Mudurnu”da Muhtarlara Kene Dersi Verildi

Mudurnu”da Muhtarlara Kene Dersi Verildi

Bolu’nun Mudurnu ilçesinde sağlık müdürlüğü tarafından muhtarlara Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ile ilgili eğitim verildi.

Mudurnu Belediye Düğün Salonu’nda verilen yaklaşık 45 dakikalık eğitimde Mudurnu Çevre Sağlığı Teknisyeni Metin Kökden, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının dününü ve bugününü anlattı. Hastalığın nasıl başladığını ve nasıl ilerlediğini muhtarlara sinevizyon destekli sunum şeklinde anlatan Metin Kökden, köylerde bu tip vakalar yaşandığında hiçbir müdahale edilmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını istedi. Çevre Sağlığı teknisyeni Kökden, “Vücudu ısırmış bir keneyi asla çıplak elle çıkarmaya çalışmayın. Kenenin üzerine kolonya ve benzeri şeyler dökmeyin. Sigara veya ateş ile çıkarmaya çalışmayın. Siz böyle bir davranış sergilerseniz, kene yapışık olduğu vücuda kusma yapacaktır ve hayati tehlike oluşturur” diye konuştu.

Kökden, vatandaşların çalışma esnasında beyaz veya açık renkli kıyafetleri tercih etmesini isteyerek, “Bu giysilerde kenenin görülmesi daha kolay olur. Ayrıca çalışma esnasında mümkün olduğunca çoraplar pantolon veya giysilerin üzerine çekilerek kenenin vücuda girmesi engellenebilir” ifadelerini kullandı.

Mudurnu İlçe Sağlık Müdürü Diş Tabibi Nida Doyran da KKKA hastalığının görüldüğü anda hemen sağlık ekiplerine haber verilmesini istedi.

www.mudurnuhaber.com

İHA Mudurnu Aydın ÖZPELİT

Hastane Yeri ile ilgili Köşe yazarımızdan bir öneri

Mudurnu’nun Hastane işi tam ağlasammı, gülsemmi dedirten bir durumda, Hastane
yerinin ittifakla tespit edilememiş olmasında masum vatandaşın haricinde, herkesin vebali
var. Atanmışıda, seçilmişide kimse kendi beceriksizliğini başka nedenlere bağlamasın.
Sonuç? Hastane yeri bulunamadı. Eğer siyasi iktidar yerel yönetimde bizim partimizin
adayına oy verilmedi gibi nedenlerle hastane işine engel olunuyorsa bunun vebalinin altından
kimse kalkamaz.
Zamanı gelir her şeyin hesabı sorulur… Bu noktada vatandaşımıza da bir önerim
var. Seçim zamanı gelince ister yerel ister genel ilk önce bunun hesabını sorulmalı. Sözün
özü sağlıklı olmayan toplum ne okuyabilir, nede ibadetini yapabilir? Bu konuda herkes
kendi VİCDANINDA BUNUN vebali ile yüzleşsin, yüzleşmeyenlere de AKIL SAĞLIĞI
DİLİYORUM.
Not : Haberde fotoğraflarında göründüğü kadarıyla Göynük hastane yerinin etrafında
evler yok..Daha öncede yazdım söyledim.Hastane yeri tespit edilirken oldu bittiye getirmek
benim dediğim yere olsun demek önemli değil, bundan 50 (elli) sene sonrasını,hava
ambulansı da dahil kasabanın trafik yoğunluğunu artırmayacak ve köylerimizde dahil nüfus
yoğunluğunun çok olduğu bir alan tercih edilmesi lazım.
Yapılacak hastanede ameliyathane olmayacağına göre Bolu ya ulaşımın daha kolay
olacağı bir yer düşünülmeli.
Çözüm Önerisi ve Çağrım: Bu güne kadar şu bunu dedi, ben bunu dedim, ben şöyle
istiyor umu bırakalım, birbirimizle diyalog kuralım. Ben önce insanım ve memleketimi
insanlarını seviyorum diyen varsa, denedik olmadı demeyelim… Tekrar toplanıp konuşalım,
eksi ve artıları ile alternatif yerler belirleyelim. Kamuoyunun güvenini kazanmış tarafsız
anket firmaları bulalım. Mudurnu’nun nüfusu 5000 (Beşbin).Üç gün beş gün kaç gün sürerse
vatandaşımızın fikrini alalım.(Anket için gelecek konuklarında kaç gün sürerse konaklama ve
yiyeceklerini turizmciler olarak bizler karşılarız)
Bizde anlaşacak akıl ve basiret yok diyebiliriz ama Mudurnu’nun geleceğine özellikle
sağlık sorunu gibi bir sorunda ipotek koyamayız. Buna hakkımız yok.
Arkadaşlar diyalog kurmadan uzlaşma sağlanmaz. Diyalogu da insanlar kurabilir.

