Gelin Manileri(2)

Gelin Manileri(2)
 
Bir dal sevgi paylaşılınca orman
Bir damlası da umman olur.
 
el sözü tutan gelin
bağlarda yatan gelin
açılır saçılırsın
birazcık utan gelin…

gözleri kara gelin
gönlümde yara gelin
ne çabuk da mest oldun
içtiğin şıra gelin…

dağlardan geçen gelin
yaylaya göçen gelin
sevdiğini görünce
gonca gül açan gelin…

gonca güller aç gelin
mis kokular saç gelin
ay buluta girince
al bohçanı kaç gelin…

işin tozutan gelin
gergef bezeten gelin
iğnesi deliğinden
yarin gözeten gelin.
 
ay gelin atlı gelin
dilleri tatlı gelin
yar üstüne yar sevmiş
yüreği dertli gelin…

bağına girdim gelin
gülünü derdim gelin
şükür olsun mevlama
murada erdim gelin…

elinde güğüm gelin
yokluğun zulüm gelin
ayrılık olmasın da
vız gelir ölüm gelin…

yanıma otur gelin
soralım hatır gelin
bu gece gelişinde
bohçanı getir gelin…

gönüle azık gelin
yüreği ezik gelin
yarini eller almış
sana da yazık gelin…

pınar başında gelin
yarin peşinde gelin
her söze meyil vermez
aklı başında gelin…

bağımın gülü gelin
gönlümün dili gelin
davullar dövülecek
haftaya salı gelin..

fistanı morlu gelin
yüreği korlu gelin
hamamdan mı geliyon
gerdanın terli gelin…

bağıma gelen gelin
yüzüme gülen gelin
işveli bakışıyla
aklımı çelen gelin..

dillerin kaymak gelin
her yerin oynak gelin
benimle kalacaksın
yok öyle caymak gelin…

yarini an(an) gelin
aşkıyla yanan gelin
aramıza giriyor
o zalim anan gelin…

 meclisi sazlı gelin
salınır nazlı gelin
dalıp dalıp geçiyor
sevdası gizli gelin…

bu gönül senin gelin
mis kokar tenin gelin
gonca güle benzemiş
yanakta benin gelin…

saç bağın çözen gelin
ellerle gezen gelin
dudağımda güller var
onlarla bezen gelin..

çiçeği taze gelin
dilleri meze gelin
el ayak çekilince
geliver bize gelin…
 
dilleri batan gelin
kurt kuşa çatan gelin
sevdiğine darılıp
yalınız yatan gelin..elinde fener gelin
sılaya döner gelin
yarini eller almış
yüreği yanar gelin…
 
zilleri takan gelin
türküler yakan gelin
gönül bağıma girip
yüreğim yakan gelin…
bağlarda gezen gelin
badeler süzen gelin
el ayak çekilince
yanıma uzan gelin…yarini özler gelin
yolunu gözler gelin
ellerin yari gelmiş
yüreği sızlar gelin…

 
bağlıma geldi gelin
gül verdim güldü gelin
sevdamı gözlerimden
nasıl da bildi gelin…
ağıtlar yakar gelin
yollara bakar gelin
şeker kaymak bal ile
yarine bakar gelin…gözü sürmeli gelin
saçı örmeli gelin
yar üstüne yar sevdin
seni vurmalı gelin…

saç bağın çözer gelin
ellerle gezer gelin
salınıp dökündükçe
yarini üzer gelin…

Abdullah Atay
 
 

Çanakkale’yi geçilmez yapan Mudurnu lu kınalı kuzular

            Çanakkale’yi geçilmez yapan Mudurnu lu kınalı kuzular

            Bu gün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98 yıldönümü törenlerle, panallerle, mevlitlerle kutlanıp gelecek yıldönümüne kadar unutulacak.

            Peki, ne yapacağız başta yaptığımız işleri geçmişi unutmadan, geleceği düşünerek “adam gibi yapacağız ”hiçbir ırkı, dili, dini, düşman görmeyeceğiz… Çalışmadan, üretmeden herkes bize düşman gözü ile bakarsak, bilimi, ilimi, teknolojiyi, sevgiyi, saygıyı, vefayı es geçersek “papazı” imam yaparlar farkına varmayız.

            Doksan sekiz yıl önce atalarımız düşmana geçit vermedi ama biz üç tarafı denizlerle çevrili memleketimizde yeterli deniz taşımacılığı yapamadığımız gibi kişi başı balık tüketimi Japonya’ya oranla 50 kat daha az. Japonya’da yılda kişi başına 500 kilonun üzerinde, Norveç’te 445 kilo, Danimarka’da 230 kilo ve Fransa’da ise 21 kilo balık tüketiliyor.

           Atalarımız düşmanı boğaza gömdü biz  “Kazdağlarında” altın arasınlar diye teslim ettik. Siyanürle beynimize, angusla midemize, gdo lu mısır, fasulye, hormonlu tohumlarla

Genlerimize yerleştiler…

           O zaman ne yapalım; cemaate, tarikata bir gönüllü, partimize bir oy, sendikaya bir üye, başını açıp yâda kapatacak birini aramak yerine kendi işimizde olsa devlet işi de olsa bindiğimiz arabada oturduğumuz koltukta bu yurdun hatta dünyanın, insanlığın bu günlere nasıl geldiğini düşünerek hareket edelim. Makam, mevki, unvanımız ile değil, insanlık için ne üretiyoruz ne gibi katkıda bulunuyoruz onunla övünelim. Kişiliğimizi mal, mülk, makamlar değil, hayata kattığımız değerler belirlesin… Yoksa mal, mülk. Makam elden gidince kişiliğimizde gider.  

           Yanımızda “biat” eden boş kalabalıklar olacağına yazı yazdığımız tükenmez kalem “Faber Casteli, Bic” tükenmez kalemi biz neden icat edemiyoruz diye sorgulayan insanlar olursa işte o zaman tekrar Çanakkale yi geçilmez yaparız.

           Bir çift ayakkabıyı iki kişi giyen Mudurnulu Gaziler,

           Mudurnulu kınalı kuzuların hikâyesini yazmadan yukarıda satırları yazmamın nedeni kimseye ders verme değil kendimizle yüzleşme isteği…

           Musalla Mahallesinden Caferoğlu Abdullah ve Karapınar kavağı köyünden Hasan oğlu Hüseyin 1885 doğumludur 2 Ağustos 1914 tarihinde Harbiye Nezaretince genel seferberlik ilan edilir. O dönem Osmanlının Yemen, Hicaz, Asir, Şam, Arap yarımadasında birlikleri vardır.

            Seferberlik ilanında 29,30 yaşlarında olan Mudurnulu gençler hareket planına göre ikinci bölge “Obüs bölgesi”diye bilinen ve 8. Ağır Topçu Alayı, Bağımsız Ağır Numune Topçu Taburu, 1 ışıldak. Görevi: Giriş bölgesinden geçen düşman donanmasının, Merkez Tabyalarının büyük toplarının ateşlerinden etkilenmeden “İntepe”Erenköy Koyunda demirlemesi veya burasını üs yapacak girişimlerde bulunmasını önlemektir.

            Mudurnulu kınalı kuzular ve mehmetcik arkadaşları canları, Hüseyin dede sağ ayağını, Abdullah dede sol ayağını vererek düşmanın boğazı geçmesine izin vermezler. İki ayakla gittikleri memleketlerine gazi olarak birer ayakla dönerler. Soy ismi kanunu çıktığında Cafer oğlu Abdullah’a bir ayağını kaybettiği İntepe soyadı Hasan oğlu Hüseyin’e Çanakkale’de kaybedilen binlerce fidanların anısına Fidan soyadı verilir.

            İki arkadaşın askerden geldikten sonrada dostlukları devam eder… İsraf olmasın diye bir çitf ayakkabı alıp biri sol ayağına biri sağ ayağına giyer.

           Vatan. Millet, Müslümanlık naralarından geçilmeyip günde altı milyon, yılda iki milyar ekmeğin çöpe gittiği güzel yurdumda bize örnek ve önder olmaya devam ediyorlar.

Mehmet Cantürk

18 Mart 2013

www.mudurnuhaber.com    

 

Açıklama; Abdullah İntepe Musalla mah.Mehmet Yozgatlı  (Cek dayının dedesi)fotoğraf Mehmet Yozgatlı arşivinden alınmıştır.

                  Hüseyin Fidan Karapınar kavağı köyünden Şenol Fidan’ın dedesi

 Fotoğrafta ortada oturan Mudurnu esnaflarından(merhum) Ahmet İğneci’nin kayınpederi

Mudurnu nun Genel sorunları

Kent Konseyi Başkanı Mehmet Cantürk’ün 2 Mart 2013 tarihinde yapılan Mudurnu’nun sorunları ve çözüm önerileri toplantısında yaptığı açılış konuşması.

