SANA DÖNÜYORUM

Olmasa da ambarında bir lokma
Ey dostum sen yine harama bakma
Bakıp da ahiretini sakın yakma.
A*A

DUA

Rabbim acı yarattığın kuluna
Tüm insanlık gitsin doğru yoluna
Halden bilmez helal yemez namerdin
Muhtaç etme parasına puluna.

Esirgeyen bağışlayan ey Rabbim
Sevgin ile dolup taşar bu kalbim
Sana tapıp sana secde ederim
Çünkü sensin şifa sunan tabibim.

Seninledir bu insanlık bu ümmet
Hak yolunda kurmuşsun sen hükümet
Gönlümüzün ilacı hep sendedir
Kâlplerdesin şefâatçi MUHAMMET!

Şu gönlümüz Hak aşkıyla nehirdir
Şeytan ise aşımıza zehirdir
Yetim hakkı helal haram bilelim
Bugün dünya yarın ise ahirdir

Yüreğinden at kibiri yak kini
İçerinden sök şeytanı dök cini
Rabbimizin yarattığı kullara
Yol gösteren Müslümanlık hak dini.

Abdullah Atay

SANA DÖNÜYORUM

Dilimden düşmeyen adın duamla
Gönlümde büyüyen kutsal sevdamla
Dostlarla yaptığım son bir vedamla
Sana dönüyorum yüce Yaradan.

Zenginlik şan şöhret yazık ki yalan.
Servetim varlığım ecelle talan
Ölümmüş sonunda tecelli olan
Sana dönüyorum yüce Yaradan.

Köşkler hanlar değil,son taht musalla
Dostların omzunda dört kollu salla
Göklere yükselen dua selayla
Sana dönüyorum yüce Yaradan.

Onca kürküm varken kaldım kefenle
Günahkar bir kulum bin bir nedenle
Ruhumdan ayrılmış soluk bedenle
Sana dönüyorum yüce Yaradan.

Karşında suçluyum kızaran yüzle
Şefaat dilerim yalvaran sözle
Bir senin bildiğin ruhumda gizle
Huzuruna geldim yüce Yaradan.

Abdullah Atay  MUDURNU

Aşınızdaki ve başınızdaki bayram tadı daim olsun…

www.mudurnuhaber.com

 

RAMAZAN MANİLERİ

RAMAZAN MANİLERİ
Bir dal sevgi paylaşılınca orman
Bir damlası da umman
Hoş bir seda da paylaşımda gönüle derman olur.

Aşınız datlı ola
İşiniz mutlu ola
Eşim dostum herkese
Ramazan kutlu ola.

Ramazan geldi hoş geldi
Türlü türlü aş geldi
Makarnama mantıma
Mudurnu*dan keş geldi.

Ramazanın dokuzu
Sahurda yedik kazı
Sevda gözlü sevdiğim
Beni gönlüne kazı.

Ramazan geldi on*a
İftara kestik dana
Düğünümüz tez olsun
Selam söyle anana.

Ramazanın on biri
Kibir içimin kiri
Helalim beri gelsin
Haramsa dursun geri.

Ramazan on iki de
İftara sıcak pide
Höşmerim hoş olmuş da
Üstüne kaymak nerde.

Ramazanın on dördü
Sofralar bolluk gördü
Ekmeğin bölüşenler
Hak yoluna erdi.

Ramazanın on beşi
Yaktım sahur ateşi
Muhallebi yer iken
Ne yazık kırdım dişi.

Davulcu Davut geliyor
Güzel mani biliyor
Bahşişi bol görünce
Eli yüzü gülüyor.

Ramazanım on altı
İftara hazır tatlı
Çorba pilav yanında
İri fasulye etli.

Ramazan on sekizde
Sohbetli ikram bizde
Baklava severseniz
İftara gelin sizde.

Ramazanda top patlar
On dokuz oldu iftar
Cömert ol sen sevgide
Sevgi verdikçe artar.

Ramazan oldu yirmi
Hak kulu hiç hak yer mi
Mağdur olan mazlumlar
Hakkın helal eder mi.

Haber saldım muhtara
Mutlak gelsin iftara
Etli sütü aş ile
Doysun yoksul fukara.

