Sıklıkla karşılaştığımız buzağı hastalıkları

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

Buzağı ishalleri:¶

Yeni doğan buzağıların ishalleri sık görülen, çoğunlukla çaresiz ve ölümcül bir problemdir. Gerekli önlem alınmamış sürülerde buzağılar belirti göstermeksizin, aniden ölürler veya ishal belirtisi görüldükten sonra buzağıyı kaybederiz.

Gerekli önlemler:

1) Doğuma 1 ay kala gebe inek veya düvenin aşılanması

2) Buzağıya ağız sütünün yeterince içirilmesi

3) Doğumu takiben en kısa sürede antiserum uygulaması

Önlem almak tedaviden daha ucuz ve garantilidir.

Eğer buzağıları koruyamazsak;

Buzağının ölümü, ilaç ve tedavi masrafları, artan bakım giderleri gibi ekonomik kayıplar ortaya çıkacaktır. İshalden kurtulan buzağılar ise her bakımdan geri kalacaklardır.

Ağız sütünün önemi:

Buzağılara doğumu takiben en kısa sürede, en az 2 litre ağız sütü içirilmeli, içtiğinden emin olunmalıdır. Ağız sütü içirmeye devam edilmeli, buzağının ilk 12 saat içinde en az 6 litre ağız sütü alması sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde buzağı annesinden koruyucu maddeleri ve besin maddelerini yeterince almış olur. Ağız sütünün daha sonraki günlerde de içirilmesi sürdürülmelidir.

Ağız sütlerinin fazlası ziyan edilmemeli, dondurularak saklanmalı, gerekli hallerde kullanılmalıdır.

 

Buzağıların göbek problemleri

Bu hastalıklar göbek yangıları, göbek fıtıkları ve göbek apseleri olarak karşımıza çıkarlar. Ayrı ayrı olabileceği gibi, üç problem bir arada veya 2 problem bir arada olabilir. Göbek fıtıklarının en önemli nedeni “kısa kopmuş göbek kordonu”dur. Doğum esnasında, özellikle zorla çekip çıkarma uygulanan doğumlarda bazen göbek kordonu kısa kopar. Bu durum göbek fıtığı riskini oluşturur. Doğum olur olmaz göbek kordonunun, deliğin ve çevresinin antiseptik bir solüsyonla, özellikle iyotlu bir solüsyonla temizlenmesi, kordonun iyotlu solüsyona daldırılması göbek yangıları için alınacak başlıca önlemdir. Buzağıların bulunduğu yerin temiz ve kuru olmasına dikkat edilmelidir.

Buzağıların eklem yangıları:

Genellikle buzağıların ölümüyle sonuçlanan septisemi hastalığı, buzağının ölmediği hallerde eklem yangıları ile ortaya çıkar. Şiddetli topallık, eklemlerin şişmesi, bazen eklemlerden irin akması söz konusudur. Göbek kordonunun yangısıyla birlikte veya takip eden şekilde de kendini gösterebilir. Bir veya birden fazla ekleme yayılmış olabilir. Çoğunlukla öldürücüdür. Yapılması gereken; doğuma 1 ay kala annenin (gebe ineğin) aşılanması, doğumu takiben en kısa sürede hazır antiserum uygulanmasıdır. Buzağıların eklem yangılarının ağız sütünü alamamış veya eksik almış buzağılarda görüldüğü bilinmektedir. Dolayısıyla en önemli işin ağız sütünün buzağılara yeterince içirilmesi olduğu unutulmamalıdır.

Buzağıların solunum sistemi hastalıkları

Buzağıların ishalden sonra en önemli kayıp nedeni pnömoni (zatürre

, öksürük) yani solunum sistemi enfeksiyonlarıdır. Genellikle doğumu takip eden ilk aylar ile sütten kesme dönemi pnömoni için hassas günlerdir.