Merhaba Arkadaşlar; Çağrımıza ses verip geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Yedi senedir konuşuyorum, bu gün fazla konuşmaya niyetim yok…

Daha çok davetli arkadaşların görüşlerine yer verelim isterim. Ancak burada bir ricam var. Mudurnu sorun ve sıkıntılarını konuşan her arkadaş dile getirdiği konu hakkında kendisinin de kapsama alanına alacak çözüm önerisini de söylesin. Bu benim açımdan işim olmasa olmazı. Sonra kimse ben söylemiştim olmuyor demesin.

Kendine dönüp sorunu söylediğim eleştirdiğim konuda ne yaptım diye de sorsun çözümünün parçası olsun. Söylediğim gibi en azından ben buradayken yedi senedir konuşuyoruz. Toplantıda konuştuğumuz konuların hiç birini biz bunları konuştuk ve yaptık diyemedik. Harcanan emeklere,zamana yazık değimli.

Arkadaşlar elimizde çok kaynağımız var ve yapılacak çok işimiz var Mudurnu’nun dedikodu siyasetine değil birleştirici siyasete ihtiyacı var… Maalesef kendimizle yüzleşmemiz gereken çok konu var öncelikle bunu yapmalıyız.

Küçük çıkar hesapları uğruna ikiyüzlü, eyyamcı davranmak herkese şirin görünmeye çalışmak en büyük hastalığımız olmuş. Geriye dönüp şöyle bir bakalım halk arasında en çok sevilenler herkese hoş görünmeye çalışanlar! Neden acaba iş yapanlar değil de ortamı idare etmeye çalışanlar seviliyor. Burada kendimizi de sorgulamamız lazım.

Burada şunu da söyleyim kimse Mudurnu’yu kastederek bizden bi şey olmaz demesin, böyle bir şeyi söylemeden önce kendine dönüp aynaya bakarak “benden bir şey olurmu diye sorsun”.Toptancı şekilde dedikodudan fitne fesattan şikâyet edenler öncelikle kendilerine dönüp baksınlar hastalığında, tedavisin inde kendilerinde olduğunu görecekleridir Arkadaşlar siyaset tabiî ki yapalım ama birbirimize kin tutmadan, çamur atmadan öncelikle sağduyu ile düşünelim. Kendi kafamızın içinde olanlarla başkalarını yargılayıp niyet okumayalım.

Önceliğimiz her zaman ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz Mudurnu olsun. Mudurnu’nun geleceği için diyalog kuralım, uzlaşma sağlayalım. Doğrusuyla yanlışıyla memleket bu günlere geldi artık zaman eski zaman değil..dedelerimiz dumanla haberleşiyor,belediye meclisi çok değil on beş sene öncesine kadar yılda bir toplanıyordu.Şimdi ise bir bilgi iyi yada kötü anında bırakan ülkeyi dünyaya yayılıyor.

Atacağımız her adımı vereceğimiz her kararı buna göre vermeliyiz. Örnek olarak soruyorum Mudurnu’nun geleceğini planlamak için il genel meclisi, belediye başkanı, belediye meclis üyeleri toplanıp konuşmuşlar mıdır? Toplantılardan çıkan sonucu milletvekilleri ile paylaşıp hatta vekilleri halkla buluşturup yatırım ve çözüm önerilerini sunmuşlar mıdır? Devletin en hantal zamanda bile 3 yıllık 5 yıllık kalkınma planları olurdu.

Bu gün planlamaları seçilmiş temsilcilerimizden değil de kimden öğreneceğiz. Yedi yılda neredeyse on kaymakam değişti bu kimin başarısı yâda başarısızlığı? Ancak bunun bir faydası oldu Mudurnu da eskiden kaymakamlık yapmış olan emniyet gelen md. yeğeni vekil kaymakam olarak geldi. Mudurnu Saffet amcanın da etkisiyle Mudurnu yeni bir Emniyet binası kazanmış oldu. Arkadaşlar birilerinin başarısızlığı Mudurnu’nun kaybı olmasın. Yerel yönetim anlamında da birçok eleştirim var…

Mudurnu on beş yıl önce sit alanı ilan edildi bir mimar istihdam edemedik… Gelen mimarda üç ay dayanabildi neden acaba.Bir şehir plancımız yok..yerel yönetim olarak bilmiyorum ama avukatlara vereceğimiz paraları mimar ve şehir plancıya versek ekten,kökten,teneke çatılardan bir an evvel kurtulmuş oluruz.Yine el sanatlarımız,arasta çarşımızda ki üretimler zaman bağlı yok olmaktadır. Yıllardır konuşuyoruz trafikten tanıtıma birçok sorunumuz var halledemedik ne yazık ki bunu çözecek ortak aklı ve birlikteliği oluşturamıyoruz.

Örnek olarak oya bizim oyamızı Nallıhan aldı diye hopluyoruz artık bu işler yapanın, kapanın, patentini alanın elinde kalıyor. Bu güne kadar destek olarak proje geliştirerek kaç ürünün patentini aldık acaba? Oya işi ile önerim meydanda Belediyenin küçük ev diye bir evi var burada şu anda ekmek satılıyor ”bana göre belediyenin ekmek satma devri ikinci dünya savaşı döneminde kaldı ”MEM ve Halk Eğitim Müd. Konuşalım iş kur bağlantılı oya kursu açılsın bayanlarımız sıra ile durarak burada yaptıkları oyaları satsınlar.

Yani küçük eve Mudurnu Halk ekmek satışı yerine Mudurnu Oya Evi yazmak daha çok yakışır diye düşünüyorum. Bunun gibi pratikte otak akılla ve iletişimle çözebileceğimiz birçok konuyu birbirimizle dostça kucaklaşamadığımız için sorunları çözemiyoruz. Bunun bedelini yaşadığımız çağda sadece bizler değil gelecekte tamir edilemeyecek hasarlar bırakıyoruz.

Arkadaşlar dünya aynı hızda dönse de çağımızdaki endüstrileşme, sanayi, iletişim, nüfus artışı, buna bağlı istihdam ihtiyacı, sağlık, eğitim, çevre, vb. sorunlara zaman kaybetmeden ittifakla karar verirsek çağı yakalayabiliriz. Zamanında yapacağımız hamleleri yapamasak ben onu sevmiyorum, onun döneminde bu hizmet olursa bu bizim için iyi olmaz diye kısır çekişmelere girersek bunu düşünenler sorumluluk makamlarına geldiklerinde tren çoktan kaçmış olur.

Burada halkımızda söyleyeceklerim var yukarıda saydığım nedenler sorunlarımızı ortaya koyup çözüm için kamuya, yerel yönetime, seçtiğimiz siyasilere biz oy verdik onlar takip etsinler demek “torunumuza meyvesini yesin diye fidan dikip”o fidana su vermemeye benzer. Arkadaşlar bana göre kısır çekişmeli günlere gelişimizde geçmişten bu güne yerelde ve genelde iş başında olan yöneticiler maalesef alınan kararları basın aracılığıyla halka duyuramamış bu durum halk arasında fısıltıdan başlayarak gerçekmiş gibi işin içinde olanlarda inanamaya başlıyor yâda bir konunun gerçek durumunu anlatmak o işi yapmaktan daha zor hale geliyor.

Görüldüğü gibi yine iletişimi kaçırmışız eskinin ahilik felsefesini, şehir lokalinde iş yapılan herkesin her şeyden haberi olduğu günleri kaybettiğimiz gibi. Arkadaşlar Mudurnu tarımdan, küçük ve büyük baş hayvancılığa, ormancılığa, kültür, tarihten, doğaya, sağlık ve inanç turizmine yönelik birçok potansiyele sahip. Coğrafi sınırlarımızda doğal güzelliği ile marka olmuş göllerimiz Abant vb. gibi bölgesel avantajları da kullanamıyoruz.

Bu günlerde birlikte hareket edip sorunların çözüm ortağı ve takipçisi olmasak hızlı tren geçince, istasyon, orman işletme müdürlüğü alanı odun deposu olduktan sonra turizm alanı ilan edecek hastalarımızı kaybedince cenazede hocaya hakkımızı helal ettik mi diyeceğiz, Diyalize girmek için haftada iki gün yüz km. yol gitmek zorunda kalan vatandaşlarımıza kusura bakma hastane yeri bulamadık deme utancını mı yaşayacağız.

 Çözüm önerilerim; Bu güne kadar defalarca toplantı yapıp sorunları tartıştık çözüm önerileri dile getirdik. Kısaca bir on sene daha sorunları tartışsak yine çözüm bulamayız. Benim bu toplantılardan edindiğim tecrübe kamu, yerel ve genel idare ittifakla hareket etmeden yapılacak işin sorumluluğunu almadan ekonomik bedelini üstlenmeden sadece sivil toplumdan çözüm beklemek çözümsüzlüğü getiriyor.

Sivil toplumda inisiyatif alan kurumların gönüllüsü ve destekçisi olması lazım. Arkadaşlar birçok sorunumuz şimdiden planlanması gereken çok işimiz var ancak bu toplantıyı sorun tespit etme ve konuşma değil kucaklaşmaya ve birlikte iş yapabilmenin yollarını bulmaya ayıralım. Buradan ittifakla çıkacak kararları birlik ve beraberliğimizi perçinlemek için basın yolu ile bunu deklare edelim. Bundan sonra her sorunun ortaklaşa takipçisi olalım. Arkadaşlar konuşmamı Mahatma Gandhi dünyanın yedi hatası diye başlayan sözü ile kapatmak istiyorum.

