3’te 3 Tarih Yarışmasında Mudurnu Sorusu

3’te 3 Tarih Yarışmasında Mudurnu Sorusu

Salı günleri TRT 1 ekranlarında yayınlanan, Engin Altan Düzyatan’ın sunumuyla tek tarih temalı bilgi yarışması 3’te 3 Tarih adlı programında dün akşam Mudurnu ilçemiz yarışmacıya soruldu.

Soru Şu şekilde;
Bir ahilik geleneği olan ve bugün hâlâ yaşatıldığı için Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’ne aday olan “Esnaf Duası” geleneği hangi ilçemizde sürdürülmektedir.
A) Karacabey
B) Beypazarı
C) Sivrihisar
D) Mudurnu

Yarışmacı bu soruya Beypazarı cevabını vererek yarışmadan elendi.

 

Kaynak: MUDURNU GÜNDEM

www.mudurnuhaber.com

Tarihi Bina Can çekişiyor

Tarihi Bina Can çekişiyor

Mudurnu ilçesi Büyükcami mahallesinde bulunan Tarihi  Konak can çekişiyor.

Mudurnu ilçesinin Turizm umutlarından bir tanesi olan  HAYTALAR konağı kurtarılmayı bekliyor.

Tarihi ve Mimari özelliği ile Mudurnu ilçesinin Turizm değeri bakımsızlık tan dolayı her geçen gün  harabeye dönüyor.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu’da Tarihe tanıklık edin

Hacı Şakirler Konağı

Mudurnu’da 1840’lı yıllardan günümüze kadar korunmuş bir konak var. Bu konağın içine olur da girerseniz size şöyle seslenen birini duyarsınız; ‘’ hoş geldiniz yeğenim, dedenizin, ninenizin evine hoş geldiniz.’’

Çift kapaklı tarihi  kapısından içeriye adım atar atmaz evden gelen etki insanın iliklerine işliyor vesselam. Ben bu evin kokusunu, rengini, tadını görür görmez sevenlerdenim. Hikâyesini öğrendikçe neden sevdiğini daha bir anlayanlardan… Devirler değişir, izler yavaş yavaş silinir, değerler kimi zaman yer değiştiriverir. Bu tehlike her çağ için, her devir için hep vardı! Zaman neleri öğütmüyor ki!  İşte tam da bu yüzden nelere dikkat çektiği ile ilgili olarak taşıdığı izler bu konağa tarihi bir sorumluluk vermiş. Bu sorumluluğu taşıyan insanların eline düşmüş. Ne şans! Ki bulunduğu yörenin geleneksel yapıları arasında tavan işlemeleri, süslemeleri, el işçiliği, yapım tekniği gibi niteliklerinin yanında bozulmadan ve değişmeden korunabildiği için tarihi konaklar arasında üçüncü sırada yer alıyor. Vakti zamanında ‘bağdadi yapı tekniği ile’ yapılmış, günümüze kadar orijinal hali ile korunmuş, hâlihazırda kervansaray misali buradan yolu geçen konuklar için kapısı her daim açık bir mekan; Hacı Şakirler konağı

Evin ilk sahibi Şakir Ağa adında hali vakti yerinde bir zat imiş. Şakir Ağa dericilik ve baharatçılıkla uğraşırmış. Zira Türkler yerleşik kültüre geç intikal ettiğinden olsa gerek değirmencilik ve inşaatçılığı sonradan öğrenmişler. O dönemde taş binalar Rum ustalardan, ahşap olanlar da Ermeni ustalardan sorulurmuş.

Konağın girişi günlük kullanıma ayrılmış. Bu bölüm ‘hayat’ olarak geçiyor. Evin içinden bir avluya çıkılıyor, avluda eskiden kullanılan ağaç tırmıklardan tutun da diren, yaba, tırpan, saban halkası, koyun çanı, kalbur, elek, gözer, çocuk beşiği, boyunduruk, teker, çıkrık, çoban sopası, 1800 yılında biçilen ağaçları kesen hizar testeresi, kösele taşı, yirmi kişinin oturup yemek yediği bakır siniler, düven, aynalı gelin sandığı, deri kaplamalı sandık, ibrikler, küpler, ahşap su boducu, dokuma tezgâhı tarak küzüleri, çamaşır tokacı, kıl keçeden dokunmuş buğday çuvalı, elde örülmüş sepetler, eski teraziler gibi zamanında kullanılmış pek çok materyal sergileniyor. En çok sevdiğim parçalardan biri de Orta Asya’dan günümüze kadar kullanılan at eyerleri. Evin içindekilerden bahsetmiyorum bile!

Bahçede sedirlerin üstüne kurulmak sahiden de insana ninesinin evinde gibi hissettiriyor. Her daim çay hazır bu konakta. İklim kış ise sobalar yanar, çaydanlık hep kaynar. Kestane, patates, nohut hep hazırdır yemek isteyenler için. Mevsimlerden baharsa her yer çiçek açar, vişne ağaçları şenlenir, bahçede ekili domatesler mis gibi kokusu ile yemeğe davet eder insanı. Kilerde hep yiyecek bir şeyler vardır. Cevizler, bademler, fındıklar… Eğer kaşık sapı* da yapacaksa Fatoş, ceviz ayıklamak o vakit benim işim olur.

Dönelim konağın içine yine. Vakti zamanında evin giriş bölümünde ağanın atı ve elbette olası misafirlerin atları düşünülerek bir ahır yapılmış. Şimdilerde konağın konuklarına yemek ikram edilen bölümü burası. Yine de ben orada bir köşede her oturduğumda o atı hayal ederim. Ki Şakir ağa evin altında atının olmasını çok önemsermiş. İnancına göre atın soluğunun olduğu evde huzur’ daim olurmuş. Soluğu evi ısıtır, varlığı kutsal sayılırmış. Bu bana çok dokundu zira atları bir başka severim.

Nitekim Mehmet beyin sesi‘’1200’lerde Cengiz han zamanında’’ diye başlayan bir misalle başka bir gerçekliğe götürebilir dinleyeni. Cengiz han 485 kilometrelik bir alanda haberleşmeyi atlarla sağlarmış. Her 50 kilometrede birinden diğerine geçen bir künye ile atlılar haberleşir, asayiş berkemal olurmuş. Mehmet bey de misal çok.

