SİGARA YILDA 100 BİN CAN ALIYOR

Her yıl dünyada milyonlarca insan sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Uzmanlar, toplumumuzun büyük kısmını kapsayan yüksek sigara tüketiminin engellenmesi için gerekli önlemler alınmazsa, yakın gelecekte bir akciğer kanseri salgını ile karşı karşıya olduğumuzu bildiriyor…

 

Sigaranın zararlarını bilmeyen yok. Yapılan onca çağrıya rağmen önüne geçilemeyen sigara tüketiminden, dünyada her yıl milyonlarca insan ölüyor. Özellikle kanser vakalarının baş aktörü sigara… Acıbadem Adana Hastanesi Sigarayı Bıraktırma Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Obengül Ejder, yaptığıaçıklamada, 20 milyona yakın sigara içicisinin olduğu ülkemizde günde 40 milyon dolar sigaraya para harcandığını belirterek, her yıl 100 bin kişinin sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle öldüğüne dikkat çekti. Dr. Ejder, yapılan onca çağrılara ve uyarılara rağmen sigara tüketiminin önüne geçilemediğini belirterek şöyle konuştu;

KANSERLERİN BAŞLICA NEDENİ SİGARA

“Dumanında 4 binden fazla kimyasal madde bulunan sigara, akciğer kanserinin yüzde 90’ına, diğer kanser türlerinin ise yüzde 30’undan fazlasına neden oluyor. Sigara nedeniyle oluşan ve en sık görülen kanser türleri arasında akciğer, gırtlak, dil ve dudak , mesane kanserleri bulunuyor. İçilen her sigaranın ömrünüzden 5 dakika kısalttığını unutmayın. Hayatınızın uzamasını istiyorsanız bir an önce sigarayı bırakın.”

 

PASİF İÇİCİLER, EN AZ SİGARA KULLANANLAR KADAR RİSK ALTINDA

Sigara tüketimi nedeniyle dünyada 20 saniyede bir insanın hayatını kaybettiğini de vurgulayan Acıbadem Adana Hastanesi Sağlıklı Yaşam Kulübü Sorumlu Hekimi Dr. Obengül Ejder, pasif içicililiğin, sigara kullananla aynı riskleri taşıdığına dikkat çekti. Özellikle çocukların yanında sigara içilmemesi gerektiğini dile getiren Ejder, sigaradan uzak kalarak çok sayıda kanserden etkili şekilde korunmanın mümkün olduğunu kaydetti.

 

SİGARA BAĞIMLILIĞI TEDAVİ EDİLEBİLİR
Sigara bağımlılığının; tedavi edilebilir, kronik bir hastalık olduğunu belirten Ejder, Acıbadem Adana Hastanesi Sağlıklı Yaşam Külübü” bünyesinde kurulan “Sigarayı Bıraktırma Merkezi”nde toplumu bilinçlendirmek ve sigara içenlerin bu bağımlılıktan kurtulmalarına yardımcı olmak için çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

 

Acıbadem Sigara Bıraktırma Merkezi’nde neler yapılıyor?;

  • İlk görüşme ile sigara kullanım paterninin ve davranışsal özellikleri belirleniyor, sigarayla ilgili fiziksel ve psikolojik etkenler gözden geçiriliyor ve kişiye özel bir tedavi programı geliştiriliyor.
  • Spirometre ile solunum fonksiyonları ölçülüyor;
  • Karbonmonoksit testi ile akciğerdeki zehirli gaz miktarının tespit ediliyor,
  • FDA onaylı Soğuk lazer uygulanması ve/ veya ilaç tedavisi ile fiziksel bağımlık ile savaşılıyor. Akupunktur noktalarına uygulanan lazer(soğuk lazer uygulaması) ile kan endorfin miktarında sağlanan artış; sigaranın çekilme semptomlarını azaltıyor. Sinirlilik, dikkatsizlik, mutsuzluk gibi yoksunluk semptomlarının oluşması önleniyor.
  • Davranış terapisi ile de hastanın içmearzu ve düşüncesiyle başa çıkmasına, acil durumlarla baş etmesine yardımcı olunuyor,
  • Bırakma süreci ve tekrarlamanın önlenmesine ilişkin yöntemler de uygulanıyor
  • 41 gün sonra yapılan kontrol görüşmesinde sigarasız bir hayatı seçen kişilere başarı belgesi veriliyor.
  • www.mudurnuhaber.com

KARAYOLLARI MUDURNU YU DEFTERDEN SİLDİ Mİ?

KARAYOLLARI MUDURNU YU DEFTERDEN SİLDİ Mİ?

Tarihi bir  ilçe Olan Bolu nun Mudurnu ilçesi nedense Karayollarının defterlerinde bir türlü görünmüyor.

Ana yol güzergahlarında bulunan Levhalarda MUDURNU tabelası bulmanız için mutlaka elinizde bir harita olması gerekiyor.

 

İLGİLENEN YOK

Mudurnu ilçesinde Turizm  çalışmaları yapılıyor densede,  gerçekte bu çalışmaların yapılmadığı veya  fazla ilgilenilmediği tabelalardan belli oluyor. Komşu ilçe GÖYNÜK ilçesinin Tabelaları tarihi Kahverengi renkler ile  Yol ağlarında gösterilirken Mudurnu ilçesinin  tabela eksikliği konusunda herhangi  bir çalışma görünmüyor.

MUDURNU KAYMAKAMLIĞI VE MUDURNU BELEDİYESİ’DE TURİZM’İ  DEFTERDEN SİLDİMİ?

Mudurnu ilçesinde Turizm çalışmaları yapılacak, Festivaller düzenlenecek, Tanıtımlar yapılacak derken   gerek Mudurnu Kaymakamlığının gerekse Mudurnu Belediyesinin Turizm adına herhangi bir çalışma yapmaması  Mudurnulu Turizmcilerin  heyecanının bitmesine sebep oldu.

 

MUDURNU KAYMAKAMLIĞINA AİT TABELA BOŞ BEKLİYOR

Mudurnu nun tanıtımı için  Sakarya nın  Akyazı ilçesi sınırlarına Konulan  Ahşap Tabela nın yerinde yeller eserken,  Mudurnu Nallıhan Karayolunun  Dolayüz Mevkiindeki Tabelası ise solgun ve bitkin bir görüntü ile Mudurnu’ya sanki gelmeyin  der gibi bir ifade sergiliyor. Diyer yandan   Bolu Abant  yolunun  Abant girişinde bulunan  diğer bir Ahşap  Tabelalık  ise yıllardır boş duruyor.

Mudurnu Kaymakamlığının organizesinde   yaptırılan ve binlerce tl harcanarak Mudurnu Turizmine katkı amaçlı  konulan Tabelalar bakımsızlık ve  Takipsizlik nedeni ile Mudurnu ilçesine Turizm yönünde kaar değil zarar veriyor.

Haber: Aydın ÖZPELİT

www.mudurnuhaber.com

 

MUDURNU YUKARI HAMAM

MUDURNU YUKARI HAMAM

Çocukluğumuzda yıkılan Cumhuriyet İlkokulu bahçesinde top oynarken, topa hızlı
vurup Aşağı Hamam önüne kaçırdığımızda “Haydi yukarı hamam hastane” şeklinde
bağırırdık. O zamanlar faaldi Yukarı Hamam. 1950 li yılların başında Sirkelerin Mustafa amca
çalıştırırdı hamamı. Aşağı Hamamın (Yıldırım Beyazıt Hamamı) kadınlar kısmını teyzem,
erkekler kısmını da eşi Mustafa Kırkık çalıştırırdı. O yıllar evde, ibrikle yüklüklerde yıkanılırdı
ve hamama gitmek başlı başına bir olaydı.

Mudurnu’da küçük yaşlardaki erkek çocukları da kadın hamamlarına alınırdı.
Annelerimizle ya da ninelerimizle giderdik. Göbek taşında keş li cevizli ev makarnası ile turşu
yenirdi. Erik Pestil’ i olmazsa, olmazıydı sofranın.

Rahmetli anneannemin beni bacaklarının arasına sıkıştırıp, sabun kaçan gözlerimin yanmasıyla bastığım nara ya aldırmadan yıkadığı günler ne güzelmiş meğer. Sonraki yıllarda bir gün bir kadının “Kocaman adam olmuş bu, bari babasını da getirseydiniz.”sözleri üzerine büyüdüğümü anlamıştım. Artık terfi etmiş, babamla birlikte erkekler hamamına gitmeye başlamıştım. Allah biliyor ya bu daha zevkli ve daha tantanalıydı. Artık bir tellak tarafından yıkanıyordum. Özel odada soyunup, peştamallarımızı kuşanarak hamama giriyor, göbek taşı üzerinde terleyip, tellak tarafından keseleniyor, daha sonrada kocaman bir tas içinde köpürmüş sabunlu liflerle yıkanıyordum. Şimdi ne annem ne babam nede eski hamamcılar, hiçbiri hayatta değil. Nur içinde yatsınlar.