Emeksiz servet

Vicdansız zevk

Kişiliksiz bilgi

Ahlaksız ticaret

İnsaniyetsiz bilim

Feragatsiz ibadet

İlkesiz siyasettir

Mehmet Cantürk 2.3.2013

www.mudurnuhaber.com

 

KÜMES Mİ ? TURİZM Mİ?

KÜMES Mİ ? TURİZM Mİ?

Mudurnulular hop oturup , Hop kalkıyorlar, köşeyi yakında döneceğiz diye. Bir taraftan Arap lar, bir taraftan Termal Turizm, Bir Taraftan Hızlı Tren,  bir taraftan HES projesi ve diğer Taraftan üzerine yüz binlerce Broiler Pilicin yetiştirildiği Tavuk Kümeslerinin yapıldığı tarlalar.

Mudurnu’da bu gidişe hiçbir problem kalmayacağa benziyor. Gelir seviyesi 3-5 yıla varmaz tavan yaparsa şaşmayın.  Dönümü 2-3 lira bile yapmayan tarlaların dönümüne 10 lira verip alan vatandaşlar  tarlaları Kümeslerle doldurmaya devam ediyor. Daha önceleri Bolu ve çevresinden yatırım amaçlı Kümes yapmaya gelenlere her geçen gün yurdun değişik bölgelerinden, Avukat’ı, Hakim’i, Doktor’u, Mühendis’i ekleniyor.

 

KİMİ  45 GÜNDE 105 BİN TL KAZANIYOR, KİMİNİNDE 10 BİN PİLİÇ TEN 1000 PİLİÇ İ KALIYOR

Ben küçükken sene 1970 li yılların sonunda  Tavukçuluk Mudurnu’da daha yeni yeni  adını duyuruyor, Köylerde vatandaşlar 1000 lik 2000 lik 3000 lik Kümesler yapıyor. ORKÖY destek veriyor, köylü Kümes yapsın diye, ve yavaş yavaş geri ödüyorsunuz.

O zamanlar bir büyüğüm biz çok büyük Kumar oynuyoruz deyince ev halkı , Allah Allah o kadar işin gücün arasında birde Kumarmı oynuyorsunuz diye o büyüğüme kızıyorlar.  Sonra olayı kendisi anlatıyor, bu Tavuk işi KUMAR hemde çok büyük Kumar diyor du. Şimdi ne demek istediğini iyice anlıyorum. Vatandaşın birine bakıyorum, 45 günde 105 bin tl kazanmış, diğerinin ise 10 bin Piliç ten 9000 i ölmüş. Vatandaşlar bir birine soruyor, nasıl oluyor bu iş diye, firma diyormuş sen bakamamışsın, tavukların hastalanmış, aynı kişi ya be adam  benim 2 kümesim var biri hasta olur da diğeri neden olmaz, bu işte bir bit yeniği var, yemlerden şüpheleniyorum diyor, ama dinleyen kim…

 

Bolu’da Kümes yapımı durduruldu, ama gel gelelim orada hırslananlar soluğu Mudurnu’da alıyor. Ne olacak Mudurnu’nun hali…

 

Son iki yılda Mudurnu’da neredeyse son 10 yılda yapılan kümeslerin kapasitesinden daha yüksek kapasitede Kümeslerin yapıldığı gözle görülüyor. Mudurnu Bolu karayolunun sağında , solunda her yer Kümes doldu. Diğer yandan Taşkesti yolu ve Ankara güzergahıda onlardan aşağı kalır yanı yok.   İş istihdamı önemli, önemli olmasına da yarın tedbir için geç kalınmış olacak. Geçtiğimiz günlerde resmi bir veride Mudurnu ve genelinde 45 günlük dönemde 2012 verilerine göre 11 milyon Piliç yetiştirildiğini ve bu piliçlerin 45 günlük süreçte her birinin 175 gr dışkı ürettiği ve bu dışkıların gelişi güzel atılması ile birlikte yer altı sularının yakında kullanılamaz hale geleceği ve tehlike yaratacağı belirtiliyor.

MUDURNU’DA TURİZM

Eğer böyle devam ederse Mudurnu’da Turizm olması çok zor, Tarihi ve Termal Turizm ile adını duyurmayı planlayan Mudurnu ilçesi yanlış yaptığı hamle ile her an cehenneme dönmek için bir adım daha yaklaşıyor. Bunun için yetkililerin ve idarecilere buradan ihbar niteliğinde olan bu duyuruyu yaparak Mudurnu ilçesine  sahip çıkılmasını ve artık Mudurnu’da da yapılan büyük çaplı ve yol kenarlarına , Kümes yapımının durdurulması gerektiğinin bilinmesini istiyorum. 

www.mudurnuhaber.com

 

Gelin Manileri (1)

Gelin Manileri (1)
 
 
saçları lüle gelin
benziyor güle gelin
yardan ayrı kalınca
her günü çile gelin…

ay gelin çilli gelin
incecik belli gelin
sende kara sevda var 
gözünden belli gelin…

elinde testi gelin
gönlümün dostu gelin
el ele göz gözeyken
nedense küstü gelin…

dağları aşma gelin
peşime düşme gelin
gönül kapımdan geçip
derdimi deşme gelin…

eli kınalı gelin
beli aynalı gelin
mecnun oldum gezerim
sana yanalı gelin…

gözleri ela gelin
düşme sen dile gelin
ay battı şafak attı
gelmedin hala gelin…

gergef işleyen gelin
yari düşleyen gelin
şu garip yüreğime
sevda düşüren gelin…

pınara geldi gelin
el ettim güldü gelin
yari beklediğimi
nasıl da bildi gelin…

hasretlik çeker gelin
gözyaşı döker gelin
yari gurbete gitmiş
yollara bakar gelin…

bahçeye çıktı gelin
seslendim baktı gelin
koparıp gonca gülü
göğsüme taktı gelin

bir bakış baktı gelin
yüreğim yaktı gelin
gözleri pınar olup
içime aktı gelin…

bağıma geldi gelin
gül verdim aldı gelin
meramı gül değilmiş
benimle kaldı gelin…

yoluma durdu gelin
yarini sordu gelin
‘yarin gitti’ deyince
kendini vurdu gelin…

ay gelin çengi gelin
gönlümün dengi gelin
aşkınla küle döndü
yüzümün rengi gelin…

 

dağlarda gezen gelin
zülfünü çözen gelin
bir hayırsız yüzünden
gönlünü üzen gelin…ay gelin,akça gelin
elleri pakça gelin
zalım anan duymadan
gel bize sıkça gelin..

 
baharda dalmış gelin
dallarda gülmüş gelin
yar yolunu beklerken
uykuya dalmış gelin…
 
sevdaya düştü gelin
dağları aştı gelin
ne karaymış yazısı
kötüye düştü gelin…
gönlümü çalan gelin
sevdaya salan gelin
üstüne yar sevmişim
vallahi yalan gelin…

badeleri iç gelin
gerdanını aç gelin
bağımdaki gülümsün
kokuları saç gelin…

 
al fistanı dar gelin
sende gönlüm var gelin
başkaları inan ki
olmaz bana yar gelin…
zilleri takan gelin
oyuna kalkan gelin
cilvesiyle nazıyla
yüreğim yakan gelin…

dağımda ki kar gelin
bağımda ki nar gelin
yarini eller almış
senin işin zor gelin…

al şalvarı bol gelin
sen de mutlu ol gelin
benden başka seversen
sararıp da sol gelin…

 
bağları bozdu gelin
göz ettim sezdi gelin
liraları takınca
düğmeyi çözdü gelin…bana göz eder gelin
kışımı yaz eder gelin
durma kapım önünde
eller söz eder gelin…

yarine gülen gelin
çeşmeye gelen gelin
kabına su yerine

sevdalar koyan gelin…
 
gönül yari bulunca
‘samanlık seyran’ olur
bir de yarsız kalınca
saraylar viran olur…
 
Abdullah ATAY MUDURNU HABER

 www.mudurnuhaber.com

 

TREN DE GELİR, HES DE YAPILIR

Dünkü yazımda Mudurnu’da HIZLI TREN ile ilgili yapılan toplantı hakkında sizlere bazı konuları anlatmak istediğimi yazmıştım. Konu ile ilgili belediye ilan servisinden yapılan ilan üzerine meraklı vatandaşlar ve Muhtarların toplanması ile birlikte Proje firma yetkilisi detayları anlatmaya başladı.