At binmek günümüzde unutulmuş kadim farkındalıklardan biri. Bilgeler at ile insan arasındaki ilişkinin tamamen birbirine uyum sağlaması halinde insanın iç merkezlerinde muazzam bir dengenin ortaya çıktığından bahseder. Günlük yaşamın sıradan dalgınlığında fark etmediğimiz başka bir canlı ile olan her etkileşim içimizde bir yerlere dokunur zira; bir şeyleri başlatabilir ya da durdurabilir, dondurabilir, yumuşatabilir ya da sertleştirebilir! Günümüzde endüstrileşmenin getirdiği kolaylıkların aslında neleri kaybettirdikleri üzerine uzun uzun düşünmek gerek. Bir şeylerin tamamen terkedilmesi, yeninin egemenliğinin kültürlerin ve yaşanmış deneyimlerin insanlığa bıraktığı izlerin üstünü örtmesine izin vermek demek olur ki bu da hayati derecede hatalıdır.Teknolojik yenilikler manevi değerlerle birlikte yürümezse insanın maneviyatı bir zaman gelir, çöker! Geçmiş ve gelecek birbirine bağlıdır. Mehmet beyin en çok saygı duyduğum yanı da budur. Geçmiş geleneksel kültürün insanı körleştiren değil geliştiren olumlu yanlarını günümüze taşıyan ve geçmişten gelen bu bağı gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğunu içinde basınçla hisseden, kendi ifadesiyle ‘bir zamane dervişi’ o. Ve yalnız bu nedenle bile  Mehmet Cantürk ve Hacı Şakirler konağı benim için bir bütündür. Biri olmadan diğeri olmazdı!

Konağın ikinci katı kışlık kullanım için yapılmış. Daha kolay ısınabilsin diye. Şakir Ağanın odasına ayrı bir ihtimam gösterilmiş. Gelin-damat odasındaki süslemeler ise görülesi… Kız odasında ise sadelik gözetilmiş. Evlenip gideceği ailenin ekonomik durumu daha zayıf olursa kanaatkâr olsun, şımarık olmasın diye. Şakir ağanın kızı böyle büyütülmüş. Kız odası haricinde diğer odalardaki tavan süslemeleri, dolap kapakları, odada özel eşyaların koyulacağı yerlere kadar her şey en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş. Tavan süslemeleri dövme çivilerle ceviz ve çamdan yapılmış. Nişler, işlemeler çok güzel. Ocak yanmadan da odanın haletiruhiyesine sıcaklık katıyor. Sedir ve yatak işlemeleri hala eski tatlara götürüyor insanı. Gaz lambaları, kilimler, ibrikler, ağaç rafların görünümleri odaya adım atar atmaz başka bir zamana taşıyor insanı; daha sade, daha samimi…

Cumbalardan bahçeye bakanı hatunlar için yol tarafına bakanı erkekler için düşünülmüş. En üst kat ise yazlık kullanıma uygun olarak yüksek tavanlı yapılmış. Odalar daha büyük ve çokça açılmış giyotin pencerelerden ışığın olabildiğince içeriye girmesine müsait. Biraz loş olanı da var, aydınlık olanı da. Ben biraz karanlık seviyorum galiba. Herkese hitap ediyor oluşu güzel.

Hacı Şakirler deyince Mudurnu’dan bahsetmeden geçmek olmaz. Osmanlı erken dönem mimarisine ait ilk eserlerin korunduğu, ahşap sivil mimarinin olduğu, genel dokusunu bugüne kadar koruyabilmiş, Arasta hala orijinal haliyle kullanılabilen bir yer Mudurnu. 1992’de sit alanı ilan edilmiş. Bizans döneminden kalma bir de kale var. Osmanlı döneminden kalma saat kulesi, saat kulelerinin bulunduğu kasabaların kültür ve ticaret merkezi olduğuna işaret ediyor. İpek baharat yolu üzerinde olması dolayısıyla farklı kültürlere ev sahipliği yapmış olması, insanların misafir ağırlama geleneğine damgasını vurmuş.

Anadolu’da ticaretin kanunlarla belirlenmediği dönemde Ahilik, ticaretin kanunlarını belirlemesi nedeniyle önemli bir dönem bilindiği üzre. Mudurnu’da Ahilik geleneği, hüküm sürdüğü zamanlarda çıraklıktan ustalığa kadar ilim-irfan öğretmesi, sosyal ve ticari hayata hazırlaması bakımından bir okul gibi imiş. Dolayısıyla halkın içinden çıkan ilk sivil toplum örgütü olma özelliğine de sahip. İçinde bugüne karşılık gelen tüketici hakları da bulunuyor. Bir esnaf ürettiği malda bilerek insanları kandırır, uyarıya rağmen devam ederse, ürettiği şey ne ise dükkânının çatısına çakılır, o çakılan malı görenlerde ondan bir daha alışveriş etmezmiş. Bu edep günümüzde de bir balta sapı gibi insanların aklının bir köşesinde duruyor olmalı!

Bunları nereden mi biliyorum! Konağa adım atanlar hem özü sözü aynı olan bir adamla tanışıyorlar hem de konağın tarihi ile. Mehmet bey eskiyi** yeniyle bozmayan, yeniye de sırt çevirmeyen amma lakin eskiyi neden koruduğunu, tarihin, kültürün zaman köprüsünde asimile olmadan korunması gerektiğini ve bunun nasıl yapılacağını bilen adamlardan. O hep anlatır, herkese anlatır. Bilmek isteyene de istemeyene de… Ben denk gelirsem bıkmadan dinlerim. Onu dinlemeyi hem sevdiğimden hem de yeniden ve yeniden öğrendiğimden…

Belli bir şiveyle konuşan insanları hep sevmişimdir. Mehmet bey de Mudurnu şivesi ile konuşur. İnsanlarla konuşurken samimidir. Kendini olduğu gibi sunar. İlk defa biriyle tanışırken de kırk yıllık ahbabıyla konuşurken de aynı samimiyetle konuştuğuna tanığım. Hayatla kurduğu ilişki kendi değerleri üzerinden. Oturması, kalkması, yaşam ritmi kendi kültürü üzerinden. Konakta da bu prensipler geçerli zaten. Hacı Şakirler, hayvan sevmeyenlere, çöpünü uluorta yere atanlara, saygısız insanlara karşı mesafelidir. İnsanlar hep bir masada yemek yer. Büyük bir masa donatılır. Ve o gün konakta her kim varsa yemek hep beraber yenir. Usülden olanla samimi olan burada kendiliğinden ayrılır. Hacı Şakirler ve Mehmet Cantürk bir elmanın iki yarısı gibi!

Soba ve ocak başı sohbetlerine müzik de karışır çoğu zaman. Saz konuşur, insanlar dinler.Türküler anlatır, insanlar dinler.