Buradan ÇAĞRI yapıyorum daha fazla zaman kaybetmeden hatta bu yılın işini seneye
bırakmadan 21 Aralık 2012 tarihinde saat 15 te önerim ortak belirlenecek bir yerde ya da
konakların birinde”beliki bu işte taraflar var” tüm tarafların katılımı ile kaymakamımız
Nurullah Ertaş’ın katımlı ile toplanalım.

Mehmet Cantürk
13.12.2012
Almanya Augsburg

Korayım’ ın Konak Hikâyesine Önsöz;

Korayım’ ın Konak Hikâyesine Önsöz;

            Aşağıdaki yazıya önsöz yazarken insanın kendine ait bir hikâyeyi beyninde, yüreğinde olgunlaştırıp yazıya dökmesinin yazılmış bir hikâyeye önsöz ve açıklama yazmaktan daha kolay olduğunu düşündüm. Aşağıda okuyacağınız yazı yeğenim Koray tarafından kaleme alındı.

           Koray doğa ve gönül mühendisi, ‘şairliğimden utanırım’ diyecek kadar şair ve şiir yorumcusu, yazarlığımdan utanırım diyecek kadar hikâyeci, mutluluğu Avm’lerde arayan günümüz gençliğinin “avamlığında” değil,  mutluluğu sahaflarda arayan kitap dostu, doğa, bitki, börtü, böcek aşığı. Dünyanın herhangi bir yerinde yanan ağaca ağlayan hümanist, Geleneğini, doğasını, geleceğini kaybetmiş günümüz insanların atasından kalan kömürlü ütüyü, iki bakır tabağı mahalleye gelecek hurdacıya vermek için beklediği zamanda, eşimin müzayedede satmayı düşündüğü amcasının “asari antikalarına” sahip çıkıp gelecek kuşaklara bu kültürü, geleneği aktarmayı düşünen “zamane dervişi”İflaholmaya_CAN kadar Fenerli, her hafta sonu amcasının yanına Mudurnu’ya gelemezse kederli, on iki yaşına kadar Mudurnu’da yaşamış insanın memleketi doyduğu yer değil çocukluk kültürünü aldığı yer diyen Mudurnu sevdalısı, Bu yazı her lafın başı “sözde” biz Mudurnuluyuz deyip yetiştiği evini köyünü anasını, babasını, amcasını, teyzesini unutan Allah geçinden versin öbür tarafa intikal ettiğinden, beni “hacet tepesine”götürün diyenlere “Mudurnu hatırası” olsun.

Mehmet Cantürk 15.10.2012

 

 

Koray’ın Konak Hikâyesi

            Şakir Ağa her zamankinden ayrı bugün biraz daha gecikmişti. Fakat gecikmesine rağmen O gelmeden konakta yemek yenmezdi. Gecikmesinin nedenini aile fertleri bilir, bunun için ayrıca saygı duyarlardı.