Geçenlerde İlhami Çetin kardeşimin “Mudurnu Haber “internet sitesine girdiğimde
27.11.2011 tarihli “Mudurnu ilçesindeki Frikyalılar dönemine ait 1800 yıllık tarihi yukarı
Hamam göz göre göre yok ediliyor” başlıklı haberi okumuştum. O zaman bu hamam ve tarihi
ile ilgili bende ki mevcut bilgileri sizinle paylaşmak istedim.

İlçemiz Havlu Mahallesindeki bu hamam, halkımız arasında“Yukarı Hamam” adıyla
bilinir. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. İlhami Çetin kardeşimin, hamamın
Frikyalılar dönemine ait oluşu ile ilgili bilgiyi nerden aldığını ve doğruluk derecesini
bilmiyorum. Ancak ben 23 Nisan 1953 tarihli Bolu gazetesindeki Hayrettin Arıkana ait bir
yazıdan hamamın Selçuklu dönemine ait olduğu şeklinde kaynak gösterilmeyen bir yazısını
okumuştum. Daha sonra hamamın vakıflar idaresinden sonraki ilk sahibi merhum Mustafa
Eryılmaz’ın kızı Melahat Demirel hanımefendi ile konuşup bilgi almıştım. Öğrendiklerim
yapılış dönemi dışında, gazete haberini doğrular nitelikteydi.

Kastamonu salnameleri incelendiğinde Mudurnu’da 1869 ile 1889 yılları arasındaki
hamam sayısı iki olarak görülüyor ve 1893 tarihinden sonraki salnamelerde sayı üçe çıkıyor.
Kanaatime göre sayımda Yıldırım Beyazıt hamamının erkek ve kadın bölümleri iki ayrı hamam
gibi gösterilmiştir. Bundan da Yukarı Hamamın 1893 tarihinden sonra faaliyete geçtiği
anlaşılıyor.

Yukarı Hamamın yapılış tarihini gösteren bir kitabesi yoktur. Hamam girişindeki
mevcut kitabe tamir kitabesi olup hamamın 1897 tarihinde Çüce oğlu Ali isimli birisi
tarafından tamir edildiğini göstermektedir. Bu kitabe yazısının bir bölümü okunamamış olup,

okunan bölümü şu şekildedir;

“Gel imdi sen ……….li Veli.”

“Tamir eyledi cüce oğlu Ali”1

Sene :1315 (1897)

Rivayete göre, eski devirlerde Mudurnu büyük bir sel felaketine uğramış ve dere
kenarında bulunan bazı yerleşim alanları toprak altında kalmıştır. Yukarı hamamda bunlardan
birisidir. Yıllarca toprak altında kalan Hamam 1890 lı yıllarda Bugünkü Haytalar konağı
bahçesinde oyun oynayan üç genç kız tarafından kubbesi bulunarak tespit edilmiştir.
Bilahare de etraf kazılarak hamamın tamamı gün yüzüne çıkarılmıştır. Hamamın kızlar
tarafından bulunmuş olması sebebiyle hamam çalıştığı sürece genç kızlardan ücret
alınmamıştır. Bu adet 1949 lu yıllara kadar da devam ettirilmiştir.

Tamir kitabesinden anlaşıldığına göre, gerçek olan şu ki, Hamam 1897 tarihinden çok
önce yapılmış olup, yukarıdaki rivayet doğruysa, bu tarihlerde toprak altından çıkarılıp tamir
edilmiş olmalıdır.

Hamam soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile oldukça küçüktür. Soyunmalık
kare planlı, ahşap tavanlıdır. Ortasında fıskiyeli on köşeli bir havuz vardır. Soyunmalığın
güneyindeki dar bir kapıdan uzun bir koridora geçilmekte olup, batısında tuvaletler bulunur.
Güneyindeki bir başka kapıdan da beşik tonozlu dikdörtgen biçimli soğukluğa geçilmektedir.
Sıcaklık hamamın doğusunda bulunmaktadır. Kare planlı olan sıcaklığın üzeri, pandantifli bir
kubbe ile örtülüdür. Sıcaklığın yanında yine kubbeli iki halvet hücresi bulunmaktadır.

Uzun yıllar Vakıflar İdaresi tarafından işletilen Hamam 1949 yılında özelleştirilerek
Mustafa Eryılmaz’a2 (Sirkeler Ailesi) 4000 TL karşılığında satılmıştır. Aynı yıl yeni sahibi
tarafından Bolu’dan getirilen İhsan Taşdelen3 isimli bir ustaya esaslı bir şekilde tamir
ettirilerek faaliyete geçmiştir. Bu tamiratla ilgili kitabesi hamam içinde olup şöyledir.

Cüce oğlu Mehmet Ali 1315 (1899) yılında Bolu İdadisi resim öğretmeni olup Bolu Karaçayır Mahallesindendir.
Babasının taş ustası olması sebebiyle aile lakapları Mimarzade dir. Cüce oğlu Mehmet Ali iyi bir ressam ve hattattı. Bolu Yıldırım Beyazıt camii ile İmaret camiinin hadisi şerifleri onun eseridir. Ayrıca İstanbul Fatih Camisinin müezzin mahfelinde bulunan eşsiz tablo da ona aittir. İstanbul’da “Efkaf İslamiyye Müzesi” Müdürlüğü yapmıştır. Sevr anlaşmasına onay veren son Osmanlı şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi’nin damadıdır. Kayınpederinin Milli Mücadeleye ve Atatürk’e karşı çıkması sebebiyle onunla birlikte yurt dışına kaçmış, Mısır’da geçirdiği bir tramvay kazasında ölmüştür .

(Z.Konropa, Bolu Tarihi,S:583) Mudurnu Yukarı Hamamın kitabesindeki Cüce oğlu Ali’nin bu aile fertlerinden biri olması ihtimal dahilindedir.
2 Merhum Mustafa Eryılmaz Mudurnu Sirkeler ailesindendir. İsmet hanım ile evliliğinden Sebahat, Melahat ve Mehmet isimlerinde üç çocuğu olmuştur.
3 İhsan Taşdelen’e ait kitabenin yazılması ile ilgili olarak Melahat Demirel Hanımefendiden alınan küçük bir Anekdot: İhsan Taşdelen kendisine ait tamir kitabesini yeni harflerle yazması sırasında, tesadüfen bulunan merhum öğretmen Mehmet Vardallı’nın, başlangıçta “hergelen”olarak yazılan kelimenin “Hergele olarak okunabileceğini söyleyerek “her giren” şeklinde düzeltilmesini sağlamıştır.

1

“Şifa bulsun bu hamama her giren”

“Tamir etti Bolulu İhsan Taşdelen.”

1949

Hamam 1957 yılında el değiştirerek Cemal Akman (Çatacıklılar)’a satılmıştır.
Yeni sahipleri tarafından kısa bir süre daha çalıştırılan hamam 1960 lı yılların ortalarında
kapanmış, yüklüklerin banyoya dönüştürülmesi ile de unutulmuştur.

Şimdi giriş bölümü üstü otel şekline dönüştürülerek sahibi tarafından korunmaya
çalışılan hamam, idare veya belediyenin elinde olsaydı, askerlik şubesi veya Cumhuriyet
İlkokulu gibi çoktan tarihe karışmış olurdu şeklinde düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Hamam sahibi Yıldırım Akman’ın, kendisiyle röportaj yapan İlhami Çetin’e
söylediği ; “Tarih isteyenlere işte tarih. Gelip görsünler. Buranın çürüyüp yok olmasına göz
yummasınlar.” sözleri çok şey ifade ediyor aslında.

Anlayanlara…!

Güray ÖNAL

www.mudurnuhaber.com

 

GENÇLEŞİYOR MUYUM ? SEBEBİ NE ?

EVET, gençleştiğimi hisseder gibiyim. Şair diyor yaaa, yaş 35 yolun yarısı diye, çok değerli bir hocam ise, be Mübarek Hâşâ Allah ile aranda senetmi yaptın 70 yaşına kadar yaşamak için nerden biliyorsun 35 yaşında yolun yarısında olduğunu diye vaazlarında şaire çatıyor.

Günlerden 13 Mart 2013 bir Ankara ziyareti dönüşüne geçtiğim anda Cep telefonumda tanımadığım bir ses, efendim biz sizi Mudurnu Yarışkaşı Konağı Nevzat ANLITAN bey in vasıtası ile arıyoruz, sizin ile bir konu hakkında görüşmek istiyoruz dedi. Bende ben Ankara dayım Bolu’ya geliyorum, orada görüşsek olurmu? dedim.  Tamam, gelince görüşelim dediler. Konuyu bilmediğim için hemen Nevzat abiyi aradım, bana dediki birisi size bir şey tanıtacağız, çok faydalı dedi bende benim bu işlere ayıracak vaktim yok, bunu yapsa yapsa Mudurnu’nun kâhyası bizim Aydın var onu arayın dedim dedi. Bende iyi o zaman abi  ben gidip bir bakayım bakalım neymiş dedim.

