Miraç Kandili duası! Miraç Kandili’nde nasıl dua edilir?

Miraç Kandili duası! Miraç Kandili’nde nasıl dua edilir?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (S.A.V) insanlık adına Alemlerin Rabbi’yle buluştuğu kutlu gece… İslam âlemi, dualarla Miraç Gecesi’ni idrak ediyor. Kandiliniz mübarek olsun. İşte Miraç Kandiliduası…
Euzü billahi mineş-şeytanir-racîm
Bismillahir-rahmanir-rahîm
Ey Bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller Güzeli Rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.
Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz’e Sonsuz salât ü selam olsun.
Gufranla ufkumuzda tüllenen şu mübarek gecede bir kere daha dergâh-ı ilahînin önünde el açıp yalvarıyoruz:
1. YA İLAHEL-ALEMİN!
Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla rahmetinin vüs’ati genişliğindeki kapına dayanıyor, şu mübarek gecede bir kere daha hâlimizi arz etmek istiyoruz. Hâlimiz Sana ayan, söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman.. İcabet buyur ey Rahîm ü Rahmân!
2. EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur; ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur. Bütün dileklerimizi kabul buyur ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur; aç ve yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.
Ciddi bir yol almış sayılmasak da yıllar var hep yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle tülleniyor. Önümüzdeki engebeler beşer takatini aşkın görünüyor. Ümmet-i Muhammed (aleyhissalatü vet-teslîmât) perişan, derbeder ve ızdırap içinde.. Müslümanlık gelenek ve göreneklerin darlığına mahkum.. İbadet ü tâat kültür televvünlü.. Duygular, düşünceler fantezilere emanet.. Mücadelelerin esası da çıkarlar, menfaatler, ırkî mülahazalara dayalı. Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya Rabbi!
3.YA RAB!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde kibir u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde içiçe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
4. EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
5. EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun. Sana yönelenlere hep ‘Gelin, gelin’ diyorsun. Ey Rab! Böyle emekleye emekleye sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade buyur ‘Biz de geldik’ diyelim. Geldik ve Sana, yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık duran, mâsiyetlere meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır.. Ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle.. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
6. EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli, ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık, havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar lütfuna kalmış… İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı, bizler de bu kapının önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını duyur.
7. EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek gecede binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve “Biz geldik” diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış, Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki!
Sen her şeyin biricik hâkimisin ve hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen içinde en küçük şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.
8. EY YÜCELER YÜCESİ!
Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş, pek çoğumuz itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin, dünsüz-yarınsız sefil birer hâlzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves; sürekli zevk u sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve hülyaları ekonomi ve refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç, kalbler kötürüm, basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre… Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri kabul ediyoruz.
9. EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur müfettişi.. Yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet “sayyâd-ı bîinsaf”ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi bir şey; vefa Kafdağı’nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve mahiyet-i nefsü’l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plâna sahibiz. Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rab! Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs’atte. Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!
Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü; samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. Var eden Sensin, yok eden de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi mırıldanamazdık. Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar.
10. EY RAB!
Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun.. İç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi Sensizliğin zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma. Senden kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize de hulûs istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur.
11. EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Bu mukaddes miraç gecesinde bizleri de bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir âlemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her hâlimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bugüne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz.
Ey Yüceler Yücesi!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e, Muallâ aile efradına ve bütün ashab-ı güzînine salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..
Amin amin amin
Velhamdü lillahi Rabbil aleminel-fatiha
www.mudurnuhaber.com

B.T.S.O SAROT TERMAL İLE PROTOKOL İMZALANDI

SAROT TERMAL İLE PROTOKOL İMZALANDI
  

Üyelerimizin çeşitli sektörlerde indirimli hizmet almasına olanak tanıyan anlaşmalara, Sarot Termal Tesisleri ile yapılan yeni bir protokol ile devam edildi.

 

Odamız Yönetim Kurulu toplantı ve kabul salonunda gerçekleştirilen imza törenine Sarot Termal Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Yılmaz, Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Emin Semercioğlu, Başkan Yardımcısı Kemal Sert ile Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Özkoparan ve Ahmet Tornacı iştirak etti.

