Darbe!

Darbe!

             Yaşadığımız çağ bilgi çağı ama endüstrinin hızlı yaşam biçimi olayları aklıselim içinde tartışmamızı engelliyor. 1997 Şubatında e-posta darbe ile parlamentoya dayatılan sekiz yıllık eğitim sistemine geçişin gerekçeleri arasında öncelikle “imam hatiplerin” önünü kesmek bu gidişin önüne geçilmese”İslamcılar” 2025 lerde iktidara gelir diye yapılan e-darbe ve fiili darbeler karşı olduğu her şeyin en çetrefillisini terörden, ekonomiye memleketin başına bela etmiştir.

Dönemin muktedirlerince bin yıl devam edeceği söylenen post modern darbe sivil irade tarafından kabul görmemiş olacak ki beş yıl sonra 2002 yılında başbakan adayı bile belli olmayan AKP’yi iktidara taşımıştır.

Bu süreç içerisinde sekiz yıllık kesintisiz eğitimin olumlu yâda olumsuz yönlerini, imam hatipler açısından sorun olmasa da, sanayiye ara ve teknik eleman yetiştiren meslek okullarında sıkıntılar olduğu biliniyor. Geçmişte mağdur oldukları söyleyen bu günün muktedirleri de 28 Şubatın 15.yıldönümünde rövanş alırcasına ana sınıfından lise sona kadar on yedi milyon öğrencimizin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konuda aklıselim ve olgunluk içinde tartışarak geleceğe yön vermek eğitim, sağlık, adalet gibi konularda mümkün olabilen en geniş uzlaşma sağlanarak karar verilmeli, yapılacak olan yeni anayasa içinde toplumun her kesiminin görüşü ve önerileri alınarak çağımıza yakışır toplumumuzun yeni yol haritası çizilmelidir.

1980 yılında topluma giydirilen deli gömleği bir an evvel çıkarılmalı ,”iyi çocuklardan” katil, azmettirenlerin yargılamadan muaf ”tekbir allahüekber” diyerek insan yakanların zaman aşımından kurtulamayacağı hukuksal ve demokratik düzen yaratılmalıdır.  

          A.İ.B.Ü ve Haytalar Konağı, Meslek Yüksek Okulu

          Geçtiğimiz yıl yapılan bir protokolle Haytalar Konağı Abant İzzet Baysal Üniversitesine Uygulama amaçlı kullanması için devir edildi ancak hiçbir tamir bakım yapılmadan A.İ.B.Ü yönetimi tarafından “masraflı olacağı gerekcesiyle”sesis sedasız iade edildiği duyduk.

Kamusal bir sorumluluğu’da bulunan Üniversite yönetimleri tarihi kültürel varlıklara anıtsal eserlere sadece ticari açıdan mı bakmalı? Geçtiğimiz haftalarda basında A.İ.B.Ü ana yerleşkesine yaptığı sosyal tesise iki trilyon para harcandığı yazıldı. Mudurnu’daki önemli anıtsal eserlerden biri olan Haytalar Konağına bu paranın beşte birini ayrılamazıydı!

İlçemizin anıtsal eserleri tarihi evleri açısından çok önemli olan ve 2009 yılında açılıp öğrenci alınmayan Mimari Restorasyon bölümüne önümüzdeki yıl öğrenci alınması ve dört yıllık fakülte açılması konusunda alt yapısı hazırlanıp gündeme getirilmelidir.

Bu arada konu üniversiteden açılmışken Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek okulunun ilçemize sosyal, kültürel ve akademik alanda katkılarını sağlamamız lazım ne yazık ki bu alanda topluma sosyal alanda öncü olması gereken akademik çevre ile ilişkilerimizi geliştiremedik. Olumlu iş birlikteliği kurulamamsında bizde yâda Yüksek okul yönetiminde ne gibi hata ve noksanlıklar var masaya yatırılması gerekir.

          Çevre kirliliği  

          Yoğun kış yaşadık ama bahar geliyor bir taraftan tavuk memleketiyiz diye övünürken planlı belirli alanlar yaratamadan satanla alanın inisiyatifine bıraktığımız ve her yere kondurulan tavuk çiftliklerinin atıklarını sağda solda yol kenarlarına döküp gelen geçene raklamımızımı yapacağız,

          İlçemizin Munduşlar ve Yeniceşıhlar köyleri ovasında son yıllarda pazarlarda aranılan marul ve havucu yetişirken yirmi sene önce suyunu içtiğimiz Mudurnu çayının şimdi mikrop yuvası olan suyunun temiz akmasını nasıl sağlayacağız.

          İlçemizde yapılacak olan hastane yerini inatlaşmayı bırakıp nasıl çözeceğiz…

          Halvet

          Yine geçtiğimiz hafta Mudurnu Kaymakamlığı,Milli eğitim Müdürlüğü ve Şeyhül İmran vakfı organizasyonuyla M.Akif Ersoy’dan anekdotlar,Halvetilik ve Mudurnu bağlantısı konulu söyleşi yapıldı.Söyleşinin çağrıcıları arasında Mudurnu Kaymakamlığının olması ve Valimizin katılımı nedeniyle  daire amirlerinin ve öğrencilerin katılımı ile salon dolu idi..ancak mimari olarak ses akustiği düzgün salonlar yapamadığımızdan sesler yankı nedeniyle tam anlaşılmıyordu.

Ayrıca Halvetilik konusu ilköğretim çağındaki çocuklara göre bir konu olmadığı konuya ilgisiz kalışlarından belli idi.Halvetilik konusunun  tarihi ve kültürel anlamda Mudurnu’ya bir katkısı olacaksa bu tür sunumların konuya yoğunlaşmış katılımcılarla yapılmasında fayda var konuk  yazarda  bunu açıkça belirtti.

Sunumda  Mudurnu bağlantısından çok Halvetilik anlatıldı.Söyleşi sonunda soru cevap olsaydı bende  öğrenci olsaydım babam yada dedem bırakın erbaini haftalık halvet yapsaydı…evimizin ihtiyaçlarını kim karşılayacak..benim kontörü,dershane parasını,akşam ekmeği,market Pazar alışverişini kim yapacak yani halvetin günümüzdeki yaşam biçimine denk gelir karşılığı nasıl olacak  diye sormak isterdim.?

          Eğitim

         Son günlerde ilköğretim öğrencilerin ellerinde Arapça ve Türkçe meali olan dua kâğıtları gördüm. Ellerinde bu kâğıtları gördüğüm öğrencilere sorduğumda sosyal vb. öğretmenleri tarafından kutlu doğum haftası nedeniyle verildiğini bu duaları yüz defa okumalarını okumazlarsa günaha gireceklerini eksik okurlarsa başkalarının günahına da girecekleri söyleyerek çocuklar yönlendirmeye çalışılıyor.

          Bu yönlendirmeleri yapan arkadaşlara önerim bu memlekete faydalı insan yetiştireceksek önce farklılıkların zenginliğimiz olduğunu öğreneceğiz. Sonra ne iş yapıyorsak severek ve layıkıyla yapacağız.

         Çocuklarımıza fen bilimi, coğrafyayı, matematiği, sosyolojiyi, mantığı, felsefeyi, dil bilgisini, ana dilini, Türkçeyi, edebiyatı iyi öğretirsek iyi insan yetiştirmiş oluruz önce iyi insan yetiştiremezsek ne iyi meslek sahibi nede iyi  “inanan” yetiştirebiliriz.

15.03.2012

Mehmet Cantürk

www.mudurnuhaber.com