Buzağıların zatürresi (pnömoni) kötü havalandırma koşullarında, kapalı, kalabalık barınaklarda bakterilerle virüsler tarafından oluşturulan, ekonomik kayıplar ve buzağı ölümleriyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Sebepleri çok olduğundan tedavi genellikle başarısız olur.

Ekonomik kayıpların başında buzağının ölümü gelir. Ancak; tedavi masrafları, nükseden hastalığın tekrar tedavi edilmeye çalışılması ve verim düşüklükleri de büyük ekonomik kayıplara yol açarlar.

Zatürrenin tedavi edilmesi mümkün olsa bile, hastalık geçirmiş buzağı hiçbir zaman hastalık geçirmemiş olanlarla aynı seviyede verim veremez. Her bakımdan geri kalır.

Çözüm, aşılamadır.

Aşılama programına kuru dönemdeki inekten (anneden) başlamak gerekir.

Buzağılar doğar doğmaz hazır antiserum uygulanarak korunurlar ve üç aylık olunca aşılanırlar.

Koruma, ucuz, kolay ve garantilidir.

Tedavi, çoğunlukla başarısız, pahalı ve zordur.

Buzağının tedavi sonucunda ölümden kurtulması ekonomik olarak kayıpların önlenmesi anlamına gelmez. Çünkü o buzağı artık istenen verimi veremez. Zaten tedavi girişiminde bulunmak yeterince koruyucu önlemin alınmadığını gösterir. Buzağıların bulunduğu yerlerin koşullarını düzeltmek ve aşılama yapmak en akılcı yoldur.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

İneklerde sinirsel bozukluklar

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

İneklerde beyin ve omuriliği etkileyen bazı hastalıklar sinirsel belirtilerle kendini gösterir. İneklerin sinirsel belirti göstermesine sebep olan çok sayıda hastalık söz konusudur.

İneklerde beyin ve omuriliği etkileyen bazı hastalıklar sinirsel belirtilerle kendini gösterir. İneklerin sinirsel belirti göstermesine sebep olan çok sayıda hastalık söz konusudur.


Tüm dünyada sinirsel belirtilerle ortaya çıkan en önemli hastalık kuduzdur. İngiltere ve bazı ülkelerde de sinirsel belirtiler ilk önce deli inek (BSE) hastalığını akla getirir. Ancak; karşımıza sinirsel belirtilerle çıkan hastalıklar, ne yazık ki, bu iki hastalık ile sınırlı değil.


Öncelikle sinirsel belirtilerin neler olduğuna bir göz atalım; kas seğirmeleri, titreme, boynun geriye doğru kasılması

, diş gıcırdatma, koordinasyon bozukluğu, koma hali, felç, yatar pozisyon, ışığa ve dokunmaya karşı aşırı duyarlılık, hırçın davranışlar, çene kilitlenmesi, arka ayakların tutmaması, körlük, şaşılık, kasılmalar, yutma güçlüğü, aşırı salya. Bu belirtiler hastalığa göre değişebilir ve hastalığın diğer belirtileriyle birlikte görülebilir.

Beyin, beyin zarı ve omuriliği etkileyen sinirsel belirtilerle ortaya çıkan hastalıkların sebepleri çok değişiktir. Sebepler arasında bakteri, virüs, mantar, protozoa, riketsiya, parazit gibi etkenlerle birlikte kimyasal etkenler de sayılabilir. Besleme ile ilgili etkenleri de unutmamak gerekir.


Akla gelen 3 önemli hastalık; TEME, Listeriosis ve PEM (CCN)’dir. TEME (Thromboembolic meningoencephalitis) Haemophilus (Histophilus) somnus tarafından oluşturulur. Listeriosis beyne yerleşen bakteri olup, çoğunlukla bozuk silaj verilen hayvanlarda ortaya çıkar.


