Bina tamam, açılış tarihi belli değil

MUDURNU EMNİYET BİNASI TAMAM AÇILIŞ  TARİHİ BELLİ DEĞİL

Mudurnu ilçesinde Mudurnu Emniyet Müdürlüğü binasının inşaatı tamamlanmasına rağmen  sessiz bir bekleyiş devam ediyor.

Mudurnu Haber  Aydın ÖZPELİT Bolu İl Emniyet Müdürlüğü   Lojistik Şube yetkilileri ile görüşerek, Mudurnu Emniyet Müdürlüğü  yeni Hzimet binasının ne zaman hizmet vereceği hakkında bilgiler aldı.

Edinilen bilgiye göre Müteahhit firma, Binayı süresinden önce bitirdi, firmanın  Taahhüt tarihinin bitmesine yaklaşık 8-9 a gibi bir sürenin olduğu   bunun içinde   açılış için herhangi bir çalışmanın olmadığı belirtilerek, normal inşaat rayişinde işliyor denildi.

 

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnulu Evliya Çelebi Adayının Avrupa Gözlemleri,

Mudurnulu Evliya Çelebi Adayının Avrupa Gözlemleri,

Yazının başlığı ve konusu Almanya Augusburg’tan Notlar olacaktı ancak Türkiye
deki arkadaşlar ve sosyal medyadan yoğun istek geldi; projenin adının ne olduğu ve kim
tarafından düzenlendiğine dair. Katıldığımız projenin adı;
T.C.
Avrupa Birliği Bakanlığı
Avrupa Birliği Eğitim Ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı
Leonardo Da Vinci – Hareketlilik Projeleri
(Avrupa Birliği Projesi)
Konu başlığı; Bolu’nun Tatil beldesi ve Abant Gölü diyarı Mudurnu ilçesinin
iç ve dış Turizm Potansiyelini artırmaya yönelik bazı Avrupa birliği ülkelerindeki
profesyonel Organizasyonların ve faaliyetlerin incelenmesi. Projenin Ulusal Ajans ve
SETA tarafından düzenlendiğini ve değişik Türk ortakları olduğunu biliyorum.
Almanya’ya geldikten sonra Mudurnu’dan geziye biz neden katılamadık diye
soran arkadaşlar oldu ben buna en son cevap verebileceklerden biriyim. Nedenine gelince
“Mudurnu da Turizm ve tanıtımla yeterince ilgilenmediğim için” ilk yazılan listede
ben yoktum. Son anda Programın konu başlığından haberim olup ta Mudurnu için böyle bir
proje olacak ve benim ismim yok? Ben böyle bir projeye katılmaya uygun değilsem kim
uygun diye sorduğumda en uygun sensin dendi. Peki, neden ismim yok o zaman dedim?
Tamam, birini siler seni yazarız dediler yani ben rahmetli Erbakan hocanın deyimiyle kerhen
yazıldım.
Bunun için gidenleri kim organize etti meslekleri ne Mudurnu ya ne katkıları olacak
diye sorarsanız www.mudurnuhaber.org sitesinde İlhami bey haber yaptı Belçika ve Almanya
katılan listeleri ve mesleklerini oradan görebilirsiniz.

Almanya Augusburg’tan Notlar;
İki Kasım günü sabaha karşı kafile olarak Mudurnu’dan ayrıldık. Sabiha Gökçen hava
alanından Almanya ve Belçika’ya giden ekipler ayrıldı. Almanya gurubu olarak saat 11.05
te uçağa binip yaklaşık iki buçukta Münih hava alanına inip servisle bir saatlik yolculuktan
sonra Augusburg’ta kalacağımız otele yerleştik. Şimdiden gezi projenin amacına ne kadar
uygun olacağını bilmiyorum!
Uçaktan indiğimden itibaren servisle giderken bir taraftan etrafı gözlemeye başladım.
İlk edindiğim izlenimler;
Tarlaların hepsi düzenli ve tarım yapılabilir durumda her taraf su kanalları ve tarlalara açılmış
asfalt yollarla çevrili idi.
Tarlalarda karaca yavruları serbestçe geziyor kimse vurmuyordu
Yol kenarlarında görüntü kirliliği yaratan kablolar yoktu
Şehirde kimse kornaya basmıyordu
Yerlerde çöp yoktu
Kırmızı ışıkta geçen, telefonla bağırarak konuşanlar yoktu, beş yüz yıllık binaları yıkıp rant
için müteahhit’e vermediklerinden her yer on beşinci yüzyıldan kalan binalarla dolu idi.
İnsanlar elektronik marketler yerine her köşe başında bulunan kitapçılara doluşuyordu.
Sokakta başıboş gezen sokak hayvanları yoktu.
Sabah altıdan itibaren günlük yaşam başlıyor akşam erken saatlerde herkes dinlenmeye
çekiliyor…
Dizi ve tv kirliliği yerine insanlar evlerinde aileleri ile vakit geçirmeyi tercih ediyordu.
Bavyera bölgesi soğuk olmasına rağmen işe gidenlerden pek çoğu bisikleti tercih ediyorlardı.
Alman toplumu Hitler faşizminden sonra ırkçılığın kötü bir şey olduğunun farkına varmış ve
geçmişi ile yüzleşmesinin bir ifadesi olarak ziyaret ettiğimiz meslek okulunun sınıf kaplarına

