BAŞBAKAN ERDOĞANIN GERÇEKCİ POLİTİKASI;

BAŞBAKAN ERDOĞANIN GERÇEKCİ DİPLOMASİSİ
Ulu önder ATATÜRK ve silah arkadaşlarıyla birlikte yurtdaşlarca desteklenen kabul gören ve kurulan CUMHURİYETİMİZ ( Halkın Kendi Kendini Yönetmesi) sayesinde bugün dünya barışı için dinler arası diyolok için Türkiyenin önemi geçte olsa Arap ülkelerince ve tüm dünyaca anlaşılmıştır.

 Demokrasi için Arap baharını yaşayan yaşamak isteyen devletler için ülkemiz demokrasisi gelişmiş laik örnek güçlü ülke konumundadır. Erdoğan, hükümetinin ve siyasi istikrarın devam için ekonomimizi dahada güçlendirmek üzere dünya kamuoyuna diplomasi seyahatleri iletişimleriyle demokrasi mesajları vererek mazlum ülkelere destek vermektedir. Başbakan Erdoğan yeni dünya düzeninde sömürülen ülkelerin demokrasileri adına halkların haklarının verilmesiyle ekonomileri güçlü bir Ortadoğu Asya Türkiye konusu hedeflemektedir.Türkiyemizi bölgemizde etkin aktör büyük ülke konuma getirmeyi sağlamaktadır.

Başbakan RECEP TAYYİP ERDOĞANIN özverili çalışmaları izlenen iç ve dış politikaları terör sorunumuzu çözecektir. Ülkemizdeki etnik halklar guruplar diyerek bizleri ayırmak isteyen dış güçlerin ve onlara oy hesapları ile alet olanların oyunlarını bozmak içindir. Tüm halkımızı derinden üzen usandıran yaşadığımız terör belası Türkiyenin iç ve dış açılım diplomasiyle uluslar arası destek almak üzere ülke bütünlüğünü koruyup tamamlayacaktır.
Erdoğanın izlediği politikalar çalışmalar içte bölgemizde ve dünya barışının sağlanması için son derece önemlidir. Başbakan YURTDA SULH CİHANDA SULH hedef politikası ile mücadele etmektedir savaş istememektedir .
Günümüzde barış ,uluslar arası ekonomik diplomasi ilişkiler ve iletişime bağlı pisikoloji savaşı imkanları gücüyle kazanılmaktadır.Çağımız şartları gereği değişimi takipeden liderler insanlığın ve halkların idealleri adına sorunları halkın desteği gücüyle aşacak başaracaklardı başbakanımız Erdoğana destek görüldüğü gibi dışta ve içte büyümektedir.. Başbakan Erdoğanın gerçekci politikaları Güzel DÜNYAMIZ ve ÜLKEMİZE güzel günler yaşatacaktır. Bu başarıda TÜRKLERİN adaleti ve içindeki iman sevgisi demokrasiye bağlılıklarıyla olacaktır.

İşaretleri görülmektedir .Bugünkü politik çalışmalar yurt içi siyasetine de ekonomimizede DÜNYA BARIŞINADA herşeye hayır getirecektir . Selam saygımla.

 MUDURNU HABER Uğur Türesin www.mudurnuhaber.com

Kalbimiz Sıcak, ama Kalemimiz soğuk geliyor

Kalbimiz Sıcak, ama Kalemimiz soğuk geliyor

Biz Gazeteciler, halkımızın dediklerini  dinleyip  onların yaralarına Melhem olduğumuz zaman, en iyi izleriz. Fakat gel gelelim, bir kötü huyumuz var, Yüzümüz ve Kalbimiz ne kadar sıcak olursa olsun, doğruları kalemimize yansıttığımız zaman bazen vatandaşlarımızı üzebiliyoruz.

Mesela bir Haber yaparsınız aslında çok kişi okumuştur ama hiç ses getirmez, ve haberini yaptığınız kişide sanki hiç okumamış ve görmemiş gibi davranır, hııııııııı, heeeeeee, eeeeeee gibi sesler çıkartır. Ama aynı kişi ile ilgili başka bir haber yaparsınız daha 20 kişi okumadan damlar hemen kapıya, bir sürü laf söyler, ve haberi yayından kaldır, fotoğrafını kaldır vs kaldır der, tabiiki yerelde Gazetecilik yapmak zor iştir, çünkü burada her gün insanlarla yüz yüze bakarsınız, biz tayinci değilizki yarın bürgün başka bir yere gitmiyoruz.

 

   Aslında bu konuları fazlada abartmamak  lazım, biz toplumun aynasıyız, siz ne yaparsanız biz onu yansıtırız, bir Kamu kuruluşuna gideriz ve oradaki Bilgisayarlarda  envayi oyunların açık olduğunu ve 5 dakika bile işinden geç ayrılmaya dayanamayan çalışanın dakikalarca  bilgisayarı yenmek için çaa sarfettiğini görürüz, ama bunu uygun bir dil ile yansıtırız habere taşımayız.

Facebook sitelerinde dolaşan  Kamu kurum ve kurumlarında çalışan vatandaşlarımız sanal ortamda Çiftlikler kurar, çeşitli hayvanlar besler vs yaparken, enim Köylü Mehmet amcam işimi çabucak bitirip Köyüne dönmenin telaşesinde iken benim memurum ise sanaldan gerçek hayata bir türlü dönemez, buda haber yapılmaz.

