DOSTUMUZ FARELER

DOSTUMUZ FARELER

“Benim sadık yarim kara topraktır” diyen Aşık Veysel’in , bunu söylerken gideceğimiz yer karatopraktır amaçlı anlatmadığı belli. Allahın bize bahşettiği toprağımızı işlemek üretmek  gibi ağır bir görevin ve vebalin altındayız.

Senelerdir üretim yaptığım tarlamı busene fırsat bulup işleyemedim, boş bıraktım. Bakalım bunun günahını nasıl ödeyeceğim. Bize emanet edilen topraklarımızı mutlaka işlemeliyiz, yapamıyorsak ta birisine işletmeliyiz. Ürün çıksın. Birilerinin boğazından geçsin. 

Ürettiğimiz tahılın, sebzenin, meyvenin, ağaçların nasıl bir hayatta kalma, üretme  savaşı verdiklerini hiç düşünüyor muyuz. Yol kenarındaki küçücük bir çam fidesi var. o ana kadar nasıl bir mücadele ile toprağa sarılmış, suyunu bulmuş, ezilmekten kurtulmuş, serpilmiş. Gelin  gözlerimizi kapatıp tohumun oraya düşmesinden fide oluncaya kadar neler yaşadığını hayal edelim. Tüylerinizin ürperdiğini göreceksiniz.

Konumuz farelere . Bitkilerin gelişmesi için gerekli olan su, ışık, ısı, topraktaki azot,fosfor,potasyum ve mineraller e ihtiyaç olduğunu her çiftçi bilir. Toprağa attığımız tohum bu şartları görünce kıpırdanır, kabuğundan çıkar, sağa sola kollarını uzatır ve gıdasını almaya uğraşır. Artık onun için yaşam başlamıştır.

Topraktaki gözle göremediğimiz milyarlarca mikroorganizma dediğimiz hareket halindeki canlılar için de yaşam mücadelesi devam etmektedir. Kökler ve mikroorganizmalar.

Mikroorganizmaların görevi , köke uzaktaki gıdaları alıp taşımak , ona satmak karşılığında enzimini alıp gitmek. Müthiş bir ticari alışveriş. Bitki için ışık,su,ısı ve diğerleri nekadar önemli ise, bu mikroorganizmalar da o kadar önemli. Onlar olmadan kökler nasıl gıdasını toplayacak. Yalnızca köke bitişik gıdalar ile yetinecek.

Topraktaki mikrorganizmalar nekadar çok ve semiz olursa, bitki okadar çok serpilip büyür, bol ürün verir. Bunun için toprağa ,müthiş bir mikroorganizma deposu olan yanık hayvan gübresini atıyoruz.

Toprakta zaten var olan ve gübre ile çoğalttığımız bu mikroorganizmalar, bütün canlı yaşamın başlangıç noktasıdır. Onlar olmadan hayat olmaz, bizler de olmayız.

Yüce Allah tarafından bu derece hayati görev verilen mikroorganizmalar ın bizden istediği tek bir şey var.:  Kendilerini rahat bırakmamız.

Onlar diyorlarki ;  gölge etmeyin, bizi öldürmeyin , biz size lazımız , biz sizin için çalışıyoruz.

Mikroorganizmalar toprağın alt ve üst katmanlarına yerleşmişler ısı, nemlilik, beslendikleri diğer mikroorganizmalar, kökler vs ile yaşamlarını sürdürmekteler.

En önemlisi de farelerimizin, köstebeklerimizin, böceklerimizin, yılanlarımızın açtığı tünellerden gelen hava ile oksijenlerini almaktalar. Oh ne rahat bir yaşam .

Onlar, yaşamları için uygun olan derinlikteler. İnsanlarda  kendilerine  uygun olan yerdeler. Bir fil nasıl ki kutupta yaşayamaz ise, kutup ayısını da ekvatorda yaşatamazsınız.

Derken, tarlaya pulluğu sokuyoruz ve toprağın altını üste, üstünü alta çevirmiyor muyuz. Bunu yaparken torağın alt katmanları havalansın, toprak kabarsın diye bilmeden mikroorganizmaların hava alması amacımız var, ama onları da yuvalarından ediyoruz. Bir deprem .evler yuvalar yıkılmış, ölenler var. Yaşamın tekrar normale dönmesi, herkesin kendi vatanına yerleşmesi için zaman gerekiyor. Her şey normale döndüğünde, yani toprak tav a geldiğinde, çalışmalar tekrar başlıyor. Fareler, köstebekler tünellerini açıyor, aşağıyı havalandırıyor. Bedavamı?  Hayır, her şey karşılıklı, onlarda bitki kökleriyle beslenip, nasiplerinde ne varsa onu alıyor.

Bu müthiş düzeni bilinçsizce yok eden, bizler kadar zararlı var mı ? diye ,kendimizi sorgulayalım.

Ne yapmamız lazım ?

1-     Pulluk aletini dünya terk etti. Artık patlatma-çizel diye adlandırdığımız ve toprağı alt-üst yapmadan, mikroorganizmalar için, aşağı katların havalanmasını sağlayan aletleri kullanacağız.

2-     Mikroorganizmaların bitki köklerini beslemekte yetişemediği durumlarda verilmesi gereken sun’i gübreyi bilinçli ve yeterince kullanacağız. Sun’i gübrenin mikroorganizmalara zarar verdiğini ve toprağımızı giderek çoraklaştırdığını kesinlikle unutmayacağız. Sun’i gübre hiç kullanılmasa daha iyi ama, bu insan nüfusunu beslemek için , yüksek verim alıp bazı değerlerimizi feda etme gibi bir mecburiyetimizin olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Ama ölçüsüz ve bilinçsiz değil.

3-     Tarlamızdaki böceklerin, kuşların, farelerin hepsinin bu yaşamda görevli olduğu bilinci ile onları yok etmeyeceğiz. Kimyasal zehirleri  asla kullanmayacağız. Örnek :Yaprak altındaki pireleri zehirlediğimizde diğer faydalı böcekleri de öldürüyoruz. Pirecikleri iştah ile yiyen ağustos böcekleri bu zehirlere son derece hassas.

4-     Doğada (Doğal yaşamda) her şeyin bir sebebi, her şeyin bir çaresi var.

Sayın okurlardan ricam, yazımı 2 defa daha okuyup çevrelerine aktarmalarıdır.

Nevzat Anlıtan

İnş.Y.Müh.

 www.mudurnuhaber.com

Alaattin YILMAZ Şeyh ül İmran da

Bolu Belediye Başkanı Alaattin YILMAZ ve beraberindekiler Mudurnu ilçesinde her yıl geleneksel olarak yapılan Şeyh Ül İmran Bayramı etkinliklerine katıldı.

 

Mudurnu ilçe merkezindeki adı verilen tepede her yıl Temmuz ayının ilk pazar günü yapılan anma törenleri öncesinde  bir gece önce Pilav pişirilir ve geceden ikramlar başlatılır.

Bu yıl yine her zamanki gibi geceden pişirilen Pilav vatandaşlara ikram edildi.

Cumartesi gecesi, geç saatlerde Bolu Belediye Başkanı Alaattin YILMAZ ve beraberindekiler Şeyh Ül İmran tepesini ziyaret ederek, çalışmaları izlediler ve çalışanlar ile sohbet edip, bilgi aldılar.

Bolu Belediye Başkanı Alaattin YILMAZ a Mudurnu Eski belediye Başkanı Mudurnu Şeyh Ül İmran Kültür ve Tanıtma Vakfı Başkanı Metin SOYGÜR  çalışmalar ile ilgili bilgiler verdi.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnulu Genç Eğitimci Mudurnu Haber de

 

Mudurnulu Genç Eğitimci Kardeşimiz İbrahim DURSUN  bundan böyle Mudurnu Haber  ekibinde  köşe yazıları ile yer alacak.

BAŞLARKEN                                                                                                  

Sevgili Okurlar, tarih ve kayıt yazının icadı ile başlayan süreçtir.

İslam’ın birinci emri oku, hemen ardından gelen ayetlerde yazdır.

Ezcümle yazmak iyiyi, güzeli, doğruyu… Bu nedenlerden ötürü doğduğum memlekete ve memleketimle ilgili sosyal, kültürel, tarihi, güncel olan konuları bir sosyal bilimci gözüyle yazmaya çalışacağım. Kalemimizde sevgi, barış, kardeşlik ve Mudurnu lehine olanlar yer alacak.

Çünkü bu memleket sahip bırakılamayacak kadar güzel görmezden gelinemeyecek kadar zengin kültür ve tarihe sahiptir. Önce bu zenginliği çocuklarımıza, sonra aydınlarımıza ve halkımıza anlatarak yaşatabiliriz.

Önce ben, yalnız ben, sadece ben diyenler geleceğe ve kendilerine yaşama şansı tanımazlar. O nedenle ben değil biz olmalıyız. Aklımızın erdiği doğru bildiğimiz konuları aktarmaya çalışacağız.

Bu düsturla Mudurnu haber sitesine, Aydın Özpelite bu köşeden yazmamıza vesile olduğu için teşekkür ederiz.

Memleket İsterim

Yazının başlığı Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim “ şiirine atıfta bulunarak alınmıştır.

Ne diyor Cahit Sıtkı mısralarında:

MEMLEKET İSTERİM

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Yazar: CAHİT SITKI TARANCI

Hâsılı güzel memleketimizin Cahit Sıtkı’nın mısralarındaki kadar içten ve güzel olması dileğiyle.

Saygılarımla…

 İBRAHİM DURSUN

www.mudurnuhaber.com

 

Bolu da Bebe Giyimde Örnek Mağaza

Bolu da Bebe Giyimde Örnek  Mağaza

Bolu da  Tabaklar Mahallesi  Hastane Caddesinde geçtiğimiz günlerde açılışı yapaılan  ( Bebe Çeyiz Sarayı ) 30 a yakın ünlü Marka yı Bolulular ile tanıştırdı.

 

Mağaza işletmecisi,  Tevfik SARICAER Bolu için Mağazamızda oluşturduğumuz Konsept örnek oldu. Hamile giyimde ve çocuk gelişiminde  A dan Z ye  satışını yaptığımız marka ve ürünler hiç bir mağazada yok dedi.

 

SARICAER, mağazamız yeni açılmış olmasına rağmen Anne ve Anne adaylarından yoğun ilgi görüyor, ürünlerimiz kalitesi  verdiğimiz hizmet anlayışı ile  tarafımıza gelen  olumlu yaklaşımlardan çok memnunuz dedi.

 

Müşterilerimiz, daha önce mağaza, mağaza gezerek ihtiyaçlarını çeşitli mağazalardan temin ettiklerini belirterek, şu an  bizim verdiğimiz ve 30 a yakın Ünlü Markanın  yüzlerce çeşit ürün  yelpazesi bu ihtiyacın karşılandığı yönünde tarafımıza Ailelerden teşekkür mesajları alıyoruz dedi.

 

SARICAER, daha önce Bolu da satışı bulunmayan   ürünleri tedarik etmek isteyen Aileler Düzce iline gidiyordu, ama artık Bolu da birbirinden kaliteli ürünleri mağazamızda bulabilirisiniz.

 

Mağazamızda,  Kraft,Aziz Bebe,Chicco,Bebitof,PierreCardin,Mini Damla,Nuk,Bebepen, Dr Brown,Minipen,Avent,Ciccim,Nuby,Tosy Boby,Bebedor,Sebi,Baby2go,Bebemini,Casoul,Tuffy,Baby Max, Hamile Giyim, Camino,Mobilya Grubu, Grago,Alegno, Ufaklık gibi markaların 0-5 yaş grubu Araç,gereç,hamile giyim,yeni doğan ve Tekstil  ürünlerini en uygun şartlar ile Kredi kartı ile peşin ve taksitli şekilde kolayca temin edebilirsiniz.

 

Bebe Çeyiz Sarayı  Bolu Bayii- Tabaklar Mah.Hastane Cad. Mahmutbey Apt 17/C kadın Doğum yanı Orman İşletme Müdürlüğü Karşısı BOLU Tel: 0 542 683 92 02

www.mudurnuhaber.com

Volkan KONAK Ramazan ÇELİK ile aynı sahneyi paylaşmadı

Boluluyum, Bolulu adlı parça ile Bolu adını dünya ya duyuran Bolulu Ramazan Çelik, Beypazarı Havuç Festivalinde Karadenizli Sanatçı Volkan KONAK ın tepkisi ile karşılaştı.