SCHULE OHNE RASSISMUS
SCHULE MIT COURAGE
(mealen “ırkçılık insanoğlunun yüz karasıdır” afişleri

asmışlardı.)

Kuşkusuz bir toplumu tanımak için uzun zaman lazım… Geçmiş genetik kodlarını
yaşam biçimini tanımadan yapılan her yorum yüzeysel gözlem olur benim yaptığımızda
sadece gözlem.

Augsburgta bu gün ziyaret ettiğimiz Mozart’ın babasının evinde turizm yetkilisin
yaptığı sunumda sordum. Belediyelerde Kültür birimi kanunla ikinci dünya savaşından sonra
1945 te resmileşmiş. Şu an Belediye ve özel şirket Augsburgu tanıtıyor.Yılda yaklaşık altı
yüz elli bin ziyaretçi alan bir yer rehberlik hizmetine çok önem veriyorlar guruplara iki rehber
tanıtım yapıyormuş biri anlatarak diğeri de epik tiyatronun da kurucusu olan Augsburg
doğumlu Bertolt Brecht’ten kısa tiratlar ve Mozart’tan parçalar söyleyerek turistin ilgisini
daha fazla çekiyorlarmış. Birde ellerinde tarihi değer ifade eden ne varsa korumasına ve
tanıtımına çok önem veriyorlar. Bizim evlerimizde bulunan sıradan objeleri bile koruma
altına almışlar. Okullarda yazı tahtasının kalitesi yerine eğitime önem veriliyordu. Her şey
vatandaşa güven odaklı olduğundan metro ve otobüslerde bilet kontrolü çatılarda çanak anten
yoktu.

Mozartın evinden kaldığımız otele dönerken yollara caddelere bakıp tarihi bir kiliseyi
ziyaret ettim. Tramvay raylarını eski kesme taşların arasına yapmışlar bir an düşündüm
acaba biz aldığımız için Andezit taşı bulamadılar mı diye? Yaptıkları yeni binalara bile eski
binadan söktükleri kapıları takmışlar.

Yerleşik kültürel birikime rağmen olumsuz olan birçok şeye şahit oldum,

Sokakta yürüyen insanların yüz ifadesinde yaşama dair ışık azdı.

Sokakta simitçi, çaycı köşe başında berber sokakta kedi, kuş yoktu. el ele tutuşanlar, küfürlü
konuşanlar telefonda bağırarak konuşanlar kırmızı ışıkta geçenler yok trafikteki ışıklar
engellilerin geçişine gör yapılmıştı. Nüfus yaşlı ve sokakta hamile bayanlar yoktu. Kitap
marketlerinde bayram ve yılbaşı kartların başında insanlar vardı. Birde normal musluktan
akan sular bizim piyasada satılanlardan daha kaliteli.

Mehmet Cantürk

Almanya Augsburg 05.12.2012

Not: Almanya Augsburg Gezi ve Fotoğraflarını görmek isteyenler Facebook: Mehmet
Cantürk sayfasından Almanya fotoğraflarını görebilirler.

www.mudurnuhaber.com

 

Mudurnu –Beypazarı gezisi 1

Geçtiğimiz hafta Cuma günü akşamı Mudurnu Hacı Abdullahlar Konağında sohbet ederken, Konak işletmecisi genç kardeşimiz, gelin size yarın Kahvaltı ısmarlayayım diyor.  Ben ve Özgür Kardeşimde Güleryüzlü Genç işletmeci Kardeşimizi kırmamak için tamam deyip, saatlerimizi Sabah Ezanına ayarlayıp Mudurnu Yıldırım Beyazıt camiinde buluşuyoruz.

 

Sabah saat 6.20 civarları Camii çıkışında Osman Kardeşimiz aracına buyur ediyor. Mudurnu ilçe merkezinden geçiyoruz, meydanlarda in ve Üç harfliler cirit atıyor, Bizim Şeherliler den daha hiçbir eser yok.  Sadece Meydan dan geçerken bir ara gözüm Ahçı Raşit ağabeyin Tayfunların dükkanına takılıyor.

