Seyyahın Avrupa Gözlemleri (iki)

          Seyyahın Avrupa Gözlemleri (iki)  

            İlk izlenimlerimi bundan önceki yazımda ifade etmiştim, hafta içi programlarından sonra hafta sonu tarih kenti Salzburg’ga gitmek üzere Augsburgtan,Münihe oradanda trenle üç saatlik yolculuktan sonra  Avusturya Salzbuga ulaştık.

              Üç saat önce başka bir ülke topraklarında üç saat sonra başka bir ülkedeydik. Ne kimlik, ne dil, ne din soran vardı insanların farklılıklarıyla bir arada yaşayabilmesi ne güzel bir şeymiş! Bunu öğrenebilmek ve bir arada yaşayabilmek için kan dökmek mi gerekir diye düşündüm.

             Salzburg ta yeyenim Kenan ve Avusturyalı gelinimiz Andrea ile buluşup soğuk ve kar yağışı eşliğinde Salzbug sokaklarında yürüyerek adını bilemediğim başpiskopos prensin Metresi için yaptırdığı Mirabell şatosunu vardık, şato görülmeye değer! hanımı için yaptırsaydı daha iyiydi ama insana “ne sevgiymiş” dedirtiyor.

             Karşı tepede görünen kaleye doğru yürürken kenti ikiye bölen Salzach nehrinin üzerinde bulunan köprüden geçerken ilk dikkat çeken şey köprünün tel korkuluklarına dilek tutularak kilitlerin takıldığı ve anahtarlarının nehre atıldığını öğrendim.

             Bu durum hemen Anadolu daki dilek tutarak türbeleri ziyaret etme ve ağaçlara çaput bağlama geleneğini hatırlattı. Demek ki insanoğlu her coğrafyada maddi, manevi ihtiyacı olanı keşfediyor.

              Kaleye doğru ilerlerken beş, altı yüz yıllık binaların ara sokaklarından geçerek müzik dâhisi Mozart ın evinin önüne varıyoruz.

Evin önü kalabalık içeri girmeye sıra gelecek gibi değil… Noel ayı nedeniyle sokakta gezen insan kalabalığına göre yerlerin temizliğini görünce ”temizlik hangi imandan gelir” eğitimden mi kurallara göre davranan insan yetiştirmekten mi gelir düşünmeye başladım.

            Burada şunu da yazayım bizim atalarımız yere tükürmeyi “ayıp sayıp” cebinde mendil taşırken, Avrupalı pisliğini camlardan atıyordu.

            Pislikleri de kafalarına geldiği için şemsiyeyi icat etti. Avrupalı nın bir küvette on kişinin elini yüzünü yıkadığı ve kokudan kurtulmak için parfümü icat ettiği dönemde bizde altı yüz elli sene önce han, hamam, imarethane, tuvalet kültürü vardı’ da neden şimdi yol kenarları cam kırığı, poşet, pet şişe piknik alanları pislik içinde,

            Bize göre Ekmek nimetti, yere düşerse öper başımızın üstüne koyar, buğday, fındık tarlasını ziyan olmasın diye “başak” yapardık… Bugün bayram, mevlüt yemeklerimizin yarısı neden çöpe gidiyor düşünmemiz lazım.

            Salzburg kalesine çıkacak kapıya vardığımızda kapıda yoğun bir kalabalık vardı. 150.000 bin nüfusu olan şehre yılda“resmi rakam” 8.000 (Sekiz milyon turist geliyormuş)bu durumu öğrenince içim acıdı! Bizimde kültür varlığımız ve adını aldığımız Mudurnu Kalemiz var… Kalesi gitmiş”kale -cik“ kalmış… Ne olur daha fazla uyumayalım aklımızı başımıza alıp tarihi değerlerimizi kaybolmaktan kurtaralım.

            Bunu başarabilirsek geçmişimize de, geleceğimizde en büyük iyiliği yapmış oluruz.

Mehmet Cantürk

10.12.2012

Augsburg – Almanya

Not: Sonraki yazı, Dachau Nazi toplama kampı izlenimleri     

www.mudurnuhaber.com

       

 

“Seyyahın Avrupa Gözlemleri (iki)” için 5 yanıt

  1. değerli MEHMET abiciğim izlenimlerini o kadar güzel anlatmış ki üstüne bir şey yazılamaz.onlar bizlerden iyi yanlarımızı almışlar bizler ise avrupalı medeni olalım diyerekten onların eski yaşamlarının özentisi içine girdik hatta yarış eder hale geldik.

    bizler de önceleri amcaoğulları,teyzeoğulları,halaouğulları,dayıoğulları kardeşti,şimdiki haliyle medeni ve avrupai adıyla birdenbire kuzen oluverdi.bizlerin önceden çevreye verdiğimiz özeni kaybettik onlar bizden aldı.

    biz bu zihniyetle gidersek MEDENİ,AVRUPALI VE ÇAĞDAŞ OLMA GAYRETİYLE GİDERSEK BÜTÜN İYİ VE GÜZEL DAVRANIŞLARIMIZ ONLARIN OLACAK.