Konakta kalmış her insanın içinden geleni yazdığı bir defter uzatılır ayrılmakta olan konuğun önüne. İçlerinden biri aklımda kalmış ve anlatmak isteneni güzel anlatmış;

‘ayrıntılara girip orada yaşayacağınız birçok sürprizi önceden söylemek istemem. asıl mesele beklentinizin ne olduğu. müşteri olmak mı, misafir olmak mı! beklentiniz otel mi, konak mı! eşya mı, ortam mı! yenilik mi, yaşanmışlık mı! odada televizyon olması mı, odanın bir hikâyesi mi olması! Ayrılırken tokalaşmak mı, dostça kucaklaşmak mı!’

Varın, siz karar verin..

Mudurnu Hacı Şakirler Konağı

0 532 281 35 14 – 0 374 421 38 56

www.hacisakirlerkonagi.com

 

*Kaşık sapı yöresel bir yemektir. Hamur mantı gibi açılır, içine hiçbir şey konulmadan kapatılır. Üzerine keş denilen özel yapılmış bir tür yoğurt rendelenir. Üzerine tereyağı serpilir. Onun üzerine ceviz. Bu hareket bir kez daha yenilenebilir. O zaman çok daha lezzetli olur.

 

www.mudurnuhaber.com

Taşçılar Köyü ne Jeotermal yatırımı

Taşçılar Köyü ne Jeotermal yatırımı

Mudurnu ilçesi Taşçılar Köyü sınırlarında bulunan  Jeotermal Kaynak suları için sondaj  kuyusu açılarak ihale yapılıp işletme hakkı kiraya verilecek.

İL GENEL MECLİSİNDE KARAR ALINDI

Bolu il genel Meclisi Eylül  güncesinde Mudurnu ilçesi Taşçılar Köyü hudutları içerisinde  yer alan  Jeotermal sular ile ilgili bir karar alındı.

06.09.2013 tarih ve 274 sayılı karar: İlimiz, Mudurnu İlçesi, Taşçılar Köyü hudutları içerisinde İl Özel İdaresine ait AR-2012140006 numaralı jeotermal kaynak arama ruhsatlı sahada 5686 sayılı Jeotermal kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ile uygulama Yönetmeliği çerçevesinde sondaj kuyusu açtırılarak ihale ile 25 yıllığına işletme hakkının kiraya verilmesi ile ilgili Ruhsat ve Denetim Müdürlüğünün 05.09.2013 tarih ve 5933 sayılı yazısı okunarak konu üzerinde yapılan müzakereler sonucunda; konunun incelenmek üzere Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesine oy birliğiyle karar verildi, denildi.

YATIRIMCILAR ARANACAK

Gerekli çalışmalar sonrasında Taşçılar Köyünde Jeotermal suyun gerekli miktar ve sıcaklıkta gün yüzüne çıkmasının ardından bu bölgede de değişik  Jeotermal tesislerin yapılması için  yatırımcılar aranacak.

Mudurnu ilçesi Taşçılar Köyü içerisinden geçen   dere kenarında kendi cazibesi ile çıkan Sıcak  su yıllardır  dere suyuna karışarak  akmaktaydı. Taşçılar Köyü Muhtarı Celal TAŞÇI  Köylerinde atıl bulunan ve yıllardır boşa akan  Jeotermal  suların  çalışma yapılarak  yatırımcı aranmasına köy halkı olarak çok sevindiklerini ifade ederek, Köyümüzde yapılacak olan bir yatırım bizi çok sevindirir, buralar canlanır, köyümüze neşe gelir dedi.

Haber: Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

Tarih ten bu güne Mudurnu Belediye Başkanlıkları

Tarih ten bu güne Mudurnu Belediye Başkanlıkları

Mudurnu Haber olarak 1963 yılından bu yana Mudurnu ilçemizde Hangi Parti hangi yıllarda Belediye Başkanlıklarını kaç seçmen ile ve Seçimlere katılım oranları ile  kazanmış sizlerle paylaşmak istedik.

 YIL 1963  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI  YTP (Yeni Türkiye Partisi)

Kazanan Parti: (YTP)

Seçmen Sayısı: 

2.145

Katılım: 

%72.35

 

Parti Oy %
CHP

405

29.48

MP_

27

1.97

YTP_

883

64.26

BAGIMSIZ

59

4.29

Diğer

0

0.00

 YIL 1968  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   AP (Adalet partisi)

Kazanan Parti: (AP)

Seçmen Sayısı: 

2.056

Katılım: 

%68.24

 

Parti Oy %
AP

795

61.48

CHP

280

21.66

BAGIMSIZ

218

16.86

Diğer

0

0.00

 

 

YIL 1973  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   AP (Adalet partisi)

Kazanan Parti: (AP)

Seçmen Sayısı: 

2.215

Katılım: 

%58.19

 

Parti Oy %
AP

730

60.43

CHP

97

8.03

BAGIMSIZ

381

31.54

Diğer

0

0.00

YIL 1977  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   AP (Adalet partisi)

Kazanan Parti: (AP)

Seçmen Sayısı: 

2.426

Katılım: 

%72.18

 

Parti Oy %
AP

952

57.21

CHP

702

42.19

BAGIMSIZ

10

0.60

Diğer

0

0.00

 

YIL 1984  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   ANAP (Anavatan partisi)

Kazanan Parti: (ANAP)

Seçmen Sayısı: 

2.468

Katılım: 

%94.53

 

Parti Oy %
ANAP

1.177

52.88

DYP

415

18.64

SODEP

634

28.48

Diğer

0

0.00

 


YIL 1989  MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   SHP (Sosyal Demokrat Halkçı parti)

Kazanan Parti: (SHP_)

Seçmen Sayısı: 

3.180

Katılım: 

%89.81

 

Parti Oy %
ANAP

802

29.01

DYP

560

20.25

RP

89

3.22

SHP_

1.314

47.52

Diğer

0

0.00

 

YIL 1994 MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   SHP (Sosyal Demokrat Halkçı parti)

Kazanan Parti: (SHP_)

Seçmen Sayısı: 

3.505

Katılım: 

%95.92

 

Parti Oy %
ANAP

699

21.56

DSP

88

2.71

DYP

389

12.00

MHP

331

10.21

RP

233

7.19

SHP_

1.502

46.33

Diğer

0

0.00

YIL 1999 MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   CHP (Cumhuriyet Halk   partisi)

Kazanan Parti: (CHP)

Seçmen Sayısı: 

3.433

Katılım: 

%91.96

 

Parti Oy %
ANAP

575

18.83

BBP

10

0.33

CHP

1.012

33.15

DSP

532

17.43

DYP

298

9.76

FP

268

8.78

MHP

358

11.73

Diğer

0

0.00

YIL 2004 MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   AK PARTİ (Adalet ve Kalkınma Partisi)