 

HER KES PÜR DİKKAT

Toplantıya katılanlar Pür dikkat HIZLI TREN ile ilgili bilgileri dinlerken, bu projeden Mudurnu ilçesine sadece atıklarının kalacağı gibi bir düşünce oluştu. Proje detayları anlatılırken Mudurnu ve yakınlarında herhangi bir istasyonun düşünülmediği belirtilince olanlar oldu. Bazı arkadaşlar ise acaba HIZLI TREN bizim tarlalara vuracak mı? Devlet ne kadar para ödüyor diye meraklı gözler ile projeksiyonun yansımasında tarlalarından Tren yolunun geçip geçmeyeceğini takip ediyor.

 

Soru Cevap kısmında ise Yetkililer soru yağmuruna tutuluyor. Sağ olsunlar Bolu’dan gelen Bolu Olay Gazetesi Köşe Yazarı Mustafa COP Ağabeyim ve Detay Gazetesi Köşe Yazarı Ertuğrul TURAN arkadaşım, soruları ile bize destek oluyorlar. Mudurnu Kent Konseyi Başkanı Mehmet CANTÜRK ise üzgün bir tavır ile madem her şey belli de bizi buraya konu mankenimi getirdiniz diyor. Birkaç sorudan sonra orada bulunan yetkililerin Defterlerinin bir köşesine notlar aldıklarını görüyorum. İnşallah o notlar yerine ulaşır. İçimden de   bir ses diyor ki,  “biz yapacağız ama haberiniz olsun” gibi bir çalışma yapıldığını hissetmedim değil hani;…

 

SİYASİLER BAKALIM BİRLEŞEBİLECEKLER Mİ?

Siyasi kimliği olanlar Mudurnu’da birleşecekleri konularda, işlerine gelen konularda birleşiyorlar, bakalım bu memleket meselesinde birleşebilecekler mi?  Mudurnu’ya bir Kuluçka bir Kesimhane daha yapılacak olsa belki istihdam için birleşilir ama bundan herhangi bir şey çıkmadığı için mutlaka sessiz kalınacaktır. Yazın bir köşeye, siz  unutursunuz.

HES KAPIDA

Bir tarafımızda Taşkesti’den Başlayan HES projesi, diğer tarafta komşumuz Göynük ilçesinde Elektrik terminali işi sessizden ilerliyor. Duydum ki HES projesi ihaleye verilmiş ve yakında yüklenici firma çalışmalara başlıyormuş gibi bir duyumlar kulağıma geliyor.2011 yılında tüm koordinat çalışmalarının yapıldığını ve Sarot Termal tesislerinin ilersinden start verileceği duyumunu aldım.

Göynük ilçesindeki AKSA’nın yatırımına fırsat olup ta bir gidip incelemek nasip olmadı. Ama ilk fırsatta gitmeyi düşünüyorum.

Aydın ÖZPELİT bir dahaki yazımın konusu KÜMES Mİ? TURİZM Mİ?

www.mudurnuhaber.com

 

ACAİP İŞLER

ACAİP İŞLER

Bolu ve çevresinde son günlerde o kadar hızlı değişiklikler oluyor ki baş dönmemesi mucize olur.

Araplar,ın  Abant,Taşkesti derken şimdi de Mudurnu çevresinde dolaştıkları dedikoduları çoğalmaya başladı.

 

MUDURNU , Marka bir ilçe olduğu için dışarıdan insanların iştahını kabarttığını biliyorum. Ama gel gelelim günlük ilçede Siftah bile dükkanlarını kapayan Esnafların olduğundan  kimsenin haberi yok sanırım, haberi olsada fazla  ses çıkarmıyorlar diye düşünüyorum.

Mudurnulular birileri gelsinde bizi kurtarsın  gözü ile bakarken, bir taraftan da ARAPLAR geliyormuş, yakında köşeyi döneceğiz düşüncesi ile tarla ve arsa fiyatlarında kıpırdanmalar olduğunu net olarak görebiliyoruz.

İlçe dışında yaşayan hemşerilerimiz ise  babadan kalma tarihi  evleri tam satmanın zamanı  diye bir düşünce içersine girdi.

Mudurnu’da başka bir konu ise  Babas kaplıcasında yapılan sondaj çalışmasının sonucunda  Mudurnu’nun ne kazanıp ne kazanamayacağından daha farklı olarak, bu suyu Sarot Termal nereye götürecek ? Nereye götüreceği  bir kesinlik kazansa hiçbir sorun kalmayacak, tüm meraklar sona erecek ama bir türlü kimse öğrenemiyor. Ama tahminler Dolayüz köyü sınırları içersinde satış sözleşmeleri imzalanan arazilere çıkacak suyun taşınacağı tahmin ediliyor.

Eğer Sarot Termal  Babas ta çıkardığı suyu  Dolayüz’e bir taşımaz ise bir sürü vatandaş şoka girecek, demedi demeyin.  

Aslında  çıkan  su fazla uzağa götürülmeden o bölgedeki  devredilecek araziler bulunduğu  ve bu araziler için daha önce pazarlıkların yapıldığı biliniyor,  bu araziler şu an el değiştirmiş gibi görünüyor, bu arazileri alan firma arazileri elden  güzel fiyatlara çıkarıp, buraya yatırım kayabilirmi ? Eğer bu söylediğim olursa şu anki gürültülerinde ben biteceğine inanıyorum.

İlçede siyasi çalışmalar  deseniz o biçim, kim kimin eteğinden tutmuş, kimin kiminle birlikte  hareket ettiği son yapılan KIZILAY seçimleri ile birlikte iyice arap saçına döndü.  Seçimlerde çıkan 2 listeninde AK partili başkan adaylarının olmasından dolayı Listenin birinde ismi bulunan Ak Parti ilçe başkanı’nın listeden ismini sildirmesi ve yaptığı  guruplaşma açıklaması ile seçimlere katılanların akıllarını karıştırdı. İlçe başkanının Listeden isminin silinmesini istemesinin sebebinin her iki başkan adayının da AK partili olduğunu ifade etmesi ile birlikte seçimlere siyasetmi karıştırıldı, sorusu akıllara geldi.

 Mudurnu’da Gündem Ankara Trafiğinden yoğun

 Mudurnu ilçesinde maşallah son günlerde  gündem o kadar hızlı akıyor ki gündemi yakalayabilmek çok zor. Bir bakıyoruz BAL ORMANI toplantısı var deniliyor,Mudurnu Orman işletmesinde yapılacak olan toplantıdan kimsenin haberi yok, son dakikada her kese haber verilmeye çalışılıyor. Sekreterliğin bile bilgisi olmuyor. Demek ki sadece  program gereği Mudurnu’da yapıldı diye not ve mesai alınsa sanırım yeterli oluyor.

Bu kadar işin arasına birde HIZLI TREN girdi.

Son olarak Mudurnu gündeminde bir bu noksandı dedirtecek HIZLI TREN projesi için Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü ve Projeyi yürüten firma yetkilileri Mudurnuluların soruları altından nasıl çıkacaklarını bilemediler.

 4O yıl önce Mudurnu’dan Tren geçeceği belirtilmiş ve o gün bu gün Mudurnu’dan Tren ne zaman geçer diye merak edenler, geçtiğimiz yıl Mudurnu ve çevresinde yollara çizilen  farklı bir işaretleme sistemi ile artık Trenin Mudurnu’dan geçme vaktinin geldiğini anladılar. Ama beklediğimiz TREN in gelmemesi bizleri üzdü. 

 

Aydın ÖZPELİT Mudurnu aydinozpelit@mudurnu.com   Devamı yarın…

“DİKKAT, DİKKAT MUDURNUDA KIZILAY BAŞKANI SEÇİLECEKTİR”

 

       “DİKKAT, DİKKAT  MUDURNUDA KIZILAY BAŞKANI SEÇİLECEKTİR”

 

İNSAN AYRIMI GÖZETMEDEN, TARAFSIZLIK BAĞIMSIZLIK, HAYIR KURUMU NİTELİĞİNDE, BİRLİK EVRENSELLİK ÇERÇEVESİNDE  ÇALIŞAN YARDIM KURULUŞUDUR KIZILAY.

GENEL MERKEZİNDE  PERSONELİNİN BİR KISMI GÖNÜLLÜ BİR KISMI İSE MAAŞLI ÇALIŞIR.

 BELEDİYE, KAYMAKAMLIK, GÖNÜLLÜ HALK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE İŞ BİRLİĞİ YAPARAK ÇALIŞIR KIZILAY DERNEĞİ ŞUBELERİ.

 

MUDURNUDA  YILDA BİR İKİ KEZ  ZEKAT BAĞIŞLAR İÇİN, DÜZCE KIZILAY ŞUBESİNDEN DE KAN BAĞIŞI İÇİN  SESİNİ DUYURUR MUDURNU KIZILAY DERNEĞİ ŞUBESİ.

YADA ALLAH SAKLASIN DOĞAL BİR FELAKET OLDUĞUNDA YİNE BELEDİYE  (MUDURNU LEHÇESİYLE  APOLLOSUN DAN )ÖĞRENİRİZ MUDURNU  KIZILAY ŞUBESİNİN  MUDURNUDA OLDUĞUNU .

HALKTAN KİMSE BİLMEZ  MUDURNU KIZILAY ŞUBESİNİN  VİZYON, MİSYONUNU MUDURNUDAKİ YAPILAN YAPILABİLECEK KIZILAY  PROJE YARDIM VE HİZMETLERİNİ.

