Hanım Eli lokantası dualar ile açıldı


Hanım Eli lokantası dualar ile açıldı

Mudurnu Demirciler çarşısında Hanı Eli Lokantasının açılışı bu gün Esnaf duası ile birlikte yapıldı.

Orta çarşıda yapılan Esnaf bereket duasının ardından açılışı yapılan Hanım Eli lokantası önünde toplaşan   vatandaşlar yeni açılan iş yerinin hayırlı ve bereketli kazanç edinmesi için hep birlikte dua yaptı.

Kaymakam Doğan, ilk açılışı gerçekleştirdi.

Dua dan sonra Hanım Eli lokantasının açılışını  hafta başında göreve yeni başlayan Mudurnu Kaymakamı Mehmet Rıdvan DOĞAN yaptı.

Kaymakam Doğan, açılış sonrasında Lokanta içerisine girerek işletmeci Şengül  ve Eşi Veysel KAHRAMAN a hayırlı ve bol kazançlar diledi.

Dua sonrasında duaya katılanlara Bulgur pilavı, Ayran ikram edildi.

Genç kardeşlerimize hayırlı kazançlar dileriz.

www.mudurnuhaber.com

Ballıkaya Baraj Havzası Köyleri Ziyaret Edildi

Ballıkaya Baraj Havzası Köyleri Ziyaret Edildi

Geçtiğimiz haftalarda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından temeli atılarak çalışmalara başlanan Balıklaya Barajı’nın havzasında kalan köylerin muhtarları istek ve taleplerini Beldibi Köyü’nde yapılan kahvehane toplantısında…

Geçtiğimiz haftalarda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından temeli atılarak çalışmalara başlanan Balıklaya Barajı’nın havzasında kalan köylerin muhtarları istek ve taleplerini Beldibi Köyü’nde yapılan kahvehane toplantısında Adapazarı Orman Bölge Müdürü Hasan Türkyılmaz’a aktardı.

Adapazarı Orman Bölge Müdürü Hasan Türkyılmaz, Ballıkaya Baraj Havzası Köylülerini ziyaret etti. Akyazı ilçesi sınırlarında Mudurnu Çayı üzerinde yapımına başlanacak olan Ballıkaya Barajı havzasında bulunan köyler Bölge Müdürü Hasan Türkyılmaz ve Akyazı Orman İşletme Müdürü Zekeriya Beyazlı tarafından ziyaret edildi.

Ziyarette Beldibi, Yongalık, Taşyatak, Durmuşlar, Mansurlar, Gökçeler ve Çakıroğlu köy muhtarları ile Beldibi köyü kahvehanesinde bir toplantı yaptı. Toplantıda Mudurnu Çayı üzerine yapılacak olan Ballıkaya Barajının havzasında kalan köylerin muhtarlarının istek ve taleplerini dinleyen Bölge Müdürü Hasan Türkyılmaz, yapılması gereken çalışmalar hakkında köy muhtarlarını bilgilendirdi.

Türkyılmaz ayrıca köylülerin yapacak ve yakacak odun konusunda taleplerini dinleyerek yasalara uygun çerçevede her köylünün ihtiyacını gidermek için çalıştıklarını belirtti.

İHA

www.mudurnuhaber.com

 

KÖPRÜBAŞI BARAJI VE HES HİZMETE ALINIYOR…

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN BOLU’YA 12.12.2012 MÜJDESİ…

KÖPRÜBAŞI BARAJI VE HES HİZMETE ALINIYOR…

Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Bolu ili Mengen ilçesinin 15 km
kuzeybatısında inşa edilen Köprübaşı Barajı ve HES 12.12.2012’de Ankara’da
düzenlenecek toplu açılış töreniyle hizmete alınıyor.

Yaklaşık 436 Milyon TL Yatırım Bedeline Sahip

Bolu çayı üzerinde yer alan Köprübaşı Barajı ve HES ile yılda 203 milyon
kilovat saat enerji üretileceğini ifade eden Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel
Eroğlu, “Yaklaşık 436 milyon TL yatırım bedeline sahip tesis enerji üretiminin
yanında mansabında yer alan iki ilçe merkezinin taşkınlardan korunmasını sağlayacak”
diye konuştu.

