Mudurnu da çekilen bu Videoyu 400 bin kişi izledi

http://youtu.be/yHWrjDGhOq0
 

Mudurnu da çekilen bu Videoyu 400 bin kişi izledi

Geçtiğimiz yıl Mudurnu şehir merkezinde çekilen bu videoyu bu gün itibari ile 400 bin e yakın kişinin izlediği gözlendi.

Youtube Video kanalında 400 bine yaklaşan video 32 saniye sürüyor. Videoda şehir merkezinde dalaşan Köpekleri izleyen vatandaşlar  görünüyor.

 

www.mudurnuhaber.com

Dikkat ! göçebilir

Dikkat ! göçebilir

Mudurnu ilçemizin  Seyrancık Mahallesi hudutlarında kalan  ve halk arasında  Bayramlar sokağı diye bilinen yerdeki Taş yapı  tehlike saçıyor.

Günde onlarca kişi ve Öğrencinin geçtiği  yolun kenarında bulunan bu taş yapı  her an göçme tehlikesi ile bu yolu kullananları tehdit ediyor.

Mahalle sakinlerinin oturması için  göçmek üzere olan  yapı ve ahşap kapının yanına konulan  BANK ise görenleri hayrete düşürüyor.

www.mudurnuhaber.com

 

NOT: Bu haber bir ihbar niteliğinde olup halkın sağlığı için yapılmıştır. Tüm kamu oyuna duyurulur.

YÜZDE 50 HİBE DESTEĞİNİN TÜM AYRINTILARI

YÜZDE 50 HİBE DESTEĞİNİN TÜM AYRINTILARI

Yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir kapasitenin oluşturulmasına ilişkin bazı yatırım projelerine yüzde 50 hibe desteği verilecek

Tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir kapasitenin oluşturulmasına ilişkin bazı yatırımlara yüzde 50 hibe desteği geldi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” Resmi Gazete’de  yayımladı.

Tebliğ ile doğal kaynaklar ve çevrenin korunmasını dikkate alarak, kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi entegrasyonunun sağlanması için küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir kapasitenin oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar belirlendi.

Ekonomik yatırımlar destekleme programı kapsamında, tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni tesislerin yapımı, tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik mevcut faal olan veya olmayan tesislerin kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesi, tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik kısmen yapılmış yatırımların tamamlanması, alternatif enerji kaynakları kullanan yeni seraların yapımı, tarımsal faaliyetlere yönelik yapılmış veya yapılacak tesislerde kullanılmak üzere, alternatif enerji kaynaklarından jeotermal ve biyogazdan ısı veya elektrik üreten tesisler ile güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten tesislerin yapımı, tarımsal üretime yönelik modern sabit yatırımlar, hayvansal orjinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması hibe desteği kapsamında değerlendirilecek.

Hibeye esas proje tutarının yüzde 50’sine hibe desteği verilecek. Diğer yüzde 50’si oranındaki tutarı başvuru sahipleri kendi kaynaklarından temin etmekle yükümlü kılındı.

Ekonomik yatırım konularında hibeye esas proje gideri şu bedelleri geçemeyecek:

“Bitkisel ürün işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına yönelik yatırımlardan yaş meyve sebze tasnif, paketleme ve depolama yatırımları için 3 milyon lirayı, bunun dışında kalan yatırımlar için 1 milyon lirayı, hayvansal ürün işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına yönelik yatırımlara 3 milyon lirayı, su ürünleri işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına yönelik yatırımlara 3 milyon lirayı, hayvansal orjinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına yönelik yatırımlara 1 milyon lirayı, alternatif enerji kaynakları kullanan yeni seraların yapımına yönelik yatırımlara 1 milyon lirayı, soğuk hava deposu yapımına yönelik yeni yatırımlara 1 milyon lirayı, çelik silo yapımına yönelik yeni yatırımlara milyon lirayı, tebliğ kapsamında bulunan konularla ilgili tarımsal faaliyetlere yönelik yapılmış veya yapılacak tesislerde kullanılmak üzere; alternatif enerji kaynaklarından jeotermal ve biyogazdan ısı veya elektrik üreten tesisler ile güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten tesislerin yapımına yönelik yeni yatırımlara 1 milyon lirayı, tarımsal üretime yönelik modern sabit yatırımlardan mantar yetiştiriciliği ve kültür balıkçılığına yönelik sabit yatırımlara 1 milyon lirayı büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine yönelik sabit yatırımlara 1,5 milyon lirayı küçükbaş ve kanatlı hayvan yetiştiriciliğine yönelik sabit yatırımlarda 1 milyon lirayı geçemeyecek.”

Proje toplam tutarının, belirlenen hibeye esas proje tutarını aşması durumunda, artan kısma ait işlerin proje sahiplerince ayni katkı olarak finanse edilmesi ve yatırım süresi içerisinde tamamlanması gerekecek.

Bu tebliğ kapsamında tarımsal ürünlerin üretimine yönelik bir hibe desteği verilmeyecek.

Tarımsal ürünlerin işlenmesi kapsamında, başka bir yatırım tesisinde ilk işlemesi yapılan mamul ürünün ikincil işlenmesine ve paketlenmesine yönelik yatırım teklifleri hibe desteği kapsamında değerlendirilmeyecek.

Un ve karma yem konularında yeni yatırım tesisi başvuruları kabul edilmeyecek. Kütlü pamuk konusunda teknoloji yenileme ve kapasite artırımı dışındaki başvurular kabul edilmeyecek. Çay konusunda sadece yaş çay üretiminin yapıldığı illerdeki başvurular kabul edilecek.

Tarımsal ürünlerin depolanmasına yönelik yeni tesis başvurularında sadece çelik silo ve soğuk hava deposu hibe desteği kapsamında değerlendirilecek.

Yatırımcılar bu tebliğ kapsamında ekonomik yatırım konularında sadece bir adet proje başvuruda bulunabilecek.

Yeni tesis ve tamamlama yatırımlarına yönelik başvurularda yatırım yerinin başvuru sahibi adına olması ya da Hazine, belediye, il özel idaresi, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, ticaret borsası, Vakıflar Genel Müdürlüğü, organize sanayi bölgesi, tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi ve küçük ihtisas sanayi sitesinden başvuru sahibi adına bu tebliğin yayımı tarihinden itibaren en az 7 yıl tahsis/irtifak tesis edilmiş veya Hazine, belediye, il özel idaresi, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, ticaret borsası ve Vakıflar Genel Müdürlüğünden bu tebliğin yayımı tarihinden itibaren en az 7 yıl kiralanmış olması gerekiyor. Kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesine yönelik başvurularda belirtilen kiralamalar dışındaki kiralamalar da kabul edilecek.

Yatırımın gerektirdiği inşaat alımlarına ve makine alım giderlerine de destek var

Yatırım uygulamalarına ait, inşaat işleri alım giderlerine, makine, ekipman ve malzeme alım giderlerine de hibe desteği verilecek.

Yatırımcılar tarafından, proje kapsamında satın alınacak ve hibe desteği verilecek tüm makine, ekipman, malzeme ve inşaat işleri ihale sonucunda belirlenen yüklenicilerle yapılacak sözleşmeler kapsamında sağlanacak.

İdari kısımlarla ilgili harcamalar, hibeye esas inşaat giderinin yüzde 20’sini aşamayacak. Çelik silo, sera ve soğuk hava deposu yatırımları hariç, tüm yatırımlarda inşaat gideri hibeye esas proje tutarının yüzde 80’inden fazla olamayacak.

Her türlü borçlanma giderleri, faizler, başka bir kaynaktan finanse edilen harcama ve giderler, kira giderleri, kur farkı giderleri, arazi, arsa ve bina alım bedelleri, bina yakıt, su, elektrik ve apartman aidat giderleri, ayrı faturalandırılmış nakliye, montaj giderleri, bankacılık giderleri, denetim giderleri, KDV de dahil iade alınan veya alınacak vergiler, ikinci el mal alım giderleri, proje yönetim ve danışmanlık giderleri, makine tamir ve parça alım giderleri hibe desteği kapsamı dışına alındı.

Başvurular bugünden itibaren altmış gün içerisinde elektronik ağ üzerinden yapılacak.

Ekonomik yatırımlarda proje ön değerlendirme kriterlerinden toplam olarak altmış ve üzerinde proje puanı almış proje başvuruları belirlenen “Genel Değerlendirme Cetveli” kriterlerine göre puanlandırılacak

Genel değerlendirme kriterleri puanlama amacıyla bölümlere ve alt bölümlere ayrıldı, her alt bölüme, 1 ve 5 arasında bir puan verilecek. Genel değerlendirme kriterlerinden toplam 65 ve üzeri puan alan yatırım başvurularının değerlendirilmesine devam edilecek.

Proje başvurusunda bulunmuş ve değerlendirme neticesinde ön değerlendirme kriterlerinden altmış ve üzeri, genel değerlendirme kriterlerinden de 65 ve üzeri puan alan başvurulara ait; ön değerlendirme puanının yüzde 60’ı ve genel değerlendirme puanının yüzde 40’ı toplanarak elektronik ağ üzerinde nihai puan belirlenecek.

Nihai puanı belirlenen başvurular, ilin önceliklerine göre sıralanmış sektörel bazdaki proje konularına göre gruplandırılacak ve her gruba ait başvurular nihai puanlarına göre sıralanarak program teklif listesi hazırlanacak. Nihai değerlendirme merkez proje değerlendirme komisyonunca yapılacak.

Kesinleşen değerlendirme sonuçları il müdürlüklerine yazılı olarak bildirilecek. Ayrıca hibe desteğine hak kazanan başvuru sahiplerine ait proje numaraları www.tarim.gov.tr web sitesinde yayımlanacak.