Ankara dan Bolu ya gelene kadar, acaba şu mu acaba bumu, acaba yeni bir termal proje varda bana bir şeymi teklif edecekler diye gelene kadar çatladım. Nihayet Bolu’ya geldim ve buluştuk. Orada Alp ve Hüseyin Bey diye iki arkadaş ile tanıştım. Dedim arkadaşlar buyrun konu nedir bir anlatın, teklifinizi bekliyorum. Arkadaşlar dediler ki bizim işimiz sağlıklı beslenme ile ilgili, ben hemen daha önceki bilgilerime dayanarak hay Allah keşke gelmeseydim, bunlar bana bir şeyler satacaklar. Biraz arkadaşları dinledim, ban çeşitli slâytlar ve görüntüler seyrettirdiler ve kendileri ile ilgili daha önce çekilmiş ve şimdiki hallerini gösterdiler.

Tabiî ki ben arkadaşları daha önceden tanımadığım için, işin açıkçası güvenemedim. Efendim biri 95 kğ den 65 kğ ye düşmüş, biri 130kğ den 80kğ ye düşmüş ve çok sağlıklı görünüyorlar. Dediğim gibi arkadaşları tanımadığım için, pazarlama taktiği olduğunu düşündüm. Bana dediler ki Yılmaz GÜNEY i tanıyorsunuz değil mi? Tanımam mı?  Evet bu sinema sanatçısı bizim programımız sayesinde bu kadar genç görünüme sahip.  Kendi kendime,  bu işler boş işler dedim. Arkadaşlar size bir analiz yapalım, ücret felan istemiyoruz, sadece bilgilerinizi size söyleyelim. Şunu da hatırlatayım, buraya gelmeden 3-4 gün önce başlayan bir problemden dolayı sürekli başım dönüyor ve çok huzursuz olduğumdan dolayı çareyi ÇEK -UP yaptırarak rahatlamakta bulmuştum. Orada da doktorlar Karaciğerinizde yağlanma var,  biraz gıdalara dikkat edin diye uyarmışlardı.

Neyse biz teraziye çıkıp tartılarak bilgilerimizi verdik, kilo 95, yağ problemi ve normalde 42 olan Metobolizma yaşımın dengesiz beslenmenin ve her gün çeşitli gofret ve Çikolata beslenmem ile beraber 57 olduğunu öğrendim.

Kilomdan rahatsız olduğum için ayaklarımda ve diz kapaklarında zaman, zaman problemler yaşıyordum. Alp ve Hüseyin Bey, isterseniz bir deneme programı yapalım dediler. Anlatılanlardan sonra kaybedeceğim hiç bir şeyin olmadığını düşünerek deneme programına başlamayı kabul ettim.

Sonuç, önce Nevzat abi den sonra Alp ve Hüseyin Bey den beni ikna ettikleri için teşekkür ederim. Aradan 16 gün geçmiş ve ben 95 kğ den 92 kğ ye inmişim, zaten kendimde de hissedebiliyorum.  Ayrıca programa girdikten sonra gözle görülür farklılıkları kendimde görmeye ve hissetmeye başladım. Mesleğimiz ve birazda Siyaset ile uğraşmamızdan dolayı çok çabuk sinirleniyor ve çok fazla yüksek sesle konuşuyordum. Artık bazı alışkanlıkları otomatikman bıraktım. Eskiden bir oturuşta bir çorba ile bir büyük ekmeği neredeyse bitirirken, şimdi ise sadece bir dilim Ekmek yeme hissi içimden zor geliyor.

CAN BOĞAZ DAN GELİP, BOĞAZDAN ÇIKIYOR

Atasözü, Can boğaz dan gelir, EVET, Boğaz dan geliyor ama maalesef Kalp krizi, Damar Tıkanıklıkları, Alçak ve Yüksek tansiyon ve benzeri şeylerin ana kaynağıda  Boğazdan kaynaklanıyor, Boğazımıza sahip çıkamadığımız için, dengesiz beslenerek  hayatımızı hastane köşelerinde, o doktor senin bu Doktor benim  koşturarak geçiriyoruz. Benden size tavsiye, kendiniz için vakit ayırın ve sağlığınıza özen gösterin. Yol yakinken…

 

Saygılarımla

TOKİ’den Restorasyona 40 Milyon Lira

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) modern şehirler inşa ederken bir yandan da unutulmaya yüz tutmuş, yıkılma ve yok olma tehlikesi içindeki tarihsel değerleri, sağladığı restorasyon kredileriyle gelecek nesillere kazandırıyor.

Haber: TOKİ'den Restorasyona 40 Milyon Lira 

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) modern şehirler inşa ederken bir yandan da unutulmaya yüz tutmuş, yıkılma ve yok olma tehlikesi içindeki tarihsel değerleri, sağladığı restorasyon kredileriyle gelecek nesillere kazandırıyor. Bugüne kadar 466 restorasyon projesi için yaklaşık 40 milyon lira kredi tahsis eden TOKİ, 8 Nisan-3 Mayıs 2013 tarihleri arasında restorasyon kredi başvurularını kabul edecek. TOKİ, 2013 yılında tarihi yapılar için verilecek kredi üst limitini ise 115 bin liraya çıkardı.

TOKİ’den yapılan açıklamaya göre İdare, sivil mimari örneği, özel hukuka tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan, korunması gerekli tescilli taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı ve restorasyonu için rekor miktarda kaynak sağladı. Tescilli taşınmaz kültür varlıklarının restorasyonuna katkı amacıyla 2005 yılında “restorasyon kredisi” uygulaması başlatan TOKİ, 466 kültür varlığına kredi desteği verdi. Başlatılan restorasyon projelerinden 294’ü tamamlanarak kültür değerlerimiz arasındaki yerini perçinledi.

2012’DE YAKLAŞIK 11 MİLYON LİRA KREDİ

2010 yılında 44 restorasyon projesi için yaklaşık 3.5 milyon lira kredi tahsis eden İdare, 2011’de 73 restorasyon projesine 6.4 milyon lira kredi sağladı. 2012 yılında ise 110 proje için yaklaşık 11 milyon lira kredi tahsis etti. 2005’te 16, 2006’da 51, 2007’de 34 projeye kredi veren TOKİ, 2008’de 55, 2009’da 83 yapının yeniden hayat bulması için kredi sağladı. İdare, 2010 yılında 44, 2011’de 73, 2012’de 110 olmak üzere toplam 466 projeye yaklaşık 40 milyon lira kredi tahsis etti.

KREDİ ÜST LİMİTİ 115 BİN LİRA

2005 ve 2006 yıllarında kredi üst limiti 75 bin lirayken 2010 yılına kadar kredi üst limiti 80 bin liraya, 2011’de 90 bin, 2012 yılında ise 105 bin liraya çıkarıldı. TOKİ, 2013 yılıyla birlikte artan maliyetler ve enflasyon oranını göz önünde bulundurarak kredi üst limitini 115 bin lira olarak belirledi.

TOKİ, 2013 yılı restorasyon kredisi başvurularının 8 Nisan –

3 Mayıs 2013 tarihleri arasında kabul edecek. Her bir proje için, keşif özetinin yüzde 70’ine kadar ve en fazla 115 bin lira olmak üzere kredi kullandırılabilecek. Restorasyon kredisi başvurusunda “Eserin, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulu’nun onaylanmış rölöve ve restorasyon projeleriyle restorasyon raporu, onaylı projeye göre düzenlenmiş keşif raporu, arsanın ve binanın durumunu gösteren tapu örneği” gibi belgeler isteniyor. Kredilerde özelikle tarihi kent dokularını sağlıklaştırılmasına yönelik olan ve yerel yönetimlerin öncülüğündeki projelere öncelik verilecek. Bakım, onarım ve restorasyon işlemleri yapılacak taşınmaz kültür varlığının; mimari ve kültürel değeri, fiziki durumu, bulunduğu çevrenin özellikleri, kullanım amacı göz önünde bulundurulacak. Taşınmaz kültür varlığının bakımı, onarımı ve restorasyonu için yapılacak işlemlerin; yapının kültür varlığı niteliğinin devamını sağlaması, gerekirse sağlıklaştırılması ve işlev kazandırılması amacına yönelik olması zorunlu. TOKİ’nin bugüne kadar kredilendirdiği projeler arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Amasya, Bartın, Çanakkale, Muğla, Uşak, Kastamonu, Tokat, Trabzon, Giresun, Edirne, Şanlıurfa ve Artvin illerinde; Safranbolu, Kalecik, Bergama, Ürgüp, Bolaman, Bandırma, Ayvalık, Milas, Foça, İnegöl, Mudanya, İnebolu, Alanya, Akçaabat, Osmaneli, Mudurnu, Kemaliye, Göynük, Taraklı, İncesu, Zile, Daday, Mustafapaşa, Kalkan, Çavuşin, Uzungöl gibi ilçe ve beldeler de bulunuyor.