 

Tabiî ki bizim buralarda bir laf vardır, Akşam Yatmak bilmesiniz, Sabah kalkmak bilmesiniz!   Biride derki sabah kalksak ne olacak, zaten gelen giden mi var? 

Oda ayrı bir konu…

Biz Kahvaltı için Mudurnu dan hızla uzaklaşıyoruz, Aynalı kaya mevkiine geldiğimizde , Mudurnu’nun üzerinin bulutlarla kaplandığını görüyoruz. Nallıhan, Çayırhan derken saat 7.30 civarında Beypazarına iniyoruz.  Beypazarına ilk vardığımızda İlçeyi Kuş bakışı görmek için Hıdırlık tepesine çıkıyoruz.  Burada teyzeler sabahın ilk ışıkları ile tezgahlarını açmaya başlamışlar, bizlere güler yüz ve tatlı dilleri ile hitap ediyorlar ve bizlerde Osman bey Özgür Kardeşim ve ben Tezgahlarına bakınarak Sabah siftahlarımızı bırakıyoruz.

 

          BEYPAZARIN DA FATMA TEYZE ÇOK ÜN YAPMIŞ

Beypazarı’nda bir kahvaltı yeri varmış, ünü neredeyse Dünya’ya taşmış diyorlar.  Fatma TEYZE, buralarda çok meşhur kime sorsanız hemen tarif ediyor. Fatma Teyze nin kahvaltı mekânına varıyoruz, Güler yüzlü, yöresel Kıyafetleri ile bizi eşi ile birlikte karşılıyorlar. Mudurnu’dan geliyoruz diyoruz, daha bir seviniyorlar, Kahvaltı yapacağımızı ve Kahvaltı öncesi çevreyi dolaşmak istediğimizi belirtiyoruz.

 

Onlar bize kahvaltı hazırlarken Biz Beypazarı’nın Çarşılarını dolaşıyoruz. Saat 8.00 yaklaştı, bütün dükkânlarda Kepenk sesleri ve esnafın heyecanlı iş yeri açmalarına tanıklık ediyoruz. Çarşının ortasına Meşe kömüründe Çay keyfi yazılmış ve yanında duran dükkânların önlerini kaplayacak şekilde küçük iskemleler ve masalar var. Kendi kendimize mırıldanıyoruz, bizim Mudurnu’da böyle bir şey yapsan her gün kavga dövüş çıkar, dükkânımın önünü kapattın diye.

 

Bu sırada çay işletmecisi bizi görüyor ve buyur ediyor, soruyoruz nasıl böyle davranabiliyorsunuz, Çaycı biz arkadaşlarımıza hizmet veriyoruz, onlarında müşterileri bizim Masa ve Sandalyelerimizde oturuyor, her iki tarafta kazanmış oluyor.

Beypazarı Çarşısında sabahın erken saatlerinde dolaşırken Dükkânların teker, teker açıldığına tanık oluyoruz, bri dükkândaki ürünlere bakarken içeriden güleryüzlü bir bayan, buyur ediyor, Lütfen Beypazarı’mızın 80 katlı Baklavasını tadıverin, diyor. Osman Bey, bizim karnımız aç, kahvaltı yapacağız, daha sonra geliriz demesi ile birlikte,  Suluhan Gıdadaki Bayan Bizim Baklavamız Kahvaltı öncesinde yenirse şifa olur diyor ve biz Dükkâna giriyoruz. İçeride  Baklava dan, Dolma ya, Beypazarı Kurusundan, Baharat çeşitlerine varıncaya bir çok lezzet var.  İlgi ve alakadan çok memnun kaldık.

Tekrar, Beypazarı Fatma Teyze Kahvaltı Salonuna dönüyoruz. Bizim için Fatma Teyze, Süper bir Kahvaltı hazırlamış. Bu damak tadını başka yerde bulmak çok zor, biz kahvaltıları hazırlarken sevgimizi veriyoruz diyor, Fatma teyze…

Kahvaltı esnasında sohbet ediyoruz, Fatma teyze ye nasıl bu kadar ün yaptığını soruyoruz. Cevabı hazır, Güler Yüz, Tatlı dil, şeker kardeşim diyor.

Kahvaltı esnasında Osman Bey bir yeri arıyor ve aradan 5 dakika sonra Veysel USTA Mudurnu nun ustası geliyor. Tokalaşma faslından sonra bize eşlik ediyor.

Devamı Haftaya>>>> Mudurnu Haber de Aydın ÖZPELİT www.mudurnuhaber.com

Haftaya Beypazarı Konakları,Beypazarı Yaşayan Müze, Beypazarı Hamam Müze ziyaretlerinden görüntü ve anlatımlar.