MUTLU AİLE TABLOSU3
Değerli okuyucular;
Birinci ve ikinci yazı dizimizde ailenin dejenere edilmek istendiğini ,aşkın heves geçene kadar olduğunu ,sevdanın ise nefes bitene kadar olduğunu, zamanımızda iki gönül bir olması saman lığın seyran olmaya yetmediğini, hal böyle olunca boşanmaların arttığını, problemli çocuk sa- yısının da buna paralel olarak çoğaldığını ,aile kurmanın önemli olduğunu, çiftlerin birbirlerini iyi tanımalarının yanında artı ve eksilerinin samimi bir şekilde karşılıklı anlatmaları gerektiğini evlendikten sonra sen ben olmayacağını biz olunacağını yazarak, okuyan ve algılayanlar ve de empati yapanlar için kıssalar yazmıştık.
Evet tanıştık ve evlendik ,evliliğimizin sürdürülebilir olması için biz olmaya karar verdik, bekarken ki bireysel alışkanlıklarımızı sonlandırdık, eşimizle ortak alışkanlıklarımız var ise onları sürdürmeye ve yeni ortak alışkanlıklar edinmeye başladık, kimin sesi yükselirse diğerimiz sesini alçaltmayı başardı, güven sadakat, hoşgörü ve sabır hayat anlayışımız oldu. Her iki tarafın anne ve babası sıkıntılarımızda paylaşımcı ve arabulucu oldular.Biz de onlara karşı sevgi saygıda kusur etmedik.Zaten biliyoruz ki ‘Anneye Babaya karşı of bile denilmez’ Onların duası hayatımızın daha güzelleştirir. Evlilik hayatımız bu şekilde sürerken kesinlikle bekarlık günleri arkadaşlıklarına , alışkanlıklarına dönmemeliyiz,
Hayata bakışımız; Evlenene kadar kendimiz için, evlendikten sonra eşimiz için , çocuğumuz da olduğunda çocuk ve eşimiz için olmalıdır. Aileye haram lokma yedirmeden, alın teri ile çalıştıktan sonra işin ve yerin önemi olmamalıdır.
Geçenlerde Mudurnuda bir ayrılık haberi duydum üzüldüm.Delikanlı İstanbul’un bir ilçesinde ikamet ediyormuş evlenmiş ve bir çocuğu olmuş, çalıştığı iş yerinden ayrılmak zorunda kalmış. Eşi ve çocuğu ile Mudurnu’ya dönmüşler, kaloriferli baba evine yerleşmişler ve gencimiz burada bir işe de girerek hayatını yeniden düzene sokmuş, bir müddet sonra eşinin isteği üzere eşi ve çocuğunu İstanbul’a Kayınpeder ve Kaynanasının yanına gezmeye göndermiş, buraya kadar herşey normal değil mi ? Sıkıntı bundan sonra kaynana kızını ve torununu Mudurnu’ya göndermemiş, sebep Kaynana”ben demiş kızımı İstanbul’da……filan semte gelin verdim. Mudurnu’ya vermedim .La havle…Bu kaynanaya ne denir ?Kızımızı damadımızla evlendirdik. Helal kazanç olduktan ve geçimlerini sağladıktan sonra yerin ne önemi var.
İşte bazı evlilikler de maalesef böyle sona ermektedir. Anne veBabalara düşen görev çocuklarının evliliklerini mutlu ve huzurlu sürdürebilmeleri için destek olmaktır.
Mutlu evlilikler Allah’ın da yardımı ile çocukla daha da perçinlenir. Eve gelen bu üçüncü kişi ailenin altın topudur. Bu altın topuda topluma milletine faydalı yetiştirmede en önemli sorumluluk aileye düşmektedir.
Her çocuğun kendine has, bağımsız bir anlama ve düşünme yeteneği vardır, yani her çocuğun farklı dünyası vardır. Bu gerçeği görmezden gelerek çocukları iyi eğitmeyi ve onlarla iyi iletişim kurmayı başaramayız. Bazı anne ve babalar çocuklara karşı sorumluluğunu, onların yeme-içme, giyim gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamak anlarlar. Oysa bunun yanında aile güzel ahlak, erdem ilkeleri üzerine eğitim de verilmelidir.
Aristo: Dünya malı biriktirmek için gece gündüz durmadan çalışarak neyi hedefliyorsunuz. Biriktirdiğiniz dünya malını miras bırakacağınız çocuklarınızla neredeyse hiç ilgilenmiyorsunuz
Çocuk bir yaşında en çok sevgiye ihtiyaç duyar,
İki yaşında keşfetme tanıma arzusu vardır,
Üç yaşında çocuğa başkalarına nasıl yardım edeceğini, başkalarını sevmeyi öğretmeliyiz,
Dört yaşında soru çağıdır, bütün sorularını önemsemeliyiz, daha küçüksün büyüyünce anlarsın gibi köreltecek cevaplardan kaçınmalıyız.
İlk 5 yaş çocuğun kişiliğinin oluştuğu dönemdir. Sevgi ile büyüyen çocuk başkalarını sever, onlara yardımcı olur.
Gelecek yazımız çocuğumuzun okul dönemi ile olsun
Aile babası
www.mudurnuhaber.com
TÜRKİYE GAZETESİ MUDURNU DA YENİDEN DAĞITIM DA
ABONELİK İÇİN
MUDURNU FOTOĞRAFÇILIK
0374 421 28 83 Gsm:0535 735 91 64
Veya Aşağıdaki linkten Abone olabilirsiniz.
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/abone