Depolama hacmi 243 milyon metreküp, temelden yüksekliği ise 120 metre
olan kil çekirdekli kaya dolgu tipindeki Köprübaşı Barajı’nın, açılışını 12.12.2012’de
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yapacak.

Yıllık Faydası 62 Milyon TL

Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yılda 62 milyon 130 bin TL fayda sağlaması beklenen
Köprübaşı ve HES’in gerek üretim bakımından gerek inşa aşamasında ve sonrasında
sağladığı istihdam açısından bölge ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını
vurguladı.

Bu tesislerin yanında 12.12.2012’de Bolu’da kurulan 2 adet otomatik
meteorolojik gözlem istasyonunun da açılışı gerçekleştirilecek.

www.mudurnuhaber.com

RAMAZAN BAYRAMI BOLU’DA BULUTLU GEÇECEK

  • ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI PROF. EROĞLU: EMNİYETLİ SEYAHAT İÇİN YOLA ÇIKMADAN HAVA DURUMUNU ÖĞRENİN

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Ramazan Bayramı’nın huzurlu geçmesi ve milletimizin birlik ve beraberliğinin pekişmesine vesile olmasını diledi. Prof. Dr. Eroğlu, Bayram boyunca ülkenin kuzey kesimlerinde yağışlı, diğer yerlerde ise az bulutlu ve açık havanın hakim olacağını, sıcaklıkların ise mevsim normallerinde seyredeceğini bildirdi.

Ramazan Bayramı, Bolu’da ise bulutlu geçerken, en yüksek sıcaklık 29°C derece olacak. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Bolu’da hava Arefe ve Bayramın 1. Günü çok bulutlu, Bayramın 2. ve 3. Günü parçalı bulutlu olacak.

5 Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonu ile ölçüm yapılan Bolu’da hava sıcaklıklarının en düşük ve en yüksek, Arefe Günü (18 Ağustos Cumartesi) 11-28, Bayramın 1. Günü (19 Ağustos Pazar) 13-26, Bayramın 2. Günü (20 Ağustos Pazartesi) 12-26, Bayramın 3. Günü (21 Ağustos Salı) 13-29 °C derece olması bekleniyor.

Türkiye geneli

            Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yaptığı açıklamada, “Vatandaşlarımızın mutlu ve huzurlu bir Ramazan Bayramı geçirmelerini temenni ediyorum” dedi. Hava durumu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Eroğlu, Arefe günü ve Ramazan Bayramı süresince yurdumuzun kuzeydoğu kesimlerinin yağışlı hava kütlesinin etkisinde kalacağını, diğer bölgelerimizin ise az bulutlu ve açık geçeceğini belirtti.

Sıcaklar mevsim normallerinde

            Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacağını kaydeden Prof. Dr. Eroğlu, sıcaklıkların yurt genelinde mevsim normalleri civarında seyretmesinin beklendiğini ifade etti.

Prof. Dr. Eroğlu sıcaklıkların; Ankara ve İstanbul’da 28-31, İzmir’de 32-34, Adana ve Antalya’da 34-38, Muğla’da 34-36, Eskişehir, Kayseri ve Konya’da 26-29, Rize ve Trabzon’da 23-26, Samsun’da 25-27, Afyonkarahisar ve Erzurum’da 27-30, Diyarbakır’da 38-41, Hatay ve Kilis’te 34-37, Van’da 25-27°C civarında seyretmesinin beklendiğini bildirdi.

Yola çıkmadan bilgi alın

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Ramazan Bayramı süresince kara ve deniz yoluyla seyahat edecek vatandaşlarımızın, emniyetli seyahat edebilmeleri için, yola çıkmadan önce bilgi almalarını tavsiye ediyoruz. Vatandaşlarımız Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün resmi web sitesi olan www.mgm.gov.tr adresinden, seyahat edecekleri güzergahın hava ve deniz tahminlerini öğrenebilirler” dedi.

Prof. Dr. Eroğlu, Meteoroloji’nin web sitesinde, Karayolu Tahmin Sistemine seyahat tarihi, güzergah ve yolculuk süresi;  Denizyolu Tahmin Sistemine ise nokta ve seyahat edilecek rota bazında bilgiler seçilerek güncel meteorolojik tahmin ve verilere ulaşılabileceğini kaydetti.

