Regaib Kandili duası

Bu gece Regaib Kandili… İşte bu mübarek gecede edilebilecek dualardan biri…

  Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) Regaib gecesinin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul etmek suretiyle çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.

Regaib Kandili  DUASI

Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racîm

Bismillahi’r-rahmani’r-rahîm

Ey bizleri varlığa erdiren

Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran

Güzeller güzeli rabbimiz!

Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ü selam olsun.

İçinde

bulunduğumuz şu mübarek Regaib Kandili münasebetiyle bu gecenin senin

katındaki kutsiliğini de vesile edinerek dergâh-ı ilahînin önünde

ellerimizi açıp yalvarıyoruz:

YA İLAHE’L-ALEMİN!

Bize

verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla engin

rahmetinin kapısına dayanıyor, şu mübarek Regaib gecesinde bir kere daha

hâlimizi arz etmek istiyoruz.

EY ÇARESİZLER ÇARESİ!

Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur;

Ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur.

Bütün dileklerimizi kabul buyur

Ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur;

Yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.

EY KORUYUP KOLLAYAN ALLAHIM!

Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma;

Akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden,

Nefislerimizi cismânîliğin baskılarından,

Gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle ya Rabbi

Biz kullarını; ilimde kibir ve gururdan,

İbadette riya ve gafletten

Ve duygularına renk attıran ülfetten koru ya Rabbi!

Senin yolunda yürüyor gibi görünüp senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde iç içe firkat yaşamak,

Hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır!

Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.

EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!

Şu mübarek gece hürmetine bizleri bağışla,

İnayetine ihtiyacımız açık,

Çaresizliğimiz her halimizden belli;

Bizleri yara-bere almadan

Ötelerdeki

güzelliklere ancak sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa

çatlamış ve kırılmış ruh dünyamızı da ancak sen tamir edebilirsin.

İçimizi sana döküyor,

Kusurlarımızı sana açıyor ve bizlere yeniden iyi insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!

EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!

Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun.

Sana yönelenlere hep “gelin, gelin” diyorsun.

Ey Rab! Bütün kusur ve hatalarımızla beraber müsaade buyur “biz de geldik” diyelim. Geldik ve şu mübarek gecede sana,

Yolların amansızlığını,

Nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını,

Bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz.

Bilhassa, her zaman hatalara açık duran,

Günahlara meyyal bulunan

Ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan,

Serkeş nefsimizi sana şikayet ediyoruz.

Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!

Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır Ya Rabbi

Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, senin sevmediğin,

Hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle ya Rabbi!

Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!

Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle ya Rabbi!

Niyetlerimizi ihlaslı kıl ya Rabbi!

Ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!

EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI,

EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!

Şu anda duygularımız derbeder,

Davranışlarımız ahenksiz,

Çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık,

Dünyanın durumu boz-bulanık,

İşte böyle bir dağınıklık içinde sana geldik.

Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı,

Şimdiye kadar gelip senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış;

Hiçbir pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır.

Bizi hilm ü silminle güçlendir ve affınla bizlere muamelede bulun ya Rabbi!

EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!

Şu mübarek Regaib gecesinde binler, yüz binler senin karşında gerek burada gerek televizyon ekranları karşısında divan durarak

Ellerimizi

sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına

her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının

tokmağına inleyerek dokunuyor ve “biz geldik” diyoruz.

Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine,

Her

sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak senden uzaklığımızı

geçici dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde

tasavvur ediyor, senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona

bağlıyoruz ya Rabbi!

YA İLAHEL ALEMİN!

Mescitlerimizde Kur’an okunuyor,

Minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor;

Ve

biz mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoş eda nağmeler dinlemeye

erdik, sen bu nağmeleri kesip bizi inkisara itme ya Rabbi.

Hazret-i Muhammed’i güldüren,

Kur’an’ın manasını güldüren,

Eslâfı, ervahı, eşbahı güldüren bu manzarayı makûs edip

Bütün bu gülenleri şu mübarek gece hürmetine ağlatma ya Rabbi.

EY RAB!

Ellerimiz-ağızlarımız,

gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden

fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli;

Eller yasak meyvelerde,

Ağızlar harama açık duruyor;

Gözler başkalarının kusur müfettişi..