Bir Kamu kurum ve kurumlarında çalışan  Yönetici,Amir,Memur vs kendi aracını kullandığı zaman  veya bisiklet veya benzeri araçlar ile evine gittiği zaman onu haber yapar örnek yönetici veya çalışan olarak lanse eder, diğer çalışanlara örnek olmasını isteriz. Ama tam tersi kendi aracını park edip Devletin araçları ile özel işlerinde gece gündüz, çoluk, çocuk şehir içi ve şehirlerarası seyahatlerini biliriz, duyarız hatta ve hatta bu bölgelerdeki Gazeteci arkadaşlarımız ile paslaşırız, fotoğraf temin ederiz, ama burası küçük yer olduğu için ve yeterince insanlar birbirine küsmüşken birde biz karıştırmayalım diye arşivimizde saklarız.

Biz yereldeki gazeteciler, aslında çok zor işlere imza atarız, bazen üzdüğümüz insanların farkına varır, ne gerek vardı der, ama sonra görevimizi hatırlayarak, her kesin bu şekilde düşündüğünü var sayarak yaptığımız işin doğrulunu  ve memlket çıkarları için yapıldığını hıssederek rahat bir şekilde uyuruz.

Tabiiki, yerel de gazetecilik yapmak zordur, bir yere gittiğinizde oranın amiri, memuru konumundaki insanlar size şüphe ile bakarlar, acaba bu buraya niye geldi? Bir şey olmasa gelmez, gibi içilerinden mırıldanırlar, soru sorarsınız, bir şeyler öğrenmek istersiniz, karşınızdaki vata

ndaşlar tam tersine size soruya soru ile cevap verir ve sizin ne öğrenmek istediğinizi kendi yöntemleri ile çözmeye çalışır, tabiiki bu yanlış bir taktik olduğu için, ister istemez durup,durduk yerde şüpheye kapılırsınız. Acaba yanlış bir şey var da,  kimseye duyrulmak istenmiyor mu? sorusu aklınıza gelir.

Bazıları ise,  işlerine geldikleri zaman, zam,mesai vs isteyecekleri zaman her türlü Basın açıklamasını yapar ve yazı gönderir, ama işine gelmediği zaman  meşhur 657 yi öne sürerek biz konuşamayız der, buda başka bir taktiktir, ama bu taktik çoğu zaman sökmez, sebebi ise olayın herkes tarafından bilindiğini bildikleri için, ben söyliyim ama benden duymadın denir.

Tabiiki bu olumsuzlukların yanısıra  canı gönülden yardım eden ve memleketin menfaati için iyi veya kötüyü paylaşarak haber yapılıp, duyurulup duyurulmaması konusunda emeği geçenlerde yok değil ! İşini iyi yapan ve vatandaşlarımıza  yol gösteren Kamu Kurum ve kuruluşları çalışanlarına teşekkür ederim.

İşte yerelde Gazetecilik yapmak böyle zor bir olaydır. Tüm Yerel Medya çalışan arkadaşlarım adına bu köşe yazımı sizinle paylaşmak istedim. Teşekkürler.

www.mudurnuhaber.com

MUDURNU ARIKAN SİGORTA MEHMET ARIKAN

BAYRAM OLA

BAYRAM OLA

Bu gün Kurban Bayramı. Dün sabah namazından itibaren başlayıp, bayramın dördüncü günü ikindi vaktine kadar farz namazlardan sonra kadın-erkek herkese vacip olan ‘Teşrik Tekbirleri’nin inananların dudaklarından döküldüğü, duaların ve özellikle hacıların dillerine pelesenk ettikleri ‘Lebbeyk nidalarının ufuk ufuk kainatı kapladığı, gönülleri fethettiği, mukaddes mekanları gergef gibi işlediği, buram buram müstesna zamanları mübarekleştirdiği, nakış nakış atmosferimizi güzelleştirdiği Bayram günleri… Nemlenen gözlerden yanaklara süzülen damlaların hüzün mecrasında, buruk dillerin titrek dudaklarından dökülen ‘Allahu Ekber, Allahu Ekber, Bismillahi Allahu Ekber’ tekbiriyle kesilen kurbanlıkların maddesi değil, yalnız niyetlerin, ihlasların, duaların ve takvaların helezon bir aşkla arzdan arşa ulaştığı Bayram günleri…

Kurban: sözlükte, yaklaşmak, kişiyi Alah’a yakın olmasına vesile kılan  şey anlamlarına gelir. Dini terim olarak kurban: ibadet maksadıyla belirli vakitte belli nitelikleri taşıyan hayvanı usulüne uygun kesmektir. Buna Arapçada udhiyye denir. 

Kur’an’da geçen İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramı, çok daha genel bir adanmışlığı, Allah için bireyin her şeyini feda edebilecek olmasını, Allah’a teslimiyeti ve ona karşı şükür içinde olmayı ifade etmektedir.

Günümüzde herkes bir şekilde kendini sevdiğine kurban ediyor. Kimi kara sevdasına kimi bir başka şeye kurban oluyor. En kıymetli sermaye olan ömür, hep süfli şeylere kurban ediliyor. İşte İbrahim ve İsmail, insanın adi şeyler uğruna harcanmaması için en yüce değer uğruna adamanın ve adanmanın yolunu gösterdi. Kurbanın sembolize ettiği derin hakikat budur. Bu hakikati anlamayan için kurban bir “hayvan”, kurban bayramı da “et festivali”dir.

Kurban ilk insandan itibaren âdemoğluna Yüce Rabbimizin emrettiği çok önemli bir ibadettir. Malum Hazreti Adem’in oğulları Habil ile Kabil Allah’a Kurban sunmuşlar ve Yüce Mevla tam bir teslimiyet ve Allah’a saygı içinde sunulan Habil’in kurbanını kabul edip diğerinin kurbanını kabul etmemiştir. O günden bu güne kadar bütün inananlara Cenabı Hak şükür ve yakınlaşma aracı olarak kurban kesmeyi emretmiş ve bu günü de mü’minler için bir bayram günü ilan etmiştir.

Allah’a yaklaşma vesilesi olduğu gibi aynı zamanda insanların gönüllerinin birbirlerine yaklaşmasına da vesiledir kurban. Dünya üzerinde her gün milyonlarca hayvan boğazlanmakta fakat cebinde parası olan sadece bu etlerden alabilmektedir. Kesilen Kurban ve dağıtılan etlerle kişi bir anlamda diğergamlığını ve aynı zamanda Müslüman kardeşine karşı isar görevini yerine getirmektedir.

Kurban Bayramı, insani duyguların ön plana çıktığı fakir fukaranın farkına varıldığı, paylaşım duygusunun verildiği manevi hissiyatın yaşandığı mübarek bir bayramdır. Yüce Rabbimizin bizim kestiğimiz kurbanlara ihtiyacı yoktur. Rabbimiz biz insanlara bu vesile ile bir kez daha birlikteliğin, paylaşımın fakirin, yoksulu kardeşçe kucaklamamız gerektiğini hatırlattığı kutsal bir Bayram.

Kültürümüzde bayramlar kaynaşma vesilesidir. Bu özel günlerde büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür. Hastalar ziyaret edilerek hâl hatırları sorulur. Eş-dost ve akrabalarla hediyeleşerek gönülleri alınır. Böylece bayramların gerçek gayesi olan sıla-i rahim ve yakınlaşma gerçekleştirilir. Fakat günümüzde ne yazık ki bu saydıklarımızın çoğu yapılmıyor. Bu çağ birçok şeyi yozlaştırdı. Bayramlarımız da bu yozlaşmadan nasibini aldı. Bayram deyince işten kaytarma ve tatil akla geliyor. Bayramlar tatillere vesile kılınıyor. Turizm şirketlerinin organizasyonları ile aileler soluğu bir tatil beldesinde alıyor. Büyüklerin bayramları ancak telefon aracılığıyla kutlanıyor. Bu durum, dedeyle torunun kaynaşmasını engelliyor. Zamanla sevgi bağları da çözülüyor.

Kurban biz Müslümanlar için bir şiardır, semboldür. Müslümanlarının teker teker şiarlarını kaybettiği günümüzde bir şiarı yaşatmanın ne derece zor ve de sevaba mazhar olacağı kuşkusuzdur. Şiarımızı koruyamazsak her şeyimizi kaybederiz.

            Bu duygu ve düşüncelerle dünyanın dört bir tarafında bir şekilde zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere bütün sıkıntı içerisinde olan kardeşlerimizin bu bayram vesilesiyle sıkıntılarını aşmalarını Yüce Mevladan niyaz ediyorum. Kadirşinas milletimizin de bayramını en kalbi duygularla kutlar tüm insanlığa barış huzur ve emniyet getirmesi dilerim.

 

        Adnan BALTACI

 Mudurnu Müftü Vekili

MUDURNU VE AHİLİK

MUDURNU VE AHİLİK

Türkiye de Ahilik Haftası çeşitli etkinlikler ile kutlanıyor. Bolu ili Mudurnu ilçemizde de son dakika da kararlaştırılan ve geçen yıl es geçilen AHİLİK Haftası kutlama töreni yapıldı.

Ahilik hakkında, çeşitli konuşmaların yapıldığı Mudurnu ATATÜRK anıtı önünde öğrenci kardeşlerimizde olmasa ( Her zamanki gibi) programdaki söylenenleri sadece protokol dinleyecekti.

 Esnaf Odasının Duyuru ve Davetiye dağıttığı Benim Güzel ilçemizin, Güzel esnafları aşırı müşterisi olduğu için mi etkinliklere katılma dı? Yoksa başka nedenlermi var dı?  

Yapılan program sadece biz bize yapılmış bir program oldu, iyiki Cuma Duasını Meydanda yapalım fikri oluştu da bahane ile kalabalık göründük.  Ne söylesek az,  bu gibi  programlara katılımın daha fazla olması ve gerçekten hedefine ulaşması için Mudurnu’daki bizlerin AHİ olması gerekli….

İşte o zaman bu Meydan dolar taşar, ama şu an için içinde ben de dahil, maalesef Mudurnu’da AHİ görmek çok zor.  ATATÜRK Meydanında konuşmacılar anlatıyor, Ahi Şöyle olur, Ahi Böyle olur, olur da yetiştirirseniz olur. Her kes ipin bi ucundan tutar, birileri birbirinin ekmeğinde gözü olur, birbirine gol atmaya çalışırsa kusura bakmayın, Mudurnu da Kahvehanelerde konuşulanlar gibi Mudurnu’da hiçbir şey olmaz.

Mudurnu’da yıllardır süre gelen Esnaf duasında örnek bir ilçeyiz, ama sadece örneğiz, görüntü var ses yok. Dua  yı yaparız, yapacağımızı yaparız, mantığı ile Mudurnu’da Ahi olmak çok zor. Bunun aksini iddia edenler çıkabilir, bu arkadaşlarında tuzu kuru olduğundan iddia edeceklerdir.

Ahi, olmak yanındaki komşusunun alışverişinde gözü olmamaktır, Ahi olmak, yardıma ihtiyacı olan kişilere karşılıksız yardım elini uzatmaktır. Ahi olmak, zora düşen birine, hah sanamı kalmış, öyle her şeye burnun sokarsan, kezerin kalkar deyeceğine, elinden gelen bir şey varsa yardımcı olmak, elinden gelen bir şey yoksa bile, yardımcı olmak için organizeye katkı sağlamaktır.

Dik kuyrukluluk hiç kimseye fayda sağlamaz,  “Her nefis ölümü tadacaktır”  Elmalılı Hamdi Yazır Kuranı Kerim de Enbiya /35 Ayeti Meali şöyledir.  Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

Bizler, Mudurnu’da Ahi olabilmek için hep birlikte ortaklaşa çalışmalı ve bunun için altyapı çalışması yapılmalıdır. Yoksa bu programlar ve Dualar sadece  Şow amaçlı kalır, bunun da hiç kimseye faydası olmaz.

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

BEYAZ ET FESTİVALİ VE BOLU

BEYAZ ET FESTİVALİ VE BOLU

Aylar öncesinden Bolu nun tanıtımının yapılması için düzenlenmeye çalışılan Bolu Beyaz Et Festivali ni geride bıraktık.

Beyaz Et Festivali bir taraftan çok fazla heyecan ile yapmak isteyenler var iken, her zaman olduğu gibi diğer yandan da şiddetle yapılmaması yönünde çalışanlar yine vardı.

Anlaması çok zor bir durum, neden Bolu nun tanıtılmaması için bu kadar çaba sarf ediliyor ki!  Arkadaşlar, Aynı çabanın daha azını Bolu nun tanıtılması için harcasalar daha faydalı olurlar diye düşünüyorum.

BOLU BEYAZ ET Festivali beklenenin altında bir ziyaretçi ve etkinlik ile bitti. Festival’e ramak kala, Afyon ilimizdeki Patlama ve Şehitlerimizin acı haberleri üzerine hemen insanlar tepkiler vermeye ve birileride hazır bu fırsat deyip siyaset yapmaya başladı. Bu gibi durumlardan faydalanarak siyaset yapmak artık Türkiye de alışıla gelmiş bir politika oldu.

BOLU BEYAZ ET Festivali için bir Festival Komitesi kurulmalıdır. EVET Komite vardır, fakat o kadar paralar harcanmasına ve sanatçılar gelmesine rağmen tam bir organizenin yapılamadığı görünüyor. Festival Komitesi içersinde her kesimden insanların mutlaka olması ve Komite içersinde üst gurubun alt gurupları yönlendirmesi ile birlikte aylar öncesinden hatta ve hatta şimdiden çalışmalar yapılmalıdır.

Festivalin 6. yılında ilçelerden gelen tanıtım reyonlarının yeterince olmadığı ve ANIT park ın içine sıkıştırıldığı gözlendi. Festival etkinliklerinde mutlaka BASIN ve YAYIN kuruluşlarından arkadaşlarımız katkıda bulunmalı ve Organizasyonlarda yer almalıdır.  Böylelikle olaya daha sıkı sarılınmış olur.

Festival Programında Bolu Beyaz Et üreticileri daha profesyonelce hazırlanmalı ve daha zengin sunumlar yapılarak vatandaşların ilgisi çekilerek, yerel ve ulusal Medya ya çıkacak haberler ile daha fazla Bolu tanıtılmalıdır. Bolu dan  kazanım sağlayan her kes, her Esnaf bu Festivalin bir yerlerinden mutlaka tutmalıdır, artık bu Festival Bolu nun ve Boluluların Festivalidir.

7. Beyaz Et Festivalinde buluşmak umudu ile…….

Saygılarımla

Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

BEYAZ ET FESTİVALİ BAŞLADI

Beyaz Et Festivali dün katılımcıların Atatürk Anıtı’na çelenk koyması ile başladı. Festivalin açılışına AK Parti üst düzeyde tam kadro ile katıldı. Törenlere Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kubbettin Arzu, AK Parti Bolu Milletvekilleri Ali Ercoşkun, Fehmi Küpçü, Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Ak Parti İl Başkanı Ömer Sayın katıldı.

VALİ ÖZÇİMEN PROTESTOMU ETTİ ?

Beyaz Et Festivalinde Bolu Valisi İbrahim ÖZÇİMEN in törenlere ve kutlamalara katılmaması, vatandaşlar tarafından ,acaba  BEYAZ ET Festivalini Vali ÖZÇİMEN  Protestomu etti, diye akıllara takıldı.

6. Uluslar Arası Bolu Beyaz Et Festivali dün saat 14.30’de Kent Meydanı’nda belediye bandosu eşliğinde kortej yürüyüşüyle başladı. Törene katılan protokol ve vatandaşlar Kent Meydanından, Atatürk Anıtına kadar bir yürüyüş yaptılar. Protokolün Atatürk Anıtı önüne gelmesi ile beraber Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve Şerafettin Erbayram anıta çelenk koydular. Ardından ilk konuşmacı olarak kürsüye gelen Erbayram, “Maalesef bir üzüntüyle beraber başladı festival. Afyon’da meydana gelen patlamada hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ise sabırlar diliyorum dedi.

BOLU’DA TERÖRLE BERABER HAREKET ETMEK İSTEYENLER VAR
Programda  konuşmacı olarak kürsüye gelen Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, çarpıcı iddialarda bulunarak, “Türkiye bulunduğu coğrafyada sıkıntılı günler içinde. Terör gibi bir bela var başımızda. Afyon’daki kazadan dolayı büyük acılarımız var. Bu terör bizi normal yaşantımızdan vazgeçirmek istiyor. Terör Bolu’nun ve Türkiye’nin başına bela. Bolu’da terörle beraber hareket etmek isteyenler var. Bizi normal yaşantımızın dışına çıkartmaya çalışıyorlar. Bolu’da bu işi provoke etmek isteyenler var. Bolu halkıyla elle ele verip ileriye doğru ilerleyeceğiz. Beyaz et sektörü olarak da bunu yapacağız” diye konuştu.

 

 Protokol stantları gezerek Stant sahiplerinden bilgiler aldı.

 www.mudurnuhaber.com

 

Abant Bu Tarafta


Dört mevsim ayri güzellikleri taşıyan temiz havasi ile özellikle doga tutkunlari tarafindan bilinen bir doga harikasi Abant’ın bir tabelası bile yok..

Mudurnu dan Abant’a geçmek isteyen gezgincilerin güzergahı bilmeyerek köylerine çıktıklarını ifade eden Alpagut halkı çareyi Bolu Alpagut sapağına kendi imkanları ile Abant tabelası asmakla çözmüş gibi görünüyor. Hani yolu bilmesek bizde doğal olarak Alpagut’a çıkardık..

Bolu Ajans

MUDURNU YA HOŞGELDİNİZ ÇÖPÜ

Mudurnu ilçesi Kaygana Mahallesi sınırlarında MUDURNU İLÇESİNE HOŞGELDİNİZ sınırlarında Pazar günü sabahı , ilçeye dışarıdan gelen misafirleri yolun kenarında her yere dağılmış Çöp konteynırı karşılıyor.

Yolun kenarındaki Çöp Konteynırının etrafına dağılmış Çöpler saatlerce  ilçeye gelen Turist Kafilelerini Mudurnu yu tanıttı.

Çevreden geçenler  Mudurnu gibi Tarihi özelliği bulunan bir ilçenin ilk girişinde  bu görüntünün hiç hoş olmadığını belirterek,  Turizm ilçelerinde girişlerin yerel yönetim tarafından çok dikkatli düzenlenmesi gerektiğini, Çöp Konteynırlarının yol kenarlarına değil iç kısımlarda ve daha görünmeyen yerlerde bulunmasının daha iyi olabaileceği belirtildi.

www.mudurnuhaber.com

Sarot termalde Yatırım, Sağlık ve Kazanca Davet

SAROT TERMAL DE YATIRIM, SAĞLIK VE KAZANCA DAVET 

SAROT COUNTRY, SAĞLIKLI VE EĞLENCELİ BİR TATİLİN BİR TATİLİN KAPILARINI AÇIYOR…

İstanbul’a 200 km. uzaklıkta Batı Karadeniz’in başlangıcında açılan SAROT TERMAL VADİ projesinin ilavesi olarak inşa edilen SAROT COUNTRY;  Sağlık imkânlarını eğlence alternatifleri ile birlikte sunarak tatil anlayışınızı değiştiriyor.

 

Sarot country

İnanılmaz yeşilliği, oksijen miktarının yüksekliği, uygun nem oranı ve çevresini kuşatan dağlarla birlikte 185 adet villadan oluşan SAROT COUNTRY de tüm villalar 2 oda, 1 salon olup, 100 m2 büyüklüğe sahiptir. Her Villa’nın kendine özel kapalı havuzu vardır.

Bir yaşam merkezi olarak tasarlanan ve dünya markası olmak yolunda ilerleyen SAROT GROUP CORPORATION; Size sağlıklı ve huzurlu bir yaşamın kapılarını açıyor. Yaz ve kış şartları düşünülerek villalar ve havuzlar arasında oluşturulan kapalı geçişler ile bir ilke imza atan SAROT TERMAL in bünyesinde bulundurduğu alışveriş merkezleri ve sinemalar gibi aktiviteler sayesinde hem konuklarının kent yaşamı ile olan bağlarını koparmıyor hemde tatillerini renklendiriyor. 

Sarot country Müstakil VİLLA

Sağlıkla Tatilin Birleştiği Nokta Sarot Termal…

İçerdiği mineraller ile sağlık, gençlik ve güzellik iksiriniz olacak termal sularda sağlıklı bir yaşama ulaşmak çok kolay. 70c’lik ısıya sahip olarak kaynaktan çıkan termal su, SAROT TERMAL ‘in hem ısınmasında kullanılmakta, hemde termal havuzlara verilmektedir.

Şifalı sular sağlıklı insanların bağışıklık sistemlerini güçlendirmesinin yanı sıra belirli hastalıkların tedavisinde de uzmanlar  tarafından önerilmektedir.

 

SAROT TERMAL sağlık merkezinde  uygulanmaya başlanan kaplıca tedavisinin iyileştirici etki gösterdiği rahatsızlıklar arasında eklemlerin iltihapsız rahatsızlıkları, yaşlılık romatizması olarak adlandırılan Osteoartrit, doku harabiyeti nedeniyle oluşan romatizmal hastalıkların yanı sıra kronik bronşit, alerjik üst solunum yolları gibi solunum sistemi hastalıkları da bulunmaktadır. Siroz başlangıcında, karaciğer iltihabında, safra kesesi hastalıklarında olumlu sonuçlar alınan kaplıca tedavisi aynı zamanda kronik sistit, kronik böbrek taşları, fonksiyonel  yetmezlik gibi böbrek idrar yolları hastalıklarından şikâyeti olan hastalara da fayda sağlar. Kadın doğum hastalıkları, sedef, akne, egzama gibi cilt hastalıkları, mide rahatsızlıkları, şeker hastalığı (diyabet) , şişmanlık  obezite, gut, karaciğer yetmezliği ve nörolojik hastalıkların tedavi sürecinde önerilen termal suları belirtilen rahatsızlıkların dışında uykusuzluk, stres, yorgunluk gibi kent yaşamının getirdiği olumsuz etkilere karşı iyi bir çözümdür.

 

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE

EVLERİNDEN MÜLK SAHİBİ OLDUĞUNUZDA, SAHİP OLDUĞUNUZ HAKLARINIZ

SAROT TERMAL VADİ KAPLICALARI

SAROT TERMAL EN AZ 15 GÜNLÜK 

YILDA NE KADAR TATİL YAPABİLİYORSANIZ O KADAR YER ALABİLİRSİNİZ

15-30-45-365 GÜN

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, KAT MÜLKÜYETLİ TAPULU

SAROT TERMAL-SAROT THERMAL PALACE DEVREMÜLKLERİ

SAROT TERMAL FULL MOBİLYALI 

SAROT TERMAL  A DAN Z YE EŞYALI DAİRELER

SAROT TERMAL-SAROT PALACE KAPLICA EVLERİ

İMAR VE İSKANLI

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

SATABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

KİRAYA VEREBİLİRSİNİZ  GELMEDİĞİNİZ ZAMAN KİRA GETİRİSİ VAR

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

İPOTEK YAPABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL-SAROT TERMAL PALACE DEVREMÜLKLERİNİ

TEMİNAT GÖSTEREBİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL,SAROT PALACE KAPLICA EVİNİZİ

MİRAS BIRAKABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL,SAROT PALACE DEVREMÜLKÜNÜZÜ

ÖDÜNÇ VEREBİLİRSİNİZ

BİR KERE ÖDÜYORSUNUZ  SİZ  SATANA KADAR   SİZİN 

Detaylı Bilgi için: SAROT TERMAL 3. ETAP DEVREMÜLKLERİNDE SİZDE YERİNİZİ AYIRTIN,KAZANIN. Müşteri Temsilcisi Aydın ÖZPELİT 0 535 735 91 64-0 505 258 91 66  MUDURNU/BOLU

www.mudurnuemlak.ticaretimiz.com

www.mudurnuhaber.com

Sandalyede namaz uyarısı!

Diyanet, hasta ve engelli kimselerin bile zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, oturarak kılmaları gerektiğini açıkladı

DİYANET İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, hasta ve engelli kimselerin bile, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğunu açıkladı. Son zamanlarda camilerde hasta ve güçsüz kişilerin cemaat arasına sandalye koyup namaz kılmalarının vatandaşlarca sıkça sorulması üzerine Diyanet İşleri Din Yüksek Kurulu, “Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan, namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” dedi.


Hadis referansı

Açıklamada şöyle denildi: “Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahabeye ’Namazını ayakta kıl. Eğer gücün yetmezse oturarak, buna da gücün yetmezse yan üzere kıl’ buyurmuştur. Ayakta durabilen ve yere oturabildiği halde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rükudan sonra yere oturarak secdeleri ima ile yapar. Ayakta durabildiği halde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar. Ayakta durmaya ve rüku yapmaya gücü yettiği halde yere oturamayan kimse namaza ayakta başlar rükudan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak ima ile eda eder. Ayakta durmaya gücü yetmeyen, yere de oturamayan kimse namazı tabure gibi bir şey üzerine oturarak rüku ve secdeleri ima ile yerine getirir” diye açıklama yaptı.

Oturarak namaz kılın

Namazını sandalye üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretlerin kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olması gerektiğine işaret eden Kurul, “Dini açıdan zorunlu ve meşru bir sebep bulunmadıkça camilerde sandalyede namaz kılmak, göze hoş gelmeyen bir görüntü ortaya çıkarmakta ve cemaat arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılması, cami kültürüyle bağdaşmamaktadır. Bu sebeple hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmaları uygundur” dedi.

UZMANLAR NE DEDİ?

– Prof.Dr.M.Saim Yeprem (Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Emekli Üyesi): “Kişinin normal olarak ayakta namaz kılmaya takati, gücü, sağlığı var ise namazını sandalyede değil ayakta kılması gerekir. Ayakta namaz kılınması yani ‘Kıyam’ namazın farzlarından biridir. Şayet kişinin tansiyon problemi veya diz kapağında ortapedik bir sorun, belinde rahatsızlık oluşmuş ve sağlığı eğilip kalkmaya müsait değilse sandalyede oturarak namaz kılınabilir. Eğilip kalkamayacak kadar yaşlanmış olanlar da sandalyede oturup namazını kılabilir.”

– Prof.Dr.İlyas Çelebi (Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi): “Bir kişi farz olan ibadetleri yapacak durumdaysa dinimizin emrettiği gibi yapmakla yükümlüdür. Ancak sağlık sorunu olanlar ibadetlerini sarkıtmış olurlar. Yani eğilemeyen bir kişi namazını sandalyede oturup kılar. Ayakta durabilecek güce sahip kişi namazını ayakta kılmalıdır. Ancak eğilmekte güçlük yaşayan, çok yaşlı veya sağlık problemi olan kişiler namazını ayakta kılması için zorlanamaz. Dinde kolaylık vardır.”

www.mudurnuhaber.com

 

Akşam üzeri yağan sağanak yağış SERİNLETTİ

Bir kaç gündür  mevsim normallerinin üzerinde seyreden Sıcak hava 27 Temmuz 2012 Cuma akşam saat 19.30 sıralarında yerini yağışlı havaya bıraktı.

Teravih namazı öncesinde aralıklar ile  yağan yağmur  Mudurnu ilçesini serinletti.

Yağışın etkisi ile sıcak hava betonarme evlerde iyice hissediliyor. Uzmanlar,  betonarme evlerde ısı yalıtımının öneminin bu gibi durumlarda ne kadar  faydalı olduğunun altını çizdiler.

www.mudurnuhaber.com

 

11 ayın sultanı Ramazan başladı

Ramazan ayının ilk teravih namazı bu akşam kılınacak. Bu gece sahura kalkılacak ve ilk iftarla oruç açılacak.

Ramazan ayı¸ rahmet¸ mağfiret ve kurtuluş ümidinin tazelendiği¸ ibadet ve nefis muhasebesi ile gönüllerin arındığı¸ yardımlaşma¸ dayanışma¸ birlik ve beraberlik ruhunun canlanarak ayrı bir sosyal bütünleşmenin yaşandığı müstesna bir zaman dilimidir. 

Ramazan-ı şerifi, gecelerini kıyamla, gündüzlerini de oruçla geçirirse, Kadir Gecesi’nde vaad edilen ilâhî lütuflar onun için bahis mezvuu olabilir. Dolayısıyla bütün bir seneyi câmî bir mü’min olarak geçirmiş olur ve böyle bir insanın sakatatı da olmaz. Bu da, o insan için bir salih (doğurgan) dairenin teşekkül etmesi demektir ki, böyle bir durumda her hayır başka bir hayrı doğurur ve derken o insan için bir hayırlar dairesi teşekkül eder.

Evet, bir insan gecesiyle gündüzüyle bir Ramazan-ı şerifi ihyâ etmekle  bütün sene hayırlara açık olabilir ve hep hayır yollarında dolaşabilir. Tabiî böyle potansiyel bir lütf-i ilâhî herkes için söz konusudur. Ramazan-ı şerifi tastamam ihyâ eden bir insan için Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem):

“İnanarak ve aynı zamanda sevabını da Allah’tan bekleyerek tutarsa, işlediği bütün günahları Allah (celle celâluhu) affeder.” buyurur. Demek bu türlü mübarek ibadetlerde insanın niyeti, hulûsu, yakîn mülâhazası çok önemli ki, bunların derinliğine göre Allah (celle celâluhu) bazen bire on, bazen yüz ve bazen de milyon veriyor. Tabiî böyle bir sevap katlaması, o insanın ömrünün senelerini aşar.

Bunu küçük bir misalle anlatmak gerekirse, diyelim ki Ramazan-ı şerifte Kadir Gecesi’ni yakaladınız. Bu, bin ay hesabına göre seksen sene yapar. Buna göre, o insan sanki seksen sene yaşamış gibi sevap kazanır; başka bir ifadeyle, bin ay namaz kılmış, bin ay oruç tutmuş gibi olur. 

Bu ise, bir insanın ömrünü aşkın bir şeydir; zira ümmet-i Muhammed’in en uzun yaşayanları bile seksen yaşını biraz aşkın yaşamışlardır/yaşıyorlar. Yine bu öyle bin ay ve öyle seksen sene ki, içinde riya yok, süm’a yok.. meselâ siz namaz kılar, rükua gidersiniz ama içinizden, “Çevredeki insanlar da gördü ki iyi bir rüku çıkardım.” diye geçirseniz; yine secdeye gider, Cenâb-ı Hakk’ın Efendimiz’in secdesini tarif ederken “Secde edenler arasında kıvrım kıvrım halini Allah görüyor..”[1] ifadesinde olduğu gibi, kıvrım kıvrım bir secde eda edersiniz ama aklınızın köşesinden, “Nasıl secde edilirmiş insanlar bir görsün.” diye geçirseniz, sizin bu düşünceniz o secdeyi de, rükuu da ve onların önündeki şeyleri de alır götürür. Sadece yatıp kalkmanız ve bir de yorgunluğunuz yanınıza kâr kalır. 

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

Ama Kadir Gecesi’nde kazandığınız şey, öyle bir netice verir ki, gecenin bir ânında ve kimsenin olmadığı bir ortamda yaptığınız ibadet ü taati riya, süm’a fırtınaları alıp götürmez. Yine onun içinde başka günahlar da yoktur; meselâ harama bakmamış, yalan söylememiş, din-i mübin-i İslâm’ın esaslarına aykırı hareket etmemişsinizdir

Bir ehl-i tahkikten bu geceyle ilgili şöyle bir değerlendirme duymuştum; bu zat derdi ki, meselâ birinin malını yemişsiniz  birine sövmüşsünüz ya da birinin gıybetini etmiş, çekiştirmişsiniz. Bütün bunların karşılığını ötede sizin sevabınızdan alır, ona verirler. 

Ancak bu verilecek şeyler, sizin yaptığınız şeylerden verilir; fazlî olan, yani Allah’ın (celle celâluhu) size fazlından verdiği şeylerden verilmez. O hâlde, eğer Cenâb-ı Hak bir gecede size seksen senelik bir ecir vermişse, seksen bin adama borcunuz da olsa, eğer sizin sadece o geceniz varsa, o geceniz alınıp onlara taksim edilir ama Allah’ın fazlî surette size verdiği şey, seksen seneye muâdil olarak bitevî size kalır…

İşte bu durum, İmam Rabbanî Hazretleri’nin dediği, münhasıran bir Ramazan’ı ihyâ etmeyi, onu değerlendirmeyi ve Ramazan’ın değerlendirilmesiyle çok engin, çok geniş hayırlara açılma işini çok çok aşar. Çünkü bu insanlar, göz doldurucu ve çok çalımlı işler yapıyor ve belki şu anda gerçek değeriyle değerlendiremeyeceğimiz şekilde bir tarih yazıyorlar. Bu açıdan da eğer bir Ramazan ayı ihlâslı bir insana seksen senelik ömür kazandırıyorsa  her hâlde onlarınkini hesap etmek mümkün olmayacaktır

Diğer taraftan Ramazan ayı, sadece bir ay gibi kısa bir müddet olmasına rağmen, onbir aylık alışkanlıklarımıza galebe çalar ve onları unutturuverir. Zamanın en değerli dilimi benim der ve üzerimizde onbir aydan daha fazla tesir icra eder. Zamana bütünüyle hükmeder. Onun bu kadar kıymet ve değeri, sadece bu aydaki oruç ve teravihlerden gelmemektedir. Aynı zamanda o bir Kur’ân ayıdır ve bu itibarla Ramazanda Cenâb-ı Hakk’ın farklı bir buudda bize yakınlığı da söz konusudur.