www.mudurnuhaber.com

 

Gelin Manileri(2)

Gelin Manileri(2)
 
Bir dal sevgi paylaşılınca orman
Bir damlası da umman olur.
 
el sözü tutan gelin
bağlarda yatan gelin
açılır saçılırsın
birazcık utan gelin…

gözleri kara gelin
gönlümde yara gelin
ne çabuk da mest oldun
içtiğin şıra gelin…

dağlardan geçen gelin
yaylaya göçen gelin
sevdiğini görünce
gonca gül açan gelin…

gonca güller aç gelin
mis kokular saç gelin
ay buluta girince
al bohçanı kaç gelin…

işin tozutan gelin
gergef bezeten gelin
iğnesi deliğinden
yarin gözeten gelin.
 
ay gelin atlı gelin
dilleri tatlı gelin
yar üstüne yar sevmiş
yüreği dertli gelin…

bağına girdim gelin
gülünü derdim gelin
şükür olsun mevlama
murada erdim gelin…

elinde güğüm gelin
yokluğun zulüm gelin
ayrılık olmasın da
vız gelir ölüm gelin…

yanıma otur gelin
soralım hatır gelin
bu gece gelişinde
bohçanı getir gelin…

gönüle azık gelin
yüreği ezik gelin
yarini eller almış
sana da yazık gelin…

pınar başında gelin
yarin peşinde gelin
her söze meyil vermez
aklı başında gelin…

bağımın gülü gelin
gönlümün dili gelin
davullar dövülecek
haftaya salı gelin..

fistanı morlu gelin
yüreği korlu gelin
hamamdan mı geliyon
gerdanın terli gelin…

bağıma gelen gelin
yüzüme gülen gelin
işveli bakışıyla
aklımı çelen gelin..

dillerin kaymak gelin
her yerin oynak gelin
benimle kalacaksın
yok öyle caymak gelin…

yarini an(an) gelin
aşkıyla yanan gelin
aramıza giriyor
o zalim anan gelin…

 meclisi sazlı gelin
salınır nazlı gelin
dalıp dalıp geçiyor
sevdası gizli gelin…

bu gönül senin gelin
mis kokar tenin gelin
gonca güle benzemiş
yanakta benin gelin…

saç bağın çözen gelin
ellerle gezen gelin
dudağımda güller var
onlarla bezen gelin..

çiçeği taze gelin
dilleri meze gelin
el ayak çekilince
geliver bize gelin…
 
dilleri batan gelin
kurt kuşa çatan gelin
sevdiğine darılıp
yalınız yatan gelin..elinde fener gelin
sılaya döner gelin
yarini eller almış
yüreği yanar gelin…
 
zilleri takan gelin
türküler yakan gelin
gönül bağıma girip
yüreğim yakan gelin…
bağlarda gezen gelin
badeler süzen gelin
el ayak çekilince
yanıma uzan gelin…yarini özler gelin
yolunu gözler gelin
ellerin yari gelmiş
yüreği sızlar gelin…

 
bağlıma geldi gelin
gül verdim güldü gelin
sevdamı gözlerimden
nasıl da bildi gelin…
ağıtlar yakar gelin
yollara bakar gelin
şeker kaymak bal ile
yarine bakar gelin…gözü sürmeli gelin
saçı örmeli gelin
yar üstüne yar sevdin
seni vurmalı gelin…

saç bağın çözer gelin
ellerle gezer gelin
salınıp dökündükçe
yarini üzer gelin…

Abdullah Atay
 
 

Mudurnu nun Genel sorunları

Kent Konseyi Başkanı Mehmet Cantürk’ün 2 Mart 2013 tarihinde yapılan Mudurnu’nun sorunları ve çözüm önerileri toplantısında yaptığı açılış konuşması.

Merhaba Arkadaşlar; Çağrımıza ses verip geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Yedi senedir konuşuyorum, bu gün fazla konuşmaya niyetim yok…

Daha çok davetli arkadaşların görüşlerine yer verelim isterim. Ancak burada bir ricam var. Mudurnu sorun ve sıkıntılarını konuşan her arkadaş dile getirdiği konu hakkında kendisinin de kapsama alanına alacak çözüm önerisini de söylesin. Bu benim açımdan işim olmasa olmazı. Sonra kimse ben söylemiştim olmuyor demesin.

Kendine dönüp sorunu söylediğim eleştirdiğim konuda ne yaptım diye de sorsun çözümünün parçası olsun. Söylediğim gibi en azından ben buradayken yedi senedir konuşuyoruz. Toplantıda konuştuğumuz konuların hiç birini biz bunları konuştuk ve yaptık diyemedik. Harcanan emeklere,zamana yazık değimli.

Arkadaşlar elimizde çok kaynağımız var ve yapılacak çok işimiz var Mudurnu’nun dedikodu siyasetine değil birleştirici siyasete ihtiyacı var… Maalesef kendimizle yüzleşmemiz gereken çok konu var öncelikle bunu yapmalıyız.

Küçük çıkar hesapları uğruna ikiyüzlü, eyyamcı davranmak herkese şirin görünmeye çalışmak en büyük hastalığımız olmuş. Geriye dönüp şöyle bir bakalım halk arasında en çok sevilenler herkese hoş görünmeye çalışanlar! Neden acaba iş yapanlar değil de ortamı idare etmeye çalışanlar seviliyor. Burada kendimizi de sorgulamamız lazım.

Burada şunu da söyleyim kimse Mudurnu’yu kastederek bizden bi şey olmaz demesin, böyle bir şeyi söylemeden önce kendine dönüp aynaya bakarak “benden bir şey olurmu diye sorsun”.Toptancı şekilde dedikodudan fitne fesattan şikâyet edenler öncelikle kendilerine dönüp baksınlar hastalığında, tedavisin inde kendilerinde olduğunu görecekleridir Arkadaşlar siyaset tabiî ki yapalım ama birbirimize kin tutmadan, çamur atmadan öncelikle sağduyu ile düşünelim. Kendi kafamızın içinde olanlarla başkalarını yargılayıp niyet okumayalım.

Önceliğimiz her zaman ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz Mudurnu olsun. Mudurnu’nun geleceği için diyalog kuralım, uzlaşma sağlayalım. Doğrusuyla yanlışıyla memleket bu günlere geldi artık zaman eski zaman değil..dedelerimiz dumanla haberleşiyor,belediye meclisi çok değil on beş sene öncesine kadar yılda bir toplanıyordu.Şimdi ise bir bilgi iyi yada kötü anında bırakan ülkeyi dünyaya yayılıyor.

Atacağımız her adımı vereceğimiz her kararı buna göre vermeliyiz. Örnek olarak soruyorum Mudurnu’nun geleceğini planlamak için il genel meclisi, belediye başkanı, belediye meclis üyeleri toplanıp konuşmuşlar mıdır? Toplantılardan çıkan sonucu milletvekilleri ile paylaşıp hatta vekilleri halkla buluşturup yatırım ve çözüm önerilerini sunmuşlar mıdır? Devletin en hantal zamanda bile 3 yıllık 5 yıllık kalkınma planları olurdu.

Bu gün planlamaları seçilmiş temsilcilerimizden değil de kimden öğreneceğiz. Yedi yılda neredeyse on kaymakam değişti bu kimin başarısı yâda başarısızlığı? Ancak bunun bir faydası oldu Mudurnu da eskiden kaymakamlık yapmış olan emniyet gelen md. yeğeni vekil kaymakam olarak geldi. Mudurnu Saffet amcanın da etkisiyle Mudurnu yeni bir Emniyet binası kazanmış oldu. Arkadaşlar birilerinin başarısızlığı Mudurnu’nun kaybı olmasın. Yerel yönetim anlamında da birçok eleştirim var…

Mudurnu on beş yıl önce sit alanı ilan edildi bir mimar istihdam edemedik… Gelen mimarda üç ay dayanabildi neden acaba.Bir şehir plancımız yok..yerel yönetim olarak bilmiyorum ama avukatlara vereceğimiz paraları mimar ve şehir plancıya versek ekten,kökten,teneke çatılardan bir an evvel kurtulmuş oluruz.Yine el sanatlarımız,arasta çarşımızda ki üretimler zaman bağlı yok olmaktadır. Yıllardır konuşuyoruz trafikten tanıtıma birçok sorunumuz var halledemedik ne yazık ki bunu çözecek ortak aklı ve birlikteliği oluşturamıyoruz.