Beyimin adı Asım
Boşaldı azık tasım
Bahşişi bol verirsen
Oluruz senle hısım.

Beyimin adı Kazım
Sana geçer her nazım
Ramazan hörmetine
Bana bir yüzlük lazım.

Geldi şeker bayramı
Gönül eder seyranı
Asil olan kişiler
Dostla sohbet hayranı.

Abdullah Atay

www.mudurnuhaber.com

 

Seben Günlüğü…

Seben Günlüğü…

         Atalarımız tebdili mekânda ferahlık vardır demiş… Yeni yılın ilk günlerinde eşimle birlikte komşu ilçemiz ve sınır komşumuz Seben’e doğru yola çıktık. Geçmişte hısımlık ve ticari bağlarımızın çok güçlü olduğu önemli coğrafi ve tarihi özelliklere sahip Elma diyarındayız. Bu arada Elma diyarı diye bilinen Seben’imiz de Elmacılık can çekişiyor ilgilerle önemle duyurulur!

          Seben’de sevgili dostum Reşat Demirel’ile buluşup Kozyaka köyü Çavuşlar mahallesine harekât ettik köyün girişinden görünen ıssız ve sessiz evlere rağmen köyün eskiden yoğun bir nüfusa ev sahipliği yaptığının ipuçlarını veriyordu.

         Bizi önünde durduğumuz üç katlı ahşap evin kapısında baba dostu Abdullah abi her zamanki güler yüzü ve tevazusu ile karşıladı, daha kapıdan içeri girmeden hoş beşe başlayıp köy ve ev hakkında sorular sormaya başladım.

         Reşat Bey ve Abdullah abiden bilgiler alıp etrafa göz gezdirirken sobası yanan sıcacık odada candan bir hoş geldiniz’le güler yüzlü yengemiz buyurun dedi. Daha yerimize oturmadan kediden çok kuzuya benzeyen “Osman”da bende buradayım diye kendini gösterdi.

         Hal hatır sorma faslında ara verdiğimiz köyün tarihini konuşmaya sofraya gelen nefis yemekleri yerken devam ettik.

 

İsmet İnönü’nün konuk olduğu evde zamana tanıklık etmek…

         Misafir olduğumuz evi yaptıranlar Mudurnuda Boyalı konak diye bilinen(Havlu Mah.İlk kız mektebi) evin sahipleri 1800 lü yıllarda Mudurnu’dan yazları yaylak olarak geldikleri yeri zamanla benimseyip yine Mudurnulu ustalara bu evi yaptırmışlar.

        Kozyaka köyü Kurtuluş savaşında birçok tarihi olaya tanıklık etmiş… İstanbuldan Anadolu’ya geçen İsmet İnönü ve arkadaşları köyden Asim beyin öncülüğünde sağlanan özel müfreze ile Bolu’dan alınıp köyde misafir edildikten sonra ertesi gün Nallıhan’a kadar eşlik edilerek Ankara ya uğurlanmışlar.

         Yemekten sonra çaylarımızı içip tarihi sohbette köyün içinde devam etmek üzere dışarı çıkıyoruz ilk durağımız geçmişte Seben ve çevre ilçelerde Karakahya bıçak ve çakıları ile ün salan Hasan ustanın el emeği göz nurunu katarak çakı ve bıçaklar ürettiği atölyedeyiz. Dünyanın en seri üretim yapan modern bıçak fabrikasına gitseniz geçmişte Hasan ustanın bu mütevazi atölyede sevgisini, ustalığını katarak ürettiği bıçak ve çakıları bulamasınız.

          Atölyeden hemen yanındaki Reşat beyin dede, baba yadigâr evine geçiyoruz. Günümüzde insanların modernleşme adına  “Toki tabutluklarına” yerleşmek için yarış ettiği bir zamanda Reşat dostum dede, baba ocağı yok olmasın diye sahip çıkıp emek ve para harcamış, geçmişten aldığı kültürü geleceğe taşıma sorumluluğunu üstlenmiş.