Kazanan Parti: (AKPARTİ)

Seçmen Sayısı: 

3.531

Katılım: 

%85.02

 

Parti Oy %
BTP

30

1.03

AKPARTİ

1.417

48.85

DYP

132

4.55

CHP

1.166

40.19

GP

18

0.62

SP

9

0.31

MHP

129

4.45

Diğer

0

0.00

YIL 2009 MUDURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI   CHP (Cumhuriyet Halk   partisi)

Kazanan Parti: (CHP)

Seçmen Sayısı: 

3.438

Katılım: 

%90.11

 

Parti Oy %
AKPARTİ

786

26.30

BTP

9

0.30

CHP

848

28.37

DP

658

22.01

DSP

82

2.74

MHP

552

18.47

SP

54

1.81

Diğer

0

0.00

www.mudurnuhaber.com

Tarih Mudurnu da toplanıyor

Tarih Mudurnu da toplanıyor

Mudurnu Tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Geçmiş dönemlerde “Anadolu Trakyası” ve “Bitinya” adlarıyla anılan Bursa-İzmit-Bolu bölgesinin ortasında önemli ticari ve askeri yollarin kavşağında yer alır.  Mudurnu , M.Ö. 5000 ve M.Ö. 2000 yıllarında Hititler tarafından yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır.

Mudurnu ilçesi M.Ö. 7. yy. ‘da parayı ilk defa kullanan Lidya şuurları içinde yer alır.  Mudurnu İlçesinin  ilk kuruluş yeri şimdiki yerleşme merkezinin doğusunda bulunan Hisar Tepesidir.  ilçe adını  Bursa Tekfurunun kızı Matarni adına yapılan kaleden ismini almakta olup, zamanla değişerek Mudurnu ismini almıştır.

 

Mudurnu ilçesi Musalla Mahallesinde  Vakıflar Bölge müdürlüğüne ait olan ve Mezarlık ve Elma Bahçesi olarak kullanılan alan Mudurnu Belediyesi Tarafından kiralanarak  ilçe genelinde ve köylerde bulunan eski tarihi kalıntı taşlar getirilerek burada Açık Hava Müzesi oluşturulacak.

 

Musalla Mahallesinde bulunan  Mezarlık , içersindeki hiç bir ağaca dokunulmadan  köylerden ve çevreden getirilen taşlar ile donatıldı. Mezarlık içesine kaldırım taşları ile  yürüyüş alanları oluşturularak, ilçeyi ziyaret eden Turistlerin   rahatça gezmesi planlanıyor.

 

Haber: Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ

 
18 MART 1915 tarihini her gördüğümde aklıma sıradan bir tarih değil;bir devrin battığı,paramparça olmuş bir milletin yeniden dirilişinin bir destanı gelir.18 mart 1915 tarihini gördüğüm de bugünlerde gördüklerimiz değil,din,dil,ırk,mezhep ayrımı yapmadan dedelerimizin kenetlenmesidir.
 
18 mart 1915 tarihini şu kısa şiir benim duygularıma bir nebze olsun tercüman olabilir

Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdi
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
 
bu yazımda tarihi içeriğe girmeyeceğim.bize bu savaştan yansımış manevi değerleri öne çıkarmayı uygun buldum.
geçenlerde okuduğum bir yazı çok duygulandırdı.57.alayda savaşan komutanlardan biri ağır yaralanmış.yaralı yattığı yerden askerlerden kaldırmalarını emretmiş.askerler komutanım çok ağır yaralısınız demişler.ben size emrediyorum demiş.ayağa kaldırdıkları komutan bir süre sonra askerlere yere yatırmalarını emretmiş.askerler neden ayağa kaldırma emrini verdiğini istemeden komutan sormuşlar.evlatlarım az önce buradan peygamberimiz geçti.o buradayken ben onun karşısında nasıl yerde yatarak saygısızlık yapabilirim ki demiş.
 
işte hemşehrilerim bizler böyle ecdadların torunlarıyız.peki biz onlara layık olmak için ne yaptığımızı düşündük mü hiç.sizlere tarihe mal olmuş seyit onbaşı anımsatmak istiyorum;
 

Çanakkale Savaşı’nın kahramanlarından Seyit Onbaşı’nın tartışıldığı bu günlerde çok önemli bir bilgi ortaya çıktı. 1936 yılında bir gazeteye röportaj veren Seyit Onbaşı, Çanakkale Savaşı’nın ruhunu taşıyan o fotoğrafın nasıl oluştuğunu an be an anlatıyor!

Çanakkale Savaşı’nda Seyit Onbaşı olayının ‘gerçek dışı’ görülerek alan kılavuzları ders kitabından çıkarılmasının yankıları devam ediyor. Bu arada Seyit Onbaşı’nın bir gazeteye röportaj verdiği ortaya çıktı.

Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay’ın verdiği bilgiye göre Seyit Onbaşı olayı, 1936 yılında Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Gıyas Tekin Bey’e anlattı. Küpürü yıllardır saklanan haberde Seyit Onbaşı’nın sözleri özetle şöyle aktarılıyor:

“Kilitbahir Mecidiyesi’ndeki uzun 24’lüklerin üçüncü topunda idim. Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenik (hafif) geliyordu. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu.”

 

işte görüyorsunuz bizim ecedadımızı.kendi kişisel menfeatlarını öne çıkarmadan sadece vatanı için canını dişine takarak neler yaptığını.

 

yazımı fazla uzatarak sizleri sıkmak istemiyorum fakat beni çok etkileyen yaşanmış bir hikayeyi anlatmadan geçemeyeceğim.ZONGULDAKLI bir gazi dedemizin hikayesi;CONKBAYIRINDA yaralanan bir gazi.

 

-CONKBAYIRINDA ayağımdan bir ay boyunca çarık çıkmamıştı.ayağımda bir sıcaklık hissettim.çarığı bir çıkardım ki içi kan dolmuş.biraz sonra kan kaybından bayıldım.İSTANBULA hastaneye götürmüşler,gözlerimi orada açtım.ZONGULDAKTAN anam duymuş geldi İSTANBULA.hastanede benim ayağımdaki yarayı  görünce

-utanmadın mı bu kadarcık yara için ta ÇANAKKALE den İSTANBULA gelmeye.

-doktorlar ne diyonuz ya! moralini bozmayın hastanın bu basit bi şey değil bir ayda zor iyileşir.

anam döndü bi de doktorlara gürledi

-madem öyle bunu 1 ay sonra ÇANAKKALEYE geri göndereceksiniz.