Örnek olarak oya bizim oyamızı Nallıhan aldı diye hopluyoruz artık bu işler yapanın, kapanın, patentini alanın elinde kalıyor. Bu güne kadar destek olarak proje geliştirerek kaç ürünün patentini aldık acaba? Oya işi ile önerim meydanda Belediyenin küçük ev diye bir evi var burada şu anda ekmek satılıyor ”bana göre belediyenin ekmek satma devri ikinci dünya savaşı döneminde kaldı ”MEM ve Halk Eğitim Müd. Konuşalım iş kur bağlantılı oya kursu açılsın bayanlarımız sıra ile durarak burada yaptıkları oyaları satsınlar.

Yani küçük eve Mudurnu Halk ekmek satışı yerine Mudurnu Oya Evi yazmak daha çok yakışır diye düşünüyorum. Bunun gibi pratikte otak akılla ve iletişimle çözebileceğimiz birçok konuyu birbirimizle dostça kucaklaşamadığımız için sorunları çözemiyoruz. Bunun bedelini yaşadığımız çağda sadece bizler değil gelecekte tamir edilemeyecek hasarlar bırakıyoruz.

Arkadaşlar dünya aynı hızda dönse de çağımızdaki endüstrileşme, sanayi, iletişim, nüfus artışı, buna bağlı istihdam ihtiyacı, sağlık, eğitim, çevre, vb. sorunlara zaman kaybetmeden ittifakla karar verirsek çağı yakalayabiliriz. Zamanında yapacağımız hamleleri yapamasak ben onu sevmiyorum, onun döneminde bu hizmet olursa bu bizim için iyi olmaz diye kısır çekişmelere girersek bunu düşünenler sorumluluk makamlarına geldiklerinde tren çoktan kaçmış olur.

Burada halkımızda söyleyeceklerim var yukarıda saydığım nedenler sorunlarımızı ortaya koyup çözüm için kamuya, yerel yönetime, seçtiğimiz siyasilere biz oy verdik onlar takip etsinler demek “torunumuza meyvesini yesin diye fidan dikip”o fidana su vermemeye benzer. Arkadaşlar bana göre kısır çekişmeli günlere gelişimizde geçmişten bu güne yerelde ve genelde iş başında olan yöneticiler maalesef alınan kararları basın aracılığıyla halka duyuramamış bu durum halk arasında fısıltıdan başlayarak gerçekmiş gibi işin içinde olanlarda inanamaya başlıyor yâda bir konunun gerçek durumunu anlatmak o işi yapmaktan daha zor hale geliyor.

Görüldüğü gibi yine iletişimi kaçırmışız eskinin ahilik felsefesini, şehir lokalinde iş yapılan herkesin her şeyden haberi olduğu günleri kaybettiğimiz gibi. Arkadaşlar Mudurnu tarımdan, küçük ve büyük baş hayvancılığa, ormancılığa, kültür, tarihten, doğaya, sağlık ve inanç turizmine yönelik birçok potansiyele sahip. Coğrafi sınırlarımızda doğal güzelliği ile marka olmuş göllerimiz Abant vb. gibi bölgesel avantajları da kullanamıyoruz.

Bu günlerde birlikte hareket edip sorunların çözüm ortağı ve takipçisi olmasak hızlı tren geçince, istasyon, orman işletme müdürlüğü alanı odun deposu olduktan sonra turizm alanı ilan edecek hastalarımızı kaybedince cenazede hocaya hakkımızı helal ettik mi diyeceğiz, Diyalize girmek için haftada iki gün yüz km. yol gitmek zorunda kalan vatandaşlarımıza kusura bakma hastane yeri bulamadık deme utancını mı yaşayacağız.

 Çözüm önerilerim; Bu güne kadar defalarca toplantı yapıp sorunları tartıştık çözüm önerileri dile getirdik. Kısaca bir on sene daha sorunları tartışsak yine çözüm bulamayız. Benim bu toplantılardan edindiğim tecrübe kamu, yerel ve genel idare ittifakla hareket etmeden yapılacak işin sorumluluğunu almadan ekonomik bedelini üstlenmeden sadece sivil toplumdan çözüm beklemek çözümsüzlüğü getiriyor.

Sivil toplumda inisiyatif alan kurumların gönüllüsü ve destekçisi olması lazım. Arkadaşlar birçok sorunumuz şimdiden planlanması gereken çok işimiz var ancak bu toplantıyı sorun tespit etme ve konuşma değil kucaklaşmaya ve birlikte iş yapabilmenin yollarını bulmaya ayıralım. Buradan ittifakla çıkacak kararları birlik ve beraberliğimizi perçinlemek için basın yolu ile bunu deklare edelim. Bundan sonra her sorunun ortaklaşa takipçisi olalım. Arkadaşlar konuşmamı Mahatma Gandhi dünyanın yedi hatası diye başlayan sözü ile kapatmak istiyorum.

Emeksiz servet

Vicdansız zevk

Kişiliksiz bilgi

Ahlaksız ticaret

İnsaniyetsiz bilim

Feragatsiz ibadet

İlkesiz siyasettir

Mehmet Cantürk 2.3.2013

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnulular çıkış yolu arıyor

Mudurnulular çıkış yolu arıyor

Mudurnu’nun genel sorunlarını tespit etmek ve bu sorunlara getirilecek çözüm önerilerini tartışmaya açmak, ortak akıl oluşturmak amacıyla, Mudurnu gönüllülerinin, kurumların ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla bir toplantı çağrısı yapıldı.

Çağrıyı, Bolu Mudurnulular Derneği, Mudurnu Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği, Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Derneği, İstanbul Mudurnulular Platformu ve Mudurnu Kent Konseyi başkanlığı yaptı.

Mudurnu Aile Çay Bahçesi, ÇINARALTI Restaurant ikinci katında yapılan toplantıya 56 kişi Davet edilirken, Belediye Anons sisteminden de katılmak isteyenlere açık davet edildi.

 

   MUDURNU SORUNLARI TOPLANTISINDA KAYMAKAM YOK

Mudurnu ilçesinin sorunlarının tartışılarak çözüm yollarının arandığı toplantıya Kaymakam Nurullah ERTAŞ a Kent Konseyi Başkanı Mehmet CANTÜRK ün bizzat davetiye verdiğini belirtmesi üzerine katılmaması,  toplantıya katılanlarda huzursuzluk yarattı.

Toplantıya başkanlık yapan Kent Konseyi Başkanı Mehmet CANTÜRK,  Kaymakam bey, mülakat sonuçlarını bekliyormuş, bende kendisine sizin kadar bizde bekliyoruz sonuçları,  Mudurnu’ya gelen Kaymakamları tutmak ve buraya hizmet vermelerini sağlamak için ne yapmamız gerekiyor diye katılımcılara sordu.

MUDURNU’DA TURİZM  OFİSİ VAR  AMA  GÖREVLİSİ BAŞKA YERDE

Mudurnu Yarışkaşı Otel Sahibi Nevzat ANLITAN Mudurnu’ya gelen Turistleri gezdirecek kimse yok, ofis var ama  burada görevli arkadaş başka yerde  görev yapıyor dedi.

Mudurnu Esnaf ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Hulusi DİKER , geçmiş yıllarda Kaymakamlıkta otururken başına gelen bir olayı anlattı. Maaşını özel idareden alan rehberin  Kaymakam beye konağımıza  misafir getirmiyor diye şikayet edildiğini ifade etti.

Mudurnu Fuatbeyler Konağı Sahibi Reşat Ünsal ,  Turizmcilik yapıyoruz fakat çok büyük sıkıntılarımız var.  Dışarıdan gelen kişiler burada rahat edemiyor. En basit örneği Park sorunu bir defa adam geldimi Park yeri bulamıyor. Ondan sonra gelen vatandaşlar nereyi gezeceğini bilmiyor, bir rehberimiz yok,  bir taraftan bir şeylere başlamamız lazım, gelen vatandaşa bizim hamamımız var camimiz var, şuyumuz var, buyumuz var dememiz lazım dedi.

GÖYNÜK TERMİK SANTRALI TEHLİKE SAÇACAK

İstanbul Mudurnu platformu Üyesi Tayfun ÜNSAL , GÖYNÜK ilçesinde kurulmaya başlanan TERMİK santralde kullanılacak olan  GÖYNÜK kömürünün yakılmasından dolayı çevreye çok büyük bir RADYOSYON yayılacağını ifade etti. Tedbir alınmaz ise ileride  herkes için burası bir tehlike yaratabilir. Rüzgarın etkiis ile bu alan çok büyük bir çevreye zarar verebilir. Bunun için gerekli tedbirlerin alınması için Göynük ve MUDURNU birlikte haraket etmelidir dedi.