    BEN DERİM Kİ ÖZÜMÜZE DÖNELİM KISA ZAMANDA KAYBETTİKLERİMİZİ GERİ ALIR ÖRNEK BİR TÜRK MİLLETİ VE BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ OLURUZ.BU O KADAR DA ZOR DEĞİL!…

  2. HAYALLER GERÇEK OLABİLİR BİZLER İSTERSEK SİYASET VİRÜSÜNE KARŞI KORUNURSAK. Sayın Cantürk Başkan şahsımın 2009 belediye seçim propagandası kitapcığında açıkladığım gibi maliyeti AB fonlarından karşılanmak üzere Atina belediyesiyle MUDURNUDA TÜRK YUNAN DOSTLUĞU İSMİNDE,kültür bakanlığı,Bolu A.İ.B Ünüversitemiz ATİNA ve MUDURNU BELEDİYELERİ ile Türk Yunan ekonomik turizm işbirliği özel sektör işletme katılımlarıyla BU İŞİ ÇÖZER.Tabi çok akıllı temsilcilerimiz sit alanı ilan ettirmediyseler babas gırenit taş ocağı taşalrı hammadde desteğiyle çok fizıbıl olabilecek olan kırmızı kale dünyada ilk olacak olan 9 yıldızlı kale termal otel ortak projesiyle Rum tekfuru kızı prenses MODERNA kalesi ayağa kalkabilir.DÜNYANIN HARİKA OTELLERİ ARASINA GİRER VE ESKİDEN BERİ SÖYLENEN BİZANSIN PARA DARPANESİ YİNE MUDURNUDA KALE ALTI YER ALTI ŞEHRİYLE ÇALIŞIR HAYALDİ GERÇEK OLDU DENİR.

  3. mehmet bey’e teşekkü ederim bu güzel düşüncesi için..asıl avrupa yatırım fonlarına teşekkür etmek lazım.NEDEN Mİ?Mehmet bey ve mudurnu turizm ine gönül verenleri avrupaya yani almanyaya gitmesine vesile olduğu için…arkadaşlar biz mudurnu kütüğüne kayıtlı fakat uzun süre dışarıda yani mudurnu dışında hayatını sürdürmüş insanlarız.2005 senesinde turizm faaliyeti yapmak ve ticaret yapmak için geldik.bunları belirtmemdeki maksat şudur..abim murat yıldız ve ben turizm eğitimi almış ve mudurnuya ne kazandırabilirizleri düşünürken bu mehmet beyin yazısında belirttiği kale konusunu 2005 senesindeki yerel yönetimlere ve turizm işletmecilerine bu konuyla ilgili girişimlerde bulunduk ve suçlandık…yani söylemek istediğim şudur.allah razı olsun avrupa yatırım fonlarından insanların vizyonunu ve ilimlerini açabiliyormuş…ne yazıkki 2006 senesinde bu konuyu toplantılara taşıdığımızda şu anki belediye başkanımız MEHMET İNEGÖL bizleri toplantı sırasında dedikoduculuk yapmak la itham etmişti.ne olduda şimdi bu durum birileri tarafından gündeme geldide doğru olan ve yapılması gereken yani mudurnuda turizm istiyorsak önce kaleyi yapalım sözüne geri gelindi,almanya gezisi ile de bir kaç cümle belirtmek istiyorum…yazık ki ne yazık.mudurnu için büyük bir nimet ti bu gezi fakat anlaya bilene ve organizasyonu tam anlamıyla yapabilene.ben merak ediyorum geziye katılan katılımcıların mehmet canntürk abimizin bu kale onarımı gibi katkı yapabilecek bir fikirleri varmı.yada bu fiKirleri üretebilecek bir konum ve tecrübelere sahiplermi yada istemiyerek belirteyim gerçekten mudurnu için bir katılım unsuru olabilecek bir kişiler mi…o insanların bu gezide ne işi vardı demeden yapamıyorummm.ANLAYAN ANLAMIŞTIR SANIRIM..(HAA BU ARADA FACEBOOKLARINDAKİ FOTOĞRAF HALKALARI GENİŞLEMİŞTİR FAYDA AÇISINDAN..):)

  4. BÜYÜKSÜN AMCA Dediklerine katılmamak mümkün değil

  5. Büyüksün amcam seni yılın evliya çelebisi ilan ediyorum
    dediklerine katılmamak mümkün değil

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir