ŞİİRSEL DAMLACIKLAR

ŞİİRSEL DAMLACIKLAR

Yeni yılın tüm islami ve insani alemlere sağlık ve barış getirmesi dileklerimle. Dalaletin yerine adaletin adilik yerine adillik ilkesinin hüküm sürdüğü zulümsüz daha nice yıllara.

OKUL ŞİİRLERİ

AYLAR

Ayların başı ocak
Bembeyaz köşe bucak
Odun kömürü bol at
Sönmesin sakın ocak.

Cüce şubatta geldi
Her taraf karla doldu
Kardan adam yapalım
Okullar tatil oldu.

Mart baharı müjdeler
Tohum toprağı deler
Bahçelere kırlara
Renk renk çiçekler dolar.

Nisanda bayram olur
Gönüller neşe bulur
Tüm dünya çocukları
Ata’ma hayran kalır.

Kurt kuş mayısı bekler
Uçuşur kelebekler
Dersine çalışırsan
Boşa gitmez emekler.

Kiraz ayı haziran
Sınavlara hazırlan
Karıncadan örnek al
En değerli şey zaman.

Pazara geldi karpuz
Ne de sıcak şu temmuz
Evde kırda bayırda
Bol bol kitap okuruz.

Ağustosa geçelim
Ekinleri biçelim
Meyvelerden bol yiyip
Buzlu ayran içelim.

Eylülde yaprak sarı
Kovana girer arı
Dağlar ovalar bağlar
Karşılar sonbaharı.

Bak geldi şimdi ekim
Yaşasın Cumhuriyetim
Atam böyle demiştir
Hakimiyet milletin(dir) .

Kasımda hüzündeyiz
Atamın izindeyiz
Ebediyete kadar hep
Gazimin sözündeyiz.

Geldi çattı aralık
Zor olacak ayrılık
Kış baharı yazıyla
Koca yıl geçti artık.

Şu dünyadaki gerçek
İlim solmayan çiçek
Tembel tembel gezenin
Ömrü boşa geçecek.

Abdullah Atay

ÇANAKKALE

Yıl bin dokuz yüz on beş
Yurdun dört yanı ateş
Ölümüne savaştı
Baba oğul ve kardeş.

Doldurdular ön safı
Dilde şehitlik lafı
Günlük çıkan tayını
Tek bir üzüm hoşafı.

Conkbayır Gelibolu
Orda şehitler dolu
Yedi düvel gelse de
Verilmez Anadolu.

Hiç gelir miydi akla
Mermi iki yüz on beş okka
Yiğit Seyit onbaşı
Kaldırıverdi o dakka.

O mermi vurdu tokat
Düşmanda bitti takat
Yurduma göz dikenin
Bilin ki aklı sakat.

İngiliz Anzak Yunan
Çanakkalede duman
Sonları hüsran olur
Bizden esaret uman.

Gül zamansız açılmaz
Kader ise kaçılmaz
Tüm dünya şunu bilsin
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.

Çanakkale anıtı
Kahramanlık kanıtı
Yurda giren düşmana
Ordum verdi yanıtı.

Tekrar yazdık Lozanı
Kestirmedik ezanı
Yüce Atam affetmez
Mazlum yoksul ezeni.

Şehit kanıyla sulu
Vatanın sağı solu
YURTTA SULH CİHANDA SULH
Türklerin ana yolu.

Abdullah Atay

KÜÇÜK ÇOBAN

Henüz on dört on beşinde
Nice dertler var başında
Yaşıtları okuldayken
Küçük çoban dağ başında…

Sırtında eski bir kaban
Umudun peşinde çoban
İçin için ne ağlarsın
Yok mu senin anan baban…

Belinde azık torbası
İçinde azcık çorbası
Yamalı ama temizce
Üstünde çoban urbası…

Yaşı küçük yürek büyük
Omzunda kocaman bir yük
Hem yetimsin hem de öksüz
Yazık senin boynun bükük…

Sürünü bekler karabaş
O sana dost hem arkadaş
Aç kalmasın koyun kuzun
Durma sen dağ bayır dolaş..

Kavalın sesi inliyor
Kurt kuşlar seni dinliyor
Yaralı bir ceylan gibi
Yürek sancın dinmiyor…

Okulun dağlar senin
Kavalın ise kalemin
Şu yalçın kayadan başka
Yoktur halin bilenin…

Kara koyunun meliyor
Sesi yüreği deliyor
Sürünü toplasan artık
Gece gününü çalıyor…

Duman çöktü karşı dağa
Kurt başladı ulumağa
Sürüsünü merak edip
Yollarına bakar ağa…

Boş geçirme bahar yazı
Sana muhtaç koyun kuzu
İnsanı doğayı sevmek
Yaşamanın tadı tuzu…

Kalmışsan da öksüz yetim
Olmasa da variyetin
Doğruluktan hiç ayrılma
İnsanız biz nihayetin..

Abdullah Atay

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir