Kalbimiz Sıcak, ama Kalemimiz soğuk geliyor

Kalbimiz Sıcak, ama Kalemimiz soğuk geliyor

Biz Gazeteciler, halkımızın dediklerini  dinleyip  onların yaralarına Melhem olduğumuz zaman, en iyi izleriz. Fakat gel gelelim, bir kötü huyumuz var, Yüzümüz ve Kalbimiz ne kadar sıcak olursa olsun, doğruları kalemimize yansıttığımız zaman bazen vatandaşlarımızı üzebiliyoruz.

Mesela bir Haber yaparsınız aslında çok kişi okumuştur ama hiç ses getirmez, ve haberini yaptığınız kişide sanki hiç okumamış ve görmemiş gibi davranır, hııııııııı, heeeeeee, eeeeeee gibi sesler çıkartır. Ama aynı kişi ile ilgili başka bir haber yaparsınız daha 20 kişi okumadan damlar hemen kapıya, bir sürü laf söyler, ve haberi yayından kaldır, fotoğrafını kaldır vs kaldır der, tabiiki yerelde Gazetecilik yapmak zor iştir, çünkü burada her gün insanlarla yüz yüze bakarsınız, biz tayinci değilizki yarın bürgün başka bir yere gitmiyoruz.

 

   Aslında bu konuları fazlada abartmamak  lazım, biz toplumun aynasıyız, siz ne yaparsanız biz onu yansıtırız, bir Kamu kuruluşuna gideriz ve oradaki Bilgisayarlarda  envayi oyunların açık olduğunu ve 5 dakika bile işinden geç ayrılmaya dayanamayan çalışanın dakikalarca  bilgisayarı yenmek için çaa sarfettiğini görürüz, ama bunu uygun bir dil ile yansıtırız habere taşımayız.

Facebook sitelerinde dolaşan  Kamu kurum ve kurumlarında çalışan vatandaşlarımız sanal ortamda Çiftlikler kurar, çeşitli hayvanlar besler vs yaparken, enim Köylü Mehmet amcam işimi çabucak bitirip Köyüne dönmenin telaşesinde iken benim memurum ise sanaldan gerçek hayata bir türlü dönemez, buda haber yapılmaz.

Bir Kamu kurum ve kurumlarında çalışan  Yönetici,Amir,Memur vs kendi aracını kullandığı zaman  veya bisiklet veya benzeri araçlar ile evine gittiği zaman onu haber yapar örnek yönetici veya çalışan olarak lanse eder, diğer çalışanlara örnek olmasını isteriz. Ama tam tersi kendi aracını park edip Devletin araçları ile özel işlerinde gece gündüz, çoluk, çocuk şehir içi ve şehirlerarası seyahatlerini biliriz, duyarız hatta ve hatta bu bölgelerdeki Gazeteci arkadaşlarımız ile paslaşırız, fotoğraf temin ederiz, ama burası küçük yer olduğu için ve yeterince insanlar birbirine küsmüşken birde biz karıştırmayalım diye arşivimizde saklarız.

Biz yereldeki gazeteciler, aslında çok zor işlere imza atarız, bazen üzdüğümüz insanların farkına varır, ne gerek vardı der, ama sonra görevimizi hatırlayarak, her kesin bu şekilde düşündüğünü var sayarak yaptığımız işin doğrulunu  ve memlket çıkarları için yapıldığını hıssederek rahat bir şekilde uyuruz.

Tabiiki, yerel de gazetecilik yapmak zordur, bir yere gittiğinizde oranın amiri, memuru konumundaki insanlar size şüphe ile bakarlar, acaba bu buraya niye geldi? Bir şey olmasa gelmez, gibi içilerinden mırıldanırlar, soru sorarsınız, bir şeyler öğrenmek istersiniz, karşınızdaki vata

ndaşlar tam tersine size soruya soru ile cevap verir ve sizin ne öğrenmek istediğinizi kendi yöntemleri ile çözmeye çalışır, tabiiki bu yanlış bir taktik olduğu için, ister istemez durup,durduk yerde şüpheye kapılırsınız. Acaba yanlış bir şey var da,  kimseye duyrulmak istenmiyor mu? sorusu aklınıza gelir.