O, gecenin belli bir vaktinde yeryüzü semasına iner ve ‘Yok mu tevbe eden, tevbesini kabul edeyim! Yok mu bir şey isteyen, istediğini vereyim..’ der der ve her gecesinde bize -tasavvufî ifadesiyle- bir kurbet yaşatır. 

Bütün bu haller bizim vicdanımızı, lâtife-i Rabbaniyemizi, his ve şuurumuzu sarar, onları gerçek müşahedeye Rabb’le mülaki olmaya hazırlar.

 

RAMAZAN AYINIZ MÜBAREK OLSUN

 www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu dan İstanbul a otobüs seferleri devam ediyor

Mudurnu dan İstanbul a otobüs seferleri  devam ediyor.

Cuma ve Pazar günleri Mudurnu dan  saat 14.00 te hareket eden araç akşam Haremden saat 20.00 Mudurnu ya dönüş yapıyor.

Mudurnu dan Hafta içi Çarşamba günleri ise sabah saat  7.45 de hareket eden araç Harem den Mudurnu ya saat 17.00 geri dönüş yapıyor.

Mudurnu- İstanbul  İstanbul-Mudurnu  Otobüs fiyatı 25 tl olduğu belirtildi.

Mudurnu dan istanbul a gidecek yolcular 0 374 421 39 30 nolu telefondan  rezervasyonları yaptırabileceği gibi İstanbul dan Mudurnu ya  gelecek olan yolcuların ise  Rezervasyon için 0534 620 00 17 nolu Araç  rezervasyon ve bilgi telefonunu kullanabilirler.

www.mudurnuhaber.com

Halkbank’tan Düzce ye Enerji Verimlilik kredisi

Halkbank’tan Düzce Organize Sanayi Bölgesi’ne düşük faizli enerji verimliliği kredisi

 

Halkbank ve Düzce Organize Sanayi Bölgesi (Düzce OSB) arasında imzalanan kredi protokolüyle Düzce OSB’de faaliyet gösteren firmalara, bankanın enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kredisi ürünlerini uygun koşullarda kullanma fırsatı sunuldu. Düzce OSB’deki firmalar, enerji kredilerinin yanı sıra “Sanayi Bölgeleri Destek Kredisi” paketindeki işletme ve yatırım kredilerinden, ayrıca diğer kredi ve mevduat ürünlerinden uygun faiz ve komisyon oranlarıyla faydalanabilecekler. 

 

Halkbank’ın en zor günde bile reel sektörün yanında yer aldığını belirten Halkbank Kocaeli Bölge Koordinatörü Mustafa Çödek KOBİ’lere sunulan desteği şöyle ifade etti:

 

“Halkbank olarak KOBİ’lerin öncü ve lider bankası olmaya devam ediyoruz. 2012’nin ilk çeyreğinde KOBİ kredilerimizi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artırdık. Ödünç verdiği şemsiyeyi yağmurlu günlerde geri istemeyen Halkbank, KOBİ’lerin ihtiyacı olan finansman desteği ve danışmanlık faaliyetlerini önceki dönemlerde olduğu gibi bu yıl da sürdürüyor. İşletmelerin modernizasyon, kapasite ve verimlilik artışı sağlamak amacıyla işletmelerindeki enerji giderlerinin azaltılmasına ve yenilenebilir enerji üretimlerine yönelik tüm yatırımlarını, Fransız Kalkınma Ajansı ile imzaladığımız protokol sayesinde temin ettiğimiz enerji verimliliği / yenilenebilir enerji kredileri ile finanse ediyoruz. Bu sayede KOBİ’lerimizi daha rekabetçi kılarken enerji ithalatı nedeniyle oluşan cari açığı azaltma yönünde de kalıcı katkılar sunmayı hedefliyoruz.”

 

Halkbank’ın 74 yıl önce, başta küçük esnaf ve sanatkârlar ile KOBİ’ler olmak üzere üreten Türkiye’nin her kesimine uygun koşullarla kredi kullandırarak onları üretime teşvik etmek için kurulduğunu belirten Çödek sözlerine şöyle sonlandırdı:

 

“Bankamız, ülkemizdeki sanayi yatırımlarının gerçekleşmesinde ve işletmelerin verimliliklerinin artırılmasında kritik bir görev üstlenen organize sanayi bölgeleri ve sanayi sitelerindeki KOBİ’lere, yatırımlarında kolaylık sağlayacak finansal çözümleri aktarıyor. ‘Sanayi Bölgeleri Destek Paketi’ adlı yeni ürünümüzle KOBİ’lerin yeni üretim ve altyapı yatırımlarını, satın alımlarını ve işletme sermayesi ihtiyaçlarını finanse ediyoruz.” dedi.

www.mudurnuhaber.com

ALT GEÇİT İLANI AŞK TAHTASI GİBİ

Bolu 17 Temmuz Alt geçidinden geçenler gördükleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

Toplum olarak kullanılan tüm alanlardaki çeşitli, ilanlar ve yazılar bu ALT geçide de damgasını vurmuş şekilde duruyor.

Alt geçidi kullanan gerek insan gerekse araç trafiğindeki, sürücü ve yolcular  bu tip kamu malına zarar verilenlerin mutalak tesbit edilerek cezalandırılması  ve  mutlaka denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini savunuyor.

Otobüsler ve Toplu taşıma araçları,Otobüs Durakları, Tuvaletler, Banklar ve diğer Kamuya ait alanlardaki verilen zararların yıllık  giderlerin ve milli servete verilen zararının büyük olduğu ifade edilerek, toplumda  oto kontrol sisteminin yaygınlaşması gerektiğinin altı çizildi.

www.mudurnuhaber.com