Destek verilen yatırımlar illere göre değişiyor

Program çerçevesinde Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Aydın, Balıkesir, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Giresun, Hatay, Isparta, Mersin, Kars, Kastamonu, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Nevşehir, Ordu, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Şanlıurfa, Uşak, Van, Yozgat, Aksaray, Karaman, Ardahan illerinde, yaş meyve sebze tasnif, paketleme ve depolama yatırımları hariç bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, soğuk hava deposu, çelik silo, hayvansal orjinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, alternatif enerji kullanan yeni sera ve alternatif enerji üretim tesisleri konularında yapılacak yatırımlar için başvurular kabul edilecek.

Adana, Adıyaman, Antalya, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Muğla, Niğde, Rize, Sakarya, Siirt, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis, Osmaniye ve Düzce illerinde ise bitkisel ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, hayvansal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, su ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, soğuk hava deposu, çelik silo, hayvansal orjinli gübre işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması, alternatif enerji kullanan yeni sera, alternatif enerji üretim tesisleri ile tarımsal üretime yönelik modern sabit yatırımlar için başvurular alınacak.

Yatırım projelerinin tamamlanma tarihi 1 Aralık 2015 olarak belirlendi. Bu tarihe kadar tamamlanamayan projeler yatırımcıların talebi ve il müdürlüğünün uygun görmesi halinde kendi kaynakları ile 90 günü aşmamak üzere verilecek süre içinde tamamlanacak.

 

İŞTE DETAYLAR………………………………………………………

GİRİŞ. 4

BİRİNCİ BÖLÜM… 5

A. Amaç. 5

B. Kapsam.. 5

C. Dayanak. 5

D. Tanımlar. 5

İKİNCİ BÖLÜM… 6

A. KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARININ DESTEKLENMESİ PROGRAMI UYGULAMA BİRİMLERİ6

B. BAŞVURU/PROJE SAHİBİ VE YATIRIMCILAR :7

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM… 7

  1. Yatırım konuları7

Et ve Süt üretimine yönelik büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı yetiştiriciliğine yönelik modern sabit yatırm projeleri;10

Kanatlı için modern sabit yatırımlar;10

Kültür Balıkçılığına yönelik modern sabit yatırımlar;10

Kültür Mantarıcılığına yönelik modern sabit yatırımlar;10

YATIRIM KONULARINA İLİŞKİN DİĞER AÇIKLAMALAR. 13

C. Yatırım süresi14

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM… 15

A. Başvuru Sahiplerinde Aranacak Özellikler:15

B. Başvuruda bulunamayacaklar. 16

BEŞİNCİ BÖLÜM… 16

A. Yatırım tutarı ve destekleme oranı :16

ALTINCI BÖLÜM… 18

A. Hibe desteği kapsamındaki proje gider esasları :18

B. Hibe desteği verilen proje gider kalemleri :18

C.  İnşaat işleri alım giderleri  :19

D.  Makine, ekipman ve malzeme alım giderleri :20

E. Proje kaynaklarından karşılanamayacak giderler :20

F. Ayni katkılar :21

YEDİNCİ BÖLÜM… 22

A.Başvuru süresi :22

B. Başvuracaklara sağlanacak teknik destek:22

C. Başvurulacak yerler:22

D. Başvuru şekli:22

1) Proje başvuruları;22

SEKİZİNCİ BÖLÜM… 25

A. Başvuruların il düzeyinde değerlendirilmesi :25

C Yatırım başvurularının idari uygunluk açısından incelenmesi :26

C. Başvuruların başvuru sahibi, ortakları ve projenin uygunluğu açısından incelenmesi:27

E. Başvuruların genel değerlendirme kriterleri açısından değerlendirilmesi :29

F. İl proje değerlendirme raporu :31

G. Hibe başvurusunun reddedilme nedenleri :32

DOKUZUNCU BÖLÜM… 33

A. Nihai değerlendirme kararı :33

B. Değerlendirme sonuçlarının açıklanması :34

C.  Tatbikat projeleri ve kesin bütçelerin hazırlanması :34

D.  Hibe sözleşmesi :35

E. Hibe sözleşmelerinde teminat alınması :35

F.  Hibe sözleşmesi akdi :36

G. Hibenin nihai tutarı :36

H.  Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi :36

ONUNCU BÖLÜM… 38

A. Proje uygulamalarının izlenmesi :38

B.Satın Alma ve Uygulama sözleşmeleri :39

C.Proje harcamalarının kontrolü :41

D.Ödemeler :42

E. Proje hesapları :44

F. Hibe sözleşmesinde yapılacak değişiklikler :44

G. Bütçe içi değişiklikler :44

H. Uygulama sorumluluğu :45

I. Proje ile sağlanan ekipmanların mülkiyeti :45

ONBİRİNCİ BÖLÜM… 45

A. Denetim :45

B. Cezai hükümler:45

ONİKİNCİ BÖLÜM… 45

A. Diğer desteklerden yararlanma:45

B. Programın uygulanmasına ilişkin yayınlar :45

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM… 45

A. HİBE BAŞVURU FORMUNUN EKLERİNE AİT LİSTE. 45

 

 BİLGİSAYARINIZA İNDİRMEK İÇİN  AŞAĞIDAKİ  LİNKLERİ TIKLAYIP WORD DOSYASINDA AÇIP İNCELEYİNİZ.

1-UYGULAMA ESASLARI

2- BAŞVURU FORMU

3-İŞLETME PLANI

4-HİBE SÖZLEŞMESİ

5-UYGULAMA REHBERİ EKLERİ

6-2014-43 TEBLİĞİ

7-2014-43 TEBLİĞİ EKLERİ  

HABER: YURDUM HABERLERİ   www.yurdumhaberleri.com

www.mudurnuhaber.com
MUDURNU AVM

Öztürk’ ten tarihe yolculuk

Öztürk’ ten tarihe yolculuk

 

Mudurnu Belediye Başkanlarından  Saffet ÖZTÜRK  Mudurnu Kültür ve Turizm Derneğini ziyaret etti.  Dernek Başkanı  Nejdet AKAY dan bilgiler alan Saffet ÖZTÜRK  odalarda  ziyarete açık olan resimleri inceledi.

 

BABASININ ASKER ARKADAŞINI GÖRÜNCE DUYGULANDI

Saffet ÖZTÜRK Dernekte sergilenen Fotoğrafların arasında Babasının Asker Arkadaşı nı görünce duygulu anlar yaşadı. Dernek Başkanı Nejdet AKAY a Mudurnu için çok önemli  ve lazım bir  insansın, yaptığın çalışmalar  ve gösterdiğin emek için seni tebrik etmek lazım dedi.

Saffet ÖZTÜRK daha önce bir fırsat bulup Derneği ziyaret etme fırsatı bulamamıştım, detaylı bir inceleme için yeniden ziyaret edip   uzun soluklu bir sohbet etmek Fotoğraflardaki kişileri tespit edip notlar düşmekte fayda görüyorum dedi.

 HABER :AYDIN ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

Tutuşturma Odun satışları başladı

Tutuşturma Odun satışları başladı

Mudurnu ilçesinde her yıl  Kış aylarında Mudurnu Belediyesinin organizesi ile  Orman işletmesinden satışı yapılan Kışlık tutuşturma odun  kayıtları başladı.

Kışlık  tutuşturma odun almak isteyenler  Mudurnu Belediye Başkanlığına müracaat etmesi gerekiyor.

www.mudurnuhaber.com

 

 

2. TOKİLER TESLİM EDİLMEYE BAŞLIYOR

2. TOKİLER TESLİM EDİLMEYE BAŞLIYOR

 

Mudurnu ilçesinde Başbakanlık Toplu Konut idaresinin yaptığı 144 konut için teslimatların başlayacağı belirtildi.

Edinilen bilgiye göre   resmi yazışmalarda sona gelindiği ifade edilerek 15 Ekim 2014 tarihinden itibaren Konut sahiplerinin EKİM ayı içerisinde  konutların teslimi planlanıyor.

T.C. Başbakanlık Toplu Konut idaresi Başkanlığı  MUDURNU HABER sitemize yazılı bir açıklama göndererek Mudurnu ilçesindeki 2. TOKİ konutlarının konut sahiplerine teslimatı için  gerekli yazışmaların tamamlanmak üzere olduğu ifade edilerek, teslimatların  EKİM ayı içerisinde yapılacağı belirtildi.

 

 

www.mudurnuhaber.com

 

ÜÇ SEYYAHA GÖRE BOLU

ÜÇ SEYYAHA GÖRE BOLU

Özet:

En geniş anlamıyla seyahatname, herhangi bir gezgin ya da gözlemcinin ziyaret ettiği belirli bir coğrafi alana ve tarihsel döneme ait izlenimlerini yazıya aktardığı metinlerdir. Diplomatik misyon, hac, ticari seyahatler ve askeri seferler seyahatnamelerin kaleme alınma nedenleri arasında sayılabilir. Seyyah; kişiliği, işlevleri, aidiyetleri ve dahası yaşadığı dönem aracılığıyla tanıklık ettiği toplumla günümüzün okurları arasında bir yansıtıcı görev yapar.  Seyyahlar, zaman zaman keyfi ve taraflı aktarımlar yapmakla, ziyaret ettikleri kendi kültürel birikimleri ve bakış açılarıyla tasvir etmekle suçlanmıştır. Ancak farklı seyyahların aynı coğrafi alana ve tarihsel döneme ait gözlemleri karşılaştırıldığında, seyahatnameler daha eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirilmiş olacaktır. Ayrıca batılı seyyahların Osmanlı hakkında yansıttıkları bakış açısı, batının doğuyu algılayış şekli ve dolayısıyla siyasi düşünce tarihi hakkında ipuçları verecektir.