Yalan revaçta, hıyanet sıradan bir şey,

Hak ve adaletin ismi var sadece;

Vefa Kafdağı’nın arkasında,

Ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış;

Buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta.

Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement;

Her biri birer çukur olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve özümüzle bütünleşip kendimiz olamıyoruz.

N’olur bu durumdan bizleri kurtar ya Rabbi!

ALLAH’IM!

Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap

Ne de tutarlı bir plâna sahibiz.

Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz;

Kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz.

Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.

Bütün bunlara rağmen ya Rabb!,

Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz.

Kendimiz edip kendimiz bulsak da,

Rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek genişlikte.

Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

EY KAİNATIN SULTANI!

Dua edenlere cevap veren sen,

Izdırapları dindirip ihtiyaçları gideren sen,

Devrilenleri kaldırıp doğrultan sen,

Çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de sensin!

Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı;

Nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü;

Samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı.

Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere..

Var eden sensin, yok eden de sen; uzak tutan sensin, yaklaştıran da sen;

Sen

bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın

neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi söyleyemezdik.

Verdiklerin

vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını

duyur ve benliğimizde sana karşı yaklaşma heyecanları uyar ya Rabbi!

ALLAH’IM!

Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun..

İç

dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi sensizliğin

zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş

koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma.

Senden

kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet,

niyetlerimize de ihlas istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa

ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur ya Rabbi!

EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!

Ya Rabbi dokuz asır tevhide bayraktarlık yapmış bir milletin torunları olarak biz senin adını omzumuzda taşımaya,

Âfaktan âfâka serhad türküleri söyleyerek gezmeye,

Kaleleri aşmaya, cihana muvazene getirmeye,

İnsanlık için denge unsuru olmaya alıştık Ya Rabbi.

Sen bizi buna davet ettin, “sizi ifrat ve tefritin ortasında ümmet-i vasat yaptım” dedin. Bizlerde böyle olmaya çalıştık,

Sen bizleri devletler muvazenesinde olması gereken ufka ulaştır ya Rabbi!

EY YÜCELER YÜCESİ!

Cihanın çeşitli yerlerinde yeni gelişmelerin olduğunu duyalım ve bunların şükrünü eda etmek için iki büklüm huzuruna gelelim.

Minarelerden hakiki manasına uygun Allah-u Ekber nidalarının yükseldiğini duyalım..

Gözyaşlarımızı ceyhun ederek huzuruna koşalım..

İki büklüm rükua varalım.. Bu az oldu diye secdeye kapanalım..

Gözyaşlarımıza muhtaç seccadeleri ıslatalım..

Ve

pek çoğumuz bu neşvenin içimizde hasıl ettiği mevcelenme ile canı

dudağına gelmiş, kalbi durmuş insanlar olarak ruhumuzu teslim edelim..

İnşirah, beşaret ve beşaşet içinde şadırvanların temiz güvercinleri gibi kanat çırpalım, sana yükselelim..

Bedrin

aslanları gibi, Uhud’un kaplanları gibi, cihan tarihinde benzerine az

rastlanan harika nesiller gibi olma yolunda bir hayat sürelim..

Bizi bu mübarek gece hürmetine bu türlü lütuflarla şerefyâb eyle ya Rabbi.

EY RAHMETİ GAZABININ ÖNÜNDE BULUNAN,

KULLARININ TEVBELERİNİ KABUL BUYURAN VE DUA DUA YALVARANLARIN NİDALARINA İCABET EDEN YÜCE RABB’İMİZ!

Amellerimizdeki

eksikliklere ve sözlerimizdeki kırık-döküklüğe değil, hakkındaki hüsn-ü

zannımıza ve rahmetine bağladığımız recâmıza göre muamele et ve bizim

dualarımıza da icabet buyur;

Bizi haybet ve hüsrana uğratma!

EY KORUYUP KOLLAYAN YÜCELER YÜCESİ!

Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan dolayı bize azap etme..

Şu aciz kullarına, gazabının önüne geçmiş o engin rahmetinle ve fazlınla

Muâmele eyle..

Bizi dünyevî afet ve rezaletlerden,

Ahiret azabından,

Kalbleri fenalığa esir düşmüş kötü insanların şerlerinden,

Fâcir kimselerin komplolarından,

Düzenbazların hîle ve tecavüzlerinden,

Bozguncuların kırıp dökmelerinden

Ve bütün despotların zulmünden

Sen bizleri ve ülkemizi

Muhafaza buyur ya Rabbi!

Ya Rabbi bize dünya da ve ahirette iyilikler lutfeyle

Bizleri cehennem azabından azad eyle

Ya Rabbi bizi, anne ve babamızı, ve bütün inananları büyük buluşma ve duruşma gününde sen mağfiret eyle

Ya Rabbi ülkemize ve islam alemine birlik ve düzen

Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle

EY YAPILAN DUALARA CEVAP VEREN ALLAH’IM!

Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;

Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,

Darda kalanlara icabet edersin,

Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın

Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin

Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin

Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!

YA İLAHEL ALEMİN!

Burada okunan Kur’an’dan

Getirilen salat ü selamlardan

Terennüm edilen mevlid-i şeriften

İlahi ve kasidelerden

Hasıl olan sevaplardan başta Peygamberimiz Efendimiz Hazret-i Muhammed (SAS) olmak bütün enbiya ve murseline

Dine diyanete hizmet etmiş insanlara

Bütün eş dost akraba arkadaş ve arkadaşlarımıza

Tüm yakınlarımıza ve büyüklerimize

Gazi ve şehitlerimize

Bu ülke için hizmet vermiş devlet adamlarımıza

Armağan ediyoruz sen onların ruhlarını da hissedar eyle ya Rabbi!

EY YÜCELER YÜCESİ!

Efendimiz Hazret-i Muhammed’e,

Muallâ aile efradına

Ve bütün Ashab-ı Güzînine

Salât

u selam ederek ve şu mübarek Regaib gecesini vesile edinerek bunları

senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..

Amin amin amin

 

Velhamdü Lillahi Rabbil Alemine’l-fatiha 

www.mudurnuhaber.com

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ

 
18 MART 1915 tarihini her gördüğümde aklıma sıradan bir tarih değil;bir devrin battığı,paramparça olmuş bir milletin yeniden dirilişinin bir destanı gelir.18 mart 1915 tarihini gördüğüm de bugünlerde gördüklerimiz değil,din,dil,ırk,mezhep ayrımı yapmadan dedelerimizin kenetlenmesidir.
 
18 mart 1915 tarihini şu kısa şiir benim duygularıma bir nebze olsun tercüman olabilir

Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdi
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
 
bu yazımda tarihi içeriğe girmeyeceğim.bize bu savaştan yansımış manevi değerleri öne çıkarmayı uygun buldum.
geçenlerde okuduğum bir yazı çok duygulandırdı.57.alayda savaşan komutanlardan biri ağır yaralanmış.yaralı yattığı yerden askerlerden kaldırmalarını emretmiş.askerler komutanım çok ağır yaralısınız demişler.ben size emrediyorum demiş.ayağa kaldırdıkları komutan bir süre sonra askerlere yere yatırmalarını emretmiş.askerler neden ayağa kaldırma emrini verdiğini istemeden komutan sormuşlar.evlatlarım az önce buradan peygamberimiz geçti.o buradayken ben onun karşısında nasıl yerde yatarak saygısızlık yapabilirim ki demiş.
 
işte hemşehrilerim bizler böyle ecdadların torunlarıyız.peki biz onlara layık olmak için ne yaptığımızı düşündük mü hiç.sizlere tarihe mal olmuş seyit onbaşı anımsatmak istiyorum;
 

Çanakkale Savaşı’nın kahramanlarından Seyit Onbaşı’nın tartışıldığı bu günlerde çok önemli bir bilgi ortaya çıktı. 1936 yılında bir gazeteye röportaj veren Seyit Onbaşı, Çanakkale Savaşı’nın ruhunu taşıyan o fotoğrafın nasıl oluştuğunu an be an anlatıyor!

Çanakkale Savaşı’nda Seyit Onbaşı olayının ‘gerçek dışı’ görülerek alan kılavuzları ders kitabından çıkarılmasının yankıları devam ediyor. Bu arada Seyit Onbaşı’nın bir gazeteye röportaj verdiği ortaya çıktı.

Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay’ın verdiği bilgiye göre Seyit Onbaşı olayı, 1936 yılında Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Gıyas Tekin Bey’e anlattı. Küpürü yıllardır saklanan haberde Seyit Onbaşı’nın sözleri özetle şöyle aktarılıyor:

“Kilitbahir Mecidiyesi’ndeki uzun 24’lüklerin üçüncü topunda idim. Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenik (hafif) geliyordu. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu.”

 

işte görüyorsunuz bizim ecedadımızı.kendi kişisel menfeatlarını öne çıkarmadan sadece vatanı için canını dişine takarak neler yaptığını.

 

yazımı fazla uzatarak sizleri sıkmak istemiyorum fakat beni çok etkileyen yaşanmış bir hikayeyi anlatmadan geçemeyeceğim.ZONGULDAKLI bir gazi dedemizin hikayesi;CONKBAYIRINDA yaralanan bir gazi.

 

-CONKBAYIRINDA ayağımdan bir ay boyunca çarık çıkmamıştı.ayağımda bir sıcaklık hissettim.çarığı bir çıkardım ki içi kan dolmuş.biraz sonra kan kaybından bayıldım.İSTANBULA hastaneye götürmüşler,gözlerimi orada açtım.ZONGULDAKTAN anam duymuş geldi İSTANBULA.hastanede benim ayağımdaki yarayı  görünce

-utanmadın mı bu kadarcık yara için ta ÇANAKKALE den İSTANBULA gelmeye.

-doktorlar ne diyonuz ya! moralini bozmayın hastanın bu basit bi şey değil bir ayda zor iyileşir.

anam döndü bi de doktorlara gürledi

-madem öyle bunu 1 ay sonra ÇANAKKALEYE geri göndereceksiniz.

-ben onu;beni şehit anası yapacak diye büyüttüm.

o hastane de 1 ay yattığı zaman içinde anası da 1 ay gönüllü hemşirelik yapmış.

 

GÜN BİRLİK İÇİNDE olmamız gereken ZAMANDIR.her karış toprağı şehit kanıyla bezenmiş ve rengini şehitlerin kanından almış ALBAYRAĞIMIZIN,bu VATANIN VE TOPRAKLARIN GERÇEK SAHİPLERİ ŞEHİTLERİMİZİNDİR.bazen içimden bu şehitler bugünleri görseler şehit düşmeden kahırlarından ölürler diye iç geçiriyorum.

 

sözlerimi şu şiirle bağlamak istiyorum,

 

 

TÜRKİYE’YE NEDEN TÜRKİYE DENMİŞ
BU İSİM BU YURDA GÖKTEN Mİ İNMİŞ
DEMEK Kİ APAÇIK BEDEL ÖDENMİŞ.
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
BEDELİ SAYISIZ ŞEHİT OLMUŞ CAN
BEDELİ BAYRAĞI AL EYLEYEN KAN
NE İSTERSE VERDİK BİZDEN VATAN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
LAZ DA BEN,ÇERKEZ DE BEN KÜRT DE BEN
BUNLAR AZA,EL-KOL.TÜRK!TÜRK BEDEN
AĞZI OLAN KONUŞMASIN BİLMEDEN
BU MEMLEKET BİZİM BU VATAN BİZİM
 
ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN!RAHMETLİ MEHMET AKİF ERSOY’UN BELİRTTİĞİ GİBİ YÜCE MEVLAM BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRTMASIN!
 
Yusuf  TANRIKULU   MUDURNU HABER İSTANBUL   www.mudurnuhaber.com
 
Çanakkale destanını yaratan, başta büyük önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, çanakkale zaferini kazanarak vatan ve bayrağı için şehit olan kahraman mehmetçikleri minnet ve şükranla bir kez daha  anıyoruz..Aziz ruhları şad olsun…

MUDURNU HABER AİLESİ
 

MÜBAREK MEVLİD KANDİLİMİZ İNSANLIĞA HAYIRLAR GETİRSİN

 

MÜBAREK MEVLİD KANDİLİMİZ İNSANLIĞA HAYIRLAR GETİRSİN, İNŞAALLAH.Çok Kıymetli dostlar, bu gece bol, bol peygamber Efendimize Salavat-ı şerifeler getirelim, boş durmayalım. İnsanlık için, Ülkemiz için, Memleketimiz için, Mudurnu için, Kard…eşlik ve dürüstlük için bol bol dua edelim, salavat getirelim.
Fitne ve Fesatlıklardan uzaklaşalım, Şeytanın şerrinden korunmak için ağzımızdan sürekli Slavatı ve Zikri düşürmeyelim.