            Osmanlı devleti artık duraklama devrinden de geçmiş, gerileme dönemine girmişti. Padişah ve uleması geriye giden ekonomiyi düzeltme yolu olarak vergileri arttırmayı öngördülerse de, bu, halkın üzerindeki yükü arttırmaktan başka bir işe yaramamış, en çok da Şakir Ağa gibi ticaretle uğraşan çarşı eşrafını olumsuz etkilemişti. Şakir Ağa kötüye giden ekonominin farkında olduğu için pazarını genişletmeye çalışmış, doğuda Ankara, batıda İstanbul’a kadar ilişkilerini kuvvetlendirmişti. Ne var ki, artık o da vergilerin yükü altında ezilmeye başlamıştı. Yaşı da hayli ilerlediğinden eskisi kadar çalışamıyor, gençliğinde büyük emek vererek yaptırdığı konağa ulaşmayı asıl hedef haline getiriyordu.

O gün yine gün batımına yakın, Nallıhan’dan döndüğünde, her zamanki gibi ikiyüzelli yıllık çınarın yanında atından indi. İki elini beline koyarak geriye doğru esnedi. Her ne kadar ikinci kattaki odasından bu ulu çınara bakmak zevkliyse de, pazardan dönüşünde de bu ulu çınarın yanından konağa bakmak o kadar keyifliydi. Atının ayak sesinden, ağasının geldiğini anlayan kâhyası, hemen çınara doğru koşar, atın eğerinden tutarak alt kattaki ahıra kadar getirirdi. Ağanın gelmesine, atın, suyu ve yemi de hazır olurdu.

            Konağın damı giriş katta, insanların yaşam alanından farklı olmayacak şekilde inşa edilmişti. Birinci kattan atın soluğunu, kişnemesini duyabilirdiniz. Şakir Ağa bunu özellikle istemişti. At bereketti, at ile beraber yaşayanın ömrü uzun olurdu. Bu nedenledir ki, Şakir Ağa atını çok sever, ev halkı de bu yüzden At’a, Şakir Ağaya olduğu kadar iyi bakarlardı.

            Şakir Ağa her zaman ki gibi geriye yaslana yaslana ağır adımlarla konaktan içeri girdi. Ağır adımlarla on basamaklı merdiveni tırmanarak birinci kata çıktı. Çıktığı merdivenin ucu sofaya bağlanır, burada da onu bakır el ve ayak yıkama leğeni, güğüm ve işlemeli havlusuyla gelini karşılardı. Gelinini çok severdi. Şakir Ağanın tek oğlunun sevdiği kadındı o, daha evi yaptırırken hayalini kurduğu gelin odasına açılırdı sofa. Aynı sofada gelininin kendisini beklemesi, O’nu hem gençliğine geri götürür hem de yıllarca uğraşıp didindikten sonra elde ettiklerinin hazzını yaşatırdı.

            Mevsim sonbahardı, Şakir Ağa sofada elini yıkarken bir yandan da konağın arka bahçesine bakardı. Buraya gençliğinde iki tane dut dikmişti. Çünkü ipek ve deri tüccarıydı. Bir tüccarın bahçesinde koza olmazsa olmazdı. Bu dutlar yaptığı işin simgesi gibiydi. Şakir Ağa elini yıkarken bir üşüme geldi.  Gelinine ; ‘ Artık Aşağı inmeli kızım ‘ dedi. Çünkü evin birinci katı ısıyı muhafaza etmek ve daha çok faydalanmak için alçak yapılmıştı. Bu katın pencereleri daha küçük, sadece sofadan arka bahçeye bakan camlar büyüktü. Bu da güneşten daha çok faydalanmak içindi.

            Şakir Ağa yemekte ev halkının bir arada olmasına özen gösterir, sofra da da her zaman bir tabak fazla görmek isterdi. Böyle olmadığı zamanlarda hanımına çıkışır, ’belki dışarıdan aç biri gelir derdi. Şakir Ağa kalkmadan sofradan kimse kalkmazdı. Sofrada da pek konuşulmaz, günlük yaşamda başa gelen işler, olaylar, ikinci katta ki sofada dile dökülürdü. İkinci kata onbir basamak merdivenle çıkılırdı. Burası birinci kata göre daha yüksek tavanla yapılmış, Şakir Ağanın en sevdiği sofanın bulunduğu kattı. Şakir Ağa akşam kahvesini muhakkak bu sofada içer, konağın giriş tarafına bakan sofadan, elinde gaz lambalarıyla camiye giden insanları seyrederdi. Ev halkı pek konuşmaz, Şakir Ağanın kendilerine soru sormasını beklerlerdi. Şakir Ağa ilk önce hanımına hal hatır, sonra da oğluna işlerinin nasıl gittiğini sorardı. Şakir Ağa iyi gitmediğini bilse de oğluna çok yüklenmez, acele laflarla geçiştirip torunlarını severdi.

            Şakir Ağa bu konağı yaptırırken çok düşünmüştü, ustayla dost olmuştu. Usta ne istedi ise hemen bulup getirtmişti. Hep dediği bir şey vardı ; ‘ Geç olsun da güç olmasın’. Konağın tek parça kirişlerden olması bu sabrın ürünüydü. Konağın arka yüzüne bakan yirmi metrelik çam kirişi, Eskişehir’in Mihalıççık ormanından getirtmişti. Ülkenin en iyi sarıçamları orada yetişirdi çünkü. Ne zaman inşaatın hızlı gittiğini gözlese; ‘ağır olun, acele etmeyin’ derdi. Odaların içinde ki dolap gözleri bu yüzden bu kadar güzeldi. Şakir Ağanın ustası, usta adamdı, Şakir Ağa kadar ileriyi görürdü. Bunun için ayrı bir kız odası da düşünmüş, lakin Şakir Ağanın kız çocuğu olmamıştı. Bu oda ikinci katta, girişteki sokağa bakan sofanın yanında ki odaydı. Pencereleri büyük, dolapları genişçeydi. Odada, bir ocak, genişçe de bir sedir vardı. Odanın pencereleri sokağa bakardı. Ağanın kızı bu pencerelerden bakıp, evleneceği erkeği seçecekti. Fakat olmadı, Allah Ağaya kız evlat nasip etmemişti ama şimdi bir kız torunu vardı. Bu oda artık O’na aitti. Pencere üstlerine işlemeli pervazlar koydurtmuştu. Buralara da hanımının ördüğü en güzel perdeleri çektirdi.

            Şakir Ağanın uyuması yatsıyı bulmazdı. Yani ev halkının bildiği buydu. Şakir Ağa konağı yaptırırken kendi odasının, illa çınara karşı bakmasını istedi. Çınar uluydu, çınar uzun ömürlüydü. Ona bakarken hep kendi ağalığını düşünürdü.  Ölümü düşünürdü sonra, ‘benden ikiyüzelli yıl yaşlısın, beşyüz yıl daha yaşlı olursun’ derdi, çınara… Ağalığın çarşıda pazarda değil, böyle bir yerde böyle bir çınara karşı ev yapabilme özgürlüğünde saklı olduğunu düşünürdü hep.

            Bu yüzden ustaya özel bir şey yapmamasını, odanın yönünün zaten onu özel kılacağını söylediyse de, usta ağayı dinlememiş, bir de işleme ustası getirmişti. Konağın yapımı en uzun süren odası burası olmuştu. Ahşapla dokunan her alan çok özel olmalıydı. Giysi dolabından gusülhanenin kapağına, süs gözlerinden tavan işlemelerine kadar her şey ağaya layık olmalıydı.

            Ağa odasından içeri her girdiğinde, ustanın inşaat sürecinde kendini bu odaya sokmamasını tebessümle hatırlardı. İçinden ‘Allah rahmet eylesin ‘ derdi. Ustanın ölümünü çok sonra duysa da, ölümünden kendini de sorumlu tutar, engel olabilirdim diye kendi kalbini ezerdi. Usta Ermeniydi, çok sonraları duymuştu hak etmediği bir muamele gördüğünü…

            Şakir Ağa hava güneşli ise bahçede dokuma tezgâhının yanında kahvaltı etmeyi çok severdi. Burada, Hanım Ağanın gençliğinde yün eğirmesini hatırlar, hanımına bugünlere gelmesinde payı olduğu için de minnet duyardı.

            O sabah yine hava güneşliydi. Yarısı sararmış çınar yaprakları güneşi daha da sarı yapmıştı gözünde. Kahvaltı arka bahçeye kurulacaktı. Ağa elini yüzünü yıkadı. Sargısını sarıp şapkasını giydikten sonra merdivenlerden aşağı inecekti ki, gözüne merdiven başında ki mahyada bulunan tarih ilişti. Binsekizyüzkırk yazıyordu. ‘Hey gidi’ dedi, adetti, inşaat bitince merdiven başına tarih atılırdı.

            Ustanın ;’ Çok güzel bir konağın oldu Ağam’ dediğini hatırladı. Ağa da ‘ hayır bu konak benim değil, kadir kıymet bilenlerin “yüz yetmiş yıl sonrasının da ‘ demişti.

            Sonra Mehmet Cantürk’ü bir el uykusundan uyardı. Fatma Hanım arka bahçede kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. 15.10.2012

   Koray Cantürk     

www.mudurnuhaber.com

Sarot termalde Yatırım, Sağlık ve Kazanca Davet

SAROT TERMAL DE YATIRIM, SAĞLIK VE KAZANCA DAVET 

SAROT COUNTRY, SAĞLIKLI VE EĞLENCELİ BİR TATİLİN BİR TATİLİN KAPILARINI AÇIYOR…

İstanbul’a 200 km. uzaklıkta Batı Karadeniz’in başlangıcında açılan SAROT TERMAL VADİ projesinin ilavesi olarak inşa edilen SAROT COUNTRY;  Sağlık imkânlarını eğlence alternatifleri ile birlikte sunarak tatil anlayışınızı değiştiriyor.

 

Sarot country

İnanılmaz yeşilliği, oksijen miktarının yüksekliği, uygun nem oranı ve çevresini kuşatan dağlarla birlikte 185 adet villadan oluşan SAROT COUNTRY de tüm villalar 2 oda, 1 salon olup, 100 m2 büyüklüğe sahiptir. Her Villa’nın kendine özel kapalı havuzu vardır.

Bir yaşam merkezi olarak tasarlanan ve dünya markası olmak yolunda ilerleyen SAROT GROUP CORPORATION; Size sağlıklı ve huzurlu bir yaşamın kapılarını açıyor. Yaz ve kış şartları düşünülerek villalar ve havuzlar arasında oluşturulan kapalı geçişler ile bir ilke imza atan SAROT TERMAL in bünyesinde bulundurduğu alışveriş merkezleri ve sinemalar gibi aktiviteler sayesinde hem konuklarının kent yaşamı ile olan bağlarını koparmıyor hemde tatillerini renklendiriyor. 

Sarot country Müstakil VİLLA

Sağlıkla Tatilin Birleştiği Nokta Sarot Termal…

İçerdiği mineraller ile sağlık, gençlik ve güzellik iksiriniz olacak termal sularda sağlıklı bir yaşama ulaşmak çok kolay. 70c’lik ısıya sahip olarak kaynaktan çıkan termal su, SAROT TERMAL ‘in hem ısınmasında kullanılmakta, hemde termal havuzlara verilmektedir.

Şifalı sular sağlıklı insanların bağışıklık sistemlerini güçlendirmesinin yanı sıra belirli hastalıkların tedavisinde de uzmanlar  tarafından önerilmektedir.