Seyahatnameler, mahalli tarihler hakkında değerli bilgiler vermektedir. Bolu, tarihin çeşitli dönemlerinde birçok seyyahın uğrak yeri olmuştur. Fransız Charles Texier, Faslı İbn-i Batuta ve Evliya Çelebi Bolu hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Bu bilgiler ağırlıklı olarak idari, iktisadi, coğrafi, sosyal ve demografik konularla ilgilidir. Farklı coğrafyalarda ve çağlarda yaşamış üç seyyahın verdiği bilgilerden yola çıkarak Bolu’nun tarihsel gelişimi hakkında ayrıntılı bilgiler edinmekteyiz

Bu çalışmada Anadolu’yu farklı yüzyıllarda gezmiş üç farklı seyyahın gözünden Bolu ve çevresi aktarılmıştır. İbn-i Batuta’nın XIV. Yüzyılda yapmış olduğu seyahat Anadolu’nun durumu ve o dönem beylikleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Halil İnalcık’ın ‘En büyük sosyal tarihçi’ olarak adlandırdığı Evliya Çelebi’nin XVII. Yüzyılda ki seyahati Bolu hakkında önemli bilgiler nakletmektedir. Son olarak ise XIX. Yüzyılda Anadolu’ya seyahatte bulunmuş Charles Texier Bolu ile ilgili etnik, coğrafi, ekonomik gibi birçok alandaki gözlemlerini aktarmıştır. Ele alınan bu çalışmada farklı dönem ve farklı milletten olan üç seyyahın gözünden Bolu ve çevresi ile tarih içerisindeki gelişimi anlatılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Seyyah, Batuta İbn-i Batuta, Evliya Çelebi, Texier,

BOLU: ACCORDING TO THREE TRAVELERS 

Okan GÜMÜŞDOĞRAYAN*

Abstarct

Travel book, in the broadest sense, is a text that an observer or a traveler transcribes his impressions of a specific geographical area and historical period he visited. The reasons of writing a travel book include diplomatic missions, pilgrimage, business trips, military expeditions, and travel accounts. A traveler functions as a reflector of his personality, concerns and moreover the affiliation between the period he witnessed and the society of today’s readers. Travelers have been accused of making arbitrary and one-sided transfers from time to time, and portraying visited sides in their own cultural backgrounds and perspective. However, when the observations of travelers of different historical periods that belong to the same geographical area are compared, travel books will be evaluated in a more critical perspective. In addition, they provide clues about the Ottoman perspective the western travelers reflect, the perception of the east-west and the history of political thought.

Travel books provide valuable information about local history. Bolu, in various periods of history, has been a haunt of many travelers. Charles Texier (French), Ibn Batuta (Moroccan) and Evliya Çelebi provide detailed information about Bolu. This information is mainly about administrative, social, demographic and economic issues. Based on the information given by the three travelers who lived in different geography and age, we get detailed information about the historical development of Bolu.

In this study, Bolu and its surrounding are cited in the eyes of three different travelers who traveled in different centuries in Anatolia. The journey İbn-i Batuta made in XIV century gave detailed information about the condition of Anatolia and the principalities of Anatolia at that time. Halil İnalcık’s ‘the biggest social historian’ termed Evliya Çelebi’s XVII century trip gave important information about Bolu. Finally, Charles Texier who traveled to Anatolia in XIX century cited his ethnic, geographical, economic and many other observations. This study aims to explain the historical development of Bolu and its surrounding in the eyes of three different travelers of different periods and different nationalities.

Key Words: Traveller, Bolu, İbn-I Batuta, Evliya Çelebi, Texier

1. GİRİŞ

Bolu, tarihin çeşitli dönemlerinde birçok seyyahın uğrak yeri olmuş önemli bir şehirdir. Farklı yüzyıllarda bölgeye seyahatte bulunan üç seyyah gözlemlerini not ederek günümüzeulaşmalarını sağlamıştır. XIV. Yüzyılda Faslı İbn-i Batuta, XVII. Yüzyılda Türk seyyah Evliya Çelebi, XIX. Yüzyılda ise Fransız seyyah Charles Texier Bolu’ya gezide bulunmuşlar ve Bolu coğrafyasının idari, sosyal, demografik ve ekonomik yapısına dair kapsamlı bilgiler vermişlerdir. Bu kapsamlı bilgiler dönemin Bolu’sunu geniş bir biçimde tasvir etmektedir (Süme 2013:16).

            Çalışmada, XIV, XVII ve XIX. Yüzyılda Bolu’da bulunmuş üç ayrı seyyahın gezi notlarına göre Bolu ve çevresi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu seyyahların aktardığı bilgilerin Bolu ile ilgili kısımları derlenmiş ve farklı kaynaklardan da yararlanılarak bu çalışma ortaya çıkmıştır. Üç farklı zamanda ve Bolu’da bulunan bu seyyahlar iktisadi, sosyal, siyasal, demografik ve coğrafi alanda izlenimlerini bizlere aktarmışlardır. Bu bilgilerin bir kısmı başka hiçbir kaynakta bulunmayacak türde bilgilerdir

Bolu yöresine ilk yerleşenlerin Bebrikler olduğu sanılmaktadır. Bebrikya adıyla anıldığı sanılan bu yöreye M.Ö. 8.yy’dan sonra batıdan gelen Bithynialılar yerleşti. Daha sonra Bithynia olarak adlandırılan bu topraklardaki başlıca yerleşme yerleri Kienos (daha sonra Prusias, bugün Konuralp) ile Bithynion (bu günkü Bolu)’dur. İskender’in ölümünü izleyen dönemde Bolu yöresinde bağımsız Bithynia Krallığı kuruldu. Roma döneminde önemi artan Bithynia, Bizans yönetimi altındayken elverişli doğal konumu sayesinde 7. ve 9. yüzyıllardaki Arap akınlarından etkilenmedi. Roma döneminde Bithynium olarak anılan kente İmparator Cladius’un hüküm sürdüğü yıllarda Cladiopolis adı verildi. M.S.12 yy. başlarında İmparator Hadrianus’un sevgilisi Antinoos’un doğum yeri olması nedeniyle önem kazanan kent daha sonra Hadrionapolis olarak adlandırılmaya başlandı. Bir piskoposluk merkezi olan ve Bizans döneminde Polis denen kenti, 11.yy’da yöreye gelmeye başlayan Türkmenler Bolu olarak adlandırdılar.  11.yy’dan sonra Bizanslılar ile Anadolu Selçuklular arasında el değiştiren yöre 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularının, daha sonra İlhanlıların eline geçti. Osman Gazi döneminde (1299-1324) Konur Alp tarafından Osmanlı topraklarına katıldı ve sancak merkezi yapıldı. 1324-1692 dönemine Bolu’yu yöneten sancak beyleri arasında Konur Alp, Gündüz Alp, I. Süleyman (Kanuni) ve Zor Mustafa Paşa dikkat çeker. Bu dönemde, bir ara İsfendiyaroğulları’nın istila ettiği Bolu, 1692’de sancak beyleri yerine atanan Voyvodalarca yönetildi. 1811’de II. Mahmud voyvodalığı kaldırınca, Bolu-Viranşehir adıyla yeniden sancak oldu. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile Bolu Sancağı Kastamonu Vilayetine bağlandı. II. Meşrutiyet ilan edildiğinde Bolu Kastamonu’ya bağlı olduğundan, ilk Bolu Mebusları Kastamonu mebusları arasında yer almıştır. II. Meşrutiyetten (1908) Cumhuriyet dönemine kadar bağımsız sancak olarak yönetilen Bolu, 1923’te Vilayet haline getirildi. Bolu’nun son Mutasarrıfı Ahmet Fahrettin Bey, Bolu’nun ilk valisi oldu (BV 2014:1).

2. İBN-İ BATUTA’YA GÖRE BOLU

İbn-i Batuta, Ortaçağın en büyük seyyahlarından olup 1304’te Tanca şehrinde doğmuş ve 1368’te Merrakeş’te vefat etmiştir. İlk kez hacca gitmek amacıyla Hicaz’a doğru yola çıkmış, İskenderiye’ye kadar uzanan bu seyahat İbn-i Batuta’da İslam Dünyasını tanıma merakı uyandırmıştır. Bu merak sonucu yaklaşık 28 yıl seyahatte bulunmuştur. Seyahat sonucu, Orta Asya’dan Hindistan’a, Doğu Afrika’dan Anadolu’ya kadar birçok coğrafya hakkında çoğu yerde olmayan kıymetli bilgiler vermiştir. İbn-i Batuta seyahat notlarını İbn-i Cüzey’e vererek yazmasını istemiştir. Böylece Rihletü’l İbn Batuta adıyla bilinen seyahatname Ocak 1355’te tamamlanmıştır (Aykut 2004:21;32).

İbn-i Batuta 28 yıllık seyahati sırasında Türklerle meskun coğrafyalarda bulunarak buralarda konaklamıştır. Seyyah 3.seyahatini 1333’te Anadolu’ya yapmıştır. Lazkiye’den kalkan bir Ceneviz gemisine binerek Alaiye’ye (Alanya) gelmiş ve Anadolu seyahatine başlamıştır. Daha sonra Anadolu’nun Antakya, Burdur, Eğirdir, Isparta, Ladik, Tavas ve Muğla şehirlerine uğramış ardında da Konya, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Amasya’ya uğradıktan sonra Gümüşhane’ye geçmiş buradan da Erzurum’a varmıştır. İbn-i Batuta eserinde Erzurum’dan Birgi’ye geçtiğini ifade eder. Birgi’den kuzeye doğru seyahatini sürdüren seyyah Tire, Selçuk, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, İznik, Mekece, Yenice, Göynük, Mudurnu, Bolu, Gerede, Safranbolu, Kastamonu ve Sinop’a gelerek üçüncü seyahatinin Anadolu kısmını tamamlar.  İbn-i Batuta’nın eseri XIV. Anadolu’su hakkında hiçbir kaynakta olmayan bilgiler barındırmaktadır. Seyyah, Anadolu ve Anadolu insanını genel olarak şu ifadelerle anlatır; Bilad-i Rum denilen bu ülke dünyanın en güzel memleketidir. Allah güzellikleri öteki ülkelere ayrı ayrı dağıtırken, burada hepsini bir araya getirmiştir. Burada dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı yaşar ve en nefis yemekleri pişirilir. Allah’ın yarattıkları içinde en şefkatli olanlar bunlardır ki bundan ötürü ‘’ bolluk bereket Şam’da, şefkat ise Anadolu’dadır’’ demiştir (Metin 2009:457).