Allah razı olsun, Mübarek Mevlid Kandilimiz hayırlara vesile olur inşaallah.
Aydın ÖZPELİT
MUDURNU HABER
www.mudurnuhaber.com

mevlid-kandili-mudurnu

Yüce Yaratıcı’nın insanlığa gönderdiği son rahmet elçisi, İlahi vahyin tamamlayıcısı Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) hicri takvime göre dünyayı şereflendirdiği gecede hasretle yâd ediliyor.
 
Sevgili Peygamberimiz’in (S.A.V) doğum günü vesilesiyle kutladığımız Mevlid Kandili için bir dua hazırladık. 
 
EÛZÜ BİLLAHİ MİNEŞ-ŞEYTANİR-RACÎM, BİSMİLLAHİRRAHMANİRRRAHİM
 
Ya İlahel Alemin
 
İlk yarattığın nur Efendimiz’in nuruydu. 
Sen O’nu var etmeden evvel gündüzün geceden, 
baharın da kıştan farkı yoktu.
İyilikler, kötülüklerle iç içe; 
akıl nefse yenik, 
ruh da bedenin esiri idi.
O Güzeller Güzeli 
Varlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdi
düşünceye kapılar açıp 
insanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı. 
Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmenden
Ve sayısız nice nimetlerinden ötürü 
sana sonsuz hamd ü senalar olsun Ya Rabbi!
 
Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâh’ım!
 
Mahlûkatın adedince,
Zatının rızası,
Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamınca
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ve O’nun ehli ve ashabı üzerine salât ü selamla bir kere daha yâdederek huzûr-u İlahi’de el açıp yakarıyoruz
 
Ey her şeye hayat bahşeden Allahım
 
Bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılan 
mübarek günleri vardır. 
Bir gün daha vardır ki, 
O da Allah Rasûlü’nün dünyayı teşrif buyurarak 
tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır. 
Bizler şimdi o anı yaşıyoruz.
Rahmet-i Rahmanın galeyana geldiğine inandığımız 
bu kutlu zaman diliminde,
Mevlid Kandilinin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle,
ümmet-i Muhammedin hal-i pürmelali açısından 
bayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla, Şefkat Peygamberi’nin ruhaniyetine sığınarak,
senden yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz Ya Rabbi
 
Ey her şeye gücü yeten Allahım
 
Efendimiz’i düşünmekle 
hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını
ve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız.
Duyarız imanın yenilmez gücünü,
Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu,
Duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini,
Duyarız iffet ve ismetin, meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini.
Nolur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve engince 
Bütün insanların ruhlarına duyur Ya Rabbi!
 
Ya Rabbel Alemin
 
O’nun terbiyesi, onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerin
imanları izân ufkuna erişiyor,
muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor.
Efendimiz’i bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyle
her an daha da şahlanıyor
ve O kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor.
Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağı 
ve gül devri yaşat Ya Rabbi!
 
Ey yüceler yücesi Allahım
 
Yüzümüz yok, hicap içindeyiz;
Efendimiz’in senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam.
Keşke ne seviyede olursa olsun 
Efendimiz’den hiç uzaklaşmasaydık; 
ondan gelen ışıklardan 
ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan 
hiç mahrum kalmasaydık..
Ve onu o inandırıcı çehresiyle 
içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!..
Sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen
hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle Ya Rabbi!
 
Ya İlahel Alemin
 
O Güzeller Güzeli Sevgiliyi, bir kere daha misafirimiz eyle..
tahtını sinelerimize kur
gönüllerimizdeki karanlıkları kov,
bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur
ve bize yeniden diriliş yollarını göster Ya Rabbi
 
İnananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allahım
 
Her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıver
herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver.
Her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüver
Sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coşturuver
Ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuver
Ve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!
 
Ey merhameti bol olan Allahım!
 
