yapamadığımızdan sesler yankı nedeniyle tam anlaşılmıyordu.

Ayrıca Halvetilik konusu ilköğretim çağındaki çocuklara göre bir konu olmadığı konuya ilgisiz kalışlarından belli idi.Halvetilik konusunun  tarihi ve kültürel anlamda Mudurnu’ya bir katkısı olacaksa bu tür sunumların konuya yoğunlaşmış katılımcılarla yapılmasında fayda var konuk  yazarda  bunu açıkça belirtti.

Sunumda  Mudurnu bağlantısından çok Halvetilik anlatıldı.Söyleşi sonunda soru cevap olsaydı bende  öğrenci olsaydım babam yada dedem bırakın erbaini haftalık halvet yapsaydı…evimizin ihtiyaçlarını kim karşılayacak..benim kontörü,dershane parasını,akşam ekmeği,market Pazar alışverişini kim yapacak yani halvetin günümüzdeki yaşam biçimine denk gelir karşılığı nasıl olacak  diye sormak isterdim.?

          Eğitim

         Son günlerde ilköğretim öğrencilerin ellerinde Arapça ve Türkçe meali olan dua kâğıtları gördüm. Ellerinde bu kâğıtları gördüğüm öğrencilere sorduğumda sosyal vb. öğretmenleri tarafından kutlu doğum haftası nedeniyle verildiğini bu duaları yüz defa okumalarını okumazlarsa günaha gireceklerini eksik okurlarsa başkalarının günahına da girecekleri söyleyerek çocuklar yönlendirmeye çalışılıyor.

          Bu yönlendirmeleri yapan arkadaşlara önerim bu memlekete faydalı insan yetiştireceksek önce farklılıkların zenginliğimiz olduğunu öğreneceğiz. Sonra ne iş yapıyorsak severek ve layıkıyla yapacağız.

         Çocuklarımıza fen bilimi, coğrafyayı, matematiği, sosyolojiyi, mantığı, felsefeyi, dil bilgisini, ana dilini, Türkçeyi, edebiyatı iyi öğretirsek iyi insan yetiştirmiş oluruz önce iyi insan yetiştiremezsek ne iyi meslek sahibi nede iyi  “inanan” yetiştirebiliriz.

15.03.2012

Mehmet Cantürk

www.mudurnuhaber.com

 

ABANT DOSYASI

ABANT DOSYASI

Abant sınırlarının 1958 tarihli, hiç uygulanmamış ve kimsenin bilmediği bir kararname ile Bolu da olduğunun “gol yemişiz” ifadesi ile geçiştirilmemesi gerekir. Ahmet beyin İlçe başkanı olarak çaba sarf ettiğini ve edeceğini herkes biliyor.

Abant gölü ve çevre yaylalarının yönetimi senelerdir Mudurnu Kaymakamlığının uhdesinde yapılmaktadır. Abant’taki Turban Otelinin vergi beyannameleri ve vergileri , özelleşmeden önce Mudurnu Malmüdürlüğüne bağlı idi. Abant Gölü kenarında Mudurnu evi adlı binayı Mudurnu halkı yapmıştı. Abant ve çevresi Mudurnu köylerinin yaylasıdır. Mudurnu’da ve de Bolu’da kime sorarsanız sorun Abant’ın Mudurnu sınırları içinde olduğunu söyler.

Abant yaylaları ile ilgili senelerdir devam aden mahkemeler Mudurnu Adliyesinde görülür. Abant’taki Orman Kartal Yuvası binası , Abant Milli park oluncaya kadar Mudurnu Orman işletmesine bağlı idi. Aklınıza her gelen yönetim Mudurnu tarafından yapılmıştır ve halen bu uygulama devam ediyor. Her şeyden önce Mudurnu Halkı kendi mülkü bildiği atalarından kalan bu evde oturuyor. Şimdi meğer bu ev bizim değilmiş deyip topu 1958 lere atmak yanlış olur. Kenara çekilmemeliyiz.

Aşağıda eklediğim ; Bolu Valiliği resmi Web sayfasına hemen giriniz , Harita genel müdürlüğü Türkiye Siyasi haritası sitesine hemen giriniz . Bu resmi sitelerde Abant’ın Mudurnu Mülki sınırları içinde olduğunu görürsünüz.

İlçe Başkanımız Ahmet Uzun, Uğur Türesin ve Mustafa Öztürk ile Bolu’da yaptığımız değerlendirmede, tarihte kalmış ve uygulanmamış 1958 tarihli bu kararnamenin artık kadük olması gerektiği ve uygulanmama sebebinin beklide aksi bir kararnameden kaynaklandığı, bunun Başbakanlık Kanunlar ve Tetkikler Daire Başkanlığından sorulması gerektiği görüşü ile bu üç arkadaşımız Ankara’ya gittiler. Kendilerine şifahi olarak aksi bir kararnamenin olmadığı ifade edilmiş.

Mülki sınırlar ile ilgili uygulama üçlü kararname denilen, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı nın 3 lü imzası ile gerçekleşiyor. Önceki yıllarda buna benzer küçük sınır ihtilafları yaşandı. Üçlü kararname ile mülki sınırlar bir günde değişir. Tamamen siyasi bir irade.

Şimdi ne yapılmalı. Yeni seçilen İlçe Başkanımızın kucağına düşen bu konu ya her kesimin yardımcı ve destek olması, eski , yeni kimseyi suçlamadan, Mudurnu’ya yakışır itidal ile hareket edilmesi lazım. Öncelikle kimse tarafından bilinmeyen bu kararnamenin neden uygulanmadığını, Resmi gazetelerde aksine bir kararın olup olmadığını tespit etmeliyiz.

Netice alınmaz ise ; Siyasi ayrım gözetmeden her kesim den toplu bir imza kampanyası ile Başbakanlığa konu iletilmeli. Bu imza kampanyasına Bolu’daki hemşerilerimiz, Diğer vilayetlerdeki hemşerilerimiz den de destek alınır. Sayısı 5000 leri geçen bir kampanya.

Mudurnu Meslek Yüksek okulunun arsasının Beden terbiyesinden alınıp üniversiteye bir gecede verilmesi Aydın Özpelit’in başlattığı imza kampanyası ile geçekleştiğini, bu tür kampanyaların birçok kere sonuç verdiğini unutmayalım.

İmza kampanyasından sonra iş siyasilerimize düşüyor.

Bolu Valiliği resmi sitesinden bugün alınan Mudurnu haritası aşağıda.

 

Nevzat Anlıtan MUDURNU

 

Nevzat Anlıtan MUDURNU www.mudurnuhaber.com