Törende konuşan Odamız Yönetim Kurulu Başkanı Emin Semercioğlu, bundan önce akaryakıt, sağlık, finans gibi alanlarda bir dizi protokol imzalandığını ve konaklama tesisi olarak Sarot Termal ile imzalanan anlaşmanın ilk protokol olacağını ifade etti. Bülent Yılmaz’ın şahsında Sarot Termal firmasına işbirliklerinden dolayı teşekkür eden Emin Semercioğlu, bu anlaşmayla Oda üyesi firmalara Sarot termal otelde indirimli konaklama sağlanacağını belirtti. Sarot Termal Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Yılmaz ise Bolu doğumlu olmamasına karşın kendini gerçek bir Bolulu olarak addettiğini ifade ederek başladığı konuşmasında, Bolu’ya yaptıkları yatırımların ciddi boyutta devam ettiğini ve bundan sonra da devam edeceğini söyledi. Bolu noktasının stratejik önemine değinen Bülent Yılmaz, Ankara ve İstanbul’un ortasında yer alan Bolu’nun turizmden hak ettiği payı alabilmesine katkıda bulunmak için 2007 yılında başladıkları yatırımları hakkında bilgiler verdi. Termal kaynakların kullanılarak hem Türkiye, hem de Avrupa ve Orta Doğu pazarını hedeflediklerini anlatan Bülent Yılmaz, mevcut Sarot Termal Vadi’nin yanı sıra Mudurnu Babas’ta Dubaili bir grup ile Burj-Al-Babas projesine başlayacaklarını, mevcut ile birlikte iki projenin toplam büyüklüğünün 500 milyon dolar düzeyinde olacağını kaydetti. Bolu iş dünyası için de hizmete hazır olduklarını dile getiren Bülent Yılmaz, Başkan Emin Semercioğlu’nun şahsında Oda Yönetim Kurulumuza teşekkür etti.

Yapılan anlaşma, Oda üyelerimizin ve birinci derece yakınlarının Sarot Termal Otel’de üye kimlik kartını ibraz etmek suretiyle % 15 indirimli konaklamasına olanak tanıyor.

www.mudurnuhaber.com

 

HAYAT KURTARAN CİHAZ BOLU’DA

BOLU İZZET BAYSAL DEVLET HASTANESİ MERKEZ ÜNİTE YOĞUN BAKIM SERVİSİNDE KULLANILAN HAYAT KURTARAN CİHAZ

Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Merkez Ünite Yoğun Bakım Servisinde kullanılan Hemodiafiltrasyon Cihazı ile ağır vaka hastalarının kanları temizlenerek hastalar sağlıklarına kavuşturuluyor.

hastane fotoğrafı

Hastane Başhekimi Op. Dr. İbrahim ÖZCAN Hemodiafiltrasyon Cihazının ilk yaştan itibaren tüm kritik hastalarda kullanılabildiğini, bu cihaz ile tüm travma (kafa travması, göğüs travması, ciddi kırıklar, tüm vücut travmaları vb.) hastalarına, ciddi solunum yetmezliklerine, ani gelişen veya devamlı böbrek yetmezliklerine, sinir sistemi hastalıklarına (Myastenia Gravis, Guillian Barre vb.), ciddi infeksiyonlarına, zehirlenmelere, ciddi yaralanmalara, ciddi yanıklara, ilaç entoksikasyonları, mantar ve besin zehirlenmeleri ile daha birçok kritik hastalara yoğun bakım ünitesinde anında müdahale edilebildiğini ve bu tip hastaların yaşamsal desteğinin sağlandığını söyledi.makina

 

 Özcan, Bolu izzet Baysal Devlet Hastanesi Merkez Ünite Yoğun Bakım Servisinde bu cihazla yaklaşık 180 adet ilaç içerek intihar girişiminde bulunan genç bir hastanın 4 gün boyunca kanının temizlenerek hayata döndürüldüğünü, bu cihaz sayesinde yaz aylarında bölgemizde çok sık görülen ve ölümle sonuçlanan kene ısırma vakalarının ve mantar zehirlenmelerinin tedavisinde kullanılabileceğini belirtti.

www.mudurnuhaber.com

 

Bende Aday olabilirim

 Çok kıymetli  ve değerli Mudurnulu ve Mudurnu sever dostlarım. Çevremdeki arkadaşlarımında çok israrı ile bende aday olabilirim diye bir düşünce oluştu.

aydın özpelit

Dün gerçekleştirilen  Kocaeli ve İstanbul  seyahatında arkadaşlar ile sohbet ederken bir kez daha anladımki,  şu kısa ömrümüzde çevremize ışık vermek ve hizmet etmek gerekiyor.

