KIZIN ADI (AB Ve ABD Açılımı)
KIZIN ADI (AB Ve ABD Açılımı) Kızın adı Teri’dir
Bakışları eritir Boy huy güzelliğine Ne söylense yeridir.Kızın adı Barbi’dir Her bir sözü harbidir Bir kez sevdimi seni Ömür boyu yar bilir. Oy Oksana Oksana Kızın adı Sahara Zengin kızı Edra’dır Kızın adı Ellene Kızın adı Sabrini Kızın adı Birdine Kızın adı Olga’dır Bakın bir de Fara’ya Severseniz Eden’i Vaz geçemem Kevin’den Görünce Ben Hazel’i Zengin kızı Melissa Kızın adı Tarin’dir Kızın adı Eva’dır Kızın adı Belinda Unutamam Piper’i Alırsanız Feme’yi Kızın adı Gala’dır Kızın adı Desire |
|||
Abdullah Atay www.mudurnuhaber.com
|
Mudurnulu Evliya Çelebi Adayının Avrupa Gözlemleri,
Mudurnulu Evliya Çelebi Adayının Avrupa Gözlemleri,
Yazının başlığı ve konusu Almanya Augusburg’tan Notlar olacaktı ancak Türkiye
deki arkadaşlar ve sosyal medyadan yoğun istek geldi; projenin adının ne olduğu ve kim
tarafından düzenlendiğine dair. Katıldığımız projenin adı;
T.C.
Avrupa Birliği Bakanlığı
Avrupa Birliği Eğitim Ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı
Leonardo Da Vinci – Hareketlilik Projeleri
(Avrupa Birliği Projesi)
Konu başlığı; Bolu’nun Tatil beldesi ve Abant Gölü diyarı Mudurnu ilçesinin
iç ve dış Turizm Potansiyelini artırmaya yönelik bazı Avrupa birliği ülkelerindeki
profesyonel Organizasyonların ve faaliyetlerin incelenmesi. Projenin Ulusal Ajans ve
SETA tarafından düzenlendiğini ve değişik Türk ortakları olduğunu biliyorum.
Almanya’ya geldikten sonra Mudurnu’dan geziye biz neden katılamadık diye
soran arkadaşlar oldu ben buna en son cevap verebileceklerden biriyim. Nedenine gelince
“Mudurnu da Turizm ve tanıtımla yeterince ilgilenmediğim için” ilk yazılan listede
ben yoktum. Son anda Programın konu başlığından haberim olup ta Mudurnu için böyle bir
proje olacak ve benim ismim yok? Ben böyle bir projeye katılmaya uygun değilsem kim
uygun diye sorduğumda en uygun sensin dendi. Peki, neden ismim yok o zaman dedim?
Tamam, birini siler seni yazarız dediler yani ben rahmetli Erbakan hocanın deyimiyle kerhen
yazıldım.
Bunun için gidenleri kim organize etti meslekleri ne Mudurnu ya ne katkıları olacak
diye sorarsanız www.mudurnuhaber.org sitesinde İlhami bey haber yaptı Belçika ve Almanya
katılan listeleri ve mesleklerini oradan görebilirsiniz.
Almanya Augusburg’tan Notlar;
İki Kasım günü sabaha karşı kafile olarak Mudurnu’dan ayrıldık. Sabiha Gökçen hava
alanından Almanya ve Belçika’ya giden ekipler ayrıldı. Almanya gurubu olarak saat 11.05
te uçağa binip yaklaşık iki buçukta Münih hava alanına inip servisle bir saatlik yolculuktan
sonra Augusburg’ta kalacağımız otele yerleştik. Şimdiden gezi projenin amacına ne kadar
uygun olacağını bilmiyorum!
Uçaktan indiğimden itibaren servisle giderken bir taraftan etrafı gözlemeye başladım.
İlk edindiğim izlenimler;
Tarlaların hepsi düzenli ve tarım yapılabilir durumda her taraf su kanalları ve tarlalara açılmış
asfalt yollarla çevrili idi.