-ben onu;beni şehit anası yapacak diye büyüttüm.

o hastane de 1 ay yattığı zaman içinde anası da 1 ay gönüllü hemşirelik yapmış.

 

GÜN BİRLİK İÇİNDE olmamız gereken ZAMANDIR.her karış toprağı şehit kanıyla bezenmiş ve rengini şehitlerin kanından almış ALBAYRAĞIMIZIN,bu VATANIN VE TOPRAKLARIN GERÇEK SAHİPLERİ ŞEHİTLERİMİZİNDİR.bazen içimden bu şehitler bugünleri görseler şehit düşmeden kahırlarından ölürler diye iç geçiriyorum.

 

sözlerimi şu şiirle bağlamak istiyorum,

 

 

TÜRKİYE’YE NEDEN TÜRKİYE DENMİŞ
BU İSİM BU YURDA GÖKTEN Mİ İNMİŞ
DEMEK Kİ APAÇIK BEDEL ÖDENMİŞ.
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
BEDELİ SAYISIZ ŞEHİT OLMUŞ CAN
BEDELİ BAYRAĞI AL EYLEYEN KAN
NE İSTERSE VERDİK BİZDEN VATAN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
LAZ DA BEN,ÇERKEZ DE BEN KÜRT DE BEN
BUNLAR AZA,EL-KOL.TÜRK!TÜRK BEDEN
AĞZI OLAN KONUŞMASIN BİLMEDEN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN!RAHMETLİ MEHMET AKİF ERSOY’UN BELİRTTİĞİ GİBİ YÜCE MEVLAM BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRTMASIN!
 
Yusuf  TANRIKULU   MUDURNU HABER İSTANBUL   www.mudurnuhaber.com
 
Çanakkale destanını yaratan, başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, çanakkale zaferini kazanarak vatan ve bayrağı için şehit olan kahraman mehmetçikleri minnet ve şükranla bir kez daha  anıyoruz..Aziz ruhları şad olsun…

MUDURNU HABER AİLESİ
 

Öğrenciler Cuma Duasında


Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tarih Bölümü 2. sınıf 1. ve 2. öğrenim öğrencileri Mudurnu ve Göynük ilçelerine gezi düzenledi.

Bölüm öğrencileri, Selçuklu sosyo ekonomi dersi kapsamında Mudurnu ve Göynük ilçelerinde Ahi geleneğini araştırmak için geziye katıldılar. Mudurnu ve Göynük ilçelerinde Ahilik ile ilgili Esnafları ziyaret eden 80 öğrenciye Bölüm öğretim Üyesi Yrd. Doç. Tülay Metin eşlik etti.

Öğrenciler CUMA Duasında

Yüzyıllardır Mudurnu ilçesinde gelenek haline gelmiş Cuma (Esnaf Bereket) duasına öğrencilerde katıldı. Öğrenciler Mudurnu Demirciler Çarşısındaki Dua sonrasında, dua ile ilgili katılanlardan bilgi aldılar. Geleneksel Duada Hayır ekmeği ve Lokum ikram edildi.

 

www.mudurnuhaber.com

Mesut ŞENER Mudurnu Haber de

    MESUT ŞENER

1946 yılında Ankara’nın Nallıhan ilçesinin Nallıdere Köyü’nde doğdu. Çiftçilikle uğraşan ailenin üç erkek çocuğundan en küçükleri. İlkokulu köyünde, ortaokulu Nallıhan’da, liseyi İstanbul Haydarpaşa Lisesinde okudu. 1964 yılında Nallıhan’ın Belenören Köyü’nde beş ay vekil öğretmenliği yaptı.

1969’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümünü bitirdi. Askerliğini yedeksubay olarak Urfa’da yaptı. Bir yıl çiftçilikle uğraştıktan sonra İş ve İşçi Bulma Kurumunda memuriyete girdi.

1974 yılında TRT’ye geçip Ankara Televizyonunda yirmi yıl kurgucu olarak çalıştı. 1994’ten itibaren on beş yıl bilgi yarışması programı yapıp yönetti.

1968 yılında ODTÜ Keban Kurtarma projesinde görev aldı, araştırması ODTÜ’ce yayınlandı.

Nallıhan hakkında yazdığı NALLIHAN adlı kitabının ilk baskısı 1998, ikinci baskısı 2001 yılında yayınlandı.

Nallıhan hakkında 2006 yılında çektiği Nallıhan’ı tanıtıcı belgesel TRT televizyonu kanallarında gösterildi.

Nallıhan hakkında yazdığı makaleler Nallıhan Vakfı Yıllıklarında yayınlandı.

Yayın hayatına yaptığı katkılardan dolayı sürekli Sarı Basın Kartı sahibi.

Evli, iki çocuğu var.

…………………………………………………………………………………………………………………………………

Nallıhan kitabı yazarı Mesut Şener’in

“Mudurnu’ya komşu ilçe Nallıhan” adlı yazısı

Mudurnu’ya komşu ilçe NALLIHAN

Bir zamanlar pirinci ve tiftiği ile ünlü iken günümüzde ise domatesi ve ipek iğne oyaları ile ün salan Nallıhan, Karadeniz Bölgesinin Batı Karadeniz Bölümünde yer alır. Çok yakınından geçip Sakarya Nehrine dökülen Nallı Çayı vadisinde, doğu ve kuzeyi yüksek dağlarla çevrili çukur bir alanda kurulmuştur. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 625 m, yüzölçümü 1978 km² dir.

2 beldesi ve 75 köyü olan Nallıhan Ankara’nın en uzaktaki ilçesidir. Ankara-Eskişehir-Bolu üçgeninin ortasında kalan Nallıhan; Ankara’ya 160 km, Bolu’ya 100 km, Eskişehir’e 130 km uzaklıktadır.

Ankara’yı İstanbul’a bağlayan ipek yolu üzerinde yer alan Taraklı-Göynük-Mudurnu-Nallıhan-Beypazarı-Ayaş gibi tarihi ilçeler son yıllarda kendilerini tanıtmaya, turizm pastasından pay almaya çalışmaktadırlar. Beypazarı bunu başardı, sıra diğerlerinde. Nallıhan’da bunlardan biri.

Nallıhan;

Dünyaca ünlü halk ozanımız Yunus Emre’nin hocası Taptuk Emre’nin yaşadığı topraklardır.

Yunus’un hocası Taptuk Emre’nin türbesi bu ilçededir.

Nallıhan;

Ülkemizde ilk hidroelektrik santralinin (Sarıyar Barajı) yapıldığı yerdir.

Nallıhan;

Ankara Tiftik keçisinin bir zamanlar en çok yetiştirildiği ve keçilerin en iyi elyaf verdiği yerdir.

