Gelin Manileri (1)

Gelin Manileri (1)
 
 
saçları lüle gelin
benziyor güle gelin
yardan ayrı kalınca
her günü çile gelin…

ay gelin çilli gelin
incecik belli gelin
sende kara sevda var 
gözünden belli gelin…

elinde testi gelin
gönlümün dostu gelin
el ele göz gözeyken
nedense küstü gelin…

dağları aşma gelin
peşime düşme gelin
gönül kapımdan geçip
derdimi deşme gelin…

eli kınalı gelin
beli aynalı gelin
mecnun oldum gezerim
sana yanalı gelin…

gözleri ela gelin
düşme sen dile gelin
ay battı şafak attı
gelmedin hala gelin…

gergef işleyen gelin
yari düşleyen gelin
şu garip yüreğime
sevda düşüren gelin…

pınara geldi gelin
el ettim güldü gelin
yari beklediğimi
nasıl da bildi gelin…

hasretlik çeker gelin
gözyaşı döker gelin
yari gurbete gitmiş
yollara bakar gelin…

bahçeye çıktı gelin
seslendim baktı gelin
koparıp gonca gülü
göğsüme taktı gelin

bir bakış baktı gelin
yüreğim yaktı gelin
gözleri pınar olup
içime aktı gelin…

bağıma geldi gelin
gül verdim aldı gelin
meramı gül değilmiş
benimle kaldı gelin…

yoluma durdu gelin
yarini sordu gelin
‘yarin gitti’ deyince
kendini vurdu gelin…

ay gelin çengi gelin
gönlümün dengi gelin
aşkınla küle döndü
yüzümün rengi gelin…

 

dağlarda gezen gelin
zülfünü çözen gelin
bir hayırsız yüzünden
gönlünü üzen gelin…ay gelin,akça gelin
elleri pakça gelin
zalım anan duymadan
gel bize sıkça gelin..

 
baharda dalmış gelin
dallarda gülmüş gelin
yar yolunu beklerken
uykuya dalmış gelin…
 
sevdaya düştü gelin
dağları aştı gelin
ne karaymış yazısı
kötüye düştü gelin…
gönlümü çalan gelin
sevdaya salan gelin
üstüne yar sevmişim
vallahi yalan gelin…

badeleri iç gelin
gerdanını aç gelin
bağımdaki gülümsün
kokuları saç gelin…

 
al fistanı dar gelin
sende gönlüm var gelin
başkaları inan ki
olmaz bana yar gelin…
zilleri takan gelin
oyuna kalkan gelin
cilvesiyle nazıyla
yüreğim yakan gelin…

dağımda ki kar gelin
bağımda ki nar gelin
yarini eller almış
senin işin zor gelin…

al şalvarı bol gelin
sen de mutlu ol gelin
benden başka seversen
sararıp da sol gelin…

 
bağları bozdu gelin
göz ettim sezdi gelin
liraları takınca
düğmeyi çözdü gelin…bana göz eder gelin
kışımı yaz eder gelin
durma kapım önünde
eller söz eder gelin…

yarine gülen gelin
çeşmeye gelen gelin
kabına su yerine

sevdalar koyan gelin…
 
gönül yari bulunca
‘samanlık seyran’ olur
bir de yarsız kalınca
saraylar viran olur…
 
Abdullah ATAY MUDURNU HABER

 www.mudurnuhaber.com

 

Mirasyediler bir “evvel zaman içinde”

Mirasyediler bir “evvel zaman içinde”

 Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde pireler berber iken, develer
kervan iken, meydanlarda tellallar duyan duymayan kalmasın diye bağırırken eski zamanda
ipek ve baharat yolu üzerinde hisar ve kulaklı tepeleri arasına yerleşmiş şirinmi şirin bir
kasaba varmış “masala” göre bu kasaba ormanlarıyla, şifalı sularıyla, ceviz bahçeleri, üzüm
bağları, büyük ve küçükbaş hayvancılığıyla el sanatlarıyla, dericiliği, bakırcılığı, semerciliği,
süpürgeciliği, terziliği, kundura çeşitlerinin her birini üretir, ustaları körüklerde demiri kızdırır
örslerde demir döverler nal, mıh, hatıl, araba tekeri, ok, yay, gazıcak, kürek, kazma sacıcak,
bakır sahanlar, naşırfalar, yedekler, ibrikler, soba, mandız, kama, kılıç, çakı, bıçak, soba
küreği, maşa, kötürüm, tandır imal edilirmiş.
Bu topraklar Bursa tekfurluğuna bağlı iken Bursa tekfuru dillere destan güzellikteki kızı
Matarni’ anısına ve aynı zamanda kasabayı korumak için Anadolu coğrafyasında eşi benzeri
bulunmayan bir kale yaptırıp bu gün bile boşa akıp duran “papazının” kaplıcasından küntlerle
su akıtıp kalede kullanmış. Babas kaya evlerinde altın imalatı, Hıristiyanlık serbest olunca
piskoposluk merkezleri kurulmuş, asar köyde para basılmış. Zaman su gibi akmış orta Asya
steplerine sığamayan atalarımız Anadolu’yu mekân tutmaya başlamış.
Moğol ordularının saldırıları bu süreci hızlandırmış ve hızını alamayan atalarımız
Özbek, Oğuz, Türkmen, Tatar, Yörük gelip bu şirin kasabaya yerleşip daha önceki ev
sahipleri ile beraber yaşarken Bizans’tan; Selçukluya, Selçukludan Bizansa el değiştirmiş
sonunda bu işin böyle olmayacağını söyleyen Osman oğulları buraları kimseye yar etmem
deyip yönetime el koymuş.

Giden gitmiş kalan kalmış,Osman oğullarının bölgede hâkimiyeti
ele geçirmesinde Anadolu da ilk sivil esnaf örgütlenmesi olan ahiliğin çok önemli katkıları
ve destekleri olmuş. Osmanlı beylik beni kesmez büyük devlet olacam deyince Ahilerin
desteği devam etmiş bu desteği unutmayan Osmanlı daha devletleşme sürecini tamamlamadan
hâkimiyeti altındaki geniş arazilere düz ovalara kalıcı eserler yapmadan Mudurnu benim
mayamı tuttuğum yer deyip camii, han, hamam yaptırmış ve güvende gördüğü bu topraklara
devlet adamı yetiştirecek ilim irfan sahibi hocalar gönderip şehzadeler yetiştirmiş.

O zamanki devirlerde sarp dağlar geçit vermez, yollar zorlu iken seyyah ve gezginler
önemli ticaret ve kültür merkezlerine gider oradaki ticari hayatı yaşamı kayıt altına alır
belgelerlermiş. Gezginlerin kayıtlarına göre arasta çarşıda yazıda belirtilen el sanatlarına
ilave olarak Çine, Hinte kadar ünü yayılan su boduçları, iğneler, sepetler, çeşit çeşit oyalar,
danteller işlenir, ipek halılar, kilimler, şallar, kılçanlar dokunmuş, kullep, menteşe, kanca,
burgu, nacak, kapı tokmakları, kilitler imal edilirmiş. O devirlerde dilden dile dolaşan kapı
tokmaklarında başka bir ustalık,nezaket ve incelik varmış. Bu tokmaklardan her evin kapsına
iki tane takılır eve erkek geldimi kalın sesli olana bayan ise ince sesli olana vurulur evin
hanımı kılık kıyafetini ona göre ayarlarmış.
Saray mutfağını süsleyen, tereyağı, peyniri, tavuğu, tatlıları, hamur yemekleri ile
dillere destan olmuş. Memleketin her bir köşesine ve yurtdışına dahi deri gönderilirmiş.
Ticaretten el sanatlarından elde edilen gelirle kasaba yeniden imar edilmiş aile birlik ve
dayanışmasının bir ifadesi olan iki üç katlı evler konaklar yapılmış dededen toruna gelenek,
kültür ve zanaatkârlık devam etmiş gitmiş.
Masal bu ya zaman gelmiş zalim beyler türeyip halka zulüm yapmaya başlamış
buna karşı her devirde zalimlere karşı koyacak yiğitlerde çıkmış Anadolu da yiğitler yiğidi
Köroğlu’da zalim Bolu beyinin üstüne atını sürerken Mudurnulu demirci ustalarının nallatmış
atını deh etmiş zalimlerin üstüne.
Gel zaman git zaman dükkânlarda sanatkârlar, ahi ocaklarında iş ahlakı, birikmelerde,
yaşam biçimi öğretilmiş savaşa gitmeyen oğlunu eve almayan analar, efe olmayan oğlunu
kucaklamayan babalar çıkmış vatan elden gidiyor deyince ilk cepheye koşanlarda Mudurnu
yu geçilmez kale yapanlarda buradanmış.

