AKŞEMSETTİN’i VE GÖYNÜK’Ü ÇOK SEVİYORUM

AKŞEMSETTİN’i VE GÖYNÜK’ Ü ÇOK SEVİYORUM

Türk ulusunu Osmanlıyı dünyada yücelten yeni bir çağın başlamasına vesile olan ilk virüs ,mikrobu tespit eden bilim ve din alimi, Fatihin hocası AKŞAMSETTİN’İ ÇOK SEVİYORUM. Bu nedenlede yıllardır maddi manevi desteğimizle anma etkinlik kutlamalarına katılırım.

Göynük belediyemizin ve tertip komitesinin canı gönülden ön hazırlıkları mükemmeldi.Fakat her yıl bir önceki yılda yaşanan aksamaların uygulamaların eksiklerin görülüp değerlendirilmediği için olsa gerek yaşadıklarımı aktarmak zorundayım.

İstanbul iki telliden makinacı iki sanayici büyüğümle Sünnet Gölünden saat onbir de Göynük yoluna girdik sapaktan itibaren Mudurnu Göynük ipek yolu güzergahı yol genişletme yapımı devam etmesine rağmen yol inşaat firması gerekli hassasiyeti göstermiş çukurları tesviye ederek araçların zarar görmesini önlemişti. Göynük Çubuk Gölü sapağında başlayan tıkanma şehir girişine kadar sürerek zaman kaybettirdi.

Belediyemiz ve tertip komitesi Trafik düzenleme kordinasyonu mutlaka ele almalı şehir içinde varsa boş alanlar düzenlenmeli veya şehir dışında orman deposu alanından otobüslerle halk taşınarak şehre giriş çıkış rahatlatılmalıdır. Şehir girişine ulaştığımızda aracımızı park edecek yer bulamadığımızdan kaptan Cemil otopark yeri ararken Göynüğümüzün değerli işadamı evladı Belediye meclis üyesi ,Paşazade konağı restaurant sahibi turizim gönüllüsü Harun Gültekin kardeşim telefonumuz üzerine giriş kapısından kendi aracıyla misafirlerimi tören alanına ulaştırdı .Kendisine yoğun işlerini tezgahını görevini bırakıp bizleri aldığı için teşekkür ediyorum.

Tören alanında Sayın valimiz İbrahim Özçimen, milletvekillerimiz Ali Ercoşkun,Fehmi Küpcü kardeşlerim ve Sayın bakanımız Hayati Yazıcı beyin bakan yardımcısı milletvekilimiz Fatih Metin bey siyasi başkanlarımız bürokratlarımız yerlerinde törenleri izlemekta günün anlamı manası ile ilgili konuşmalarını yapmaktaydılar.Dikkatimi çeken protokole halka ayrılmış sandalyeleri yarı yarıya boştu çok güzel mevlevi canlı müzük eşliğinde semazenler dönerek gösterilerine devam ediyorlardı.

Misafirlerimin gezmesi için mevlüt alanına doğru yönelirken ulusal TV kanalımız TRT 1 ve yerli kanal genç muhabirleri ile söyleşimizden sonra türbeye doğru kalabalığın içinden ilerledik . Abdest alırken ezan okundu cami önündeki kargaşadan namaz kılacak yer bulamadık . Bahçede oturan bir hanımın gazete kağıdı yardımı ile namaza parke taşları üzerinde durduk. Göynük Müftümüz bir dahaki kutlamalarda inşallah gerekli tedbiri aldırır cemata çift hoca veya ses tesisatı ile sesini duyurur. Camı avlusu dışına diğer camilerden halı ve kilimi toplatırarak serer büyük katılımla toplu namaz ve dua sevabını bizlere kazandırır. Göynük müftülüğü bu yılki kutlamada sınıfta kalmıştır.

Yemek dağıtımında da aksamalar gördüm çadır içinin metrekaresi, boyunun eninin yüksekliğinin çok büyük olmasına rağmen servis tezgahı pencere yetersizliğinden saatlerce güneş altında kalan vatandaş mağduriyet yaşadığını kendimde misafirlerim için sıraya girerek yaşadım. Oysaki servis pencere giriş sıraya giriş gişeleri çoğaltılabilir vatandaşa hızlı bir şekilde hizmet edilebilir diye düşünüyorum.

Meşhur etli bulgur pilavına şifa niyetine yediğimiz dualı yemekte yağ oranından dolayı olsa gerek bozuk idi ve ağırdı belkide bizim yediğimiz kazan öyle idi mutlak kazanların et ,yağ ,tuz ,bulgur oranları aynı miktarda reçete tarifleri yapılmalıdır. Yemeğini alan vatandaşın yerlerde sofra düzeni olmadığı için tabaklarda duvarlar üstünde birçok noktada pilavların ziyan olduğunu döküldüğünü gördüm .

Yapıcı eleştirilerimi pozitif düşünülüp çok sevdiğim ulu büyüğümüz Akşemsettin Hz. lerini ve yine çok sevdiğim güzel Göynüğümüzün daha fazla tanıtılıp yaşatılması için bir dahaki kutlamalarda dikkat edilmesi , ilerki senelerde katılımın çoğalması ziyaretçi memnuniyetini sağlamak üzere ve özellikle Mudurnu da ve diğer ilçe köylerdeki kutlamalarımızda hizmet kalitemizin yükselmesi için, hatırlatmak üzere kaleme aldım.
Dileğim Göynüğümüzün bölgemizin bereketi için kutlamalarda daha iyi hizmet vererek ses getirmek hayırdua almaktır . Tesbitlerimi anılarımı yanlış anlaşılmaması isteyerek tüm emeği geçenlerden, hizmet edenlerden, katılan ziyaretcilerden Allah razı olsun diyerek cümlemize tekrarına ermek üzere hemşehrilerime selam saygı sevgi gönderiyorum.

Uğur TÜRESİN MUDURNU HABER

HERKESİN ATASI, HERKESİN BAYRAMI

HERKESİN ATASI, HERKESİN BAYRAMI
Üç gün önce bütün yurdumuzda ve Mudurnu’muzda 19 Mayıs Atatürk’ ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı resmi kurum ve şahıslarımızın imkanları nispetinde mütevazi şekilde kutlandı, anıldı. Haber sitemiz Mudurnu haberin objektifiyle tespit edilen törende koltuk ve sandalyelerin boş oluşu içimizi burktu. Maalesef benzer konuları yurdumuzda zaman zaman görüyor , okuyor , duyuyoruz.
Konuya üç açıdan bakalım.

Her şeyin başı iletişimle birlikte koordine bozukluğu.Bizim bazı siyasilerimizin toplumun değeri, milli ve dini bayramlarını parti programı dışında kendi algılarına görüşlerine göre yönlendirme temennileri.

Vatandaşımızın bayramlara duyarsızlaşması .

İnsanız bazen çabalara rağmen iletişim ve koordine bozukluğu olur diyerek ikinci açı bazı siyasilerimizin ülke ekonomisine çok tatilin zaman kaybettirdiği kutlama maliyetlerinden dolayı tamamen kendi algıları ile bayramlar üzerine topluma etkileri. Çok önemli olan üçüncü açı ise insanımızın ekonomik ve teknoloji yaşam mücadelesi yorgunluğu ile birlikte sanal paylaşımlarının sebebiyle bayramlara duyarsız kalmaları ..

Sanal iletişim sitelerinde ,bazıları cumhuriyet elden gidiyor bayramlar engelleniyor ataya saldırı var diyerek karşı cephe oluşturup siyasi taraf toplamaya çalışmaktadır .

Bu Atamızın, bayramlarımızın adıyla siyaset yapmak isteyerek mevki makam sahibi olmak isteyenlere yaramaktadır.

Kendilerini aydın diye savunan kişilerin ulu önderimizin ismi dışında elinde bu işten başka bir proje malzeme yoktur . Durup durup oradan giriyorlar ve halkı rahatsız ederek kutlamalardan uzaklaştırıyorlar..Atatürk herkesin atasıdır.

Atatürk ‘ü anlamak önemlidir o zamanki günün şartlarıyla ilersini gören Yurtta Sulh Cihanda Sulh diyen ulu önderin sağladığı milli birliği bu günde her konuda sağlamalıyız. Dünyanın değişimine evrensel değerlerle insan olmanın bilinciyle ayak uydurmalı örnek olmalıyız..

Esas ülkemiz insanı ,nasıl yaşar,aile yapısı nasıldır manevi değerleri nedir bunları bilmek yaşatmak lazım. Çanakkale zaferinden sonra tüm dünya Türkleri savaşarak yenemeyiz bunların aile yapısını, inancını ve değerlerini değiştirmeden asla yenemeyiz derken * emperyalist güçlerin işletmeye başladıkları 100 yıl önceki planları bugün uygulamaya devam ettikleri görülmektedir.

Atatürk’ün milli birlik ve dayanışmayı gerçekleştirmek kurtuluş için çıktığı 19 Mayıs 1919 da ki yolculuk, küllenen umutları canlandırmış, Anadolu insanın tek yumruk olmasını sağlamıştır.

Atatürk Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşaması için giriştiği bu savaşta, tüm gücünü, millete olan inancından ve güveninden almıştır . Güç halktır demokrasi halktır. Bizlere düşen atamıza bayramlarımıza sahip çıkıp her konuda milli beraberlikle çok çalışmak ülke ekonomisini yükseltmek kendimizin efendisi olmaktır.

Bayramlar konusunda milli bilinç tekrar oluşturulup, kutlamaların halkın istediği şekilde yapılması, her meslekten, her yaştan, her siyasi görüşten halk ile birlikte bayramların kutlanması sağlanmalı, aksi bir durum var ise bu durum milletin meselesi olmalı ki, bu ruh ile ancak iç ve dış tehditlere karşı milli bütünlük sağlanabilsin.. 21 mayıs 2012

* Emperyalizim: Emperyalizm veya yayılmacılık, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır.

Uğur Türesin MUDURNU HABER

www.mudurnuhaber.com

MANİLER (20)

MANİLER (20)
 
Kışla bahar geçince
Gördüm yazın leyleği
Yarim benden göçünce
Gönlüm hüzün eyleği.

Seninle gönül bağım
Güllerden daha renkli
Dilimde sevda şarkım
Bülbülden de ahenkli…Baharımı süsleyen
Dalımda papatyamsın
Damarımı besleyen
Falımda papatyamsın…

Açarsın kardelenim
Ömrün karakışında
Ben seni yar bilenim
Her yürek atışında…

Menekşe gül ve lale
Baharda geldi dile
Ben gönlümü bağladım
Ahu gözlü güzele…

Can gibi can gördüğüm
Sevda sevda ördüğüm
Hicranın girdabında
Gönül bağım kördüğüm….

Hasretin buram buram
Kanıyor gönül yaram
Cenneti de verseler
Ben sensiz nasıl duram…

Alındaki yazıyı
Artık kimse silemez
Gönüldeki sızıyı
Sevmeyen hiç bilemez…

Ateşte köz eyleşir
Gönülde söz eyleşir
Gizli sevda çekende
Dil susar göz söyleşir…

 
İçin için yakıyor
Ayrılığın sancısı
Buram buram kokuyor
Yar bağının goncası…Dalımda ki filizim
Sevdanla sürgün verir
Çiçeklenmiş her gözüm
Vedanla vurgun görür…

Gönülde kormuş sevda
Ölümden zormuş veda
Yar saçının teline
Bir değil bin can feda…

Yar bağının gülü
Vuslat ile beslenir
Bu benim deli gönlüm
Yar gelince uslanır…

Bülbülün aşkı güldür
Onca döktüğü dildir
Sevenin sevdiğine
Bir gülüşü ödüldür…

Seven gönül zengindir
Derya gibi engindir
Gizli sevda çekenin
Yüreciği yangındır…

Kibir hırs öm’re zarar
Sevgi aşk gön’le yarar
Dünya malın çok ise
El alem seni sorar…

Hazan sonu kış olur
Seven gözde yaş olur
Sevdiğinin koynunda
Ölüm bile hoş olur…

 

Abdullah Atay

www.mudurnuhaber.com

MEDİNE DEN MEKKE YE

 

MEDİNE DEN MEKKE YE

 

Medine de 5 günlük ziyaretin ardından MEKKE için yola koyulduk. Firmanın hazırladığı araçlar ile Medine ye Hüzünlü bir veda ederek ayrıldık. Medine çıkışında İHRAM a girmek için MESCİD de mola verdik. Burada Erkek ler 2 parçadan oluşan ve KEFEN misali olan İHRAM giysilerimizi üzerimizdeki tüm eşyaları çıkartarak giydik. Bayanlar ise üzerlerinde bulunan eşyaları ile İHRAM lı sayılıyorlar. İHRAM a girildiğinde bazı kaideler olduğunu ve bunlara uyulmadığı takdirde ceza olarakKURBAN kesilmesi gerektiği hatırlatıldı. Medine ile Mekke arasındaki 400km den fazla yolu otobüsler vasıtası ile aşarak Kutsal KABE yi ziyaret için artık dakikalar vardı.

İlk olarak Otelimize giderek eşyalarımızı bıraktık, ve İHRAM lardan çıkmamız için gerekli olan KABE tavafı 7 kez Sonra 2 Rekat Tavaf namazı, ardından Sefa ve Merve Tepeleri arasında 7 kez Say yaparak, duamızı yapıp ve saç traşlarını olduktan sonra normal kıyafetlerimizi giymek ve yıkanmak için otelimize geldik.

KABE de Allah ın evinde 16 günlük Misafirliğimiz başladı.

DÜNYA NIN DÖRT BİR YANINDAN İNSANLAR AKIN EDİYOR

Dünya nın dört bir tarafından, Siyahı,Beyazı,Sağlıklısı,sağlıksızı,değişik dilleri konuşan milyonlarca din kardeşi Kutsal KABE yi gece gündüz demeden TAVAF etmeye 24 saat aralıksız devam ediyor. Adeta Mahşer in provası niteliğindeki bu kutsal Mekanda her kes Allah tan isteklerini Dualar ile ildiriyor. Memleketten gelirken arkadaşların selamlarını, Hatimlerini,Selavatlarını burada bir aracı gibi bildirerek onların dualarının kabulolması isteniyor.

 

DUA SESLERİ KABE NİN İÇİNİ İNLETİYOR

KABE nin üzerinde uçuşan Kuşlar adeta Tavaf edenleri çoşturuyor. KABE içinde Tavaf için dolaşan Milyonlarca kişi nin Dua sesleri ile ürpermemek elde değil…

Kabe nin Kapısının hemen yanıbaşında köşe de duran Hacerul ESVET için ibadet edenler tatlı bir dokunuş ve öpmek için adeta yarış halindeler. KABE yi Tavaf edenler tam bu sıraya geldiğinde Sağ elinin içini öperek Hacerul ESVET i selamlayarak Tavaf a devam ediyorlar.

 

KUTSAL TOPRAKLARDA ŞAŞIRMAMAK ELDE DEĞİL

Memleketliniz ile UMRE ye gideceğinizi bildiğiniz için , karşılıklı anlaşırsınız ve Telefonlar vasıtası ile Milyonlarca kişi içinde yer tarif ederek bulursunuz. Bu bir teknoloji harikasıdır ve bunu şimdi anlatsam kimsenin dikkatini çekmez.

Bundan sonrasını dikkatli okuyunuz.

Otelimizde bir arkadaşımız Vefat etti. Bizde otel ve Kafile arkadaşımız olduğu için 8-10 erkek Cenazemizi toprağa vermek için yardımcı olmak istedik. KABE de Kılınan cenaze namazı sonrasında Cenaze aracı ve Firmanın aracı ile Mezarlığa gittik.Ve Cenazeyi Mezara indirdik.Buraya kadar her şey normal. Toprağa verdiğimiz amca ilede biz bir gün önce beraber kahvaltı yaptığımız için ve bazen karşılaşıp sohbet ettiğimiz için bir taraftan üzülüyor, Bir Tarftan da Kutsal Topraklarda kaldığı için ne mutlu diye seviniyordum. Tam o sırada arabaya binen bir kaç yabancıdan biri yanıma gelerek ben sizi bi yerden tanıyorum der demez, şaşırdım kaldım. Karşımdaki Mudurnulu Hemşerim Ebubekir BABALI nın ta kendisiydi. Bizim burda karşılaşmamıza binlerce kişi arasındaki bu Vefat eden amca ile Asansorde karşılaşmış ve onunlada sohbet eden amcamızın Vefatını duyunca bende Cenazeye katılayım düşüncesi ile hareket ederek, bizim karşılaşmamız ortaya çıktı. Evet, birbirimizden habersiz, Cep telefonu ve herhangi bir iletişim cihazı olmadan yaşanan bir karşılaşma.

Kutsal topraklarda Mucizevi karşılaşmalar bitmiyor taibikii… Aradan 2 gün geçti gece sabaha karşı Otel den inip Servise binerek KABE ye Tavaf yapmakiçin yola çıktık. Serviste yeni geldikleri belli olan 5-6 genç kardeş vardı. Sohbet ederken hemşerim nerelisiniz diye sorduk, bir kaçı TARAKLI dan biride GÖYNÜK lüyüm dedi. Bende TARAKLI deyince aklıma ilk gelen Belediye Başkanı Ağabeyimiz Tacettin abiyi sormak oldu. Hemen arkamda oturan arkadaş benim Babam olur dedi. Heyyy Rabbim , bu buluşmaları insan oğlu kendisi istese mümkün değil buluşamazsınız.

O kadar insanın arasında kimler ile karşılaşıyorsunuz siz bile şaşırıp kalıyorsunuz. İki arkadaş oturmuşlar yemek yerken, bende Yemek Salonunda onlarca Masa varken yanlarına vardım, ve Selam verip yemeğe oturdum. Karşımdaki arkadaş, hemşerim memleket nere ? Diye sorunca Bolu dedim. Ardın dan Bolu nun Neresinden ? Mudurnu, deyince adam bir durakladı, hayırdır abi dedim, Taci USTA vardı tanırmısın? Deyince Tanımaz olurmuyuz, Rahmetliyi tüm Mudurnu severdi. Ben onun yeğeniyim deyince,Taci USTA aklıma geldi ve dua ettim.Allah Rahmet eylesnin, Mudurnu için çok değerli çalışmaları olmuştu ve herkes tarafından çok sevilen biriydi.

Eeeeeee işte kutsal topraklardaki her adımınızda bir süpriz ile karşılaşabilir, hiç aklınıza gelmeyecek arkadaşlarınız karşınıza çıkabilir, hiç aklınıza gelmeyecek tanıdıklarınızın yakınları ile farkında olmadan tanışabilirsiniz.

 

KUTSAL TOPRAKLARA UMRE YAPMAK BİR TURİSTLİK GEZİ DEĞİLDİR

Kutsal Tporaklara gelerek UMRE ziyaretinde bulunmanın Turistlik bir gezi olmadığı apaçık ortadadır. Burada Dünyanın değişik yerlerinden akın,akın gelen Din kardeşleri Dilleri ne olursa olsun anlaşamasa bile, işaret yöntemi ile problemleri çözüyor. Burada kimse, kimse nin ne geydiğini,ne yediğine bakmıyor. Daha yeni doğmuş 2-3 aylık bebeklerini yanlarında getiren çiftlerin yanısıra Aile olarak Çoluk, çocuk bu beldelere gelenlerde bir hayli yoğunlukta….

Dünya nın değişik bölgelerinden gelen Müslümanlar içinde Türkler son yıllarda azırganmayacak şekilde fazlalık gösteriyor. Son yıllarda UMRE ye gelen Türk UMRE cilerinin içinde gençlerde göze çarpıyor. Türk UMRE ci ve Hacılarının çoğunluğunu 55 yaş üzeri kişilerin oluşturduğu gözleniyor. İnşaallah Genç kardeşlerimizde bu Kıyamet Provasının yapıldığı yerlere gelip, görüp yaşarlarsa hayattan daha çok zevk alacaklarını ümit ediyorum.

Mutlaka genç yaşta UMRE ve HAC ca gelmeli ve buna göre bir yaşam çizilmelidir. Kimse demesinki, yok Evleneyim, Yok çocuklarımız Büyüsün, Evlendirelim, inanın bunlar boş şeyler. Eğerki sigara içiyor iseniz ve belirli bir yaşam tarzınız var ise, bundan fedakarlık yaparak, bir yıl içinde ayıracağınız küçük miktarlar sizin bu Kutsal Yolculukta harcayacağınız edelin tamamını fazlası ile karşılayacaktır. Ayrıca, bu kutsal topraklardaki Dualarınız ile birlikte, yeni bir hayat ile eski kötü alışkanlıklardan da uzaklaşma fırsatı yakalayabilirsiniz.

Allah sizlerede nasip etsin. 8 Mayıs 2012 Tarihinde UMRE miz son bularak Memleketlerimize doğru yola çıkacağız.