 

SAROT TERMAL sağlık merkezinde  uygulanmaya başlanan kaplıca tedavisinin iyileştirici etki gösterdiği rahatsızlıklar arasında eklemlerin iltihapsız rahatsızlıkları, yaşlılık romatizması olarak adlandırılan Osteoartrit, doku harabiyeti nedeniyle oluşan romatizmal hastalıkların yanı sıra kronik bronşit, alerjik üst solunum yolları gibi solunum sistemi hastalıkları da bulunmaktadır. Siroz başlangıcında, karaciğer iltihabında, safra kesesi hastalıklarında olumlu sonuçlar alınan kaplıca tedavisi aynı zamanda kronik sistit, kronik böbrek taşları, fonksiyonel  yetmezlik gibi böbrek idrar yolları hastalıklarından şikâyeti olan hastalara da fayda sağlar. Kadın doğum hastalıkları, sedef, akne, egzama gibi cilt hastalıkları, mide rahatsızlıkları, şeker hastalığı (diyabet) , şişmanlık  obezite, gut, karaciğer yetmezliği ve nörolojik hastalıkların tedavi sürecinde önerilen termal suları belirtilen rahatsızlıkların dışında uykusuzluk, stres, yorgunluk gibi kent yaşamının getirdiği olumsuz etkilere karşı iyi bir çözümdür.

 

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE

EVLERİNDEN MÜLK SAHİBİ OLDUĞUNUZDA, SAHİP OLDUĞUNUZ HAKLARINIZ

SAROT TERMAL VADİ KAPLICALARI

SAROT TERMAL EN AZ 15 GÜNLÜK 

YILDA NE KADAR TATİL YAPABİLİYORSANIZ O KADAR YER ALABİLİRSİNİZ

15-30-45-365 GÜN

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, KAT MÜLKÜYETLİ TAPULU

SAROT TERMAL-SAROT THERMAL PALACE DEVREMÜLKLERİ

SAROT TERMAL FULL MOBİLYALI 

SAROT TERMAL  A DAN Z YE EŞYALI DAİRELER

SAROT TERMAL-SAROT PALACE KAPLICA EVLERİ

İMAR VE İSKANLI

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

SATABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

KİRAYA VEREBİLİRSİNİZ  GELMEDİĞİNİZ ZAMAN KİRA GETİRİSİ VAR

SAROT TERMAL VADİ-SAROT TERMAL PALACE EVLERİNİ

İPOTEK YAPABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL-SAROT TERMAL PALACE DEVREMÜLKLERİNİ

TEMİNAT GÖSTEREBİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL,SAROT PALACE KAPLICA EVİNİZİ

MİRAS BIRAKABİLİRSİNİZ

SAROT TERMAL,SAROT PALACE DEVREMÜLKÜNÜZÜ

ÖDÜNÇ VEREBİLİRSİNİZ

BİR KERE ÖDÜYORSUNUZ  SİZ  SATANA KADAR   SİZİN 

Detaylı Bilgi için: SAROT TERMAL 3. ETAP DEVREMÜLKLERİNDE SİZDE YERİNİZİ AYIRTIN,KAZANIN. Müşteri Temsilcisi Aydın ÖZPELİT 0 535 735 91 64-0 505 258 91 66  MUDURNU/BOLU

www.mudurnuemlak.ticaretimiz.com

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu’da Kapı Numaraları Yenilendi

Mudurnu’da adres karışıklıklarının önlenmesi ve kolay adres tespitinin sağlanabilmesi için kapı numaraları yeniden düzenlendi.

Kent Bilgi Sistemi çalışmalarını sürdüren Mudurnu Belediyesi, adres karışıklıklarının önüne geçmek ve kolay adres tespiti için Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kapsanma giren binanın kapı numaralarını yeniden düzenledi.

Yeni kapı numaralarının çakılmasına başlandı. Kapı numaraları değişirken, numaraların yazılı olduğu levhalara mahalle ismi ve sokak ismi de dahil edildi.