Şefkati, adaletini aşkın Gönüller Sultanı’nı unuttuğumuzun 
ve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız.
Biliyoruz ki o Rahmet Nebisi 
incinse de küsmedi
Vefasızlık görsede alakayı kesmedi
Başını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya âmin de demedi.
Sinesini, Ebû Cehil’leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtı
ve her sözünü, her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı.
Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade eden 
ve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!
 
Ey ihsanları sonsuz olan Allahım
 
Düşe-kalka olsa da hep Efendimiz’in izinde yürüme gayretindeyiz.
Nolur bizi bir kere daha sevindir. 
Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla 
adını âleme tam duyuracak demdeyiz.
Bu dünya ışığa hasret gidiyor. 
Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, 
yolların hakkını veremesek de hep yollardayız.
Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız hep senin habibin;
Nolur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun,
ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın
ve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..
 
Ey yapılan dualara cevap veren Allâhım
 
Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,
Darda kalanlara icabet edersin,
Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin
Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin
Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!
 
Allâhım
 
Acizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden,
Korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız.
Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!
 
Ey Yüceler Yücesi!
 
Bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan, 
bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat 
ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi!
Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı!
Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!
 
Allahım
 
Sen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler ver
ve lutfedeceğin bu kabiliyetleri
Senin rızan yolunda kullanmayı
bizlere nasip eyle ya Rabbi!
 
Allahım
 
Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!
 
Allahım
 
Cümlemize vicdan genişliği lutfet
Kalplerimize inşirah bahşet
Bizleri kollektif şuura sahip kullarından kıl
Ve bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!
 
Ey yüceler yücesi olan Allahım
 
Biz ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider
Bize ve ülkemize birlik ve dirlik ver
Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle..
Kalplerimizi birbirene ısındır ve
Bizleri birbirimize sevdir
Dünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimizi
Bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!
 
Allâh’ım!
 
Efendimiz Hz. Muhammed (sav)in Sen’den istediği 
her türlü hayrı Sen’den istiyor, 
yine Peygamber Efendimizin sana sığındığı 
her türlü şerden de sana sığınıyoruz.
 
Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!
 
Bizim, anne-baba ve ecdadımızın
Bize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin,
Bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın,
Sevdiklerimizin, sevenlerimizin,
Içinde neşet ettiğimiz beldedeki insanların,
Milletimiz fertlerinin,
Kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın,
Dostlarımızın, kardeşlerimizin..
Bize karşı hep civanmertçe davrananların..
Hayır dualarında unutmayıp
Her zaman bizi de yâd edenlerin..
Üzerimizde hakkı bulunan kimselerin..
Kıymetli nasihatleriyle
Bize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin…
Ve bütün ümmet-i Muhammedin
Günahlarını bağışla! Ya Rabbi!
 
Allahım!
 
Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi
Bir kere daha tekrarlıyor,
Resûl-ü zîşânı, âlini, ashabını
Bir kez daha salavâtlarla anıyor
Ve dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz.
Ne olur, bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi!
 
Amin ve selamün alel murselin vel hamdü lillahi Rabbil-alemin
 

Bu gece Mevlid Kandili; neler yapılmalı?

Rebîulevvel ayının 12’nci gecesi, senenin ilk kandili olan Mevlid Kandili’dir.

Mevlid Gecesi ve gündüzünü şöylece ihya etmeye çalışmalıyız:

– Tövbe etmek: Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından bir tesbih “Estağfirullah” demeliyiz. Diğer kutlu zamanlar gibi Mevlid gecesi de, özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulama, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tövbe edip bağışlanma dileme, kendimizi ve irademizi yenileme zamanıdır. Tövbe, işlediğimiz hatalardan dolayı Yüce Mevla’nın huzurunda mahcubiyet ve pişmanlık duyma, günahlara bir daha dönmemek üzere yüz çevirme, hayatımızda yeni ve tertemiz bir sayfa açmaya karar verme demektir. Tövbe, günahla kirlenen ruhumuzu yıkamanın ve yeniden dirilişin ifadesidir.

MUDURNU MAEVLİT KANDİLİ

– Salat ü selâm okumak: Peygamberimiz (S.A.V.)’e hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, “Es-salatü ve’s-selamü aleyke ya Resûlallah” demeliyiz.

– Kur’an-ı Kerîm okumak veya dinlemek: Böyle mübarek bir gecede yapacağımız ibadetlerin en önemlisi Kur’an-ı Kerim’i okumak, dinlemek ve anlamı üzerinde düşünmektir. Çünkü Kur’an-ı Kerîm Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa son mesajıdır. O’nun iyi anlaşılması ve uygulanması halinde insanlık mutlu olacaktır.

Ondört asırdan beri okunan Kur’an, insanı dinamizme çağıran, aklın ve gönlün şifa kaynağı, ilim ve irfan menbaıdır. O, anlaşılmak ve insanlığa rehber olmak için gönderilmiştir. Bu itibarla sadece okumayı öğrenmekle ve okumakla yetinilmeyip içeriğinin de bilinmesi, Kur’an’ın ne anlattığının kavranılması, hatta onun kendi hayatımıza da yansıtılması gerekir.

– Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatını ve ahlakını okuyup iyice anlamak. Mevlid Gecesini idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice tefekkür etmemiz gerekir. Mevlid Gecesi neden mübarek, büyük bir gece oldu? Evet neden? Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bu gece dünyayı şereflendirdi de ondan… O halde bu mübarek gecede Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz ile olan ilgi ve alâkamızı, münasebetimizi iyice gözden geçirmemiz gerekiyor. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin sünnetin şahsi hayatımıza, iş hayatımıza ve ev hayatımıza uygulayabiliyor muyuz?

– ALLAHü Teâlâ’ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız. Çünkü dua, rahmet kapılarının anahtarı, kulluğun ruhu ve ibadetin özüdür. Yalnızlaşan insanın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan ALLAH’ın azameti karşısında aczini kabullenmesi, O’na sığınması ve O’na yakarması, ne isteyecekse O’ndan istemesidir. İnsanın yaratıcısına yaklaştığı en vasıtasız andır. Dua, sınırlı, sonlu ve aciz varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Rabbi ile kurduğu bir köprüdür, Mevlid-i Mutlak’ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ’nın Rablık ve ilahlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir.

– Namaz kılmak: Mevlid Gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Kaza namazı bulunan kimseler, bu namazlarını kaza etmeye çalışmalıdırlar. Üzerinde namaz borcu olan kimsenin bu gecede hiç olmazsa bir günlük namaz kaza etmesi uygun olur. Böylece hem borcunu öder hem de geceyi ihya etmiş olur.

Tekellüf yani zorakilik-bitkinlikten kaçınılmak sûretiyle nafile namaz da kılınmalıdır. Mevlid Gecesi namazının muayyen bir şekli yoktur. Mümkünse, kandil gecesi olması sebebiyle tesbih namazı kılınır. Secde ayetleri okunup, secdeler yapılır. Dua edilir.

– Mevlid Gecesi gündüzünde mezarlar, bizden dua bekleyen yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli. Ruhlarına Kur’an-ı Kerim okumalı, dua etmeli, onlar için de ALLAH Teâlâ’dan afv ü mağfiret dilemeli, böylelikle ruhları şad edilmelidir. Ayrıca Peygamberimiz (S.A.V.)in, ashabın, tabiinin, diğer büyüklerimizin, akrabalarımızın özellikle analarımızın, babalarımızın… Kısacası bütün Müslümanların ruhlarına Kur’an-ı Kerim okunmalıdır.

– Mevlid Gecesi ve gündüzünde fakir fukarayı, yetim ve kimsesizleri görüp gözetmek, ihtiyaç içerisinde kıvranan din kardeşlerimizin yardımlarına koşmak, onlara imkanlar ölçüsünce tasaddukta bulunmak mutlaka yapmamız lâzım gelen bir husustur. Çünkü Cenab-ı Hak:”ALLAH Teâlâ sana ihsan ettiği gibi sen de başkalarına ihsan et.” (Kasas Sûresi: 77) buyurmaktadır. Ebu’d-Derda (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: “Fakirleri kollayıp gözetiniz. Çünkü siz aranızdaki fakirler sayesinde (onların duası bereketi ile) rızıklandırılıyor ve ALLAH Teâlâ’dan yardım görüyorsunuz,” (Ebû Davud, Cihad: 70, Tirmizi, Cihad: 24, Nesei, Cihad: 43, A.b.Hanbel, 5/198) buyurdu.

WWW.MUDURNUHABER.COM