          Bana göre bu sorumluluk en büyük erdemlerden biri, büyük dedesinin, babasının evini, ailesinin kültür ve geleneklerini, doğasını bilmeyen bireyler, toprağa, ağaca, çiçeğe, böceğe saygıyı nerden bilip; gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakma sorumluluğunu taşıyacak.  

          Köy içinde yapılan gezi ve aslan başlı çeşme ziyaretinden sonra ev sahiplerinin  “tekrar bekleriz” sözleriyle vedalaşıp Seben’de başka bir dostla buluşmak üzere yola çıkıyoruz.

Cuma Camileri…

         Köyden Seben doğru giderken geçmişte insanların sosyal hayatında önemli bir yeri olan ibadetin dışında başka bayramlar, seferberlik ve haberleşme gibi toplanma merkezide olan Cuma camileri burada’da kendi haline terkedilmiş.

          Akşam karanlığında caminin içini gezerken kim bilir insanlar burası yapılırken nasıl çalıştı, ilk ibadete açılırken ne duygular içindeydi burada seferberlik çağrısı yapılan ve gidip dönmemek var diyen insanlar bu meydanda sevenleri ile nasıl vedalaştı.

          Düşündüm! Acaba  “farzı” dışında hac ve umre ziyaretlerini ticarete çevirenler ve gidip, gelme sayısıyla övünenler… Cuma camilerini, akmayan çeşmeleri, köy okullarını, eski köy mezarlığının çitlerini, tamir ettirdim, okuma imkânı olmayan iki çocuğu okuttum, burs verdim diye övünseler, sevap ölçüsünü bilmem ama insanlığa da faydalı oldukları için Allah onları daha çok sever.     

 

Sebenli “Ayarsuzlar şahı”  

 

         Akşam olurken önceden geleceğimizden haberdar olan Turhan(Yılmaz)dostum geldiniz mi diye sormadan telefonda nerdesiniz dedi ve az sonra buluştuk. Haydi, doğru eve gidiyoruz deyince düştük peşine eşinin hazırladığı birbirinden güzel yöresel yemekler eşliğinde başladık sohbete gece boyunca halk bilimi, yöresel şive, yöresel kelimeler, turizm, tanıtım, Kınıkçı kanyonu, Seben’in muhteşem coğrafyası, doğa yürüyüşü, konuştukça konular birbirini izledi.

          Turhan dostum halk bilimi, folklorik değerler yöresel şive, özlü söz, vb. tarih belgeleyicisi, Ülkemizde birçok il ve ilçede müze yokken çevresinde ne var ne yok toplayıp sergilemiş böyle bir kültür ve geleneğin oluşmasını örnek olan ve bıkmadan, usanmadan elde avuçta ne bilgi, belge varsa toplayıp, arşivleyen bir “ayarsuzlar şahı” yol ve gönül dostluğu yapılacak zamane dervişi, sırtınızı güvenle dönebileceğiniz ”herkese lazım” denen türden… İnsanlığına diyecek bir şey yok ama bu kadar yeteneği kıskanmamak elde değil.  

 

VEGKE Ailesinin “VEGKE Solaklar Kütük Evleri”

          Seben’de turizm ve tanıtıma önem veren yöneticiler var… Şimdi değilse bile önümüzdeki yıllarda Seben koca yayla göleti, Solaklar ve Muslar kaya evleri, Çeltik dere Kilisesi, fosil ormanı, kaplıcası, vadi ve kanyonları ile turizmden önemli derecede pay sahibi olmaya aday.

            Bundan önce Seben in muhteşem coğrafyasını görmeye gelenlerin akşam konaklayacakları yer sınırlı idi. VEGKE kütük evleri ile artık bu sorunda ortadan kalkmış oldu. İşletmeci Volkan beyle tesisi gezerken düşüncelerimi söyledim… Bizim memlekette yapılan işe kusur bulanda öneri getiren çok olur tesis karar verilip yapılmış bundan sonra bize düşen Seben’in çevresel turizm potansiyelini görmeye geleceklere akşamları konaklayabilecekleri çok güzel bir mekânları olduğunu söylemek.

Mehmet Cantürk

Mehmet_canturk14@hotmail.com

www.mudurnuhaber.com