MUTLU BAYRAMLAR

Mudurnu  Haber  Gazetesi olarak Aziz Milletimizin ve tüm İslam âleminin mübarek ramazan bayramlarını kutluyor, bu bayramın topyekûn insanlık âlemi için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyoruz…

Rahmet, Mağfiret ve Bereket iklimi Ramazan Ayı’nı manevi coşku, heyecan ve haz içinde idrak eden İslam Alemi bugün bayram edecek. Dinin, aynı inancın neşesinde bizleri birleştiren, yürekleri bütünleştiren, kardeşliği pekiştiren, kırgınlıkları tamir eden ilahi armağan olan Bayramda bir kez daha milletçe iman kardeşliğini yaşayacağız.

BAYRAM O BAYRAM OLA…

Milletçe Bayramın sevincini, coşkusunu içimizde hissederek onun muştusunu gönüllerden gönüllere, evlerden evlere taşıyacağız.  Evlerin canlı bayramları olan çocuklarımız bayramın coşkusuyla tanışacak. Yaralı gönüller, bitap düşmüş yürekler bayram sevinciyle onarılacak..  Yetimlerin, gariplerin, kimsesizlerin tebessümüyle bayramımız aydınlanacak.  Bayram yapamayanlara bayram yaptıracağız. Yüreklerin en ağır yükü olan küskünlükler son bulacak.

BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZ İLELEBET SÜRECEK

İnancı, ibadeti, tarihi ve kültürü bir sevinç atmosferinde buluşturarak bizi istikbale taşıyan ve tarih sahnesinde biz Müslümanlara süreklilik kazandıran müstesna zaman dilimi Bayramda milletçe birlik ve beraberliğimizin ebediyen devam etmesi için dualar yükselecek, ev ev, mahalle mahalle, şehir şehir..

Mübarek Ramazan Bayramımız kutlu olsun.

Aydın ÖZPELİT MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

Akşemseddin 26. kez anıldı

*26. Akşemseddin Hz. Anma Günüİkinci gün etkinliklerine Başbakan Yardımcısı  Bekir Bozdağ’ın katılımı ile Ömer Sikkin-i Hz. Türbesini ziyaretiyle başlanıldı.

*İkinci gün etkinliklerine Başbakan Yardımcısı  Bekir Bozdağ, Bolu Vali Yardımcısı Mustafa Kemal Keskin, Ak Parti Bolu Milletvekilleri Ali Ercoşkun ve Fehmi Küpçü, Ak Parti Boluİl Başkanı Ömer Sayın, Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Kültür Araştırma Genel Müdürü Dr. Abdülkadir Mahmutoğlu, İlçe Kaymakamı Haluk Çakmak, Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan, çevre il ve ilçe Belediye Başkanları, Ak Parti İl ve İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu, İl Genel Meclis Üyeleri, Türkiye Kuvai Milliye Mücahitleri Sakarya Derneği Gazilerinin yanısıra çevre il ve ilçelerden çok sayıda davetli ve Göynüklü vatandaşlar katıldı.

*Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AK Parti Bolu Milletvekilleri Ali Ercoşkun ve Fehmi Küpçü, Bolu Ak Parti İl Başkanı Ömer Sayın Göynük Kaymakamı Haluk Çakmak, , Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Belediye Başkanı Kemal Kazan, Ak Parti İlçe Başkanı Mustafa Bayraktar, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda vatandaşımız tarafından ilçe girişinde karşılanırken,Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a yöresel kıyafetler giyen çocuklar çiçek verdi.

 

*Bekir Bozdağve beraberindeki heyetİstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kent Orkestrası Mehteran Takımı ve Bursa 1326 Kılıç Kalkan ekibi ve kortej ile birlikte önce Ömer Sikkin türbesini ziyaret etti. Burada okunan duanın ardından, Akşemseddin Hazretleri türbesi önündeki duaya katılan Bekir Bozdağ ve protokol mehter takımı eşliğinde tören alanına kadar yürüdü.

*İkinci Gün etkinlik programı Belediye Meydanın da Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasının ardından,İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kent Orkestrası Mehteran Takımı konseri ve Bursa 1326 Kılıç Kalkan ekibi gösterileri ile devam etti.

 

*Mehteran konseri ve kılıç kalkan ekibinin gösterileri sonrasında Anma Günü Etkinlikleri sunucusu Yusuf Erbaş’ın açılış konuşmasının ardından protokol konuşmalarına geçilen İkinci gün programında,Göynük Belediye Başkanı  Kemal Kazan, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı.

 

Kemal KAZAN konuşmasında, Anadolu Aydınlanmasının son temsilcisi, tarihimizin en değerli bilim ve din âlimlerinden Akşemseddin Hazretlerini böyle büyük bir coşku ile anıyor olmak ve bunu sizlerle paylaşmak bizim için hem gurur hem mutluluk kaynağı derken, Akşemseddin Hazretlerinin diyarı olan bu tarihi ilçemizi,  ulaşımdan çevreye, alt yapıdan üst yapıya, sağlıktan, Turizm’e kadar ilçemizin günümüz koşullarına uygun, halkımızın ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yaparak, doğası kültürü ve manevi değerleri ile gelecek nesillere aktarabilmek adına var gücümüzle çalışıyor, çalışmaya da devam edeceğiz ’dedi.

 

Kazan, Başta Başbakanımız  Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, anma günü etkinliklerine katılan Başbakan Yardımcısı  Bekir Bozdağ’a, desteklerini esirgemeyen Gençlik ve Spor Bakanı  Suat Kılıç ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcıya şükranlarını sunarken, Ak Parti Bolu Milletvekilleri Ali Ercoşkun ve Fehmi Küpçü, Ak Parti *Bolu İl Başkanı Ömer Sayın ve il ve ilçe teşkilatlarına, protokol üyelerine ve anma günü etkinliklerinin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.

Göynük Belediye Başkanı Kemal KAZAN, konuşmasının ardından Bolu Vali Yardımcısı Mustafa Kemal Keskin,İlçe Kaymakamı Haluk Çakmak, Ak Parti Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü ve Gençlik ve Spor BakanlığıEğitim Kültür Araştırma Genel Müdürü Dr. Abdülkadir Mahmutoğlu günün anlam ve önemini belirten konuşmalarını yaparken sonrasında kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı  Bekir Bozdağ, bu yıl 26.sı düzenlenen Akşemseddin Hz. Anma günü etkinliklerine katılmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

İstanbul’un manevi fatihi olan Akşemseddin Hazretlerinin İstanbul’un fethinde ki rolüyle,bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan, büyük kumandan Fatih Sultan Mehmet Han’a İstanbul’un fetih olunacağını müjdeleyen Akşemseddin Hazretlerinin döneminin en önemli sufi, yazar ve şairlerinden biri olduğunu ve ‘Mikrobiyolojinin temelini atan çok yönlü bir bilim adamı olduğunu vurguladı.