Aydın ÖZPELİT MUDURNU HABER MEKKE

 

HAYVANCILIĞIN EKONOMİYE YANSIMASI VE OKUL SÜTÜ

 

HAYVANCILIĞIN EKONOMİYE YANSIMASI VE OKUL SÜTÜ
Avrupada kişi başı yıllık süt tüketimi 120 kğ üzerindeyken ülkemizde yıllık kişi başına süt tüketimi 12 kğ civarındadır.
Bu neden böyledir? Geçmişte uygulanan yanlış tarım politikaları yüzünden, hayvancılığımız geri kalmıştır. Bu hataların yansıması 2008 yılındaki süt krizine dayanmış, üreticimiz sütten aldığı para ile yedirdiği yemin parasını ödeyemez hale gelmiştir. Sonuç olarak binlerce hayvan bakılamadığı için kesime gitmiş bu da 2010 ve 2011 yıllarında et fiyatlarının yükselmesine , dışarıdan  milyonlarca dolarlık canlı hayvan ithaline neden olmuştur.  İthalat demek cari açık rakamının yükselmesi demek,  ki ülke ekonomisi açısından ne kadar hassas bir nokta olduğu aşikardır.

 

 O yıllarda Ziraat bankası %25 gibi fahiş faizlerle kredi dağıtırken bugün hükümetimiz sayesinde 7 yıl vadeli faizsiz krediler hayvancılığın desteklenmesi için dağıtılıyor.

 

 Hayvancılık ta bugün benzer yöntemlerle desteklenmektedir . Kaldı ki bu desteklemeler gelişen et ve süt  imalat sanayi sayesinde vergi olarak yine devlete geri dönmekte vatandaşımız yararına kullanılmaktadır.. Tevfik Türesin tarafından yapılan uğraş ve çalışmalar sonucu,  milletvekilliği döneminde kanatlı hayvancılık  için sağlanan tonda 700 $ geçici destekleme primleri tavukçuluğumuzun Türkiye’de bu günkü duruma gelmesinde önemli sebeptir Örneğin Mudurnu Tavukçuluk A.Ş. 1998-2001 yılları arasında devletimize 42 milyon $ vergi ödemiştir.

 

 Çiftçimizin fabrikası olan süt ineği, hükümetimiz tarafından sürekli desteklenmektedir. Ülkemizde yukarıda da bahsettiğim gibi süt içme alışkanlığı yoktur. Zaten okul sütü kampanyasının temel amacı da “SÜT İÇME ALIŞKANLIĞINI İNSANLARIMIZA KAZANDIRILARAK, SAĞLIKLI NESİLLER YETİŞTİRMENİN YANINDA, KÖY YAŞAMININ DEVAMLILIĞI , HAYVANCILIĞIN YAŞATILMASI VE GELİŞTİRİLMESİ, DOLAYLI OLARAK DA EKONOMİK DEĞER YARATILMASIDIR”

 

 

 

Okullardan gelen şikayetler malesef abartılmaktadır.Sütler ısıya dayanıklı kontrollü vakumlu tetra pak paketlerde dağıtılmaktadır.Bazı insanların bazı yiyeceklere alerjisi olduğu gibi bazı çocuklarımızın da süte karşı alerjisi olabilmektedir. Milyonlarca paket dağıtılan sütten neden 1000 civarı öğrenci sıkıntı yaşamaktadır sorusu sorulmalıdır. Ayrıca küçücük bir noktadan yakalayıp o noktaya takılıp kalmak yerine konunun geniş anlamda nelere etki ettiğini görmek zorundayız. Zira o kucucuk noktaya takılıp birkaç öğrenci alerjiden dolayı rahatsızlandı diye koca sektöre ve hayvancılığa zarar verecek veryansın açıklamaların yapılmaması gerekir…. Uğur Türesin        

 MUDURNU HABER

 

KUTSAL TOPRAKLARA YOLCULUK

 

KUTSAL TOPRAKLARA YOLCULUK

 

18 Nisan 2012 günü Mudurnu dan Kutsal Topraklara yolculuk için hareket başlıyor. Mudurnu dan hareketimiz önce Bolu ya ve oradan da İstanbul’a , ve gece saat Türkiye saati ile 1.55 te Uçağımıza geçiyoruz. Uçağımız istanbul semalarında bir kuş gibi süzülerek bizleri Türkiye den Kutsal topraklara taşıyor. İstanul dan 40 kişilik Umreci gurubumuz da Peygamber efendimizi ziyarete gideceğimizden dolayı heyecan başlıyor.

 

Uçak yolculuğumuzun ardından MEDİNE hava alanına iniş yapıp gerekli işlemlerin ardından Otobüs ile Otelimize geçiyoruz. Hocamız Mehmet SÜRÜCÜ eşliğinde 40 kişilik UMRE ci gurubumuz ile birlikte Peygamber Efendimizi selamlamaya gidiyoruz.

DÜNYA NIN BU KADAR KÜÇÜK OLDUĞUNU BİLMEZDİM

 

Kader’e çok inanırım. Ve bu Kader de yazılan her şeyinde çıkacağını bilirim. İşte Kaderde yazılanlardan birincisi, birbirimizden habersiz iki Mudurnulu Kutsal Yolculukta aynı Kafileye düşüyoruz. İkincisi ise Medine de gezerken Dünya nın dört bir yanından gelmiş insanın arasında bir batımki Bolu Maliye Çalışanlarından Mudurnu’nun Eniştesi İlahn DİNÇ ağabeyimizi görüyorum. Karşılıklı bakıştık ve selamlaştık. Daha önce geldiğimizde de tesadüfen karşılaşmıştık, İlhan beyle…

 

Demekki Kalpler karşılıklı, oradan ayrılıyor ve camiye Namaz için yöneliyoruz. Camide İlhan beyle yine karşılaşınca, gelin bakın burda Başka Mudurnulularda var deyip, guruplarının yanına götürdü. Baktıkki, Mudurnu Esnaflarından Terzi İhsan ÖZBEY amca Alpagut Köyünden İsmail arkadaşımı görüp namaz esnasına kadar hasret gideriyoruz.

 

Namaz sonrasında, Mescidi Nebevide dolaşırken birde baktım Örencikli Hacı Amca, hemen yanına vardım ve oturdum. Namazını bitirdi ve selam verdikten sonra yanında beni görünce hemen kucakladı. Ve daha sonra Babas tan Hacı Fikret abi ile karşılaştık, demekki Kaderimizde bunlar yazılı ve bizlerin bu kutsal Topraklarda buluşmamız yazılmıştı.

 

Peygamber efendimizin şehrinde Medine de 5 gün misafir olduk. Buradaki misafirliğimiz esnasında Geziler düzenlenerek, UHUD dağı na Kıbleteyn Mescidine giderek ziyaretlerde bulunduk.

 

Rabbim bu Kutsal topraklara Tüm İnanan Müslüman kardeşlerimizi gelerek ibadet etmeyi nasip etsin.

 

Bir sonraki Yazımda Allahın EVİ KABE ye yolculuk. Aydın ÖZPELİT MEKKE

WWW.MUDURNUHABER.COM

NİSAN 1 ŞAKASI HEYECANLANDIRDI

Çok kıymetli okurlarımız, sizlere Bolu ili ve ilçelerinden ve özellikle Mudurnu ilçemizden en güncel haberleri vermeye gayret ediyoruz.

Şu ana kadar yaptığımız haberlerimiz ile Tüm Dünyadaki Mudurnulu hemşehrilerimizi ve sizleri aydınlattık ve aydınlatmaya devam edeceğiz.

Mart 2011 tarihinde bir ağabeyim, Mudurnu’da insanlar çok mutsuz bu yıl 1 Nisan şakası ile bir hareketlilik gelsin teklifinde bulundu.

Bizde bunun üzerine EVET dedik. Ve planımızı başlattık. Mart ayı içersinde  Mudurnu ya MİLYON dolarlık yatırım başlığı altında bir manşet ile Proje merak edilsin ve insanımız hareketlensiz amacı ile detayları bildirmedik.

30 Mart 2012 gecesinden itibaren Planımız hız kazandı ve  düzenlediğimiz  1NİSAN şakasının detaylarını paylaştık.

Mudurnu ilçesine bir Japon Türk ortaklı yatırımın yapılacağını ve Uçak parçası imalatı yapılarak Mudurnu da 1000 kişilik bir  işçi istihdamedileceğini duyurduk.

Aslında insanımız verdiğimiz bu tüyolardan 1 NİSAN şakası olduğunu anlaması lazımken, maalesef   bu şakayı çoğu insanımız gerçek zannedip telefon edenler, o civardaki tarlasını satıver diyenler, e-mail atanlar oldu.

Tabiiki, Mudurnu’ya gelebilecek her yatırım çok güzel, ama böyle bir yatırımın gelmesi söz konuus olamaz. Ayrıca, birakın 1000 kişilik istihdamı Mudurnu da şu an çalıştıracak işçi bulamama sıkıntısı yaşanıyor. Haberimizden 1 gün öncesi Mudurnu Tavukçuluk Belediye Haporlör sistemizden Eleman alımı için ilan anonsu verdi.

Gelelim, Yüzüncü yıl köyüne, orası benim Annemin ve Dayılarımın olduğu bölgedir, belki yaptığımız bu  1NİSAN şakası haberinden sonra o bölge de de canlılık olur düşüncesindeyim. İlk örneği bu gün yaşandı bile, Coco Cola firması Reklam filminin bir kısmını Yüzüncü Yıl köyü merkezinde çekti.

                          BU HABER BİR NİSAN ŞAKASI DEĞİL

Şimdi  verceğim bu haber ise bir Nisan şakası değil tamamen gerçektir. EVET Mudurnu ilçesine Bir Milyon Dolardan daha fazla yatırımın yapılacağı artık kesinlik kazanmıştır. Bu gün  Taşkesti Sarot Termal Vadi Ortaklarından  Mehmet Emin YERDELEN ile sohbetimizde, Mudurnu ilçesine  Milyon Dolardan daha fazla bir yatırım için gerekli tüm çalışmanın bittiği müjdesini verdi. Mudurnu ilçesinde yapmayı düşündükleri projeden vazgeçmediklerini belirten Mehmet Emin YERDELEN  detayların yakın bir zaman içinde kamu oyu ile paylaşacaklarını ve Taşkesti gibi Mudurnu ilçesininde Termal  Turizmden kazanç sağlamasının artık zamanınınçoktan gelip geçtiğini sohbetimiz esnasında belirtti.

Buda  MUDURNU için iyi bir haberdir.

 Sevgi ile kalın…….

Aydın ÖZPELİT

Mudurnu Haber www.mudurnuhaber.com

 

AKŞAM ŞİİRİ BUNLAR

AKŞAM ŞİİRİ BUNLAR

gelin dostlar gelin
akşam şiiri bunlar…

sıcak sıcak
yürek yürek
buram buram sevgi
aşk hasret kokuyor.
el işi gönül işi
kalem işi bunlar…

sözcükleri nakış nakış işli
mısraları motif motif süslü
hasretlerde dile gelmiş şiirlerim var…

mayası sevgi
suyu gözyaşı
aşk ateşinde pişmiş
gönül potasından taşmış
sevgi deryası bunlar
sevdalılar bunu anlar…

anana babana
bacına balana
eşine dostuna
okula giden yavruna
yavukluna daha nice hediyelerim var.

her derde deva
şiir mani rubailerim var.
geçim derdini unutturur
aşk rüyasında uyutturur
gurbete düşmüş sevgilinin
hasretliğini avutturur.

daha neler var daha
sevgiyi bilenlere bedava! ..

manilere de buyrun;

şapkası var hasırdan
yeni gelmiş mısır’dan
sevgisiz taş kalpli o
kalbindeki nasırdan…

yar peçeni aç da gel
al bohçanı kaç da gel
yoluna güller döktüm
gece saat üçde gel…

tabağımda üzüm yok
el kızında gözüm yok
yarim bana darıldı
barışmaya yüzüm yok…

hadi yanaş abim,ablam
söz söz dize dize dolu tablam…

değirmenin arkı yok
hem arkı hem çarkı yok
şu hercai gönlümün
kelebekten farkı yok…

yarim seni sorarım
esen seher yeline
şu gönlümü bağlarım
saçının her teline…

gergef bezeten güzel
gönlüm azıtan güzel
iğnesinin gözünden
beni gözeten güzel…

gerdanı allı güzel
mor donu güllü güzel
döne döne oynuyor
her yanı zilli güzel…

hicranlı sevdalardır yürek yakan
gönül kasırgasından sizlere
sevgi esintileri getirdim
bahar kokan…

sevgiliye sitem şiirlerim var! ..

ben allı morlu güller döktüm yollarına
sense harlı korlu küller döktün kollarıma…

yakmayın siz ağıtı
dinleyin şu beyiti:

fala bakmaz istersen, iç telveli kahveyi
dile düşmek istersen, seç cilveli kahpeyi..

sevda şiirlerime de bir bakın.

kınan oldum parmağına yakıldım.
güzeller içinde sana takıldım
al gül olup bağlarına dikildim.
sulayıp koklayıp sevmen mi dilber?

dağları delerdim tek bir sözünle
yaşamdan bezdirdin bin bir nazınla.
yalanın,riyanla,sahte yüzünle
hicran ateşini sen yakıyorsun.

sevdiğim bakınca sevda gözüyle
dalımda açıyor gülüm yaprağım
dilinden dökülen veda sözüyle
serpilir üstüme ölüm toprağım…

gönül deryasından sevgiler damla damla
dolmasın gönlünüz hicranla gamla…

gelinlere de söylenecek sözlerım var:

gergef işleyen gelin
yari düşleyen gelin
şu garip yüreğime
sevda düşüren gelin…

pınara geldi gelin
el ettim güldü gelin
yari beklediğimi
nasıl da bildi gelin….

badeleri iç gelin
gerdanını aç gelin
bağımdaki gülümsün
kokuları saç gelin…

sevdaya düştü gelin
dağları aştı gelin
ne karaymış yazısı
kötüye düştü gelin…

bağıma geldi gelin
gül verdim aldı gelin
meramı gül değilmiş
benimle kaldı gelin…

delikanlılar var sırada
bu arada:

sevdiğine kul oğlan
çiçeğine dal oğlan
dağlar geçit vermiyor
gece bizde kal oğlan…

bahçası gülsüz oğlan
parasız pulsuz oğlan
yarini alamamış
üst başı çulsuz oğlan…

dağlarda seken oğlan
hasretlik çeken oğlan
gördüğü kurda kuşa
derdini döken oğlan…

saçın uzatan oğlan
bıyık kazıtan oğlan
saçına boncuk dizip
işi azıtan oğlan…

uzaktan bakma teyzecim,amcacığım…
yaşınız ne olursa olsun sizin içinde dörtlüklerim var:

yar saçını taratmış
mevlam neler yaratmış
gönül ferman dinlemez
yaşın olsa da altmış…

yare bal kaymak gitmiş
o da yarime yetmiş
gönüller kocamıyor
yaşlar olsa da yetmiş…

yıllar çabuk geçerken
gül yaprağın dökerken
hayat yine güzeldir
yaşın olsa da seksen…

gönül gözüyle baksan
kalpten kalbe aksan
kış kapıya gelirmiş
yaşlar olunca doksan…

aşığız biz gül yüze
bal damlayan her söze
‘sessiz gemi’ kalkacak
yaşlar gelince yüze…

askere gidecek kınalı yiğitlerimi hiç unutmadım.
alın da astınızı,üstünüzü dostunuzu sevindirin:

davulla zurnayla göreve gider
ana baba eş dost bayramın eder
kışlaya varınca dağılır keder
askerlik andını içer Mehmetçik.

vatan için silah alır eline
yiğitlik türküsü dolar gönlüne
yurduna göz diken hain zalime
namludan kurşunu saçar Mehmetçik.

kimi topçu tankçı kimi piyade
vatanın sevdası yardan ziyade
en ileri safı tutar cephede
çiğneyip düşmanı geçer Mehmetçik.

dinleyin beni
bakın şu dörtlüklerime bir de
her mısrası dermandır derde.:

gurbet elde olunca
zulüme ne gerek var
yardan ayrı kalınca
ölüme ne gerek var…

can kuşun nefesiyle
dirildi bu bedenler
şimdi selâ sesiyle
dönmüyor bu gidenler…

kişi darda kalınca
yakınları el olur
aşkı yarda bulunca
dikenleri gül olur…

eğleşir tanrı kulu
‘iki kapılı handa’
insanlığın yolu
barıştır bu cihanda…

kefesi sevgi dolu
gönüller bir terazi
her insan tanrı kulu
tartma kinle garezi…

gönül denilen kantar
nice sevgiler tartar
cömert ol sen sevgide
sevgi verdikçe artar…

bu gök bu deniz bu yer
yaşamda bir sahneymiş
kürkler kostümler meğer
bu dünyada sahteymiş…

öğretmen ve öğrenci için söylemlerim var:

barışta güvercin savaşta şahin
geçit vermez dağda yoldur öğretmen…

gazimin diktiği ulu çınarda
yaprağa çiçeğe daldır öğretmen…

yunus Veysel gibi çalıp söyleyen
aşığın sazına teldir öğretmen…

kardeşliğe yürüyün
sevgi ile büyüyün
bu günümüzü veren
atamızla öğünün…

senin asil kanın var
şöhretin var şanın var
dünyada hiç olmayan
tek çocuk bayramın var…

büyük kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemâl Atatürk için ne dense azdır:

sayesinde yükseldi minareden ezanlar
laikliği bilenler Ata’mı iyi anlar…

mavi gözü dalgalı derin okyanus gibi…
O barışa sevdalı Mevlâna Yunus gibi

namerde aman vermez Ata’mı sen de tanı
dişiyle tırnağıyla kurtardı bu vatanı…

bu vatanın uğruna döküldü nice kanlar
ata’mın değerini yurdunu seven anlar…

şehit kanıyla dolu her karışı bu yurdun
düşmana geçit vermez destanlar yazan ordum.

verdiği ilimlerle karanlığı boğarız
Ata’mızın izinde bir ölür, bin doğarız…

daha bitmedi gönlü sevgi dolu
yolu Atatürk yolu
dostlarım daha bitmedi
yarin yine beklerim..

abdullah atay diyor ki;

kalbimde yeriniz var
dostluğunuz bana kar
yarın yine beklerim
bu günlük de bu kadar…

açma herkese derdini
sırrını kendine sakla
dostlar kalın sağlıcakla…

Not:Bir simitçi çocuktan esinlenerek yazmağa çalıştığım duygularımdı.
 Abdullah ATAY  MUDURNU HABER MUDURNU www.mudurnuhaber.com

Ayıp Olur!

sc lottery

Ayıp Olur!

Uzun zaman önce okumuştum. Kızılderili reisi “beyazın” dalaveresiyle ve hileleriyle baş edemeyip çaresiz Topraklarını devrederken beyaza derki Toprağa tüküren kendine tükürür, tabiat sevgisini, doğada insanoğlundan başka yaşayan canlılara olan sevgiyi, saygıyı bundan daha iyi anlatan bir söz yoktur.

Kültürümüz teknolojik imkânlar ölçüsünde hızla gelişemediğinden ya da insanoğlunun doğal yapısı bu kadar hızı kaldıramadığından karmakarışık, sorumsuz, doğaya, çevreye, hayatı paylaştığımız diğer canlılara saygısız, bir hayat yaşıyoruz.

Geçen gün yolda seyir halindeyken karşıdan gelen bir araçtan yolun kenarına büyük bir çöp torbası fırlatıldı. Bunu görünce o an plakasına bakmaya fırsat olmadan gerçi; plakasını alsam nereye bildirecektim ve ne diyecektim? “Türkiye’de böyle bir merci varmıydı ve sonuç alınırımıydı.”Kızılderili reisinin söylediği sözü hatırlayıp çevreye daha dikkatli bakmaya başladığımda gördüğüm manzara şahit olduğumdan farklı değildi aslında yolun kenarları pet şişe, poşet ve diğer atık maddelerle dolu idi. Adı üstünde doğa insanların takındığı maskeyi takmadığı için kar kalkınca kendisini nasıl kirlettiğimizi olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu.

Şimdi nereden başlamalı “temizlik imandan gelir”lafını adım başı kullanıp her yerin çöplük gibi oluşundan mı?

Çoğunluğun koro halinde çoluk çocuk ve onların geleceği için yaşadığını söyleyip; Onlara pislik içinde yaşamaz bir dünya bıraktığımızın farkında olmayışımızdan mı?

Endüstrinin insan yaşamına getirdiği kolaylıklara sevinsek mi hayatımızdan neleri götürdüğüne üzülsek mi?

Bu sorunun çözümünü Anadolu insanı bulmuştu aslında çok değil on beş yirmi yıl önce hiçbir şeyin atığı olmaz her şey doğada yok olacak hale gelinceye kadar kullanılırdı. Karpuz kabuğu doğranıp ineğe, ineğin önünden artan iri saman eşeğe, ekmek yapılmayan kepek köpeğe verilir çöp atık madde bir şey olmazdı.