Olan oldu giden gitti ve geldik bu güne.

Not: Mirasyediler devam edecek…

Mehmet Cantürk
www.mudurnuhaber.com

 

BEYAZ ET FESTİVALİ BAŞLADI

Beyaz Et Festivali dün katılımcıların Atatürk Anıtı’na çelenk koyması ile başladı. Festivalin açılışına AK Parti üst düzeyde tam kadro ile katıldı. Törenlere Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kubbettin Arzu, AK Parti Bolu Milletvekilleri Ali Ercoşkun, Fehmi Küpçü, Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, Ak Parti İl Başkanı Ömer Sayın katıldı.

VALİ ÖZÇİMEN PROTESTOMU ETTİ ?

Beyaz Et Festivalinde Bolu Valisi İbrahim ÖZÇİMEN in törenlere ve kutlamalara katılmaması, vatandaşlar tarafından ,acaba  BEYAZ ET Festivalini Vali ÖZÇİMEN  Protestomu etti, diye akıllara takıldı.

6. Uluslar Arası Bolu Beyaz Et Festivali dün saat 14.30’de Kent Meydanı’nda belediye bandosu eşliğinde kortej yürüyüşüyle başladı. Törene katılan protokol ve vatandaşlar Kent Meydanından, Atatürk Anıtına kadar bir yürüyüş yaptılar. Protokolün Atatürk Anıtı önüne gelmesi ile beraber Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve Şerafettin Erbayram anıta çelenk koydular. Ardından ilk konuşmacı olarak kürsüye gelen Erbayram, “Maalesef bir üzüntüyle beraber başladı festival. Afyon’da meydana gelen patlamada hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ise sabırlar diliyorum dedi.

BOLU’DA TERÖRLE BERABER HAREKET ETMEK İSTEYENLER VAR
Programda  konuşmacı olarak kürsüye gelen Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, çarpıcı iddialarda bulunarak, “Türkiye bulunduğu coğrafyada sıkıntılı günler içinde. Terör gibi bir bela var başımızda. Afyon’daki kazadan dolayı büyük acılarımız var. Bu terör bizi normal yaşantımızdan vazgeçirmek istiyor. Terör Bolu’nun ve Türkiye’nin başına bela. Bolu’da terörle beraber hareket etmek isteyenler var. Bizi normal yaşantımızın dışına çıkartmaya çalışıyorlar. Bolu’da bu işi provoke etmek isteyenler var. Bolu halkıyla elle ele verip ileriye doğru ilerleyeceğiz. Beyaz et sektörü olarak da bunu yapacağız” diye konuştu.

 

 Protokol stantları gezerek Stant sahiplerinden bilgiler aldı.

 www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu da Tarihi Eser Operasyonu

Bolu İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, tarihi eser kaçakçılığı yapan 4 kişiyi gözaltına aldı.

İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince, tarihi eser kaçakçılığına yönelik Mudurnu ilçesinde eş zamanlı operasyon yapıldı.

Operasyonda, tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları belirlenen M.B.B., M.Ç., T.B ve M.P. isimli şahıslar gözaltına alındı. Yapılan aramada şüpheli şahıslardan tarihi eser nitelikleri taşıdıkları değerlendirilen 140 eser ile tarihi eser aramada kullanılan bir metal arama dedektörü ele geçirildi.

Yakalanan şüpheliler haklarında tanzim edilen adli tahkikat evrakı ile adli mercilere sevk edildi.
Bolu Valiliği’nden yapılan açıklamada, “İlimizin huzur ve güvenliği, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği, tarihi eser kaçakçılığı ile mücadelede önleme ve yakalama çalışmalarımız aralıksız devam edecektir” denildi.

www.mudurnuhaber.com

 

YAZ İSHALLERİ TEHLİKELİ OLABİLİR !

YAZ İSHALLERİ TEHLİKELİ OLABİLİR !

Yazın gelmesiyle beraber yaşlı,çocuk demeden hemen herkesi ele geçiren
yaz ishalleri tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor.Beyoğlu Özel Avusturya Sen Jorj
Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral KAYAHAN yaz ishalleri ile ilgili önemli bilgiler verdi.

İshal, dışkılama sayısında artışla beraber, dışkının şekilsiz bir hal alması olarak tariflenir. İshal nedeni ile barsak hareketleri artar, normal süreden daha kısa aralıklarla dışkılama ortaya çıkar. Günde bir veya iki kez katı ve şekilli dışkılaması olan bir kişi, günde 3-4 kez veya daha fazla dışkılıyorsa ya da dışkı cıvıklaşmış, su gibiyse veya sümüksü olmuşsa ishalden bahsede biliriz.

İshale neden olan pek çok sebep vardır. Bu sebeplerin başında mikrobik ishaller
gelmektedir. Bunun dışında çeşitli mide, barsak hastalıkları, hormonal hastalıklar, ani ısı değişimleri, stres, heyecanlanma, üzüntü, korku gibi psikolojik sebepler, malignite ve kullanılan antibiyotikler diğer sebeplerdir.

Konumuz olan yaz ishallerinin nedeni mikrobiktir. İshale neden olan mikroplar, bakteriler ve protozoon denilen gözle görülmeyen parazitlerdir.

Havaların ısınması ile yaz ishali nedeni ile polikliniklere müracaat edenlerin sayısında artış görülmektedir.

Isı artışı ile kişilerin su ihtiyaçları artar ve yaz aylarında daha fazla su tüketir. Sağlıklı ve temiz olmayan suların tüketimi veya bu sularla yıkanan meyve sebzelerin yenilmesi ile mikroplar vücuda girmiş olur.

Her zaman kullanılan suların sağlıklı ve temiz olup olmadığı bilinemez. Hasta hayvan ve insanların dışkıları ile de sulara ve yiyeceklere kontaminasyon olabilir.
Dışkı ile kontamine olmuş sularda yaşayan, ishal nedeni olabilecek çeşitli mikroplar bulunmaktadır. Bunlar özellikle durgun sulardan, kanalizasyonun karıştığı sularda, iyi ilaçlanmamış içme sularında uzun süre canlı olarak kalır ve çoğalır. Bu suların kullanılması, içilmesi veya bu sularla yıkanmış veya hazırlanmış gıdaların alınması ile mikroplar ağız yolu ile alınır, insanların bağırsaklarına yerleşir.

Tuvalet hijyenine uyulmaması, el yıkanmaması ayrıca market ve şarküterilerde gıdaların uygun koşullarda saklanmaması yaz ishallerine neden olabilir.

Sıcak havalarda yeterince soğuk ortamda saklanmayan gıdalarda bakteriler hızla çoğalır. Bu gıdaların alınması ile mikroplar direkt vücuda girmiş olur.

Yaz ishalinde en önemli belirti sık aralıklarla ve sulu, cıvık şekilde dışkılamaktır. Dışkı sümüksü, iltihaplı, sulu ve bazen kanlı olabilir veya su gibi dışkılama görülebilir.

Kalın barsak tipi ishallerde dışkı miktarı az ancak dışkılama sayısı fazladır, buna karşılık ince barsak tipi ishalde ise dışkı miktarı fazladır.

En sık görülen Giardia denilen protozoonun neden olduğu su gibi tariflenen ishallerdir. Bu tip ishallerin en ciddi ve öldürücü olanı ise dışkının pirinç suyu gibi tariflendiği kolera bakterisinin yaptığı ishaldir.

Yaz ishallerinde diğer belirtiler, karın ağrısı, karında buruntu hissi, bulantı, bazen kusma, yüksek ateş, baş ağrısı, yaygın vücut ağrıları olabilir. Aşırı sıvı ve tuz kaybına bağlı olarak baş dönmesi, senkop, bayılma, ağız kuruması, ciltte kuruma görülebilir.

Elektrolit kaybına bağlı olarak kalp damar sistemine, böbreklere, sinir sistemine ait bulgular, ritim bozuklukları, böbrek yetmezliği, şuur kaybı gibi belirtilerde olabilir.

Tedavi olarak kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konması ve mikrobik ishalde antibiyotik tedavisi gerekir.

www.mudurnuhaber.com

 

MANİLER (19)

MANİLER (19)
 
Dostluklar bir değirmendir.
Taşları iki gönül.
Suyu gözden göze akan bakış
Buğdayı tatlı dilli içtenlik 
Unu ise sevgidir…

 
Ateşin özelliği
Dumandandır közdendir
Kişinin güzelliği
İmandandır özdendir.
 
Damaklara tat olmuş
Mudurnu’nun horozu
Şimdi mazide kalmış
Atayların gazozu.
 
Tüm cihana nam salmış
Mudurnu’nun tavuğu
Sofralarda çıkartır
Padişaha kavuğu.
 

Yarin gözü sürmeli
Kuşağı da sırmalı
O kuşağı çözüp de
İnce belden sarmalı…Bağımda açan gülsün
Başımda esen yelsin
Hüzünler benim olsun
Yeter ki yüzün gülsün…Yarsız gönül nicedir
Bir karanlık gecedir
Yüreğimde sensizlik
Tükenmeyen acıdır…Yar gönülün incisi
Baharın gül goncası
Yari ele gidenin
Dinmez yürek sancısı…

Bahar gelmiş neyleyim
Yar yanımda olmazsa
Nerde gönül eyleyim
Yar bu gece gelmezse…

Gerdanda benin güzel
Mor donda tenin güzel
Ela gözlü sevdiğim
Bu gönül senin güzel…

Gerdanı akça gelin
Gel bize sıkça gelin
Hasretinden üşüyom
Sar beni çokça gelin…

Yoksan sen kıştır yazım
Yürekte keskin sızım
Darağacında bile

Seni görmek son arzum…
Saçlarında yel olsam
Uçlarında gül olsam
Vuslatın ateşinde
Duman olsam kül olsam…
 
 
 

Çayır başı madımak
Ne hoş olur tadı bak
Seveni sevdiğinden
Caiz değil ayırmak…Gönül sevgiyle çağlar
Yar yoksa gönül ağlar
Saçının bir teline
Şu gönül ömür bağlar…Gönlüme yağan karlar
Yar olmazsa dinmiyor
İçimde yanan korlar
Yar gelmezse sönmüyor…Yar halimi bilmezse
Yağmur olur gözyaşım
Gönül yari bulmazsa
Hüzünlerdir yoldaşım…

Gözyaşım nehir olur
Yarimin bin ahında
Az aşım zehir olur
Bu aşkın günahında…

Kah ağladım kah güldüm
Şu kısacık ömrümde
Kah yaşadım kah öldüm
Bir zalimin gönlünde…

Yar açınca peçeyi
Gündüz eder geceyi
Yarim benden gidince
Yürek tattı acıyı…

Yine bu gönül mahsun
Hicran sardı her yanı
Sevdiğim neden yoksun
Neylerim sensiz canı…

 

Abdullah Atay  MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com

TURKCELL,VODAFONE VE AVEA KONTÖRLER MUDURNU FOTOĞRAFÇILIK TA