 

Bir dakikamızın bile boş geçmemesi ve Mudurnu ilçemiz için çalışmak adına , ciddi olarak bende Mudurnulu bir genç olarak aday olmak ve ilçeme hizmet etmek istediğimin farkına vardım.

 

Bu açıklamayı yılın ilk gününde vermek istedim. İnşaallah  Mudurnu ilçemiz  ve şahsen benim için bu karar hayırlı olur. Tüm Mudurnuluları ve Mudurnu severleri gençleri,orta yaşlıları çıkacağım bu yolda beni desteklemelerini ve katkı vererek, Mudurnu ilçemizin yarınlara ve gençlere daha yaşanabilir bir ortam bırakmak için beraber çalışmayı diliyorum.

 MUDURNU DA GENÇLİK

İlçemizde yapılavak o kadar iş varki, gençliğe yönelik programlar ve çeşitli organizasyonlar bu çatı altında rahatlıkla yapılabileceği kanaatindeyim.

 

Şimdiden teşekkür eder, 2013 yılında Mudurnu da bazı şeylerin değişmesi gerektiğinin altını çizerek  bu oluşumda destek ve dua bekliyorum.

Saygı ve sevgilerimle

Aydın ÖZPELİT

Mudurnu Haber

www.mudurnuhaber.com

 

Miraç Kandilimiz Mübarek olsun

İslam âlemi, dualarla Miraç Gecesi’ni idrak ediyor. Kandiliniz mübarek olsun. İşte Miraç Kandili duası…

İslam âlemi, dualarla Miraç Gecesi’ni idrak ediyor. Kandiliniz mübarek olsun. İşte Miraç Kandili duası…

Euzü billahi mineş-şeytanir-racîm
Bismillahir-rahmanir-rahîm

Ey Bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller Güzeli Rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.

Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz’e Sonsuz salât ü selam olsun.

Gufranla ufkumuzda tüllenen şu mübarek gecede bir kere daha dergâh-ı ilahînin önünde el açıp yalvarıyoruz:

1. YA İLAHEL-ALEMİN!

Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla rahmetinin vüs’ati genişliğindeki kapına dayanıyor, şu mübarek gecede bir kere daha hâlimizi arz etmek istiyoruz. Hâlimiz Sana ayan, söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman.. İcabet buyur ey Rahîm ü Rahmân!

2. EY ÇARESİZLER ÇARESİ!

Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur; ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur. Bütün dileklerimizi kabul buyur ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur; aç ve yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.

Ciddi bir yol almış sayılmasak da yıllar var hep yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle tülleniyor. Önümüzdeki engebeler beşer takatini aşkın görünüyor. Ümmet-i Muhammed (aleyhissalatü vet-teslîmât) perişan, derbeder ve ızdırap içinde.. Müslümanlık gelenek ve göreneklerin darlığına mahkum.. İbadet ü tâat kültür televvünlü.. Duygular, düşünceler fantezilere emanet.. Mücadelelerin esası da çıkarlar, menfaatler, ırkî mülahazalara dayalı. Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya Rabbi!

3.YA RAB!

Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde kibir u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde içiçe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.

4. EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!

Şu mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!

5. EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!

Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun. Sana yönelenlere hep ‘Gelin, gelin’ diyorsun. Ey Rab! Böyle emekleye emekleye sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade buyur ‘Biz de geldik’ diyelim. Geldik ve Sana, yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık duran, mâsiyetlere meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!

Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır.. Ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!

Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle.. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!

6. EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!

Şu anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli, ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık, havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar lütfuna kalmış… İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı, bizler de bu kapının önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını duyur.

7. EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!

Şu mübarek gecede binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve “Biz geldik” diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış, Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki!

Sen her şeyin biricik hâkimisin ve hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen içinde en küçük şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.

8. EY YÜCELER YÜCESİ!

Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş, pek çoğumuz itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin, dünsüz-yarınsız sefil birer hâlzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves; sürekli zevk u sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve hülyalarıekonomive refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç, kalbler kötürüm, basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre… Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri kabul ediyoruz.

9. EY RAB!

Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur müfettişi.. Yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet “sayyâd-ı bîinsaf”ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi bir şey; vefa Kafdağı’nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve mahiyet-i nefsü’l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plâna sahibiz. Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.

Bütün bunlara rağmen ya Rab! Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs’atte. Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü; samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. Var eden Sensin, yok eden de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi mırıldanamazdık. Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar.

10. EY RAB!

Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun.. İç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi Sensizliğin zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma. Senden kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize de hulûs istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur.

11. EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!

Bu mukaddes miraç gecesinde bizleri de bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir âlemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her hâlimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bugüne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz.

Ey Yüceler Yücesi!

Efendimiz Hazreti Muhammed’e, Muallâ aile efradına ve bütün ashab-ı güzînine salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..

Amin amin amin
Velhamdü lillahi Rabbil aleminel-fatiha

www.mudurnuhaber.com

 

Göynük te Çekilen Sinema Filmi “EL YAZISI “Vizyon a girdi

 Göynük ilçesinde çekimleri tamamlanan ve  Yönetmenliğini Ali Vatansever in yaptığı ” ALIN YAZISI ” Vizyon a girdi.

Cansu Dere, Sarp Akkaya, Baran Akbulut, Wilma Elles,Sercan Badur,Kenan Bal ,Bahtiyar Engin,Ayşe Selen,Salih Kalyon ve Ezgi Gör ün  oynadığı Sinema filmi izleyici ile buluştu.

El Yazısı tam bir imece filmi

‘El Yazısı’, yönetmen Ali Vatansever’in ilk filmi. Cansu Dere’den Wilma Elles’e birçok ünlü oyuncunun yer aldığı film, Antalya Film Festivali’nde Senaryo Geliştirme Ödülü de almış. Filmi ilginç kılan, sinemaseverlerin 25 dolardan 5 bin dolara kadar katkılarıyla imece usulüyle çekilmiş olması.

23 Mart 2012 tarihinde Vizyona giren Uzun Metrajlı Film toplam 95 dakika sürüyor.

Filmin konusu ise özet olarak şöyle,Eczacılık yapan Zeynep, Celal ile nişanlıdır. Aynı kasabada yaşayan 8 yaşındaki Ragıp ise Zeynep’e sırılsıklam aşıktır. Ragıp’ın dedesi Ferit, okul müdürünün oğlu Ahmet ile kasabaya tesadüfen gelen maceraperest turist Julia yolları kesişecektir. Film mütevazi bir Anadolu kasabasında yaşayan sıradan insanların mutluluğu arama öyküsünü anlatıyor…


Ali Vatansever’in yazıp yönettiği film 45. Altın Portakal Film Festivali’nde Ortak Yapım Senaryo Geliştirme Ödülü’ne layık görülmüştü…

  GÖYNÜK BU SİNEMA FİLMİ İLE TURİZM DE PATLAMA YAŞAYACAK

Bolu nun Göynük ilçesinde çekilen ve 95 dakikalık bir süre  gösterimde kalan “EL YAZISI” adlı Sinema filmi ile Göynük ilçesi  Turizm de aradığı fırsatı değerlendirecek.

Film boyunca, Göynük ilçesinin değişik yerlerinden Beyaz kareye yansıyacak olan görüntüler İzleyicinin merakının canlanmasına ve  Filmin geçtiği mekanların araştırılması için Seyirciyi  harekete geçirecek. www.mudurnuhaber.com

 

ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz.

HAYIRLI OLSUN

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red=

 

Nevruz Seben de Böyle kutlandı

Seben NEVRUZ u kutladı

Bolu nun Seben ilçesinde Seben Kaymakamlığı ve Seben Belediye Başkanlığı organizasyonu ile NEVRUZ etkinlikler ile kutlandı.

 

Seben ilçe sınırları içersinde bulunan Alpagut köy meydanındaki etkinlikte Ateş yakıldı ve çeşitli yarışmalar yapıldı. Yaklaşık 1500 kişinin katıldığı program bir bayram havasında geçti.

 YUMURTA YARIŞMASI

Programın en dikkat çekici kısmı Yumurta soyma ve yeme yarışması oldu. Programın sonrasında Seben Folklör ekibi gösterisi dikkat çekti.

www.mudurnuhaber.com

 

ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

 

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

 

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz. HAYIRLI OLSUN

 

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

 

Soğuk değil, tedbirsizlik hasta ediyor

Özellikle kış aylarında çocuklarda sık görülen üst solunum yolu hastalıkları, ebeveynleri endişelendiriyor.