O zamanlar soba yâda ocak başında komşularla, eş dostla berber yenen kalbur dolusu elma veya muşmulanın tadına doyum olmaz, yapılan sohbetlerde öğrenilen bilgiler, görgüler insani değerler için bu günün arama motorlarından sosyal paylaşım sitelerinin öğretilerinden daha değerli olurdu. Şere gelirken kirlenen ayakkabı oluğun giderinde temizlenir kurdun, kuşun su içmesine önem verilir, yazın karıncalar sıcakta yanmasın diye çimenlere su, kışın kuşlar yiyecek bulamaz diye kar düşmeyen yerlere buğday dökülürdü, Akraba eş dost kim olursa olsun saygıda kusur edilmez israftan davranış biçimlerine kadar her şeye dikkat edilir buna dikkat edilmezse “günahtan” önce ayıp olurdu.

”Ayıp olur”Bütün toplumun sosyal sorumluluğunu, davranış biçimini belirleyen sihirli kelimeydi. Anadolu “Ayıp oluru” unuttukça daha hızlı doğayı kirletmeye ve insani ilişkilerini kaybetmeye başladı.

31.3.2012  Mehmet CANTÜRK MUDURNU HABER

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Mudurnu ve Mudurnu Haber

 Günler, Aylar ve yıllar birbirini hızlı bir şekilde geçerek her geçen gün aleyhimize işliyor. Geçtiğimiz hafta sizlerle Mudurnu ile ilgili görüşlerimi paylaşmış ve bu hafta sizlere hangi konularda yazacağımı bildirmiştim. 

İlk Konumuz Mudurnu Esnafı:

*Mudurnu Esnafı ve Mühürlemeler

Bende dahil Mudurnu ilçesinde zorluklar ile Esnaflık yaparken, Şikayet var gerekçesi ile 13 esnaf arkadaşımıza cezalar kesildiğini Haberlerimizde yazmıştık. Kabuk ile kaşınacak vaktimizin olmadığı şu günlerde Mudurnu Esnafından fazla gelenler aradan çıkartılmak mı isteniyor?

Bunun kime faydası olacak?

Hani Mudurnu daha güzel olacak ve Esnaf desteklenecek ti?

Şikâyet var, ayaklarına inanmıyoruz. Şikâyet eden biri Mudurnu ilçesinde yaklaşık 200 e yakın Esnaftan 13 tanesini neye göre şikâyet etmiş, geride kalan esnafa torpil neden geçmiştir?

Bu şekilde davranılarak Esnafın morali bozularak bir Şikâyet mekanizmasımı oluşturuluyor?

Mudurnu ilçesine yatırım yaparak zor şartlarda Dükkân açmış bir kişiye yardımcı olunacağına Dükkânının Mühürlenmesi hiç hoş bir hareket değildir.

Zaman, geliyor siftah etmeden evine dönen Esnafa haksız yere yerel yönetim tarafından kesilen Cezalar Mudurnu’da Esnaflık yapmayın dercesine anlaşılmaktadır.

*Mudurnu Haber ve Siyaset

Siyaset olarak tarafımız ne kadar belli olsada her kesimden okurumuzun olduğunun farkında lığı ile birlikte yelpaze şeklinde bir yazar kadromuzun olduğunu dikkatizi çekmek isterim. Yazarlarımız, yazdıkları yazılar ile sorumludur.

 *Mudurnu Haber ve Turizm

Bizler Mudurnu Haber olarak Mudurnu turizmi ve tanıtım hizmetleri için çalıştık ve çalışmayada devam ediyoruz.

*Mudurnu Haber ve Hedefimiz

Birliktelik sağlanarak Mudurnu Ekonomisini canlandırmak ilçemizde somurtan yüzlerin yerini  gülen yüzlerin alması için çaba göstermeye devam edeceğiz.

www.mudurnuhaber.com

 

Darbe!

Darbe!

             Yaşadığımız çağ bilgi çağı ama endüstrinin hızlı yaşam biçimi olayları aklıselim içinde tartışmamızı engelliyor. 1997 Şubatında e-posta darbe ile parlamentoya dayatılan sekiz yıllık eğitim sistemine geçişin gerekçeleri arasında öncelikle “imam hatiplerin” önünü kesmek bu gidişin önüne geçilmese”İslamcılar” 2025 lerde iktidara gelir diye yapılan e-darbe ve fiili darbeler karşı olduğu her şeyin en çetrefillisini terörden, ekonomiye memleketin başına bela etmiştir.

Dönemin muktedirlerince bin yıl devam edeceği söylenen post modern darbe sivil irade tarafından kabul görmemiş olacak ki beş yıl sonra 2002 yılında başbakan adayı bile belli olmayan AKP’yi iktidara taşımıştır.

Bu süreç içerisinde sekiz yıllık kesintisiz eğitimin olumlu yâda olumsuz yönlerini, imam hatipler açısından sorun olmasa da, sanayiye ara ve teknik eleman yetiştiren meslek okullarında sıkıntılar olduğu biliniyor. Geçmişte mağdur oldukları söyleyen bu günün muktedirleri de 28 Şubatın 15.yıldönümünde rövanş alırcasına ana sınıfından lise sona kadar on yedi milyon öğrencimizin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konuda aklıselim ve olgunluk içinde tartışarak geleceğe yön vermek eğitim, sağlık, adalet gibi konularda mümkün olabilen en geniş uzlaşma sağlanarak karar verilmeli, yapılacak olan yeni anayasa içinde toplumun her kesiminin görüşü ve önerileri alınarak çağımıza yakışır toplumumuzun yeni yol haritası çizilmelidir.

1980 yılında topluma giydirilen deli gömleği bir an evvel çıkarılmalı ,”iyi çocuklardan” katil, azmettirenlerin yargılamadan muaf ”tekbir allahüekber” diyerek insan yakanların zaman aşımından kurtulamayacağı hukuksal ve demokratik düzen yaratılmalıdır.  

          A.İ.B.Ü ve Haytalar Konağı, Meslek Yüksek Okulu

          Geçtiğimiz yıl yapılan bir protokolle Haytalar Konağı Abant İzzet Baysal Üniversitesine Uygulama amaçlı kullanması için devir edildi ancak hiçbir tamir bakım yapılmadan A.İ.B.Ü yönetimi tarafından “masraflı olacağı gerekcesiyle”sesis sedasız iade edildiği duyduk.

Kamusal bir sorumluluğu’da bulunan Üniversite yönetimleri tarihi kültürel varlıklara anıtsal eserlere sadece ticari açıdan mı bakmalı? Geçtiğimiz haftalarda basında A.İ.B.Ü ana yerleşkesine yaptığı sosyal tesise iki trilyon para harcandığı yazıldı. Mudurnu’daki önemli anıtsal eserlerden biri olan Haytalar Konağına bu paranın beşte birini ayrılamazıydı!

İlçemizin anıtsal eserleri tarihi evleri açısından çok önemli olan ve 2009 yılında açılıp öğrenci alınmayan Mimari Restorasyon bölümüne önümüzdeki yıl öğrenci alınması ve dört yıllık fakülte açılması konusunda alt yapısı hazırlanıp gündeme getirilmelidir.

Bu arada konu üniversiteden açılmışken Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksek okulunun ilçemize sosyal, kültürel ve akademik alanda katkılarını sağlamamız lazım ne yazık ki bu alanda topluma sosyal alanda öncü olması gereken akademik çevre ile ilişkilerimizi geliştiremedik. Olumlu iş birlikteliği kurulamamsında bizde yâda Yüksek okul yönetiminde ne gibi hata ve noksanlıklar var masaya yatırılması gerekir.

          Çevre kirliliği  

          Yoğun kış yaşadık ama bahar geliyor bir taraftan tavuk memleketiyiz diye övünürken planlı belirli alanlar yaratamadan satanla alanın inisiyatifine bıraktığımız ve her yere kondurulan tavuk çiftliklerinin atıklarını sağda solda yol kenarlarına döküp gelen geçene raklamımızımı yapacağız,

          İlçemizin Munduşlar ve Yeniceşıhlar köyleri ovasında son yıllarda pazarlarda aranılan marul ve havucu yetişirken yirmi sene önce suyunu içtiğimiz Mudurnu çayının şimdi mikrop yuvası olan suyunun temiz akmasını nasıl sağlayacağız.

          İlçemizde yapılacak olan hastane yerini inatlaşmayı bırakıp nasıl çözeceğiz…

          Halvet

          Yine geçtiğimiz hafta Mudurnu Kaymakamlığı,Milli eğitim Müdürlüğü ve Şeyhül İmran vakfı organizasyonuyla M.Akif Ersoy’dan anekdotlar,Halvetilik ve Mudurnu bağlantısı konulu söyleşi yapıldı.Söyleşinin çağrıcıları arasında Mudurnu Kaymakamlığının olması ve Valimizin katılımı nedeniyle  daire amirlerinin ve öğrencilerin katılımı ile salon dolu idi..ancak mimari olarak ses akustiği düzgün salonlar yapamadığımızdan sesler yankı nedeniyle tam anlaşılmıyordu.

Ayrıca Halvetilik konusu ilköğretim çağındaki çocuklara göre bir konu olmadığı konuya ilgisiz kalışlarından belli idi.Halvetilik konusunun  tarihi ve kültürel anlamda Mudurnu’ya bir katkısı olacaksa bu tür sunumların konuya yoğunlaşmış katılımcılarla yapılmasında fayda var konuk  yazarda  bunu açıkça belirtti.

Sunumda  Mudurnu bağlantısından çok Halvetilik anlatıldı.Söyleşi sonunda soru cevap olsaydı bende  öğrenci olsaydım babam yada dedem bırakın erbaini haftalık halvet yapsaydı…evimizin ihtiyaçlarını kim karşılayacak..benim kontörü,dershane parasını,akşam ekmeği,market Pazar alışverişini kim yapacak yani halvetin günümüzdeki yaşam biçimine denk gelir karşılığı nasıl olacak  diye sormak isterdim.?

          Eğitim

         Son günlerde ilköğretim öğrencilerin ellerinde Arapça ve Türkçe meali olan dua kâğıtları gördüm. Ellerinde bu kâğıtları gördüğüm öğrencilere sorduğumda sosyal vb. öğretmenleri tarafından kutlu doğum haftası nedeniyle verildiğini bu duaları yüz defa okumalarını okumazlarsa günaha gireceklerini eksik okurlarsa başkalarının günahına da girecekleri söyleyerek çocuklar yönlendirmeye çalışılıyor.

          Bu yönlendirmeleri yapan arkadaşlara önerim bu memlekete faydalı insan yetiştireceksek önce farklılıkların zenginliğimiz olduğunu öğreneceğiz. Sonra ne iş yapıyorsak severek ve layıkıyla yapacağız.

         Çocuklarımıza fen bilimi, coğrafyayı, matematiği, sosyolojiyi, mantığı, felsefeyi, dil bilgisini, ana dilini, Türkçeyi, edebiyatı iyi öğretirsek iyi insan yetiştirmiş oluruz önce iyi insan yetiştiremezsek ne iyi meslek sahibi nede iyi  “inanan” yetiştirebiliriz.

15.03.2012

Mehmet Cantürk

www.mudurnuhaber.com

 

MANİLER (19)

MANİLER (19)
 
Dostluklar bir değirmendir.
Taşları iki gönül.
Suyu gözden göze akan bakış
Buğdayı tatlı dilli içtenlik 
Unu ise sevgidir…

 
Ateşin özelliği
Dumandandır közdendir
Kişinin güzelliği
İmandandır özdendir.
 
Damaklara tat olmuş
Mudurnu’nun horozu
Şimdi mazide kalmış
Atayların gazozu.
 
Tüm cihana nam salmış
Mudurnu’nun tavuğu
Sofralarda çıkartır
Padişaha kavuğu.
 

Yarin gözü sürmeli
Kuşağı da sırmalı
O kuşağı çözüp de
İnce belden sarmalı…Bağımda açan gülsün
Başımda esen yelsin
Hüzünler benim olsun
Yeter ki yüzün gülsün…Yarsız gönül nicedir
Bir karanlık gecedir
Yüreğimde sensizlik
Tükenmeyen acıdır…Yar gönülün incisi
Baharın gül goncası
Yari ele gidenin
Dinmez yürek sancısı…

Bahar gelmiş neyleyim
Yar yanımda olmazsa
Nerde gönül eyleyim
Yar bu gece gelmezse…

Gerdanda benin güzel
Mor donda tenin güzel
Ela gözlü sevdiğim
Bu gönül senin güzel…

Gerdanı akça gelin
Gel bize sıkça gelin
Hasretinden üşüyom
Sar beni çokça gelin…

Yoksan sen kıştır yazım
Yürekte keskin sızım
Darağacında bile

Seni görmek son arzum…
Saçlarında yel olsam
Uçlarında gül olsam
Vuslatın ateşinde
Duman olsam kül olsam…
 
 
 

Çayır başı madımak
Ne hoş olur tadı bak
Seveni sevdiğinden
Caiz değil ayırmak…Gönül sevgiyle çağlar
Yar yoksa gönül ağlar
Saçının bir teline
Şu gönül ömür bağlar…Gönlüme yağan karlar
Yar olmazsa dinmiyor
İçimde yanan korlar
Yar gelmezse sönmüyor…Yar halimi bilmezse
Yağmur olur gözyaşım
Gönül yari bulmazsa
Hüzünlerdir yoldaşım…

Gözyaşım nehir olur
Yarimin bin ahında
Az aşım zehir olur
Bu aşkın günahında…

Kah ağladım kah güldüm
Şu kısacık ömrümde
Kah yaşadım kah öldüm
Bir zalimin gönlünde…

Yar açınca peçeyi
Gündüz eder geceyi
Yarim benden gidince
Yürek tattı acıyı…

Yine bu gönül mahsun
Hicran sardı her yanı
Sevdiğim neden yoksun
Neylerim sensiz canı…

 

Abdullah Atay  MUDURNU HABER www.mudurnuhaber.com

TURKCELL,VODAFONE VE AVEA KONTÖRLER MUDURNU FOTOĞRAFÇILIK TA

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Mudurnu ve Mudurnu Haber

Değerli okurlarımız, Mudurnu ilçesinde 1993 yılında başladığımız Habercilik serüveni 2000 yılından bu yana çok Aktif bir şekilde devam ediyor.

Hedefimiz, Mudurnu nun ve Mudurnulu nun sesini duyurmak ve ilçedeki gelişmeleri Dünya üzerindeki Hemşerilerimize ve bizleri seven ve takip eden insanlara duyurmaktır.

Tabiî ki, bunu yaparken zaman, zaman topluma faydası olacak şekilde eleştiriler haberlerde yapmamız gerektiğinin farkındalığı ile birlikte üzerimize düşen görevi yapıyoruz.

Tabiî ki  bu durum bazen en sevdiğimiz insanların bile bize cephe almasına sebep oluyor. Bunun nedeni ile tamamen çıkar ilişkiliği olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hani, bir Atasözümüz var, Yılan kimi sokarsa soksun, Umurumda değil yeterki bana bir şey yapmasın, deriz yaaa…

Ama, aynı Yılan gelip bizi öpse bile, ortalığa bizi Yılan soktu diye avazımızın çıktığı kadar  ses çıkararak taraftar toplamayı düşünürüz. Bu insanoğlunun genlerinde olan bir mekanizmadır.

Mudurnu ve Mudurnu Haber denildiğinde kimileri der, yanlı, kimileri der, yansız, kimileri ise ben bilmem deyip geçiverir. Ama durum bu şekilde olmamalıdır,  Mudurnu da yanlı yansız olmamalıdır. Biz elimizden geldiği kadarı ile yansız davranmaya gayret ediyoruz. Bunuda köşe yazarlarımız ve yazılarından anlamanız çok fazla zor olmasa gerek…

Yanlı, demek sürekli kötü veya sürekli iyileri yansıtmak demek olmamalıdır. Haberine göre zamanı geldiğinde okurlara iyi ve kötü haberleri yansıtmak zorundayız.

Mesela, geçtiğimiz günlerde Okullardaki öğrencilerin sigara içme alışkanlığında çoğalmalar olduğunu haber yaptık. Eğerki Sigara iyi bir şey ise herkes içsin. Ama Mudurnu ilçemizde bile özenti ile Sigaraya başlamış ve Kolları bacakları kesilerek ızdıraplar içersinde ölüm döşeklerinde aylarca bekleyerek vefat edenler geçmişte hatırlıyorum. Bu toplum haberidir, isterdim ki bu haberin altına Eğitimciler, öğrenciler ve Veliler yorumlar ile doldursun ve gelecek nesil in sadece bir özenti şeklinde başladığı illet olan Sigara bağımlısı olacak gençlere yardımcı olunsun.

Ama gördüm ki, sadece okuyup geçmişiz. Okullar da Sigara içen ve Sigara içmeye özenen Kız veya Erkek evlatlarımızı Rehber öğretmenler daha fazla vakit ayırıp mutlaka zararlarını anlatmalıdırlar. Ama işin birde şu yönü var. Eğer Öğretmen arkadaşımda sabahtan akşama kadar Teneffüsleri bir fırsat bilip Öğrencilerin karşısında Sigara içiyorsa, diyecek hiçbir şeyim yok, Çözümü kendiniz bulun. Ben diyeceğimi dedim. Hiç olmasa ilerde ben hatırlatmış ve elimden geleni yapmıştım derim.

Bazı arkadaşlar ise sitedeki bazı haberlerin altına ısrarla değişik isimler ile yorum gönderip, efendim Mudurnu da habermi bulamıyorsunuz da bu haberi yaptınız gibi kelimler sarf ediyorlar. Mudurnu, inanın Bolu ilinin Haber yönünden en zengin ilçelerinden ilk birinci sıradadır. Mesela Nüfusu kalabalık olmasına rağmen bir Gerede bizim kadar gerek yerelde, gerekse ulusalda ismini duyuramaz. Hal böyle olunca da Mudurnu internet ortamında çok reklamı yapılan bir yerdir. Zaman, zaman kötü haberlerde aksetse de, Mudurnu yazdığınızda binlerce fotoğraf ve Binlerce Haber ve yüzlerce videoya rastlarsınız.  Bunda yerel gazeteciler olarak bizlerin rolü çok yüksek. İster, şucu ister bucu, olsun. Mudurnu için çalışıyoruz, her kesin görüşüne sahip çıkılması taraftarıyım.

Gelelim Mudurnu ve Mudurnu spor’a

Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve haber yapmamızdan dolayı çok tepki aldığımız bir konuya gelelim. Arkadaşlar, yapılan iş yanlıştır.  Mudurnu Spor u ben hepinizden çok severim ve sürekli takip eder, haberlerini duyurmaya çalışırım. Ama kimse kusura bakmasın, insanlara zorla Bilet satılması ve üstüne üstlük 5tl 10 tl fazla para alınması yanlıştır dedik. Mudurnu Spor a yardım mı lazım?

Evet…

 O zaman yönetimdeki arkadaşlar ellerine makbuzlarını alırlar ve ileri gelenler ve yöneticiler ile, Fabrika ziyaretleri, iş yeri ziyaretleri yapılır, bunun 100 misli daha fazlası toplanacağına eminim.  Ayrıca, bunun değişik yolları daha bulunur. Bunları illaki burdan saymamız gerekmez.

Yok para toplayamayız, olmaz diyenler çıkabilir. Ama , bende derimki işinize geldiği zaman nasıl toplarsınız, bu tip davranışlardan bazen çok moralim bozuluyor. İçimde şöyle bir duygu geçiyor. Mudurnu da hareketlilik olsun diyemi bu tip işler yapılıyor, ve bunları Habere taşıtmak için hususimi yapılıyor diye aklımdan geçmiyor değil haniii…

Mudurnu’da hakikaten Maddi ve Manevi hareketlilik isteniyorsa , her kes birlikte taşın altına elini sokmalıdır. Her  taşın altına elimizi sokturup, ondan sonrada  uzaktan bakılması, bu Dünya için hoş olabilir, ama ben bu işin Ahiret ayağı ile daha çok ilgileniyorum, bilesiniz…

Bilet satışı konusunda, Burada ben kimseyi suçlamak istemem, iyi niyetli bir davranış olabilir, ama yapılış tarzı yanlıştır. Mudurnu’ya 8000 adep Boluspor bileti gelmiş bu biletler 10 tl yerine 15 ve 20 tl den satılıp , üstü Mudurnu Spor a yardım olsun.Peki, bilet alanların hepsi biliyor mu? Karşılığında makbuz… Aynı şekilde ben insanlardan zorla, para toplasam ve karşılığında herhangi bir makbuz vs kesmesem, benim başıma gelecekleri düşünemiyorum bile…

 www.mudurnuhaber.com

Devamı Haftaya > > > > >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

*Mudurnu Esnafı ve Mühürlemeler

*Mudurnu Haber ve Siyaset

*Mudurnu Haber ve Turizm

*Mudurnu Haber ve Hedefimiz

www.mudurnuhaber.com

“ELLERE VAR BİZE NİYE YOK VE TEVFİK TÜRESİN”

“ELLERE VAR BİZE NİYE YOK VE TEVFİK TÜRESİN”
Mudurnu haber sitemizin dikkat çektiği önemli bir konuyu açıyorum. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun, Kırsal Kalkınma (İPARD) Programı başvuruları 1 Şubat’ta başladı. Tarım Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurulu (TKDK) tarafından girişimciye verilen yüzde 50′lik hibe Kanatlı Eti üretiminde söz sahibi olan İlimiz ve genelinde bu tip bir uygulamadan neden yararlanamıyoruz?