Konuşmasına devam eden Başbakan Yardımcısı  Bekir Bozdağ; 15.yüzyılın en önemli insanlarından biri olan Akşemseddin Hazretlerinin Göynük’te meftun bulunmasının Göynük halkı için büyük bir şans ve mutluluk olduğunu belirtirken’, tarihimizi, kültürümüzü ve bizi biz yapan değerleri bu büyük insanları tanıyarak gelecek nesillere aktarmanın öneminden bahsetti.

26.sı düzenlenen Akşemseddin Hz. Anma Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde Belediye Başkanımız Kemal Kazan’a, İlçe Kaymakamı Haluk Çakmak’a, Akşemseddin Hz Vakfı ve yönetim kuruluna ve emeği geçen herkese teşekkür etti.

Konuşmasının ardından Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, Akşemseddin Hz. Hayatı adlı Tiyatro oyunu kitabının yazarı Bolu Vali Yardımcısı Ömer Eru’ya bir teşekkür plaketi verirken, Belediye Başkanı  Kemal Kazan ve Protokol üyeleri Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ’a günün anısına hediye takdim ettiler.

 

2. gün programı Tasavvuf ve Musiki sanatçıları Ertuğrul Erkişi,ve Nurullah Muş’un ilahi ve ezgiler konseri sonrasında, Nurullah Muş semazen ekibinin sema gösterisinin ardından sona erdi.

 

Akşam saatlerinde anma günü programına katılmak üzere ilçemize gelen Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e   Göynük Belediye Başkanı Kemal Kazan eşlik etti. Ziyaretinde Akşemseddin hz. Türbesi ve Ömer Sikkin türbelerini gezen Melih Gökçek Başkan  Kemal Kazan’dan düzenlenen etkinlik ve ilçe  hakkında bilgiler aldı.Bir süre ilçeyi  gezen ve ilçe esnafıyla sohbet eden Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek sonrasında ilçeden  ayrıldı.

Bu yıl 26.sı düzenlenen Akşemseddin Hz. Anma Günü Etkinliklerinde ilçeyi  ziyaret eden misafirlere  ve halka  hazırlanan aş  (et-pilav-ayran) ikram edildi.

www.mudurnuhaber.com

EMITT turizmde çıtayı yükseltmeye devam ediyor

EMITT turizmde çıtayı yükseltmeye devam ediyor

Türkiye dünya turizm sıralamasında 6. ülke,
EMITT turizm fuarları sıralamasında 5. fuar konumuna ulaştı

2012 yılında Türkiye 30 milyona yakın ziyaretçiyle dünyada en çok turist ağırlayan 6. ülke konumuna ulaşırken, Türkiye’nin tanıtımında önemli bir rol oynayan EMITT Fuarı, 2012 yılında 128 bin ziyaretçiyle dünyanın en büyük 5. büyük turizm fuarı konumunu perçinledi.

emitthand_tango1-510x364

24-27 Ocak 2013 tarihleri arasında TÜYAP’ta 17. kez düzenlenecek olan Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı EMITT, Türkiye’nin turizmde emekleme dönemi olarak nitelenen 90′lı yıllarının ikinci yarısında Ekin Fuar tarafından hayata geçirilerek turizm fuarcılığında yeni bir dönemi başlattı. 1997 yılından bu yana turizmde Türkiye’nin nabzını tutan EMITT Fuarı, kısa bir zaman diliminde dünya çapında ses getiren turizm fuarları arasında yerini almayı başardı. Bugün dünyanın 5. büyük turizm fuarı konumuna ulaşan EMITT, Türkiye turizmde geliştikçe büyüdü ve hedef aldığı Akdeniz, Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa ve Asya coğrafyasının sayılı fuarlarından biri olarak gücünü kanıtladı.

Hedef 60 milyon yabancı turist
2000 yılında Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısının 9 milyon 586 bin, elde edilen gelirin
9 milyar 161 milyon dolar olduğunu, 2011 yılı itibariyle turist sayısının 29 milyon 343 bine, gelirin ise 23 milyar dolara ulaştığını ifade eden Ekin Fuar Direktörü Hacer Aydın, 17 yıldan bu yana turizm sektörünün profesyonellerini Türkiye’ye getiren ve ses getiren fuar etkinliklerine imza atan EMITT’in bu başarıda önemli bir rolü olduğuna vurgu yapıyor. İstatistiki veri olarak EMITT’te boy gösteren kentlerin, bölgelerin ve beldelerin ziyaretçi sayılarını yedi sekiz kat artırdıklarını belirten Aydın, turizmde ihtisas fuarlarının çok büyük önem taşıdığını, doğrudan hedef kitleyle buluşmayı sağladıklarını, EMITT’in bu alanda geniş bir deneyime ve birikime sahip olduğuna vurgu yapıyor.

Türkiye’nin dünya turizm sıralamasında 6′ncı konumda olmasının önemli bir başarı olduğunu, ancak gerçek potansiyelinin çok gerisinde kaldığını ifade eden Aydın, doğru tanıtım stratejilerini hayata geçirerek Türkiye’nin zorlu bir hedef gibi gözüken 60 milyon turiste rahatlıkla ulaşabilecek tarihi, kültürel ve doğal zenginliklere sahip olduğunun altını çiziyor.

Turistik merkezler çeşitlendirilmeli
Türkiye’nin dünya çapında en cazip turizm pazarlarından biri olduğuna değinen Aydın, kişi başına turist harcamasında ise oldukça alt pozisyonda bulunduğumuzu, kongre turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi ve diğer alternatif turizm modelleri için son derece elverişli bir ülke olduğumuzu, değerlerimizi doğru tanıtım politikalarıyla buluşturduğumuz takdirde arzu edilen seviyeye ulaşacağımıza inandığını belirtiyor. Bununla birlikte, turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği lokasyonların başında İstanbul, Antalya ve Muğla’nın geldiğini ifade eden Aydın, Türkiye’nin dünyada eşi benzeri olmayan sayısız beldeye sahip olduğunu, bu beldelerin tanıtımda öne çıkarılmasının çeşitlilik açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.

EMITT Fuarı’nın bu anlamda Türkiye’nin en büyük tanıtım platformlarından biri olduğunu belirten Aydın, özellikle turizmde öne çıkmak isteyen beldeler başta olmak üzere turizmle de gelişmek isteyen tüm kesimleri 2013 EMITT Fuarı’nda yer almaya davet ediyor.