MUDURNU DA  OSMANLI DÖNEMİNDEN BUGÜNE KAÇ KEZ YANGIN, DEPREM, SEL GİBİ DOĞAL FELAKETLER  YAŞANMIŞ. MUDURNUDA NE GİBİ MADDİ MANEVİ KAYIPLAR OLMUŞ BİLİNMEZ.

.

GÜNÜMÜZDE İSE İLÇE VE KÖYLERİMİZİN ÇEVRESİ ORMANLARLA KAPLIDIR. YANGIN, DEPREM OLASILIĞI İÇİN  MUDURNU KIZILAYININ BELEDİYE VE DİĞER KAMU VE  SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIYLA  TEDBİRLERİ VE PROJE HAZIRLIĞI  VARMIDIR?    

KIZILAYIN İŞLEVİ, İNSANIMIZIN CAN GÜVENLİĞİ, KÖYLERİMİZ, MUDURNU EVLERİMİZ ÇARŞIMIZ VE EKONOMİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR. BU SEBEPLE KIZILAY  İLLAKİ FELAKETLER YAŞANDIĞINDA GÜNDEME GELMEMELİDİR.

 

YOĞUN HAYVANCILIK  NEDENİYLE ÇEVRE KİRLENMİŞ, YALANCI VEBA, BÜYÜK BAŞ KÜÇÜKBAŞ ÖLÜMLERİ İLE KARŞI KARŞIYADIR MUDURNU. BÖYLE BİR ÇEVRESEL FELAKETTE  BÖLGENİN KARANTİNAYA ALINMASI  DURUMUNDA MUDURNU KIZILAYININ HAZIRLIĞI VARMIDIR? HER AN  OLUŞABİLECEK BÜYÜK FELAKETLER İÇİN HAZIRLIK PILANI ÇALIŞMASI   VARMIDIR MUDURNU KIZILAYINDA?

 

DİĞER İL VE İLÇELERDE KIZILAY GENEL MERKEZİ FONLARINDAN SAĞLANAN İMKANLARLA OLUŞTURULAN HASTA VE YAŞLI BAKIM BİRİMLERİ, KIZILAY GENÇLİK KADIN KOLLARI FALİYETLERİ, AKUT KURTARMA SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE EĞİTİM İŞBİRLİĞİNDE ÖNDERLİK YAPACAK KIZILAY ŞUBESİ VARMIDIR  MUDURNUMUZDA?. UMUYORUMKİ MUTLAKA VARDIR.

.

HALKIN  ZOR GÜNLERİNDE YANINDA OLAN ÇOK ÖNEMLİ GÜVENCEMİZ  KIYMETİMİZ   MUDURNU KIZILAY DERNEĞİ ŞUBESİ YÖNETİMİNİN  DEĞİŞİM ZAMANI YARINDIR. KIZILAY MUDURNU DERNEĞİ ESKİ  YÖNETİM BAŞKANI  BÜYÜĞÜMÜZ MEHMET KÜÇÜKATALAY I TİTİZ HİZMETLERİNDEN DOLAYI SAYGIYLA SELAMLIYORUM. ESKİ YÖNETİM TARAFINDAN ARTIK , ENERJİ VE DONANIMI, İLETİŞİM YETENEKLERİ YÜKSEK   GENÇLERİMİZE  GÜVENİLEREK FIRSAT VERİLMELİ DİYE DÜŞÜNÜYOR , TEMENNİ EDİYOR VE   MUDURNUMUZ İÇİN HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM.

Uğur TÜRESİN   WWW.UĞURTURESİN.COM  

 MUDURNU HABER .COM

YATIRIM İSTEMEZÜK

YATIRIM İSTEMEZÜK

Mudurnu,  Bolu’nun şirin güzel ve küçük bir kasabası olup, şu anda son sayımlarda Köy statüsündeki köylerinde mahalle olarak sayılması ile birlikte beş bin nüfusu aştı. Yıllardır Mudurnu’da birileri bir yatırım yapmak istermiş ama her nedense mutlaka bir kulp bulunup yatırımların engellendiğini küçük yaştan beri duyarım.

MUDURNU GELİŞSİN

Mudurnu’da yaşayan ve yaşamayan Her kesimden insan  Mudurnu gelişsin der, toplantılar yapılır, geceler düzenlenir, ama her ne hikmetse toplantılar biter, yenilen yemekler  yanımıza kaar kalır. Mudurnu gelişsin, ama  şu gelmesin, Mudurnu gelişsin ama bu gelmesin, Mudurnu gelişse , gelişse en iyi Kültür ve Termal turizmle gelişir deniliyor ve çoğu insanda bu fikri savunuruyor. Ama kalkıp yatırımcı biri çıktığı an aman oraya yapmasın, aman buraya yapmasın, ben bunları görünce aklıma hemen şu geliyor. Beyazıt ÖZTÜRK ün bir tiplemesindeki gibi vatandaşımız hem Mudurnu’ya yatırım gelsin istiyor, Hem para kazanalım istiyor, Mudurnu da hem seviye yükselsin istiyor , ama benim olsun istiyor, ben kazanayım, mutlaka benim olsun istiyor. Ben burada şunu sezinliyorum, sanırım kıskançlık ve çekememe alametleri, benim olursa OK , benim olmazsa olmasın gerek yok.

 

Büyüklerimiz hep anlatır, Mudurnu ECA gelecekti, engellendi denir. İyikide gelmemiş, eğer gelseydi şu anda bu tartışmaları yapmamış olurduk.  Bu gün günlerden Cumartesi Mudurnu’nun Pazarı , Esnaf lar dükkanlarda oturup Köylerden vatandaşlar gelsin diye sürekli dışarıyı gözetliyor, hafta içi siftah bile edemeyen Esnafımız acaba bu haftayı Cumartesi günü ile kurtarabilirmiyiz düşüncesinde…

 

Ama gerek yok, Mudurnu fazla kalabalıklaşırsa yaşam sıkıntı olur, onun için biz bize yeteriz, dışarıda yaşayan Mudurnulu kardeşlerimiz ehbaplarımızda yorumları ile desteklesinler, Mudurnu fazla kalabalıklaşırsa onlarda  3-5 yılda  bir geldikleri ve en fazla 10 gün kaldıkları Mudurnu’da rahat edemezler, Ekonomi hiç önemli değil, naslı olsa Allah koymuştur bir yoluna, zaten yaşayanların %70 i Emekli, onlarda bize yeter.

 

 Mudurnu’nun nesine  Termal, bakın ne güzel gidip Babas ta ayaklarımızı sokup yıkıyoruz, şimdi oraya yapılacak bir tesis bir sürü eleman  alır, Mudurnu’ya geri göç başlar, durup durduk yerde bizim rahatımızı bozarsınız.  Bakın Taşkesti de ne oldu?  Taşkesti bozulacak, bu adamlar Taşkesti’de  kaplıcayı yapıp paraları alıp kaçacaklar, dolandıracaklar diyorlardı, ama şimdi bakıyorum , bu sözleri söyleyenler  Sarot Termal de Müdür olmuş, diğerleride  iç ve dış havuzlardan dışarı çıkmıyorlar. 200 Taşkestili ye iş kapısı olmuş, ama hiç gerek yoktu, o kadar yatırıma,  sağolsunlar bu kadar dedikodunun döndüğü ve dalaverenin çevrildiği yerde hala  2.3. etap projeleri  gerçekleştirmeye ve Mudurnu’yada yatırım yapalım diyen yöneticilere  şaşıyorum. Aynı davranışları bana yapsalar, ne haliniz varsa görün der bir çivi bile çakmam.  O zaman sizlerde gider havuzda çimersiniz…

 

Saygılarımla

www.mudurnuhaber.com

 

Mirasyediler bir “evvel zaman içinde”

Mirasyediler bir “evvel zaman içinde”

 Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde pireler berber iken, develer
kervan iken, meydanlarda tellallar duyan duymayan kalmasın diye bağırırken eski zamanda
ipek ve baharat yolu üzerinde hisar ve kulaklı tepeleri arasına yerleşmiş şirinmi şirin bir
kasaba varmış “masala” göre bu kasaba ormanlarıyla, şifalı sularıyla, ceviz bahçeleri, üzüm
bağları, büyük ve küçükbaş hayvancılığıyla el sanatlarıyla, dericiliği, bakırcılığı, semerciliği,
süpürgeciliği, terziliği, kundura çeşitlerinin her birini üretir, ustaları körüklerde demiri kızdırır
örslerde demir döverler nal, mıh, hatıl, araba tekeri, ok, yay, gazıcak, kürek, kazma sacıcak,
bakır sahanlar, naşırfalar, yedekler, ibrikler, soba, mandız, kama, kılıç, çakı, bıçak, soba
küreği, maşa, kötürüm, tandır imal edilirmiş.
Bu topraklar Bursa tekfurluğuna bağlı iken Bursa tekfuru dillere destan güzellikteki kızı
Matarni’ anısına ve aynı zamanda kasabayı korumak için Anadolu coğrafyasında eşi benzeri
bulunmayan bir kale yaptırıp bu gün bile boşa akıp duran “papazının” kaplıcasından küntlerle
su akıtıp kalede kullanmış. Babas kaya evlerinde altın imalatı, Hıristiyanlık serbest olunca
piskoposluk merkezleri kurulmuş, asar köyde para basılmış. Zaman su gibi akmış orta Asya
steplerine sığamayan atalarımız Anadolu’yu mekân tutmaya başlamış.
Moğol ordularının saldırıları bu süreci hızlandırmış ve hızını alamayan atalarımız
Özbek, Oğuz, Türkmen, Tatar, Yörük gelip bu şirin kasabaya yerleşip daha önceki ev
sahipleri ile beraber yaşarken Bizans’tan; Selçukluya, Selçukludan Bizansa el değiştirmiş
sonunda bu işin böyle olmayacağını söyleyen Osman oğulları buraları kimseye yar etmem
deyip yönetime el koymuş.