Tarlalarda karaca yavruları serbestçe geziyor kimse vurmuyordu
Yol kenarlarında görüntü kirliliği yaratan kablolar yoktu
Şehirde kimse kornaya basmıyordu
Yerlerde çöp yoktu
Kırmızı ışıkta geçen, telefonla bağırarak konuşanlar yoktu, beş yüz yıllık binaları yıkıp rant
için müteahhit’e vermediklerinden her yer on beşinci yüzyıldan kalan binalarla dolu idi.
İnsanlar elektronik marketler yerine her köşe başında bulunan kitapçılara doluşuyordu.
Sokakta başıboş gezen sokak hayvanları yoktu.
Sabah altıdan itibaren günlük yaşam başlıyor akşam erken saatlerde herkes dinlenmeye
çekiliyor…
Dizi ve tv kirliliği yerine insanlar evlerinde aileleri ile vakit geçirmeyi tercih ediyordu.
Bavyera bölgesi soğuk olmasına rağmen işe gidenlerden pek çoğu bisikleti tercih ediyorlardı.
Alman toplumu Hitler faşizminden sonra ırkçılığın kötü bir şey olduğunun farkına varmış ve
geçmişi ile yüzleşmesinin bir ifadesi olarak ziyaret ettiğimiz meslek okulunun sınıf kaplarına
SCHULE OHNE RASSISMUS
SCHULE MIT COURAGE
(mealen “ırkçılık insanoğlunun yüz karasıdır” afişleri
asmışlardı.)
Kuşkusuz bir toplumu tanımak için uzun zaman lazım… Geçmiş genetik kodlarını
yaşam biçimini tanımadan yapılan her yorum yüzeysel gözlem olur benim yaptığımızda
sadece gözlem.
Augsburgta bu gün ziyaret ettiğimiz Mozart’ın babasının evinde turizm yetkilisin
yaptığı sunumda sordum. Belediyelerde Kültür birimi kanunla ikinci dünya savaşından sonra
1945 te resmileşmiş. Şu an Belediye ve özel şirket Augsburgu tanıtıyor.Yılda yaklaşık altı
yüz elli bin ziyaretçi alan bir yer rehberlik hizmetine çok önem veriyorlar guruplara iki rehber
tanıtım yapıyormuş biri anlatarak diğeri de epik tiyatronun da kurucusu olan Augsburg
doğumlu Bertolt Brecht’ten kısa tiratlar ve Mozart’tan parçalar söyleyerek turistin ilgisini
daha fazla çekiyorlarmış. Birde ellerinde tarihi değer ifade eden ne varsa korumasına ve
tanıtımına çok önem veriyorlar. Bizim evlerimizde bulunan sıradan objeleri bile koruma
altına almışlar. Okullarda yazı tahtasının kalitesi yerine eğitime önem veriliyordu. Her şey
vatandaşa güven odaklı olduğundan metro ve otobüslerde bilet kontrolü çatılarda çanak anten
yoktu.
Mozartın evinden kaldığımız otele dönerken yollara caddelere bakıp tarihi bir kiliseyi
ziyaret ettim. Tramvay raylarını eski kesme taşların arasına yapmışlar bir an düşündüm
acaba biz aldığımız için Andezit taşı bulamadılar mı diye? Yaptıkları yeni binalara bile eski
binadan söktükleri kapıları takmışlar.
Yerleşik kültürel birikime rağmen olumsuz olan birçok şeye şahit oldum,
Sokakta yürüyen insanların yüz ifadesinde yaşama dair ışık azdı.
Sokakta simitçi, çaycı köşe başında berber sokakta kedi, kuş yoktu. el ele tutuşanlar, küfürlü
konuşanlar telefonda bağırarak konuşanlar kırmızı ışıkta geçenler yok trafikteki ışıklar
engellilerin geçişine gör yapılmıştı. Nüfus yaşlı ve sokakta hamile bayanlar yoktu. Kitap
marketlerinde bayram ve yılbaşı kartların başında insanlar vardı. Birde normal musluktan
akan sular bizim piyasada satılanlardan daha kaliteli.
Mehmet Cantürk
Almanya Augsburg 05.12.2012
Not: Almanya Augsburg Gezi ve Fotoğraflarını görmek isteyenler Facebook: Mehmet
Cantürk sayfasından Almanya fotoğraflarını görebilirler.
MANİLER (20)
MANİLER (20)
Kışla bahar geçince
Gördüm yazın leyleği
Yarim benden göçünce
Gönlüm hüzün eyleği.
Seninle gönül bağım
Güllerden daha renkli Dilimde sevda şarkım Bülbülden de ahenkli…Baharımı süsleyen Dalımda papatyamsın Damarımı besleyen Falımda papatyamsın… Açarsın kardelenim Menekşe gül ve lale Can gibi can gördüğüm Hasretin buram buram Alındaki yazıyı Ateşte köz eyleşir
|
RUHUN NURU MUDURNU
RUHUN NURU MUDURNU
16. EMİT TURİZM FUARI ‘nda tarihi,turistik şirin ilçemizi tanıtan kaymakamlığımıza,Mudurnu Belediyemize,kurum ve kuruluşlarımıza,Kent konseyimize ve de Mudurnu sevdalılarımıza candan teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Mudurnu’muzun kalkınması için yapılan etkinliklere katılmak Mudurnu yarenlerimizin milli bir görevidir. Bu görevi safsaklamak veya bu görevi yapmamak adına mazeret göstermek asla kabul edilemez. Hele hele hangi siyasi düşüncelerden olursa olsun bireyler Mudurnu’nun çıkarları olunca tek yüreklilikte olması gerekir. Artık bu görev farzdır kendini bilen aklı selim hemşehrilerimiz adına. Birliktelikle yapamayacağız hiç bir iş yoktur geçmişi tarih ve kültürle harmanlanmış bizler için.
Hep derim.İlçemizin başarılı ticari ve ekonomik formatı yüz yıllar öncesine dayanır. Atalarımız; ahilik düsturunun hakçı ve adil yönüyle çalışarak bizlere karizmatik bir kültür mirası bırakmıştır. Bizlerin tek yapacağı şey çağımızın teknolojisini kullanarak bu mirası çağdaş seviyeye çıkarmaktır . Bu da yediden yetmişe herkesin gönül potasında projeler üretmesiyle yaşama geçer.
Kadını erkeğiyle
Hep birlikte elele
Mudurnu yarenleri
İşine olur köle.
Kötüdür fitne fesat
Yaparsan işler kesat
Birliktelik olunca
Dört mevsim olur hasat.
Ahilik kültüründe
Ölçüde olmaz hile
Fitneye destek veren
Uyma sakın cahile.
Mudurnumun esnafı
Can verir her demire
Buraların havası
Ömür katar ömüre.
Beyazıt’tan bu yana
Şifalıdır hamamı
Yeşillikle bezenmiş
İlçemizin tamamı.
Yaylalarda yoğrulur
Kaşıksapılık keşi
Mudurnu’mun esnafı
Aramaz üçü beşi.
Doğruluğun timsali
Hak’kı bilen Ahi’dir
Mudurnu’muz esnafı
Mesleğinde dahidir.