Seyyah, 1333’te Anadolu’da bulunduğu süre boyunca Bolu ile birlikte bugün Bolu’ya bağlı Göynük, Mudurnu ve Gerede ilçelerine dair coğrafi, sosyo-kültürel ve iktisadi konular hakkında bilgiler vermektedir. Yenice’de Ahi tekkesinde ağırlandıktan sonra Göynük’e ulaşan İbn-i Batuta buranın küçük bir yerleşim yeri olduğundan bahseder. Göynük’te bir gece kalan seyyah burada sadece bir Müslüman hanenin olduğunu ve o hanede de beldenin idarecisi ve ailesinin kaldığını ifade etmektedir. Geri kalan halkın Hristiyan Rumlardan oluştuğunu aktarmıştır. Kış şartlarından dolayı Göynük’te ağaç ya da bağ göremeyen seyyah sadece safran bitkisinin yetiştiğinden bahsetmiştir. Hatta geceyi geçirmek için Hristiyan bir hanede ücretli konaklayan İbn-i Batuta burada kendisinin safran tüccarı sanıldığını ve bu yüzden birçok safranın önüne serildiğini ifade etmektedir. Seyyah, geceyi burada geçirdikten sonra ücretli bir kılavuzla birlikte Mudurnu’ya doğru hareket etmiştir. Kışın sertliğinden dolayı kar tüm yolları örtmüş ve yola dair tüm izler kaybolmuştur. Kılavuzla yaşanan bir anlaşmazlık sonucu kılavuz geri dönmüş ve İbn-i Batuta seyahate yalnız devam etmek durumunda kalmıştır. Eserde yol üzerinde uzaktan eve benzeyen bazı yapılardan bahsedilmiştir. Fakat biraz yaklaşınca bu yapıların ev değil de mezar olduğu anlaşılmıştır. İbn-i Batuta’nın kaydına göre yöre halkı mezarlar üzerine ahşap evler yapmıştır. Kısa bir yolculuğun ardından evlerin olduğu bir coğrafyaya girildiğini ve yaşlı bir adamın davetiyle yemek ve konaklama ihtiyacının giderildiği ifade edilmiştir. İbn-i Batuta’ya göre burası bir zaviyeydi ve bu zaviyenin şeyhi İbn-i Batuta’nın daha önce tanıdığı Arapçayı iyi konuşabilen birisiydi. Zaviyelerin böyle yerlerde kurulmasının başlıca sebebi iki yerleşim birimi arasında uzanan sarp ve dağlık yol üzerinde gidip gelen yolcuların can ve mal güvenliğini sağlama, yolcuların her türlü ihtiyaçlarını bu tesisler yolu ile karşılamaktır. Bolu ve çevresinin coğrafi özelliği, bölgede çok sayıda bu şekilde zaviye bulunmasının en önemli sebeplerinden biridir. O gece zaviyede kalan İbn-i Batuta gözlemlerini şu şekilde aktarmaktadır. ‘’O gece Cuma gecesiydi. Köy halkı zaviyede toplanmış, sabaha kadar Allah’ı anmakla, zikirle diriltiyordu geceyi. Herkes hazırlayabildiği kadar yemeği oraya getirmişti. Böylece yemek sıkıntısı ortadan kalkmış oldu.’’ İfade edilen bu bilgilerden zaviyelerin XIV. Yüzyıl için önemini kavrayabiliriz (Yakupoğlu 2007:88), (Aykut 2000:434).

İbn-i Batuta Cuma namazı öncesi Mudurnu’ya varmış ve Cuma namazını burada kılmıştır. Yöre halkıyla anlaşmakta zorlanan seyyah Arapça bilen bir hacıyla karşılaşmış ve bu hacı Mudurnu’da kaldığı süre boyunca ücret karşılığı İbn-i Batuta’ya yardımcı olmuştur. Eserden edindiğimiz bilgiye göre İbn-i Batuta saman ve yağa ihtiyaç duymuştur. Bunların tedarik edilmesi için beraberindeki iki arkadaşını bu iş için görevlendirmiştir. Saman tedarik edilmiş fakat yağ almaya giden kişi boş dönmüştür. Bunun sebebi şu şekilde ifade edilmektedir; Yağ almaya giden kişi Arapça ‘’semen’’kelimesini kullanmış Türk tüccar da saman vermiştir. Bir süre sonra karışıklık anlaşılmış ve burada yağ anlamına gelen ‘rügan’ kelimesi kullanılmıştır (Metin 2009:459).

İbn-i Batuta Mudurnu’dan (Muturni) beraberindekilerle birlikte şiddetli akan bir ırmağı aşarak Bolu şehrine girerek bir ahi tekkesine inmiştir. İbn-i Batuta konakladığı bu zaviye hakkında kıymetli bilgiler vermiştir. Zaviyenin her bir odasında ayrı ayrı ocakların yandığını ifade etmektedir. Ayrıca bu ocaklardan çıkan dumanın kimseye zararı dokunmadan bacalar yoluyla dışarı atıldığından bahsetmiştir. Bu bacalara dumanı bahari (tekili bahari) denildiğini yazmıştır. Zaviyede konaklayan İbn-i Batuta burada çeşitli yemek ve meyvelerin ikram edildiğinden bahsetmiştir. Ayrıca İbn-i Batuta’nın buradaki dervişlere ettiği dua dönemin zaviyelerinin işlevleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Seyyah, ‘’Hak Teala yabancılara, gariplere şefkat ve merhamet gösteren, her gelen ve geçene yardımını esirgemeyen, onlara kucak açan misafirleri kendi akrabaları gibi bağrına basan bu dervişlere en güzel mükafatı versin.’’ diye dua ederken ahiliğin ve bunların tesis ettikleri tekke ve zaviyelerin tüm ihtiyaç sahiplerinin, gezginlerin, esnafın, kimsesizlerin, yoksulların, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik müesseseler olduğunu vurgulamaktadır (Yakupoğlu 2007:87).

Bolu’daki zaviyede bir gece konaklayan seyyah, ertesi gün Gerede’ye ulaşır. Gerede’nin düz bir araziye kurulduğunu, büyük cadde ve çarşılarının var olduğundan bahsetmiştir. Gerede’nin fiziki yapısından da bahseden İbn-i Batuta, şehrin ayrı ayrı mahallelere bölünmüş olduğunu, her mahallenin kendi arasında yaşadığını ve diğerleri ile karışmadığını bildirmiştir. İbn-i Batuta, Gerede’yi bu bölgenin en soğuk yeri olarak nakletmektedir.  Gerede’de boylu-poslu olarak adlandırdığı, davranış ve huyunu sevdiği Gerede Sultanı Şah Bey ve Şam asıllı fakih Şemsettin ile tanışır ve sohbet eder. Şahin Bey’in hediye ettiği güzel koşumlu bir at ve bir kat elbiseyi kabul eder. İbn-i Batuta Gerede’deki seyahatini tamamladıktan sonra Borlu’ya (Safranbolu’ya) gitmek üzere buradan ayrılır (Aykut 2000:436;437).

3. EVLİYA ÇELEBİ’YE GÖRE BOLU

Evliya Çelebi 1611’de İstanbul’da doğmuş ve 1682 yılında Mısır’da vefat etmiştir. Evliya Çelebi’nin eserinde aktardıklarına göre geziler bir rüya üzerine başlamıştır. Bu rüyanın özeti şöyledir: Seyyah, 1630’da Muharrem ayının aşure gecesi Ahi Çelebi Camii’nde Hz. Peygamber’i görür. Hz. Peygamber’in huzuruna varınca ‘’Şefaat ya Resulallah diyeceği yerde seyahat ya Resulallah’’ demiş ve bunun üzerine Hz. Peygamber o gece hem şefaatini müjdeler hem de seyahate izin vermiştir. Yarım asır süren seyahat sırasında tutulan notlarla meydana gelen 10 ciltlik eser 17. Yüzyıl için kıymetli bir kaynaktır. İyi bir gözlem yeteneğine sahip olan Evliya Çelebi tarihi, coğrafi, demografik bilgilerin yanında etimolojik ve kültürel bilgilere de yer vermiştir. Eser bu yönüyle Türk kültür tarihi açısından önemlidir. Seyahatname ilk kez Avusturyalı şarkiyatçı Hammer tarafından 1814’te incelenmiştir. Bu incelemeden sonra eser diğer dillere çevrilmeye başlanmıştır. Ülkemizde ilk kez Ahmet Cevdet Paşa’nın başkanlık ettiği bir ekip tarafından transkripsiyonu yapılmış ve eser basılmıştır. Bu basım tahrir edilmiştir. Evliya Çelebi’nin boş bıraktığı kısımlar doldurulmuş ve bazı kelimeler sansür kurulu tarafından çıkarılarak yeni basıma eklenmemiştir. Evliya Çelebi’nin kendi el yazması olarak kabul edilen ve bugün Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan eseri özgün olarak yayınlayan Seyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı’dır (Eren 1972).

10 ciltlik eserin 2.cildinde Bolu ve çevresinden bahsedilmektedir. Bolu, İstanbul ile doğu vilayetleri arasında menzil noktasındadır. Evliya Çelebi bu sebepten dolayı Bolu’dan altı kez geçmiştir. 1640 senesinde İstanbul’dan Trabzon’a giderken, Düzce menzilinden dokuz saatlik yolculuğun ardından Bolu’ya varmıştır. Seyyah ilk başta Bolu’nun bakımlı ve mamur bir şehir olduğundan bahsetmektedir. Daha sonra burada bir kalenin olduğunu ancak kalenin o dönemde harabe gibi göründüğünü vurgulamaktadır. Fatih Sultan Mehmed Han yazımı üzerine Anadolu eyaletinde sancakbeylik tahtıdır. Padişah tarafından beyinin hassı 300.122 akçedir. Bolu zeameti 14, Bolu tımar 55, Çeribaşısı ve Alaybeyisi vardır. Kanun üzere Cebelü’leriyle 2.800 kılıç asker olur. 800 adam da beyinin ve çeribaşısının olur. Ve 300 akçe şeriflik kazadır. Beş nahiyesi vardır: Etrafşehir, Gökçesu, Gerede yolu solundaki Sazak, Dörtdivan ve Yığılca. Kadısına senelik 5.000 kuruş, beyine 15.000 kuruş verilir. ‘’Kanuna aykırı birkaç kuruş dahi alınsa hemen reaya üç günde İstanbul’a varıp şikayet eder, zalim olan hakimin hakkından gelirler’’ diyerek Bolu’ya dair önemli bilgiler nakletmektedir (Konrapa 1960:276).