70 ülke EMITT’te buluşuyor
Dünyada ve Türkiye’de turizmde öne çıkmak isteyen beldeler, kalkınma ajansları, turizm firmaları ve sektör profesyonelleri her yıl EMITT Fuarı’nda düzenli olarak boy gösteriyor. 2013 yılında çok daha geniş katılımla yeni bir rekora imza atmaya hazırlanan EMITT Fuarı’na 2012 yılında dünyanın 62 ülkesi ve Türkiye’nin 150 şehir ve turizm beldesinden katılım gerçekleşmiş, 60.500 m2 fuar alanını 4.500 uluslararası katılımcı, 57.000 profesyonel ve 71.000 tatilci ziyaret etmişti. 2011 yılına kıyasla toplam ziyaretçi sayısında yüzde 12 oranında artış gerçekleşmişti.

www.mudurnuhaber.com

 

Bende Aday olabilirim

 Çok kıymetli  ve değerli Mudurnulu ve Mudurnu sever dostlarım. Çevremdeki arkadaşlarımında çok israrı ile bende aday olabilirim diye bir düşünce oluştu.

aydın özpelit

Dün gerçekleştirilen  Kocaeli ve İstanbul  seyahatında arkadaşlar ile sohbet ederken bir kez daha anladımki,  şu kısa ömrümüzde çevremize ışık vermek ve hizmet etmek gerekiyor.

 

Bir dakikamızın bile boş geçmemesi ve Mudurnu ilçemiz için çalışmak adına , ciddi olarak bende Mudurnulu bir genç olarak aday olmak ve ilçeme hizmet etmek istediğimin farkına vardım.

 

Bu açıklamayı yılın ilk gününde vermek istedim. İnşaallah  Mudurnu ilçemiz  ve şahsen benim için bu karar hayırlı olur. Tüm Mudurnuluları ve Mudurnu severleri gençleri,orta yaşlıları çıkacağım bu yolda beni desteklemelerini ve katkı vererek, Mudurnu ilçemizin yarınlara ve gençlere daha yaşanabilir bir ortam bırakmak için beraber çalışmayı diliyorum.

 MUDURNU DA GENÇLİK

İlçemizde yapılavak o kadar iş varki, gençliğe yönelik programlar ve çeşitli organizasyonlar bu çatı altında rahatlıkla yapılabileceği kanaatindeyim.

 

Şimdiden teşekkür eder, 2013 yılında Mudurnu da bazı şeylerin değişmesi gerektiğinin altını çizerek  bu oluşumda destek ve dua bekliyorum.

Saygı ve sevgilerimle

Aydın ÖZPELİT

Mudurnu Haber

www.mudurnuhaber.com

 

UMREYE GİDİYORUZ

UMREYE GİDİYORUZ

 

Bereketli Bİr Hac Döneminden sonra   başlayacak olan 2013 yılı UMRE Turlarında yerinizi ayırttınızmı?

 

 

“..Diyar-ı Akşemseddin’den Hicaz’a giden Yol..”

 

Bolu nun değerli ilçelerinden biri olan Göynük ilçesinde çeşitli alanlarda faaliyet gösteren, BİLSAN, Kutsal topraklarda da halkımızın tevecühünü kazandı.

 

2009 yılından bu yana bölgeden yüzlerce UMRE ci ve HACI adayına  Kutsal toraklarda rehberlik hizmeti verdiklerini ifade eden  Şirket Müdürü Ali BİLGİ,  en uygun şartlarda en konforlu bir biçimde hizmet anlayışımız var dedi.

bilsan2

 

UMRE , BİR TURİSTİK GEZİ DEĞİL

 

Bilgi, UMRE nin Tursitlik bir gezi olmadığının altını çizerek, UMRE ye niyetlenen abilerim, ablalarım o kutsal mekanlardaki Manevi havayı teneffüs ettiğinde Memleketimize geldiklerinde adeta Kalplerine bir Nur inmiş gibi oluyorlar. Tabiiki bundan sonrada Umre ve Hacılarımıza çok iş düşüyor dedi.

 

BU FİYATLAR İLE TÜRKİYE DE BİLE TATİL YAPAMAZSINIZ

 

Bilgi, fiyatların çok cazip ve ödeme koşullarınında iyileştirildiği için, her bireyin yılda bir kez kendine 11-15 veya 21 gün ayırarak resetlenmek ihtiyacı için UMRE yapmasının kendisinde bir yıl boyunca değişik bir aktivasyon sağlayacağını belirtti.

 

Bu fiyatlar ile Türkiye de  en basit bir yerde bile Tatil yapamazsınız diyen, Bilgi, Gençlerimiz son yıllarda olayı gayet net bir şekilde çözdüğü için, bir giden , bir daha ne zaman giderim diye gün sayıyor dedi.

 

FİYATLAR UYGUN, HİZMETLERİMİZ VİP KALİTESİNDE

 

Bilgi, fiyatlarımız gayet uygun hizmetlerimiz ise VİP kalitesinde, UMRE ci abilerimiz ve ablalarımıza sunduğumuz hizmetlerimizden bu güne kadar, sürekli takdir aldık ve Allah’ın izni ilede almaya devam deceğiz, sizlerin tek yapmanız  gereken, aklınızda bir tarih oluşturup detaylı bilgi için bizi aramnız yeterlidir, en önemli olan Niyett ‘tir, gerisi su gibi geçen bir zaman dilimidir, siz bile inanamayacaksınız.

Bilsan Göynük- Ali BİLGİ www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU,GÖYNÜK,SEBEN,BOLU VE BÖLGEMİZİN HİZMETİNDEYİZ

 

Bizler, Kutsal bölgelerde hizmetkarınız olarak bu yolda  sürekli yenilikler getirerek, sizlere en iyi hizmeti en cuzi imkanlar ile sunuyoruz.  UMRE ziyaretlerinizde  sizlere yardımcı olma konusunda anlaşma yaptığımız ASYA finans ile kredi kartına 5 taksit vade faksız uygulamamız bulunmaktadır.

 

Ayrıca, UMRE cilerimize gidiş dönüş Uçak ileti, Vize işlemleri,Havaalanı uğurlama ve karşılama hizmetleri, Mekke-Medine arası transfer    hizmetleri, Mekke -Medine ziyaret yerleri, Kahvaltı ve Akşam yemekleri nin yanısıra son hizmetimiz ise Tüm Umreci lerimize Aileleri ile sürekli irtibat kurmaları için Türkiye den ayrılmadan ARAP Hattı hediyemiz   bulunmaktadır, bu hizmet ise özel bir hizmet olup, Kutsal topraklarda BİLSAN önceliklerini ziyaretleriniz esnasında göreceksiniz.

 

             BİLSAN

 

HAC ve UMRE Organizasyonu

 

Ali BİLGİ

 

Adres: Bld Psj. No:39 Göynük/BOLU

 

Tel: 0374 451 20 02

 

Gsm: 0 532 577 42 37

www.mudurnuhaber.com

 

MEDİNE DEN MEKKE YE

 

MEDİNE DEN MEKKE YE

 

Medine de 5 günlük ziyaretin ardından MEKKE için yola koyulduk. Firmanın hazırladığı araçlar ile Medine ye Hüzünlü bir veda ederek ayrıldık. Medine çıkışında İHRAM a girmek için MESCİD de mola verdik. Burada Erkek ler 2 parçadan oluşan ve KEFEN misali olan İHRAM giysilerimizi üzerimizdeki tüm eşyaları çıkartarak giydik. Bayanlar ise üzerlerinde bulunan eşyaları ile İHRAM lı sayılıyorlar. İHRAM a girildiğinde bazı kaideler olduğunu ve bunlara uyulmadığı takdirde ceza olarakKURBAN kesilmesi gerektiği hatırlatıldı. Medine ile Mekke arasındaki 400km den fazla yolu otobüsler vasıtası ile aşarak Kutsal KABE yi ziyaret için artık dakikalar vardı.