Nallıhan;

Türkiye’de iğne oyaların ipek böceği kozasından elde edilen iple yapıldığı yerlerin başında gelmektedir. İpek iğne oyaları ile ünü her geçen gün artmaktadır.

Nallıhan;

Tarımsal üretimde çeltiğin yerini alan “domates”le de İstanbul pazarında ünlenmektedir.

Nallıhan;

Orman içi köylerinde başlayan döviz getirici yaban domuzu avcılığı ve yaban koyunu koruma sahası ile de ilgi çekmekte, yayla turizmine kucak açmaktadır.

Nallıhan’da;

İçinde Kara leyleğin de olduğu 168 kuş türünün yaşadığı Nallıhan Kuş Cenneti Milli Parkı görülmeye değer yerlerin başında gelmektedir.

Adını ilçeye veren tarihi Kocahan, yaşları iki bin yıl olduğu sanılan ardıç ağaçlarıyla kaplı Hoşebe dinlenme alanı ve Uyuz Suyu Şelalesi diğer görülmesi gereken yerlerdir.

 Mesut ŞENER   Mudurnu HABER  Ankara

www.mesutsener.com.tr   www.mudurnuhaber.com

 

 

 

Mudurnulu Genç Eğitimci Mudurnu Haber de

 

Mudurnulu Genç Eğitimci Kardeşimiz İbrahim DURSUN  bundan böyle Mudurnu Haber  ekibinde  köşe yazıları ile yer alacak.

BAŞLARKEN                                                                                                  

Sevgili Okurlar, tarih ve kayıt yazının icadı ile başlayan süreçtir.

İslam’ın birinci emri oku, hemen ardından gelen ayetlerde yazdır.

Ezcümle yazmak iyiyi, güzeli, doğruyu… Bu nedenlerden ötürü doğduğum memlekete ve memleketimle ilgili sosyal, kültürel, tarihi, güncel olan konuları bir sosyal bilimci gözüyle yazmaya çalışacağım. Kalemimizde sevgi, barış, kardeşlik ve Mudurnu lehine olanlar yer alacak.

Çünkü bu memleket sahip bırakılamayacak kadar güzel görmezden gelinemeyecek kadar zengin kültür ve tarihe sahiptir. Önce bu zenginliği çocuklarımıza, sonra aydınlarımıza ve halkımıza anlatarak yaşatabiliriz.

Önce ben, yalnız ben, sadece ben diyenler geleceğe ve kendilerine yaşama şansı tanımazlar. O nedenle ben değil biz olmalıyız. Aklımızın erdiği doğru bildiğimiz konuları aktarmaya çalışacağız.

Bu düsturla Mudurnu haber sitesine, Aydın Özpelite bu köşeden yazmamıza vesile olduğu için teşekkür ederiz.

Memleket İsterim

Yazının başlığı Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim “ şiirine atıfta bulunarak alınmıştır.

Ne diyor Cahit Sıtkı mısralarında:

MEMLEKET İSTERİM

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Yazar: CAHİT SITKI TARANCI

Hâsılı güzel memleketimizin Cahit Sıtkı’nın mısralarındaki kadar içten ve güzel olması dileğiyle.

Saygılarımla…

 İBRAHİM DURSUN

www.mudurnuhaber.com

 

Görmediğiniz Güzellikler için MUDURNU ya tekrar bekleriz

Abant İzzet Baysal Üniversitesi MUDURNU SÜREYYA ASTARCI Meslek Yüksek Okulu önünde bulunan TAK ‘a  yeni  levhalar monte edildi.

Bolu istikametinden gelenler TAK üzerinde  Tarih,Sanat ve Kültür Kenti Mudurnu’ya  HOŞ GELDİNİZ ibaresini görecekler.

Mudurnu ziyaretinden dönüşte ise ziyaretçilerin  Mudurnu ilçesinde daha çok gezip görecekleri yer  olduğunu belirtmek için bir uyarı Levhası dikkat çekiyor.

 GÖRMEDİĞİNİZ GÜZELLİKLER İÇİN TEKRAR BEKLERİZ

Levhada  Mudurnu ilçesindeki gezip, görmedikleri güzellikleri tekrar gelerek görmek için  misafirler yeniden Mudurnu ya davet ediliyor.

www.mudurnuhaber.com

İstanbul Notları ve Emit Turizm Fuarı

İstanbul Notları ve Emit Turizm Fuarı

 

       Her yıl geleneksel olarak yapılan Emit turizm fuarına katılmak üzere 8 Şubatta Mudurnu’dan ayrıldım. Öncelikle basından heberdar olduğum Panorama 1453 tarih müzesini gezdim üç boyutlu görselliğin ve ses efekt’lerinin yer aldığı müzeyi görmenizi isterim. Fetih 1453 filmide bu günlerde vizyona girdi. Umarım müze ve fetih filmini izleyenler açısından tarih kitaplarında okutulan çoğu hikâyeden oluşan yazılımlarıyla değil fethin çağının en modern ordusuna sahip olmanın ve üstün bir mühendislik hesaplamasının ürünü olduğu anlaşılır.

     Mudurnu Gönüllüleri

      Fuar gözlemlerine geçmeden önce Mudurnulu yâda Mudurnu gönüllüsü, dostu olan sosyal sorumluluk sahibi işi gereği İstanbul’da yaşayan arkadaşların daveti ile toplantılarına katıldım. Günümüzdeki endüstrinin insanı yalnızlaştıran, bireyselleştiren, bölüp, parçalayıp daha çok “tükettirmek”üzerine kurgulanmış yaşam biçimlerine karşı İstanbul’da yağan kara, trafiğe, iş yorgunluğu ve yoğunluğuna rağmen Mudurnu için bir araya gelen arkadaşların azim ve çabasını görünce çok mutlu oldum. Şifai olarak kendilerine ettiğim teşekkürü ve tebriki buradan tekrar ediyorum. Aylık olağan toplantılarına eski Bld. Başkanı Metin Soygür’üde davet etmişlerdi. Oluşumun ismi şimdilik belli değil ama kendi deyişleriyle platform diyelim. Bana sorarsanız ismi de önemli değil önemli olan benim gördüğüm kararlılık, azim ve Mudurnu’ya duydukları sevgi… Platformu oluşturan arkadaşlar kendi yöntemlerince toplantıyı başlayıp katılanların kısa kendini tanıtma faslından sonra misafir olarak davet ettikleri Metin beye söz verdiler Metin Bey başkanlık döneminde neleri yapmaya çalıştığını neleri yapamadığını, başkanlığın okulunun olmadığını ve yaşanılarak tecrübe ile öğrenildiğini Hızır fakı sokak sağlıklaştırma projesi gibi projelerin geçmişten geleceğe kurumsal devamlılık anlamında takip edilerek yapıldığını kurumlar idareciler ve seçilmişler arasında hizmet için dargınlık olmaması gerektiğini vb. deneyimlerini ve Şeyhül-İmran vakfı olarak neler yapmak istediklerini anlattı.