Evliya Çelebi Bolu’da 34 mahalle ve 34 camiinin varlığından bahsetmektedir. Ancak bu camilerin çoğunun mescit niteliğinde olduğunu ve Cuma namazı kılınmadığını belirtir. Çarşı içindeki Mustafa Paşa Camii ile Ferhat Paşa Camii’nin bakımlı ve kalabalık olduğunu ifade ederken bu camilerin Süleyman Han’ın mimarbaşı olan Koca Mimar Sinan’ın işidir der. Evliya Çelebi Bolu’da 3 bin hanenin bulunduğunu söyler ve bu hanelerin çatısının kiremitle örtülü olanlarının zengin hanelere ait olduğunu belirtir. Bu hane sayısı 17. Yüzyıl için Bolu nüfusuna dair bize bilgi verir. Ömer Lütfi Barkan’a göre bir Osmanlı hanesi 5 bireyden oluşmaktaydı. Bu görüşe göre nüfus 15 bin yapmaktadır. Bolu için 17. Yüzyıl’da ciddi bir rakamdır 15 bin. Bolu’da bu hanelerin içerisinde Paşa Sarayı, Zülfikar Ağa Sarayı, Şemsi Paşa Sarayı ve İrem Bağı gibi sarayların da bulunduğu eserde belirtilmiştir. Ayrıca Bolu’nun menzil noktasında olmasından dolayı ticari faaliyetler o dönemde gelişmiştir. 400 adet büyük ve bakımlı dükkan, 7 han ve 1 bedestenin varlığından bahsedilmiş olması ticaret noktası olması hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Bunun dışında birçok çeşme ve hamamın olduğu belirtilmiştir. Eserde, Medrese ve Darülhadis hakkında bilgi verilmemiş ancak 71 adet Sıbyan Mektebi’nin olduğu ifade edilmiştir. Evliya Çelebi Bolu’da alimlerin fazlasıyla olduğunu ve Muhammedi’ye kitabı okuduğunu eseri aracılığıyla bizlere ulaştırmıştır. Bolu halkından da bahseden seyyah burada çokça Oğuz adamları vardır diyerek bölgedeki Türk unsura vurgu yapmıştır. ‘’Bolu’nun suyunun ve havasının tatlı olmasından dolayı güzel kadın ve erkekleri çoktur’’ der. Kadınları tamamen muhayyer ferace[1] giyip yassı-baş ile gezerler. Ama gayet edepli ve kapalı hatunları vardır. Yörenin yiyecek ve içeceklerinden bahsederken bağ ve bahçelerin çok olmasını ifade eder. Kiraz, ab-ı hayat suları, kutu bozası, çam ve ardıç bardakları olur ki ondan su içen yeniden hayat bulur. Buralarda ona senek ve boduç[2] derler.  Bolu dağlarında çam ağaçlarının çok sık olduğunu ve halkın tahta işiyle uğraştığını belirtmektedir. Bolu kerestesini ön plana çıkaran Evliya Çelebi, Bolulular için kara ve deniz tüccarları tabirini kullanmıştır. Akçaşar’dan bahsederken de kerestenin önemini vurgulayan Evliya Çelebi, burasının Bolu şehrinin iskelesi olduğunu belirterek deniz kıyısında 70 mahzen olduğunu ve bunların kereste ve çam tahtalarıyla dolu olduğunu söylemektedir. Ayrıca Tersane-i Amire’nin kereste ihtiyacının Bolu’dan karşılandığı söylenmektedir. Verilere göre Çırağan Sarayı’nın yapımında Bolu kerestesi kullanıldığı ve bunun bina memuru Ahmet Rıfat Efendi tarafından temin edildiği söylenmektedir.

Seyyah Bolu’nun güneyinde yarım saat uzaklıkta ve bağlar içinde eski bir ılıcadan bahsetmektedir. Suyunun çok sıcak olmasına karşın uyuz hastalığına yararlı olduğunu ifade eder. Nice nice yararları görüşmüş bir ılıcadır diyerek herkesçe bilindiğini nakleden Evliya Çelebi, ılıcanın özelliğini anlatırken, suyunu içenin midesini iyileştirip vücudunu pamuk gibi yapar der. Şehirde yaşayan küçük-büyük herkesin araba araba bu ılıcaya gidip zinde vücuda sahip olduğunu eserinde belirtir (Kahraman, Dağlı 2005:204).

12 saatlik yolculuğun ardından köyleri aşarak Gerede kasabasına vardığını anlatan seyyah Bolu sancağı toprağında subaşılık ve 150 akçe kaza olduğunu belirtir. Geniş bir ova içinde kurulan belde de bin adet tahta ve kiremit örtülü eski evin olduğunu belirtmektedir. Bölgede 9 mahalle ve 11 mihrabın varlığından bahseden cami sayısını boş bırakmıştır. Bunların dışında 3 adet tekke, 1 hamam, 3 han, 200 dükkan ve 7 kahvenin var olduğunu nakletmektedir. Gerede esnafından fazla bıçakçı ve debbağın olduğundan bahseden Evliya Çelebi, Gerede gönü ve sahtiyanının[3]  meşhur olduğunu ifade eder. Suyu ve havayı gayet tatlı olarak belirten seyyah halkı ise zinde, iri yapılı, cesur Türk taifesi olarak ifade etmiştir. Gerede’nin soğuğunu anlatırken ‘’Erzurum soğuğu beni Gerede’de bulun’’,  diyerek Gerede soğuğunu Erzurum’a denk tutmuştur. Çankırı şehrine varıncaya kadar nahiyelerin gayet bakımlı ve yaklaşık 40-50 bin Türk yaşadığı belirtilmiştir (Kahraman, Dağlı 2005:203).

Evliya Çelebi Mudurnu’nun 150 akçelik kaza olduğunu ifade etmiştir. Mudurnu kalesinden de bahseden seyyah, kalenin 20 kulesinin ve bir kapısının olduğunu ancak kullanılmaz halde bulunduğunu ifade etmiştir. Aşağı çarşıda bulunan Yıldırım Han Camii’nin en eski ve en meşhur camii olduğu vurgulanmış ve çevresinde Yıldırım Han Medresesi, Bir Darülhadis, 13 Sıbyan Mektebi, 3 han ve 1 hamamın varlığından bahsedilmiştir. Çarşıdaki dükkanların çoğunun iğne dükkanı olduğu belirtilirken bölgede önemli bir iş olan iğnecilikten ayrıntılı olarak bahsetmektedir. 17.Yüzyılın yarısında yaklaşık 1100 iğneci tezgahından söz edilir. İğneci dükkanı olmayan bazı kimselerin bu işi evlerinde yaptığı ifade edilmiştir. Kız iğnesi denilen küçük bir nakış iğnesinin her yerde beğenildiğini ifade eden Evliya Çelebi ‘’ben dahi hayran kaldım’’ diyerek iğnenin özel olduğunu vurgulamaktadır. Öğle küçük iğne ile ince iş yaparlar ki, iğne deliğinden beş yüz yıllık yol olan göğü seyredenin gözü ermez diyerek iğnenin özelliğini belirtmektedir. İğnenin gayet ucuz olduğunu ve fiyatı konusunda bize bilgi veren seyyah, iğnecisine göre en iyisinin onu bir akçeye, en adisinin yirmisi bir akçeyedir demiştir. Burada yapılan iğnelerin Rum ve Hint ülkelerine kadar gönderildiğinin seyahatnamede belirtilmesi iğneciliğin o dönem için önemli bir sanayi kolu olduğunu göstermektedir. Katip Çelebi, Cihannüma adlı eserinde İstanbul’daki iğnecilerin de Mudurnulu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Mudurnu o dönemlerde dar-ı suzen (iğneciler şehri) olarak da biliniyordu. Seyyah son olarak ise Mudurnu Cevizi olarak tanınan ve bölgede meşhur olan ince kabuklu, badem tadındaki cevizden bahsetmiştir (Konrapa 1960:278), (Ekincikli 1995:66).

1648’de Göynük’ten geçen Evliya Çelebi, buranın 150 akçelik bir kaza olduğunu belirtmiştir. Türbeli Göylük adında bir kaleden bahseden seyyah, bu ismin verilme sebebi Ak Şemsettin’in burada gömülü olmasındandır der. Evliya Çelebi, Göynük’ün iki tarafının dağlık olduğunu ve şehrin içinden bir derenin aktığını söylerken bu derenin, dağlardan çam oluklarıyla akan bir hayat suyu gibidir demiştir. Göynük’ü eski ve güzel bir şehir olarak niteleyen seyyah, ahalinin tamamen Türk olduğunu vurgulamaktadır. 8 mahallenin olduğunu söyleyen seyyah tamamı 2000 kadar çam tahta örtülü evin bulunduğunu da eserde belirtilmiştir. Şehirde 20 Sıbyan Mektebi’nin, 75 dükkanın ve 1 de hanım varlığını ifade etmiştir. Bu dükkanların çoğunluğunun at çulu ve torba işlemesinden dolayı Torbalı Göynük denildiği seyahatnamede belirtilmiştir (Konrapa 1960:279).

4. CHARLES TEXİER’E GÖRE BOLU

Fransız arkeolog ve gezgin olan Charles Texier 1802 yılında Versailles’te doğmuş, 1871’de ise Paris’te vefat etmiştir. Bayındırlık işleri müfettişliği görevindeyken Fransız Hükümeti tarafından Anadolu’ya gönderilmiştir. Seyahati boyunca Anadolu’da birçok yerde arkeolojik çalışmaya yapan ve seyahatte bulunan Texier 19. Yüzyıl Anadolu’su hakkında gözlemsel bilgiler aktarmaktadır. Bu bilgilerden o dönemde yaşayan halkın demografik, kültürel ve ekonomik durumu hakkında bilgi edinmekteyiz. Anadolu’ya ilk seyahatini 1833’te, ikinci seyahati ise 1843 yılında yapan seyyah bu süre içerisindeki gözlemlerini Küçük Asya Tarihi, Coğrafyası ve Arkeolojisi adlı eserinde bizlere ulaştırmıştır. Eserin önemi,Hititler’in başşehri Hattuşaş (Boğazköy) ile buranın açık hava tapınağı olan Yazılıkaya’yı bulmuş ve bu bölgeleri dünyaya tanıtmış olmasıdır Eser ilk kez 1923-1924 tarihlerinde Ali Suat Bey tarafından Osmanlı Türkçesine çevrilmiştir. Günümüz Türkçesine ise Prof. Dr. Kazım Yaşar Kopraman tarafından aktarılarak ve Enformasyon ve Dökümantasyon Vakfı aracılığıyla yayımlanmıştır (Kaya 2012:246).

Charles Texier, eserin 36. bölümünde Bolu, Mudurnu ve Gerede hakkında bilgi vermektedir. 19. Yüzyıl Anadolu’sunu geniş bir biçimde tasvir eden gezgin Bolu’ya dair bilgi verirken ilk olarak şehrin adından bahsetmektedir. Şehrin ilk adının Bithynium olduğunu ifade eden Texier daha sonra şehre Claudiopolis adının verildiğini Bolu isminin ise Claudiopolis’in son iki hecesinden oluştuğunu söyler. Bithynium dönemindeki şehirden bahsederken üretilen bir peynirin meşhur olduğunu ve Roma’ya kadar gönderildiğini belirtir. Texier’in seyahatte bulunduğu dönemde ise misitra denilen ve salamurada bekletilerek yoğurt gibi mayalan bir peynirin varlığından bahsedilerek kuru peynir kullanımının buralarda hemen hemen hiç bilinmediği belirtilmiştir. Bitinium yıkıntıları ile ilgili bilgi veren gezgin, bu yıkıntıların Bolu şehrine üç-dört kilometre uzaklıkta bulunan Eskihisar adındaki yerde olduğunu ifade eder. Bu yıkıntılar içerisinde ayakta kalan bir şeyin olmadığını söylerken birkaç kitabe ile mimari eser parçalarının bulunduğunu da eklemiştir. Bolu merkezinin, kuzey ve doğudan dağlarla çevrili verimli bir ovanın ortasından olduğu söylemiştir. Bolu’da önemli bir anıtın olmadığını söyleyen Texier, sadece 4-5 adet minareli camii ile birkaç kervansaraydan söz etmiştir. Bunların dışında şehrin güney tarafında tedavi edici özelliği bulunan ve Ilıca adıyla bilinen kaplıcalardan bahseder. Bolu şehrinin bahçelerle çevrilmiş ve mahalleler içine yayılmış 25 bin kadar nüfusunun olduğunu ifade edilmiştir. Kaleye benzer bir yeri yoktur varsa da bugün tamamen yok olmuştur diyerek Şehrin hiçbir zaman bir savaş kasabası olmadığını ifade etmiştir. Şehrin, İstanbul ile Ankara arasından transit merkezi olması sebebiyle ticaret anlamında önemini vurgulamıştır. Yün ve boyacılıkta kullanılan sarı tohumun uzun bir trafik oluşturduğunu belirterek kervanların aralıksız olarak birbirini takip ettiğini nakletmiştir (Texier 2002:256).

Bolu’dan Gerede’ye geçen gezgin bu iki yer arasındaki mesafenin 25-30 kilometre olduğundan söz etmiştir. Gerede yollarının güzelliğinden bahsederken, ormanlı vadiler içinden geçtiğini ifade etmiştir. Gerede isminin tarihçesi hakkında bilgi veren Texier, İmparator Konstantin’in verdiği bir ad sonucu olarak daha sonra Flaviopolis adını alan eski Cratia şehridir demiştir. Gerede’nin, Bizans İmparatorları zamanında bir Piskoposluk merkezi ve eyaletin başlıca şehirlerinden birisi olduğu eserde belirtilmiştir. Cratia’nın, Patriklik merkezi olan İzmet’e daha yakın bulunmasına rağmen İstanbul Patrikhanesine bağlı olmasını ifade eden gezgin, bunun tamamen keyfi olduğunu ifade etmiştir. 19. Yüzyıl Gerede’sinden bahseden Texier, şehrin endüstriyel ve ticari hareketliliği üzerinde durmuştur. Şehirde yetiştirilen keçi türünün, ihracatta önemli bir yere sahip olan derinin ham maddesini oluşturduğu açıkça belirtilmiştir. Ayrıca keçi dericiliğinin yanında koyun dericiliğinin de Gerede için önemi vurgulanmıştır. Şehrin genel görünümü aktarılırken, büyük bahçelerle çevrili alanların çokluğu belirtilmiştir. Seyyah bu ağaçlar arasında yolların açılmış olmasını düşünmüş ve bu düşüncesini eserinde de kaleme almıştır. Billaeus (Filyos) nehrinin doğu kolu olan Ulusu Irmağının Gerede arazisini suladığı ifade edilmiştir. Bu göllerin dışında Tuz Gölü ve Karagöl adında iki gölün varlığı belirtilmiş fakat başka herhangi bir ayrıntı verilmemiştir. Gerede’nin önemi şu sözlerle ifade edilmiştir. ‘’Bitinya’nın bu doğu kısmı, ne verimlilik ne de güzellik açısından diğerlerine yerini bırakır. Bunun süsü, yalnız ormanlar değildir. Şehri ve köyleri saran meyve ve sebze bahçeleri, çok mutlu bir çeşitlilik sergiler.’’ diyerek Gerede’nin bölgedeki yerleşim yerleri arasındaki önemi vurgulanmıştır. Buna ek olarak Avrupa’da yetiştirilen meyvelerin burada başarılı şekilde üretildiğini ifade eden Texier, Şam fıstığı gibi sıcak iklim isteyen meyvelerin de bahçe içlerinde yetiştirildiğini nakletmiştir (Texier 2002:258).

Mudurnu’dan da kısaca bahseden seyyah, Konstantin Porfirogenet zamanından beri bu şehir ne artmış ne de eksilmiştir der. Şehirde incelenmeye değer önemli noktaların olduğu belirtilmiştir. Texier’ın gözlemlerine göre Mudurnu’nun sık ormanlarla kaplı olduğu ifade edilmiştir (Texier 2002:255).

 

 

5. SONUÇ

İbn-i Batuta XIV. Yüzyıl Bolu’sunu gözlemleyerek o dönem koşullarını eseri aracılığıyla günümüze aktarmıştır. Seyyah karşılaştığı her olayı not etmeye çalışmıştır. Gittiği her yerde zaviyelere ziyarette bulunmuş ya da zaviyelerde konaklayan İbn-i Batuta, bu kurumların XIV. Yüzyıl Anadolu’su için sosyo-kültürel ve ekonomik anlamda ne derece önemli olduğunu vurgulamaktadır. 1333’te Bolu ve çevresinde bulunan İbn-i Batuta, sırasıyla Göynük, Mudurnu, Bolu ve Gerede hakkında birçok konuda bilgi nakletmektedir.

Evliya Çelebi, gezdiği yerlerin coğrafyasını tanıtarak coğrafyacı, tarihi yapıları ve bu yapıların tarihsel sürecini aktarmış olması bakımından tarihçi ve seyahatnamede doğum, evlilik, ölüm gibi sosyo-kültürel olayların bulunması onun halk bilimci kimliğini ön plana çıkarmaktadır. Evliya Çelebi’yi ve  Seyahatname’yi anlayabilmek için eserin yazıldığı dönemin özelliklerini ve şartlarını da göz önünde tutmak gerekir. Cumhuriyet Dönemi ünlü edebiyat araştırmacımız Ahmet Hamdi Tanpınar “Ben Evliya Çelebi’yi tenkit etmek için değil, ona inanmak için okurum. Ve bu yüzden de daima kârlı çıkarım”  diyerek  Seyahatname’ye yaklaşımını ortaya koymuştur. Tarafımızca da Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesine aynı anlayışla yaklaşılmasında fayda olduğu değerlendirilmektedir (TANPINAR Ahmet Hamdi,1989, Beş Şehir, MEB Yayınevi 1989. s. 16).

            Charles Texier 19. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu’ya iki kez gelmiş ve birçok bölgesini gezerek arkeolojik kazılara katılmıştır. Bu süre boyunca bulunduğu bölgelerin kültürü, tarih içerisindeki gelişimi ve ekonomik durumlarıyla ilgili notlar almış ve bu notları Küçük Asya adlı eseri ile yayınlamıştır. Anadolu seyahatinde Bolu, Gerede ve Mudurnu’dan da geçen gezgin, bu bölgelerle ilgili çeşitli konularda bilgi vermiştir. Seyyahın verdiği bazı bilgiler eskiyle kıyaslandığında bazı durumların çok fazla değişikliğe uğramadığı görülmektedir. Örneğin ormanlık alanların çokluğundan ve Bolu’nun güneyindeki Ilıca’larla ilgi verdiği bilgiler 17. Yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilerle uyuşmaktadır.

 

 

 

 

 

KAYNAKLAR:

AYKUT (2000) A. Sait, “İbn-i Batuta Seyahatnamesi”, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

DANKOFF (2004) Robert, Çeviri TEZCAN Semih, ‘’Evliya Çelebi Seyahatnamesi Okuma Sözlüğü’’ Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi:37, İstanbul.