Bazıları ise,  işlerine geldikleri zaman, zam,mesai vs isteyecekleri zaman her türlü Basın açıklamasını yapar ve yazı gönderir, ama işine gelmediği zaman  meşhur 657 yi öne sürerek biz konuşamayız der, buda başka bir taktiktir, ama bu taktik çoğu zaman sökmez, sebebi ise olayın herkes tarafından bilindiğini bildikleri için, ben söyliyim ama benden duymadın denir.

Tabiiki bu olumsuzlukların yanısıra  canı gönülden yardım eden ve memleketin menfaati için iyi veya kötüyü paylaşarak haber yapılıp, duyurulup duyurulmaması konusunda emeği geçenlerde yok değil ! İşini iyi yapan ve vatandaşlarımıza  yol gösteren Kamu Kurum ve kuruluşları çalışanlarına teşekkür ederim.

İşte yerelde Gazetecilik yapmak böyle zor bir olaydır. Tüm Yerel Medya çalışan arkadaşlarım adına bu köşe yazımı sizinle paylaşmak istedim. Teşekkürler.

www.mudurnuhaber.com

MUDURNU ARIKAN SİGORTA MEHMET ARIKAN

11 ayın sultanı Ramazan başladı

Ramazan ayının ilk teravih namazı bu akşam kılınacak. Bu gece sahura kalkılacak ve ilk iftarla oruç açılacak.

Ramazan ayı¸ rahmet¸ mağfiret ve kurtuluş ümidinin tazelendiği¸ ibadet ve nefis muhasebesi ile gönüllerin arındığı¸ yardımlaşma¸ dayanışma¸ birlik ve beraberlik ruhunun canlanarak ayrı bir sosyal bütünleşmenin yaşandığı müstesna bir zaman dilimidir. 

Ramazan-ı şerifi, gecelerini kıyamla, gündüzlerini de oruçla geçirirse, Kadir Gecesi’nde vaad edilen ilâhî lütuflar onun için bahis mezvuu olabilir. Dolayısıyla bütün bir seneyi câmî bir mü’min olarak geçirmiş olur ve böyle bir insanın sakatatı da olmaz. Bu da, o insan için bir salih (doğurgan) dairenin teşekkül etmesi demektir ki, böyle bir durumda her hayır başka bir hayrı doğurur ve derken o insan için bir hayırlar dairesi teşekkül eder.

Evet, bir insan gecesiyle gündüzüyle bir Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle  bütün sene hayırlara açık olabilir ve hep hayır yollarında dolaşabilir. Tabiî böyle potansiyel bir lütf-i ilâhî herkes için söz konusudur. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem):

“İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah’tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah (celle celâluhu) affeder.” buyurur. Demek bu türlü mübarek ibadetlerde insanın niyeti, hulûsu, yakîn mülâhazası çok önemli ki, bunların derinliğine göre Allah (celle celâluhu) bazen bire on, bazen yüz ve bazen de milyon veriyor. Tabiî böyle bir sevap katlaması, o insanın ömrünün senelerini aşar.

Bunu küçük bir misalle anlatmak gerekirse, diyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi’ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen sene yapar. Buna göre, o insan sanki seksen sene yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. 

Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed’in en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar. Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, süm’a yok.. meselâ siz namaz kılar, rükua gidersiniz ama içinizden, “Çevredeki insanlar da gördü ki iyi bir rüku çıkardım.” diye geçirseniz; yine secdeye gider, Cenâb-ı Hakk’ın Efendimiz’in secdesini tarif ederken “Secde edenler arasında kıvrım kıvrım halini Allah görüyor..”[1] ifadesinde olduğu gibi, kıvrım kıvrım bir secde eda edersiniz ama aklınızın köşesinden, “Nasıl secde edilirmiş insanlar bir görsün.” diye geçirseniz, sizin bu düşünceniz o secdeyi de, rükuu da ve onların önündeki şeyleri de alır götürür. Sadece yatıp kalkmanız ve bir de yorgunluğunuz yanınıza kâr kalır. 

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

İşte bu durum, İmam Rabbanî Hazretleri’nin dediği, münhasıran bir Ramazan’ı ihyâ etmeyi, onu değerlendirmeyi ve Ramazan’ın değerlendirilmesiyle çok engin, çok geniş hayırlara açılma işini çok çok aşar. Çünkü bu insanlar, göz doldurucu ve çok çalımlı işler yapıyor ve belki şu anda gerçek değeriyle değerlendiremeyeceğimiz şekilde bir tarih yazıyorlar. Bu açıdan da eğer bir Ramazan ayı ihlâslı bir insana seksen senelik ömür kazandırıyorsa  her hâlde onlarınkini hesap etmek mümkün olmayacaktır

Diğer taraftan Ramazan ayı, sadece bir ay gibi kısa bir müddet olmasına rağmen, onbir aylık alışkanlıklarımıza galebe çalar ve onları unutturuverir. Zamanın en değerli dilimi benim der ve üzerimizde onbir aydan daha fazla tesir icra eder. Zamana bütünüyle hükmeder. Onun bu kadar kıymet ve değeri, sadece bu aydaki oruç ve teravihlerden gelmemektedir. Aynı zamanda o bir Kur’ân ayıdır ve bu itibarla Ramazanda Cenâb-ı Hakk’ın farklı bir buudda bize yakınlığı da söz konusudur.

O, gecenin belli bir vaktinde yeryüzü semasına iner ve ‘Yok mu tevbe eden, tevbesini kabul edeyim! Yok mu bir şey isteyen, istediğini vereyim..’ der der ve her gecesinde bize -tasavvufî ifadesiyle- bir kurbet yaşatır. 

Bütün bu haller bizim vicdanımızı, lâtife-i Rabbaniyemizi, his ve şuurumuzu sarar, onları gerçek müşahedeye Rabb’le mülaki olmaya hazırlar.

 

RAMAZAN AYINIZ MÜBAREK OLSUN

 www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Değerli okurlarımız, Mudurnu ilçesinde 1993 yılında başladığımız Habercilik serüveni 2000 yılından bu yana çok Aktif bir şekilde devam ediyor.

Hedefimiz, Mudurnu nun ve Mudurnulu nun sesini duyurmak ve ilçedeki gelişmeleri Dünya üzerindeki Hemşerilerimize ve bizleri seven ve takip eden insanlara duyurmaktır.

Tabiî ki, bunu yaparken zaman, zaman topluma faydası olacak şekilde eleştiriler haberlerde yapmamız gerektiğinin farkındalığı ile birlikte üzerimize düşen görevi yapıyoruz.

Tabiî ki  bu durum bazen en sevdiğimiz insanların bile bize cephe almasına sebep oluyor. Bunun nedeni ile tamamen çıkar ilişkiliği olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hani, bir Atasözümüz var, Yılan kimi sokarsa soksun, Umurumda değil yeterki bana bir şey yapmasın, deriz yaaa…

Ama, aynı Yılan gelip bizi öpse bile, ortalığa bizi Yılan soktu diye avazımızın çıktığı kadar  ses çıkararak taraftar toplamayı düşünürüz. Bu insanoğlunun genlerinde olan bir mekanizmadır.