Giden gitmiş kalan kalmış,Osman oğullarının bölgede hâkimiyeti
ele geçirmesinde Anadolu da ilk sivil esnaf örgütlenmesi olan ahiliğin çok önemli katkıları
ve destekleri olmuş. Osmanlı beylik beni kesmez büyük devlet olacam deyince Ahilerin
desteği devam etmiş bu desteği unutmayan Osmanlı daha devletleşme sürecini tamamlamadan
hâkimiyeti altındaki geniş arazilere düz ovalara kalıcı eserler yapmadan Mudurnu benim
mayamı tuttuğum yer deyip camii, han, hamam yaptırmış ve güvende gördüğü bu topraklara
devlet adamı yetiştirecek ilim irfan sahibi hocalar gönderip şehzadeler yetiştirmiş.

O zamanki devirlerde sarp dağlar geçit vermez, yollar zorlu iken seyyah ve gezginler
önemli ticaret ve kültür merkezlerine gider oradaki ticari hayatı yaşamı kayıt altına alır
belgelerlermiş. Gezginlerin kayıtlarına göre arasta çarşıda yazıda belirtilen el sanatlarına
ilave olarak Çine, Hinte kadar ünü yayılan su boduçları, iğneler, sepetler, çeşit çeşit oyalar,
danteller işlenir, ipek halılar, kilimler, şallar, kılçanlar dokunmuş, kullep, menteşe, kanca,
burgu, nacak, kapı tokmakları, kilitler imal edilirmiş. O devirlerde dilden dile dolaşan kapı
tokmaklarında başka bir ustalık,nezaket ve incelik varmış. Bu tokmaklardan her evin kapsına
iki tane takılır eve erkek geldimi kalın sesli olana bayan ise ince sesli olana vurulur evin
hanımı kılık kıyafetini ona göre ayarlarmış.
Saray mutfağını süsleyen, tereyağı, peyniri, tavuğu, tatlıları, hamur yemekleri ile
dillere destan olmuş. Memleketin her bir köşesine ve yurtdışına dahi deri gönderilirmiş.
Ticaretten el sanatlarından elde edilen gelirle kasaba yeniden imar edilmiş aile birlik ve
dayanışmasının bir ifadesi olan iki üç katlı evler konaklar yapılmış dededen toruna gelenek,
kültür ve zanaatkârlık devam etmiş gitmiş.
Masal bu ya zaman gelmiş zalim beyler türeyip halka zulüm yapmaya başlamış
buna karşı her devirde zalimlere karşı koyacak yiğitlerde çıkmış Anadolu da yiğitler yiğidi
Köroğlu’da zalim Bolu beyinin üstüne atını sürerken Mudurnulu demirci ustalarının nallatmış
atını deh etmiş zalimlerin üstüne.
Gel zaman git zaman dükkânlarda sanatkârlar, ahi ocaklarında iş ahlakı, birikmelerde,
yaşam biçimi öğretilmiş savaşa gitmeyen oğlunu eve almayan analar, efe olmayan oğlunu
kucaklamayan babalar çıkmış vatan elden gidiyor deyince ilk cepheye koşanlarda Mudurnu
yu geçilmez kale yapanlarda buradanmış.

Olan oldu giden gitti ve geldik bu güne.

Not: Mirasyediler devam edecek…

Mehmet Cantürk
www.mudurnuhaber.com

 

Evet, ADAYIM

Evet, ADAYIM

Bundan kısa bir süre önce “ Bende Aday olabilirim “ başlıklı bir köşe yazmış ve çevremdeki arkadaşlar ve sevenlerimden birçok e-mail ve telefon aldım. Tabiî ki, Mudurnu’da aday olabilirim deyince akıllara hemen Belediye seçimleri geldi, bazılarının sanamı kaldı dediğini duydum, bazı dostlar ise duyar duymaz gelerek, hayırlı olsun maddi ve manevi desteciniziz dedi, bazı dostlar da telefon edip çok doğru bir karar almışsın, Mudurnu’da değiliz ama seçimlerde gelir gece gündüz yanında canla başla çalışırız dedi.

Yerel seçimlere daha neredeyse 1 yıldan fazla zaman var, sağ olun beni o makamlara layık gören veya görmeyen Tüm hemşerilerime teşekkür ediyorum. Şimdi ise size nereye aday olduğumu artık açıklama vaktinin geldiğini buradan duyurarak bana maddi ve manevi destek vererek Mudurnu’nun kazanmasında sizlerinde rol almasını ve daha iyi çalışmaların Mudurnu’nun hak ettiğini düşündüğünüzü bildiğimi hatırlatmak isterim.

Bilindiği gibi, hepimiz Topraktan geldik toprağa gideceğiz, hiç kimse ölümsüz değildir, insanlar yaptıkları icraatlar, yenilikler, çalışmaları ve iyilikleri ile öldükten sonra veya görev süresi dolduktan sonra vatandaşlar tarafından anılırlar. İnsanın kendisini iyi veya kötü andırması için bazı çalışmalar yapması gereklidir, bunun içinde ekip çalışması başarı getirir.

 Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına Adayım.

Evet, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığına aday olduğumu ve 17 Şubat 2013 tarihinde yapılacak olan Kongre için açık, açık çalışma yaparak üye ağabeylerim, kardeşlerim ve arkadaşlarım ile karşılıklı konuşarak bilgi alışverişinde bulunuyorum. Amacımız, Mudurnu Kızılay Şube Başkanlığını en iyi şekilde temsil etmek ve örnek çalışmalar yaparak ilçemize ve Bölgemize örnek olmayı hedefliyoruz. Mudurnu ilçesinde Kızılay Üyesi olan değerli arkadaşlarım, birlikte bu çatı altında Mudurnu için gerekli tüm çalışmaları hedefliyoruz.

Kızılay kurumunun sadece Kan bağışı toplamak ile görevli olmadığını birçok sosyal faaliyetlerde yapabileceğini vereceğiniz destek üzerine inşallah birlikte göreceğiz. Allah nasip ederde başarı sağlandığı takdirde, daha önce Belediye Başkanlığı içinde ismimi telaffuz eden büyüklerim, küçüklerim ve arkadaşlarıma da Allah gönlümüze göre versin diye dua etmenizi istiyorum.

Kızılay Başkanlığı konusunda çevremdeki ve Mudurnu da yaşayan kişiler ile sohbet anlarında sorup, üye olup olmadıklarını eğer üye iseler benim ayın 17 sindeki Kongrede aday olduğumu ve destek vermelerini istiyorum.

Asla hedefim ortalığı karıştırmak ve 7 delikten 7 ayrı görünmek değildir, aday olduğumu her kesin bilmesini istememden dolayı bu köşeyi yazarak destek almak istedim. Belki ulaşamadığım ağabeylerim olabilir, kimse bana söylemedi diye kırılmasın, gelin birlikte konuşalım, sonuçta hepimiz Mudurnu menfaatleri için çalışan bireyleriz. Benim amacım daha güzel hizmetler olsun, Mudurnu nun adı değişik yerlerde duyulduğu gibi KIZILAY kurumunda da farklı olarak görünsün istiyorum. Şimdiden hepinize teşekkür eder, selam ve saygılar sunarım.

Aydın ÖZPELİT  www.mudurnuhaber.com

 

Bolu- Mudurnu ve EMİTT

Bolu -Mudurnu ve EMİTT

Geçtiğimiz Hafta 24 -27 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul da başlayan Doğu Akdeniz Uluslar arası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda gördüğüm kadarı ile Bolu standı diğerlerine bakarak sönük kaldı.