      Söz sırası bana gelince bende dilimin döndüğünce her platformda anlatmaya çalıştığım eksikliğini gördüğüm konuları anlatmaya çalıştım. Kısaca geçmişte neredeydik nereye geldik bu günkü durumumuz, gelecek için planlarımız vb. Bir an evvel bugün ve yarınlar için neleri yapmamız gerektiğini ana başlıklarıyla on beş yirmi kalem tutan ve maddeler halinde gerekçeleri çözüm önerileri ile birlikte anlatmaya çalıştım. Özet olarak şunu söyleyeyim Mudurnu’da bizim eksiklerimizden biriside bizler kurumsal ve sivil sorumlular birbirimize kendimizi ispat etme kabullendirme durumuna düşüyoruz oysa sivil toplumun önünü açsak destekçisi ve takipçisi olsak hep beraber başaramayacağımız iş yok. İşte İstanbul platformunun gücüde burada. Platforma katkıda bulunmaya çalışan arkadaşlar gönüllerince Mudurnu’ya katkı sağlamaya çalışıyorlar ve gönüllü birliktelik ve sorumluluktan açıkçası ben çok ümitliyim.

       Emit

       Ayın dokuzunda gezi ve tanıtım amaçlı Emit turizm fuarına gittim. Genel olarak emit turizm fuarı ile gözlemlerim? Emit büyük bir turizm endüstrisi bu günkü halimizle bu endüstrinin içinden pay alabilmemiz zor. Şirketlere yönelik hafta içleri konferans ve seminer salonları olacak bu hizmetleri verirken butik oteller ve tarihi pansiyon evlerde konaklama olacak yeterli gelmese onarımı yapılan yerler çürümeye terk edilmeyip pansiyonculuğa açılacak. Vs. Bırakın bunları Cumartesi günü değil hafta içi dört otobüs gelse park ettirecek düzeni sağlayamadık. Yirmi yıldır boşa akan sıcak suya bakıp duruyoruz. Vc’lerden ürün satışına birçok sıkıntımız var. Vatandaşa Mudurnu’da yedirdiğimiz tavuğun İstanbul yâda Ankarada’kinden ne farkı var. Burası tavuk memleketi bir fark olmamalımı!   

Fuar ve tanıtımla ilgili bir sürü şey yazıldı söylendi biz tanıtımı iyi yaptık köt yaptık diye bir şey yazmayacağım nedeni Emit fuarı ile gözlemlerimi yukarıda yazdım.Burada sadece şunu söyleyim güzel bir atasözümüz var sevgili Kamuran hocamda yeri geldiğinde çok güzel söyler “Gelinin güzelliği,Damadın harcındandır ”diye bu kadar bütçeye bu kadar köfte…Ben her zaman nerde olursa olsun tanıtıma katılacak arkadaşların STK lar dan ve o ilçede elini taşın altına koyan yani bir anlamda “canı” yananlardan eski eve yüz milyarlarca para harcayıp,personel istihdam edip,kara kışta ısıtıp burayı nasıl yaşatabilirim diyenler “Allahtan sağlık Devletten aylık diyenlerden” daha fazla  sorumluluk alır diye düşünüyorum.Bu yazdıklarımdan şimdiye kadar tanıtım için gidenler sorumluk almaz anlamı çıkmasın herkes elinden geldiğince iyi şeyler yapmaya çalıştı.Tanıtım kimsenin tekelinde değil yaşadığımız yeri tanıtmak tarihini,kültürünü bilmekte insani sorumluluğumuzun gereği.Hep söylerim elli rehberlik belgesi olan bir yerde resmi kurumlarda çalışıp “mesai saati” bittikten sonra yaka kokardını takıp Mudurnu’ya gelen bir misafirimize bırakın tanıtımı gezdirmeyi nasıl yardımcı olabilirim diye soran varsa  beni bulsun Musallaya kadar götürüp baklava ikram ederim.Tv çekimleri turizm festivalleri vb. tanıtımdan sorumlu olan  arkadaşlar düzenli ve devamlı bir çalışma yapılması lazım.Yapılacak bir iki toplantı ile olmuyor.Şimdiden bu seneki ve seneye olacak  festival ve fuarlar için çalışmalar başlamak lazım.Tanıtım işi şehri kamusal ve yerel anlamda idare etmesi gereken ve başka bir sürü işi olan kurumlara bırakmadan sivil toplum üstlenmeli tabi bu kurumların tam desteğini de  görebilmeli.Şu an için sivil toplumda da böyle bir birliktelik yok maalesef.Emit fuarı öncesi Mudurnulu turizmciler 10000 adet ayraç bastırıp fuarda dağıtmak istedik ancak dağıtımda başarılı olmadık.Stantlarda duran arkadaşlar ne dağıttıysa onunla kaldık.