 

 

 MUDURNU ORGANİK BİR YER OLARAK BİLİNİYOR

İstanbul Mudurnu platformu Üyesi Yavuz ACAR,İstanbul dan arkadaşlarım sipariş verdi,  Mudurnu ya gidiyorsun bize, Yoğurt getir Ekmek getir diyorlar ve çok özlem çekiyorlar, Mudurnu yu organik olarak görüyorlar, yarın  burada bir tavukçuluk hastalığı olduğunda biizm Mudurnu ya çok büyük zarar verir dedi.  O kadar güzel değerlerimiz varki insani olarak, çocukluğumuz burada geçti bizim  ben şurdan beş dakika bir şey alıp geleyim dedim, her kes önümü çevirip hal hatır etti dedi.

Konuştuğu insanlarda çok güzel temennilerin olduğunu ifade eden ACAR, bir araya gelerek bir türlü örğütlenemiyoruz,  Mudurnulular birlikte olamıyorlar, olamıyoruz , eğer olabilsek  bu gün biz bir sürü şeye set koyabiliriz , bir sürü güzel değerleri  doğal olarakta kültürel olarak ta  dini olarak ta o kadar zenginizki  bu zenginliğin farkınd adeğil bizim kasabalımız, dışarıdakiler farkında , ama Mudurnulu farkında değil , sabahları 12 ye kadar Mudurnulu uyuyor,  üzerine bir çorba, genel olarak söylüyorum sözlerimi, ondan sonrada içki muhabbetine giriliyor , bu davranış Mudurnu yu çok kısır döngüye itebilir dedi.

 

 TÜM DETAYLARIN VİDEOLARINI MUDURNU HABER TV DE izleyebilirsiniz.

MUDURNU HABER TV     www.mudurnuhabertv.web.tv     

 

HER KES ETEKLERİNDEKİ TAŞLARI BİRER BİRER DÖKTÜ, ÇOĞU DİNLEDİ, BAZILARI  AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ

www.mudurnuhaber.com

Göynük te hizmete giriyor Mudurnu hala tartışıyor

Göynük te hizmete giriyor Mudurnu hala tartışıyor

Yıllar önce Mudurnu ilçesinde yapılması Planlanan Mudurnu Devlet Hastanesi için aradan 6 yıl geçmesine rağmen yer arayışları devam ederken Komşu ilçenin aklında yok iken Hastane inşaatının şu an için bitmek üzere olduğu belirtildi.

 

diyaliz-mudurnu

HEM HASTANE HEM DİYALİZ ÜNİTESİ

Siyasi çekişmeler sebebi ile, Mudurnu’da bir türlü Hastane yeri bulunamaz iken Göynük ilçesinde yapımı devam eden Devlet Hastanesinde 5 ünitelik bir diyaliz merkezi kurulacağı belirtildi.

 

 

diyaliz-mudurnu

 MUDURNU İLÇESİNDEN BOLU ONLARCA İNSAN DİYALİZE GİDİYOR

Günümüzde sıkça görülmeye başlanan böbrek yetmezliği ilçemiz ve köylerimizde de giderek artış göstermekte olduğundan ihtiyaç sahipleri Mudurnu’dan alınarak Bolu merkez de Diyaliz ünitelerine götürülerek, Diyaliz makinelerine takılıp, tedavi sonrası yeniden Mudurnu ilçesine bırakılıyor.

 

www.mudurnuhaber.com

ACAİP İŞLER

ACAİP İŞLER

Bolu ve çevresinde son günlerde o kadar hızlı değişiklikler oluyor ki baş dönmemesi mucize olur.

Araplar,ın  Abant,Taşkesti derken şimdi de Mudurnu çevresinde dolaştıkları dedikoduları çoğalmaya başladı.

 

MUDURNU , Marka bir ilçe olduğu için dışarıdan insanların iştahını kabarttığını biliyorum. Ama gel gelelim günlük ilçede Siftah bile dükkanlarını kapayan Esnafların olduğundan  kimsenin haberi yok sanırım, haberi olsada fazla  ses çıkarmıyorlar diye düşünüyorum.

Mudurnulular birileri gelsinde bizi kurtarsın  gözü ile bakarken, bir taraftan da ARAPLAR geliyormuş, yakında köşeyi döneceğiz düşüncesi ile tarla ve arsa fiyatlarında kıpırdanmalar olduğunu net olarak görebiliyoruz.

İlçe dışında yaşayan hemşerilerimiz ise  babadan kalma tarihi  evleri tam satmanın zamanı  diye bir düşünce içersine girdi.

Mudurnu’da başka bir konu ise  Babas kaplıcasında yapılan sondaj çalışmasının sonucunda  Mudurnu’nun ne kazanıp ne kazanamayacağından daha farklı olarak, bu suyu Sarot Termal nereye götürecek ? Nereye götüreceği  bir kesinlik kazansa hiçbir sorun kalmayacak, tüm meraklar sona erecek ama bir türlü kimse öğrenemiyor. Ama tahminler Dolayüz köyü sınırları içersinde satış sözleşmeleri imzalanan arazilere çıkacak suyun taşınacağı tahmin ediliyor.

Eğer Sarot Termal  Babas ta çıkardığı suyu  Dolayüz’e bir taşımaz ise bir sürü vatandaş şoka girecek, demedi demeyin.  

Aslında  çıkan  su fazla uzağa götürülmeden o bölgedeki  devredilecek araziler bulunduğu  ve bu araziler için daha önce pazarlıkların yapıldığı biliniyor,  bu araziler şu an el değiştirmiş gibi görünüyor, bu arazileri alan firma arazileri elden  güzel fiyatlara çıkarıp, buraya yatırım kayabilirmi ? Eğer bu söylediğim olursa şu anki gürültülerinde ben biteceğine inanıyorum.

İlçede siyasi çalışmalar  deseniz o biçim, kim kimin eteğinden tutmuş, kimin kiminle birlikte  hareket ettiği son yapılan KIZILAY seçimleri ile birlikte iyice arap saçına döndü.  Seçimlerde çıkan 2 listeninde AK partili başkan adaylarının olmasından dolayı Listenin birinde ismi bulunan Ak Parti ilçe başkanı’nın listeden ismini sildirmesi ve yaptığı  guruplaşma açıklaması ile seçimlere katılanların akıllarını karıştırdı. İlçe başkanının Listeden isminin silinmesini istemesinin sebebinin her iki başkan adayının da AK partili olduğunu ifade etmesi ile birlikte seçimlere siyasetmi karıştırıldı, sorusu akıllara geldi.

 Mudurnu’da Gündem Ankara Trafiğinden yoğun

 Mudurnu ilçesinde maşallah son günlerde  gündem o kadar hızlı akıyor ki gündemi yakalayabilmek çok zor. Bir bakıyoruz BAL ORMANI toplantısı var deniliyor,Mudurnu Orman işletmesinde yapılacak olan toplantıdan kimsenin haberi yok, son dakikada her kese haber verilmeye çalışılıyor. Sekreterliğin bile bilgisi olmuyor. Demek ki sadece  program gereği Mudurnu’da yapıldı diye not ve mesai alınsa sanırım yeterli oluyor.

Bu kadar işin arasına birde HIZLI TREN girdi.

Son olarak Mudurnu gündeminde bir bu noksandı dedirtecek HIZLI TREN projesi için Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü ve Projeyi yürüten firma yetkilileri Mudurnuluların soruları altından nasıl çıkacaklarını bilemediler.

 4O yıl önce Mudurnu’dan Tren geçeceği belirtilmiş ve o gün bu gün Mudurnu’dan Tren ne zaman geçer diye merak edenler, geçtiğimiz yıl Mudurnu ve çevresinde yollara çizilen  farklı bir işaretleme sistemi ile artık Trenin Mudurnu’dan geçme vaktinin geldiğini anladılar. Ama beklediğimiz TREN in gelmemesi bizleri üzdü. 

 

Aydın ÖZPELİT Mudurnu aydinozpelit@mudurnu.com   Devamı yarın…

YATIRIM İSTEMEZÜK

YATIRIM İSTEMEZÜK

Mudurnu,  Bolu’nun şirin güzel ve küçük bir kasabası olup, şu anda son sayımlarda Köy statüsündeki köylerinde mahalle olarak sayılması ile birlikte beş bin nüfusu aştı. Yıllardır Mudurnu’da birileri bir yatırım yapmak istermiş ama her nedense mutlaka bir kulp bulunup yatırımların engellendiğini küçük yaştan beri duyarım.

MUDURNU GELİŞSİN

Mudurnu’da yaşayan ve yaşamayan Her kesimden insan  Mudurnu gelişsin der, toplantılar yapılır, geceler düzenlenir, ama her ne hikmetse toplantılar biter, yenilen yemekler  yanımıza kaar kalır. Mudurnu gelişsin, ama  şu gelmesin, Mudurnu gelişsin ama bu gelmesin, Mudurnu gelişse , gelişse en iyi Kültür ve Termal turizmle gelişir deniliyor ve çoğu insanda bu fikri savunuruyor. Ama kalkıp yatırımcı biri çıktığı an aman oraya yapmasın, aman buraya yapmasın, ben bunları görünce aklıma hemen şu geliyor. Beyazıt ÖZTÜRK ün bir tiplemesindeki gibi vatandaşımız hem Mudurnu’ya yatırım gelsin istiyor, Hem para kazanalım istiyor, Mudurnu da hem seviye yükselsin istiyor , ama benim olsun istiyor, ben kazanayım, mutlaka benim olsun istiyor. Ben burada şunu sezinliyorum, sanırım kıskançlık ve çekememe alametleri, benim olursa OK , benim olmazsa olmasın gerek yok.