İlk olarak Otelimize giderek eşyalarımızı bıraktık, ve İHRAM lardan çıkmamız için gerekli olan KABE tavafı 7 kez Sonra 2 Rekat Tavaf namazı, ardından Sefa ve Merve Tepeleri arasında 7 kez Say yaparak, duamızı yapıp ve saç traşlarını olduktan sonra normal kıyafetlerimizi giymek ve yıkanmak için otelimize geldik.

KABE de Allah ın evinde 16 günlük Misafirliğimiz başladı.

DÜNYA NIN DÖRT BİR YANINDAN İNSANLAR AKIN EDİYOR

Dünya nın dört bir tarafından, Siyahı,Beyazı,Sağlıklısı,sağlıksızı,değişik dilleri konuşan milyonlarca din kardeşi Kutsal KABE yi gece gündüz demeden TAVAF etmeye 24 saat aralıksız devam ediyor. Adeta Mahşer in provası niteliğindeki bu kutsal Mekanda her kes Allah tan isteklerini Dualar ile ildiriyor. Memleketten gelirken arkadaşların selamlarını, Hatimlerini,Selavatlarını burada bir aracı gibi bildirerek onların dualarının kabulolması isteniyor.

 

DUA SESLERİ KABE NİN İÇİNİ İNLETİYOR

KABE nin üzerinde uçuşan Kuşlar adeta Tavaf edenleri çoşturuyor. KABE içinde Tavaf için dolaşan Milyonlarca kişi nin Dua sesleri ile ürpermemek elde değil…

Kabe nin Kapısının hemen yanıbaşında köşe de duran Hacerul ESVET için ibadet edenler tatlı bir dokunuş ve öpmek için adeta yarış halindeler. KABE yi Tavaf edenler tam bu sıraya geldiğinde Sağ elinin içini öperek Hacerul ESVET i selamlayarak Tavaf a devam ediyorlar.

 

KUTSAL TOPRAKLARDA ŞAŞIRMAMAK ELDE DEĞİL

Memleketliniz ile UMRE ye gideceğinizi bildiğiniz için , karşılıklı anlaşırsınız ve Telefonlar vasıtası ile Milyonlarca kişi içinde yer tarif ederek bulursunuz. Bu bir teknoloji harikasıdır ve bunu şimdi anlatsam kimsenin dikkatini çekmez.

Bundan sonrasını dikkatli okuyunuz.

Otelimizde bir arkadaşımız Vefat etti. Bizde otel ve Kafile arkadaşımız olduğu için 8-10 erkek Cenazemizi toprağa vermek için yardımcı olmak istedik. KABE de Kılınan cenaze namazı sonrasında Cenaze aracı ve Firmanın aracı ile Mezarlığa gittik.Ve Cenazeyi Mezara indirdik.Buraya kadar her şey normal. Toprağa verdiğimiz amca ilede biz bir gün önce beraber kahvaltı yaptığımız için ve bazen karşılaşıp sohbet ettiğimiz için bir taraftan üzülüyor, Bir Tarftan da Kutsal Topraklarda kaldığı için ne mutlu diye seviniyordum. Tam o sırada arabaya binen bir kaç yabancıdan biri yanıma gelerek ben sizi bi yerden tanıyorum der demez, şaşırdım kaldım. Karşımdaki Mudurnulu Hemşerim Ebubekir BABALI nın ta kendisiydi. Bizim burda karşılaşmamıza binlerce kişi arasındaki bu Vefat eden amca ile Asansorde karşılaşmış ve onunlada sohbet eden amcamızın Vefatını duyunca bende Cenazeye katılayım düşüncesi ile hareket ederek, bizim karşılaşmamız ortaya çıktı. Evet, birbirimizden habersiz, Cep telefonu ve herhangi bir iletişim cihazı olmadan yaşanan bir karşılaşma.

Kutsal topraklarda Mucizevi karşılaşmalar bitmiyor taibikii… Aradan 2 gün geçti gece sabaha karşı Otel den inip Servise binerek KABE ye Tavaf yapmakiçin yola çıktık. Serviste yeni geldikleri belli olan 5-6 genç kardeş vardı. Sohbet ederken hemşerim nerelisiniz diye sorduk, bir kaçı TARAKLI dan biride GÖYNÜK lüyüm dedi. Bende TARAKLI deyince aklıma ilk gelen Belediye Başkanı Ağabeyimiz Tacettin abiyi sormak oldu. Hemen arkamda oturan arkadaş benim Babam olur dedi. Heyyy Rabbim , bu buluşmaları insan oğlu kendisi istese mümkün değil buluşamazsınız.

O kadar insanın arasında kimler ile karşılaşıyorsunuz siz bile şaşırıp kalıyorsunuz. İki arkadaş oturmuşlar yemek yerken, bende Yemek Salonunda onlarca Masa varken yanlarına vardım, ve Selam verip yemeğe oturdum. Karşımdaki arkadaş, hemşerim memleket nere ? Diye sorunca Bolu dedim. Ardın dan Bolu nun Neresinden ? Mudurnu, deyince adam bir durakladı, hayırdır abi dedim, Taci USTA vardı tanırmısın? Deyince Tanımaz olurmuyuz, Rahmetliyi tüm Mudurnu severdi. Ben onun yeğeniyim deyince,Taci USTA aklıma geldi ve dua ettim.Allah Rahmet eylesnin, Mudurnu için çok değerli çalışmaları olmuştu ve herkes tarafından çok sevilen biriydi.

Eeeeeee işte kutsal topraklardaki her adımınızda bir süpriz ile karşılaşabilir, hiç aklınıza gelmeyecek arkadaşlarınız karşınıza çıkabilir, hiç aklınıza gelmeyecek tanıdıklarınızın yakınları ile farkında olmadan tanışabilirsiniz.

 

KUTSAL TOPRAKLARA UMRE YAPMAK BİR TURİSTLİK GEZİ DEĞİLDİR

Kutsal Tporaklara gelerek UMRE ziyaretinde bulunmanın Turistlik bir gezi olmadığı apaçık ortadadır. Burada Dünyanın değişik yerlerinden akın,akın gelen Din kardeşleri Dilleri ne olursa olsun anlaşamasa bile, işaret yöntemi ile problemleri çözüyor. Burada kimse, kimse nin ne geydiğini,ne yediğine bakmıyor. Daha yeni doğmuş 2-3 aylık bebeklerini yanlarında getiren çiftlerin yanısıra Aile olarak Çoluk, çocuk bu beldelere gelenlerde bir hayli yoğunlukta….