PEM (Polioencephalomalacia, CCN= Cerebrocortical necrosis) iki önemli sebepten dolayı meydana gelen bir hastalıktır. Birinci sebep thiaminase enzimi içeren ve thiamini (B1 vitamini) yıkımlayan bitkiler yenmesidir. Süpürge çiçeği, at kuyruğu otu, eğrelti otu ve Japon süpürgesi gibi bitkiler thiaminase enzimi içeren bitkilerdir.


İkinci sebep kükürt (sülfür) fazlalığıdır. Hayvanların yedikleriyle içtiklerinin toplamında yüksek kükürt içeriği söz konusu ise beyinde hasarlar ve dolayısıyla PEM şekillenebilir.
Bira fabrikası artıkları, melas, mısır gluteni gibi artıklar fazla verilirse veya hayvanların içtikleri suda bulunan sülfürün miktarı yüksek olup bilinmiyorsa böyle vakalarla karşılaşılabilir.


Çeşitli sebeplerden beyne ulaşan mikroplar sinirsel belirtilerle ortaya çıkan meningoencephalitis veya irinli meningoencephalitise sebep olurlar. Bu bakteriler arasında Trueperella pyogenes, Proteus mirabilis, E. coli sayılabilir. Fırsatçı bakteriler de devreye girebilir.

Baş bölgesindeki yaralar, boynuz kesmeden sonraki komplikasyonlar, kulak yangısı, diş kırılması, sinüzit daha sonra beyin ve beyin zarı yangısına (meningoencephalitis) yol açabilir. Klostridyum enfeksiyonlarından dolayı tetanoz ve botulismus hastalıkları da sinirsel belirtilerle seyrederler.
Parazitik protozoa etkenlerinden toxoplasma, Neospora da sinirsel belirtilere yol açarlar. Hipoderma da (nokra etkeni) larva göçü esnasında beyin ve omurilikte hasar yapar. Kan parazitlerinden babesianın sebep olduğu Babesiosis’te sinirsel belirtiler görülebilir.


Üre zehirlenmelerinde, böbrek fonksiyonu bozukluklarında sinirsel belirtiler söz konusudur. Karaciğer hastalıkları, karaciğer fonksiyonlarını bozan bitkilerle zehirlenme ‘’hepatik encephalomalacia‘’ adı verilen beyin bozukluğuna yol açar. Viral etkenlerden meydana gelen beyin hasarları arasında sığırların öldürücü nezlesi (Koriza, BMCF = Bovine Malignant Catarrhal Fever) hastalığını ve Bovine Herpesvirus 5 tarafından oluşturulan Encephalitis’i sayabiliriz. BHV5 (BoHV5) virüsü sığırlarda solunum ve üreme sisteminde IBR hastalığına sebep olan Bovine Herpesvirus 1 BHV1 (BoHV1) ile akrabadır.


Metabolik hastalıklar da sinirsel belirtilerle birlikte görülürler. Örneğin; Ketosis, doğum felci (süt humması), çayır tetanisi (hipomagnesemi).
Akut laktik asidoz, hızlı sindirilen yüksek proteinli yemler sinirsel sorunlar yaratabilir. Kurşun zehirlenmesi sinirsel sorunlar yaratan hastalıklardan biridir.


Ergotizm (çavdar mahmuzu zehirlenmesi) kimi otlara veya tahıllara yerleşen mantarların yol açtığı, yavru atma ve başka belirtilerle ortaya çıkan bir hastalık olup, sinirsel belirtilere de yol açar.
SBE (sporadik bovine encephalitis) Chlamidia pecorum enfeksiyonudur. Çoğunlukla buzağılarda görülmekle birlikte, akılda tutulması gereken bir sorundur.


Görüldüğü gibi ineklerde sinirsel bozukluklar söz konusu olduğunda birçok hastalık akla gelebilir. Diğer belirtilerle birlikte değerlendirmek doğru teşhis için şarttır. Sadece sinirsel belirtilerle karar vermemek, diğer belirtileri de göz önüne almak gerekir.