Bu kanıya nereden vardığımı soracak olursanız, o günlerde Tv kanallarını gezerken sürekli Fuar dan haberler görürken ve diğer komşu illerden haberler çıkarken  Cennet Bolu il ve ilçelerinden hiçbir habere veya tanıtıma rastlamadım. Şu an bakıyorum google arama motorunda bile bulmak çok zor. Yerel Kanallarımız Köroğlu ve ABANT tv hariç…

 emitt1

Dünya nın değişik yerlerinden fuara katılanların dikkatlerini çekmek için daha farklı uygulamalar yapılabilirmiydi?  Neden BOLU ili ve ilçeleri bu tip organizasyonlarda Aktif bir rol alamıyor? Daha sorulacak birçok soru akıllara gelebilir.

 emit3

 Bolu muzu tanıtmak için açılan stant, acaba gelen misafirlerin ve ziyaretçilerin ne kadar aklın da kaldı?  Gölleri ile ünlü Bolu ilimizin sınırlarında Bulunan  Yedigöllerin, Zonguldak tarafından benimsendiğini, ABANT gölünün ise Düzce tarafından benimsendiğini ve  en  önemli olan ise Mudurnu Taşkesti beldesi sınırlarındaki SÜLÜKLÜ göl ün Sakarya tarafından sürekli olarak reklamlarının yapılarak broşürlerde ilan edildiğini biliyormuydunuz ?

 

Ziyaretçi akınına uğrayan stantlarda verilen ikramlar, verilen broşürler verilen ilgi ve alaka çok önemlidir. Ben bir gazeteci olarak bu yılki EMİTT fuarında şuna merak ettim. Sayın, Bolu il valimiz Bolu yu bu kadar yakından ilgilendiren bir Fuar da neden yok tu? Hatırlıyorum, Sayın Valimiz Bolu Beyaz et Festivalinde de görünmemişti.

 

Bolu Turizmi iç içe yaşanan bir il, o kadar çok zenginliği varki harca harca bitmiyor. Ama nedense Turizm konusunda hala adını Türkiye de bilmeyen belki milyonlarca kişi vardır. İyiki Merhum, İzzet Baysal Amca Bolu ya bir üniversite yaptırmış, iyiki Bolu Dağı ve Tüneli var, eğerki bunlarda olmasa vay halimize…

 

Bizim MUDURNU ise Tavukçuluk olmasa idi, Bolu nun bir ilçesi olduğumuzu kimse bilmezdi. Geçen İzmir den bir vatandaş telefon ile arıyor, ben Mudurnu diyorum, o hala orası batmadımı diye cevap veriyor.

 

Göynük ilçemiz her yıl ki gibi sanırım bu yılda Ahşap Kaşık ile meşhur olmayı planladı.

 

Mudurnu nun bu yıl EMİTT fuarına sadece 15 gün kala hazırlandığını biliyorum. Ziyaretçi akınına uğrayan Fuar, Mudurnu gibi kendini Turizme bağlamış bir ilçe için çok önemli ve kaçırılmayacak bir fırsattır. Mudurnu dan Turizm amaçlı yurt dışına düzenlenen gezi gibi, Mudurnu dan da  Kaymakamlık ve Belediye tarafından Turizimciler, Konak sahipleri, Esnaflar ve Gençler  Fuara taşınabilir, hiç olmazsa fikir edinerek Mudurnu da uygulanabilirdi.

 

Çok okuyan mı bilir, Çok gezen mi ? Atasözü nü Atalarımız boşuna söylememiş. Hadi hayırlısı, inşallah Bolu il ve ilçeleri şimdiden 2014 yılındaki EMİTT fuarına nasıl hazırlanırız? Neler sunarız diye beyin cim lastiği yaparak  daha güzel hazırlanırlar.

 

Aydın ÖZPELİT

 www.mudurnuhaber.com

  SAKARYA SÜLÜKLÜ GÖL İLE İLGİLİ BAZI SİTELER

http://www.sakaryarehberim.com/others/sehir_yasam_rehberi_detay.php?id=1181

http://www.sakarya.bel.tr/haber.php?id=3323&uk=16&ak=44

http://www.forumalev.net/sehir-ve-ilcelerimiz/78482-sakarya-suluklu-gol.html

 DÜZCE ABANT İLE İLGİLİ SİTELER

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.sanalda1numara.net/karadeniz-bolgesi/163631-duzce-abant-golu.html

www.duzcekulturturizm.gov.tr/haber.asp?id=108

 

Seben Günlüğü…

Seben Günlüğü…

         Atalarımız tebdili mekânda ferahlık vardır demiş… Yeni yılın ilk günlerinde eşimle birlikte komşu ilçemiz ve sınır komşumuz Seben’e doğru yola çıktık. Geçmişte hısımlık ve ticari bağlarımızın çok güçlü olduğu önemli coğrafi ve tarihi özelliklere sahip Elma diyarındayız. Bu arada Elma diyarı diye bilinen Seben’imiz de Elmacılık can çekişiyor ilgilerle önemle duyurulur!

          Seben’de sevgili dostum Reşat Demirel’ile buluşup Kozyaka köyü Çavuşlar mahallesine harekât ettik köyün girişinden görünen ıssız ve sessiz evlere rağmen köyün eskiden yoğun bir nüfusa ev sahipliği yaptığının ipuçlarını veriyordu.

         Bizi önünde durduğumuz üç katlı ahşap evin kapısında baba dostu Abdullah abi her zamanki güler yüzü ve tevazusu ile karşıladı, daha kapıdan içeri girmeden hoş beşe başlayıp köy ve ev hakkında sorular sormaya başladım.

         Reşat Bey ve Abdullah abiden bilgiler alıp etrafa göz gezdirirken sobası yanan sıcacık odada candan bir hoş geldiniz’le güler yüzlü yengemiz buyurun dedi. Daha yerimize oturmadan kediden çok kuzuya benzeyen “Osman”da bende buradayım diye kendini gösterdi.

         Hal hatır sorma faslında ara verdiğimiz köyün tarihini konuşmaya sofraya gelen nefis yemekleri yerken devam ettik.

 

İsmet İnönü’nün konuk olduğu evde zamana tanıklık etmek…

         Misafir olduğumuz evi yaptıranlar Mudurnuda Boyalı konak diye bilinen(Havlu Mah.İlk kız mektebi) evin sahipleri 1800 lü yıllarda Mudurnu’dan yazları yaylak olarak geldikleri yeri zamanla benimseyip yine Mudurnulu ustalara bu evi yaptırmışlar.

        Kozyaka köyü Kurtuluş savaşında birçok tarihi olaya tanıklık etmiş… İstanbuldan Anadolu’ya geçen İsmet İnönü ve arkadaşları köyden Asim beyin öncülüğünde sağlanan özel müfreze ile Bolu’dan alınıp köyde misafir edildikten sonra ertesi gün Nallıhan’a kadar eşlik edilerek Ankara ya uğurlanmışlar.

         Yemekten sonra çaylarımızı içip tarihi sohbette köyün içinde devam etmek üzere dışarı çıkıyoruz ilk durağımız geçmişte Seben ve çevre ilçelerde Karakahya bıçak ve çakıları ile ün salan Hasan ustanın el emeği göz nurunu katarak çakı ve bıçaklar ürettiği atölyedeyiz. Dünyanın en seri üretim yapan modern bıçak fabrikasına gitseniz geçmişte Hasan ustanın bu mütevazi atölyede sevgisini, ustalığını katarak ürettiği bıçak ve çakıları bulamasınız.

          Atölyeden hemen yanındaki Reşat beyin dede, baba yadigâr evine geçiyoruz. Günümüzde insanların modernleşme adına  “Toki tabutluklarına” yerleşmek için yarış ettiği bir zamanda Reşat dostum dede, baba ocağı yok olmasın diye sahip çıkıp emek ve para harcamış, geçmişten aldığı kültürü geleceğe taşıma sorumluluğunu üstlenmiş.

          Bana göre bu sorumluluk en büyük erdemlerden biri, büyük dedesinin, babasının evini, ailesinin kültür ve geleneklerini, doğasını bilmeyen bireyler, toprağa, ağaca, çiçeğe, böceğe saygıyı nerden bilip; gelecek kuşaklara temiz bir dünya bırakma sorumluluğunu taşıyacak.  

          Köy içinde yapılan gezi ve aslan başlı çeşme ziyaretinden sonra ev sahiplerinin  “tekrar bekleriz” sözleriyle vedalaşıp Seben’de başka bir dostla buluşmak üzere yola çıkıyoruz.

Cuma Camileri…

         Köyden Seben doğru giderken geçmişte insanların sosyal hayatında önemli bir yeri olan ibadetin dışında başka bayramlar, seferberlik ve haberleşme gibi toplanma merkezide olan Cuma camileri burada’da kendi haline terkedilmiş.

          Akşam karanlığında caminin içini gezerken kim bilir insanlar burası yapılırken nasıl çalıştı, ilk ibadete açılırken ne duygular içindeydi burada seferberlik çağrısı yapılan ve gidip dönmemek var diyen insanlar bu meydanda sevenleri ile nasıl vedalaştı.

          Düşündüm! Acaba  “farzı” dışında hac ve umre ziyaretlerini ticarete çevirenler ve gidip, gelme sayısıyla övünenler… Cuma camilerini, akmayan çeşmeleri, köy okullarını, eski köy mezarlığının çitlerini, tamir ettirdim, okuma imkânı olmayan iki çocuğu okuttum, burs verdim diye övünseler, sevap ölçüsünü bilmem ama insanlığa da faydalı oldukları için Allah onları daha çok sever.     

