Tarihe RENK geldi
Mudurnu Şehir Merkezinde bulunan ve yıllardır atıl duran Konak tadilattan geçti.
Tadilat sonrasında adeta ben buradayım diyen binayı ilk kez fark edenlerin sayısı bile bir hayli fazla.
www.mudurnuhaber.com
Mudurnunun İlk İnternet Haber Sitesi
Tarihe RENK geldi
Mudurnu Şehir Merkezinde bulunan ve yıllardır atıl duran Konak tadilattan geçti.
Tadilat sonrasında adeta ben buradayım diyen binayı ilk kez fark edenlerin sayısı bile bir hayli fazla.
www.mudurnuhaber.com
Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racîm
Bismillahi’r-rahmani’r-rahîm
Ey bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller güzeli rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ü selam olsun.
İçinde
bulunduğumuz şu mübarek Regaib Kandili münasebetiyle bu gecenin senin
katındaki kutsiliğini de vesile edinerek dergâh-ı ilahînin önünde
ellerimizi açıp yalvarıyoruz:
YA İLAHE’L-ALEMİN!
Bize
verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla engin
rahmetinin kapısına dayanıyor, şu mübarek Regaib gecesinde bir kere daha
hâlimizi arz etmek istiyoruz.
EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur;
Ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur.
Bütün dileklerimizi kabul buyur
Ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur;
Yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.
EY KORUYUP KOLLAYAN ALLAHIM!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma;
Akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden,
Nefislerimizi cismânîliğin baskılarından,
Gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle ya Rabbi
Biz kullarını; ilimde kibir ve gururdan,
İbadette riya ve gafletten
Ve duygularına renk attıran ülfetten koru ya Rabbi!
Senin yolunda yürüyor gibi görünüp senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde iç içe firkat yaşamak,
Hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır!
Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine bizleri bağışla,
İnayetine ihtiyacımız açık,
Çaresizliğimiz her halimizden belli;
Bizleri yara-bere almadan
Ötelerdeki
güzelliklere ancak sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa
çatlamış ve kırılmış ruh dünyamızı da ancak sen tamir edebilirsin.
İçimizi sana döküyor,
Kusurlarımızı sana açıyor ve bizlere yeniden iyi insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun.
Sana yönelenlere hep “gelin, gelin” diyorsun.
Ey Rab! Bütün kusur ve hatalarımızla beraber müsaade buyur “biz de geldik” diyelim. Geldik ve şu mübarek gecede sana,
Yolların amansızlığını,
Nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını,
Bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz.
Bilhassa, her zaman hatalara açık duran,
Günahlara meyyal bulunan
Ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan,
Serkeş nefsimizi sana şikayet ediyoruz.
Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır Ya Rabbi
Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, senin sevmediğin,
Hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle ya Rabbi!
Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle ya Rabbi!
Niyetlerimizi ihlaslı kıl ya Rabbi!
Ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI,
EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu anda duygularımız derbeder,
Davranışlarımız ahenksiz,
Çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık,
Dünyanın durumu boz-bulanık,
İşte böyle bir dağınıklık içinde sana geldik.
Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı,
Şimdiye kadar gelip senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış;
Hiçbir pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır.
Bizi hilm ü silminle güçlendir ve affınla bizlere muamelede bulun ya Rabbi!
EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek Regaib gecesinde binler, yüz binler senin karşında gerek burada gerek televizyon ekranları karşısında divan durarak
Ellerimizi
sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına
her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının
tokmağına inleyerek dokunuyor ve “biz geldik” diyoruz.
Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine,
Her
sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak senden uzaklığımızı
geçici dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde
tasavvur ediyor, senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona
bağlıyoruz ya Rabbi!
YA İLAHEL ALEMİN!
Mescitlerimizde Kur’an okunuyor,
Minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor;
Ve
biz mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoş eda nağmeler dinlemeye
erdik, sen bu nağmeleri kesip bizi inkisara itme ya Rabbi.
Hazret-i Muhammed’i güldüren,
Kur’an’ın manasını güldüren,
Eslâfı, ervahı, eşbahı güldüren bu manzarayı makûs edip
Bütün bu gülenleri şu mübarek gece hürmetine ağlatma ya Rabbi.
EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız,
gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden
fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli;
Eller yasak meyvelerde,
Ağızlar harama açık duruyor;
Gözler başkalarının kusur müfettişi..