      Emit fuarı ve Mudurnu haber       

       Fuara gittiğim gün Mudurnu haber portal sahibi Aydın beyle görüşmemizde Kamuran hocanın fuara davet ettiğini ama acil işi çıkması nedeniyle gelemeyeceğini söyleyince her gün yüzlerce kişinin Mudurnu’da ne var ne yok diye baktığı sitede haber olması için birkaç fotoğraf göndereyim dedim. Fotoğraf makinemin şarjı Panorama 1453 de çekim yaparken bittiğinden cep telefonum ile ışığı iyi olan yerlerden değişik fotoğraflar çekip akşam arkadaşımın evinden ve gönderecek alet edevatta yanımda olmadığından dolayı arkadaşımın çocuklarından yardımcı olmalarını rica ettim. Onlarda sağ olsun amca bu işler kolay deyip fotoğraflardan birkaç tanesini bluetooth üzerinden bilgisayara oradan da Mudurnu habere attım. Ancak fotoğrafları gönderirken hangi foto gitti diye de bakmadım. Ancak ertesi gün telefon trafiği başlayınca konudan haberim oldu. Fotoğrafları ben gönderdim zaten giden fotolar arasında karagöz, hacıvatla kendimde varım. Fotolara yorumda yapmadım iller ilçeler değişik objeleriyle öne çıkmaya çalıştılar gibi kısa notlar yazdım. Benden bu fotolar kendine ulaşınca Aydın kardeşim İHA haber ajansından aldığı iki fotoğrafla Göynük haberi yapınca beni arayanlar ve aramayanlar neden Mudurnu’nun fotoğrafları ve haberleri yokta Göynüğün var diye üstelik daha fiyakalı diye serzenişte bulundular. Bu konu ile ilgili A)Ben Aydının kasıtlı haber yaptığını hiç düşünmedim. B)Mudurnu haberde 2007 yılından bu yana köşe yazısı yorum vb. yazıyorum bu güne kadar kimsenin yazısına haberine karışmadım nasıl haber yapması gerektiğini söylemedim. C)Bu süre içerisinde haber portalı sahibi tarafından yazdığım yazı ve yorumların hiç birine şunu böyle yaz yâda yazma diye kimse müdahale etmedi ne düşünüyorsam onları yazdım söyledim. D)Ama dışarıdan Mudurnu haberde yazı yazmam gerektiğini söyleyen birkaç kişi oldu. E)Herhangi bir konuda karşı tarafı taraflı davranıyor diye eleştirmek için önce kendimizin tarafsız davranması gerekir diye düşünüyorum. F)Kimse için önyargılı düşünmem ve davranmam çünkü bu güne kadar vicdanları ölçecek bir terazi bulamadı. Bunu en iyi ölçebilecek adalet terazisi şimdilik kamuoyu! G)Ayrıca rekabet iyidir www.mudurnuhaber.com da Emit fuarı ile haber yok o yazmasa ben yazarım diye İlhami Bey  www.mudurnuhaber.org  da Mudurnu nun Emitteki standından nerdeyse canlı yayın yaparak bizi an be an haberdar etti.   

H)Yapıcı haber ve eleştiriler insanların ve kurumların yanlışlarını gösterir doğrunun bulunmasına yardımcı olur. Varsa demokrasilerde yerelde ve genelde önemli olan iktidarda olanın değil muhalefette olanın ne dediğidir ve onun fikri özgürlüğüne saygı duymaktır.

Mehmet Cantürk www.mudurnuhaber.com

Mudurnu 20.02.2012

Mudurnu Haber

Mudurnu Haber

RUHUN NURU MUDURNU

RUHUN NURU MUDURNU
 
   16. EMİT TURİZM FUARI ‘nda tarihi,turistik şirin ilçemizi tanıtan kaymakamlığımıza,Mudurnu Belediyemize,kurum ve kuruluşlarımıza,Kent konseyimize ve de Mudurnu sevdalılarımıza candan teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
 
   Mudurnu’muzun kalkınması için yapılan etkinliklere katılmak Mudurnu yarenlerimizin milli bir görevidir. Bu görevi safsaklamak veya  bu görevi yapmamak adına mazeret göstermek asla kabul edilemez. Hele hele hangi siyasi düşüncelerden olursa olsun bireyler Mudurnu’nun çıkarları olunca tek yüreklilikte olması gerekir. Artık bu görev farzdır  kendini bilen aklı selim  hemşehrilerimiz adına. Birliktelikle yapamayacağız hiç bir iş yoktur geçmişi tarih ve kültürle harmanlanmış bizler için.
Hep derim.İlçemizin başarılı  ticari ve ekonomik formatı yüz yıllar öncesine dayanır. Atalarımız; ahilik düsturunun hakçı ve adil yönüyle çalışarak bizlere karizmatik bir kültür mirası bırakmıştır. Bizlerin tek yapacağı şey çağımızın teknolojisini kullanarak bu mirası çağdaş seviyeye çıkarmaktır . Bu da yediden yetmişe herkesin gönül potasında projeler üretmesiyle yaşama geçer.
  
Kadını erkeğiyle
Hep birlikte elele
Mudurnu yarenleri
İşine olur köle.
 
Kötüdür fitne fesat
Yaparsan işler kesat
Birliktelik olunca
Dört mevsim olur hasat.
 
Ahilik kültüründe
Ölçüde olmaz hile
Fitneye destek veren
Uyma sakın cahile.
 
Mudurnumun esnafı
Can verir her demire
Buraların havası
Ömür katar ömüre.
 
Beyazıt’tan bu yana
Şifalıdır hamamı
Yeşillikle bezenmiş
İlçemizin tamamı.
 
Yaylalarda yoğrulur
Kaşıksapılık keşi
Mudurnu’mun esnafı
Aramaz üçü beşi.
 
Doğruluğun timsali
Hak’kı bilen Ahi’dir
Mudurnu’muz esnafı
Mesleğinde dahidir.

Mudurnum

Havasıyla suyuyla
Cennetsin Anadolum
Dağıyla ovasıyla
Cömertsin sen Mudurnum…
Gönlümde yudum yudum
Tükenmiyen umudum
Ben seni bende buldum
Sevdamsın sen Mudurnum…Ilgıt ılgıt yelinle
Bağlarında gülünle
Şakıyan bülbülünle
Mest olurum Mudurnum…Melek Hanım,meşeli
Nağmeleri neşeli
Aşkına bak düşeli
Yürek yanar Mudurnum…Tereyağlı helvanla
Yare bağlı sevdanla
Güzelliğin, edanla
Dillerdesin Mudurnum…

Petek petek balınla
Çiçek çiçek dalınla
Gelin gibi halinle
Baharımsın Mudurnum…

Bulut bulut dağların
Umutlarım bağlarım
Sende gönül eylerim
Yarınımsın Mudurnum…

Koynunda şirin köyler
Dostu,yareni eyler
Aşıklar seni söyler
Türkülerde Mudurnum…

Dağındaki cerenle
Buz kaynaklı derenle
Cennet gibi yörenle
Her şeyimsin Mudurnum…

Dağın daşın gezerim
Seni söyler yazarım
Üç arşınlık mezarım
Sende olsun Mudurnum…

 

Abdullah Atay MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com

 

 Mudurnuca sevgimle……

Definecilerin Gözü Kararmış

Mudurnu ilçesi Tarih bakımından milattan öncelerde insanların yaşam merkezi imiş.

Mudurnu ve çevresinin Doğal zenginliklerinin yanısıra Manevi yönden de zengin olduğu herkes  tarafından bilinmektedir.

 

 KARAARSLAN BABA MEZARINI DEFİNECİLER  KAZDI

Gözünü para hırsı bürümüş Defineciler Her yıl  Anma günü düzenlenen Karaarslan Veli’ye ait Mezarı kazdığı ortaya çıktı.

Mezarın kazıldığını farkeden vatandaşlar olayı güvenlik birimlerine haber verdikten sonra, dışarı atılan toprağı yeniden kapadılar.

www.mudurnuhaber.com