            mudurnu sağlık

Ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, hapşırık gibi belirtilerle kendisini gösteren bu hastalıklar, doğru ve bilinçli tedavi edilmediği takdirde çocuklarda nadir de olsa ciddi rahatsızlıklara davetiye çıkarabiliyor.
Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Karaböcüoğlu, çocuklarda sık görülen üst solunum yolu hastalıklarına karşı alınması gereken önlemler ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi: “Üst solunum yolları, bir insana karşıdan bakıldığı zaman burnundan başlayıp göğüs kafesinin girişine kadar olan bölümdür. Soğuk algınlığı, nezle, grip, kulak iltihabı (otit), burun iltihabı (rinit), sinüslerin iltihabı (sinüzit), yutak iltihabı (farenjit), soluk borusu iltihabı (larenjit) ve bademcik iltihabı (tonsilit) gibi rahatsızlıklar, sık rastlanan üst solunum yolu hastalıklarıdır. Anne ve babaların çocuklarını en sık doktora götürdükleri hastalıkların başında üst solunum yolu iltihapları gelmektedir. Sağlıklı çocuklar bir yılda 6, 8 defa üst solunum yolu iltihabı geçirebilir; özellikle yuvaya veya okula ilk başlanan yıllar bu hastalıkların daha sık görüldüğü yıllardır. Üst solunum yolu hastalıkları mevsimine göre farklılık gösterir. Genellikle ilkbaharın ilk yarısı, sonbaharın son yarısı ve kış aylarında üst solunum yolu hastalıklarına çocuklar daha sık yakalanmaktadır; çünkü bu dönemlerde hem havada mikropların oranı daha fazla oluyor hem de insanlar kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirip daha iç içe yaşıyorlar” dedi.
Tedavinin yanlış uygulanmasının çocuklarda kalp romatizmasına sebep olabileceğine dikkat çeken Karaböcüoğlu, “Anne veya baba geçmişte alerjik hastalıklar yaşadıysa, çocuklarının bitmek bilmeyen öksürüklerinin nedeni alerjik bir rahatsızlık olabilir. Üst solunum yolu iltihaplarının çok büyük bölümü her ne kadar virüs dediğimiz çok küçük mikroorganizmalarla oluyor ve antibiyotik kullanmak gerekmiyorsa da, halk arasında “Beta” denilen mikrobun yol açtığı bademcik iltihaplarında hastalık başladıktan sonra 9 gün içerisinde doğru antibiyotiği doğru dozda kullanmak gerekir.

Aksi takdirde çocuklarda eklem ve kalp romatizması ortaya çıkabilir. Orta kulak iltihapları tedavi edilmediği zaman da kulak zarının delinip dışarı akma ihtimali vardır. Bazı durumlarda üst solunum yolu iltihabının arkasından alt solunum yolu iltihapları, zatürre ve bronşitler gelişebilir. Bu durumda çocukta; halsizlik, düşmeyen ateş, sık nefes alıp verme ve hışıltı gibi belirtiler görülürse tedbirli olup çocuğu doktora götürmekte fayda vardır” diye konuştu.
 

Karaböcüoğlu, üst solunum yolu hastalıklarında sık yapılan yanlışlar ve çocuklarını korumak için anne ve babalara şu önerilerde bulundu:
 

“Çocukta ateş var diye gereksiz yere antibiyotik verilmemelidir. Bir uzmana danışılmalı ve çocuğun hastalığına göre tedavi uygulanmalıdır.
Üç aydan küçük çocuğun her ateşlenmesinde doktoru haberdar edilmelidir. Üç aydan büyük çocuklarda tüm ateş düşürücülere rağmen 48 saatten fazla uzun süren ateşi varsa, yemek yiyemiyor, kendisini halsiz ve mutsuz hissediyorsa hemen doktora gidilmelidir.
 

Anne ve babalar çocuk hastalandığında gereğinden fazla C vitamini, portakal, mandalina, limon yedirip onu kış boyunca hastalıklardan koruyacaklarına inanırlar. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre; sağlıklı bireylerde gereğinden fazla C vitamini almanın hastalıklardan korumakla hiçbir ilgisi olmadığı açıklanmıştır. Anne ve babaların çocuklarına gerektiği kadar vitamin, meyve ve sebze yedirmeleri yeterlidir.
Anne ve babalar mümkün olduğu kadar kapalı ve kalabalık ortamlardan, hasta olduğu bilinen kişilerden çocuklarını uzak tutmalıdırlar.
 

Hastalıklardan koruyuculuğu özelliği kanıtlanmış tek şey anne sütüdür. Anne sütü, çocuğu orta kulak iltihabı ve üst solunum yolu iltihapları dahil olmak üzere pek çok hastalıktan korur. Anneler bebeklerini ilk 6 ay mümkünse tek anne sütü ile beslemeli, 6. aydan sonra da ek gıdalarla birlikte 18-24 aya kadar anne sütü vermelidir.
 