Mudurnu ve Mudurnu Haber denildiğinde kimileri der, yanlı, kimileri der, yansız, kimileri ise ben bilmem deyip geçiverir. Ama durum bu şekilde olmamalıdır,  Mudurnu da yanlı yansız olmamalıdır. Biz elimizden geldiği kadarı ile yansız davranmaya gayret ediyoruz. Bunuda köşe yazarlarımız ve yazılarından anlamanız çok fazla zor olmasa gerek…

Yanlı, demek sürekli kötü veya sürekli iyileri yansıtmak demek olmamalıdır. Haberine göre zamanı geldiğinde okurlara iyi ve kötü haberleri yansıtmak zorundayız.

Mesela, geçtiğimiz günlerde Okullardaki öğrencilerin sigara içme alışkanlığında çoğalmalar olduğunu haber yaptık. Eğerki Sigara iyi bir şey ise herkes içsin. Ama Mudurnu ilçemizde bile özenti ile Sigaraya başlamış ve Kolları bacakları kesilerek ızdıraplar içersinde ölüm döşeklerinde aylarca bekleyerek vefat edenler geçmişte hatırlıyorum. Bu toplum haberidir, isterdim ki bu haberin altına Eğitimciler, öğrenciler ve Veliler yorumlar ile doldursun ve gelecek nesil in sadece bir özenti şeklinde başladığı illet olan Sigara bağımlısı olacak gençlere yardımcı olunsun.

Ama gördüm ki, sadece okuyup geçmişiz. Okullar da Sigara içen ve Sigara içmeye özenen Kız veya Erkek evlatlarımızı Rehber öğretmenler daha fazla vakit ayırıp mutlaka zararlarını anlatmalıdırlar. Ama işin birde şu yönü var. Eğer Öğretmen arkadaşımda sabahtan akşama kadar Teneffüsleri bir fırsat bilip Öğrencilerin karşısında Sigara içiyorsa, diyecek hiçbir şeyim yok, Çözümü kendiniz bulun. Ben diyeceğimi dedim. Hiç olmasa ilerde ben hatırlatmış ve elimden geleni yapmıştım derim.

Bazı arkadaşlar ise sitedeki bazı haberlerin altına ısrarla değişik isimler ile yorum gönderip, efendim Mudurnu da habermi bulamıyorsunuz da bu haberi yaptınız gibi kelimler sarf ediyorlar. Mudurnu, inanın Bolu ilinin Haber yönünden en zengin ilçelerinden ilk birinci sıradadır. Mesela Nüfusu kalabalık olmasına rağmen bir Gerede bizim kadar gerek yerelde, gerekse ulusalda ismini duyuramaz. Hal böyle olunca da Mudurnu internet ortamında çok reklamı yapılan bir yerdir. Zaman, zaman kötü haberlerde aksetse de, Mudurnu yazdığınızda binlerce fotoğraf ve Binlerce Haber ve yüzlerce videoya rastlarsınız.  Bunda yerel gazeteciler olarak bizlerin rolü çok yüksek. İster, şucu ister bucu, olsun. Mudurnu için çalışıyoruz, her kesin görüşüne sahip çıkılması taraftarıyım.

Gelelim Mudurnu ve Mudurnu spor’a

Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve haber yapmamızdan dolayı çok tepki aldığımız bir konuya gelelim. Arkadaşlar, yapılan iş yanlıştır.  Mudurnu Spor u ben hepinizden çok severim ve sürekli takip eder, haberlerini duyurmaya çalışırım. Ama kimse kusura bakmasın, insanlara zorla Bilet satılması ve üstüne üstlük 5tl 10 tl fazla para alınması yanlıştır dedik. Mudurnu Spor a yardım mı lazım?

Evet…

 O zaman yönetimdeki arkadaşlar ellerine makbuzlarını alırlar ve ileri gelenler ve yöneticiler ile, Fabrika ziyaretleri, iş yeri ziyaretleri yapılır, bunun 100 misli daha fazlası toplanacağına eminim.  Ayrıca, bunun değişik yolları daha bulunur. Bunları illaki burdan saymamız gerekmez.