Sebep Bolunun yanıltıcı istatistikî verileridir. Kalkınma planları çerçevesinde Türkiye bölgelere ayrılmış ve düzey 2 bölgesi olarak derecelendirilmiştir.
Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova illeri TR42 bölgesidir. Bolu ilimiz hem TR42 bölgesindeki iller içerisinde, hem de Türkiye’nin 81 ili arasında, KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR TUTARINDA BİRİNCİ SIRADADIR.
Kocaeli ili sanayi gelişmişliği ve tabi doğal olarak ciro potansiyeli olarak hepimizin bildiği gibi en üst sırada.,
Düzce ilinde özellikle deprem sonrası çok iyi çalışılmış, AB fonları ve desteklerden en verimli şekilde faydalanmış, sanayisini ve ticaret potansiyelini geliştirmiş bir il.
Bolu Türkiye’deki beyaz et arzının %35 ini karşılayan bir il. Kişi başına aylık gelir 2011 yılında 7.500 TL olarak açıklandı. Bunun tamamı beyaz et sektöründen geliyor değil. Yine 2011 verilerine göre bankalardaki mevduat hatırladığım kadarıyla 970 milyon TL (eski değer ile 970 trilyon) . Bunun sadece 170 milyon TL si şirketlere ait dönen mevduat idi. Geri kalanı yastık altı yani..!!! Rakamları yüzeysel hatırlıyorum.
İşte maalesef bütün bunlar Kalkınma Planları çerçevesinde verilen desteklerden faydalanmamıza engel teşkil etmektedir.

Yatırım yapan yok. Yastık altı garanti. Yatırım yapanlarında bu desteklerden faydalanılamadığı için diğer bölgelerdeki rakiplerine göre rekabet şansları azalıyor. Bu bahsettiğim konu sadece tarım ve hayvancılık alanında değil sanayi ve endüstri konusunda da böyle.
Aslında dengesiz bir gelir dağılımı da söz konusu.. Tavukçuluk sektöründe daha 60 lı yıllarda Amerika’da bile yokken, Bolu da Sn. Tevfik Türesin sayesinde sözleşmeli üretim modeli uygulanmış ve on binin üzerinde aile yıllarca gelir elde etmiştir. Bugün bu kümeslerin birçoğu boş diye biliyorum. Büyük potansiyelli çiftlikler mevcut. Taa Erzurum’dan gelip Mudurnu’da kümes için 50–60 dönüm arazi arayanları biliyorum.
Zaten küçük üretici bu desteklerden faydalanabilecek imkânlara maalesef sahip değil. Çünkü % 50 hibeye % 50 eş finansman gerekiyor. Bu eş finansmanı kredi kullanıp sağlamak zorunda. Ama, karşılığında gösterebileceği belki üç beş dönüm arazi. O da belediye sınırları dışında olunca zaten bankalar teminata kabul etmiyorlar.
Artık, turizm, tarım hayvancılık ya da sanayi konusunda Bolu yönünü belirlemelidir. Kalkınma sadece il bazında düşünülemez, ilçeler ve köyler ile birlikte düşünülmelidir. Ama biz sürekli ilçelerden büyük şehirlere göç veriyoruz. İlçelerde yatırım yapılmıyor çünkü ilçelere yapılan tesislerin arazi değeri yok, eleman bulmak sıkıntılı, lojistik sıkıntılı. Turizm yatırımları konusunda, işletilen ya da kurulacak olan tesisler ile ilgili endişeler söz konusu. Bir kaç kişinin şahsi çabası ile bir yere varılamıyor.

Ama yine de özellikle ilçelere ve köylerimizi yatırım yapılmalı, yastık altı para ticaret yoluyla, yatırım yoluyla piyasa da dönmeli. Potansiyelimiz ortaya çıkmalı ki ilimize verilecek desteklerin verimliliğinden ve değer artışından, emin olunduktan sonra arkası gelir. Bu konuda değerli temsilci ve yöneticilerimizin de üzerlerine düşeni yaptıklarına ve yapacaklarına inanıyorum.
Bu vesile ile bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum ;
Sn. Tevfik Türesin 19. Dönem milletvekili olduktan sonra 1993 yılı Bolu’nun yatırım yılı olmuş, Cumhuriyet tarihinin en büyük devlet yatırımları yapılmıştır.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi: 34 milyar TL. (ödeneğinin bir kısmı değerli Bolu büyüğümüz Sn. İzzet Baysal’ın kurduğu vakıf tarafından bir kısmı da devlet tarafından karşılanması planlandığı halde, bir önceki hükümet zamanında ödenek çıkmadığından yarım kalan inşaat için bizzat kendisi iki gün maliye bakanının kapısında bekleyerek bu ödeneği çıkarttırmış ve üniversite binasının açılmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca kanunen bu üniversiteye şahıs ismi verilmesi yasak olduğu halde kanun değişikliği için mücadele vererek Türkiye’de bir ilki başarmış ve üniversite isminin İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ olmasını sağlamıştır)

İl Bayındırlık Müdürlüğü: 9 milyar TL
Karayolları (Yapım, bakım, onarım) : 196 milyar TL
Karayolları Otoyol Yapımı: 696 milyar TL
Bolu Tüneli (Tamamı 6 Trilyon) : 1.100 milyar TL
Köy Hizmetleri Müdürlüğü: 65 Milyar TL
Milli Eğitim Müdürlüğü: 170 milyar TL
Orman Bölge Müdürlüğü: 19 milyar TL
Or-Köy Baş Müdürlüğü: 20 milyar TL
Özel İdare Müdürlüğü: 16 milyar TL
İl Sağlık Müdürlüğü: 43 milyar TL,
Gençlik Spor İl Müdürlüğü: 4 milyar TL
PTT Başmüdürlüğü: 180 milyar TL
TEK müessese müdürlüğü: 52 milyar TL
TOPLAM: 2 Trilyon 604 milyar TL.

Ve bu devlet yatırımlarının gerçekleşmesine milletvekili kimliği ile katkılarının yanında yaşamı boyunca kendisini doğduğu Bolu’ya adamış ve YATIRIM YAPMIŞTIR. Şahsi gayretleriyle, halen çalışmakta olan, Mudurnu Tavukçuluk, Gentaş, Bolpat, Seben Süt fabrikalarını ilimize kazandırmış, büyük baş hayvancılığın bölgede gelişimi ve köy yaşamının devamlılığı için mısır silajı yem bitkilerini ekerek çiftçimize örnek olmuştur. Yine bu işletmeler sayesinde dolaylı yollardan irili ufaklı pek çok işin kurulmasına vesile olmuştur. DEVLET İMKÂNLARINI KULLANMADAN KENDİ ÖZ KAYNAKLARI VE HALKTAN ORTAKLIKLARLA YATIRIMLAR YAPMIŞTIR. İsteyen istediği yerlerden bu bilgilerin doğruluğunu teyit edebilir. İleri görüşlülüğü ile tarım ve hayvancılığın büyüyüp gelişmesi için önce tabanın yani üreticinin desteklenmesi gerektiğini meclis konuşmalarında sürekli dile getirerek bu politikaların üreticilerin lehinde gelişmesi için azami gayreti göstermiştir.
İleri görüşlülüğü ile Mudurnu’nun eğitim göçünü önlemek, sanayinin ara teknik elaman ihtiyacını karşılamak için kendi arsasını verip inşaat tahsisini çıkartıp çok amaçlı Endüstri Meslek Lisesi formatında ülkemizin 2.büyük okulunu yaptırmıştır. Maalesef bugün bu bina YİBO olarak hizmet vermektedir. Oysaki amacına uygun hizmet ediyor olsa idi, bugün Mudurnu’ya Göynük’ten, Nallıhan’dan, Seben’den, Taraklı’dan hatta diğer uzak ilçeler ve Bolu Merkezden Mudurnu’ya öğrenci gelecek, hatta aileleriyle birlikte geleceklerdi.
Bunun yanında kendisinin de söz etmekten hiç hoşlanmadığı “hayır gizli olur, gösteriş için yapılmaz, unutulur hatırlanmaz hatırlattırılmaz” dediği, başkalarından duyduğum hayırseverlik faaliyetlerini yazmak istemiyorum.

Bildiğim ve istediğim bir tek şey var. O da Sn. Tevfik Türesin’in örnek alınmasıdır. Ömrünü verdiği değerleri kaybetme riskine rağmen MEMLEKETİME YATIRIM demiştir. Ha bu arada “koca Mudurnu Tavukçuluk niye battı? Diyenleri duyar gibiyim. Bana 2001 krizinde batan binlerce firmanın neden battığını, ya da bu gün koca koca ülkelerin neden battığı sorusunun cevabını versinler ki istedikleri cevaba ulaşsınlar. Kulaktan dolma bilgiler ve dedikodular ile değil araştırıp rakamlar ve belgelerle konuşulsun lütfen. Yapılamıyorsa da konuşulmasın. Zira dinimiz gözle gördüğünüze bile en az iki şahit ister. Kaldı ki Sn. Tevfik Türesin’in katkılarıyla bu gün Türkiye de ve Bolu da beyaz et sektörü bu kadar gelişmiş ve yaptığı yatırımlar halen çalışmakta, binlerce insan istihdam edilmektedir. Bunları sadece Türesin ailesi ve Mudurnu Tavukçuluk için söylemiyorum. Bugün Mudurnu’da ya da Bolu da üretim yapan, istihdam sağlamış, yatırım yapan herkes için söylüyorum. Laf, dedikodu, kavga, değil çözüm üretilmelidir. Rakamlar ile, net ve kesin bilgiler ile hareket edilir ve doğru politikalar üretilir ise bölgenin destek almaması, nufus göçü, dengesiz gelir dağılımı ve benzeri bu sorunlar %50 çözülmüş olur. Geriye sadece uygulamalar ve başarı kalır.
İnşallah Mudurnu’muz , diğer İlçelerimiz ve BOLUMUZ layık olduğu değere ve güzel olan ne varsa her şeye bir gün gelir kavuşur…….
Herkese Saygılarımla Selam Ederim….