Aileler çocuklarının yanında sigara içmemeli ve içilmesine izin vermemelidirler.
Soğuk her ne kadar tek başına hastalık nedeni değilse de, aileler çocuklarını soğuk havalardan korumaya özen göstermelidir”.

www.mudurnuhaber.com

MUDURNU BERA

 

DEVLET MİLLET ÇALIŞMASININ BEREKETİ

 

  • DEVLET MİLLET ÇALIŞMASININ BEREKETİ
    2012 yılı bütün dünyada zorlu geçecek; fırsatların daraldığı bir döneme girilecektir. Dünya ekonomisinde beklenen olumsuz gelişmeler karşısında ülke olarak temkinli adımlarla hareket etmemiz gerekiyor. Uygulanan mali disiplin, kazançlı iç ve dış politikalarıyla Türkiye yavaşlayarak da olsa büyümesini sürdürecek az sayıda ülkeden biri olarak global ekonomide yerini alacak. Ancak bu performansın sürdürülebilir olması için yükselen cari açık gibi önemli sorunlarımıza yapısal çözümler bulunması önem taşıyor.

    2001-2008 yılları arasını sorunsuz geçirdik. Global likiditenin bol olması Türkiye’nin güçlü büyüme performansını destekledi.
    2008 yılında küresel kriz patlayınca çözüm olarak milyarlarca dolar, milyarlarca euro piyasaya sürüldü. Ancak bu defa sorunlar likidite bolluğu ile aşılamadı.

    Hem Türkiye ekonomisinin düşük tasarruf oranlarını artıramadık hem de çok yüksek bir büyüme kaydettik. Nasıl? Borçlanarak.
    Kısa vadeli borçlanmanın artmasının bir sonucu olarak Türkiye’nin dış borç gereksinimi ciddi oranda yükseldi. O zaman bize dışarıdan kaynak lazım.

    Erdoğan’ın dış politikası uluslararası şirketlerin Türkiye’yi Ortadoğu ve Afrika bölgesi için bir merkez olarak görmelerini ve üretim yatırımlarına şirket evliliklerine sebep olacaktır. Siyasi istikrara ekonomimize olan güvenle sermaye girişi önümüzdeki yıllarda hızla çoğalacaktır. Hükümetimizin izlediği iç, dış politikalar ve kazançlı ekonomik ilişkilerle ihracatımız artarak üretimlerimizi büyültecek gereken sermaye ve dış kaynak gelecektir. Yeter ki halkın desteği ile sağlanan siyasi istikrarı sürdürebilelim ve iç ve dıştan gelen bozguncu güçlere dikkate alalım.

    İnsanımızın refahı için gerekli alt yapı yapısal çalışmalarda

    eğitim,sağlık,adalet,ulaşım,emniyet konularında büyük yol alınmış alt yapıları yapılmış gönüller kazanılmıştır .Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması için her noktasındaki yer altı yer üstü kaynaklarımız devreye alınmakta enerji giderlerimiz düşürülmektedir. ADALET VE KALKINMA PARTİSİNİN ocak ayı başındaki istişare kurulu ve idareciler günü toplantısın da başbakan sayın Erdoğan devlet millet el ele çalışmalarını dile getirerek değerli milletvekillerimizden ve idarecilerimiz valilerimize, kaymakamlarımıza hedefler vererek çok çalışılmasını halkın ihtiyaçları doğrultusunda iç içe yaşamalarını istemiştir.
    Millet vekillerimizin il, ilçe idarecilerimizin sivil toplum kuruluşlarımızın üniversitelerimizin ve halkımızın,yurt dışındaki iş adamlarımız, çalışan nufusumuzun çalışması ile her sorunumuz çözümü gerçekleşecektir. Bütünleşen(globalleşen) gelişen dünyamızın yeniliklerine uygun yeni anayasamız T.B.M.M de tüm üye VEKİLLERİMİZCE
    ülke ihtiyaçlarımız uygun yaklaşımıyla hazırlanacaktır. Demokratikleşme adımları iç ve dış açılımlar uygulanan politikalar Ülkemizi hızla güçlendirecek devlet millet çalışmalarının bereketi görülecektir.

  • Uğur TÜRESİN MUDURNU HABER

Tavuk Gübresinden Enerji Üretimi

 
Karbondioksit, metan gazı ve karbondioksitten yirmi kat fazla zehirli olan hidrojen sülfit gazı, emici özelliği olmayan çeltik kabuğunun tavuk gübresi ve dışkısındaki bileşenleri ememiyor olması nedeniyle açığa çıktığı yerde hem doğayı hem de insanları zehirliyor!
Doğaya çöp olarak bırakılan bu bileşenleri Atta Enerji yetkililerinden Onur Orallar ile konuştuk. Atta Enerji tavuk çiftliklerinde tavukların altına serilen ve emici özelliği olmayan çeltik kabuğu yerine emici özelliği olan çam talaşının kullanılması halinde talaşı köylüden geri alarak onu birtakım aşamalardan geçirip hayvansal atıklardan biyogaz elde edeceklerini ve bunun nasıl mümkün olduğunu anlattı bize.

Tavuk gübresi atıklarının çevreye verdiği zarar hakkında ne söylerdiniz?

Tavuk gübresi ekolojik kirlenmeye neden olan etkilerden biridir. Bunun nedenlerini anlatmaya çalışacağım. İlk olarak köylü tavuk gübresini bir yere yığıyor. Üzerine yağmur yağıyor, kar yağıyor. Bu sular sonuçta yeraltına gidiyor, aşağıya yağmur ve kar ile süzülen atıklar yer altı sularını kirletiyor hatta zehirliyor. Açığa çıkan nitrat suda çözünerek yer altı sularına ve doğal olarak da içme sularına karışıyor. Bununla da kalmayıp çevreye atılan gübre atıkları ciddi bir çevre ve açığa çıkardığı koku itibariyle de hava kirliliğine neden oluyor.

İkinci olarak değinmek istediğim konu, tavukçulukta çeltik kabuğunun kullanımıdır. Bu doğada çözülmeyen bir şey, mineralce çok yüksek, erimiyor, yok olmuyor. Çeltik kabuğundan zımpara yapılır. Zımparanın üzerindeki o parlak şeyler çeltik kabuğudur. Ve kesinlikle yanmayan bir özelliği var. Yanmayan bir şey toprağa gübre olarak atılıyor. Bu çeltik toprakta yok olmuyor. Ve bu çeltik kabuğu ile karıştırılmış tavuk gübresi ve atıklarının atıldığı topraklar toprak uzmanları tarafından da ifade edildiği gibi kanserleşiyor. Kanserleşen topraklar böyle oluşuyor. Çünkü o toprakta hiçbir şey yetişmiyor daha sonra. Çünkü toprağın Ph’ı bozuluyor. Çeltikten dolayı asit – baz dengesi bozuluyor.

Üçüncü sorun; işlenmemiş tavuk gübresinin içinde yabancı ot tohumları olur. Bunu tarlanıza attığınızda bu otlar büyür. Ve bunları tekrar yok etmek için ilaç atılır. Örneğin ıspanak ektiniz, içinde yabani otlar çıktı. Bunu ayırmak çok zor ve işçilik gerektirir.

Peki, tavuk gübresinden eneri üreteceksiniz. Biyogazdan ve bunun köylüye getireceği faydalardan bahseder misiniz?

Şimdi biz köylüye çok cüzi bir karla veya kar gözetmeksizin talaş vereceğiz. Daha sonra verdiğimiz bu talaşı onlar tavuğun altına serecekler. Tavuk çişinin, kakasının üstünde 45 gün boyunca yaşıyor. Bu sonuçta üre oluşmasına neden oluyor. Bu oluşan üreyi çeltik kabuğu ememiyor. Oysa çam talaşının emme özelliği çok yüksek. Tavuk kümesine girdiğinizde özellikle sıcak havalarda içerde asidik bir hava olur. Talaş bunu da engeller çünkü emme özelliği var. Üstelik bu durumda % 2 – 3 tavuğun verimi de artar. Biz talaş verdiğimiz üreticilerden ücretsiz olarak veya çok cüzi bir rakam karşılığı bu tavuk pisliğini toplayacağız. Topladıktan sonra tesise getireceğiz. Bunu suyla karıştırıp fermantasyon tankına koyacağız. Ve Ph’ını nötralize edeceğiz, yani 6’ya getireceğiz. 20 – 30 gün içinde bu parçalanacak. Böylece biyogaz elde edeceğiz. Bu biyogazın % 65 – 70’ i metan gazı, kalanı karbondioksit, ayrıca da çürük yumurta kokusuna neden olan hidrojen sülfit gazı var. Bu tüplere, doğal gaz tesisatlarına da basılıyor. Bu çok zehirli bir gaz. Bunu biz filtre edeceğiz. Karbondioksiti tutma şansımız yok ama içerdeki suyu soğutarak aktif karbon filtreden geçirerek yaklaşık % 70’lik bir yanıcı gaz elde edeceğiz. Normal İstanbul – Ankara – Bursa’da kullanılan hattan gelen doğalgaz % 99 saflıkta. Bizimki % 70 saflıkta. Bunu jeneratörde yakıp elektrik üreteceğiz ve daha sonra 65 ton tavuk gübresi işleyeceğiz. 65 tonda artık içindeki gazı alınmış, fermantasyondan geçmiş atık çıkacak. Bu atıktan gene oluşacak olan gazla kazanı ısıtacağız.  Bu bakteri 35 – 36 derecede yaşıyor. Ondan sonra 200 kw’lık sıcak su çıkıyor. Bunu da köy halkına vereceğiz. İster köy meydanını ısıtsın ister evi. Bu ısınmak için kurtarılan yüzlerce ağaç demek, orman tahribatının önlenmesi demek.

