CANTÜRK’TEN MUDURNU ‘DA AHİLİK

İlçemizde bulunan YURTKUR  H.Mehmet  Astarcı Yurt Müdürlüğü Yüksek okul
öğrencilerine geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği Liderlik eğitiminin devamı olarak
yapılan Farkındalık seminerine konuşmacı olarak Kent Konseyi Başkanı Mehmet Cantürk katıldı.

mudurnu-yuk

24 Nisan 2013 akşamı saat 19.00 da başlayan gece Gençlik ve Spor Bakanlığının yaptırdığı sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çekilen “Güçlü Yarınlar”filmlerinin gösterimi ve Yurtkur Müdürü Ramazan TANDOĞAN’ın açış konuşmasıyla başladı.

 

Alkışlar eşliğinde sahneye davet edilen konuşmacı Mehmet CANTÜRK kısaca kendini tanıttıktan sonra konuşmasına öğrencilerle buluşmasını sağlayan Yurt yönetimine ve salonu dolduran öğrencilere katılımcılara teşekkür ederek başladı.

Cantürk dinleyicilere Mudurnu tarihi ile ilgili genel bilgiler verdikten sonra,Mudurnu’nun İpek ve baharat yolu bağlantısını, askeri, dini ve Osmanlı erken dönem sivil mimarisi hakkında bilgiler verdikten sonra Mudurnu’nun çok köklü kültürü ve gelenekleri olduğunu Mudurnu’da yedi yüz yıldır devam eden Ahilik hakkında bilgiler verdi.

Konuşmacı Ahiliğin ustadan, çırağa ilim, irfan, edep öğretmenin dışında Anadolu
da ticaretin kanunlarla yönetilmediği zamanda ticaretin kanunlarını da belirleyen bir kurum olduğu o dönemin tüketici haklarının da koruyan bir felsefi yaklaşım olduğunu 700 yıldır devam eden geleneksel duada mesleklerinde birbirine saygısından duada ayakta çalışan demirci esnafının oturarak oturarak çalışan terzi esnafının ayakta dua ettiğini, yardımlaşma ve imece kültürünü anlattı.


Salonu dolduran öğrenciler zaman zaman Mudurnu ve Ahilik hakkında sorular
sordular. Sorulan soruları cevaplayan Cantürk Mudurnu tarihi ve Ahilik dışında gençlere doğa çevre sevgisi ve Toplumun daha bilinçli yetişmesi için kadınlarımızın çok eğitimli olmasını örnekleriyle anlattı.


Farkındalık programına katılanlar söyleşiden çok memnun kaldıklarını, anlatılan
mekânları yerinde görmek istediklerini belirttiler.
Söyleşi bitiminde Yurt Müdürü Ramazan TANDOĞAN katkılarından dolayı
teşekkür ederek plaket verdi.

 

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu nun Çubuk Şekeri

Bolu nun Mudurnu ilçesinde faaliyet gösteren Arbil Helvacılık Atilla ÖZBEK in Bayramlar için özel ürettiği MUDURNU ÇUBUK Helva bu bayramda evlerdeki yerini aldı.

Mudurnu Merkez mağaza ve Fabrika satış mağazasında satışa sunulan MUDURNU ÇUBUK Helva nın  kendine has bir özellik ve tadı ile belli bir müşterisi bulunuyor.

Dini Bayramlardan bir gün önce Arife günü üretilen MUDURNU ÇUBUK HELVA aynı gün içersinde alıcı ile buluşturuluyor ve Bayram süresince Evlerde ikram ediliyor.

MUDURNU ÇUBUK HELVASI nı almanız için daha önceden sipariş vermeniz veya o gün içinde almanız gerekiyor, çünkü bu ürün Bayramlara özel bir ürün olduğu için, Bayramlar haricinde üretilmiyor.

www.mudurnuhaber.com

Sandalyede namaz uyarısı!