Dünya nın değişik bölgelerinden gelen Müslümanlar içinde Türkler son yıllarda azırganmayacak şekilde fazlalık gösteriyor. Son yıllarda UMRE ye gelen Türk UMRE cilerinin içinde gençlerde göze çarpıyor. Türk UMRE ci ve Hacılarının çoğunluğunu 55 yaş üzeri kişilerin oluşturduğu gözleniyor. İnşaallah Genç kardeşlerimizde bu Kıyamet Provasının yapıldığı yerlere gelip, görüp yaşarlarsa hayattan daha çok zevk alacaklarını ümit ediyorum.

Mutlaka genç yaşta UMRE ve HAC ca gelmeli ve buna göre bir yaşam çizilmelidir. Kimse demesinki, yok Evleneyim, Yok çocuklarımız Büyüsün, Evlendirelim, inanın bunlar boş şeyler. Eğerki sigara içiyor iseniz ve belirli bir yaşam tarzınız var ise, bundan fedakarlık yaparak, bir yıl içinde ayıracağınız küçük miktarlar sizin bu Kutsal Yolculukta harcayacağınız edelin tamamını fazlası ile karşılayacaktır. Ayrıca, bu kutsal topraklardaki Dualarınız ile birlikte, yeni bir hayat ile eski kötü alışkanlıklardan da uzaklaşma fırsatı yakalayabilirsiniz.

Allah sizlerede nasip etsin. 8 Mayıs 2012 Tarihinde UMRE miz son bularak Memleketlerimize doğru yola çıkacağız.

Aydın ÖZPELİT MUDURNU HABER MEKKE

 

KABE YE DÜNYANIN HER YERİNDEN ZİYARETÇİLER AKIN EDİYOR

 

Allah ın Evi KABE yi Dünya nın her köşesinden Müslümanlar akın ediyor.

Irk ve Dil problemi olmaksızın Dünya nın değişik bölgelerinden binlerce kilometre yol katederek KABE ye gelen Müslümanlar burada Tavaflar yapıyor.

KABE nin etrafında 7 kez dualar ile dönerek Tavaflarını tamamlayanlar Tavaf namazı kılarak Tavaf duası yaparak Tavafını tamamlıyor.

Aydın ÖZPELİT MUDURNU HABER MEKKE

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

TESCİLLİ RAKI UZMANI DOÇENT,GIDA ELEŞTİRMENLİĞİNE SOYUNURSA…!

 ERKAN KONURALP    www.ciftlikdergisi.com.tr

 Son zamanlarda tüm televizyon kanalları ve yazılı basında yaptığı gıda maddeleri eleştirileri ile gündeme gelen Doç.Dr.Yavuz Dizdar, son olarak Vatan Gazetesi’nden Mine Şenocaklı’ya verdiği demeç tüm halkımızın dikkatini üzerine çekmeyi bildi.Tabii Doç.Dizdar ile birlikte eleştirileri araştırıp,soruşturmadan yayınlayan gazeteci ve televizyoncuların da bu işte büyük veballeri vardı.

Bilindiği gibi Doç.Dr.Yavuz Dizdar önce süt ve yoğrut hakkında verdiği demeçlerle dikkatleri üzerinde toplamayı başardı.Bu eleştirilerin sonu gelmeden bu kez aynı şahıs tavukçuluk sektörünü hedef alarak aşağıda okuyacağınız bilimsel verilerden uzak demeçlerle halkımızın tedirgin olmasını sağladı.

Önce biz Yavuz Dizdar Hakkında bilgi verelim.Önce Dizdar çok iyi bir i çki ve rakı uzmanıdır.Bunu göz önüne alınca bu açıklamaları ayık kafayla verdiği konusunda da şüpheliyiz.

Şimdi Yavuz Dizdar’ın önce rakı uzmanlığı ile ilgili şahsi sitesinde yazdığı yazı ile kendisini tanıyalım:

Biz neden rakı içeriz?

Yazan; Yavuz DİZDAR /  

Rakının nasıl içilmesi gerektiği üzerine çok yazıldı. Ne kıvamda nasıl soğutulup ya da belki soğutulmadan bardağa konulan iki parça buz üzerine yavaş yavaş sızdırılarak zehrinin alınmasından tutun, “illa ki sek” diyenlere varana kadar ben bunlardan en az iki düzine okumuş ya da dinlemişimdir. Rakının içilme adabı kendini rakı müdavimi addedip de ayda yılda bir kadehi zor görenlerin sohbet konusudur daha çok; oysa benim bu konuda bildiğim tek kaide açılan şişenin bitirilmesi gerektiğidir, zira yarım kalmış bir şişe yeni başlanacak bir sofranın dünden yarım kalmış mezelerini, üstü geçiştirilmiş sohbetlerini çağrıştırır da, rakı içmeye durmanın tazeliğini yorarmış gibi gelir, “nimetin” ziyan edilmemesinden ziyade.

“Nimet” yakıştırmasını abartılı bulup, hatta hoşlanmayanlar lütfen alınmasın. Dünyadaki her şey gibi rakı da nimettir. Onu nasıl değerlendireceğiniz, keyif ve hikmetinden mi yararlanacağınız, yoksa mihnet ve illete mi dönüştüreceğiniz tamamen kendi elinizdedir. Lakin rakı alkollü diğer içeceklerden ciddi olarak farklıdır. Üstelik birkaç satır ilerde size kendi yorumumla sıralayacağım bu farklar, aslan sütü nitelendirmesiyle kendimize yakıştırmamız, hatta daha ileri götürüp milli içkimiz olarak tanımlamamızdan da kaynaklanmamaktadır. Herkese kendi yavrusu aslan görünür, ama nedendir bilinmez, alkolle arası kötü olmayanlar belki hak vereceklerdir, rakı için söylenecek çok daha fazlası var.

Bütün içkiler yudumlanarak içilmeye başlanır, ancak rakı önce kokusuyla içilir. Şarap merakı olanlar, hatta degüstatörler istedikleri kadar koklayıp, rengine baksınlar, taze, kekremsi, gövdeli ve hatta yaramaz, şakacı diye adlandırsınlar şaraplarını, kokusuyla içilmeye başlanan hiçbir içecek yoktur. Kokuyla içmek sandığınız gibi bir kelime oyunu, şereflendirme değildir. Tat duyusu koku algısıyla birlikte çalışır (nezle olduğunuzda bu nedenle koku alamazsınız desem daha iyi anlaşılacaktır), lakin kokunun başka bir özelliği vardır. Koku en derin hafızamızı taşır. Büyüdüğünüz evin kiler kokusu, aşık olduğunuz kadının ten kokusu, siz her şeyi unutsanız bile duygularınızla öyle iç içe geçmiştir ki, kimi zaman olayları bile hatırlayamaz, ama o duyguları aynı sıcaklığıyla hissedersiniz kokuyu duyduğunuzda. Rakının kapağı açılıp da ortaya yayılan bu kokusunun içilmesinin esprisi de budur. O koku en içten paylaşılan anların öncesindeki katıksız birliktelik, aşık olmuşlukların heyecanıdır. O koku hafızanın kendisidir. Bence biz işte en çok bundan rakıyı severiz ve severek içeriz.