EKİNCİKLİ (1995) Mehmet, ‘’Temettuat Defterlerine Göre 1261 (1844) Mudurnu Kazası’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı’’, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk İktisat Tarihi Anabilim Dalı.

EREN Hasan, (1972), ‘’Evliya Çelebi ve Anadolu Ağızları’’, Bilimsel Bildiriler, TDK Yayınları.

KAHRAMAN (2005) Seyit Ali, DAĞLI Yücel, “Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi 2.Cilt 1.Kitap”, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

KAYA (2012) Mustafa, ‘’Charles Texier’in Seyahatnamesine Göre XIX. Yüzyılda Anadolu’nun Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Durumu’’, Gazi Türkiyat, Ankara.

KONRAPA (1960) Zekai Mehmet, “Bolu Tarihi”, Bolu Vilayet Matbaası.

METİN (2009) Tülay, “İbn-i Batuta Seyahatnamesine Göre Bolu”, Bolu, Kültürü, Tarihi ve Köroğlu Sempozyumu, İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu.

SÜME (2013) Mehmet, ‘’Evliya Çelebi’nin İzinde Bolu’’, Bengü Yayınları, Ankara

TANPINAR (1987) Ahmet Hamdi, ‘’Beş Şehir’’ , MEB Yayınevi, İstanbul.

TEXİER (2002) Charles, Çeviren SUAT Ali, Latin Harflerine Aktaran KOPRAMAN Kazım Yaşar, ‘’Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi’’, Enformasyon ve Dökümantasyon Hizmetleri Vakfı, Ankara.

YAKUPOĞLU (2007) Cevdet, “Kuzaeybatı Anadolu’nun Sosyo-Ekonomik Tarihi, XIII-XIV. Yüzyıllar”, Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi.

OB (2002), “Osmanlıya Duyulan İlgi, Seyahatnameler ve Oryantalizm”, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, İstanbul.

BV (2014). “Bolu Tarihi”, http://www.bolu.gov.tr/ortak_icerik/bolu/bilgi-islem/documents/ genel_bilgiler.pdf (Erişim: 15.09.2014)

 

* Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi

* Graduate Student of Hacettepe University İnstitute of Turkish Studies

[1] 1. Osmanlı ülkelerinde, kadınların çarşaftan önce sokakta giydikleri üstlük. 2. 1848 den sonra ilmiye sınıfının giydiği bol yenli uzun giysi. TDK Büyük Türkçe Sözlük

[2] Divan-ı Lügati Türk’te ağaçtan oyulmuş su kabı olarak belirtilmektedir.

[3] Tabakalanarak boyanmış ve cilalanmış genellikle keçi derisi, TDK Büyük Türkçe Sözlük.

Araştıran : 

Okan GÜMÜŞDOĞRAYAN

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü

Bilgilerin toparlanmasında  emeği geçen Okan GÜMÜŞDOĞRAYAN arkadaşımıza   Mudurnulular adına teşekkür ederiz. MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

ÖĞRENCİ VELİLERİ KAYMAKAMLIĞA YÜRÜDÜ

ÖĞRENCİ VELİLERİ KAYMAKAMLIĞA YÜRÜDÜ

 

Bolu nun Mudurnu ilçesinde bir grup öğrenci velisi Öğretmenlerinin değişmesi sebebi ile Mudurnu Kaymakamlığına yürüdü.

Bolu nun Mudurnu ilçesinde Eğitim sancılı başladı. İlçede okullarda yapılan değişiklik sonrasında Öğretmenlerinden ayrılan Öğrenciler Velilere şikâyette bulundu.

VELİLER KAYMAKAMLIĞA YÜRÜDÜ

Bolu nun Mudurnu ilçesinde Dumlupınar İlkokulu Velileri Öğretmen değişikliği sebebi ile Mudurnu Kaymakamı Kerem Süleyman YÜKSEL ile görüşmek için Mudurnu Kaymakamlığına yürüdü.

 

Öğrenci velilerin oluşturduğu komisyon ile görüşen Mudurnu Kaymakamı Kerem Süleyman YÜKSEL Konuyu Mudurnu Milli Eğitim Müdürü ile tekrar görüşüp Öğrenci Velilerine Öğleden sonra bir açıklama yapacağını belirtti.

 

Öğrenci Velileri, Mudurnu Dumlupınar İlkokulunda kendilerine okulların açıldığı 15 Eylül 2014 tarihinde Anket yapıldığını, bu sabah ise Kura sonucu sınıflara öğrencilerin yerleştirileceği bilgisi  geldiğini ifade ederek, bizim çocuklarımız  3 ve 4. Sınıfa kadar aynı öğretmende okudu, şimdi Öğretmen değişikliği  çocuklarımızın psikolojisini bozacak dediler.

 

Öğrenci velileri Kaymakam Kerem Süleyman YÜKSEL e  bizim öğrencilerimiz eski öğretmenleri ile devam etsin, diğer bölgelerden gelen öğrenciler ise sınıflara ek olarak alınabilirler, biz ayrımcılık yapmıyoruz dediler.

 

KÖYLÜ ŞEHİRLİ TARTIŞMASI

 

Mudurnu ilçesinde bazı öğrenci velileri Okullarda yapılan yeni düzenleme ile eskiden Yıldırım Beyazıt Mahallesinde Eğitim alan Köylerden taşımalı olarak gelen Öğrencilerin, yeni Eğitim Öğretim yılında Mudurnu Merkezdeki Dumlupınar İlkokuluna taşınması ile birlikte bazı sıkıntılar yaşandığını belirttiler.

 

Öğrenci velileri Okulda yapılan Anket sonrasında Köylü, Şehirli ayrımı yapılmak  mı isteniyor, anlayamadık dediler.

 

 

 GÜNCELLEME: 15.05

Sabahtan yapılan görüşmeler sonrasında Mudurnu Kaymakamı Kerem Süleyman YÜKSEL  Mudurnu Milli Eğitim Müdürü ve Mudurnu Dumlupınar İlköğretim Okulu  Müdürü ile yapılan   toplantı sonrasında  Öğrenci velilerin istekleri  yerine getirildiği, herhangi bir değişiklik yapılmayacağı belirtildi.

 

www.mudurnuhaber.com

Son destan için Son hazırlıklar devam ediyor

Son destan için Son hazırlıklar devam ediyor

Türkiye’nin en iyi proje tasarımcılarından biri kabul edilen Tomris Giritlioğlu’nun yeni dizisinin adı “Son Destan” oldu. BKM Film’le çekilecek diziyi “Muhteşem Yüzyıl”ın yönetmenlerinden Mert Baykal yönetecek.

Dizinin başrolünde daha önce Nik Xhelilaj’ın olacağı açıklanmıştı ama değişikliğe gidildi. Yeni erkek başrol oyuncusu “İntikam” dizisinde Emre Arsoy karakterini canlandıran Mert Fırat oldu. Makedonya’da çekilecek dizi 1944-1945 yılları arasında Balkanlar’da yaşananları anlatacak.

BALKANLAR DAN MUDURNU’YA

Makedonya daki çekimler sonrasında Bolu Mudurnu ilçesindeki hazırlanan sette  SON DESTAN devam edecek.  Ekim ayı içerisinde  Mudurnu ilçesinde başlanacak olan Dizi çekimleri için  tüm ilçe genelinde ekipler  çalışmalara hız verdi.

www.mudurnuhaber.com

Hayati BİÇER Mudurnu güzel bir yer

Hayati BİÇER Mudurnu güzel bir yer

Mudurnu Mal Müdürü Yılmaz OKATALİ nin  Tayininden sonra boş kalan Mudurnu Mal Müdürlüğüne vekaleten Bolu dan  görevlendirilen Hayati BİÇER Mudurnu ilçesi çok güzel bir ilçe dedi.

Biçer, Mudurnu’nun  tarihi bir ilçe olmasından dolayı  Bolu defterdarlığında farklı bir yeri var, Yılmaz bey’in tayininden sonra buraya beni geçici olarak görevlendirdiler, bende seve seve geldim ve burada Mudurnululara hizmet vermek için çalışıyorum dedi.

Biçer, hayırlı olsun ziyaretlerinin yoğun olduğunu  ifade ederek, yıllardır Bolu da görev yapmamdan dolayı  bölgeyi ve insanlarını biliyorum, Mudurnu ya yabancı değilim, yeni atamaların yapılması ile birlikte yeniden Bolu daki görevine döneceğini ifade etti.

www.mudurnuhaber.com

İŞ KURACAKLARA 30 BİN TL HİBE KREDİ

İŞ KURACAKLARA 30 BİN TL HİBE KREDİ

Günümüzde ticaret sermayesiz yapılacak bir iş değil.

Planladığınız iş modelinizi hayata geçirmekte zorluklar çekebilirsiniz. Bu noktada KOSGEB’e (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) başvuruyorsunuz, iş modeliniz inceleniyor ve işinizi kurmak için hibe kredi alıyorsunuz. Kadın girişimciyseniz KOSGEB size pozitif ayrımcılık yapıyor daha iyi şartlar sunuyor.

KOSGEB’in girişimcilik desteğinden kimler, hangi şartlarla yararlanabilir?

Kafasında kendi işini kurmaya yönelik bir iş fikri olan her girişimci adayı Girişimcilik Destek Programı’ndan faydalanmak üzere uygulamalı girişimcilik eğitimlerine başvurabilir. Destek alabilmek için eğitim sonrası kurulacak işletmenin mutlaka, KOSGEB tarafından desteklenen sektörlerde faaliyet gösteren bir işletme olması gerekiyor. Bu sektörlerin listesine http://www.kosgeb.gov.tr adresinden ulaşılabilirsiniz.

Daha çok hangi alanlarda destek sağlanıyor?