Diyanet, hasta ve engelli kimselerin bile zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, oturarak kılmaları gerektiğini açıkladı

DİYANET İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, hasta ve engelli kimselerin bile, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğunu açıkladı. Son zamanlarda camilerde hasta ve güçsüz kişilerin cemaat arasına sandalye koyup namaz kılmalarının vatandaşlarca sıkça sorulması üzerine Diyanet İşleri Din Yüksek Kurulu, “Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan, namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” dedi.


Hadis referansı

Açıklamada şöyle denildi: “Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabeye ’Namazını ayakta kıl. Eğer gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üzere kıl’ buyurmuştur. Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rükudan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapar. Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar. Ayakta durmaya ve rüku yapmaya gücü yettiği halde yere oturamayan kimse namaza ayakta başlar rükudan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda eder. Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimse namazı tabure gibi bir şey üzerine oturarak rüku ve secdeleri ima ile yerine getirir” diye açıklama yaptı.

Oturarak namaz kılın

Namazını sandalye üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretlerin kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olması gerektiğine işaret eden Kurul, “Dini açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça camilerde sandalyede namaz kılmak, göze hoş gelmeyen bir görüntü ortaya çıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılması, cami kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmaları uygundur” dedi.

UZMANLAR NE DEDİ?

– Prof.Dr.M.Saim Yeprem (Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Emekli Üyesi): “Kişinin normal olarak ayakta namaz kılmaya takati, gücü, sağlığı var ise namazını sandalyede değil ayakta kılması gerekir. Ayakta namaz kılınması yani ‘Kıyam’ namazın farzlarından biridir. Şayet kişinin tansiyon problemi veya diz kapağında ortapedik bir sorun, belinde rahatsızlık oluşmuş ve sağlığı eğilip kalkmaya müsait değilse sandalyede oturarak namaz kılınabilir. Eğilip kalkamayacak kadar yaşlanmış olanlar da sandalyede oturup namazını kılabilir.”

– Prof.Dr.İlyas Çelebi (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi): “Bir kişi farz olan ibadetleri yapacak durumdaysa dinimizin emrettiği gibi yapmakla yükümlüdür. Ancak sağlık sorunu olanlar ibadetlerini sarkıtmış olurlar. Yani eğilemeyen bir kişi namazını sandalyede oturup kılar. Ayakta durabilecek güce sahip kişi namazını ayakta kılmalıdır. Ancak eğilmekte güçlük yaşayan, çok yaşlı veya sağlık problemi olan kişiler namazını ayakta kılması için zorlanamaz. Dinde kolaylık vardır.”

www.mudurnuhaber.com

 

HERKESİN ATASI, HERKESİN BAYRAMI

HERKESİN ATASI, HERKESİN BAYRAMI
Üç gün önce bütün yurdumuzda ve Mudurnu’muzda 19 Mayıs Atatürk’ ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı resmi kurum ve şahıslarımızın imkanları nispetinde mütevazi şekilde kutlandı, anıldı. Haber sitemiz Mudurnu haberin objektifiyle tespit edilen törende koltuk ve sandalyelerin boş oluşu içimizi burktu. Maalesef benzer konuları yurdumuzda zaman zaman görüyor , okuyor , duyuyoruz.
Konuya üç açıdan bakalım.

Her şeyin başı iletişimle birlikte koordine bozukluğu.Bizim bazı siyasilerimizin toplumun değeri, milli ve dini bayramlarını parti programı dışında kendi algılarına görüşlerine göre yönlendirme temennileri.

Vatandaşımızın bayramlara duyarsızlaşması .

İnsanız bazen çabalara rağmen iletişim ve koordine bozukluğu olur diyerek ikinci açı bazı siyasilerimizin ülke ekonomisine çok tatilin zaman kaybettirdiği kutlama maliyetlerinden dolayı tamamen kendi algıları ile bayramlar üzerine topluma etkileri. Çok önemli olan üçüncü açı ise insanımızın ekonomik ve teknoloji yaşam mücadelesi yorgunluğu ile birlikte sanal paylaşımlarının sebebiyle bayramlara duyarsız kalmaları ..