Yalan revaçta, hıyanet sıradan bir şey,
Hak ve adaletin ismi var sadece;
Vefa Kafdağı’nın arkasında,
Ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış;
Buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta.
Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement;
Her biri birer çukur olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve özümüzle bütünleşip kendimiz olamıyoruz.
N’olur bu durumdan bizleri kurtar ya Rabbi!
ALLAH’IM!
Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap
Ne de tutarlı bir plâna sahibiz.
Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz;
Kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz.
Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rabb!,
Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz.
Kendimiz edip kendimiz bulsak da,
Rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek genişlikte.
Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!
EY KAİNATIN SULTANI!
Dua edenlere cevap veren sen,
Izdırapları dindirip ihtiyaçları gideren sen,
Devrilenleri kaldırıp doğrultan sen,
Çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de sensin!
Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı;
Nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü;
Samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı.
Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere..
Var eden sensin, yok eden de sen; uzak tutan sensin, yaklaştıran da sen;
Sen
bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın
neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi söyleyemezdik.
Verdiklerin
vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını
duyur ve benliğimizde sana karşı yaklaşma heyecanları uyar ya Rabbi!
ALLAH’IM!
Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun..
İç
dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi sensizliğin
zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş
koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma.
Senden
kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet,
niyetlerimize de ihlas istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa
ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur ya Rabbi!
EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Ya Rabbi dokuz asır tevhide bayraktarlık yapmış bir milletin torunları olarak biz senin adını omzumuzda taşımaya,
Âfaktan âfâka serhad türküleri söyleyerek gezmeye,
Kaleleri aşmaya, cihana muvazene getirmeye,
İnsanlık için denge unsuru olmaya alıştık Ya Rabbi.
Sen bizi buna davet ettin, “sizi ifrat ve tefritin ortasında ümmet-i vasat yaptım” dedin. Bizlerde böyle olmaya çalıştık,
Sen bizleri devletler muvazenesinde olması gereken ufka ulaştır ya Rabbi!
EY YÜCELER YÜCESİ!
Cihanın çeşitli yerlerinde yeni gelişmelerin olduğunu duyalım ve bunların şükrünü eda etmek için iki büklüm huzuruna gelelim.
Minarelerden hakiki manasına uygun Allah-u Ekber nidalarının yükseldiğini duyalım..
Gözyaşlarımızı ceyhun ederek huzuruna koşalım..
İki büklüm rükua varalım.. Bu az oldu diye secdeye kapanalım..
Gözyaşlarımıza muhtaç seccadeleri ıslatalım..
Ve
pek çoğumuz bu neşvenin içimizde hasıl ettiği mevcelenme ile canı
dudağına gelmiş, kalbi durmuş insanlar olarak ruhumuzu teslim edelim..
İnşirah, beşaret ve beşaşet içinde şadırvanların temiz güvercinleri gibi kanat çırpalım, sana yükselelim..
Bedrin
aslanları gibi, Uhud’un kaplanları gibi, cihan tarihinde benzerine az
rastlanan harika nesiller gibi olma yolunda bir hayat sürelim..
Bizi bu mübarek gece hürmetine bu türlü lütuflarla şerefyâb eyle ya Rabbi.
EY RAHMETİ GAZABININ ÖNÜNDE BULUNAN,
KULLARININ TEVBELERİNİ KABUL BUYURAN VE DUA DUA YALVARANLARIN NİDALARINA İCABET EDEN YÜCE RABB’İMİZ!
Amellerimizdeki
eksikliklere ve sözlerimizdeki kırık-döküklüğe değil, hakkındaki hüsn-ü
zannımıza ve rahmetine bağladığımız recâmıza göre muamele et ve bizim
dualarımıza da icabet buyur;
Bizi haybet ve hüsrana uğratma!
EY KORUYUP KOLLAYAN YÜCELER YÜCESİ!
Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan dolayı bize azap etme..
Şu aciz kullarına, gazabının önüne geçmiş o engin rahmetinle ve fazlınla
Muâmele eyle..
Bizi dünyevî afet ve rezaletlerden,
Ahiret azabından,
Kalbleri fenalığa esir düşmüş kötü insanların şerlerinden,
Fâcir kimselerin komplolarından,
Düzenbazların hîle ve tecavüzlerinden,
Bozguncuların kırıp dökmelerinden
Ve bütün despotların zulmünden
Sen bizleri ve ülkemizi
Muhafaza buyur ya Rabbi!