Köylüye düşen tek şey sizden talaş almak ve daha sonra onu size geri vermek o halde?

Köylünün yapacağı tek şey bizden talaş almak, bunu tavukların altına koymak ve çıkan atığı bizim geri almamıza izin vermektir. Bu ona enerji olarak geri dönecek ve atığı ne yapacağını düşünmeyecek. Çevre temiz kalacak. Hava ve çevre kirliliği olmayacak. Materyal doğaya zarar vermeksizin bilakis üreticiye fayda sağlayacak şekilde dönerek hem de bizim elektrik enerjisini üretmemizi sağlayacaktır.Bu kadar basit ve net. Öbür türlü köylü 50 binlik tesisi temizletmek için para ödüyor. Küçük çiftlikler de belli bir yere biriktirirse, biz oradan alırız. Biz bunu ücretsiz yapacağız. 50 km’lik çap içindeki herkesi kapsıyoruz.

Atta Enerji olarak bunun deneysel prototipini yaptık. Şimdi de masa büyüklüğünde profesyonel paslanmaz çalışırken görebileceği bir portatif yapacağız. Proje ile ilgili olarak insanlar ikna olsun diye. Biz bu projeyi; yapılması gerekeni, nasıl yapılacağını detaylı olarak isteyene yazılı olarak da verebiliriz.

Tavuk gübresi atıklarından elektrik üretmek! Biraz daha detaylandırırsak!

Bu biyogazı filtre edip belirli bir kaliteye getirdikten sonra bunu içten yanmalı bir motorla yakacağız. Bunu bir arabanın motoru gibi düşünün. O dönen şaftına alternatör bağlayacağız. Ve buradan elektrik üreteceğiz. Bu üreteceğimiz elektrik, Mudurnu’nun bir ilçesini komple çalıştırmaya yetecek kadar güçlü.

Bu içten yanmalı motorlar % 100 verimle hiçbir zaman çalışmaz. % 35 verimle çalışır. Bunun nedeni çok yüksek sıcaklıklarda çalıştığı için havayla soğutulması gerekir. Yoksa motor erir. Otomobilin mesela radyatörü delinsin, hararet yapar. Bu sefer araba conta yakar, su kaynatır. Bizde aynı şekilde motoru soğuttuğumuz, egzoz gazlarını atmosfere vermek yerine bunu bir sıcak su kazanından geçirip 430 derece sıcaklıkla çıkan egzoz gazıyla sıcak su üreteceğiz. Ürettiğimiz bu sıcak suyun yarısını gene kendi tesisimizde metan gazı üretmekte kullanacağız. Kalan yarısını da hiçbir ücret talep etmeden yakındaki köylülere vereceğiz. Böyle bir projemiz var.

Bu halka hizmettir. Enerjiyi dönüştürmektir. Bu güneş enerjisi ile eşdeğer bir proje. Yani tavuk atıkları atılıyor ve atmosfere karışıyor. Ve bu gaz çevreyi kirletiyor. Metan gazı küresel ısınmaya neden oluyor. Çıkan karbondioksit gazına göre 20 kat daha tehlikeli metan gazı. Bizim yaptığımız bu tehlikeli gazlardan üreteceğimiz enerjinin yine halka dönüşümünü sağlamak ve bununla da kalmayıp doğal kirlenmenin önüne geçmektir.

Yazı: Selma Akar, fotoğraf: Mine Öztekin  www.trekking.com.tr

www.mudurnuhaber.com