Yenilikçi, yeni teknik ve teknoloji kullanabilecek, katma değeri yüksek veya ihraç edilebilecek ürün veya hizmet üretebilecek işletmeler, imalat sektöründe kurulan işletmelerle mesleki ve teknik eğitim mezunu ve mesleki yeterlilik belgesine sahip olanları istihdam edecek işletmeler kurmaya yönelik iş fikirleri KOSGEB’in öncelikleri. Bunun yanı sıra hizmet ve ticarete yönelik işletme kurmaya yönelik iş fikirlerinin de desteklenmesi mümkün.

İŞ KURANA 30 BİN TL HİBE, SONRASINDA FARKLI DESTEKLER

Girişimcilere şirket kurulmasında ne gibi destekleriniz oluyor?

Kurulan işletme şirket de olabilir, şahıs işletmesi de. ‘Yeni Girişimci Desteği’ kapsamında kurulan işletmeye verilen destek unsurlar; işletme kuruluş dönemi giderleri (en fazla 3 bin TL), kuruluş dönemi makine, teçhizat, yazılım ve ofis donanım giderleri (en fazla 15 bin TL), işletme giderleri desteği örneğin; kira, personel, elektrik, telefon vb. (en fazla 12 bin TL) toplamda 30 bin TL hibe kredi veriliyor.

Ayrıca kurulan işletmeye, sabit yatırım amaçlı 70 bin TL’ye kadar destek veriliyor. Bu tutar geri ödemeli.

Kuruluş aşamasından sonra nasıl destekler veriliyor?

Yeni kurulan işletme aynı zamanda KOSGEB’in diğer destek programlarına da başvurup destek alabilir.

Örneğin ‘Genel Destek Programı’ kapsamında; işletme fuarlara katılım için 30 bin TL’ye kadar hibe ‘Yurtiçi Fuar Desteği’, üniversite mezunu çalıştıracaksa 20 bin TL’ye kadar hibe ‘Nitelikli Eleman Desteği’, tanıtım amaçlı broşür, katalog vb. çalışma yapacaksa 15 bin TL’ye kadar hibe‘Tanıtım Desteği’, ürün, sistem, laboratuvar belgelendirilmesine yönelik 10 bin TL’ye kadar hibe‘Belgelendirme Desteği’ gibi destekler alabilir.

Ancak tüm destekler bunlarla sınırlı değil. İşletmenin geliştirilmesi, rekabet gücünün yükseltilmesi ve küresel rekabet ortamına hazırlanması için birçok destek var. Bunlar hakkında istenirse 444 1 567 nolu çağrı merkezinden bilgi alınabilir.

KADIN GİRİŞİMCİLER TEŞVİK EDİLİYOR

Kadınların, çalışma hayatına büyük oranda katılması ve daha aktif rol alarak girişimcilik faaliyetlerinde bulunmaları, gelişen ekonomiler için “stratejik” bir öneme sahiptir. Çünkü iş dünyasında zengin olmanın, kullanılmayan potansiyeli etkin hale getirmenin ve yeni iş sahaları oluşturmanın yolunun, kadınların girişimciliğinin teşvik edilmesinden geçtiği bilinmektedir. Kadınların ekonomiye katılma oranı dünyada yüzde 50, AB ülkelerinde yüzde 56 civarındayken, Türkiye’de yüzde 25 dolaylarında seyretmektedir. Bu sebeple KOSGEB desteklerinde kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yapılmaktadır.

Detaylı inceleme için http://www.kosgeb.gov.tr adresini ziyaret edebilir, 444 1 567 nolu çağrı merkezinden bilgi alınabilir.

Konu hakkında bulunduğunuz Bölgedeki KOSGEB  Müdürlüklerindeki uzmanlardan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

www.mudurnuhaber.com

Ramazan Bayramı ve MUDURNU

Ramazan Bayramı ve MUDURNU

Bir Ramazan ayı ve Bayramı geride bıraktık. Yıllar önce Mudurnu’da Bayram sabahları daha farklı yaşanırdı diyenleri duyuyor gibiyim. EVET, Yıllar önce Bayramlaşma ve Ramazan Mudurnu ilçemizde daha farklı ve daha heyecanlı yaşanırdı.

Sebebine gelince ,…

Bizler yaşımız ilerledikçe bazı şeylerden bir türlü mutlu olamadığımız için bu şekilde düşünüyoruz. Şimdi yaşı 10-15-20 olan arkadaşlar da bundan 20 yıl sonra aynı bizim gibi düşünecekler, Mudurnu’da eski bayramlar şöyle, eski Bayramlar böyleydi diyecekler.

Bundan 50 yıl önce Mudurnu ilçemizde yaşanan Bayramlar da  bir Muhabbet, Bir heyecan yaşanırmıştı, biz o dönemlerin sonlarına yetiştik, şimdilerde her Bayram  insanlar nerde o eski Bayramlar diye birbirlerine Bayram bitene kadar bir şeyler anlatıyorlar.

 

Sebebi ne ?

 

Sebebi 50 yıl önce Cep telefonunun olmaması insanları birbirine bağlıyormuştu,  Televizyonun olmaması çeşitli oyunların bulunup vakit geçirilerek, oynanan oyunların esnasında kişiler birbirleri ile dertleşiyormuş ve sorunlara çözümler üretiliyormuştu,  İnternetin Facebook ve benzeri sitelerin olmamasından  dolayı insanlar  diyeceklerini yüz yüze söyleyip sorunları tartışıyor çözüm yolları buluyormuştu.

 

Muştu, mişti,  ama şu an tüm hayatımız internet ve Cep telefonu oldu,   Eskiden görücü usulü ile evlilik vardı , şimdi ise internetten tanışmalar, cepten Alolaşmalar ile kurulan evliliklerin çoğunda problemler yaşandığını duyuyoruz.

 

Doğduğu, büyüdüğü sokaklarında Misket,5 taş, Frizbi , Gazoz kapağı oyunlarını oynayan ve yaşı 50 ve 60 a yaklaşan   ve son 10 yıldan bu yana hiç gelmemiş  hemşerilerim bu Bayram MUDURNU yu ziyaret etti.  Kendi, kendilerine hüzünlendi ve zaman zamanda sinirlendiler. Neden  arasıra Mudurnu’ya gelmiyoruz diye, EVET Neden gelmiyorsunuz.

 

Artık, ANKARA  1.5 saatlik yol, İstanbul deseniz sizin otomobiller ile 2 saat  anca sürer,  eeee şehere hiç olmasa 6 ayda bir neden gelip eşi , dostu ziyaret etmez hasret gidermesiniz.  Bir Ramazan Bayramı daha geldi geçti, nasip baklalım bir dahaki Bayrama kim öle, kim kala.

 

Sağlıcakla kalın.

Aydın ÖZPELİT 

MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

Sağanak yağış Mudurnu yu etkiledi

Sağanak yağış  Mudurnu yu etkiledi

Mudurnu ilçesinde  Kaygana Mahallesi Kelekler sokak ve Ağaçlarbaşı mevkiinde   terminal deresinden gelen şiddetli Sel evlerin alt katlarını bastı.

Bazı araçlar sel sularından hasar gördü.

 

OKUL BAHÇESİ SEL SULARI İLE DOLDU

 

BİSİKLETİ  POLİS ÇIKARTTI

Trafik Polisi Biiskleti sel sularına kapılan bir çocuğun Bisikletini çıkardı.

 

 

BURASIDA KELEKLER SOKAK

 

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu Cumhuriyet’te yıl sonu etkinliği

 

 Mudurnu Cumhuriyet’te  yıl sonu etkinliği

 

Cumhuriyet İlkokulu ve Ortaokulu’nun hazırlamış olduğu yıl sonu etkinliği çok kalabalık bir izleyici topluluğu tarafından izlendi.Velilerin çok beğendiği programa Kaymakam Kerem Süleyman YÜKSEL,Belediye Başkan Vekili Kamuran ESEN,Ak Parti İlçe Başkanı Sezai GÜNDODU,İlçe Emniyet Müdürü Osman URHAN,İlçe Mal Müdürü Yılmaz OKATALİ,Askerlik Şubesi Başkanı Kenan EKMEKÇİOĞLU ile çok sayıda vatandaş katıldı.Gecede ayrıca  İstanbulun Fethinin 661. Yıl dönümü de kutlandı.

 

Okul Müdürü Ali Osman KURU gecenin çok güzel geçtiğini belirterek “hem Mudurnuluların yoğun ilgisi hem öğrencilerimizin güzel etkinlikleri hem de İstanbulun Fethinin 661. Yıl dönümü coşkusunu nedeniyle çok sayıda güzelliği aynı yaşadığımız bir gece oldu.

Okulumuz bu tür etkinlikler geziler ve sosyal aktivitelerin yanı sıra Eğitim öğretimde de başarılarını artırarak devam ettirmektedir.2013 yılı Seviye Belirleme Sınavında yine Mudurnu da 1. Bolu ili ve ilçeleri arasında ise en başarı ilk 10 okul arasındadır.İnşaallah başarımız artarak devam edecektir.Katılımlarından dolayı herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

 

www.mudurnuhaber.com

Bu su şifa dağıtıyor

 

BU SU BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELİYOR

MUDURNU İLÇESİNDE ÇIKAN SU ŞİFA DAĞITIYOR. VATANDAŞLAR BU SUYUN BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR.

Bolu’nun Mudurnu ilçesi Esenkaya Köyünde  dağların eteklerinde çıkan su şifa dağıtıyor Köylüler ve çevredekiler suyun  Egzama, Böbrek taşları ve çeşitli hastalıklara içme sureti ile faydalı olduğu konusunda açıklamalarda bulundu.

 

MUDURNU İLÇESİNDE ÇIKAN SU ŞİFA DAĞITIYOR. VATANDAŞLAR BU SUYUN BİRÇOK HASTALIĞA İYİ GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR.

Bolu’nun Mudurnu ilçesi Esenkaya Köyünde  dağların eteklerinde çıkan su şifa dağıtıyor

Köylüler ve çevredekiler suyun  Egzama, Böbrek taşları ve çeşitli hastalıklara içme sureti ile faydalı olduğu konusunda açıklamalarda bulundu.

www.mudurnuhaber.com