Ya Rabbi bize dünya da ve ahirette iyilikler lutfeyle
Bizleri cehennem azabından azad eyle
Ya Rabbi bizi, anne ve babamızı, ve bütün inananları büyük buluşma ve duruşma gününde sen mağfiret eyle
Ya Rabbi ülkemize ve islam alemine birlik ve düzen
Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle
EY YAPILAN DUALARA CEVAP VEREN ALLAH’IM!
Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin;
Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin,
Darda kalanlara icabet edersin,
Zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın
Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin
Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin
Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!
YA İLAHEL ALEMİN!
Burada okunan Kur’an’dan
Getirilen salat ü selamlardan
Terennüm edilen mevlid-i şeriften
İlahi ve kasidelerden
Hasıl olan sevaplardan başta Peygamberimiz Efendimiz Hazret-i Muhammed (SAS) olmak bütün enbiya ve murseline
Dine diyanete hizmet etmiş insanlara
Bütün eş dost akraba arkadaş ve arkadaşlarımıza
Tüm yakınlarımıza ve büyüklerimize
Gazi ve şehitlerimize
Bu ülke için hizmet vermiş devlet adamlarımıza
Armağan ediyoruz sen onların ruhlarını da hissedar eyle ya Rabbi!
EY YÜCELER YÜCESİ!
Efendimiz Hazret-i Muhammed’e,
Muallâ aile efradına
Ve bütün Ashab-ı Güzînine
Salât
u selam ederek ve şu mübarek Regaib gecesini vesile edinerek bunları
senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..
Amin amin amin
Velhamdü Lillahi Rabbil Alemine’l-fatiha
ANNE
Anneler çilekeşi ömrümüzün… Kahır çekeni, eziyet ve cefa adına yüreği ev
sahibi olanı dünyamızın. Anne bir kutsal sözcük, bir aziz mana, bir umman
yürek…
Cennet annelerin ayakları altındadır ama bizler o ayakları bir gün dahi baş
tacı yapıp taşıyamıyoruz bugün. Belki sadece tabuta girdiğinde kollarımızın
üzerinde taşıyacağız annemizin nazik bedenini. O zaman da çok geç
olacak. Çok geç olacak sarılmamız için, af dilememiz için. Onların 24 saat
dahi hizmetkârı olsak ömrümüzün sonuna değin yine de haklarını vermiş
sayılmayız. Onların kul kölesi olsak dahi ve her an yanlarında dursak dahi
yine de haklarını tam olarak karşılamış sayılmayız. Borçlu gideceğiz hep,
onlara borçlu kalacağız hep.
Dokuz ay on gün bizlere ev sahipliği yapan bedeninde ve ondan sonra
ömrünün ahirine değin yüreğinde bizlere en görkemli koltuğu veren
kadın. Düştüğümüzde bacağı kanayan, ağladığımızda gözleri yaşaran,
güldüğümüzde kahkaha atan, acıktığımızda acıkan kadın. Onun şiirini
kimse yazamaz, onun destanını kimse anlatamaz. Onu kimse ifade
edemez.
Anne sihirli bir kelimedir, bizi bizden alır sıcak ve mesut bir iklime
sürükler. İçimiz ısınır birden, duygularımız yeşerir, renk gelir tenimize.
Daha bir soluklanırız, daha bir canlanırız daha bir havalanırız. Memlekete
bahar gelmiş gibidir annenin yanında durmak. Onun nefesi bir okşayıştır
ruhlarımızı baştanbaşa. Sözleri sihirli bir melodidir kulağımızın içinde
akseden. Dokunuşu ipek bir kumaşa dokunmaktır içinizi titretircesine.
Ömrümüzün moral kaynağı, güç deposu yüreğimizin, trafosu her
şeyimizin. Karanlıkta kalır ama sizi karanlıkta komaz. Aç kalır
ama aç komaz sizi, susuz kalır ama susuz komaz sizi. Üşür ama
üşütmez, ölür ama öldürtmez sizi. Öylesine fedakâr, öylesine cefakâr,
öylesine hürmetkârdır evladına. Başınız ağrıdığında aspirin olur size,
öksürdüğünüzde şurup olur, sinirlendiğinizde sakinleştirici olur; Annesilin
diye bir ilaçtır O! Her derdinize devadır; yaranıza merhem, ateşinize ıslak
mendil, soğuk algınlığınıza sıcak bir çorba.