Mudurnum
Havasıyla suyuyla
Cennetsin Anadolum Dağıyla ovasıyla Cömertsin sen Mudurnum…Gönlümde yudum yudum Tükenmiyen umudum Ben seni bende buldum Sevdamsın sen Mudurnum…Ilgıt ılgıt yelinle Bağlarında gülünle Şakıyan bülbülünle Mest olurum Mudurnum…Melek Hanım,meşeli Nağmeleri neşeli Aşkına bak düşeli Yürek yanar Mudurnum…Tereyağlı helvanla Yare bağlı sevdanla Güzelliğin, edanla Dillerdesin Mudurnum… Petek petek balınla Bulut bulut dağların Koynunda şirin köyler Dağındaki cerenle Dağın daşın gezerim |
Abdullah Atay MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com |
Mudurnuca sevgimle……
MANİLER (18)
MANİLER (18)
Gönül yarsız çöllerde
Mecnun gibi dillerde Hani sen gelecektin Gözüm kaldı yollarda…Senle bahar yaz güzel Cilve güzel naz güzel Seni çok sevdiğimi Sen gönlüne yaz güzel… Kınalar yakın güzel Bağda gülün altısı Her gülü koklayamam Gül dalına yaslandım Unutma sen kefeni Anla insan halini |
||||||
|
MANİLER(17)
MANİLER(17)
Mudurnu şirin yöre
İçinden akar dere
Tabip doktor gelse de
Yarama olmaz çare…
Mudurnu’nun ereni
Onlar gönül yareni
Yüce mevlam hoş tutar
Aşka ömür vereni…
Yarim beni sarmadı
Halim nedir sormadı
Bağımda gonca gülü
Neden hala dermedi…
Gönül düştü evliye
Benzer boyu serviye
Ceylan gözlü o güzel
Haktan bana hediye…
Sabah seher yelinde
Bülbül öter gülümde
Onca kızı sevdim de
Yine gönlüm gelinde…
Saçları güllü gelin
Uçları telli gelin
Sende gizli sevda var
Gözünden belli gelin…
Dağları aştı gelin
Yarine koştu gelin
Sarmaş dolaş olunca
Coştukça coştu gelin…
Bağları geçti gelin
Yarine kaçtı gelin
Yare kavuşunca
Saç bağın açtı gelin…
A benim arsız gönlüm
Duramaz yarsız gönlüm
Her güzelin peşinde
Kalp çalan hırsız gönlüm…
Evinin önü rıhtım
Gülmedi yazık bahtım
Yar yabana gidince
Yıkıldı gönül tahtım…
Gül açınca yaz gelir
Gül dudaklı kız gelir
Yar yanımda olunca
Ölüm bana vız gelir…
Yar elinde masura
Nakış işler hasıra
Gönül seni arzular
Gel yarim ara sıra…
Servi boylu fidansın
Yokluğunda hicransın
Yar üstüne yar seven
Bir değil de bin yansın…
Yaylarlarda yaz serin
Gönlümdedir kız yerin
Senden başka seversem
Mezarımı kaz derin….
Sürme gözün siyahı
Sevmekmiş tek günahı
Yaralı şu gönlümün
Olmuyor hiç sabahı…
Hazanda sarı yaprak
Gazel olup düşüyor
Sarınca yari toprak
Yanan yürek üşüyor…
Başımda sevda yeli
Esiyor deli deli
Eriyen muma döndüm
Yarim benden gideli…
Bir yar sevdim işveli
Şen şakrak ve neşeli
Çıra gibi yanıyom
Ben bu aşka düşeli…
Sevda gelince başa
Yürek düşer ataşa
Cenneti de verseler
Yarimin yeri başka…
Ben baharı neyleyim
Yar yanımda olmazsa
Nerde gönül eyleyim
Gönül yari bulmazsa…
Gönül yarsız olunca
Baharlarım kış olur
Nazlı yarim gelince
Yüreciğim hoş olur…
Sensin yüzüm güldüren
Gönül sazım çaldıran
Hançer kurşun değil de
Veda sözün öldüren…
Alna yazılmış kader
Günü gelenler gider
Ecel başa geldi mi
Genç yaşlı ne fark eder…
Düşse gönül dengine
Yürek düşmez yangına
Bu dünyada hep rağbet
Güzel ile zengine…
Balıkesir Bandırma
Kız sen beni kandırma
El oğlunu varıp da
Yüreğimi yandırma…
Tasa koydum kavurma
Kız saçını savurma
İnce belin sarınca
‘Ana’ diye bağırma…
Bakır tasın kalayı
Sevdim gözü elayı
Yari güzel olanın
Bir ömürü balayı…
Kömür gözün karası
Serde gönül yarası
Düğünümüz var bizim
İki bayram arası…
Yar gülünde dal olsam
Peteğinde bal olsam
Gönlünün ocağında
Ateş olsam kül olsam…
Sarı buğday başağı
Yarim sarmış kuşağı
O kuşağı çözünce
Düşer belden aşağı…
Dağlar başı kar olur
Geçilmesi zor olur
Yar bu gece gelmezse
Yanar yürek kor olur…
Sırrın verme cahile
Düşürür seni dile
Kötü günde yok olur
Dost bildiklerin bile…
Abdulllah ATAY