Beypazarı Havuç Festivalinde Volkan KONAK ile aynı sahneyi Paylaşacak olan Bolulu Ramazan ÇELİK e Volkan KONAK Sahnesini paylaştırmadı.

Aylar öncesinden Beypazarı Şehir Stadında Ramazan ÇELİK ve Volkan KONAK ın beraber çıkacağı belirtilmişti.

İlk olarak Ramazan ÇELİK in sahne alacağı stadyum seyirci akınına uğradı.

Volkan KONAK ın sahneyi paylaşmam demesi üzerine Ramazan ÇELİK Konseri Beypazarı  Aile Çay Bahçesi içersindeki sahnede yapıldı.

Ramazan ÇELİK hayranları  Stadyumda beklerken, anons ile Konserin Şehir merkezinde yapıldığı duyuruldu. Şehir Merkezindeki Aile Çay Bahçesi tıklım, tıklım Çelik, hayranları ile doldu , taştı.

 

Bolulu Ramazan Çelik  Sahneden kendine yapılan bu davranışı seyirci ile paylaşarak, Volkan KONAK gibi değerli bir sanatçı ile sahne paylaşmak çok güzel bir duygu olacaktı, ama inşaallah ilerleyen günlerde aynı yerde sahne alırız dedi.

Sanatçının oyunları ile Beypazarılılar saatlerce oynadı, program bitmek bilmedi, görevliler programı yoğun çabalar sonunda sonlandırdı. Bolulu Ramazan ÇELİK e sevgi seli vardı.

www.mudurnuhaber.com

 

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ MUDURNU İLÇE TEŞKİLATI KANDİL MESAJI

” Hicri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan ayları, muazzez ve müzeyyen olan ekmel dinimiz İslam’da rahmetin, bereketin ve faziletin-erdemin bol olduğu aylarıdır. Hz. Resul-u Ekrem Efendimiz (A.S) ‘ın buyurduğu gibi bu aylar dinimizce kutsal zamanlar olup, Allah’ı zikretmenin (anmanın) ve ibadetin büyük ecirlerle karşılığının verildiği yegane zamanlardır.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm Müslüman Türk miletinin üç aylarını tebrik ediyor, bu erdem ve fazilet dolu ayların vatanımıza, ülkemize birlik-beraberlik ve bol bereketli günler getirmesini Cenab-ı Hak’dan niyaz ediyoru.m”

Regaib Kandilimizin İslam alemine bolluk, bereket, huzur, birlik ve dirlik getirmesi dileklerimizle KANDİLİMİZ MUBAREK OLSUN…

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ MUDURNU İLÇE TEŞKİLATI

Meterolojiden çok önemli uyarı!

Bu hafta bahar yağmurları Türkiye’nin tamamında etkili olacak. Uzmanlar, selin yanı sıra ani hava değişiklikleriyle yıldırım düşeceği uyarısı yaptı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü hafta sonuna kadar bahar yağmurları uyarısı verdi. Önümüzdeki 10 gün boyunca Türkiye’nin neredeyse tamamının yağış sisteminin etkisi altına alacağını belirten Meteoroloji, kısa süreli, yerel, sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların taşkınlara neden olabileceğine dikkat çekti. Uzmanlar sel riski konusunda da uyardı ve ekledi: “Yıldırım düşmesi vakaları da can alabilir, aman dikkat!”

“AĞAÇ ALTINA SIĞINMAYIN”

Ahmet Uçar (Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava tahminleri Şube Müdürü): Yurdumuzun iç ve doğu kesimlerinde geçtiğimiz hafta bahar mevsimine uygun kısa süreli sağanak yağışlar etkili oldu. Buna ilave olarak yurdumuzun yeni bir yağışlı hava kitlesinin etkisine gireceği ve önümüzdeki hafta boyunca büyük bir bölümünde bu yağışların etkili olacağı tahmin edilmektedir. Hava sıcaklıklarında önemli bir değişiklik olmayacak. Yağışlar çok local olacak, örneğin Ankara’nın bir mahallesinde yoğun yağış görülebilir. Bu sel değil ama taşkınlara yol açabilir, başka bir yerde hiç görülmeyebilir. Gök gürültülü sağanak yağış beraberinde şimşek ve yıldırımı da doğurur. Bu nedenle yıldırım çekebilecek ağaç dibi gibi yerlere sığınmak doğru olmaz. Özellikle iç Anadolu’da çiftçilerimize bu yağışlar ekinleri için çok iyi gelecek, faydalı olacak.

“NOKTASAL UYARI ŞART”

İsmail Küçük ( Meteoroloji Mühendisleri Odası Eski Başkanı): Ani yağışların sel tehlikesi doğurabileceğini biliyoruz. Bu tip hava sıcaklıklarındaki ani artış sağanak yağışla birlikte yıldırım düşmesi riskini de doğuruyor. Ancak Meteoroloji artık son derece hassas ölçüm yöntemleri ile çalışıyor. Yağış ve fırtınayı 20 dakika önceden bile tespit edebilirler. Uyarıların bölge bazında ve genel olması yerine yerel ve noktasal olması gerekir. Bugün hangi ilin hangi ilçesinde ne kadar yağış beklendiğinin biliniyor.

Hafta sonu hava nasıl olacak Son değerlendirmelere göre cuma günü Akdeniz kıyıları dışında, yurdun tamamında yağış bekleniyor. Yağışlar genellikle sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde olacak. Bu yağışların yurdumuzun kuzeydoğusu, Marmara, Kuzey ve İç Ege, İç Anadolu ile Batı ve Orta Karadeniz’de etkili olması öngörülüyor. Cumartesi İstanbul’da gök gürültülü sağanak yağış bekleniyor. Pazar günü ise İstanbul’da yağış yok. Pazar günü yağışların yurdun kuzey ve doğu bölgelerinde etkili olmaya devam edeceği, Karadeniz, Marmara’nın doğusu, İç Ege, Akdeniz’in dış kesimleri, İç Anadolu ile Doğu Anadolu bölgesinde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış olacağı tahmin ediliyor. Bu yağışlı hava kütlesi 10 gün boyunca Türkiye’yi etkisi altına alacak.

HAYVANCILIĞIN EKONOMİYE YANSIMASI VE OKUL SÜTÜ

 

HAYVANCILIĞIN EKONOMİYE YANSIMASI VE OKUL SÜTÜ
Avrupada kişi başı yıllık süt tüketimi 120 kğ üzerindeyken ülkemizde yıllık kişi başına süt tüketimi 12 kğ civarındadır.
Bu neden böyledir? Geçmişte uygulanan yanlış tarım politikaları yüzünden, hayvancılığımız geri kalmıştır. Bu hataların yansıması 2008 yılındaki süt krizine dayanmış, üreticimiz sütten aldığı para ile yedirdiği yemin parasını ödeyemez hale gelmiştir. Sonuç olarak binlerce hayvan bakılamadığı için kesime gitmiş bu da 2010 ve 2011 yıllarında et fiyatlarının yükselmesine , dışarıdan  milyonlarca dolarlık canlı hayvan ithaline neden olmuştur.  İthalat demek cari açık rakamının yükselmesi demek,  ki ülke ekonomisi açısından ne kadar hassas bir nokta olduğu aşikardır.

 

 O yıllarda Ziraat bankası %25 gibi fahiş faizlerle kredi dağıtırken bugün hükümetimiz sayesinde 7 yıl vadeli faizsiz krediler hayvancılığın desteklenmesi için dağıtılıyor.

 

 Hayvancılık ta bugün benzer yöntemlerle desteklenmektedir . Kaldı ki bu desteklemeler gelişen et ve süt  imalat sanayi sayesinde vergi olarak yine devlete geri dönmekte vatandaşımız yararına kullanılmaktadır.. Tevfik Türesin tarafından yapılan uğraş ve çalışmalar sonucu,  milletvekilliği döneminde kanatlı hayvancılık  için sağlanan tonda 700 $ geçici destekleme primleri tavukçuluğumuzun Türkiye’de bu günkü duruma gelmesinde önemli sebeptir Örneğin Mudurnu Tavukçuluk A.Ş. 1998-2001 yılları arasında devletimize 42 milyon $ vergi ödemiştir.

 

 Çiftçimizin fabrikası olan süt ineği, hükümetimiz tarafından sürekli desteklenmektedir. Ülkemizde yukarıda da bahsettiğim gibi süt içme alışkanlığı yoktur. Zaten okul sütü kampanyasının temel amacı da “SÜT İÇME ALIŞKANLIĞINI İNSANLARIMIZA KAZANDIRILARAK, SAĞLIKLI NESİLLER YETİŞTİRMENİN YANINDA, KÖY YAŞAMININ DEVAMLILIĞI , HAYVANCILIĞIN YAŞATILMASI VE GELİŞTİRİLMESİ, DOLAYLI OLARAK DA EKONOMİK DEĞER YARATILMASIDIR”

 

 

 

Okullardan gelen şikayetler malesef abartılmaktadır.Sütler ısıya dayanıklı kontrollü vakumlu tetra pak paketlerde dağıtılmaktadır.Bazı insanların bazı yiyeceklere alerjisi olduğu gibi bazı çocuklarımızın da süte karşı alerjisi olabilmektedir. Milyonlarca paket dağıtılan sütten neden 1000 civarı öğrenci sıkıntı yaşamaktadır sorusu sorulmalıdır. Ayrıca küçücük bir noktadan yakalayıp o noktaya takılıp kalmak yerine konunun geniş anlamda nelere etki ettiğini görmek zorundayız. Zira o kucucuk noktaya takılıp birkaç öğrenci alerjiden dolayı rahatsızlandı diye koca sektöre ve hayvancılığa zarar verecek veryansın açıklamaların yapılmaması gerekir…. Uğur Türesin        

 MUDURNU HABER

 

KUTSAL TOPRAKLARA YOLCULUK

 

KUTSAL TOPRAKLARA YOLCULUK

 

18 Nisan 2012 günü Mudurnu dan Kutsal Topraklara yolculuk için hareket başlıyor. Mudurnu dan hareketimiz önce Bolu ya ve oradan da İstanbul’a , ve gece saat Türkiye saati ile 1.55 te Uçağımıza geçiyoruz. Uçağımız istanbul semalarında bir kuş gibi süzülerek bizleri Türkiye den Kutsal topraklara taşıyor. İstanul dan 40 kişilik Umreci gurubumuz da Peygamber efendimizi ziyarete gideceğimizden dolayı heyecan başlıyor.

 

Uçak yolculuğumuzun ardından MEDİNE hava alanına iniş yapıp gerekli işlemlerin ardından Otobüs ile Otelimize geçiyoruz. Hocamız Mehmet SÜRÜCÜ eşliğinde 40 kişilik UMRE ci gurubumuz ile birlikte Peygamber Efendimizi selamlamaya gidiyoruz.

DÜNYA NIN BU KADAR KÜÇÜK OLDUĞUNU BİLMEZDİM

 

Kader’e çok inanırım. Ve bu Kader de yazılan her şeyinde çıkacağını bilirim. İşte Kaderde yazılanlardan birincisi, birbirimizden habersiz iki Mudurnulu Kutsal Yolculukta aynı Kafileye düşüyoruz. İkincisi ise Medine de gezerken Dünya nın dört bir yanından gelmiş insanın arasında bir batımki Bolu Maliye Çalışanlarından Mudurnu’nun Eniştesi İlahn DİNÇ ağabeyimizi görüyorum. Karşılıklı bakıştık ve selamlaştık. Daha önce geldiğimizde de tesadüfen karşılaşmıştık, İlhan beyle…

 

Demekki Kalpler karşılıklı, oradan ayrılıyor ve camiye Namaz için yöneliyoruz. Camide İlhan beyle yine karşılaşınca, gelin bakın burda Başka Mudurnulularda var deyip, guruplarının yanına götürdü. Baktıkki, Mudurnu Esnaflarından Terzi İhsan ÖZBEY amca Alpagut Köyünden İsmail arkadaşımı görüp namaz esnasına kadar hasret gideriyoruz.

 

Namaz sonrasında, Mescidi Nebevide dolaşırken birde baktım Örencikli Hacı Amca, hemen yanına vardım ve oturdum. Namazını bitirdi ve selam verdikten sonra yanında beni görünce hemen kucakladı. Ve daha sonra Babas tan Hacı Fikret abi ile karşılaştık, demekki Kaderimizde bunlar yazılı ve bizlerin bu kutsal Topraklarda buluşmamız yazılmıştı.

 

Peygamber efendimizin şehrinde Medine de 5 gün misafir olduk. Buradaki misafirliğimiz esnasında Geziler düzenlenerek, UHUD dağı na Kıbleteyn Mescidine giderek ziyaretlerde bulunduk.

 

Rabbim bu Kutsal topraklara Tüm İnanan Müslüman kardeşlerimizi gelerek ibadet etmeyi nasip etsin.

 

Bir sonraki Yazımda Allahın EVİ KABE ye yolculuk. Aydın ÖZPELİT MEKKE

WWW.MUDURNUHABER.COM

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ POLİS HAFTASI

Ülkemizin dört bir tarafında büyük bir özveri ile çalışan ve bu uğurda hiçbir
fedakarlıktan kaçınmayan, Milletimizin huzur ve güvenliğini sağlayan Türk Polis Teşkilatı’nın 167. kuruluş yıldönümünü ve içinde bulunduğumuz ‘Polis Haftası’nı kutluyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak,huzur ve asayişi temin etmek,suç
işlemesini önlemek suçluları adalete teslim etmek gibi önemli görevleri başarıyla yerine getiren Polis Teşkilatımıza müteşekkiriz.

Çağdaş bir devlet olmanın en önemli gereklerinden birisi insan hak ve özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılması ve hukukun üstünlüğü prensibinin sosyal ve siyasal alanda egemen kılınmasıdır. Çağdaş bir devlet için yaşamsal öneme sahip bu temel ilkelerimizin uygulamaya geçirilmesinde Türk Polis Teşkilatımızın çok önemli bir rolü vardır.
Gücünü halktan ve kanunlardan alan Türk polisimiz, görevini her zaman fedakarca yapmış, gerektiğinde canını hiçe sayarak ulvi görevlerini yerine getirmiş, toplumumuzun güvenini ve takdirini kazanmıştır.

Ülkemizin geleceği açısından çok önemli olan huzur ve sükunun demokratik
kurallar içerisinde sağlanmasını, hür ve serbest ortamın sürdürülmesini temin etmek polisimizin görevleri arasındadır.

Unutulmamalıdır ki, demokrasinin yaşaması diğer özgürlüklerin yanında ancak toplumda huzur ve güvenliğin sağlanmasıyla mümkündür.
Demokrasisi ve ekonomisi güçlü bir Türkiye’de Emniyet Teşkilatımız da güçlü
olacaktır kuşkusuz. Bu nedenle ülkemizi bütün sıkıntılardan kurtarıp, güçlü, saygın bir ülke haline getirmek Hükümetimizin en temel görev ve hedefleri arasındadır.

Böyle bir değerlendirme ülkemize, insanımıza büyük katkılar sağlayacağı gibi;
devletimizin tüm kurumlarına polis Teşkilatımıza ve polisimize saygının ve güvenin artmasına da sebep olacaktır.

Polis Haftası’nı bu duygu ve düşüncelerle kutluyor, bu vesileyle, görevlerini
kahramanca yerine getirirken şehit olan polislerimizi rahmetle anıyor, görevleri başındaki tüm polislerimize ve değerli ailelerine selam ve saygılarımla birlikte başarı dileklerimi iletiyorum.

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ
MUDURNU İLÇE TEŞKİLATI

www.mudurnuhaber.com

 

 

Hipertansiyonunuzu Süt İçerek Dengeleyin!

Süt, kalp hastalıklarından korunmada da etkili… 

Hipertansiyonunuzu Süt İçerek Dengeleyin!

 Uzmanlar, yüzlerce yararı bulunan sütün kalp sağlığını yakından ilgilendiren hipertansiyonu önlediğini vurguluyor.

Sayısız yararı bulunan sütün kalp hastalıklarının önlenmesinde etkili olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, kalp sağlığını yakından ilgilendiren hipertansiyonu önlemek için süt içilmesini önerirken yapılan araştırmalardan sütün hipertansiyonu dengelediği ifade ediliyor. Bu nedeniyle her gün 2 bardak tüketilen sağlıklı süt ve türevleri sayesinde hipertansiyondan ve koroner kalp hastalıklarından da korunabileceği vurgulanıyor.

Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, süt tüketiminin kalp sağlığını doğrudan etkilediğini söyledi. İnanç, “Süt ve süt türevlerinin içeriğinde kan yağları ve kan basıncının düşürülmesinde etkili olan protein, kalsiyum, fosfor gibi besin öğelerinin olması nedeniyle, her gün yeterli miktarda tüketimi koroner kalp hastalıklarından korunmada büyük önem taşıyor. Her gün düzenli içilen 2 bardak sağlıklı süt sayesinde hipertansiyon da dengeleniyor” dedi.

Kan basıncının kanın vücut atardamarlarına yaptığı basınç olduğunu belirten İnanç şunları söyledi: “Bu basınç, kanın vücutta dolaşımı, gereken yerlere oksijen ve gıda vermesi, atıkları toplayarak böbrek ve karaciğere götürmesi için gereklidir. Sistolik kan basıncı yüksek olarak ve kalbin her kan pompalayışında ölçülen basınçtır. Diastolik kan basıncı ise kalp dinlenme halindeyken kaydedilen ve daha düşük ölçülen basınçtır. Hipertansiyon kan basıncındaki artıştır. Hipertansiyon kalbin iş yükünü artırır ve atar damarlara zarar verir. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşur. Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca belirti vermeden, tamamen sessiz, sinsi, ilerleyebilir. Ancak bu hastalara zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon inme, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin önemli kilit nedenlerinden biridir.”

 ‘Sağlıklı yaşam için süt’

Sağlıklı bir yaşam için beslenmenin önemine değinen İnanç, şöyle konuştu:  “Süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyumun hipetansiyonla ilgili olduğu bildirilmektedir. Kalsiyum alımı azaldıkça arteriyel kan basıncı artarak hipertansiyona neden olmaktadır. Kan basıncının etkin olarak düşürülmesi ile kalp hastalıklarından ölüm oranları önemli ölçüde azalmaktadır. Bu nedenle kalsiyum tüketiminin artırılması gerekmektedir. Kalsiyum ve fosfor açısından en zengin besinler de süt ve türevleridir. Kan basıncının etkin olarak düşürülmesi için düzenli olarak süt ve türevlerinin tüketilmesi gerekmektedir.”

www.mudurnuhaber.com

Darbe!

Darbe!

             Yaşadığımız çağ bilgi çağı ama endüstrinin hızlı yaşam biçimi olayları aklıselim içinde tartışmamızı engelliyor. 1997 Şubatında e-posta darbe ile parlamentoya dayatılan sekiz yıllık eğitim sistemine geçişin gerekçeleri arasında öncelikle “imam hatiplerin” önünü kesmek bu gidişin önüne geçilmese”İslamcılar” 2025 lerde iktidara gelir diye yapılan e-darbe ve fiili darbeler karşı olduğu her şeyin en çetrefillisini terörden, ekonomiye memleketin başına bela etmiştir.

Dönemin muktedirlerince bin yıl devam edeceği söylenen post modern darbe sivil irade tarafından kabul görmemiş olacak ki beş yıl sonra 2002 yılında başbakan adayı bile belli olmayan AKP’yi iktidara taşımıştır.

Bu süreç içerisinde sekiz yıllık kesintisiz eğitimin olumlu yâda olumsuz yönlerini, imam hatipler açısından sorun olmasa da, sanayiye ara ve teknik eleman yetiştiren meslek okullarında sıkıntılar olduğu biliniyor. Geçmişte mağdur oldukları söyleyen bu günün muktedirleri de 28 Şubatın 15.yıldönümünde rövanş alırcasına ana sınıfından lise sona kadar on yedi milyon öğrencimizin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konuda aklıselim ve olgunluk içinde tartışarak geleceğe yön vermek eğitim, sağlık, adalet gibi konularda mümkün olabilen en geniş uzlaşma sağlanarak karar verilmeli, yapılacak olan yeni anayasa içinde toplumun her kesiminin görüşü ve önerileri alınarak çağımıza yakışır toplumumuzun yeni yol haritası çizilmelidir.

1980 yılında topluma giydirilen deli gömleği bir an evvel çıkarılmalı ,”iyi çocuklardan” katil, azmettirenlerin yargılamadan muaf ”tekbir allahüekber” diyerek insan yakanların zaman aşımından kurtulamayacağı hukuksal ve demokratik düzen yaratılmalıdır.  

          A.İ.B.Ü ve Haytalar Konağı, Meslek Yüksek Okulu

          Geçtiğimiz yıl yapılan bir protokolle Haytalar Konağı Abant İzzet Baysal Üniversitesine Uygulama amaçlı kullanması için devir edildi ancak hiçbir tamir bakım yapılmadan A.İ.B.Ü yönetimi tarafından “masraflı olacağı gerekcesiyle”sesis sedasız iade edildiği duyduk.

Kamusal bir sorumluluğu’da bulunan Üniversite yönetimleri tarihi kültürel varlıklara anıtsal eserlere sadece ticari açıdan mı bakmalı? Geçtiğimiz haftalarda basında A.İ.B.Ü ana yerleşkesine yaptığı sosyal tesise iki trilyon para harcandığı yazıldı. Mudurnu’daki önemli anıtsal eserlerden biri olan Haytalar Konağına bu paranın beşte birini ayrılamazıydı!

İlçemizin anıtsal eserleri tarihi evleri açısından çok önemli olan ve 2009 yılında açılıp öğrenci alınmayan Mimari Restorasyon bölümüne önümüzdeki yıl öğrenci alınması ve dört yıllık fakülte açılması konusunda alt yapısı hazırlanıp gündeme getirilmelidir.

Bu arada konu üniversiteden açılmışken Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek okulunun ilçemize sosyal, kültürel ve akademik alanda katkılarını sağlamamız lazım ne yazık ki bu alanda topluma sosyal alanda öncü olması gereken akademik çevre ile ilişkilerimizi geliştiremedik. Olumlu iş birlikteliği kurulamamsında bizde yâda Yüksek okul yönetiminde ne gibi hata ve noksanlıklar var masaya yatırılması gerekir.

          Çevre kirliliği  

          Yoğun kış yaşadık ama bahar geliyor bir taraftan tavuk memleketiyiz diye övünürken planlı belirli alanlar yaratamadan satanla alanın inisiyatifine bıraktığımız ve her yere kondurulan tavuk çiftliklerinin atıklarını sağda solda yol kenarlarına döküp gelen geçene raklamımızımı yapacağız,

          İlçemizin Munduşlar ve Yeniceşıhlar köyleri ovasında son yıllarda pazarlarda aranılan marul ve havucu yetişirken yirmi sene önce suyunu içtiğimiz Mudurnu çayının şimdi mikrop yuvası olan suyunun temiz akmasını nasıl sağlayacağız.

          İlçemizde yapılacak olan hastane yerini inatlaşmayı bırakıp nasıl çözeceğiz…

          Halvet

          Yine geçtiğimiz hafta Mudurnu Kaymakamlığı,Milli eğitim Müdürlüğü ve Şeyhül İmran vakfı organizasyonuyla M.Akif Ersoy’dan anekdotlar,Halvetilik ve Mudurnu bağlantısı konulu söyleşi yapıldı.Söyleşinin çağrıcıları arasında Mudurnu Kaymakamlığının olması ve Valimizin katılımı nedeniyle  daire amirlerinin ve öğrencilerin katılımı ile salon dolu idi..ancak mimari olarak ses akustiği düzgün salonlar yapamadığımızdan sesler yankı nedeniyle tam anlaşılmıyordu.