Yırtık elbisenize yama, kabuk bağlamış yaranıza ipek bir el, kirli saçınıza
yumuşacık bir şampuan, perişan duygunuza sokulacak bir liman… Daha
nen olsun bu hayatta anne? Azrail geldiğinde dahi ömrünü sizin uğrunuza
verecek kadar fedakâr. Bundan ötesi var mıdır? Sevgiliniz mi ömrünü
verecek size? Arkadaşınız mı? Başkaları mı?
Bir anne hikâyesi, anne yüreğidir her ne de olsa!
Gecenin ilerleyen bir saatinde bir anne telefon açar yavrusuna. Gecenin
üçünde. Ve yavrusu hırsla telefonu kaldırır, gecenin üçünde telefon mu
olur diye! Bakar annesidir
“Hayırdır anne!”
“Yok, oğlum yok bir şey, sesini duyayım diye aradım.” der.
“Bu saatte ses mi duyulur, telefon mu olur anne?” der oğlu ve ağzına
geleni sayıp döker annesine. Bir anne düşünün ki yavrusu tarafından
azarlansın.
“Bu saatte arayarak rahatsız mı ettim evladım? Yavrum rahatsız
mı oldun?” der kadın usulca. “Evet!” der çocuk “rahatsız oldum.”
Anne sesini içten gelen bir duygu ritmiyle şöyle tamama erdirir: “Oğlum
sende bundan 25 sene evvel bu saatlerde beni rahatsız etmiştin.
Doğum günün kutlu olsun.”
Bu yazı bir anne hikâyesi yazısıdır. Lütfen yanınızdaysa sarılın hemen
uzağınızda ise koşun yanına. Mesafeler ne olursa olsun aranızda. Bir
dakikalığına da olsa yok sayın yaşadığınız dünyayı. Varsayın ki anneniz
tek dünyanızdır yaşadığınız. Tek ormanınız, tek okyanusunuz, tek
gökyüzünüz.
Yok sayın hastalığınızı, hüznünüzü, yalnızlığınızı. Koşun annenize hemen;
nerede olursa olsun. Uzakta, çok uzakta, hatta atta da dahi olsa…
Can YÜCEL’İN şiiri ile bitireyim bu yazıyı, buyurun lütfen:
“ Nahide Hanım söyledi yine
Neden babama yazmışım da
Anama şiir döktürmemişim
Kaç kere yazdım cebimden uçup gittiler
Ben on yedi yaşında beni yıkayan
Anneme şiir yazacak kadar şair değilim”
Anneleri anlatacak yazı da yazılamaz, yok öyle bir yazar!
Gürhan Gürses
STDM Aktivisti
www.mudurnuhaber.com
Rektör Hayri Coşkun Mudurnu’da
Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek Okulu Otel Lokanta ve İkram hizmetleri Bölümü öğrencileri bu Hafta Tarihi Haci Şakirler Konağı Mutfağında Karadeniz yemeklerini hazırladı.
Programa Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Hayri ÇOŞKUN ve beraberindeki heyette katılarak, renk kattı.
REKTÖR, ÇOŞKUN, Hacı Şakirler Konağına Hayran kaldı
Yemek sonrasında, Hacı Şakriler Konağı İşletmecisi Mehmet CANTÜRK ün daveti üzerine, Konağı gezen, Rektör Hayri ÇOŞKUN, İşletmeciden Konak hakkında bilgi aldı.
Konağın, odalarını gezen Çoşkun, burası Mudurnu için büyük bir kazanç , koruduğunuz için teşekkür ederiz dedi. Cantürk, Konak hakkında Tarihi bilgileri vererek odaları tek tek gezdirdi ve bilgilendirdi.
BAHÇE MANİLERİ
Mudurnu 11.İpek Yolu Kültür Sanat ve Turizm Festivali nedeniyle, Mudurnu’daki bahçe yarışmasını değerlendiren saygın jüri üyelerine gösterdiği özverilerinden dolayı teşekkür eder;kendilerine sağlıklı nice yıllar dilerim.