Akıllı telefon uygulamaları da var

Ayrıca ülkemiz genelinde 667 istasyonda otomatik olarak gözlem yapılmakta olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Eroğlu, vatandaşlarımız il ve ilçelere yönelik tahmin ve güncel sıcaklık, yağış, rüzgar ve nem gibi meteorolojik bilgilere web sitesindeki “İl ve İlçe Merkezleri Tahmini” menüsünden, ayrıca Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen Android ve IOS uygulamaları ile akıllı telefonlardan anlık olarak ulaşılabileceğini vurguladı.

            Prof. Dr. Eroğlu’nun açıklamasına göre, Ramazan Bayramı süresince ülke genelinde hava durumu özetle şöyle olacak:

            18 Ağustos 2012 Cumartesi (Arefe): Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Kocaeli, Sakarya, Artvin ve Ardahan çevreleri kısa süreli hafif sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.

19 Ağustos 2012 Pazar (Bayramın 1. Günü): Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Kocaeli, Sakarya, Artvin ve Ardahan çevreleri kısa süreli hafif sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.

            20 Ağustos 2012 Pazartesi (Bayramın 2. Günü): Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Sinop çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.

            21 Ağustos 2012 Salı (Bayramın 3. Günü): Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz kıyı kesimi kısa süreli hafif sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek.

www.mudurnuhaber.com

Orman Yangınlarına DİKKAT

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel EROĞLU, 2012 yılında 20 Temmuz itibarıyla Türkiye genelinde 837 adet orman yangını meydana geldiğini ve bütün yangınların kısa sürede söndürüldüğünü söyledi.

Yangınlara müdahale süresinin 15 dakikaya indirildiğini belirten Prof. Dr. Veysel EROĞLU, böylece yangınların büyümeden söndürüldüğünü, dolayısıyla yangından zarar gören alanın en alt seviyeye çekildiğini ifade etti. 

“Ormanları 776 kuleden 24 Saat İzliyoruz”

Orman yangınlarıyla mücadele için bütün tedbirlerin alındığını ve orman teşkilatının her türlü yangına karşı teyakkuzda olduğunu hatırlatan Prof. Dr. EROĞLU, şunları kaydetti; 

“Ormanları yangınlara karşı 776 kuleden 24 saat izliyoruz. 11.515 işçiden oluşan müdahale ekibi orman yangınlarıyla mücadele etmek için hazır vaziyettedir. Kara organizasyonunda ise toplam 5000 adet araç kullanıyoruz.        

Hava araçları olarak da 29 helikopter, 14 yangın söndürme uçağı ile 6 adet CL-215 tipi amfibik uçak olmak üzere toplam 49 adet hava aracını yangına hassas bölgelerde konuşlandırdık. Ayrıca bütün hava ve yer araçlarını Araç Takip Sistemi ile donattık ve Yangın Harekat Merkezinden görülür ve yönetilir hale getirdik. Artık ben odamdan bile yangın esnasında o yangına müdahale eden aracın koordinatını, hızını aracın sürücüsünün bilgilerini telefonunu biliyor ve müdahale edebiliyorum.

Orman teşkilatımızın çabaları sayesinde 2012 yılında şu ana kadar orman yangınları ile mücadelede çok başarılı bir durumdayız. 2012 yılında 837 adet yangın meydana gelmesine mukabil sadece 2.150 hektar orman alanı zarar görmüştür. Teşkilatımızı bu gayretli çalışmalarından dolayı kutluyorum”

“Zarar Gören Alanlar Aynı Yıl Ağaçlandırılıyor”

Yangından zarar görmüş alanların yılı içerisinde ağaçlandırıldığını ve bir metrekarenin bile başka maksatlı kullandırılmadığını belirten Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, bu yılda zarar gören bütün alanların sonbaharda tekrar ağaçlandırılacağını söyledi.

Prof. Dr. Veysel Eroğlu, ayrıca orman yangınlarını önlemeye yönelik kısa adı YARDOP olan “Yanan Alanların Rehabilitasyonu ve Yangına Dirençli Ormanlar Tesis Projesi”ni uyguladıklarını ifade ederek bu proje ile yangına birinci derece hassas olan alanlarda yangının çıkması ve yayılması engellenmeye çalışılmaktadır.

Uluslararası Yangın Eğitim Merkezi Kuruldu

Yangınla mücadelede Dünya lideri olmak için Antalya’da eğitim merkezi kurulduğunu söyleyen Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Akdeniz’in en büyük ve en modern Uluslararası Yangın Eğitim Merkezi’nde yangın işçilerine, orman mühendislerine ve diğer ülkelere orman yangınları ile mücadele eğitimi verileceğini ifade etti.

 

Ülkemizin bulunduğu Akdeniz Havzası ülkelerinde her yıl çıkan çeşitli sayıda orman yangını neticesi yılda ortalama 500 bin hektar orman alanı tahrip olduğunu ve bu alanlarla birlikte önemli mal ve can kayıplarının meydana geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Veysel Eroğlu “Ülkemiz bu bölgede orman yangınları ile mücadelede en başarılı ülke konumundadır. Nitekim orman yangınları konusunda zaman zaman komşu ülkelere de söndürme çalışmalarında destek verilmektedir. Akdeniz ülkelerinin yanan ormanlık alanı ve ülke ormanları oranına bakıldığında ülkemizin bu mücadeledeki başarısı açıkça öne çıkmaktadır” diye konuştu.

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel EROĞLU, yangınların büyük kısmının insan kaynaklı olduğunu hatırlatarak, hava sıcaklığının yüksek olduğu dönemlerde bahçe içi anız temizliği yapılmaması, anız yakılmaması, piknik ve ormanlık alanlarda ateş yakılmaması ve yangın görüldüğünde ALO 177 ihbar hattının aranması hususlarında vatandaşları uyardı.

 www.mudurnuhaber.com

DOSTUMUZ FARELER

DOSTUMUZ FARELER

“Benim sadık yarim kara topraktır” diyen Aşık Veysel’in , bunu söylerken gideceğimiz yer karatopraktır amaçlı anlatmadığı belli. Allahın bize bahşettiği toprağımızı işlemek üretmek  gibi ağır bir görevin ve vebalin altındayız.

Senelerdir üretim yaptığım tarlamı busene fırsat bulup işleyemedim, boş bıraktım. Bakalım bunun günahını nasıl ödeyeceğim. Bize emanet edilen topraklarımızı mutlaka işlemeliyiz, yapamıyorsak ta birisine işletmeliyiz. Ürün çıksın. Birilerinin boğazından geçsin. 

Ürettiğimiz tahılın, sebzenin, meyvenin, ağaçların nasıl bir hayatta kalma, üretme  savaşı verdiklerini hiç düşünüyor muyuz. Yol kenarındaki küçücük bir çam fidesi var. o ana kadar nasıl bir mücadele ile toprağa sarılmış, suyunu bulmuş, ezilmekten kurtulmuş, serpilmiş. Gelin  gözlerimizi kapatıp tohumun oraya düşmesinden fide oluncaya kadar neler yaşadığını hayal edelim. Tüylerinizin ürperdiğini göreceksiniz.

Konumuz farelere . Bitkilerin gelişmesi için gerekli olan su, ışık, ısı, topraktaki azot,fosfor,potasyum ve mineraller e ihtiyaç olduğunu her çiftçi bilir. Toprağa attığımız tohum bu şartları görünce kıpırdanır, kabuğundan çıkar, sağa sola kollarını uzatır ve gıdasını almaya uğraşır. Artık onun için yaşam başlamıştır.

Topraktaki gözle göremediğimiz milyarlarca mikroorganizma dediğimiz hareket halindeki canlılar için de yaşam mücadelesi devam etmektedir. Kökler ve mikroorganizmalar.

Mikroorganizmaların görevi , köke uzaktaki gıdaları alıp taşımak , ona satmak karşılığında enzimini alıp gitmek. Müthiş bir ticari alışveriş. Bitki için ışık,su,ısı ve diğerleri nekadar önemli ise, bu mikroorganizmalar da o kadar önemli. Onlar olmadan kökler nasıl gıdasını toplayacak. Yalnızca köke bitişik gıdalar ile yetinecek.

Topraktaki mikrorganizmalar nekadar çok ve semiz olursa, bitki okadar çok serpilip büyür, bol ürün verir. Bunun için toprağa ,müthiş bir mikroorganizma deposu olan yanık hayvan gübresini atıyoruz.

Toprakta zaten var olan ve gübre ile çoğalttığımız bu mikroorganizmalar, bütün canlı yaşamın başlangıç noktasıdır. Onlar olmadan hayat olmaz, bizler de olmayız.

Yüce Allah tarafından bu derece hayati görev verilen mikroorganizmalar ın bizden istediği tek bir şey var.:  Kendilerini rahat bırakmamız.

Onlar diyorlarki ;  gölge etmeyin, bizi öldürmeyin , biz size lazımız , biz sizin için çalışıyoruz.

Mikroorganizmalar toprağın alt ve üst katmanlarına yerleşmişler ısı, nemlilik, beslendikleri diğer mikroorganizmalar, kökler vs ile yaşamlarını sürdürmekteler.

En önemlisi de farelerimizin, köstebeklerimizin, böceklerimizin, yılanlarımızın açtığı tünellerden gelen hava ile oksijenlerini almaktalar. Oh ne rahat bir yaşam .

Onlar, yaşamları için uygun olan derinlikteler. İnsanlarda  kendilerine  uygun olan yerdeler. Bir fil nasıl ki kutupta yaşayamaz ise, kutup ayısını da ekvatorda yaşatamazsınız.

Derken, tarlaya pulluğu sokuyoruz ve toprağın altını üste, üstünü alta çevirmiyor muyuz. Bunu yaparken torağın alt katmanları havalansın, toprak kabarsın diye bilmeden mikroorganizmaların hava alması amacımız var, ama onları da yuvalarından ediyoruz. Bir deprem .evler yuvalar yıkılmış, ölenler var. Yaşamın tekrar normale dönmesi, herkesin kendi vatanına yerleşmesi için zaman gerekiyor. Her şey normale döndüğünde, yani toprak tav a geldiğinde, çalışmalar tekrar başlıyor. Fareler, köstebekler tünellerini açıyor, aşağıyı havalandırıyor. Bedavamı?  Hayır, her şey karşılıklı, onlarda bitki kökleriyle beslenip, nasiplerinde ne varsa onu alıyor.

Bu müthiş düzeni bilinçsizce yok eden, bizler kadar zararlı var mı ? diye ,kendimizi sorgulayalım.

Ne yapmamız lazım ?

1-     Pulluk aletini dünya terk etti. Artık patlatma-çizel diye adlandırdığımız ve toprağı alt-üst yapmadan, mikroorganizmalar için, aşağı katların havalanmasını sağlayan aletleri kullanacağız.

2-     Mikroorganizmaların bitki köklerini beslemekte yetişemediği durumlarda verilmesi gereken sun’i gübreyi bilinçli ve yeterince kullanacağız. Sun’i gübrenin mikroorganizmalara zarar verdiğini ve toprağımızı giderek çoraklaştırdığını kesinlikle unutmayacağız. Sun’i gübre hiç kullanılmasa daha iyi ama, bu insan nüfusunu beslemek için , yüksek verim alıp bazı değerlerimizi feda etme gibi bir mecburiyetimizin olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Ama ölçüsüz ve bilinçsiz değil.

3-     Tarlamızdaki böceklerin, kuşların, farelerin hepsinin bu yaşamda görevli olduğu bilinci ile onları yok etmeyeceğiz. Kimyasal zehirleri  asla kullanmayacağız. Örnek :Yaprak altındaki pireleri zehirlediğimizde diğer faydalı böcekleri de öldürüyoruz. Pirecikleri iştah ile yiyen ağustos böcekleri bu zehirlere son derece hassas.

4-     Doğada (Doğal yaşamda) her şeyin bir sebebi, her şeyin bir çaresi var.

Sayın okurlardan ricam, yazımı 2 defa daha okuyup çevrelerine aktarmalarıdır.

Nevzat Anlıtan

İnş.Y.Müh.

 www.mudurnuhaber.com