Ayrıca Halvetilik konusu ilköğretim çağındaki çocuklara göre bir konu olmadığı konuya ilgisiz kalışlarından belli idi.Halvetilik konusunun  tarihi ve kültürel anlamda Mudurnu’ya bir katkısı olacaksa bu tür sunumların konuya yoğunlaşmış katılımcılarla yapılmasında fayda var konuk  yazarda  bunu açıkça belirtti.

Sunumda  Mudurnu bağlantısından çok Halvetilik anlatıldı.Söyleşi sonunda soru cevap olsaydı bende  öğrenci olsaydım babam yada dedem bırakın erbaini haftalık halvet yapsaydı…evimizin ihtiyaçlarını kim karşılayacak..benim kontörü,dershane parasını,akşam ekmeği,market Pazar alışverişini kim yapacak yani halvetin günümüzdeki yaşam biçimine denk gelir karşılığı nasıl olacak  diye sormak isterdim.?

          Eğitim

         Son günlerde ilköğretim öğrencilerin ellerinde Arapça ve Türkçe meali olan dua kâğıtları gördüm. Ellerinde bu kâğıtları gördüğüm öğrencilere sorduğumda sosyal vb. öğretmenleri tarafından kutlu doğum haftası nedeniyle verildiğini bu duaları yüz defa okumalarını okumazlarsa günaha gireceklerini eksik okurlarsa başkalarının günahına da girecekleri söyleyerek çocuklar yönlendirmeye çalışılıyor.

          Bu yönlendirmeleri yapan arkadaşlara önerim bu memlekete faydalı insan yetiştireceksek önce farklılıkların zenginliğimiz olduğunu öğreneceğiz. Sonra ne iş yapıyorsak severek ve layıkıyla yapacağız.

         Çocuklarımıza fen bilimi, coğrafyayı, matematiği, sosyolojiyi, mantığı, felsefeyi, dil bilgisini, ana dilini, Türkçeyi, edebiyatı iyi öğretirsek iyi insan yetiştirmiş oluruz önce iyi insan yetiştiremezsek ne iyi meslek sahibi nede iyi  “inanan” yetiştirebiliriz.

15.03.2012

Mehmet Cantürk

www.mudurnuhaber.com

 

TOP DİREKTENMİ DÖNDÜ?

TOP DİREKTENMİ DÖNDÜ?

Abant ı Mudurnu Coğrafi sınırları içersinde kalmasında birinci derece de yükümlü olan Mudurnu kaymakamlığına Mudurnu belediye Başkanlığına ve Adalet ve Kalkınma İlçe Başkanlığına 15.02.2012 Tarihinde, Abant Mudurnu İlçe Hudutları İlhaka açıkmı diye bilgi isteyen Demokrat Parti Belediye Meclis Üyesi Mustafa ÖZTÜRK 05.03.2012 itibari ile sadece Mudurnu Kaymakamlığının aşağıda kamuoyu ile paylaştığı cevabı alabildiğini söyledi.

 

NEDEN 17 OCAK 2012 TARİHİNDE ABANT GÖLÜ VE ÇEVRESİ BOLU MÜCAVİR ALAN SINIRINA DAHİL EDİLMEK İSTENİYOR?

Avcı avını, Vurmuşsa o avı ondan almanız hemen, hemen mümkün değildir. Mühim olanı köy sınırlarını, İlçe sınırlarını, İlhaka a kapalı tutmaktır.  (Söylem ile olmaz ) Atalarımızın dediği gibi, At izinin olmadığı yerde, İSMİN,  İsminin Olmadığı yerde de seni tanıyan olmaz. Abant ı bu güne kadar, Mudurnu coğrafi sınırında kalmasını sağlayanlar, Büyük çabalar sarf ettiklerini, Mudurnulu en güzel bayramını bile ABANT ta icra ettiğini, elli yaşlarındaki Mudurnulular bilir.

Bu bayram dahi, bir şekilde yapılamaz kılınmıştır, (Göre bilene)  Abant ta Boğazpınar tarafındaki, Atalarımızın yaptığı MUDURNU BELEDİYE Evini kimler ne amaçla kaldırdı? Neden sorgulanmıyor?

Bizler üzerimize düşen vazifeyi yaptığımıza inanıyor, geri kalanını kamuoyu vicdanına ve ilgili mercilere bırakıyoruz.

www.mudurnuhaber.com

Süt ve Yavru Makinası HALEP Keçileri Mudurnu da


 Mudurnu ilçesi Karacakaya Mahallesinde  Hayvancılıkla uğraşan Selami KARAKUŞ,  Mudurnu ilçemdeki hayvan ırklarınışekillendirmek için yoğun çaba harcayıp, Halep Keçileri getirdim dedi.

Karakuş, Mudurnu ve çevresine hemen uyum sağlayan Keçilerden edinmek isteyenler benimle irtibata geçebilir, Hayvanlarımın içinden istediklerini seçip alabilirler dedi.

Karakuş,  Halep keçilerinin verimliliğinin yüksek olduğunu duymuştum, ama şimdi kendim yetiştirdiğim için bunun iyice farkına vardım, Mudurnu ve çevresinde bu hayvanlardan çoğalması ve ailelerin Ekonomik durumları yükselmesi gerekli, bu hayvanlar ayrıca doğa dostuda ,diğer Keçiler gibi heryere saldırmıyorlar, 3 üz yavrulayıp ve süt verimleri ise 2kğ ye yaklaşık alıyoruz, çok memnunum dedi.

www.mudurnuhaber.com

 Halep Keçilerinin Satış Fiyatı  850 tl den başlıyor. Detaylı Bilgi ve diğer konular için ,Selami KARAKUŞ irtibat Tel: 0 539 281 99 28

Çipli kimlikler Tüm Türkiye ye Bu yıl dağıtılacak

İçişleri Bakanı Şahin, elektronik kimlik kartlarının dağıtımının bu yıl başlayacağını açıkladı.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, e-Dönüşüm Türkiye Projesi kapsamında vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştırmaya yönelik çalışmaları anlattı.