“Bu yeni sistem sayesinde adres bulmanın kolaylaşacak adres arayan; Avukatlar, polisler, zabıtalar ve yabancılar için ayrıca kolaylık getiren bir uygulama olmuş..”

Levent

ERSAĞ Temizlik ve Kozmetik Mudurnu da tanıtım yaptı

Ersağ Temizlik ve Kozmetik Network  Organik Ürünler tanıtımı Mudurnu Aynalı Kıraathanede yapıldı.

Tanıtımda Ersağ Karadeniz Ereğli Büro Müdürü  Direktör Gönül CEYLAN  katılımcılara  yüzde yüz Türk Sermayeli Ersağ Temizlik ve Kozmetik Network satış sistemi ile ilgili bilgilendirdi.

Gönül CEYLAN ın yaklaşık 90 dakika verdiği bilgilendirme sonrasında katılımcılar, Türkiyede yüzde yüz yerli sermaye ile Denizli de kurulan Network sistemi ile ilgili akıllarına takılan sorulara cevaplar buldular.

 EV HANIMLARINA EK KAZANÇ

Gönül CEYLAN  bu iş tam Ev hanımlarının yapabileceği  kadar kolay bir iş, hem satış yapıp kazanılacak hemde ürünleri alıp yüzde yüz sağlıklı ve organik ürünler ile aileler tanışacak, sonrada bizlere dua edeceksiniz dedi.

               TÜRK MALI KULLANALIM

Gönül CEYLAN  bilgilendirme toplantısında  Evlerde kullanılan deterjan ve benzeri temizlik ürünleri için yılda milyarlarca lira para verildiğini ifade ederek, neden Organik bir Ürün, Neden Bir Türk firmasının ürettiği ürünü kullanmayalım dedi.

Bu ürünlerin sağlık açısından önemindende bahseden CEYLAN , Mudurnu yu çok sevdik ve insanı çok cana yakın, bu ürünlerin burada  kullanımını  yaygınlaştırmamız gerekli, sizler Mudurnu ilçesinde bu işi yaparak aile bütcenize ciddi anlamda kazanç sağlayabilirsiniz dedi.

www.mudurnuhaber.com

 

 ORTAK İŞ YAPARAK HER KES ÇOK VE HAYIRLI PARA KAZANACAK

Mudurnu ve Türkiye genelinde birlikte çalışarak ciddi manada maddi kazanç elde edebiliriz. İster çalışan, isterseniz Kamu görevlisi, İster Ev hanımı hiçbir şey fark etmiyor. Bu sistem sayesinde evinize bir ek gelir, hemde ciddi bir ek gelir sağlamış oluyorsunuz. Yapmanız gereken  http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red

  Bu linki tıklayarak açılacak sayfadaki formu hiçbir ücret ödemeden, üyelik aidatsız Sponsor numarası 504410   nolu numarayı yazıp bilgilerinizi doldurarak kayıt olabilirsiniz.

 

Üyelik işlemi tamamlandığında ise hayatımızın her anında bize gerekli olan tüketim ürünleri karşınıza çıkacak. Hemde bu ürünler tamamen TÜRK Malı bir üretimdir. Hiçbir Risk, Hiçbir Ücret ödemeden, Hiçbir kayıt bedeli ödemeden bu sisteme kayıt olabilir, yaşamınızda farklı bir pencere açarak, Bol ve Hayırlı bir kazanç elde edebilirsiniz.  Türkiye genelinde istediğiniz yerden bu sisteme kayıt olabilir ve aylık 1000 tl ile 5000 tl arasında kazanç elde etmek sizin elinizde. Eğer sizde EKİBİMİZE katılarak bu halka içinde olmak isterseniz, zaman kaybetmeden yukarıdaki linki tıklayarak üye olabilirsiniz. HAYIRLI OLSUN

Şimdi Üye olmak için TIKLAYIN  Sponsor no : 504410 http://www.ersag.com.tr/account.asp?mod=myaccount&sub=edit&action=register2&red=

Yeşil Kartlılara Müjde

Yılbaşından itibaren yeşil kart sistemi ortadan kalkarken yerine zorunlu Genel Sağlık Sigortası sistemi devreye girecek.