Sanal iletişim sitelerinde ,bazıları cumhuriyet elden gidiyor bayramlar engelleniyor ataya saldırı var diyerek karşı cephe oluşturup siyasi taraf toplamaya çalışmaktadır .

Bu Atamızın, bayramlarımızın adıyla siyaset yapmak isteyerek mevki makam sahibi olmak isteyenlere yaramaktadır.

Kendilerini aydın diye savunan kişilerin ulu önderimizin ismi dışında elinde bu işten başka bir proje malzeme yoktur . Durup durup oradan giriyorlar ve halkı rahatsız ederek kutlamalardan uzaklaştırıyorlar..Atatürk herkesin atasıdır.

Atatürk ‘ü anlamak önemlidir o zamanki günün şartlarıyla ilersini gören Yurtta Sulh Cihanda Sulh diyen ulu önderin sağladığı milli birliği bu günde her konuda sağlamalıyız. Dünyanın değişimine evrensel değerlerle insan olmanın bilinciyle ayak uydurmalı örnek olmalıyız..

Esas ülkemiz insanı ,nasıl yaşar,aile yapısı nasıldır manevi değerleri nedir bunları bilmek yaşatmak lazım. Çanakkale zaferinden sonra tüm dünya Türkleri savaşarak yenemeyiz bunların aile yapısını, inancını ve değerlerini değiştirmeden asla yenemeyiz derken * emperyalist güçlerin işletmeye başladıkları 100 yıl önceki planları bugün uygulamaya devam ettikleri görülmektedir.

Atatürk’ün milli birlik ve dayanışmayı gerçekleştirmek kurtuluş için çıktığı 19 Mayıs 1919 da ki yolculuk, küllenen umutları canlandırmış, Anadolu insanın tek yumruk olmasını sağlamıştır.

Atatürk Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması için giriştiği bu savaşta, tüm gücünü, millete olan inancından ve güveninden almıştır . Güç halktır demokrasi halktır. Bizlere düşen atamıza bayramlarımıza sahip çıkıp her konuda milli beraberlikle çok çalışmak ülke ekonomisini yükseltmek kendimizin efendisi olmaktır.

Bayramlar konusunda milli bilinç tekrar oluşturulup, kutlamaların halkın istediği şekilde yapılması, her meslekten, her yaştan, her siyasi görüşten halk ile birlikte bayramların kutlanması sağlanmalı, aksi bir durum var ise bu durum milletin meselesi olmalı ki, bu ruh ile ancak iç ve dış tehditlere karşı milli bütünlük sağlanabilsin.. 21 mayıs 2012

* Emperyalizim: Emperyalizm veya yayılmacılık, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır.

Uğur Türesin MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ

Saygı değer hemşehrilerim bizler hiçbir zaman boyunduruk altında yaşamamış,özgürlüğüne düşkün,vatan için hiç düşünmeden canını veren ecdadlarımızın evlatları ve torunlarıyız.sülalem de şehitlik mertebesine ulaşmış dedemin babası sayesin de şu an ki yaşamımı ona ve onun gibi şahadet mertebesine erişenlere borçluyum.

 
_ Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa, vatandır. ( M. Cemal Kuntay 
 
işte bu bayrakta bir damla da benim dedemin kanı olan ALBAYRAK sız nasıl yaşayabilirim ki.şu an ülkemiz de alt kimlik,üst kimlik diye bir safsata ve yaygara başını almış gidiyor.hatta ve hatta neymiş TÜRK değil TÜRKİYE yurttaşlığı gibi söylemler ayyuka çıkmış durumdadır.bu tip söylemler bölgesel özerklik isteyenlerin kelimeleriyle eşdeğer değil mi?
 
bizim dedelerimiz eğer bugünlerimizi görselerdi bunlar için değer miydi?demekten kendilerini alamazlardı.ama onlar böyle ufak teferruatlara takılacak basit insanlar değillerdi.ilk TÜRK DEVLETİNİ kuran METE HANIN sözünden bahsetmeden geçemeyeceğim
 
Benden eğerimi isteyiniz vereyim, atımı isteyiniz vereyim. Fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin veremem.demiş.
 