 

Büyüklerimiz hep anlatır, Mudurnu ECA gelecekti, engellendi denir. İyikide gelmemiş, eğer gelseydi şu anda bu tartışmaları yapmamış olurduk.  Bu gün günlerden Cumartesi Mudurnu’nun Pazarı , Esnaf lar dükkanlarda oturup Köylerden vatandaşlar gelsin diye sürekli dışarıyı gözetliyor, hafta içi siftah bile edemeyen Esnafımız acaba bu haftayı Cumartesi günü ile kurtarabilirmiyiz düşüncesinde…

 

Ama gerek yok, Mudurnu fazla kalabalıklaşırsa yaşam sıkıntı olur, onun için biz bize yeteriz, dışarıda yaşayan Mudurnulu kardeşlerimiz ehbaplarımızda yorumları ile desteklesinler, Mudurnu fazla kalabalıklaşırsa onlarda  3-5 yılda  bir geldikleri ve en fazla 10 gün kaldıkları Mudurnu’da rahat edemezler, Ekonomi hiç önemli değil, naslı olsa Allah koymuştur bir yoluna, zaten yaşayanların %70 i Emekli, onlarda bize yeter.

 

 Mudurnu’nun nesine  Termal, bakın ne güzel gidip Babas ta ayaklarımızı sokup yıkıyoruz, şimdi oraya yapılacak bir tesis bir sürü eleman  alır, Mudurnu’ya geri göç başlar, durup durduk yerde bizim rahatımızı bozarsınız.  Bakın Taşkesti de ne oldu?  Taşkesti bozulacak, bu adamlar Taşkesti’de  kaplıcayı yapıp paraları alıp kaçacaklar, dolandıracaklar diyorlardı, ama şimdi bakıyorum , bu sözleri söyleyenler  Sarot Termal de Müdür olmuş, diğerleride  iç ve dış havuzlardan dışarı çıkmıyorlar. 200 Taşkestili ye iş kapısı olmuş, ama hiç gerek yoktu, o kadar yatırıma,  sağolsunlar bu kadar dedikodunun döndüğü ve dalaverenin çevrildiği yerde hala  2.3. etap projeleri  gerçekleştirmeye ve Mudurnu’yada yatırım yapalım diyen yöneticilere  şaşıyorum. Aynı davranışları bana yapsalar, ne haliniz varsa görün der bir çivi bile çakmam.  O zaman sizlerde gider havuzda çimersiniz…

 

Saygılarımla

www.mudurnuhaber.com

 

Bolu- Mudurnu ve EMİTT

Bolu -Mudurnu ve EMİTT

Geçtiğimiz Hafta 24 -27 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul da başlayan Doğu Akdeniz Uluslar arası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda gördüğüm kadarı ile Bolu standı diğerlerine bakarak sönük kaldı.

Bu kanıya nereden vardığımı soracak olursanız, o günlerde Tv kanallarını gezerken sürekli Fuar dan haberler görürken ve diğer komşu illerden haberler çıkarken  Cennet Bolu il ve ilçelerinden hiçbir habere veya tanıtıma rastlamadım. Şu an bakıyorum google arama motorunda bile bulmak çok zor. Yerel Kanallarımız Köroğlu ve ABANT tv hariç…

 emitt1

Dünya nın değişik yerlerinden fuara katılanların dikkatlerini çekmek için daha farklı uygulamalar yapılabilirmiydi?  Neden BOLU ili ve ilçeleri bu tip organizasyonlarda Aktif bir rol alamıyor? Daha sorulacak birçok soru akıllara gelebilir.

 emit3

 Bolu muzu tanıtmak için açılan stant, acaba gelen misafirlerin ve ziyaretçilerin ne kadar aklın da kaldı?  Gölleri ile ünlü Bolu ilimizin sınırlarında Bulunan  Yedigöllerin, Zonguldak tarafından benimsendiğini, ABANT gölünün ise Düzce tarafından benimsendiğini ve  en  önemli olan ise Mudurnu Taşkesti beldesi sınırlarındaki SÜLÜKLÜ göl ün Sakarya tarafından sürekli olarak reklamlarının yapılarak broşürlerde ilan edildiğini biliyormuydunuz ?

 

Ziyaretçi akınına uğrayan stantlarda verilen ikramlar, verilen broşürler verilen ilgi ve alaka çok önemlidir. Ben bir gazeteci olarak bu yılki EMİTT fuarında şuna merak ettim. Sayın, Bolu il valimiz Bolu yu bu kadar yakından ilgilendiren bir Fuar da neden yok tu? Hatırlıyorum, Sayın Valimiz Bolu Beyaz et Festivalinde de görünmemişti.

 

Bolu Turizmi iç içe yaşanan bir il, o kadar çok zenginliği varki harca harca bitmiyor. Ama nedense Turizm konusunda hala adını Türkiye de bilmeyen belki milyonlarca kişi vardır. İyiki Merhum, İzzet Baysal Amca Bolu ya bir üniversite yaptırmış, iyiki Bolu Dağı ve Tüneli var, eğerki bunlarda olmasa vay halimize…

 

Bizim MUDURNU ise Tavukçuluk olmasa idi, Bolu nun bir ilçesi olduğumuzu kimse bilmezdi. Geçen İzmir den bir vatandaş telefon ile arıyor, ben Mudurnu diyorum, o hala orası batmadımı diye cevap veriyor.

 

Göynük ilçemiz her yıl ki gibi sanırım bu yılda Ahşap Kaşık ile meşhur olmayı planladı.

 

Mudurnu nun bu yıl EMİTT fuarına sadece 15 gün kala hazırlandığını biliyorum. Ziyaretçi akınına uğrayan Fuar, Mudurnu gibi kendini Turizme bağlamış bir ilçe için çok önemli ve kaçırılmayacak bir fırsattır. Mudurnu dan Turizm amaçlı yurt dışına düzenlenen gezi gibi, Mudurnu dan da  Kaymakamlık ve Belediye tarafından Turizimciler, Konak sahipleri, Esnaflar ve Gençler  Fuara taşınabilir, hiç olmazsa fikir edinerek Mudurnu da uygulanabilirdi.

 

Çok okuyan mı bilir, Çok gezen mi ? Atasözü nü Atalarımız boşuna söylememiş. Hadi hayırlısı, inşallah Bolu il ve ilçeleri şimdiden 2014 yılındaki EMİTT fuarına nasıl hazırlanırız? Neler sunarız diye beyin cim lastiği yaparak  daha güzel hazırlanırlar.

 

Aydın ÖZPELİT

 www.mudurnuhaber.com

  SAKARYA SÜLÜKLÜ GÖL İLE İLGİLİ BAZI SİTELER

http://www.sakaryarehberim.com/others/sehir_yasam_rehberi_detay.php?id=1181

http://www.sakarya.bel.tr/haber.php?id=3323&uk=16&ak=44

http://www.forumalev.net/sehir-ve-ilcelerimiz/78482-sakarya-suluklu-gol.html

 DÜZCE ABANT İLE İLGİLİ SİTELER

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.duzcekulturturizm.gov.tr/haber.asp?id=108

 

Babasının Kollarında CAN verdi

18 Ocak 2013 Cuma günü Cuma namazını Mudurnu ilçesi Bekdemirler Köyünde kılan ve namaz sonrasında kendine ait Küçük Baş hayvanları otlatmak için Evinden ayrılan Mehmet AKKURT ( 34) akşam saatlerinde evine geri döndü.

Evde, Anne ve Babası ile birlikte yemek yedikten sonra Baba Rahmi AKKURT a Baba, bana bir şey oluyor diyerek fenalaşan ve istifar eden Mehmet AKKURT , a Babası Rahmi AKKURT  elini yüzünü yıkadı ve hemen müdahale ederek, komşularına haber verdi.

112 Acil i arayan AKKURT un komşuları, sağlık ekiplerinin Köye ulaşmadan önce Mehmet AKKURT un vefat ettiğini belirttiler.

 

Mehmet AKKURT un Ailesi,    aniden hiç bir hastalığı yokken ellerinin arasından hayatını kaybetmesini şokunu yaşarken, Neden Taşkesti de bir Ambulans yok, diye feryat ettiler.

Bu olaydan sonra yeniden anlaşıldıki, Mudurnu ilçesine Bağlı Taşkesti beldesinde yaşanan olaylar ve Nüfusun artması ile birlikte ve Sarot Termal tesislerinin bulunması ile beraber mutlaka 1 adet Ambulansın taşkesti Sağlık Ocağında hazır olması görüşünü ortaya çıkardı.

Mudurnu Taşkesti arası 25km lik yolU 112 ACİL SERVİS araçları en hızlı bir şekilde de müdahale etse, bazı riskli hastalarda maalesef acı sonuçlar yaşanıyor ve yaşanmayada devam edeceği belirtiliyor.

Ölüm sebebi belirlenemeyen Mehmet AKKURT  Otopsi işlemleri için Ankara Adli tıp kurumuna sevk edildi. Olay ile ilgili soruşturma başlatıldı.

Merhum genç kardeşimize Allah tan Rahmet Ailesine ve yakınlarına Baş sağlığı dileriz.

www.mudurnuhaber.com

 

KIZIN ADI (AB Ve ABD Açılımı)

KIZIN ADI    (AB Ve ABD Açılımı)
 

Kızın adı Teri’dir
Bakışları eritir
Boy huy güzelliğine
Ne söylense yeridir.Kızın adı Barbi’dir
Her bir sözü harbidir
Bir kez sevdimi seni
Ömür boyu yar bilir.

Oy Oksana Oksana
Biraz bana baksana
Şu gönül ocağımı
Tutuşturup yaksana.

Kızın adı Sahara
Gönlü benzer bahara
Tutulunca ona sen
Bakmazsın başka yar’a.

Zengin kızı Edra’dır
Hep bindiği kotradır
Kaşı gözü boyalı
Eli yüzü pudradır.

Kızın adı Ellene
Onu fazla elleme
Bir giderse zor gelir
Anasına yollama.

Kızın adı Sabrini
Erken kazar kabrini
Dırdırı zır zırıyla
Taşırır hep sabrını.

Kızın adı Birdine
Düştüm onun derdine
Öyle bir milletiz ki
Saygılıyız her dine.

Kızın adı Olga’dır
Nede hırçın dalgadır
Onu sıkı sararsan
Hep peşinde gölgedir.

Bakın bir de Fara’ya
Gönlü benzer saraya
Ruhunla kaynaşarak
Merhem olur yaraya.

Severseniz Eden’i
Ateş sarar bedeni
Gönülleri hoş tutmak
Yaşamanın nedeni.

Vaz geçemem Kevin’den
Farkı yok ki Nevin’den
Ölümüne bağlıdır
Hiç ayrılmaz evinden.

Görünce Ben Hazel’i
Oymuş dünya güzeli
Gonca gülüm dururken
Ne yapayım gazeli.

Zengin kızı Melissa
Azıcık boyu kısa
Bir kusuru daha var
Her şeyi eder tasa.

Kızın adı Tarin’dir
Bakışları derindir
Hiç de zora gelemez
Çıtkırıldım narindir.

Kızın adı Eva’dır
O gönlüme revadır.
Yokluğundaki yaşam
İnanın ki havadır.

Kızın adı Belinda
Bülbül şakır dilinde
Onla olduğun zaman
Her şey gider yolunda.

Unutamam Piper’i
O gönlümün dilberi
Kaş göz güzelliğiyle
O gerçekten bir peri.

Alırsanız Feme’yi
Akşam yakar yemeği
Hayırsıza düşenin
Heba olur emeği.

Kızın adı Gala’dır
Fethedilmez kaledir
Gönlünü kazanırsan
O sana kul köledir.

Kızın adı Desire
Sana olur esire
Dört avrat helâl derler
Razı olamam bire(!)

 
Abdullah Atay  www.mudurnuhaber.com  
 
 

KIZIN ADI  (TÜRK AÇILIMI) 

Gider isen yaylaya
Selâm söyle Ayla’ya
Mahallede bayılır
Dedikodu yaymayaAlırsanız Ayça’yı
Demletir size çayı
Yemek vakti gelince
Sallatır hep kalçayı

Unutmadım Emel’i
O’dur gönlün temeli
Sevgi bilmez kalpsize
Bilmem ki ne demeli.

Oy Alkız’ım Alkız’ım
Gönül kapım çalkızım
Yüreğim derya deniz
Hiç bekleme dalkızım.

Kızın adı Makbule
Kendi benzer ak güle
Bir kötüye düşerse
Çeker daha çok çile.

Oy Haskız’ım Haskız’ım
Dedi(ği) m yere bas kızım
Anan bizi görmesin
Şu lâmbayı kıs kızım.

Bakın bir de Havva’ya
Girivermiş havaya
Çok peşinde koşarsan
Emek gider havaya.

Kızın adı İlâyda
Yok ondan bize fayda
Hep günleri geçiyor
Discotek cafe barda.

Alırsanız Pelin’i
Olur evin gelini
Yalnız bir kusuru var
Tutamıyor dilini.

Kızın adı Olgun’dur
Eti budu dolgundur
Peşinde koşanların
Beti benzi solgundur.

Haber saldım Kiraz’a
Gelecekmiş bu yaza
Bu yazda gelmez ise
İşim kaldı niyaza.

Alırsanız dört avrat
Hepsinden ayrı surat
Omuza binen yükten
Geçilir mi şu sırat.

Sarışınlar koşturur
Esmerlerse coşturur
Çok bilmiş güzellerde
İş yapmadan boş durur.

 

Abdullah Atay www.mudurnuhaber.com

Gönlünüzdeki güzellikler daim olsun…

Ayıptır, Günahtır, Zulümdür, Yazıktır…

Ayıptır, Günahtır, Zulümdür, Yazıktır…

Ayet “Zulme sesiz kalan dilsiz şeytandır”der.
Mudurnu haberde yayınlanan http://www.mudurnuhaber.com/mudurnu-da-ne-yapilmak
isteniyor başlıklı haber içeriğinde T.C.Mudurnu ilçesi Babas Kaplıca Birliği 22.11.2012
2012 /04 sayılı Encümen Kararında Mudurnulu iki il genel meclisi üyesi ve iki Belediye
Meclisi üyesinin imzası var.

Başkan Vali beyle toplam üye sayısı yedi biri üye katılmamış
yâda “Mudurnulu olmadığı” için yapılan haksızlığa dayanamayıp imzalamamış veya
muhalefet şerhi koymuş. Toplantıya katılan yâda imzalayan altı üyenin dördü icra makamında
olan Mudurnulular. Mudurnunun ali menfaati içinde 2000 tl lik kirayı uygundur buyurmuşlar!
Mudurnu Belediyesi 2006 yılından bu yana Yıldırım Beyazıt hamamı’nı sorumluluk
projesi kapsamında işletiyor. Yaz dönemi hariç kaplıcada aynı konumda.Hamama günde
kaç kişi gidiyor ..kaplıcanın bina alt yapısı ve hizmet standardı bu durumda iken kaç kişi
gelecek…diyelim para kazandı Belediye gelir elde edince para Mudurnu yerine başka ilçeye
mi gidecek.
Benim işim bu şunu dedi o bunu dedi değil olayları kendi okuduğumdan, gördüğümden
ibarettir. Başka işleri bilmem ama dünyanın en özel termal sularından birine sahip olan
Mudurnu’muzun sahibi yok.
Tahminen bir buçuk yıl önce kaplıcanın durumunu görüp vatandaş sorumluğu
içinde basın açıklaması yapmıştım.Memlekette sivil toplumu anlayacak yerel ve genel
idari kültür birikimi ve geleneği olmadığı için bir yerden olumlu yâda olumsuz tepki
gelmemişti.Açıklamayı merak edenler http://www.youtube.com/watch?v=dBLG6jZGf-w
izleyebilirler.
Bu açıklamadan sonra geçmişten geleceğe kimlerin bu işte sorumluluğu varsa kim
yanlış yaptı ise kendisi ile yüzleşsin. Ayıca şu anda icra makamlarında olanlara önerim
Mudurnu’nun termal suyuna çözüm bulamayan bir anlayış memleketin hangi sorununa çözüm
bulacak merak ediyorum.
Ayrıca bir öneri daha kendi vicdanında bu işin sorumluğunu taşıyanlaradır. Yıllardır
çözüm bulamadıkları Babas kaplıcası suyu vicdanları da temizleyecek kadar saf, temiz ve
şifalı olduğunu biliyorum, burayı arada bir ziyaret edebilirler.
Bu açıklamaya son alınan karar sadece vesile olmuştur. Yok değildir diyen olursa bir
buçuk sene önce yaptığım açıklamayı izleyebilir.
Yıllarca Mudurnu halkına yapılan bu zulüm devam eder ve bir an evvel çözüm
bulunmaz ise konuyu Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına, ilgili Bakanlıklara ve ulusal basına
ileteceğim.
Mehmet Cantürk
Mudurnu Kent Konseyi Başkanı
05.01.2013

www.mudurnuhaber.com
http://f1301.hizliresim.com/15/5/hp49w.jpg