Halen devlet hastanelerine gidebilen yeşil kartlılar, SGK’lılar gibi istediği özel ve üniversite hastanelerine de gidebilecek.

ÜNİVERSİTE HASTANELERİNE DE GİDECEKLER

Yeşil kartlıların yılbaşından itibaren özel hastaneler ile üniversite hastanelerine de gitmesi mümkün olacak. Halen Sağlık Bakanlığı bünyesindeki yeşil kartlılar, tedavi için devlet hastanelerine gidebiliyor. Üniversite ve özel hastanelere doğrudan gidemiyor. Yılbaşından itibaren yeşil kartlılar SGK’ya devredilecek. İsmi de yeşil kart olmaktan çıkıp Genel Sağlık Sigortalısı olarak değişecek. Bu değişiklikle yeşil kartlılar da tıpkı diğer sigortalılar gibi istediği hastaneye doğrudan gidebilecek. Mevcut uygulamada yeşil kartlı, devlet hastanesinde tedavisi yetersiz görülürse araştırma hastanelerine, orada da tedavi edilemezse özel hastanelere sevk edilebiliyor.

YEŞİL KARTLAR İPTAL EDİLMEYECEK

Zaman zaman usulsüz kullanım haberleri ile gündeme gelen yeşil kartlılar için 1 Ocak 2012’den itibaren yeni bir dönem başlıyor. Yeşil kartlılar, bu tarihten itibaren SGK kapsamına alınacak. Ancak yeşil kartların iptal edilmesi gibi bir durum söz konusu olmayacak. Yeşil kartın SGK’ya devriyle birlikte 9,1 milyon yeşil Kart  sahibi, doğrudan Genel Sağlık Sigortalısı olarak tescil edilecek. Böylece bu kişilerin sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşması mümkün olacak. Diğer sigortalılarda olduğu yeşil kartlılar da bütün hastanelerden, sevke tabi olmadan doğrudan yararlanabilecek. Katılım payı ve özel hastanelerin aldığı fark ücretlerini ise ceplerinden ödeyecekler.

YEŞİL KARTLI SAYISINDA GERİLEME

Türkiye’de halen aktif olarak 9 milyon 140 bin yeşil kartlı var. Bir ara 14,5 milyona kadar çıkan yeşil kartlı sayısı, yapılan denetimler sonucu 9 milyon 140 bine geriledi. Bu kişiler, yılbaşından itibaren doğrudan Genel Sağlık Sigortalısı olarak tescil edilirken yeni yeşil Kart almak artık mümkün olmayacak. Yeşil Kart sistemi de kalkacak. Bunun yerine devreye girecek olan zorunlu Genel Sağlık Sigortası sisteminde sosyal güvencesi olmayan kişiler gelir testine tabi tutulacak.

Gelir testi sonunda eğer ailedeki kişi başına gelir, asgari ücretin üçte birinden az ise sağlık primini devlet ödeyecek. Yani yılbaşından itibaren yeşil kartlı gibi sağlık hizmeti alabilmek için gelir testine tabi olmak gerekecek. Gelir testi, 1 Ocak’tan önce yeşil kartlı olup Genel Sağlık Sigortası kapsamına girenlere de kademeli olarak uygulanacak. Böylece gerçek tablo ortaya çıkacak. Geliri yüksek oluğu halde yeşil kartlı olduğu için Genel Sağlık Sigortası kapsamına girenlerin ayıklanması sağlanacak. Gelir testi sonucu kişi başına gelirin, asgari ücretin üçte birinden az olduğu ortaya çıkarsa bu kişiler Genel Sağlık Sigortalısı olmaya devam edecek.

www.mudurnuhaber.com