ÇANAKKALE DE koyun koyuna yatan her ilden,her milletten her bölgeden şehitlerimize ne yapsak azdır.esirine misafir gibi başka milletlerinin cenazelerine kendi evladı gibi sahip çıkan,hatta aynı durum ULU ÖNDERİMİZ tarafından da vuku bulan ecdadın evlatları olduğumuzu hiçbir zaman unutmamalıyız.
 
 bu şehitlerimiz için resmi anma törenlerinin yanında bol bol KUR’AN,DUALAR VE YASİNLER okuyarak ruhlarına hediye etmeliyiz.
 ÇÜNKÜ BU VATAN BİZLERDEN ÇOK ONLARINDIR!.BİZ BU VATAN DA YAŞIYORSAK ONLAR SAYESİNDEDİR.
 
bizi bizden iyi bilen yabancılardan hamiltonun sözünü aktarmadan edemeyeceğim
 
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker görmedim.bu sözün üstüne başka bir söz söylemek çok hafif kalır.
 
ayrıca vatanımızın temeline dinamit koymak isteyenlere bir kaç mısra aktarmak istiyorum.
 
TÜRKİYE’YE NEDEN TÜRKİYE DENMİŞ
BU İSİM BU YURDA GÖKTEN Mİ İNMİŞ
DEMEK Kİ APAÇIK BEDEL ÖDENMİŞ.
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM

BEDELİ SAYISIZ ŞEHİT OLMUŞ CAN
BEDELİ BAYRAĞI AL EYLEYEN KAN
NE İSTERSE VERDİK BİZDEN VATAN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
LAZ DA BEN,ÇERKEZ DE BEN KÜRT DE BEN
BUNLAR AZA,EL-KOL.TÜRK!TÜRK BEDEN
AĞZI OLAN KONUŞMASIN BİLMEDEN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
                                
şuna kesinlikle inanın burada kafkaslardan,güneydoğudan yatan şehitler var.bu zamana kadar bizleri bölmek için yapmadıkları kalmadı etrafımızı çember içine aldılar.bunun yanında boş durmadılar.bizlere
-bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasını öğrettiler.
-şimdiler de bizleri uyuşturmak üzereler ve bize elinizden alınsa bile sesimizi çıkarmamayı öğretiyorlar.
-onlar kendilerini efendi olarak görüyorlar,bizleri de onlara köle olarak hizmet ettirmek için zorlayacaklar.

RUHU ŞAD OLSUN RAHMETLİ MEHMET AKİF ERSOY’UN BELİRTTİĞİ GİBİ YÜCE MEVLAM BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRTMASIN!
BUNDAN SONRA Kİ NESİLLER DE VATANINI SEVEN,MİLLİ DEĞERLERİNE,DİNİNE SAHİP ÇIKAN EVLATLAR BAHŞETSİN!
ÜLKEMİZİN BUNDAN SONRA DAHA ÇOK BİRLİK BERABERLİĞE İHTİYACIMIZ VAR DİYEREK İSTİKLAL MARŞIMIZIN 3.ve 7.KITASIYLA son veriyorum.benim yazımı okuma sabrını gösterdiğiniz için şimdiden sizlere minnetarım.ne yapayım içimdeki vatan sevgisi sizlere bu yazıyı yazmaya sevketti.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
 
Yusuf TANRIKULU İSTANBUL Mudurnu Haber www.mudurnuhaber.com