Rakının ikinci önemli hafızası ise boğazınızdan yuvarlanıp gidiverirken bıraktığı o yanma hissidir. Acı olduğunu bile bile içersiniz, ama hiçbir zaman bir ilaç niyetine değil. Arkasından atıştıracağını mezenin tadını daha iyi alacağınızın bilincidir bu, o tat ahenginin uzatılmasıdır. Aceleye getirilip, “mırk mırk” yutuluvermez, belki de bundandır rakı öyle üstünkörü sofraların içeceği de olamaz, hani iki paket cips biraz çerezle düzülüvermez o sofralar, az olur ama lezzetli olur, keseye göre, bunun tek istisnası beyaz leblebidir ki, o zamanın yokluklarına inattır da, bu zamanın şükran borcunun hatırlanmasıdır.

Lakin rakı arka bahçelerin kendine dönüp sessiz sakin düşünme seanslarının içkisi değildir, rakı birlikteliklerin içkisidir. Üstelik öyle üstünkörü dostlukların yeni bitivermiş birlikteliklerin sığlığına da sığmaz. Velakin böyle birliktelikler bira tadında, şarap kıvamında yaşanıverir de rakı bardaklarının sığlığında yarıya kadar doldursanız bile boğuluverir. Bundandır belki de rakıyı sadece kendi kendinizle paylaşacaksanız, sohbeti müzikle yapmak zorunda kalırsınız, aslında türkülere de pek sığmaz, ille de sanat müziğiyle ister, hatta bana göre mümkünse Zeki Müren, “kader kime şikayet deyim seni” derken,  “bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın” oluverir, yalnızlığın en güzel bedelidir, ağlarım.

Şaraba sigara yakışmaz, viski puroyla gider, lakin rakı ne olsa kabul eder duman niyetine. Kim bilir belki dumanı içindedir de, suyu yavaş karıştırırsanız görürsünüz. Şampanya büyük mutlulukların, viski ince hesapların içkisi oladursun, rakı büyük buluşmaların ve büyük düşlerin içeceğidir. Soğuklar votkayla, kanyakla sıvanıp, sıcaklar birayla serinletilebilir; şarapla aşklar tutuşturulup, cinle geçiştirilebilir. Lakin rakıyla gerçekten ülkeler kurtarılıp, devletler tesis edilebilir. Sakın unutmayın.

Ben bütün bu satırları kısa bir süre sonra Efe’ye kardeş olarak beğeninize sunulacak olan “yeni yetişme” Çilingir adlı rakının kokusu hürmetine yazdım. İçimi biraz daha sert, tadı yerinde derler, oradaydım ama henüz tatmadım. Alkolden haz etmeyenler sakın bu sözlerimden alınmasınlar; herkesin hayattan aldığı tatları, pekiştirdiği alışkanlıkları, üzüntülerini söndürdüğü bardakları ve yalnızlığını paylaştığı kaçamakları vardır. Rakı benim için hep dost ve kardeş sofralarının içeceği oldu, sizinle paylaşmaya da bundandır meylim.

(Kaynak:http://www.yavuzdizdar.com/index.php/biz-neden-raki-iceriz/)

 TAVUKLARA GÜNDE 3 YUMURTA YUMURTLATAN UZMAN GEÇİNEN  BİLGİ YOKSULU,

TÜRK BASININ GÖZBEBEĞİ..

Yazıya arkadaşımız Veteriner Hekim Hakan Boyar’ın bir açıklaması ile başlamak istiyorum.Boyar şöyle söylüyor”Bilim insanı olmak ciddiyet ister, büyük sorumluluk gerektirir.Bilim dogmalardan uzak kalındığı kadarı ile bilimdir.Birey olarak Hocayı Bilim Etiğine uygun davranmaya davet ediyorum.”

Bu yazı Vatan Gazetesi’nde 04.Nisan.2012 tarihinde Mine Şenocaklı’nın köşesinde yayınlandı:

“SAĞLIKLI DİYE YEDİĞİNİZ TAVUKLAR TAVUK DEĞİL”

 MİNE ŞENOCAKLI VATAN GAZETESİ)

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar: “Biliyorum canınız sıkılacak, yüreğiniz kabaracak, üzüleceksiniz ama gerçekleri öğrenmeniz lazım. Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye… Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar… Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor… Bu inanılmaz bir vicdansızlık… Sonra, görüyoruz her gün gencecik bir kadın meme kanserine yakalanıyor. Büyük olasılıkla daha sağlıklı diye sık sık tavuk yiyorlardır…”

“TARIM İLACINI TAVSİYE EDEN ZİRAAT MÜHENDİSLERİ TARIM İLACI SATIYOR”

 – Biz ne korkunç insanlar olduk böyle?

Maalesef biz korkunç bir ırkız. Bakın, tarım ilacını sonuçta kim tavsiye ediyor? Ziraat mühendisi… Bakıyorsunuz ziraat mühendislerinin büyük kısmı, aynı zamanda tarım ilacı bayiliği yapıyor. Duydum ve inanamadım, tarım ilacı satarken çiftçiye, “Kendin için mi kullanacaksın, yoksa satacağın ürün için mi?” diye soruyorlarmış. Böyle insafsızca bir durum var. Aynı anda bayii olan birisi tarım ilacı satışını kontrol edebiliyorsa eğer, tüketimini nasıl denetler? Adam kendi satışını mı baltalayacak? Oradan bir sıkıntı çıkıyor. İkincisi, tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı var. Bu tavuklarda büyütme amaçlı kullanılan antibiyotik gibi bir durum. Böyle bir şeyi bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik vermeye başlıyorlar. Bizim üreticimiz inşallah bu konuda bir düzenleme yapacak, umutluyum. BESD-BİR, “Elimizden geleni yapacağız” dedi. Fakat antibiyotiğin bu şekilde kullanımı kim tarafından akıl edildiyse, bunu Amerikan Akademileri bile anlamış değil…?Siz civcive antibiyotiği verirseniz, civcivin bağırsak sisteminin gelişmesini önlüyorsunuz. Normalde yediğimiz besinlerin önemli bir bölümü bağırsak metabolizmasında kullanılıyor çünkü. Dolayısıyla enerji tüketimi azalıyor. Siz bu civcivi güneşe de çıkartmazsanız, kemikleri de sağlıksız gelişeceği için sadece et yapıyor…

 “TAVUKLAR O KADAR ETLİ Kİ KEMİKLERİ KIRILIYOR”

– Hiç anlayamadım hocam…

Aksi takdirde güneşe çıkartırsanız civciv sağlıklı gelişeceği için kemik de yapıyor. Ama kemik yapsın istenmiyor, sadece et yapsın isteniyor. O zaman oradan da tasarrufa gidiyorsunuz, hayvan sonunda patates tarlasında yatan patates gibi hiçbir şekilde kaçamayan, olduğu yerde büyüyen bir hayvan oluyor. Bunu kesimde çalışan bir arkadaşımız anlattı, “Zavallı hayvancağızı yerden alırken kemiklerinin elinizin altında kırıldığını hissediyorsunuz. Kaçamıyor zaten. Bıraksanız da hareket edemiyor” diyor. Çünkü hiçbir şekilde enerji harcamayacak ve et yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz 1.7 kilo yemle 1 kilo tavuk elde ediyorlar. Böyle bir dönüşüm var mı dünyada?

– Tavukların nasıl bir eziyetle yetiştirildiğini biliyordum, bu yüzden de asla yemem, ama bu kadarını bilmiyordum. Para kazanacağız diye nasıl bu kadar vicdansız olabiliyoruz?

Haklısınız, son derece vicdansızlık bu. Bir yandan da baktığımızda bunu yapanlar inançlı insanlar…

 “ARKADAŞIM KIZINA YUMURTA YEDİRMEYİ KESTİ, ÇOCUK SAĞLIĞINA KAVUŞTU”

– Vallahi yüreğim daha fazla kaldırmayacak. Yazmak da lazım ama…

İnsanların canlarının sıkılması gerekiyor, yürekleri kabaracaksa kabaracak biraz, ama gerçekleri öğrenmeleri lazım. Geçen haftalarda bir arkadaşım anlattı. Çok hazin bir örnek. 10 yaşındaki kızının bacaklarında tüylenme sorunu başlamış. Doktor doktor dolaştırıp bir sonuç alamayınca, “Ya biz bu çocuğa ne yediriyoruz ki böyle oluyor” demişler. Ve geldikleri nokta yumurta olmuş. “Her gün bir yumurta veriyorduk, kestik ve tüylenme geçti. Ondan sonra organik yumurtaya döndük, bir sorun kalmadı” diyor.

– Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız. Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.

– O yüzden kız çocukları erken adet görmeye başladı, erkek çocukların göğüsleri büyüyor…

Evet. Korkunç bir gidiş var. Bu memleketin beslenmesinin düzelmesi gerekiyor. Büyük hastaneler açarak kanser vakalarını önleyemeyiz. Erken tanı yöntemlerini geliştirerek önlenebilecek bir şey değil kanser. Beslenmemizin düzelmesi gerekiyor. Yediğimiz yumurtadan hormon alıyoruz, süt zaten süt değil, yoğurt desen öyle… Bir yandan tarım ilacını bol miktarda alıyoruz. Bu şekilde beslenen vücut bir kere böyle beslense bunu karşılar, iki kere beslense yine karşılar, ama tek seçenek bu olduğu zaman hastalık kaçınılmazdır. Kanserler patladı. Batman’dan çiftçi telefon ediyor, altıncı düşüğü yapmış eşi… Kars’tan genç bir köylü telefon ediyor, kanser… Marketten alıyormuş tavuğu, çünkü Kars’ta kuş gribi hikâyesinden sonra 2.5 milyon köy tavuğu yakılınca ellerinde tavuk kalmadı…

“GİDİŞ İYİ DEĞİL”

– Nasıl öyle bir şey yapabildik? Tavukları canlı canlı toprağa gömdük, yaktık. Bunun günahı bile bize yeter?

İnanılmaz bir hezeyandı o… Bütün tavukları yaktık. Birkaç yıl sonra aynı hezeyan bu kez domuz gribi olarak geri geldi. Ne zaman bu hezeyan bitti? Başbakanımız, “Ben domuz gribi aşısı olmuyorum!” dediği zaman. Sağlık Bakanı’nı kandırıyorlar. Ne oluyormuş? Aşıda Avrupa’ya örnek oluyormuşuz! Hadi canım! Şu anda millette çok ciddi böbrek hasarı var. Çünkü diyaliz merkezlerinin artmasından bunu görebiliyoruz. Bunun en önemli nedeni; doğru beslenmiyor oluşumuz. Yok işte, çok sigara içti de, ortam kötü de… Bunlarla açıklayamazsınız. Çünkü bu tarım ilaçlarının böbrek toksisitesi yaptığı biliniyor. Kesinlikle Başbakan’ın bizzat tarım ve gıda işine de el atması lazım! Yoksa bu gidiş hiç iyi bir gidiş değil!

Mine Şenocaklı / Vatan

YORUMLAR:

 M.HAKAN BOYAR

VETERİNER HEKİM / İZMİR

 Saçmalıklara bir örnek:

 ”HAYVANLAR DEMİR EKSİKLİĞİ YÜZÜNDEN AHIRIN PASLANMIŞ METAL AKSAMLARINI YALIYOR”

Hayır efendim, Sekunder / ikincil fosfor yetmezliğine bağlı olarak Pika görülür.

Paslanmış ya da paslanmamış metal aksamları fosfor eksikliği nedeni ile yalarlar.

————————————————————————————————————————-” Yumurtada ne var ki?

Günde iki-üç defa yumurtlatabilmek için tavuğa mutlaka bir şey yapmak zorundasınız.

 Çünkü bu kadar yumurtlama hayvanın doğasının dışında bir şey.”

 Günde iki-üç kez yumurtlayan tavuğu henüz Japonlar icat etmedi…

Söyleşi veren Hocanın kamuyu doğru bilgilendirme, gazetecinin ise yazdığını okuma gerekirse düzeltme sorumluluğu, zorunluluğu vardır.

Bunların ışığında 30 yıla yakın zamandır sektörün içinde biri olarak bazı noktaları cevapmama izin verin:

1.Ne uzmanı olduğu tartışılan Dizdar kuluçkadan çıkan civcivlere antibiyotik verilmesini eleştiriyor.

Bu uygulama tüm dünya ülkelerinde yapılan bir işlemdir.e  kuluçka devresinde olabilecek enfeksiyonlara karşı  antibiyotik uygulanır.Büyüme devresinden kesime gelmeden 10 gün öncede yemlerle verilen antibiyotik kesilir ve bu süre zarfında hayvanın vücudundan atılır.Yani insana geçmesi imkansızdır.

2 .Dar kafeslerde yetiştirilmesine gelince tüm dünya literatüründeki kafes sistemi ile yetiştirilir.Kapalı yerde enfeksiyon kapmasın diye.Şimdi yeni uygulanacak AB uyum yasalarına göre daha serbest olacaklar.Çalışmalar sürüyor.

3.Gelelim günde 2/3 yumurta yapan tavuk eleştirisine.

Bugün ilkokul mezunu bir insan bile bilir tavuğun günde iki veya üç yumurta yapmayacağını.Çünkü bir yumurta oluşumu için 27 saat gereklidir.4. Bir öğrenci kızın yumurtayı yemesi kesilince tüylenmesi de bitmiş.Buna kargaların bile güldüğünü farkederiz.

Tüm dünya ülkelerinin uyguladığı sistem ve teknoloji ile üretim yapan bir sektöre ve en ucuz protein tüketen tüketiciye saygılı olmamız gerekiyor.

Yoksa, sayın Dizdar bu beyanatları verirken uzman olduğu rakının tesiri ile mi hareket etti acaba?

Allah O’nun hastalarını korusun…!

Bırakın şu garip suçlamalarla gündem yaratmayı da fakir fukara ucuz ve bol proteinli tavuk ve yumurta tüketsin.

Kaynak: www.ciftlikdergisi.com.tr

 

ONLAR HİÇ GERİ DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 97 yıldönümü törenlerle kutlanıyor.

O destanın yazıldığı günler yurt genelindeki etkinliklerle yad edildi, kahramanlar bir kez daha anıldı.

 

ONLAR HİÇ GERİ DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER, YA BİZ ?

Mudurnu İlçesinde de çeşitli etkinlikler düzenlendi. Etkinlikler Pazar günü ne denk gelmesi ile birlikte Belediye Düğün Salonundaki sandalyelerin çoğu  boş kaldı.

 

 Çanakkale Savaşındaki Bİr Günlük Kumanyası Temsili olarak dağıtıldı.

Mudurnu Belediye Düğün salonundaki Etkinliklerde  Çanakkale Savaşındaki Askerlerimizin bir günlük Kumanyası olan İncir ve Ekmek  salondaki katılımcılara dağıtıldı.

 TASAVVUF MUSİKİSİ   KOROSU   GÖNÜLLERİ OKŞADI

Mudurnu Müftülüğü Organizesinde Tasavvuf Musikisi Korosu, Çanakkale  Destanı ile ilgili Türküler seslendirdiler. Programda  Öğrenciler Şiirler okudu.

www.mudurnuhaber.com

Kartal UEFA da Zirveye Uçtu

Beşiktaş, İnönü çimlerine Stoke City’yi de gömdü.. Geriye düştü, beraberlik yetiyordu ama Kara Kartal 45 dakika içinde Stoke City ağlarına gol stokladı! Türkiye’nin Avrupa’da en iyi durumda bulunan ekibi, lider olarak turladı..

UEFA Avrupa Ligi’nde Beşiktaş, İnönü’de konuk ettiği Stoke City’i, Fernandes, Mustafa Pektemek ve Edu’nun golleriyle 3-1 mağlup etti. Siyah-beyazlılar, bu sonucun ardından E Grubu’nu 12 puanla lider olarak tamamladı.

Grubun diğer maçında ise Dinamo Kiev ile Maccabi Tel Aviv, 3-3 berabere kaldı.

Grup liderliği için sahaya çıkan Beşiktaş, maça da çok etkili başladı. 11’inci dakikada Ernst, ceza sahası dışında çok sert vurdu ancak kalesi Begovic başarılıydı. 16’da ise Stoke City, inanılmaz bir gol kaçırdı. Hızlı gelişen atakta, Kenwyne Jones savunmanın arkasına sarktı ve topla buluştu. Jones’un pozisyonunda Rüştü açıyı iyi kapattı ve yüzde yüzlük bir golü kurtardı.

Beşiktaş, gol için ceza sahası dışından şutlarına devam etti. 21’de Almeida, yaklaşık 20 metreden sol ayağı ile çok ser harika vurdu. Begovic, bu kez de doksandan çıkardı.

29’da ise Stoke City’nin sürpriz golü geldi. Savunmadan çıkarken Fernandes’in, Kenwyne Jones’a kaptırdığı top, Ricardo Fuller’ın önünde kaldı. Jamaikalı Fuller’ın ceza sahası dışından vuruşu ile Egemen’e çarptı ve Beşiktaş ağlarıyla buluştu.

Bu golün hemen ardından, Beşiktaş kalesinde inanılmaz bir pozisyon yaşandı. Yine savunmanın hatasında araya giren Ricardo Fuller’dan önce Rüştü çıktı. Rüştü’nün vurduğu top, Fuller’ın ayaklarına çarptı ve havalandı. Herkesin auta çıkmasını beklediği top, Beşiktaş kalesine yöneldi ve direğe çarptı. Direkten dönen topa yine hamle yapan Fuller’dan önce Egemen araya girdi ve yüzde yüzlük golü önledi.

Yediği golün ardından şoku üzerinden çabuk atan Siyah-beyazlılar, yeniden Stoke City kalesine yüklenmeye başladı. Özellikle sol kanattan İsmail Köybaşı’nın bindirmeleri ve etkili ortaları ile beraberlik golünü arayan Beşiktaş, Stoke defansını geçemedi ve ilk 45 dakika konuk takımın 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.

İkinci yarıya ise Beşiktaş daha iyi başladı. Mustafa Pektemek’in üst ağlarda kalan etkili şutu, adeta golün habercisi oldu.

Dakikalar 57’yi gösterdiğinde ise Fernandes, harika bir ara pası ile Almeida’yı savunmanın arkasına kaçırdı. Son adam durumunda olan Upson, Portekizli Almeida’yı düşürdü ve penaltıya sebebiyet verirken, kırmızı kartla da oyun dışında kaldı.

Penaltıda topun başına geçen gecenin yıldız ismi Manuel Fernandes, kaleci Begovic ve topu ayrı köşelere gönderirken, maça da 1-1’lik beraberliği getirdi.

Golden 5 dakika sonra Beşiktaş, Fernandes ile ikinci gole yaklaştı. Stoke City ceza sahasında oluşan karambolde, seken top Portekizli Fernandes’in önünde kaldı. Onun muhteşem volesinde ise kaleci Begovic, güçlükle kornere çeldi.

Liderlik için beklenen gol, 74’üncü dakikada Mustafa Pektemek ile geldi. Fernandes’in sağdan kullandığı köşe vuruşunda, ceza sahasında boş kalan Mustafa’nın kafa vuruşu, Beşiktaş’ı 2-1 öne geçirdi.

E Grubu liderliğini taçlandıran gol ise 82’inci dakikada Edu’dan geldi. Alves’in pası ile sol çaprazda topla buluşan Edu, sol ayağıyla uzak filelere harika bir şut çıkardı ve Beşiktaş’ı 3-1 öne geçirdi. Bu gol, aynı zamanda maçın da skorunu belirledi ve Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi E Grubu’nu lider tamamladı.

Levent