 

Sebenli “Ayarsuzlar şahı”  

 

         Akşam olurken önceden geleceğimizden haberdar olan Turhan(Yılmaz)dostum geldiniz mi diye sormadan telefonda nerdesiniz dedi ve az sonra buluştuk. Haydi, doğru eve gidiyoruz deyince düştük peşine eşinin hazırladığı birbirinden güzel yöresel yemekler eşliğinde başladık sohbete gece boyunca halk bilimi, yöresel şive, yöresel kelimeler, turizm, tanıtım, Kınıkçı kanyonu, Seben’in muhteşem coğrafyası, doğa yürüyüşü, konuştukça konular birbirini izledi.

          Turhan dostum halk bilimi, folklorik değerler yöresel şive, özlü söz, vb. tarih belgeleyicisi, Ülkemizde birçok il ve ilçede müze yokken çevresinde ne var ne yok toplayıp sergilemiş böyle bir kültür ve geleneğin oluşmasını örnek olan ve bıkmadan, usanmadan elde avuçta ne bilgi, belge varsa toplayıp, arşivleyen bir “ayarsuzlar şahı” yol ve gönül dostluğu yapılacak zamane dervişi, sırtınızı güvenle dönebileceğiniz ”herkese lazım” denen türden… İnsanlığına diyecek bir şey yok ama bu kadar yeteneği kıskanmamak elde değil.  

 

VEGKE Ailesinin “VEGKE Solaklar Kütük Evleri”

          Seben’de turizm ve tanıtıma önem veren yöneticiler var… Şimdi değilse bile önümüzdeki yıllarda Seben koca yayla göleti, Solaklar ve Muslar kaya evleri, Çeltik dere Kilisesi, fosil ormanı, kaplıcası, vadi ve kanyonları ile turizmden önemli derecede pay sahibi olmaya aday.

            Bundan önce Seben in muhteşem coğrafyasını görmeye gelenlerin akşam konaklayacakları yer sınırlı idi. VEGKE kütük evleri ile artık bu sorunda ortadan kalkmış oldu. İşletmeci Volkan beyle tesisi gezerken düşüncelerimi söyledim… Bizim memlekette yapılan işe kusur bulanda öneri getiren çok olur tesis karar verilip yapılmış bundan sonra bize düşen Seben’in çevresel turizm potansiyelini görmeye geleceklere akşamları konaklayabilecekleri çok güzel bir mekânları olduğunu söylemek.

Mehmet Cantürk

Mehmet_canturk14@hotmail.com

www.mudurnuhaber.com

 

KIZIN ADI (AB Ve ABD Açılımı)

KIZIN ADI    (AB Ve ABD Açılımı)
 

Kızın adı Teri’dir
Bakışları eritir
Boy huy güzelliğine
Ne söylense yeridir.Kızın adı Barbi’dir
Her bir sözü harbidir
Bir kez sevdimi seni
Ömür boyu yar bilir.

Oy Oksana Oksana
Biraz bana baksana
Şu gönül ocağımı
Tutuşturup yaksana.

Kızın adı Sahara
Gönlü benzer bahara
Tutulunca ona sen
Bakmazsın başka yar’a.

Zengin kızı Edra’dır
Hep bindiği kotradır
Kaşı gözü boyalı
Eli yüzü pudradır.

Kızın adı Ellene
Onu fazla elleme
Bir giderse zor gelir
Anasına yollama.

Kızın adı Sabrini
Erken kazar kabrini
Dırdırı zır zırıyla
Taşırır hep sabrını.

Kızın adı Birdine
Düştüm onun derdine
Öyle bir milletiz ki
Saygılıyız her dine.

Kızın adı Olga’dır
Nede hırçın dalgadır
Onu sıkı sararsan
Hep peşinde gölgedir.

Bakın bir de Fara’ya
Gönlü benzer saraya
Ruhunla kaynaşarak
Merhem olur yaraya.

Severseniz Eden’i
Ateş sarar bedeni
Gönülleri hoş tutmak
Yaşamanın nedeni.

Vaz geçemem Kevin’den
Farkı yok ki Nevin’den
Ölümüne bağlıdır
Hiç ayrılmaz evinden.

Görünce Ben Hazel’i
Oymuş dünya güzeli
Gonca gülüm dururken
Ne yapayım gazeli.

Zengin kızı Melissa
Azıcık boyu kısa
Bir kusuru daha var
Her şeyi eder tasa.

Kızın adı Tarin’dir
Bakışları derindir
Hiç de zora gelemez
Çıtkırıldım narindir.

Kızın adı Eva’dır
O gönlüme revadır.
Yokluğundaki yaşam
İnanın ki havadır.

Kızın adı Belinda
Bülbül şakır dilinde
Onla olduğun zaman
Her şey gider yolunda.

Unutamam Piper’i
O gönlümün dilberi
Kaş göz güzelliğiyle
O gerçekten bir peri.

Alırsanız Feme’yi
Akşam yakar yemeği
Hayırsıza düşenin
Heba olur emeği.

Kızın adı Gala’dır
Fethedilmez kaledir
Gönlünü kazanırsan
O sana kul köledir.

Kızın adı Desire
Sana olur esire
Dört avrat helâl derler
Razı olamam bire(!)

 
Abdullah Atay  www.mudurnuhaber.com  
 
 

KIZIN ADI  (TÜRK AÇILIMI) 

Gider isen yaylaya
Selâm söyle Ayla’ya
Mahallede bayılır
Dedikodu yaymayaAlırsanız Ayça’yı
Demletir size çayı
Yemek vakti gelince
Sallatır hep kalçayı

Unutmadım Emel’i
O’dur gönlün temeli
Sevgi bilmez kalpsize
Bilmem ki ne demeli.

Oy Alkız’ım Alkız’ım
Gönül kapım çalkızım
Yüreğim derya deniz
Hiç bekleme dalkızım.

Kızın adı Makbule
Kendi benzer ak güle
Bir kötüye düşerse
Çeker daha çok çile.

Oy Haskız’ım Haskız’ım
Dedi(ği) m yere bas kızım
Anan bizi görmesin
Şu lâmbayı kıs kızım.

Bakın bir de Havva’ya
Girivermiş havaya
Çok peşinde koşarsan
Emek gider havaya.

Kızın adı İlâyda
Yok ondan bize fayda
Hep günleri geçiyor
Discotek cafe barda.

Alırsanız Pelin’i
Olur evin gelini
Yalnız bir kusuru var
Tutamıyor dilini.

Kızın adı Olgun’dur
Eti budu dolgundur
Peşinde koşanların
Beti benzi solgundur.

Haber saldım Kiraz’a
Gelecekmiş bu yaza
Bu yazda gelmez ise
İşim kaldı niyaza.

Alırsanız dört avrat
Hepsinden ayrı surat
Omuza binen yükten
Geçilir mi şu sırat.

Sarışınlar koşturur
Esmerlerse coşturur
Çok bilmiş güzellerde
İş yapmadan boş durur.

 

Abdullah Atay www.mudurnuhaber.com

Gönlünüzdeki güzellikler daim olsun…

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

” MUDURNU SEVGİ DERESİ OLMALI”

2013 YILINDA TÜM MUDURNUMUZA İYİLİKLER BEREKETLER DOLU HİZMETLER GELMESİNİ TEMENNİ EDEREK TÜM MUDURNULU HEMŞEHRİLERİMİZİ MUDURNU GÖNÜL DOSTLARININ YENİ YILINI KUTLUYORUM..
GÜZEL MUDURNUMUZDA BUGÜNE KADAR GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE TÜM ZAMANLARDA SAĞLANAMAYAN TEK SORUN SİYASİ ADALET VE SİYASİ FANATİZİMİN ETYKİSİYLE KİŞİSEL KISKANÇLIKLAR. MEMLEKETİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN DOĞRU ÇALIŞANI DESTEKLEYELİM. ZAMAN ÖNEMLİ GELECEĞİMİZ ÖNEMLİ EL BİRLİĞİYLE ÇALIŞANLARI DESTEKLEYELİM DOĞRULARIMIZ ÜZERİNE SİYASET YAPALIM .

YENİ YILDA ŞAHSIM HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ HAK İÇİN HER ALANDA ÜRETENLERİN İNSANIMIZA FAYDALI OLANLARIN YANINDA OLACAĞIM . SAYGI SEVGİ DOLU İLETİŞİMLERİMİZLE ELBİRLİĞİYLE MUDURNUMUZUN İHTİYACI OLAN SİYASİ ADALETİ SAĞLAMALIYIZ. İŞALLAH İLERKİ YILLARDA MUDURNU SEVGİ DERESİ OLACAK GENÇLERİMİZİN CESARETİ ÇALIŞMALARI YENİ GİRİŞİMLER BU İŞARETİ GÖSTERİYOR..UĞUR TÜRESİN

www.ugurturesin.com

www.mudurnuhaber.com