Uğur TÜRESİN Mudurnu Haber www.mudurnuhaber.com

 

İstanbul Notları ve Emit Turizm Fuarı

İstanbul Notları ve Emit Turizm Fuarı

 

       Her yıl geleneksel olarak yapılan Emit turizm fuarına katılmak üzere 8 Şubatta Mudurnu’dan ayrıldım. Öncelikle basından heberdar olduğum Panorama 1453 tarih müzesini gezdim üç boyutlu görselliğin ve ses efekt’lerinin yer aldığı müzeyi görmenizi isterim. Fetih 1453 filmide bu günlerde vizyona girdi. Umarım müze ve fetih filmini izleyenler açısından tarih kitaplarında okutulan çoğu hikâyeden oluşan yazılımlarıyla değil fethin çağının en modern ordusuna sahip olmanın ve üstün bir mühendislik hesaplamasının ürünü olduğu anlaşılır.

     Mudurnu Gönüllüleri

      Fuar gözlemlerine geçmeden önce Mudurnulu yâda Mudurnu gönüllüsü, dostu olan sosyal sorumluluk sahibi işi gereği İstanbul’da yaşayan arkadaşların daveti ile toplantılarına katıldım. Günümüzdeki endüstrinin insanı yalnızlaştıran, bireyselleştiren, bölüp, parçalayıp daha çok “tükettirmek”üzerine kurgulanmış yaşam biçimlerine karşı İstanbul’da yağan kara, trafiğe, iş yorgunluğu ve yoğunluğuna rağmen Mudurnu için bir araya gelen arkadaşların azim ve çabasını görünce çok mutlu oldum. Şifai olarak kendilerine ettiğim teşekkürü ve tebriki buradan tekrar ediyorum. Aylık olağan toplantılarına eski Bld. Başkanı Metin Soygür’üde davet etmişlerdi. Oluşumun ismi şimdilik belli değil ama kendi deyişleriyle platform diyelim. Bana sorarsanız ismi de önemli değil önemli olan benim gördüğüm kararlılık, azim ve Mudurnu’ya duydukları sevgi… Platformu oluşturan arkadaşlar kendi yöntemlerince toplantıyı başlayıp katılanların kısa kendini tanıtma faslından sonra misafir olarak davet ettikleri Metin beye söz verdiler Metin Bey başkanlık döneminde neleri yapmaya çalıştığını neleri yapamadığını, başkanlığın okulunun olmadığını ve yaşanılarak tecrübe ile öğrenildiğini Hızır fakı sokak sağlıklaştırma projesi gibi projelerin geçmişten geleceğe kurumsal devamlılık anlamında takip edilerek yapıldığını kurumlar idareciler ve seçilmişler arasında hizmet için dargınlık olmaması gerektiğini vb. deneyimlerini ve Şeyhül-İmran vakfı olarak neler yapmak istediklerini anlattı.

      Söz sırası bana gelince bende dilimin döndüğünce her platformda anlatmaya çalıştığım eksikliğini gördüğüm konuları anlatmaya çalıştım. Kısaca geçmişte neredeydik nereye geldik bu günkü durumumuz, gelecek için planlarımız vb. Bir an evvel bugün ve yarınlar için neleri yapmamız gerektiğini ana başlıklarıyla on beş yirmi kalem tutan ve maddeler halinde gerekçeleri çözüm önerileri ile birlikte anlatmaya çalıştım. Özet olarak şunu söyleyeyim Mudurnu’da bizim eksiklerimizden biriside bizler kurumsal ve sivil sorumlular birbirimize kendimizi ispat etme kabullendirme durumuna düşüyoruz oysa sivil toplumun önünü açsak destekçisi ve takipçisi olsak hep beraber başaramayacağımız iş yok. İşte İstanbul platformunun gücüde burada. Platforma katkıda bulunmaya çalışan arkadaşlar gönüllerince Mudurnu’ya katkı sağlamaya çalışıyorlar ve gönüllü birliktelik ve sorumluluktan açıkçası ben çok ümitliyim.

       Emit

       Ayın dokuzunda gezi ve tanıtım amaçlı Emit turizm fuarına gittim. Genel olarak emit turizm fuarı ile gözlemlerim? Emit büyük bir turizm endüstrisi bu günkü halimizle bu endüstrinin içinden pay alabilmemiz zor. Şirketlere yönelik hafta içleri konferans ve seminer salonları olacak bu hizmetleri verirken butik oteller ve tarihi pansiyon evlerde konaklama olacak yeterli gelmese onarımı yapılan yerler çürümeye terk edilmeyip pansiyonculuğa açılacak. Vs. Bırakın bunları Cumartesi günü değil hafta içi dört otobüs gelse park ettirecek düzeni sağlayamadık. Yirmi yıldır boşa akan sıcak suya bakıp duruyoruz. Vc’lerden ürün satışına birçok sıkıntımız var. Vatandaşa Mudurnu’da yedirdiğimiz tavuğun İstanbul yâda Ankarada’kinden ne farkı var. Burası tavuk memleketi bir fark olmamalımı!   

Fuar ve tanıtımla ilgili bir sürü şey yazıldı söylendi biz tanıtımı iyi yaptık köt yaptık diye bir şey yazmayacağım nedeni Emit fuarı ile gözlemlerimi yukarıda yazdım.Burada sadece şunu söyleyim güzel bir atasözümüz var sevgili Kamuran hocamda yeri geldiğinde çok güzel söyler “Gelinin güzelliği,Damadın harcındandır ”diye bu kadar bütçeye bu kadar köfte…Ben her zaman nerde olursa olsun tanıtıma katılacak arkadaşların STK lar dan ve o ilçede elini taşın altına koyan yani bir anlamda “canı” yananlardan eski eve yüz milyarlarca para harcayıp,personel istihdam edip,kara kışta ısıtıp burayı nasıl yaşatabilirim diyenler “Allahtan sağlık Devletten aylık diyenlerden” daha fazla  sorumluluk alır diye düşünüyorum.Bu yazdıklarımdan şimdiye kadar tanıtım için gidenler sorumluk almaz anlamı çıkmasın herkes elinden geldiğince iyi şeyler yapmaya çalıştı.Tanıtım kimsenin tekelinde değil yaşadığımız yeri tanıtmak tarihini,kültürünü bilmekte insani sorumluluğumuzun gereği.Hep söylerim elli rehberlik belgesi olan bir yerde resmi kurumlarda çalışıp “mesai saati” bittikten sonra yaka kokardını takıp Mudurnu’ya gelen bir misafirimize bırakın tanıtımı gezdirmeyi nasıl yardımcı olabilirim diye soran varsa  beni bulsun Musallaya kadar götürüp baklava ikram ederim.Tv çekimleri turizm festivalleri vb. tanıtımdan sorumlu olan  arkadaşlar düzenli ve devamlı bir çalışma yapılması lazım.Yapılacak bir iki toplantı ile olmuyor.Şimdiden bu seneki ve seneye olacak  festival ve fuarlar için çalışmalar başlamak lazım.Tanıtım işi şehri kamusal ve yerel anlamda idare etmesi gereken ve başka bir sürü işi olan kurumlara bırakmadan sivil toplum üstlenmeli tabi bu kurumların tam desteğini de  görebilmeli.Şu an için sivil toplumda da böyle bir birliktelik yok maalesef.Emit fuarı öncesi Mudurnulu turizmciler 10000 adet ayraç bastırıp fuarda dağıtmak istedik ancak dağıtımda başarılı olmadık.Stantlarda duran arkadaşlar ne dağıttıysa onunla kaldık.

      Emit fuarı ve Mudurnu haber       

       Fuara gittiğim gün Mudurnu haber portal sahibi Aydın beyle görüşmemizde Kamuran hocanın fuara davet ettiğini ama acil işi çıkması nedeniyle gelemeyeceğini söyleyince her gün yüzlerce kişinin Mudurnu’da ne var ne yok diye baktığı sitede haber olması için birkaç fotoğraf göndereyim dedim. Fotoğraf makinemin şarjı Panorama 1453 de çekim yaparken bittiğinden cep telefonum ile ışığı iyi olan yerlerden değişik fotoğraflar çekip akşam arkadaşımın evinden ve gönderecek alet edevatta yanımda olmadığından dolayı arkadaşımın çocuklarından yardımcı olmalarını rica ettim. Onlarda sağ olsun amca bu işler kolay deyip fotoğraflardan birkaç tanesini bluetooth üzerinden bilgisayara oradan da Mudurnu habere attım. Ancak fotoğrafları gönderirken hangi foto gitti diye de bakmadım. Ancak ertesi gün telefon trafiği başlayınca konudan haberim oldu. Fotoğrafları ben gönderdim zaten giden fotolar arasında karagöz, hacıvatla kendimde varım. Fotolara yorumda yapmadım iller ilçeler değişik objeleriyle öne çıkmaya çalıştılar gibi kısa notlar yazdım. Benden bu fotolar kendine ulaşınca Aydın kardeşim İHA haber ajansından aldığı iki fotoğrafla Göynük haberi yapınca beni arayanlar ve aramayanlar neden Mudurnu’nun fotoğrafları ve haberleri yokta Göynüğün var diye üstelik daha fiyakalı diye serzenişte bulundular. Bu konu ile ilgili A)Ben Aydının kasıtlı haber yaptığını hiç düşünmedim. B)Mudurnu haberde 2007 yılından bu yana köşe yazısı yorum vb. yazıyorum bu güne kadar kimsenin yazısına haberine karışmadım nasıl haber yapması gerektiğini söylemedim. C)Bu süre içerisinde haber portalı sahibi tarafından yazdığım yazı ve yorumların hiç birine şunu böyle yaz yâda yazma diye kimse müdahale etmedi ne düşünüyorsam onları yazdım söyledim. D)Ama dışarıdan Mudurnu haberde yazı yazmam gerektiğini söyleyen birkaç kişi oldu. E)Herhangi bir konuda karşı tarafı taraflı davranıyor diye eleştirmek için önce kendimizin tarafsız davranması gerekir diye düşünüyorum. F)Kimse için önyargılı düşünmem ve davranmam çünkü bu güne kadar vicdanları ölçecek bir terazi bulamadı. Bunu en iyi ölçebilecek adalet terazisi şimdilik kamuoyu! G)Ayrıca rekabet iyidir www.mudurnuhaber.com da Emit fuarı ile haber yok o yazmasa ben yazarım diye İlhami Bey  www.mudurnuhaber.org  da Mudurnu nun Emitteki standından nerdeyse canlı yayın yaparak bizi an be an haberdar etti.   

H)Yapıcı haber ve eleştiriler insanların ve kurumların yanlışlarını gösterir doğrunun bulunmasına yardımcı olur. Varsa demokrasilerde yerelde ve genelde önemli olan iktidarda olanın değil muhalefette olanın ne dediğidir ve onun fikri özgürlüğüne saygı duymaktır.

Mehmet Cantürk www.mudurnuhaber.com

Mudurnu 20.02.2012

Mudurnu Haber

Mudurnu Haber