Bakanlık olarak öncelikle güvenlik hizmetleriyle meşgul olduklarını, bu nedenle İçişleri Bakanlığının, “güvenlikten sorumlu bakanlık” olarak algılandığını ancak bunun eksik bir algılama olduğunu ifade eden Şahin, güvenlik hizmetlerinin dışında vatandaşın günlük yaşamında konforu artırmaya yönelik de çok önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Çipli Kimlik kartı Bolu

İçişleri Bakanlığının, ülkede her doğan, vefat eden insanın kaydının tutulduğu yer olduğunu, doğum ile ölüm arasında, doğum tarihi, soyadı, evlenme ve boşanma gibi şahsi durumda meydana gelen değişikliklerin Bakanlık bünyesindeki Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından takip edildiğini belirten Şahin, bunun yanı sıra günlük yaşamda önemli yeri olan trafik hizmetlerinin de Bakanlık bünyesinde verildiğini hatırlattı.

Bakanlık birimlerinin vatandaşa verdiği hizmetlerde, bürokrasinin azaltılması, zaman tasarrufu, ilişkilerin çok normal ve güven esasında yürütülmesi bakımından önemli ilerleme kaydettiğini anlatan Şahin, bunların başında nüfus hizmetlerinin bilgisayar ortamında kayıt altına alınması, nüfus sayımlarının her an sayılabilir bir duruma getirilerek insanları hiç rahatsız etmeden ve fark ettirmeden tespit edilmesi imkanı sağlayan MERNİS projesinin bulunduğunu söyledi.

‘SİSTEM 3 BİN KURULUŞA HİZMET VERİYOR’

Birçok e-Devlet projesinin temel altyapısını oluşturan MERNİS’in, başarıyla uygulandığını ifade eden Şahin, MERNİS kapsamında çok önemli iki projenin de uygulamaya geçirildiğini, bunlardan birinin Kimlik Paylaşım Sistemi diğerinin ise Adres Kayıt Sistemi olduğunu belirterek, “Artık birden çok numara kullanılması uygulamasına son verilerek vatandaşlardan nüfus cüzdanı sureti ve ikametgah belgesi istenmesi uygulaması kaldırıldı. Kimlik Paylaşım Sistemi’ne bağlanarak hizmet yürüten kurum ve kuruluş sayısı 3 bin 490’a ulaşmış durumda” diye konuştu.

Adres Kayıt Sistemi sayesinde nüfus sayımının evlere kapanmadan her an ve maliyet gerektirmeksizin yapılabildiğini anlatan Şahin, “Böylece, vatandaşlarımızı evlere hapsederek yapılan nüfus sayımları tarih oldu. Bakınız, 2011 yılı nüfus sayımı açıklandı. Devletimize ne maliyeti, ne de vatandaşımıza zahmeti oldu” dedi.

‘ELEKTRONİK KİMLİK DAĞITIMI BAŞLIYOR’

Vatandaşın işlemlerini kolaylaştırıcı bir diğer çalışmanın, Elektronik Kimlik Uygulaması Projesi olduğunu bildiren Şahin, bunun pilot uygulamasının, 2010 yılında, Bolu’da başarıyla gerçekleştirildiğini, 220 bin kişiye kimlik kartı verildiğini, 2012 yılı içerisinde elektronik kimlik kartı dağıtımına başlanacağını ifade etti.

Bu yılın, söz konusu uygulamanın alt yapısını hazırlamakla değerlendirileceğini, yıl bitmeden de belli illerde elektronik kimlik dağıtımını başlatmış olacaklarını kaydeden Şahin, 3 yıllık bir periyotta tamamlamayı planladıkları bu projeyi daha erken bir dönemde uygulamayı hedeflediklerini vurguladı.

Şahin, Elektronik Kimlik Kartı Projesi’nin bütün vatandaşları kapsayacak şekilde tamamlandığında, hem vatandaş açısından hem de kamu kurum ve kuruluşları açısından önemli yararlar sağlanmış olacağına işaret ederek, şu bilgiyi verdi:

“Bu elektronik kimlik kartıyla vatandaşlarımız farklı belge, kart ve benzerlerini taşımak zorunda kalmadan kimlik doğrulaması yapabilecek, TC kimlik numarası uygulamasında olduğu gibi tek kart, tek şifre dönemine geçilecektir. Sahtecilikten kaynaklanan vatandaş mağduriyeti önlenecek, e-Devlet kapsamında sunulan hizmetlere, internetin bulunduğu her yerden, evinden, iş yerinden, bu kimlik kartı ile erişilebilecek ve ayrıca bu Kimlik Kartı seyahat belgesi olarak da kullanılabilecek.”

‘E-PASAPORTLA İŞLEMLER HIZLANDI’

Bir başka önemli projenin e-Pasaport projesi olduğunu dile getiren Şahin, “Ülkemiz namına verilen pasaportların uluslararası standartlara uygun olarak tanzim edilmesi AB ile uyum sürecinde önemli bir merhaleyi teşkil etmekteydi. Biz bunu değiştirdik ve E-Pasaport ile biyometrik pasaport uygulamasını başlattık” dedi.

Başvurudan en geç 3 gün içerisinde, başvuru sahibine yeni düzenlenmiş elektronik özellikli pasaportların ulaştırılabildiğine dikkati çeken Şahin, “Bu hizmette zaman zaman kolaylığa ve zaman kısalığına inanmakta zorlanan insanlarımız bulunmakta ama gerçek budur. 3 gün içerisinde, pasaport belgesi erişmektedir, ulaşmaktadır. Buna benzer değişik kurumlarla bakanlığımızın geliştirdiği, hayatı kolaylaştırıcı çalışmalar da bir tarafta yürütülmektedir, yürümektedir” diye konuştu.

Bu güne kadar, 81 il ve 310 ilçe olmak üzere, toplam 391 pasaport biriminde, 1 Haziran 2010 tarihinden bugüne kadar, 3 milyon 655 bin 130 adet okunabilir çipli yeni pasaport tanzim edildiğini bildiren Şahin, e-pasaportlarla vatandaşın seyahatinin bundan böyle daha süratli ve kolay hale geleceğine işaret ederek, sınır geçişlerinde isim benzerliğinden kaynaklanabilen gecikmeler gibi sorunların da artık ortadan kalkacağını söyledi.

www.mudurnuhaber.com

Mudurnu FOTO