Bahçeye geldi bahar
Gelince güldü o yar Değeri biçilmeyen Sevgiye olmaz ayar…Bahçelerde bakla var Sen gönlümü yokla yar Kondurduğum buseyi Ömür boyu sakla yar…Bahçelerde patlıcan Baldan bilem tatlı can Bir an yari görmesem Çatır çatır çatlıcam… Bahçemin var nergisi Bahçelerde fesleğen Şu bahçenin fındığı Bahçelerde kuyu var Bahçelerde kardelen Bahçelerde üzüm var Bahçenin önü duvar Bahçe yanı madımak
Ne hoş olur tadı bak Seveni sevdiğinden Caiz değil ayırmak… Doğa yeşil baharda
Artık karakış bitti Gül kokulu bağlarda Yar gönlümü hoş etti…Açınca renk renk gülüm Bağım bahçem şenlenir Sevda yorgunu gönlüm Yar gelince dinlenir… Bağda gülün goncası
Burcu burcu kokuyor Ayrılığın sancısı Ateş olmuş yakıyor… Gonca gül açmayınca
Garip bülbül figanda Yar beni seçmeyince Deli gönül isyanda…Bahçedeki menekşe İner kökü derine Yari sarsaydım keşke Hasretliği yerine… Bahçenin ardı meşe
Sevda geldi bu başa Aylar oldu nerdesin Sorarım kurda kuşa…
Bahçelerin taşı var
Şu gönlümün eşi var Yari güzel olanın Cennette ne işi var… Bağlar başı kar olur
Gurbet bana zor olur Cennete bile gitsem Aklımda hep yar olur..Bahçenin özelliği Lâle nergis güldedir Türkçenin güzelliği Sade arı dildedir… Abdullah Atay
Gönül bahçenizin bahar canlılığında olması dileklerimle…
|
Mudurnu ilçesi Meslek Yüksek Okulunda bu yıl 2. si yapılan ve geleneksel hale getirilen KANATLI ŞÖLENİ Bayram havasında geçti.
Şölene katılanlara Tavuk Döner ikram edildi.
Törende Plaketler verildi.
Programda Öğrenciler çeşitli oyunlar ile seyircilere hoş dakikalar yaşattılar.
Programa Mudurnu Cumhuriyet İlköğretim Okulu Folklor ekibi gösterileri ile renk kattı.
Öncelikle yeni yılınız kutlu olsun diyor ve sözlerime şöyle devam ediyorum. Doğanın yeniden doğuşudur Nevruz…
Bahar doğar Nevruzla yeniden dirilir bütün doğa ve başlar yeni bir yıl. Doğa yeşerir yanan nevruz ateşinin sıcaklığında.
Binbir çeşit renk ve güzellik olur Nevruz.
Açan çiçeklerimizdir Nevruz. Dağlarımızda bahar ovalarımızda hayattır, berekettir Nevruz. Kurumuş topralara suyla gelen candır Nevruz. Çiçek çiçek bahardır Nevruz hem bahar hem de tarihtir Nevruz..
Dövülen demirdir Nevruz. Tarihtir Türkün tarihidir Nevruz. Üç kıtada oynattığımız attır Nevruz, her bir adımımızda götürdüğümüz şereftir Nevruz.
Tarihin içinde hep bir ağızdan söylediğimiz türküdür Nevruz geleneklerin ve tarihin yaşatılmasıdır NevruzSeben Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı tarafından,her yıl törenlerle kutlanan 21 Mart 2012 tarihinde düzenlenecek olan Nevruz Etkinlikleri, Alpagut Köyümüzde Nevruz Tepesinde yapılacaktır.
TÜRKLÜĞÜN EN BÜYÜK BAYRAMLARINDAN OLAN YENİ GÜN ANLAMINDAKİ NEVRUZ KUTLAMALARINI VAKTİ OLANLARI KOMŞU İLÇEMİZ SEBEN TÜM MUDURNULULARI SEBEN KAYMAKAMI SAYIN ALPER BALCI,SEBEN BELEDİYE BAŞKANI SAYIN SÜLEYMAN ÖZBAĞ DAVET EDİYOR TÜM HALKIMIZI.
PROGRAM:
19:00′ da, Nevruz Tepesine 2 saatlik yürüyüşle çıkılarak, ateş yakılması ile başlayacak olan etkinlikler kapsamında, Yumurta Yarışması, Havai Fişek Gösterileri ve Müzik eşliğinde eğlence yapılacaktır.
Şehir dışından turlar da ziyaretçi katılımı beklediğimiz “Seben Nevruz Günü Kutlamaları” na tüm halkımıza duyurulur.
Uğur TÜRESİN Mudurnu Haber