Yok para toplayamayız, olmaz diyenler çıkabilir. Ama , bende derimki işinize geldiği zaman nasıl toplarsınız, bu tip davranışlardan bazen çok moralim bozuluyor. İçimde şöyle bir duygu geçiyor. Mudurnu da hareketlilik olsun diyemi bu tip işler yapılıyor, ve bunları Habere taşıtmak için hususimi yapılıyor diye aklımdan geçmiyor değil haniii…

Mudurnu’da hakikaten Maddi ve Manevi hareketlilik isteniyorsa , her kes birlikte taşın altına elini sokmalıdır. Her  taşın altına elimizi sokturup, ondan sonrada  uzaktan bakılması, bu Dünya için hoş olabilir, ama ben bu işin Ahiret ayağı ile daha çok ilgileniyorum, bilesiniz…

Bilet satışı konusunda, Burada ben kimseyi suçlamak istemem, iyi niyetli bir davranış olabilir, ama yapılış tarzı yanlıştır. Mudurnu’ya 8000 adep Boluspor bileti gelmiş bu biletler 10 tl yerine 15 ve 20 tl den satılıp , üstü Mudurnu Spor a yardım olsun.Peki, bilet alanların hepsi biliyor mu? Karşılığında makbuz… Aynı şekilde ben insanlardan zorla, para toplasam ve karşılığında herhangi bir makbuz vs kesmesem, benim başıma gelecekleri düşünemiyorum bile…

 www.mudurnuhaber.com

Devamı Haftaya > > > > >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

*Mudurnu Esnafı ve Mühürlemeler

*Mudurnu Haber ve Siyaset

*Mudurnu Haber ve Turizm

*Mudurnu Haber ve Hedefimiz

www.mudurnuhaber.com

Cumhurbaşkanı Gül, Bolu Ziyareti

Günler öncesinden ziyaret ile ilgili özellikle Bolu Valiliği ve Bolu Belediyesinde hummalı bir çalışma yapıldığı gözlenirken, Cumhurbaşkanı Gül’ün korumaları ve danışmanları Gül’ün ziyaretini adım adım planladı.

Cumhurbaşkanı Gül BOLU www.mudurnuhaber.com

Mudurnu Abdullah GÜL Cumhurbaşkanı www.mudurnuhaber.com

Cumhurbaşkanı Gül, bazı temas ve incelemelerde bulunmak üzere sabah saatlerinde Ankara’dan Bolu’ya geldi. Gül, Bolu Valiliği önünde Vali İbrahim Özçimen, Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, AK Parti Bolu milletvekilleri Ali Ercoşkun, Fehmi Küpçü ve diğer ilgililer tarafından karşılandı.

Valiliğe gelişinde burada toplanan vatandaşları selamlayan Gül, tören mangasını selamladıktan sonra Vali Özçimen’in makamına geçti. Cumhurbaşkanı Gül, burada yaptığı açıklamada, bütün illeri çeşitli vesilelerle ziyaret ettiğini söyledi. Bazı illere 20-30 yıl boyunca hiç Cumhurbaşkanı uğramadığını ya da Cumhurbaşkanı ziyareti vesile olmadığını ifade eden Gül, ”Bunu öğrendikten sonra illeri ziyaret edip sorunları yerinde görmeyi ve vatandaşlarla yakın olmayı önemsedim” diye konuştu.

 

Bolu’ya daha önce gelmek istediğini dile getiren Gül, ”Ama bazen yakın olunca yakınlık uzağa da dönüşüyor. Gecikmiş olsa da Bolu’da olmaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.

 

Gül, Bolu’nun doğal güzellikleriyle Türkiye’nin önemli zenginliğe sahip illerinden olduğunu belirterek, temaslarının faydalı geçmesi temennisinde bulundu.

www.mudurnuhaber.com