Laboratuvar tetkiklerinden yararlanarak doğru teşhis konulursa tedavi şansı artar. O sebeple sinirsel bozukluklara geniş çerçeveden bakmak başlıca koşuldur.
Su tahlili yapılması, hatta işletme kurulurken bu konunun ihmal edilmemesi koruyucu hekimlik için çok önemlidir.


Aşıların ihmal edilmeden eksiksiz yapılması, bozuk silajdan uzak durulması akla gelen doğru koruyucu hekimlik uygulamalarıdır.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr

www.mudurnuhaber.com

İneklerin memelerinde yara

Tahir Yavuztahir@atafen.com.tr

Tahir Yavuz Kaleminden

İneklerin memelerinde yara ile karşımıza çıkan hastalıkların başında Şap hastalığı gelmektedir. Ancak; ineklerin ağız ve ayaklarında da yara yapan bu hastalık zaten hayvan sahipleri tarafından gayet iyi tanınmaktadır.

İneklerin memelerinde yara ile karşımıza çıkan hastalıkların başında Şap hastalığı gelmektedir. Ancak; ineklerin ağız ve ayaklarında da yara yapan bu hastalık zaten hayvan sahipleri tarafından gayet iyi tanınmaktadır. Çiçek ve yalancı çiçek hastalıkları da memede yara ile birlikte görünürler.
Adı geçen virüs etkenli hastalıklardan biri de Mamillitis’tir.

Meme başı derisinin yangısı anlamına gelen bu hastalık çoğunlukla meme başı derisinde, bazen meme derisinde yaralara sebep olur.

Etkeni herpesvirus ailesinden olduğu için Bovine Herpes Mamillitis (BHM), ülserlerle ortaya çıktığı için Bovine Ulceratif Mamillitis olarak adlandırılır.
Mamillitis etkeni virüs BHV2 virüsü olup, IBR etkeni (BHV1) ve insanların uçuk virüsü ile akraba olan bir ailedendir.


Mamillitis çoğunlukla ilk doğumunu yapmış olan düvelerde, doğumu takiben 2-10 gün içerisinde ortaya çıkar. İlk önce küçük, düzensiz kabarcıklar görünür. Sonra kabarcıklar patlar, meme başı derisinde ülserler ve koyu renkli kabuklaşmalar göze çarpar. Ağrılı ve ülserli yaralar dolayısıyla inek kendini sağdırmak istemez. Sağımdaki güçlükler ve yangı sebebiyle süt verimi düşer. İkincil olarak meme yangısı (mastitis) şekillenebilir. Bu arada annelerini emen buzağıların dudaklarında da yaralar görülebilir.


Hastalığın teşhisi patlamış veya patlamamış kabarcıklarla birlikte kabuklanmış yaraların görülmesi ve hayvan sahibinin verdiği ifadeye (anamnez) göre konulur. Kesin teşhis laboratuvar tetkikleriyle olur.
Mamillitis hayvandan hayvana bulaşır. Sinekler de bulaşmada rol oynar. Mamillitisin aşısı yoktur. Özel bir tedavisi de yoktur. İyodoforlu meme daldırma solüsyonları

kamagra oral jelly usa

, iyotlu kremler tedavide kullanılır.


Bazı yazarlar bunlara ek olarak antienflamatuar (yangı giderici), antihistaminik ve antibiyotik kullanılmasını da önermektedirler. Hastalıkta bir komplikasyon gelişmezse, Mamillitis bir ay zarfında iyileşir. Komplikasyonlarla iyileşme süresi uzar.


Mamillitis (BHM) süt azalması ve mastitise yol açma sebebiyle ekonomik kayıplara sebep olan bir hastalıktır. Hastaları sağlamlardan ayırmak, sağımda bir ineğe bir havlu kullanmak, eldiven takmak, iyodoforlu daldırma solüsyonlarını ihmal etmemek, sinek mücadelesi yapmak, stresi önlemek koruyucu hekimlik için akla gelen önlemlerdir.

Tahir YAVUZ tahir@atafen.com.tr